• ONKOLOJİ /

Akciğer kanseri

Akciğer kanseri, kanserden kaynaklı yaşam kayıplarının önde gelen nedenlerinden biridir. Kanser hastaları Covid-19’a yakalanırsa çoğunda hastalık riski ciddi artar.
 
SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Tıbbi Onkoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yıldırım, akciğer kanserinin, kanserden kaynaklı yaşam kayıplarının önde gelen nedenlerinden biri olduğunu söyledi. 
 
Sigara ve tütün ürünlerinin birçok insanı etkileyen ve önemli bir halk sağlığı sorunu olan akciğer kanserinin en önemli nedeni olduğunu anımsatan Prof. Dr. Yıldırım, “Ancak bununla birlikte akciğer kanserinin riskleri arasında birçok farklı faktör de vardır” dedi.
           
Kişide akciğer kanseri teşhis edildiğinde, kanser türünü ve yayılıp yayılmadığını belirlemek için birçok test yapıldığını vurgulayan Prof. Dr. Yıldırım, şöyle devam etti:
 
“Kanserden şüphelenildiğinde, röntgen çekimi, akciğer tomografisi veya diğer görüntüleme işlemlerinin yanı sıra, kan testleri yapılır. Tümörden küçük doku parçasını çıkarmak için biyopsi yapılır, doku mikroskop altında test edilir ve incelenir.
           
Kanser hücreleri yayılarak ‘metastaz’ yapabilir. Tümörün büyüklüğüne ve lenf düğümlerine veya vücudun diğer bölgelerine yayılıp yayılmadığına bakılarak kanserin evresi belirlenir. Evre, tedavi seçimlerini yönlendirmek için kullanılan özelliklerden biridir, tümör büyüdükçe veya yayıldıkça artar.”
 
AKCİĞER KANSERİ İÇİN BİLİNEN RİSK FAKTÖRLERİ
 
Akciğer kanserine yakalanma olasılığının birçok risk faktöründen etkilendiğinin altını çizen Prof. Dr. Yıldırım, bu risk faktörleri hakkında bilgi verdi.
 
- Sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımı: Sigara içmenin akciğer kanserinin en yaygın nedeni olduğunu belirten Prof. Dr.Yıldırım, şunları kaydetti:
 
“Tütün içiminin akciğer kanserlerinin yüzde 80 - 85’ine neden olduğu tahmin edilmektedir. Sigara içenlerin akciğer kanserine yakalanma riski içmeyenlere göre 10 - 30 kat daha fazladır. Pipo, puro ve çiğneme tütünleri dahil her türlü tütün kullanımı ağız, boğaz ve akciğer kanserlerine neden olabilir. Günde içilen sigara adeti ve içilen yıl sayısı arttıkça, akciğer kanseri riski artar. Bir kişinin etkilenmesi, günde içilen paket sigara sayısı ile içilen yıl sayısının çarpımıyla ölçülür. Örneğin, 20 yıl boyunca günde bir paket sigara içen bir kişinin ‘20 paket yılı’ sigara etkisine maruz kaldığı söylenebilir. Sigarayı bırakmak, kişinin kaç yıldır sigara kullandığına bakılmaksızın akciğer kanseri riskini azaltabilir. Bıraktıktan sonra kanser riski azalır. Sigarayı bırakmak çok zordur ancak danışmanlık, nikotin yerine verilen ürünler ve ilaçlarla başarı şansı artırılabilir.”
 
- Pasif içicilik: Pasif içiciliğin bazen yetişkinler ve çocuklar için tehlikeli olabileceğine vurgu yapan Doç. Dr. Yıldırım, “Sigarayı içmeyen ama yakın çevresinde sigara içilmesi ve buna maruz kalmaya ‘ikinci el sigara içimi’ denir. İkinci el sigara içiminde doğrudan solunan dumanla aynı toksik maddeleri içerir. Pasif içicilik hem akciğer kanseri hem de kalp hastalığından kaynaklanan önemli bir ölüm nedenidir. Pasif içicilik aynı zamanda hem yetişkinlerde hem de çocuklarda bronşit, sinüs problemleri ve kulak enfeksiyonları gibi diğer akciğer problemleri için bir risk faktörüdür” uyarısını yaptı.
 
