• COVİD /

COVID-19 ve kalp hastalıkları

Kronik hastalıklardan kalp ve damar hastalıkları yeni tip koronavirüs açısından risk grubunda yer alıyor. Uzmanlar, kalp hastalığı olan hastaların enfeksiyonu önlemek için hastalık kontrol ve önleme merkezi (CDC) önerilerini takip etmelerinin önemli olduğu konusunda uyarıyor.
 
SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Çetin, Aralık 2019’da Çin’in Hubei eyaleti Wuhan’da yeni bir koronavirüs tipine bağlı pnömoni (zatürre) salgını ortaya çıktığını ve ilk başta Çin’e ardından tüm dünyaya hızla yayıldığını anımsattı.
 
Prof. Dr. Çetin, virüsün başlangıçta yeni tip koronavirüs 2019 (2019-nCoV) diye tanımlandığını ancak 30 Ocak 2020’de Dünya Sağlık Örgütü tarafından ciddi akut solunum sendromu koronavirüs 2 (SARS-CoV-2) olarak adlandırıldığını ve yol açtığı hastalığın ise koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19) olarak kabul edildiğini söyledi.
 
Prof. Dr. Çetin, “2003 yılında ciddi akut solunum sendromu (SARS) salgınına yol açan SARS-CoV ile çok yakın akraba olan SARS-CoV-2 daha güçlü bir bulaşma kapasitesine sahipti ve bu durum büyük bir uluslararası endişeye neden oldu” dedi.
 
“COVID-19 enfeksiyonu ile ilişkili düşük vaka ölüm oranına (yüzde 2,3) rağmen, mortalite oranları yaşlı hastalarda (Çin’de 80 yaş üstü hastalarda) yüzde 14,8, kanser hastalarında yüzde 5,6, kronik akciğer hastalarında yüzde 6,3, kalp- damar hastalığı olanlarda yüzde 10,5, diyabet hastalarında yüzde 7,3 ve hipertansiyonu olan hastalarda yüzde 6 olarak tespit edildi” diyen Prof. Dr. Çetin, şöyle devam etti:
 
“Bu sonuçlarla en yüksek ölüm oranının yaşlı hastalar (60 yaş üstü yüksek riskli, 80 yaş üstü çok yüksek riskli) ve kalp ve damar hastalığına sahip kişilerde görüldüğü izlendi.
 
COVID-19’un klinik belirtilerine büyük oranda solunum yolu belirtileri (öksürük ateş nefes darlığı) hakim olsa da bazı hastalarda ciddi kalp- damar hasarına yol açmaktadır. Bu nedenle, SARS-CoV-2’nin kalp-damar sistemine verdiği zararı ve altta yatan mekanizmaları anlamak hastalığın takip ve tedavisinde büyük önem taşımaktadır.”

SARS-CoV-2 ve Anjiyotensin dönüştürücü enzim 2 (ACE2)

“Anjiyotensin dönüştürücü enzim 2 (ACE2), kalp- damar ve bağışıklık sistemlerinde hayati bir role sahip olan hücre zarına bağlı bir aminopeptidazdır” diyen Prof. Dr. Çetin, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
“ACE2 kalp fonksiyonu ve hipertansiyon ve diabetes mellitus gelişiminde rol oynar. Aynı zamanda ACE2, SARS-CoV ve SARS-CoV-2 dahil koronavirüsler için bir reseptör yani virüsün hücreye bağlandığı bir hedef bölge olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla SARS-CoV-2 enfeksiyonu, virüsün reseptör proteininin kalp ve akciğerlerde yüksek oranda ifade edilen ACE2’ye bağlanmasıyla tetiklenir. SARS-CoV-2 esas olarak alveoler epitel hücrelerini işgal ederek solunum semptomları ile sonuçlanır. Bu semptomlar, sağlıklı bireylere kıyasla kalp- damar hastalarında ACE2 salgısının artmasıyla ilişkili olarak daha şiddetlidir.
 
ACE2’nin SARS-CoV-2 için fonksiyonel bir reseptör olduğu düşünüldüğünde, hipertansiyon tedavisinde kullanılan ACE inhibitörleri veya anjiyotensin- reseptör blokerleri ile tedavisinin güvenliği ve potansiyel etkileri endişe meydana getirmiştir. Ancak 13 Mart 2020’de Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) ACE-i veya ARB tedavisinin COVID-19 ile ilişkili güvenliği hakkındaki bu spekülasyonun, bunu destekleyen sağlam bir bilimsel temeli veya kanıtı olmadığı şeklinde bir bildiri yayınlamıştır. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda, bu ilaçların COVID-19 enfeksiyonu olan hastalarda ciddi akciğer komplikasyonlarına karşı oldukça koruyucu olabileceğini gösteren kanıtlar vardır, ancak bugüne kadar insanlarda veri yoktur. Dolayısıyla bu hastalarda bu ilaçların kullanımının devamı önerilmiştir.”

