• FİZİK TEDAVİ /

KRONİK HASTALIĞI OLAN ENGELLİ BİREYLERDE SAĞLIKLI YAŞAM VE EGZERSİZ

 

Engelli bireyler, aktif engelli bireyler ile kıyaslandığında kronik hastalığa sahip olma oranı iki kat daha fazladır. Egzersiz, ölüm oranını azaltmakta ve hem kardiyovasküler hastalıkların önlenmesinde hem de tedavisinde yararlıdır.

SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nevin Ergun, sağlıklı yaşam için egzersizin önemli olduğunu söyledi.

 Dünyada sağlık politikasının öncelikli hedeflerinden olan “Hastalıkları oluşmadan önlemek” ilkesinden hareketle kişilerde fiziksel aktivitenin üst seviyeye ulaştırılması, korunması, yaşam kalitesini artırarak günlük yaşam aktivitelerinin zevkle ve istekle yapılmasının teşvik edilmesinin büyük önem kazandığını belirten Prof. Dr. Ergun, engelli ve kronik hastalığı olan birey sayısında son yıllarda artış görüldüğünü kaydetti.

 

Prof. Dr. Ergun, engelli bireylerin toplumun geneline oranla aktivite düzeylerinin daha düşük olduğunu, buna bağlı olarak kronik hastalık riskinin arttığını ve ek sağlık sorunları da görülebildiğini bildirdi.

 “Engelli bireylerin bu sorunlarla baş edebilmesinde en etkin yol olan fiziksel aktivitenin en önemli bileşeni ise egzersizi tanımlamak ve tanıtmaktır” diyen Prof. Dr. Ergun, engelli bireylerde bireyin engeline özgü egzersiz alternatifi oluşturularak aktivite düzeyinin artırılması gerektiğine dikkat çekti.

 Egzersizin fiziksel aktivitenin en önemli tamamlayıcısı olduğunu anlatan Prof. Dr. Ergun, “Egzersiz, fiziksel uygunluğu geliştirmek için bir amaca yönelik olan ve yapılandırılmış planlı, tekrarlı hareketlerdir. Düzenli egzersiz, kardiyovasküler ve solunumsal fonksiyonun gelişmesi, düşme riskinin azalması, inflamasyonu azaltılmasını sağlar ayrıca kronik ağrı ve sertliği azaltarak genel mobiliteyi artırmaktadır” dedi.

Engelli bireylerin aktivite düzeyinin genel popülasyona göre daha düşük olduğunu bildiren Prof. Dr. Ergun, şöyle devam etti: “Engelli bireyler, aktif engelli bireyler ile kıyaslandığında kronik hastalığa sahip olma oranı iki kat daha fazladır. Aktivitenin en az görüldüğü en büyük engelli grubu ise hareketliliği en sınırlı olan gruptur.

 Bedensel engelliler için kullanılan ortopedik engelli ifadesi, kas ve iskelet sisteminde yetersizlik, eksiklik ve fonksiyon kaybı olan kişiler için kullanılmaktadır. Kol, ayak, bacak, parmak ve omurgalarında kısalık, eksiklik, fazlalık, yokluk, hareket kısıtlılığı, şekil bozukluğu, kas hastalıkları, kemik hastalığı olanlar, omurilik yaralanmaları, spina bifida, serebrovasküler problemler, serebral palsi, spastikler, çocuk felci bu grup içerisine girmektedir.”

 Engellilerin egzersiz ve fiziksel aktiviteye katılımın önündeki engeller

Engellilerin, egzersizin ve fiziksel aktivitenin faydalarına rağmen bu aktivitelere katılım fırsatlarının yetersiz olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ergun, engelli bireylerin fiziksel aktivite, egzersiz, spor, rekreasyon ve beden eğitimine dahil olmalarını sınırlayabilecek tutumsal, sosyal ve toplumsal engellerle karşılaşma olasılıklarının daha yüksek olduğunu bildirdi.

Engelli bireylerde sağlığın ve iyilik halinin artırılmasının sağlanmasının en az engelli olmayan bireylerdeki kadar önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ergun, “Engelli bireyin egzersiz ve fiziksel aktiviteye katılmadan önce son zamanlardaki sağlık durumu, kullanması gereken ortez, protez, splint, koltuk değneği, tekerlekli sandalye ve koruyucu ekipmanlar, kişinin yeteneği ve riskler iyi belirlenmelidir” ifadelerini kullandı.

