Organ nakil işleminden sonra birçok beslenme sorunu ile karşılaşılabilir. Bu süreçteki beslenme tedavisi hem nakil olan organın uyum sürecini hızlandırır hem de kullanılan ilaçlardan kaynaklı yan etkileri ortadan kaldırarak tedavi eder.
SANKO Üniversitesi Hastanesi Diyetisyeni Meltem Demirci, “Organ nakli, tedavi edilmesi olanaksız hastalıklar nedeniyle görev yapamayacak kadar hasar gören organın yerine canlı ya da kadavradan alınan sağlam ve yeni organın konularak hastanın tedavi edilmesidir” dedi.
Organ naklinin hastaların yaşam kalitesinin iyileştirilmesi adına iyi bir alternatif olarak kabul gördüğüne belirten Demirci, naklin hastalık nedeniyle yaşanan sınırlamaların çoğunu ortadan kaldırarak yaşam kalitesini artırdığını söyledi.
Organ naklinden hemen sonra erken dönem beslenme tedavisinin nakil olan organın uyum sürecini hızlandırdığına dikkat çeken Demirci, şöyle konuştu:
“Nakilden önce organ hasarından kaynaklı olarak besin kısıtlamasından şikayetçi olan hastalarda nakilden hemen sonra diyetlerinin daha geniş olması uyum ve motivasyonu artırır. Yeni organa adaptasyon süreci enerji ve besin öğesi gereksinimini de artırır. Erken dönemde kullanılan ilaçlar ve cerrahi stres nedeni ile kan şekeri düzeyi yüksek seyredebilir ve taburculuk döneminde de devam edebilir. Bu durum göz önünde bulundurularak diyabetli bir birey gibi beslenme programları oluşturulur.”
Cerrahi işlem sonrası yara iyileşmesinde en önemli besinin protein kaynakları olduğunu vurgulayan Demirci, şöyle devam etti:
“Doku yapımı ve onarımı vücutta proteinlerin en önemli görevlerinden biridir. Organ naklinden sonra hastalara yüksek protein ve yüksek enerji içeren beslenme önerilerinde bulunulur. Beslenme tedavisi nakil yapılan organa bağlı olarak değişiklik gösterir. Böbrek nakli en yaygın nakil işlemlerindendir. Tedavi edilemeyen son dönem böbrek yetmezliği olan bireylerde böbrek fonksiyonlarının normale dönmesi için yapılır. Cerrahi işlemden sonra yara iyileşmesini hızlandırmak için yüksek enerjili ve proteinli tıbbi beslenme tedavisi başlanır.
Karaciğer naklinde hastalarda yetersiz beslenme yaygın olarak görülür. Bu nedenle az az ve sık sık beslenme önerilir. Oral tüketim yetersiz kalırsa enteral (enerji ve besin desteği durumu) veya paranteral (sindirim sisteminin kullanılmaması durumu) beslenme ile desteklenir. Böbrek transplantasyonunda kalsiyum ve D vitamin takibi yapılarak kemik erimesinin önlenmesi sağlanır.
Organ nakil işleminden sonra genellikle birçok beslenme sorunu ile karşılaşılabilir. Kan lipit düzeylerinin yükselmesi, kalp damar sağlığı sorunları, obezite, yüksek kan şekeri, yüksek tansiyon ve D vitamini düzeyindeki değişimler en çok karşılaşılan sağlık sorunlarındandır. Nakil sonrası hiperkalemi gelişebileceği için potasyum kısıtlaması gerekebilir. Organ nakli işleminden sonra hızlı vücut ağırlığı artışı ve buna bağlı vücut yağ oranında meydana gelebilecek artış bireylerde uzun dönemde sağlık sorunları yaratabilmektedir.
Tüm bu cerrahi işlem sonrası olabilecek sorunlar göz önünde bulundurularak bireye özgü günlük enerji, protein ve vitamin-mineral ihtiyaçlarını karşılayacak beslenme programı hazırlanır. Cerrahi işlem sonrasında son dönem böbrek yetmezliğinde yaptığımız kısıtlamalar azalır.”
Nakil sonrası birçok ilacın birlikte kullanılmasının ishal, hiperlipidemi, gastrointestinal huzursuzluk gibi yan etkilere neden olabileceğini vurgulayan Demirci, tıbbi beslenme tedavisinin bu sorunları engelleyecek ve tedavi edecek şekilde düzenlendiğini bildirdi.
Bireylerin artık en çok özlem duydukları suyu gönül rahatlığı ile tüketebileceklerini, ancak hidrasyon düzeylerinin transplantasyondan sonra da yakından izlenmesi gerektiğini ablatan Demirci, şunları kaydetti:
“Artık tuzsuz yemekler ve ekmekler yerine az tuzlu olanları tercih edilebilir. Yemeklerde salça ve baharat kullanabilir. Günde beş altı porsiyon sebze ve meyve tüketebilir. Yağ tercihi bitkisel sıvı yağlardan seçilmeli. Kuyruk yağı, iç yağ, tereyağı ve katı yağlar tüketilmemelidir.
Reçel, bal, marmelat gibi şeker ve şeker içeren besinlerden uzak durulmalı. Kızartma ve aşırı yağlı yemeklerden, kek, pasta, poğaça, börek gibi hamur işlerinden uzak durulmalıdır. Pirinç yerine bulgur, beyaz ekmek yerine tam buğday, çavdar, kepekli ekmekler tercih edilebilir.
İçeriği bilinmeyen besinlerin tüketilmesinden kaçınılması önerilir. Nar, greyfurt, geven otu, sarı kantaron, bitki çayları bu dönemde tedavi sürecini etkileyebileceği için önerilmez. Hekim ve diyetisyen önermedikçe ek besin takviyeleri kullanılmamalı.”
Nakil sonrası en çok dikkat edilmesi gereken konunun besin güvenliği olduğunun altını çizen Demirci, “Besin güvenliği bir besini almaya karar verdiğiniz andan başlar ve tükettiğiniz ana kadar devam eder” uyarısını yaptı.
Demirci, besin güvenliği hakkında şu önerilerde bulundu:
- “Dışarıda yemek yemekten kaçınılmalıdır.
- Sebze ve meyveler iyi yıkanarak tüketilmelidir.
- Etler iyi pişmiş tercih edilmelidir.
- Süt satın alınırken pastörize veya UHT olarak tercih edilmelidir.
- Tüketilecek yumurtanın kabuğu sağlam, dışı temiz olmalı ve buzdolabında saklanmalıdır.
- Çiğ yumurta içeren yemeklerden ve soslardan uzak durulmalıdır.
- Yemekleri hazırlarken hijyene dikkat edilmelidir.
- Eller en az 20 saniye boyunca yıkanmalı, kuru ve temiz bir havlu veya kâğıt bir havlu yardımı ile kurulanmalıdır.”