- Radyasyon: Herhangi bir kaynaktan gelen radyasyonun dokulara zarar verebileceğini ve bir kişinin zamanla veya yüksek dozlarda kanser riskini artırabileceğini banlatan Prof. Dr. Yıldırım, “Radyasyon kaynakları evde, çevrede, meslekten veya askeri kullanımlardan ve sağlık hizmetlerinde X-ışınları ve radyasyon tedavilerinden bulunabilir” diye konuştu.
 
- Radon: Evlerde ve işyerlerinde radon gazının, akciğer kanseri için önemli bir risk faktörü olarak kabul edildiğine işaret eden Prof. Dr. Yıldırım, şunları kaydetti:
 
“Radon, toprakta doğal olarak oluşan radyoaktif bir gazdır. Radon yerden dışarıya ve daha sonra solunduğu evlere veya binalara sızar. Radonu göremez veya koklayamazsınız. Bu nedenle radonun olup olmadığını ölçmek için binadaki hava için özel bir test yapılır. Radon seviyeleri yükselmiş binalar, radonu dışarıya havalandırmak veya binayı radon girişine karşı kapatmak için radon azaltma özelliğine sahip olmalıdır.”
 
- Mesleki ve çevresel faktörler: İşyerinde veya çevrede bulunan maddelerin bir kişinin akciğer kanserine yakalanma riskini artırabileceğini hatırlatan Prof. Dr. Yıldırım, şu bilgileri paylaştı:
 
“Yemek pişirmek için odun, kömür veya tezek gibi ‘biyokütle’ yakıtların sıklıkla iç mekânlarda kullanılması, özellikle kadınlar için akciğer kanserinin risk faktörüdür. Ülkemizde evde ekmek yapan kadınlarda riskin arttığı gösterilmiştir. Endüstriyel faktörler asbest, arsenik, radyasyon ve bazı kimyasallarla çalışmayı içerir. Nikel, krom ve diğerleri gibi metallerden çıkan tozlar ve dumanlar da akciğer kanseri riskini artırabilir.”
 
- Yaş ve akciğer kanseri: Yaşla birlikte akciğer kanserine yakalanma riskinin arttığını ifade eden Doç. Dr. Yıldırım, 40 yaşın altındaki kişilerde alışılmadık bir durum olsa da gençlerde akciğer kanserinin ortaya çıkabildiğini ve 40 yaşından sonra bu riskin her yıl yavaş yavaş yükseldiğini bildirdi.
 
- Aile ve genetik risk: Bazı kişilerde akciğer kanserine genetik yatkınlık görüldüğünü dile getiren Prof. Dr. Yıldırım, akciğer kanseri olan birinci dereceden akrabası (ebeveyn, erkek kardeş, kız kardeş) bulunanların bu hastalığa yakalanma riskinin daha yüksek olduğuna dikkat çekti.
 
- Akciğer hastalığı ve diğer kanserler: Başka bir kanser türü olan kişilerin de akciğer kanseri riski altında olabileceğine vurgu yapan Prof. Dr.Yıldırım, “Bu, özellikle baş boyun kanseri gibi tütün kullanımıyla ilgili kanseri olan veya göğüs bölgesinde radyasyon tedavisi gören kişiler için geçerlidir. Ek olarak, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) veya pulmoner fibrozisi olan kişilerde akciğer kanseri gelişme riski artmıştır” ifadelerini kullandı.
 
