Koklear İmplant (Biyonik kulak)

Koklear implant, işitme cihazlarından yeterli yararı göremeyen veya işitme cihazlarının yetersiz kaldığı ileri/çok ileri işitme kaybı olanlara yardımcı olmak amacıyla tasarlanmış cerrahi müdahale ile takılan bir iç kulak protezidir. Koklear implant ameliyatı için erken teşhisin önemli belirten uzmanlar, koklear implantasyon sürecinin en önemli aşamalarından birini ameliyat sonrası eğitim ve rehabilitasyon süreci oluşturduğuna dikkat çekiyorlar.

 

 

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak, Burun, Boğaz Hastalıkları Ana Bilim Dalı'ndan Dr. Öğr. Üyesi Koray Tümüklü, koklear implantın halk arasında “Biyonik kulak” olarak bilinen, ileri ve çok ileri derecede işitme kaybı olan hastalarda işitmeyi sağlayan elektronik küçük bir cihaz olduğunu söyledi.

 

Koklear implantın günümüzde bir duyu kaybını düzeltebilen tek cihaz olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Tümüklü, “Cihaz, ileri ve çok ileri derecede işitme kaybı olan hastaların işitebilmesini sağlaması ve bu hastaların yaşam kalitesine olumlu etkisi nedeniyle de önemlidir” dedi.

 

Koklear implant cihazının ameliyatla iç kulağa yerleştirilen bir iç parça ve ameliyat sonrası yaranın iyileşmenin tamamlanmasıyla takılan bir dış parçadan oluştuğuna vurgu yapan Dr. Öğr. ÜyesiTümüklü, “İşitme kaybına neden olan kısımlar bypass edilerek, doğrudan işitme siniri uyarılır, içkulağa yerleştirilen elektrot yardımıyla da yeniden işitme sağlanır” diye konuştu.

 

 

Dr. Öğr. ÜyesiTümüklü, koklear implant ameliyatı için aranan şartları şöyle sıraladı:

 

“ - Bir yaşını doldurmuş olmak

- Her iki kulakta da ileri derecede sinirsel tipte işitme kaybı olması

- Yetişkin hastalarda işitme eşiğinin 70 desibel ve üzerinde olması, konuşmayı ayırt edememe skorunun yüzde 30’un altında olması

- Hastanın işitme cihazlarından fayda görmemesi

- Hastanın ameliyattan sonra gerekli işitme rehabilitasyonu alabilecek ortamının olması.”

 

 

Koklear implant ameliyatı öncesinde hastanın fizik muayene ve odyolojik incelemeyle detaylı bir şeklide değerlendirildiğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Tümüklü, “Daha sonra radyolojik açıdan içi, dış, orta kulak patolojileri ekarte edilir. Ayrıca işitme sinirinin varlığı gösterilir” dedi.

 

Ameliyat sırasında kulak arkasından bir kesi yapıldığına dikkat çeken Dr. Öğr. ÜyesiTümüklü, “Kemiğe yapılan detaylı işlemlerden sonra cihazın iç parçası yerleştirilir.

Ameliyattan yaklaşık olarak bir ay sonra ise dış parça takılarak, hastanın işitmeye başlaması sağlanır” diye konuştu.

 

 

Koklear implantasyon sürecinin en önemli aşamalarından birini ameliyat sonrası eğitim ve rehabilitasyon sürecinin oluşturduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Tümüklü, “Hasta başarılı geçen bir cerrahiden sonra, uygun bir eğitim süreciyle, kısa süre içinde yaşıtlarıyla denk ve uyumlu hale gelir” dedi.

 

Yenidoğan işitme testinin (Tarama ABR) günümüzde Sağlık Bakanlığı ‘Yenidoğan Tarama Takvimi’nde de yer aldığını söyleyen Dr. Öğr. ÜyesiTümüklü, bu testin sağladığı avantajları şöyle anlattı:

 

“Bu sayede doğuştan işitme kaybı olan hastalar, zaman kaybının getirdiği sorunlarla uğraşmadan erken teşhis edilebilmektedir. Teşhisin erken konması tedaviye erken başlanmasını ve tedavi seçenekleri arasından da hastaya en uygun olanın sunulmasını sağlamaktadır.

 

Gerçekleştirilen koklear implant ameliyatı ile hastanın duyması sağlanarak gerek aile gerek sosyal gerekse iş hayatında tamamen normal bir birey olarak hayatını sürdürmesi sağlanmaktadır.”