 Kardiyovasküler hastalıklar ve egzersiz

 Aerobik egzersizin kardiyovasküler hastalıklarda ve engelli bireylerde en çok tercih edilen egzersizlerden olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Ergun, “Aerobik egzersiz, kardiyovasküler dayanıklılığı geliştirmek için kardiyovasküler kronik hastalığı olan bedensel engelli bireylerde tercih edilmektedir” diye konuştu.

 Egzersizin ölüm oranını azalttığını ve hem kardiyovasküler hastalıkların önlenmesinde hem de tedavisinde yararlı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ergun, “Fiziksel engelli bireylerde koroner kalp hastalıklarında düşük şiddetli düzenli egzersizle bile maksimal iş kapasitesinde artma gözlenmiştir. Egzersiz toleransı her hasta için farklıdır ve egzersizle birlikte hasta dikkatlice gözlenmelidir” uyarısını yaptı.

 Egzersiz ve aktivitenin ampute vb. engellilerde kullanılmayan ekstremitelerdeki dolaşımı geliştirerek daha iyi bir damar fonksiyonu sağladığının altını çizen Prof. Dr. Ergun, sözlerini şöyle sürdürdü:

 “Eğer bireyde üst düzey omurilik yaralanması varsa egzersiz çeşitliliği kısıtlayıcı olabilir. Beş-yedi haftalık egzersiz programlarının kas kuvveti, kan basıncı, kalp hızı üstünde olumlu etkileri gösterilmiştir. Kısa periyotlarla da olsa koltuk değneği veya protezle yürümek de aktiviteyi artıracak yaklaşımlardır.

 Bedensel engelli bireylerde kuvvetlendirme ve dayanıklılık kazanımı için egzersizler, çeşitli egzersiz aletleri, serbest ağırlıklar, vücut ağırlığı kullanılarak yapılan hareketler veya tüp ve dirençli bantlar aracılığı ile yapılabilir. Kuvvetlendirme egzersizleri günde iki defa, tekrar sayısı 10-15 olacak şekilde düzenlenebilir. Ancak egzersizler sırasında yorgunluğa dikkat edilmesi gerekir.

 Engeli olup engeli yürümeye izin veren kişilerde yürüme ve tempolu yürüme gibi aerobik aktiviteler iş kapasitesini artırır. Düşük egzersiz toleransına sahip engelli bireyler başlangıçta kısa egzersiz sürelerinde ritmik aktiviteler yaparken egzersiz frekansını artırabilir.”

 Kardiyovasküler hastalığı olan ortopedik engelli bireylere, ısınma-soğuma periyotları olan ve gözetim altında yaptırılan egzersiz eğitimi sağlanması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Ergun, şu önerilerde bulundu:

 “Engelli yetişkinler yapabildikleri ölçüde, haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta ya da haftada 75 dakika yüksek yoğunlukta aerobik aktivite yapabilirler. Ayrıca orta ve yüksek yoğunluğun birbirine eşit kombinasyonunda aerobik aktivite yapılabilir. Aerobik aktivite her gün en az 10 dakika yapılmalıdır. Yetişkinler orta ve yüksek şiddetteki kas kuvvetlendirme aktivitelerini haftanın üst üste olmadan iki gün ya da daha fazla yapmalıdırlar.

 Fiziksel engelli bireylerde hastalığın durumuna bağlı olarak bazı durumlar ortaya çıkabilir ve egzersizi etkileyebilir. Bu nedenle hastanın şikayet ve semptomlarının takip edilmesi önemli hale gelir. Bağırsak sorunlarının oluşmaması için en önemli koruyucu, kalp ve dolaşım sisteminin egzersize uyum düzeyidir. Egzersiz bu düzeyi  korumakta ve geliştirmektedir.”

