• GÖĞÜS CERRAHİSİ /

Akciğer Hastalığı (KOAH)

Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH), bir akciğer hastalığıdır.
Halk dilinde ‘’kronik bronşit’’, ‘‘müzmin bronşit’’ gibi adlarla bilinen KOAH, akciğerlerdeki hava yollarının daralmasına bağlı olarak soluk alıp verme sırasında hava akımının kısıtlanması ile nitelenen kronik bir hastalıktır.
 
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) tam olarak geri dönüşümlü olmayan, ilerleyici hava akımı kısıtlanması ile karakterize bir hastalıktır” diyen Hastanemiz Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Nevhiz Gündoğdu, bu hastalığın zararlı gaz ve partiküllere özellikle sigara dumanına karşı oluşan enflamatuvar bir süreç sonucu geliştiğini söyledi.
 
Önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olan KOAH’ın, şiddeti ve sıklığı artan alevlenmelerle kendini gösterdiğini belirten Dr. Gündoğdu, bu hastalığın, tüm ülkelerde önemli bir sağlık sorunu ve ölüm nedeni olduğunu bildirdi.
 
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre KOAH’ın, dünyada en yaygın görülen dördüncü  ölüm nedeni olduğunu anlatan Dr. Gündoğdu, bu hastalığın dünya genelinde her yıl 2.7 milyon kişinin ölümüne neden olduğunu kaydetti.

Türkiye’de 3. ölüm nedeni

KOAH’ın 2004 yılında yayınlanan Sağlık Bakanlığı “Ulusal Hastalık Yükü” çalışmasına göre, Türkiye’de 3. ölüm nedeni olduğunu bildiren Dr. Gündoğdu, “Buna karşın gerek dünyada gerekse ülkemizde KOAH yeterince bilinmemekte, yeterince teşhis edilmemekte ve teşhis edilenler de etkili bir şekilde tedavi edilmemektedir” dedi.

Sigara önemli risk faktörü

Sigaranın KOAH oluşumunda önemli bir etken olduğunu söyleyen Dr. Gündoğdu, “Sigaranın KOAH gelişimindeki rolü uzun zamandır bilinmesine rağmen, toplumlar arasındaki KOAH görülme sıklığı sigara içme oranlarından bağımsız olarak büyük değişiklikler göstermektedir. Bu durum sigara dışında bilinen ve bilinmeyen diğer bazı faktörlerin de KOAH gelişimine değişen oranlarda katkı yaptığını düşündürmektedir” şeklinde konuştu.

Risk faktörleri

Dr. Gündoğdu, KOAH gelişiminde rol oynadığı düşünülen risk faktörlerin 6 ana başlık altında toplandığını söyledi.
  1. Genetik faktörler
  2. Sigara
  3. Çevresel ve mesleki maruziyet
  4. İç ve dış ortam hava kirliliği
  5. Akciğer gelişimine etkili faktörler
  6. Hava yolu hiperreaktivitesi ve astım
 
Risk faktörlerinin doğru değerlendirilmesi gerektiğini belirten Dr. Gündoğdu, şöyle devam etti:
 
“Kronik öksürük, balgam çıkarma, nefes darlığı yakınmaları ve/veya risk faktörlerine maruziyet öyküsü olanlarda KOAH düşünülmelidir. Risk faktörü taşıyan olgularda semptomlar mutlaka sorgulanmalıdır. Risk grubunda olmasına rağmen hasta semptomatik olmayabilir veya semptomlarını doktora başvuracak kadar önemsemeyebilir.”

KOAH tanısı

KOAH tanısının mutlaka spirometrik inceleme ile doğrulanması gerektiğini ifade eden Dr. Gündoğdu, fizik muayenenin tanısal değerinin düşük olduğunu bildirdi.
KOAH düşünülen her olguda kesin tanı için spirometrik inceleme yapılmasının doğru olacağını kaydeden Dr. Gündoğdu, şunları kaydetti:
 
“Solunum fonksiyonlarında anlamlı bozukluk oluncaya kadar, hava akımı kısıtlanmasının fizik muayene bulguları ortaya çıkmaz. Spirometrik değerlendirme KOAH tanısını kesinleştirmede, ayırıcı tanıda ve hastalığın seyrini izlemede yararlıdır. Hastanemizde de uygulanabilen spirometrik inceleme mevcut hava akımı kısıtlanmasını göstermede en iyi standardize edilmiş, kolay, tekrarlanabilir ve en objektif yaklaşımdır.”

Tedavisi

Tanı konulduktan sonra hasta ve yakınları hastalık hakkında bilgilendirilmesi gerektiğini belirten Dr. Gündoğdu, hastanın tedaviye etkin olarak katılmasının sağlanmasının önemine dikkati çekti.
 
Hastanın olabildiğince aktif bir yaşam sürmeye yönlendirilmesinin sağlığı açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Dr. Gündoğdu, “Eğer hasta sigara içiyorsa sigara bırakmak için bir takip ve tedavi programı düzenlenmelidir” diye konuştu.
 
Bu dönemde hastaların yakından takip edilmesi gerektiğinin altını çizen Dr. Gündoğdu, sözlerini şöyle tamamladı:
 
“Semptomatik olan hastalarda tedavinin temelini oluşturan bronkodilatatörler gerektiğinde veya düzenli olarak, hastalığın her aşamasında kullanılmalıdır. Tedavi yanıtı değişkendir ve bu nedenle hastalar yakından izlenmelidir. Alevlenme sıklığı ve ağırlığı ile komplikasyonlar ayrıntılı bir şekilde değerlendirilerek tedavi bireysel olarak düzenlenmelidir. Hastaya özgü bir tedavi uygulanmalı.
 
Tedaviye yanıt, kullanılan ilaçların etkinliğine, yan etkilerine, kişinin inhaler kullanma tekniğine ve ilaçlara uyumuna bağlıdır. Eğitim, hastalık şiddetine göre bireyselleştirilmeli ve bir program dahilinde hastalık ilerledikçe ortaya çıkan gereksinimlere göre sürdürülmelidir. Bir uzman denetimi ve desteği altında hastalığa özgü, kendi kendini tedavi prensiplerine uygun olarak gerçekleştirilecek eğitimle tedavinin etkinliği arttırılabilir.”

SANKO Üniversitesi Hastanesi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.

Doç. Dr. Nevhiz GÜNDOĞDU
GÖĞÜS HASTALIKLARI
Sosyal Medya

Güncelleme Tarihi:2022-07-01 15:13:07