• HEMŞİRELİK /

Kemik İliği Nakli

Kemik iliği nakli (KİT) birçok kan hastalığının etkin tedavisi için başvurulan bir tedavi yöntemidir. Dünyada ilk kök hücre nakli 1957 yılında uygulanmış, ülkemizde ise 1980 yılında uygulanmaya başlamıştır.

Kök Hücre

Kök hücrelerin çoğalabilme, kendini yineleme ve idame ettirme, farklılaşmış dokulara özgü hücreleri oluşturabilme, hasarlanmış dokuyu tamir edebilme yeteneklerine sahip bir grup hücre olduğunu anlatan SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Hemşirelikte Yönetim AD Öğr. Gör. Zeynep Doğan, “Kemiklerin içinde süngerimsi bir doku olarak bulunan kemik iliği kök hücre yönünden zengindir. Kemik iliği içindeki kök hücreler büyüyerek akyuvarlar (beyaz kan hücreleri), alyuvarlar (kırmızı kan hücreleri) ve trombositlere bölünürler” dedi.
 
Sağlıklı bir kemik iliği ve kan hücrelerinin yaşam için önemli olduğunu belirten Öğr. Gör. Doğan, şöyle devam etti:
 
“Kemik iliğini etkileyerek yeterli fonksiyon görememesine neden olan bazı hastalıklarda kemik iliği nakli tedavi seçeneği olabilmektedir. Kemik iliği nakli sağlıklı bir vericiden kan yapıcı kök hücrelerin alınarak damar yolu ile alıcı hastaya verilmesi işlemidir. Kemik iliği nakli ile sağlıksız kan hücreleri yerini sağlıklı kan hücreleri alarak sağlıklı eritrosit, lökosit ve trombositleri üremesi sağlanabilmektedir. Günümüzde kemik iliği nakli özellikle akut lösemi, lenfoma, aplastik anemi, orak hücreli anemi, multipl myelom ve bazı kalıtsal kan hastalıklarının tedavisi için kullanılmaktadır.”

Kemik iliği/ kök hücre kimlerden toplanır?

“HLA, bir kişinin dokusunun diğer bir kişiye ne kadar uyduğunu gösteren bir laboratuvar bulgusudur” diyen Öğr. Gör. Doğan, bir bağışçının bir hasta için uygun olup olmadığının, HLA doku tiplerinin eşleşmesi ile belirlendiğini söyledi.
 
Bağışçı ve hastanın HLA sonuçlarının yüksek oranda eşleşmesinin en iyi nakil sonucunun alınmasını sağladığını kaydeden Öğr. Gör. Doğan, “Hastanın ailesi içerisinde uyum tespit edilmezse tarama akraba olmayan kişiler arasında yapılmaya başlanır” diye konuştu.
 
Nakil tipinin hastalığın tipi, evresi, tedaviye yanıtı ve hastanın yaşı gibi faktörlere bağlı olarak değişebildiğini kaydeden Öğr. Gör. Doğan, nakil tiplerini aşağıdaki şekilde açıkladı:  
 
  1. Doku grupları (HLA) uygun kardeşlerden veya nadiren diğer aile bireylerinden (Related - allojenik).
  2. Doku grupları (HLA) uygun akraba olmayan vericilerden (Unrelated-kemik iliği doku bilgi bankası aracılığıyla).
  3. Hastanın kendi kemik iliğinin dondurularak saklanması ve gerektiğinde verilmesi (Otolog).
  4. Göbek Kordonu Kanı: Yeni doğan kardeşin ana-kök hücrelerden zengin plasentasından toplanan kanın kullanılması.
 
Kök hücre kaynağı olarak çevre kanı, kemik iliği veya göbek kordon kanının kullanılabileceğine vurgu yapan Öğr. Gör. Doğan, bu durumun nakil yapılacak hastalığın cinsine, evresine ve hastanın ağırlığına göre değiştiğini bildirdi.  
                   
Kök hücre/kemik iliği bağışçılarının 18-50 yaş aralığında ve sağlıklı olması gerektiğine dikkat çeken Öğr. Gör. Doğan, “Hepatit B, Hepatit C ve frengi hastalığı geçirmemiş olan, kronik hastalığı bulunmayan, kanser, AIDS tanısı almamış olan ve bağış yapmak isteyenler en yakın Gönüllü Verici Merkezi veya Sabit Kan Alma Merkezlerinde kök hücre bağışı ile ilgili bilgilendirme alarak kök hücre bağışında bulunabilir” ifadelerini kullandı.

Kemik iliği/ kök hücre toplanması

İşlemi, “İlik, ameliyathane koşullarında, uygun vericiden genel veya lokal anestezi altında, kemik iliği alma özel iğneleri aracılığı ile kemik içine girilerek enjektör ile çekilir ve alıcıya yetecek miktarda özel torbalara toplanır” diye açıklayan Öğr. Gör. Doğan, işlemin yaklaşık 1-2 saat kadar sürdüğünün altını çizdi.
 
Hücrelerin toplanmasından birkaç gün önce, vericiye G-CSF olarak adlandırılan büyüme faktörünün enjekte edilerek çok sayıda hücrenin kemik iliğinden dolaşıma çıkarıldığını söyleyen Öğr. Gör. Doğan, şöyle devam etti:
 
“Bu işlem kendinden (otolog) nakil yapılacak kişinin kendisine ya da başkasından nakil yapılacak (allojenik) ise vericiye uygulanan işlemdir. Aferez cihazı adı verilen bir cihaz yardımı ile vericinin toplardamarlara yerleştirilen kateterler aracılığıyla kan içerisindeki kök hücreler toplanır. Bu işlem toplanacak kök hücre sayısına göre değişebilmekte yaklaşık 3-4 saat kadar sürebilir.”
 