 

Obezite ve egzersiz

Obezitenin, vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan, her geçen gün yaygınlığı artan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken hastalık olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ergun, sözlerini şöyle sürdürdü:

 “Engelli grupta fiziksel aktivitenin yetersizliği sağlığı tehdit etmenin yanı sıra, kilo artışı ve obeziteye de neden olmaktadır. Engelli bireylerde azalmış aktivite düzeyi kilo artışının fazla olması açısından risktir. Obezite fiziksel engellilerde tekerlekli sandalye transferlerini, ambulasyona (ameliyat olan bir hastanın ameliyat sonrası ayağa kalkıp dolaşması) yardımcı cihazların kullanımı zorlaştırır.

 Egzersiz, vücut kompozisyonun geliştirilmesinde, karın bölgesinde yağlanmanın yanı sıra, bu faktörlere bağlı kronik hastalık riskinin azaltılmasında majör rol oynamakla birlikte obez kişilerde dikkat edilmesi gereken bazı durumlar vardır.

 Engelli bireylerde, engellerinden dolayı fazla enerji harcandığı, obezitenin aktivite ve egzersizler açısından daha zorlayıcı olduğu bilinmektedir. Özellikle sıcak havalarda bedensel engelli bireyler yoğun egzersiz programlarına maruz kalırsa sıcak basması veya ısı kaybı ortaya çıkma riski vardır.”

 Metabolik sendrom ve egzersiz

Fazla kilolar, geniş göbek çevresi, insüline direnç, yüksek tansiyon, iyi kolesterol düşüklüğü, trigliserit yüksekliğine bağlı olarak tanımlanan metabolik sendromun çok sık karşılaşılan ciddi bir sorun olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ergun, durağan yaşam ve aktivite azlığının metabolizmayı negatif etkileyerek metabolik sendromun ilişkili olduğu durumların oluşmasına katkı sağladığının altını çizdi.

 Bununla ilişkili olarak metabolik sendroma sahip bedensel engelli bireylerde ekstremitelere (kollar ve bacaklar) yönelik kuvvetlendirme egzersizlerinin yararlı olacakğını anımsatan Prof. Dr. Ergun, “Egzersiz engelli insanlarda kan lipid düzeyinde olumlu değişiklikler, arteriyal kan basıncında azalma, glukoz toleransı ve insülin direnci üzerinde olumlu değişiklikler oluşturmaktadır. Fiziksel aktivite tekerlekli sandalye kullanan engelli bireylerde HDL seviyesinin artması ve total kolesterol seviyesinde azalma üzerinde etkilidir” ifadelerine yer verdi.

 Ampute (iyileşmesi olanaksız görülen bir organı kesip atma) bireylerde özellikle vücut ağırlığı kullanılarak yapılan kuvvetlendirme egzersizleri ile germe ve mobilite egzersizlerin bireyin yapabileceği egzersizler olduğuna işaret eden Prof. Dr. Ergun, şu bilgiyi verdi:

“Omurilik yaralanmasında görülen ‘Nörojenik obezitenin’ farklı özellikleri, bu popülasyonu, sistemik iltihaplanma, hiperglisemi, dislipidemi ve hipertansiyon dahil olmak üzere metabolik işlev bozukluğu açısından büyük risk altına sokar. Spinal kord yaralanması gibi kasları paralize olan engellilerde aktif egzersizler, tüm kas grupları için hareketler yavaş ve kontrollü, her gün ve her hareket 15-20 tekrarlı olacak şekilde yapılmalıdır.

Germe egzersizleri eklem hareket alanında artış, sahip olunan hareket alanını koruma, postüral gelişim, kas ağrılarında azalma ve gevşeme sağlar. Germe ve esneklik egzersizleri aynı zamanda spastisitesi olan bedensel engellilerde spastisite kontrolünde de yararlıdır. 15 -30 saniye süresince rahat bir şekilde ağrı oluşturmadan yapılmalıdır.”

 Hipertansiyon ve egzersiz

Hipertansiyonun, ‘sistolik kan basıncı için 140 mmHg, diastolik kan basıncı için 90 mmHg veya üzerinde olması’ olarak tanımlandığını hatırlatan Prof. Dr. Ergun, hipertansiyonun omurilik yaralanmalı bireylerde en sık görülen kardiyovasküler hastalık olduğunu vurguladı.

