Çocukluk çağında sıklıkla görülen idrar yolu enfeksiyonları her yaş ve cinste görülen, zamanında tedavi edilmediği takdirde pek çok hastalığa sebep olabilen bir sağlık problemidir.
SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğr. Üyelerinden Dr. Öğr. Üyesi Dr. Mehmet Almacıoğlu, idrar yolu enfeksiyonlarının çocukluk çağında sık görülen sağlık problemlerinden biri olduğunu söyledi.
Her yaş grubunda ve her cinsiyet çocukta sıklıkla rastlanabilen bu şikâyetlerin, zamanında belirlenip gerekli tedavi yapılmadığı takdirde; böbrek yetmezliği, kansızlık ve büyüme geriliğine kadar pek çok kalıcı hasara neden olabildiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Almacıoğlu, “Çocuklarda genital bölgenin temizliğinin sabunla değil su ile yapılması, ergenlik öncesi köpüklü sabunlar kullanılmaması ve tuvalet, banyo ile ilgili olarak alınacak birkaç tedbir ile bu rahatsızlıkların önüne geçilebilmektedir” dedi.
İdrar yolları enfeksiyonu nedir?
“İdrar yolu enfeksiyonu böbrekler ve mesanenin iltihabıdır” diyen Dr. Öğr. Üyesi Almacıoğlu, şunları kaydetti:
“Mesanenin iltihabına ‘sistit’, böbreklerin iltihabına ise ‘pyelonefrit’ denir. Pyelonefrit daha az görülür ancak böbreklere daha fazla zarar verebilir. Sistit sıklıkla üretra (idrarın dışarı atıldığı kanal) dışındaki ciltten bakterilerin mesaneye ulaşması ile oluşur. Bu durumu tedavi etmek, bakterilerin ilerlemesini engelleyerek böbrekleri korumak açısından önemlidir. Çocukluk döneminde tüm popülasyonun yaklaşık yüzde10’u idrar yolu enfeksiyonu geçirmektedir. Altı yaşına kadar erkeklerin yüzde 2’sinde, kızların yüzde 7’sinde idrar yolu enfeksiyonu görülür. 1 yaşından küçük ateşli çocuklarda, kızların yüzde 8’inde, erkeklerin yüzde 3’ünde ateşin nedeni idrar yolu enfeksiyonlarıdır.”
İdrar yolu enfeksiyonlarının nedenleri nelerdir?
İdrar yolu enfeksiyonlarında en sık görülen etkenin bakteriler olduğuna işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Almacıoğlu, şöyle konuştu:
“Bakteri mesaneye, idrarın dışarı atıldığı kanaldan girer. Genelde üretra girişini tahriş eden maddeler (banyo köpükleri ve şampuanlar), bakterilerin buradan içeri girmesini de kolaylaştırır.
Bazı nedenler çocuklarda idrar yolu enfeksiyonlarının oluşumunu kolaylaştırır. İdrarın mesaneden üreterler boyunca böbreğe doğru anormal geri kaçışı, çeşitli anatomik ve fonksiyonel bozukluklar, idrar yolu tıkanıklıkları ile enfeksiyona yatkınlık görülebilir.
Yabancı cisimler, mesaneye, üreterlere yerleştirilen kateterler, kabızlık, banyo köpükleri ve sünnetsiz erkek çocuklar mesanenin bakteri ile temasına neden olur. Okul çocuklarında sık görülen idrarı okul veya ev dışı ortamlarda yapmamaları, idrar yolu enfeksiyonlarına neden olabilir.”
Çocuklarda idrar yolu enfeksiyonları belirtileri nelerdir?
Çocuklarda idrar yolu sistem enfeksiyonlarının semptom ve bulgularının çocuğun yaşına göre değişkenlik gösterdiğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Almacıoğlu, “Bebekler ve özellikle 2 yaşından küçük çocuklarda bulgular genellikle üriner sistemle ilişkili değildir ve kolaylıkla gözden kaçabilir” dedi ve bu bulguları şöyle sıraladı:
“Huzursuzluk,
Kusma,
Karında şişkinlik,
Yeni doğanda uzamış sarılık,
İştahsızlık ve beslenme
bozukluğu,
Kilo almada yavaşlama,
Vücut ısısında düzensizlik,
Sebepsiz yükselen ve düşmeyen ateş.