Kan yapıcı hücreler açısından zengin olan göbek kordon kanının bebek doğduktan sonra göbek kordonundan veya plasentadan toplandığını belirten Öğr. Gör. Doğan, bağışlanan göbek kordon kanının çeşitli açılardan test edildiğini ve ihtiyaç duyulduğunda kullanılmak üzere saklandığını kaydetti.
 
Nakil uygulanacak hastanın bağışıklık sisteminin, verilecek olan kök hücreleri yok etmemesi için kemik iliğinin yok edilmesinin hedeflendiğini kaydeden Öğr. Gör. Doğan, şöyle devam etti:
“Bu nedenle hastalığa göre değişmekle birlikte nakil öncesinde kemoterapi veya kemoterapi+radyoterapi uygulanabilir. Kemik iliği, çevre kanı veya kordon kanından toplanan kan yapıcı kök hücreler özel serum torbalarda filtre edilerek hastaya kan transfüzyonu gibi damar yolu ile verilir. Nakil sırasında hastanın yanında uzman doktor, uzman hemşire, biyolog bulunmalı ve hastanın yaşamsal bulguları takip edilmelidir. Vericiye uygulanan ilaç G-CSF (büyüme faktörü) kemik iliğinden hücre sayısını arttırdığı için kemiklerde ve kemik iliği alınan bölgede ağrı varlığında ağrı kesiciler verilebilir. Nakil sonrasında hastanın kan değerleri oluşabilecek yan etkiler açısından değerlendirilmelidir. Hasta taburcu olduktan sonra ilk bir yıl sık aralıklarla kontrole çağrılmalıdır.
 
Hastanın, durumuna göre kendinden nakil olanlar ilk bir ay 15 gün-ayda bir, sonraki dönemde ise 3-6 ayda bir takip edilir, ardından yıllık takibe geçilir. Başkasından (allojenik) nakilde ise ilk aylar haftada bir-iki daha sonra da hastanın durumuna göre aylık, 3 aylık, 6 aylık ve yıllık takipleri bulunmaktadır. Günümüzde çok sık uygulanan kemik iliği ve kök hücre vermek zararlı değildir. Vericiden alınan hücrelerin yerine birkaç hafta içerisinde yeni hücreler üretilmektedir.”

Kemik iliği/kök hücre naklinde ülkemizdeki durum

TÜRKÖK Projesi kapsamında, kök hücre bağışçı adaylarından kan grubu belirlenmesi, bulaşıcı hastalıkların araştırılması ve doku tiplendirmesi yapılabilmesi amacıyla 3 tüp kan alındığını belirten Öğr. Gör. Doğan, işlem hakkında şu bilgileri paylaştı:
 
“Bulaşıcı hastalık testlerinin negatif çıktığı bağışçı adaylarının doku tipleme numunesi T.C. Sağlık Bakanlığı’na ait Doku Tipleme Laboratuvarı’na teslim edilmekte ve burada analiz işlemleri tamamlanarak doku tipleme sonuçları kemik iliği bankası veri tabanına aktarılmaktadır. T.C. Sağlık Bakanlığı TÜRKÖK Birimi’ne yapılan hasta başvuruları sonucunda veri tabanı taranarak, bir hasta ve bağışçı adayı arasında uyum tespit edildiğinde Türk Kızılay’ı tekrar iletişime geçerek yapılan bağışla ilgili onay istemektir. Bu onay sonrasında kök hücre bağışı ile ilgili süreç başlamış olmaktadır.”
 
Son yıllarda tüm dünyada yapılan kemik iliği nakil sayılarında belirgin bir artış yaşandığına dikkat çeken Öğr. Gör. Doğan, Avrupa ülkelerinde 2015 yılı itibarı ile gerçekleştirilen kemik iliği sayısının 42 bin 171’e ulaştığını bildirdi.
 
Genel eğilimle uyumlu olarak Türkiye’de de kemik iliği nakillerinde özellikle son 15 yılda belirgin artış gözlendiğini dile getiren Öğr. Gör. Doğan, sözlerini şöyle tamamladı:
 
“Avrupa kan ve kemik iliği nakli birliği (EBMT) tarafından yayımlanan 2014 tarihine ilişkin raporda son on yılda nakil sayısı artış açısından Türkiye’nin Avrupa’nın ilk 4 ülkesi arasında yer aldığı görülmektedir. Türkiye’de 2004 yılında 7 pediatrik ve 12 erişkin olmak üzere toplam 19 HKHN merkezi bulunmaktayken, bu sayı 2017 yılında 27 pediatrik ve 57 erişkin olmak üzere toplam 84’e ulaşmıştır. 2016 yılı itibarı ile ülkemizde 792 pediatrik, 3027 erişkin olmak üzere toplam 3819 HKHN işlemi gerçekleştirilmiş kemik iliği nakil sayısı 2017 yılında 4052’ye ulaşmıştır. Ülkemizin son 15 yıllık süreçte kemik iliği nakillerinde geldiği nokta sevindiricidir. Bundan sonraki temel hedef sadece kemik iliği nakil sayılarının artırılması değil, nakil kalitesinin ve hasta sağ kalımının gelişmiş ülkelerin seviyesine çıkarılması olmalıdır.”
Öğr. Gör. Zeynep Doğan
SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
Hemşirelik Bölümü
Hemşirelikte
Yönetim AD

SANKO Üniversitesi Hastanesi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.

Sosyal Medya

Güncelleme Tarihi:2022-07-01 15:52:32