AKCİĞER KANSERİ TARAMASI
 
Akciğer kanserine yakalanma olasılığını azaltmanın en önemli adımlarının, sigarayı bırakmak, evde radon olup olmadığını kontrol etmek, gerekirse havalandırma sistemlerini gözden geçirmek ve tehlikeli madde bulunan işyerlerinde koruma tedbirlerinin alınması olduğunun altını çizen Prof. Dr. Yıldırım, akciğer kanseri taramasına ilişkin şu bilgileri aktardı:
“Düşük riskli olduğu düşünülen kişiler için akciğer kanseri taraması önerilmez. Yüksek risk altındakiler için, düşük doz bilgisayarlı tomografi taramaları ile akciğer kanseri taraması, akciğer kanserinden ölüm riskini azaltabilir. Bu, 55 ile 74 yaşları arasında, 30 paket/yıl veya daha fazla sigara kullanma geçmişine sahip olan ve son 15 yıl içinde sigara içmeye devam eden veya bırakan kişiler için geçerlidir.”
 
AKCİĞER KANSERİ BELİRTİLERİ
 
Akciğer kanserinin küçük ve erken evrede olduğunda hiçbir belirti göstermeyebileceği için kişinin kendini normal hissedebileceğine belirten Prof. Dr. Yıldırım, “Kanser ileri evrelerde büyürse, çoğu insanda bir veya daha fazla semptom geliştirir. Bununla birlikte, akciğer kanserinin semptomları, diğer daha yaygın problemlerin semptomları ile aynı olabilir” ifadelerine yer verdi:
 
Prof. Dr. Yıldırım, akciğer kanserinin belirtilerini, “Öksürük, balgamda kan, nefes darlığı, hırıltı, ses kısıklığı, yüzün, kolların veya boynun şişmesi, göğüs, baş, kol, omuz ve boyun ağrısı, el kaslarının zayıflaması, göz kapağının sarkması ve bulanık görme, vb.” olarak özetledi.
 
TANI
 
Akciğer kanserini düşündüren semptomların olması durumunda, kişinin muayene edileceğini kaydeden Prof. Dr. Yıldırım, “Bulgular bu hastalıkla ilgiliyse, doktor kan, röntgen veya taramalar dahil olmak üzere birçok test isteyecektir” dedi.
           
Göğüs röntgeni veya bilgisayarlı tomografi (BT) taramasının kanser olabilecek anormallik gösterirse, tanı koymak için ek testler yapılabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Yıldırım, şunları söyledi:
 
“Genellikle küçük bir parçanın göğüsten çıkarılması ve mikroskopla incelenmesi, yani biyopsi yapılması gerekecektir. Biyopsi yapma kararı kanserin var olduğu anlamına gelmez. Biyopsiler hem kanseri hem de diğer birçok hastalığı kontrol etmek için rutin olarak yapılır.”
 
Prof. Dr. Yıldırım, biyopsinin nasıl yapılabileceğini şöyle açıkladı:
 
 “1. Bronkoskopi, bir kamera ve diğer küçük aletlerin bulunduğu esnek bir tüpün ağızdan veya burundan ve ardından nefes borusuna (trakea denir) sokulduğu bir prosedürdür.
  1. Endobronşiyal ultrason bronkoskopi (EBUS), önce göğüste lenf düğümlerini görmek ve ardından genişlemiş lenf düğümlerinden biyopsi almak için esnek bronkoskopi ile ultrasonu birleştiren bir tekniktir.
  2. BT kılavuzluğunda ince iğne biyopsisi, tümörün bir CT taramasıyla konumlandırılması ve küçük doku örneğini çıkarmak için deriden ince bir iğne sokulmasıyla gerçekleştirilir.
  3. İğne aspirasyonu, deri altında hissedilebilen veya ultrason ile görülebilen yumrulara veya lenf düğümlerine iğne sokularak yapılır.
  4. Torasentez, sıvıyı çıkarmak ve mikroskopla bakmak için göğüsteki sıvı koleksiyonlarına bir iğne ve küçük bir kateter yerleştirilmesidir.
  5. Küçükse veya diğer biyopsi prosedürleri kesinleşmemişse, tümörü tamamen çıkarmak için ameliyat gerekebilir. En yaygın cerrahi prosedürler, göğsün ortasındaki lenf düğümlerine biyopsi yapmak için kullanılan mediastinoskopidir; akciğer dokusunun biyopsisi için daha az invaziv bir yol olan video yardımlı torakoskopik cerrahi (VATS); ve akciğer dokusu veya tümörlerinin daha büyük kısımlarını çıkarmak için daha büyük bir ameliyat olan torakotomidir.”
 
