• FİZİK TEDAVİ /

Çağımızın hastalığı obezite teslim mi olmalıyız, savaşmalı mıyız?

Obezite, vücutta anormal ve aşırı yağ birikmesidir. Hayat kalitesini önemli ölçüde düşüren ve yaşam süresini kısaltan, halk arasında aşırı şişmanlık olarak bilinen obezite, çağımızın giderek büyüyen ve yaygınlaşan çok önemli bir sağlık sorunudur.

Obezite, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSO) yaptığı tanımlamaya göre vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu görülen, her geçen gün sıklığı artan ve mutlaka tedavi edilmesi gerekli bir hastalıktır.

Hormonal (Hipotalamik, endokrin kökenli) ve genetik bozukluklar obezite sebebi olmakla birlikte obezitenin en sık sebebi aşırı beslenme ve hareketsizliktir. Ülkemizde yetişkinlerde obezite sıklığını araştıran dört büyük çalışma bulunmaktadır.

Bu çalışmalar:

  1. Türkiye’de Erişkinlerde Kalp Hastalığı ve Risk Faktörleri Çalışması (TEKHARF),
  2. Türkiye Obezite ve Hipertansiyon Araştırması (TOHTA),
  3. Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalışması-II (TURDEP-II )
  4. TOAD-Türkiye Obezite Profili Çalışmasıdır.

Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) tarafından yapılan ve 3 bin 681 kişiyi kapsayan TEKHARF çalışmasında Türk erkeklerinin dörtte birinde kadınların ise yaklaşık yarısında obezite tespit edilmiştir.                                    

Obezitenin temel nedenleri:

* Stres                                  

* İnaktif, yani aktif olmayan yaşam

* Zayıf kişilik            

* Kalıtımsal faktörler

* Sosyal baskılar     

* Yanlış yeme alışkanlıkları

* Yanlış bilgilenme 

* Yaşla azalan metabolizma olarak sayılmaktadır.

Obezite tedavisine en kolay yanıt verecek grupta yer alan bireyler:

  1. Hafif veya orta dereceli kilolu olanlar
  2. Üst vücut bölgesinde yağ fazlası olanlar
  3. Kilo alıp-verme öyküsü olmayanlar
  4. Gerçekten kilo verme isteği olanlar
  5. Erişkin dönemde şişmanlamış olanlar

OBEZ KİŞİLERDE EGZERSİZ PERFORMANSININ AZALMASININ NEDENLERİ

Egzersiz performansının azalmasına birçok faktör etken olabilmektedir. Bu etkenler:

1.Doku seviyesinde: Obez kişilerden alınan doku biyopsilerinde tip 2 anaerobik kas liflerinde artma, tip 1 oksidatif liflerde azalma ve lif kapiller oranında azalma gösterilmiştir.

  1. Kardiovasküler seviyede: Ekokardiyografik çalışmalar sonucu obez kişilerde obez olmayanlara göre farklılıklar tespit edilmiştir. Sol ventrikül çapı kardiyak volüm yüküne bağlıdır. Obez kişilerde bu çapın çok artmış olduğu bulunmuştur. Obezitenin ciddi olduğu kişilerde egzersiz ve istirahatte sol ventrikül kasılabilirliğinin azaldığı tespit edilmiştir. Bu durum egzersiz boyunca kardiyak adaptasyona ciddi bir kısıtlama getirmektedir.
  2. Pulmoner seviyede: Göğüs duvarının genişleyebilme özelliği azalmıştır.

Kısıtlı fiziksel aktivitede, aşağıdaki durumlar görülebilmektedir:

  * Obez çocuk ve adolesanlar (Ergen veya adolesan, çocukluk ile erişkinlik arasındaki fiziksel, cinsel, sosyal ve psikososyal geçiş dönemindeki kişidir) gözlendiğinde fiziksel kondisyonun yetersizliği görülmektedir.

   * Azalmış fiziksel aktivite ve hareketsiz yaşam şekli çocukluk çağı obezitesinin oluşmasını belirleyici faktörlerdir.