 Hipertansiyon hastalığı olan engelli bireylere egzersiz verilirken, gözlenmesi, takip edilmesi ve kontrol altına alınmasının çok önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ergun, şu bilgileri paylaştı:

 “Omurilik yaralanması, serebral palsi gibi bedensel engelli bireylerde karşımıza kas tonusunun değişmesi sonucu spastisite veya normal eklem hareketini kısıtlayan kontraktürler çıkabilir. Kuvvetlendirme egzersizlerinden optimal fayda sağlamak için bu durumların baskılanması önemlidir. Spastisitenin azaltılması ve eklem hareketini sınırlayan kontraktürler için düzenli yapılan normal eklem hareketleri ve germe egzersizleri yardımcı olabilir.

 Fiziksel engeli olan bireylerde kas için özel kuvvetlendirme yapmak yerine, yürüme gibi çeşitli kasları kuvvetlendiren ve fonksiyonelliği geliştiren egzersizler önerilebilir. Orta şiddet düzeyinde olacak şekilde devam eden sekiz haftalık bir yürüme programı, kan basıncını ve kalp hızını düşürecek, yorgunluğu azaltacak, oksijen kullanımını arttıracak etkilere sahiptir. Fiziksel engeli olan bireylerde eğer serebrovasküler olay geçmişi veya orta derecede hipertansiyon mevcutsa izometrik egzersizler sakıncalı olabilir ve kaçınılması gerekir.”

 Pulmoner hastalıklar ve egzersiz

“Kronik solunum hastalıkları, pulmoner sistemin çeşitli bölgelerinde anormallikle karakterizedir” diyen Prof. Dr. Ergun, solunum sorunlarının engele ve yaralanma düzeyine bağlı olarak meydana gelebileceğini belirtti.

 Solunuma yardım eden kasların zayıflayabileceğini, öksürüğün etkin gerçekleştirilemeyeceğini ve derin solunum yapılamayacağını anımsatan Prof. Dr. Ergun, “Üst ekstremite (bir organın son ya da uç kısmı) eğitimi, günlük yaşam aktivitelerinde sıklıkla üst ekstremite aktiviteler yapıldığı için egzersiz programına eklenmelidir. Üst ekstremite eğitimi, kol bisiklet ergometresi ile aerobik veya serbest ağırlıklar, elastik bantlar yardımı ile dirençli egzersiz olarak programa eklenebilir. Üst ekstremite eğitimi, nefes darlığı önlenmesinde ve yaşam kalitesini geliştirmede çok yararlı olmaktadır” ifadelerini kullandı. 

 Büyük kas gruplarını hedefleyen esneklik egzersizlerinin programa eklenmesinin pulmoner hastalıklarda sık görülen postüral bozukluklar açısından da yararlı olacağını belirten Prof. Dr. Ergun, şöyle konuştu:

 “Su içi egzersiz, göğüs duvarına yapılan basıncı artırarak solunumsal ve kardiyak sistemlerin işini artırır. Bu doğrultuda yüzme alt ekstremitesi etkilenen bireylerde de önerilebilecek ve fiziksel uygunluğu geliştiren bir egzersiz olarak bedensel engelli bireylerde yarar sağlayacaktır. Aynı şekilde fiziksel engeli olan kişiler için ata binme de uyarlanabilir ve etkili bir aktivitedir.”

 Diabetus Mellitus ve egzersiz

Diyabetin kronik ve akut komplikasyonlara yol açabilen kronik sistemik bir hastalık olduğuna işaret eden Prof. Dr. Ergun, Tip 1 diyabet oluş mekanizmasında genetik yatkınlık ve henüz net olarak ortaya konmamış birçok çevresel faktörün rol oynadığına vurgu yaptı.

Tip 2 diyabetin obezite ve fiziksel inaktiviteye bağlı olarak daha sık görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Ergun, şöyle devam etti:

 “Bireyde fiziksel kısıtlılıklar, engeller, kalça/diz protezi, dejeneratif, romatizmal hastalıklar, periferik arter hastalığı, yürürken bacak krampları, nabız, kan basıncı, diyabete bağlı sinir hastalığı, ayaklarda cilt bütünlüğünde bozulma, nefropati, nöropati, retinopati, hipoglisemi atakları ve fiziksel aktiviteyi etkileyecek diğer durumlar değerlendirilmelidir.

