Meme Görüntülemesinin Hayatımızdaki Yeri

Meme kanseri, günümüzde kadınlarda en sık görülen kanser tipidir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada her 8 kadından biri meme kanserine yakalanmaktadır.

Kadınlarda sık görülen meme kanserleri, yaşam kaybına en çok yol açan kanser tipi değildir, bunda 40 yaşından sonra yapılan meme taramaları önemli bir rol oynamaktadır.

Meme taraması ne demek?

Meme taraması meme kanseri riskini değerlendirmeyi ve olası lezyon varlığında erken aşamada yakalamayı hedeflemektedir.

Kimler meme taraması yaptırmalıdır?

Herhangi bir şikayeti olmayan her kadının 40 yaşından itibaren her yıl düzenli meme taraması yaptırması gerekmektedir.

Meme taraması nasıl yapılır?

40 yaşını geçmiş her kadının mamografi görüntülemesini içermektedir. Yapılan mamografi incelemesinin değerlendirilmesi sonucunda gereklilik halinde ultrason ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) gibi diğer görüntüleme yöntemlerine başvurulur.

Taramada mamografi her zaman tek başına yeterli olur mu?

Hayır. Bazı kadınlarda meme dokusu yoğunluğuna bağlı olarak mamografi tetkiki tek başına yetersiz kalmaktadır. Bu gibi durumlarda mamografi tetkikini ultrason ile desteklemek gerekmektedir.

Taramada bahsettiğimiz mamografi tetkiki nasıl çekilmektedir?

Görüntülenecek hastanın her iki memesine yönelik iki farklı pozisyonda görüntüler alınmaktadır. Bu görüntüler meme dokusunun iki plaka arasında sıkıştırılması ile elde edilmektedir.

Mamografi tetkiki tek tip midir?

Hayır. Genellikle iki boyutlu dediğimiz mamografi çekimleri yapılmaktadır. Ancak günümüzde yeni gelişen ve kliniğimizde uyguladığımız tomosentez mamografiler de vardır. Tomosentez mamografide amaç memenin üç boyutlu görüntüsünü alarak özellikle yoğun meme yapısına sahip kadınları daha doğru değerlendirebilmektir. Ayrıca kontrastlı mamografi dediğimiz meme MRG sine yakın doğrulukta görüntüler elde ettiğimiz yeni teknoloji görüntüleme yöntemlerimiz de vardır.

Tarama için yapılan mamografi tetkikinde şüpheli bir lezyon varlığında nasıl bir yol izlenmektedir?

Öncelikle mamografide şüpheli lezyon varlığında saptanan lezyonun ultrasonla değerlendirilmesi gerekmektedir. Ultrason görüntülemesi soncunda iyi huylu ya da kötü huylu lezyon olduğuna ilişkin ayırıcı tanı yapmayı ve buna göre bir yol haritası oluşturmayı planlamaktayız. Ön tanımıza göre bir sınıflandırma yapıp gereklilik halinde biyopsi ile patolojik tanı koymayı hedefliyoruz.

Meme görüntülemesi sadece 40 yaş üstü hastalarda mı önerilir?

Tabii ki hayır. Memede ele gelen kitle, meme başı akıntısı, ağrı, hassasiyet gibi şikayeti bulunan hastaların mutlaka hekime başvurmaları, meme muayenelerinin yapılması ve ultrasonografik görüntülemesinin yapılması gerekmektedir. Bu gibi hastalarda fibrokistik (Fibrokistik meme değişikliği, kadınlarda sıkça görülen ve memede kitle, ağrı, meme başından gri-yeşil renkte akıntı gibi yakınmalara neden olabilen bir durum olup, bir hastalık değildir) hastalık dediğimiz meme yapısının kistler içermesi ya da fibroadenom (iyi huylu veya kanserli olmayan meme tümörüdür) dediğimiz iyi huylu kitleler saptanabilir. Bu bahsettiğimiz durumlar özellikle doğurganlık çağındaki kadınlarda sıklıkta karşımıza çıkmaktadır. Böyle bir tanı koyduğumuzda ise hastaları sık aralıklarla ultrason takibine çağırmaktayız.

Radyoloji bölümünde meme görüntülemesi amacıyla sadece mamografi ve ultrason mu kullanılıyor?

Hayır. Meme görüntülenmesi radyolojinin önemli bölümü olup bu amaçla mamografi, ultrason ve manyetik rezonans (MRG) görüntülemelerden yararlanmaktayız. Ayrıca mamografi alanında yeni gelişen teknolojilerden olan tomosentez ve kontrastlı mamografi de sık başvurduğumuz yöntemlerdendir. Burada bahsedilen görüntüleme yöntemlerini değerlendiren radyoloğun klinik tecrübesi de oldukça önem taşımaktadır.

Bizler kliniğimizde bu alanda deneyimli ve tecrübeli hekimler olarak güncel tüm görüntüleme yöntemlerini kullanarak hastalarımızı en doğru şekilde değerlendirmeyi hedefliyoruz.