   * Aerobik egzersizler obezite probleminin ortadan kaldırılmasında yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Kardiorespiratuar uygunluk, fazla kilolu çocuk ve adolesanlarda düşük değildir.

   * Fazla yağ dokusunun neden olduğu yüklenmeye ve buna bağlı olarak oksijen harcamasının artışı nedeni ile çocukların performansları düşmektedir. Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında benzer şiddetteki fiziksel egzersiz daha fazla enerji harcamasına ve kardiyovasküler strese neden olmaktadır.

  * Bu nedenle eşit düzeydeki fiziksel aktivite obez çocuklarda aynı yaş grubu çocuklara göre daha zor algılanmakta ve aktiviteler daha isteksiz yapılmaktadır.

AŞIRI KİLO VE AŞIRI YAĞLANMA İLE BİRLİKTE OLAN RİSK FAKTÖRLERİ:

Aşırı yağlanma ve kilo ile birlikte ortaya çıkabilecek sağlık sorunları şunlardır:

   * Kalp hastalıkları,

   * Yüksek kan basıncı,

   * Şeker hastalığı,

   * Kanser,

   * Serebrovasküler (felç inmesi hastalığı olarak bilinmektedir. Beyin damarlarının aniden tıkanması ya da kanaması sonucunda meydana gelmektedir) olaylar,

   * Artrit (Vücut tarafından üretilen, eklemlerde meydana gelen iltihabik bir durumdur. Ayak bileği, diz, el bileği vb. eklemlerin iltihaplanması ile birlikte şişme, sertleşmeye yol açan hastalıklar ve eklemlerde ağrı gibi durumlara neden olabilir.)

   * Kilolu ve obez kişilerde kilo verirken koroner arter hastalığı ve şeker hastalığı riskinin çok arttığı gözlenmiştir. Bu nedenle fiziksel eğitime verilen uygun cevaplar değişkenlik göstermektedir.

   * Fiziksel egzersiz vücut enerjisinin harcanmasındaki artışı ve fiziksel uygunluğu geliştiren tek yol olarak gösterilmektedir.

OBEZİTE TEDAVİSİNDE KULLANILAN YÖNTEMLERE BAKIŞ

Obezite tedavisinde öncelikli hedef fazla kalori harcaması olup bunun hangi şekilde sağlanacağı önemlidir.  Egzersiz reçetesi enerji tüketimini artıran, yaralanma riskini de en düşük düzeyde tutacak şekilde olmalıdır.

Obezite tedavisi sadece tıbbi ve geleceğe ait komplikasyonların giderilmesi değil kişinin yaşam kalitesinin korunması olmalıdır.

Fiziksel aktivite ve egzersiz:

Prof. Dr. Ergun, düzenli fiziksel aktivitenin yalnızca enerji dengesinin sağlanmasında değil obezite ile gelişen riskleri ve tüm nedenlere bağlı ölüm oranlarını azaltmada da önemli role sahip olduğunu bildirdi.

Obeziteye egzersiz eğitiminin etkileri:

Egzersiz orta dereceli obezitede çok iyi bir tedavi yöntemi olmakla birlikte aşırı şişmanlardaki etkileri farklılık gösterir. Obezitede uygulanan egzersizin etkileri:

  * Düzenli aerobik egzersiz vücut ağırlığını düşürür.

   * Vücut yağ kitlesi düşerken yağsız vücut ağırlığı değişmez veya artar.

  * Dirençli egzersizler yağsız vücut ağırlığı artışına yol açar.

  * Karın bölgesindeki yağ dokusunu harekete geçirerek vücut yağ dokusunun dağılımını etkiler. Üst vücut yağ oranı yüksek olan bireylerde egzersizle yağ dokusu kaybı daha kolaydır.

 * Obez olmayan bireylerde egzersiz eğitimi gıda alımını artırırken obezlerde artırmayabilir.

 * Kilo kaybının devamı konusunda fiziksel aktivite en önemli faktördür. Bu kalori harcamasındaki artışa bağlı olabileceği gibi fiziksel aktivitenin getirdiği olumlu beslenme alışkanlıkları ile de ilişkili olabilir. Egzersiz eğitiminin metabolizma üzerine olan etkileri tam olarak ortaya konulmamış olmakla birlikte kalori kısıtlaması ile yapılan programlarda metabolik hızın düştüğü bilinmektedir.