Akut Kalp Hasarı

Raporların, Ortadoğu solunum sendromu ile ilişkili koronavirüsün (MERS-CoV) akut kalp hasarı ve kalp yetmezliğine neden olabileceğini gösterdiğinin altını çizen Prof. Dr. Çetin, “SARS-CoV-2 ve MERS-CoV benzer patojeniteye (zararlı etkilere) sahip olduğundan ve bu virüsle enfeksiyonun da kalp kası hasarına yol açtığını göstermektedir. Wuhan’da COVID-19 tanısı konan ilk 41 hastanın 5’inde SARS-CoV-2 ile ilişkili kalp kası iltihabı meydana geldi ve bu hastalar yoğun bakım ünitelerine alınarak takip edilmek zorunda kalındı ve bu hastalar daha ağır seyretti” ifadelerini kullandı.

Akut Kardiyak Komplikasyonlar

COVID-19 enfeksiyonu nedeniyle yatırılan 138 hastanın vaka raporuna göre, sırasıyla yüzde 16,7 ve yüzde 7,2 ile kalp ritim sorunları ve akut kalp hasarı geliştiğini ifade eden Prof. Dr. Çetin, “Diğer raporlar kalp durması, kalp krizi, akut başlangıçlı kalp yetmezliğinin ortaya çıktığını göstermektedir. COVID-19 hastalarında kalp yetmezliği ve kalp kası iltihabı hastaların kaybedilmesinde önemli belirteçler olarak belirlenmiştir” şeklinde konuştu.

Önceden Kalp damar hastalığı olan hastalar

Önceki çalışmaların geniş analizinin, kalp damar hastalığı olan hastalarda MERS-CoV enfeksiyonunun ortaya çıkma olasılığının daha yüksek olduğunu gösterdiğini bildiren Prof. Dr. Çetin, şu bilgileri paylaştı:
 
“MERS-CoV enfeksiyonu ve şiddetli semptomları olan hastaların yüzde 50’sinde hipertansiyon ve diyabet, yüzde 30’u kadarında ise kalp hastalığı vardı. Benzer şekilde, COVID-19 için Pnömonit Tanı ve Tedavi Programına göre, ek hastalığı olan yaşlılara, özellikle hipertansiyon, koroner kalp hastalığı veya diyabetli olanlara SARS-CoV-2 bulaşma olasılığı daha yüksektir. Ayrıca, KDH’li hastaların SARS-CoV-2 ile enfekte olması durumunda ciddi semptomların gelişme olasılığı daha yüksektir. Bu nedenle, KDH olan hastalar COVID-19’dan ölümlerin büyük bir kısmını oluşturmaktadır.”
 
SARS-CoV-2 ile enfekte olduğunda, kalp yetmezliğinin meydana gelme olasılığının daha yüksek olduğunu ve bu hastaların durumunda ani bir bozulmaya yol açtığını vurgulayan Doç. Dr. Çetin, “Altta yatan kalp hastalığı veya kalp yetmezliği olan hastalar için SARS-CoV-2 enfeksiyonu, durumu kötüleştirmek ve ölüme yol açmak için tetikleyici bir etken olarak göze çarpmaktadır” dedi.
 
COVID-19 tedavisi sırasında ilaçlara bağlı ortaya çıkabilecek kalp hasarının da ayrı bir dikkat unsuru olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Çetin, “Özellikle, antiviral ilaçların kullanımı yakın izlenmelidir. 138 COVID-19 hastasının bir çalışmasında yüzde 89,9’una antiviral ilaçlar verilmiştir. Bununla birlikte, birçok antiviral ilaç kalp yetmezliğine, aritmi veya diğer kalp-damar bozukluklara neden olabilir. Bu nedenle, COVID-19’un tedavisi sırasında, özellikle antivirallerin kullanımı ile kardiyak toksisite riski yakından izlenmelidir” uyarısını yaptı.

Enfeksiyona Karşı Önlem ve Tedavi

Şu anda COVID-19’u önleyecek bir aşı veya kesin bir tedavi olmamakla beraber aşı ve ilaç çalışmalarının hızla sürdüğüne işaret eden Prof. Dr. Çetin, hastalığı önlemenin en iyi yolunun bu virüse maruz kalmaktan kaçınmak olduğuna vurgu yaptı.
 
Prof. Dr. Çetin, şu uyarılarda bulundu:
 
“Virüsü olan birinin hapşırması veya öksürmesinden sonra birbiri ile 1,5- 2 metre alan içinde kişiler arasında kişiden kişiye damlacık soluması ile yayıldığı düşünülmektedir. Ayrıca hasta veya taşıyıcı olan bireylerle temas ya da bu bireylerin dokunduğu yüzeylere temasta hastalığın bulaşmasında çok etkilidir. Kalp hastalığı olan hastaların enfeksiyonu önlemek için hastalık kontrol ve önleme merkezi önerilerini takip etmeleri önemlidir.”
 
Prof. Dr. Mustafa Çetin
SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı 

SANKO Üniversitesi Hastanesi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.

Sosyal Medya

Güncelleme Tarihi:2022-06-30 16:32:01