Büyük çocuklarda ve erişkinlerde semptomlar daha belirgin ve enfeksiyonun yerine göre bulgular değişkenlik gösterebilir. Alt üriner sistem (sistit) enfeksiyonlarında görülen şikayetler ise şöyle:
İdrar yaparken yanma, sızı ağrı,
Sık idrara çıkma,
Acil idrar yapma isteği,
Karın alt tarafına ağrı,
Tuvalete yetişemeden
idrar kaçırma,
Kötü kokulu, anormal renkte, kanlı idrar.”
“Üst üriner sistem enfeksiyonlarından ‘Akut pyelonefrit’ idrar yolu enfeksiyonları içinde en ağır ve böbrekte en fazla hasar bırakan hastalıktır” diyen Dr. Öğr. Üyesi Almacıoğlu, özellikle küçük çocuklarda kalıcı hasar bırakma ihtimalinin daha fazla olduğunun altını çizdi.
İdrar yolu enfeksiyonu geçiren çocukların yüzde 10’unda, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları olan çocukların yüzde 25’inde ve vezikoüretral reflülü (böbreklere idrar kaçması) çocukların yüzde 30’unda kalıcı böbrek hasarı gelişebileceğine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Almacıoğlu, en sık görülen semptomların, titreyerek yükselen ateş, böğür ağrısı, ciddi bulantı ve kusma olduğunu, bu semptomlara ek olarak sistitizm semptomları da gözlenebileceğini anımsattı.
Tanı nasıl konur?
İdrar yolu enfeksiyonu tanısı için idrar tahlili ve idrar kültürü yapılması gerektiğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Almacıoğlu, “İdrar öncelikle mikroskop altında incelenir. Kesin tanı idrar kültüründe anlamlı miktarda bakterinin üremesi ile konur. İdrar yolu enfeksiyonu idrar kültürü ile kanıtlandığında, böbreğin tutulup tutulmadığına karar verilmelidir. Yüksek ateş, karında hassasiyet, karın ağrısı, bulantı, kusma, titreme görülebilir” diye konuştu.
İdrar yolu enfeksiyonlu çocuklar nasıl değerlendirilir?
İdrar yolu enfeksiyonu kültürle kanıtlanmış olan çocukların en kısa zamanda radyolojik olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Almacıoğlu, “Enfeksiyonda tanı yaşı ne kadar küçükse tekrarlama riski o kadar fazla olduğundan dolayı radyolojik değerlendirme ertelenmemelidir” dedi.
Tedavisi nasıldır?
İdrar yolu enfeksiyonu olan çocuklara antibiyotik tedavisinin hemen başlaması gerektiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Almacıoğlu, tedavi yolları hakkında şu bilgileri paylaştı: “Etkin ve erken tedavi böbreklerde hasarlanma riskini en aza indirir. Bebeklik döneminde tüm idrar yolu enfeksiyonu tanısı almış hastaların yatırılarak tedavi edilmesi gerekir. Şiddetli enfeksiyonlarda tedavi 10-14 gün sürmelidir. Çocuklarda üriner semptomların tespit edilme güçlüğünden ve uygun antibiyotik tedavisi sonrası, normal radyolojik tetkikler olmasına rağmen özellikle kız çocuklarda enfeksiyonun tekrarlama ihtimalinden dolayı tedaviden sonra düzenli takipler yapılmalıdır.”
ÇOCUKLARIN İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARINDAN KORUNMASI İÇİN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
-
Çocuklara idrarın açık renk olmasını sağlayacak şekilde yeterli miktarda sıvı verilmelidir.
-
Çocuğun günde 3-4 kere idrar yapması sağlanmalıdır.
-
Çocuk tuvalette yeterli süre kalmalıdır. Aceleyle yapıp kalkmamalıdır.
-
Genital bölge sabun veya şampuanla değil, saf suyla yıkanmalıdır.
-
Kızlarda genital bölge temizliği önden arkaya doğru olmalıdır.
-
Kabızlığa karşı önlemler alınmalıdır.
-
Özellikle kız çocuklarda banyo süresi çok uzatılmamalı ve tahriş edici özelliğe sahip köpüklü sabun ve şampuan kullanılmamalıdır.
-
Özellikle yaz aylarında havuz sistitine dikkat edilmelidir. Kalabalık ve kirli havuzlara girmekten kaçınılmalıdır.
-
Pamuklu iç çamaşırlar tercih edilmeli ve her gün değiştirilmelidir.
-
Küçük çocukların özellikle de 2,5-5 yaşındaki yuva dönemi çocuklarının alt temizliği yapması zordur. Bu nedenle her akşam çocuklara ayakta mutlaka tam veya yarım bir duş aldırılması önemlidir. Böylece bu çocuklarda genital bölgenin tam anlamıyla temizlenmesini sağlanır.”