 * Egzersiz eğitiminin orta ve ileri obezlerde glikoz metabolizması üzerine olumlu etkileri gösterilmiştir.

EGZERSİZ REÇETESİ

Egzersizin tipi:

   * Yürüyüş

   * Günlük aktivitelerde artış

   * Dirençli egzersizler

Egzersiz sıklığı:

   * Her gün veya en az 5 gün/hafta

Egzersizin süresi

    * 40-60 dakika/gün veya 20-30 dakika/ günde 2 kez

Egzersizin şiddeti:

    * Maksimum oksijen tüketiminin yüzde 50 - 70 aralığında olmalıdır.

Dikkat edilmesi gereken konular:

  1. Yaralanmanın önlenmesi:

  * Yaralanma öyküsü

 * Yeterli ısınma-soğuma egzersizleri

  * Şiddet ve sürenin yavaş yavaş artırılması

  1. Isı regülasyonu:

  * Doğal ortamlarda egzersiz yapılması önerilir

   * Egzersizin günün serin saatlerinde yapılması tercih edilmelidir.

   * Bol sıvı alınmalıdır,

   * Isıya uyumlu kıyafet seçilmeli,

   * Kilo verirken bunun yavaş olacağı konusunda kişiler uyarılmalı ve bilinçlendirilmelidir.

   * Eğer kilo verilemiyorsa yeni egzersiz programı ve yeme alışkanlığındaki

değişiklikler birlikte yapılmalıdır.

EKİP ÇALIŞMASI:

Obezite birçok faktöre bağlı görülebilen bir hastalık olarak multidisipliner ekiple tedavisi gereken bir halk sağlığı sorunudur ve ekipte doktor, fizyoterapist, diyetisyen ve psikiyatrist-psikolog yer alır.

Hastanın ilk olarak doktor, diyetisyen ve psikiyatrist/psikoloğu aynı zamanda ziyaret etmesi gerekir. Daha sonra fizyoterapist kişiye özel olarak ekip tarafından belirlenmiş programa ilave olarak fiziksel rehabilitasyon programını belirler. Özel olan bu program kişiye hastanede veya dış hasta olarak uygulanır. Hasta için uygunsa tıbbi ve/veya cerrahi yaklaşımlar da tercih edilebilir. Kişinin başka tıbbi problemleri varsa bunlar belirlenerek diğer uzmanlardan yardım alınmalı ve tedavinin güvenliği ve etkinliği sağlanmalıdır.

Fizyoterapistin ekipteki rolü:

Fizyoterapistin bu süreçte önemli bir rolü vardır.

 *Kilo vermede en başarılı yöntem olarak kabul edilen egzersiz reçetesini belirleyerek hasta tarafından bu programın uygulanmasını sağlar.

 *Kısa ve uzun süreli programlarda haftada 1 veya 2 kez hastayla görüşerek programın işleyişini takip ve kontrol eder.

 *Aşırı kilo ve obeziteye bağlı günlük yaşam aktivitelerde ortaya çıkan engellerin ortadan kaldırılması için kişiye önerilerde bulunur ve problemlere çözüm üretir.

 *Aşırı kilo ve obeziteye bağlı oluşabilecek yaralanmaların engellenmesi ve oluşan yaralanmaların fizyoterapi-rehabilitasyonunu gerçekleştirir.

    *Kilo verme programındaki kişilerin davranışlarının kontrolünde ve kişilere yardım etmede diğer ekip elemanları ile birlikte hareket eder.

Obez hastaya yaklaşım:

Obez hastaya yaklaşım tedavi sürecinde büyük önem taşır.

  * Fiziksel aktivite değişikliği,

   * Yeme davranışının modifikasyonu,

   * Kilo verme süresince enerji alınımının ayarlanması önemli (Özellikle kadınlarda uzun süreli kilo kaybının sağlanmasında başarılıdır).