Vücut ısısının korunması, sıcak ile soğuğa dikkat edilmesi gerekir. Ayakta ülserlere karşı hava geçirgenliği olan ve ayağı kuru tutacak çoraplar seçilmeli, ayakta kabarcıklara dikkat edilmelidir. Egzersizin süre ve şiddetine bağlı olarak akut hipoglisemi ve geç hipoglisemi riskinden korunmak için egzersizden sonra 24 saat besin alımının artırılması gerekebilir.

 İlerleyici nöromüsküler hastalığı olan fiziksel engelli bireylerde kas zayıflığı çok belirgin olmakla birlikte egzersiz ile az olsa da kontrol gruplarına göre kas kuvvetinde kazanım sağlanmaktadır.”

 Kas hastalıklarında taşıması kolay, hafif ağırlıklı yürüme yardımcıları ile yürüme devam ettirilebileceğini kaydeden Prof. Dr. Ergun şu önerilerde bulundu:

 “Çeşitli nöromüsküler hastalıklarda izometrik veya izotonik egzersizler kas kuvvetlendirmesi için en iyi seçimdir. İlerleyici doğası olan bedensel engellerde hastalığın üzerinde egzersizin ana amacı yaşam kalitesini ve bağımsızlık düzeyini artırmaktır. Bu amaçlar doğrultusunda kuvvetlendirme ve esneklik egzersizlerine odaklanılabilir. Multiple Skleroz gibi yürümek ve hareket etmekle ortaya çıkan yorgunluğa bağlı engellerde aerobik su içi egzersizler ekstremitelerin performansını artıracaktır.”

 SONUÇ OLARAK;

Engelli bireylerin fiziksel aktivite ve sportif programlara katılımlarıyla daha bağımsız, daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine yardımcı olmanın ve toplumsal katılımlarını artırmanın hedeflendiğini bildiren Prof. Dr. Ergun, “Fiziksel aktivitenin güvenle gerçekleştirilmesi bireyin kişisel durumuna ek sorunlarının varlığına, yaşı, fiziksel uygunluk düzeyine, önceki deneyimlerine uygun planlanmış, bireye özgü fiziksel aktivite planıyla mümkündür. Her engelli bireyin kendi durumuna uygun yapabileceği fiziksel aktiviteler vardır” dedi.

 “Engellilerde düzenli fiziksel aktivite hareketsizliğe bağlı olarak gelişecek kas iskelet sistemi sorunlarını önler, sağlığı geliştirir, fiziksel uygunluğu ve öz saygıyı  artırır, duruş ve dengeyi geliştirir, stresi azaltır ve gevşemeyi, kilo kontrolünü ve enerjik hissetmeyi sağlar, kas ve kemikleri kuvvetlendirir ve bağımsız yaşamı destekler.” diyen Prof. Dr. Ergun, sözlerini şöyle tamamladı:

 “Fiziksel aktivite veya spor, spora ya da engel durumuna özel geliştirilmiş yardımcı cihazlar/ekipmanlar/protezler kullanarak yapabileceği gibi hiçbir yardımcı ekipmana gereksinim duymadan da yapılabilmektedir. Kronik hastalıklarda ve engel durumlarında bireyler mutlaka inaktiviteden kaçınmalı ve aktivite seviyelerini artırmalıdırlar. Bu alandaki çalışmaların artırılması konusunda engelliler ve egzersiz alanında eğitimleri ve uzmanlığı olan fizyoterapistlere büyük rol düşmektedir. Bu önlemlerin toplumun her kesiminde bilinçle benimsenmesi ve sağlıklı yaşam biçimlerinin yaygınlık kazanması merkezi idarenin eğitim ve sağlık politikalarından başlayan tüm kamu kurum, kuruluş ve üniversitelerin entegre, kararlı ve uzun soluklu cabalarını gerektirmektedir.”

Prof. Dr. Nevin ERGUN

SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı

SANKO Üniversitesi Hastanesi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.

Sosyal Medya

Güncelleme Tarihi:2022-10-25 14:26:06