AKCİĞER KANSERİNDE GELİŞMİŞ TESTLER
 
Prof. Dr. Yıldırım, akciğer kanserinde kullanılan gelişmiş testlere de değinerek, “Tümöre mikroskopla bakmanın yanı sıra bazı akciğer kanserleri, biyobelirteçler olarak adlandırılan anormal proteinler veya DNA’larındaki mutasyonlar açısından da test edilebilir. Varsa, bu biyolojik belirteçler ve genetik mutasyonlar en iyi tedavi seçeneklerini belirlemek için kullanılabilir” dedi.
 
AKCİĞER KANSERİ TÜRLERİ
 
Mikroskop altında nasıl göründüklerine bağlı olarak birçok farklı akciğer kanseri türü olduğunu belirten Prof. Dr.Yıldırım, en iyi tedavi yaklaşımını belirlemek için kullanılan iki ana kategoriyi şöyle sıraladı:
 
“1. Küçük hücreli akciğer kanseri, insanların yaklaşık yüzde 10 - 15’inde bulunur.
  1. Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri (genellikle NSCLC olarak kısaltılır), diğer akciğer kanseri türlerinin çoğunu içerir ve insanların geri kalan yüzde 85-90’ında bulunur. NSCLC’nin alt kategorileri vardır, bunlardan en yaygın olanları adenokarsinom, skuamöz hücreli karsinom ve büyük hücreli karsinomdur.”
           
Küçük hücreli kanserin, küçük hücreli olmayan kanserlerden ayrılmasının nedeninin küçük hücreli kanserlerin farklı şekilde büyümesi ve metastaz yapması olduğunu anımsatan Prof. Dr. Yıldırım, “Küçük hücreli ve küçük hücreli olmayan kanserlerin ameliyat, radyasyon ve kemoterapi için farklı tedavi rejimleri vardır” şeklinde konuştu.
 
COVID-19 PANDEMİSİ SIRASINDA KANSER BAKIMI
 
COVID-19’un, SARS-CoV-2 adlı virüsün yol açtığı bir enfeksiyon olduğuna vurgu yapan Prof. Dr.. Yıldırım, şöyle devam etti:
 
“Virüsün yayılmasını yavaşlatmak için birçok bölgedeki insanlara mümkün olduğunca evde kalmaları söylendi. Bu, kanser hastaları için özellikle önemlidir, çünkü COVID-19 hastalığına yakalanırsa çoğunda hastalık riski ciddi artar. Ancak bu riskin, kanserler hastalıklarını takip ve tedavi etmek için düzenli tıbbi bakım almaya devam etmelerinin önemi ile dengelenmesi gerekir. Kanser tedavisi görenlerin normal tedavi rejiminde veya programında herhangi bir değişiklik yapması gerekip gerekmediği konusunda onkolog bilgi verecektir. Bazı durumlarda, şahsen bulunulması gereken randevu sayısını azaltmak bir seçenek olabilir. Bu, yaşanılan yer, kanserin türü ve evresi, mevcut tedavi seçenekleri ve genel sağlığı dahil olmak üzere birkaç farklı şeye bağlı olacaktır.”
 
Akciğer kanserinin hem erken tanısında hem de tedavisinde önemli gelişmelerin görüldüğünü hatırlatan Prof. Dr. Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:
 
“Klinik araştırmalar, yeni veya bilinen tedavilerin yeni kombinasyonlarının etkinliğini incelemenin dikkatlice kontrol edilen bir yoludur. Hastalıktan korunmak, özellikle de sigara gibi tütün ürünü kullanımının azaltılması akciğer kanseri ile mücadelenin en iyi yoludur.”

SANKO Üniversitesi Hastanesi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.

Sosyal Medya

Güncelleme Tarihi:2022-07-02 12:37:57