Obez kişiler kilo vermektedirler. Problem bunu koruyabilmek ve yeniden kilo almamaktır. Bu hedefi gerçekleştirmek çok zor hatta bazen imkansız olmaktadır.

Ne yapmalı?

Bu konuda HAS (Health at Any Size) yani “hangi ölçüde olursan ol sağlıklı olmak hareketi” önerilmektedir. Kilolu kişiler gerçekten kilo kaybetmeyi istiyorlarsa kendi düşüncelerinde bu fikri yerleştirmelidirler.

   * Obez bir kişinin kilo vermesinin kolay olmadığı açıktır. O zaman kilo vermenin üzerinde durmadan bu kişinin sağlığını destekleyecek diğer davranışlarını geliştirmeye ve kazanmaya çalışmalıdır.

    * Böylece verilen süre içinde sağlığını koruyarak aşırı kilonun negatif etkilerinden de korunmuş olacaktır.

Karşılaşılan zorluklar:

  * Enerji alımı enerji harcamasından daha fazla olmalıdır fakat bu dengeler sanıldığı kadar açık değildir.

   * Beslenme ve fiziksel aktivitenin her ikisini de ölçmek son derece zordur. Her ikisine olan eğilime ait faktörleri değerlendirmek kolay değildir.

   * Obezitenin tedavisinde fiziksel aktivitenin rolünün belirlenmesinde, vücudun sahip olduğu alışkanlıklar ve enerji parametrelerinin ölçümünde birçok yöntem geliştirilmesine rağmen önemli kısıtlılıklar mevcuttur.

Çözüme yönelik öneriler/uygulama örnekleri:

*  Kilo vermek çok zor olduğundan obeziteyi önlemek üzerinde odaklanın.                                

*  Günlük fiziksel aktivitenizi artırın mesela çocukların aktif oyunlarına katılın.

*  Günlük aktivitelerinize hızlı yürüme gibi aerobik aktiviteyi mutlaka ilave edin. 

*  Kilo vermeyi amaçlamadan ve düşünmeden egzersizleri yapın, stresle nasıl baş edeceğinizi öğrenin, fiziksel uygunluk konusunda profesyonellere danışılması gerektiğini bilin.

*  Sayılan özellikleri nasıl dengeleyebileceği konusunda bilinçlenip asla kilo üzerinde odaklanmayın.

*  Egzersiz programına en düşük düzeyde başlayıp yavaşça artırın.

*  Zevk aldığınız, kişiliğinize ve yaşam tarzınıza uygun aktiviteler (Grup/bireysel aktivite, sabah/akşam) seçin.

*  Egzersizi düzenli yapın.

*  Rahat yapılan egzersizleri seçerek zorlayıcı, yorucu, rahatsız edici egzersizden kaçının.

*  Sıkılmaya neden olmayacak şekilde aktivite değişikliği yapın.

*  Kısa ve uzun dönem hedefleri belirleyin. Başarı küçük de olsa mutlaka kutlayın.

* Ailenizi ve arkadaşlarınızı sizi desteklemesi ve aktiviteye katılması için cesaretlendirin.                                      

Sonuç olarak;

“Obezitenin egzersiz, diyet ve farmakolojik tedavisindeki hedef sadece kişinin kilo vermesini sağlamak değil esas olarak kilo almasını önlemektir. Buradaki en önemli konu hedefin gerçekçi ve ulaşılabilir olmasıdır.

  *Herkesin merakla beklediği ‘sihirli’ olacak bir hapı veya diyet planını beklemek yerine, kişisel seviyede oluşturulacak bir programla;

  * Yaşam şekli değişikliği,

  * Eğitim,

  * Yağın azaltılması,

  * Düzenli fiziksel aktivite,

  * Bu konuda çalışan profesyonellerden düzenli danışmanlık hizmeti almak seçilecek en doğru yaklaşım olacaktır.

Prof. Dr. Nevin Ergun

SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı

SANKO Üniversitesi Hastanesi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.

Sosyal Medya

Güncelleme Tarihi:2023-07-18 13:59:01