Tüp bebek tedavi yöntemleri doktor ile hastanın ortaklaşa yürüttüğü çok hassas bir süreci kapsar. Tedavi sürecinde dikkat edilmesi gereken hususlar başarılı sonuç elde etmekte önemli rol oynar.
Bir yıl korunmasız ilişkiye rağmen gebelik olmaması durumunda infertilite yani kısırlık tanısı konmaktadır. Doktora başvuru süresi kadın yaşı 35 üzerinde olduğunda altı ay, 40 yaş üzerinde üç ay olmalıdır.
İnfertilitenin kadın ve erkeğe bağlı pek çok nedeni var iken kadın yaşı ve yumurtalık rezervi üzerinde en çok durulması gereken konudur. Çocuğum olur mu sorusunu etraflıca muayene etmeden cevaplamak zor olsa da ileri teknoloji tüp bebek uygulamaları kullandığımız için yumurta-sperm ve embriyonun gelişebileceği bir rahim var ise şans vardır.
Burada en büyük rolü yumurta oynar. Sperm de elbette etkili olmakla birlikte ileri yaş özellikle 40 yaş üzeri hastalar ve yumurta rezervi azalmış hastalar tüp bebek uygulamalarında en çok zorlanılan gruptur.
Yumurta rezervi, enerjisi ve kalitesi yaşla birlikte azalır, mitokondri ve DNA yapısında bozulmalar başlar. İleri yaşlarda gebeliğin gerçekleşmesi zorlaştığı gibi düşükle sonuçlanma ihtimali de artar.
Adetin 2-3. günü FSH’ın (Folikül uyarıcı hormon) 9.5’in üzerinde, AMH’nın (Anti-Mulleran Hormon) 1.1’in altında olması durumunda yumurta rezervi düşmeye başlamıştır. USG’da her yumurtalıkta 4’ün altında yumurta olması da düşük rezervi gösterir. Bu kişilerin gebelik planlamasını ertelemeden mutlaka hekimleri ile bebeğe ulaşan yolda hızla ilerlemeleri gerekmektedir.
Düzenli adet gören bir kadın, yüzde 98 düzenli yumurtluyordur. Bu nedenle düzenli yumurtlayan hastalara yumurta geliştirici tablet veya iğne formunda ilaçlar ve çatlatma iğneleri ek bir yarar sağlamaz. Kadın düzenli yumurtluyor ise infertilite açısından mutlaka altta yatan başka sebepler düşünülmeli, araştırılmalı ve ona göre yol alınmalıdır.
Zaten pratik kullanımlı yumurtlama testleri ile de kendileri bu tespiti yapabilirken, adetin ilk gününden itibaren 21’inci gün progesteron bakıldığında da o ay yumurtlama olup olmadığı anlaşılabilir.
Tek istisna olarak polikistik over hastaları düzenli adet gördüğü halde düzenli yumurtlamıyor olabilirler.
Aslında kist sözü burada yanlış bir tanımlamadır. Yumurta kesesi dediğimiz foliküllerin içi sıvı doludur. Radyolojik olarak USG’da içi sıvı dolu olan yapılar kistik olarak tanımlanır. Bu hastalarda çok sayıda yumurta olduğundan polikistik olarak adlandırılmıştır. Oysa kastedilen kist değil, çok fazla yumurta olduğudur. Toplumun yaklaşık yüzde 10’unda görülen bu durum genetik kökenli olup, herhangi bir tedavi ile normale dönmeyen bir çeşit varyasyondur.
Bu hastalarda çok sayıda yumurta olmasına rağmen, her ay düzenli olarak bir adet yumurtanın büyümesi ve çatlaması gerçekleşmemektedir. Bu nedenle sadece polikistik over hastalarında yumurta geliştirici ilaç ve çatlatma iğneleri kullanmak mantıklı bir seçenektir.
Polikistik overli kadınlar aynı zamanda metabolik olarak da insülin direnci, obezite ve diyabete yatkınlık, kolay kilo alımı, tüylenme sorunları yaşamaktadır. Bu durum yumurtlamayı daha da düzensizleştirirken, yapılacak tedavileri de güçleşmektedir. Bu nedenle obezite ve metabolik kontrol çok önemlidir.
Adı kadar tatlı olmayan bu durum rahmin en iç tabası yani endometrium hücrelerinin; kolay anlatımla adet kanlı dokularının yumurtalık ve tüplerin etrafında birikmesi durumudur. Hormonal olarak adet sırasında bu dokularda da mikro kanamalar olduğu için şiddetli adet sancısı ve yumurtalık bölgesinde tahrişlere yol açar. Böylece yumurta ve spermin sağlıklı birleşmesini engelleyebilir ve tüplerin fonksiyonlarını bozulabilir.
Çikolata kisti olan hastalarda başka sorun olmasa dahi spontan gebelik gerçekleşmiyorsa tüp bebek tedavisi en mantıklı yaklaşım olarak önerilmektedir. Bu hastalara zorunlu olmadıkça ameliyat önermiyoruz. Çünkü hem tekrar etme oranı çok yüksektir; hem de yumurtalık kistleri temizlenirken sağlam yumurtalar zarar görebilmekte ve rezerv azalmasıyla birlikte gebelik şansı düşebilmektedir.
Kısırlık sorunu yaşayan bir çiftin aslında en baştan algoritması belirlenmiş olmalıdır. Çünkü bu hastalar uzun süre gebelik elde edilemediğinde çaresizce zaman kaybetmektedir. Yaş ilerleyip yumurta rezervi azaldığında ise tüp bebekle bile gebelik şansı düşmektedir.
Çikolata kisti olan hastalarda, iki taraflı tüp tıkanıklığı olan vakalarda, 38 yaş ve üzeri kadınlarda, ağır sperm sorunu olan erkeklerde tüp bebek tedavisine hızlıca geçmek doğru bir karardır.
Polikistik over hastalarında yumurtlama tedavilerine yanıt yok ise ya da hafif erkek faktöründe üç kez aşılamayla gebelik sağlanamadı ise yine tüp bebek tedavisine geçmek mantıklı seçenektir
Total motil sperm sayısı; yani bir kerede atılan meninin içindeki ileri hareketli sperm sayısı 5 milyonun altında ise bu çiftler gecikmeden tüp bebek tedavisine geçmelidir. Bu grup hastalar aşılama tedavisi ile zaman kaybetmemelidir.
Testisteki varislere yani toplardamar genişlemelerine varikolsel denir. Varikosel ameliyatı olan bazı hastalarda sperm parametrelerinde düzelme olmayabilir. Bu hastalarda ameliyat kararı dikkatle verilmelidir. Tabi ki androloji ile ilgilenen ürolog meslektaşlarımızın da görüşü önemlidir.
Bunun yanında obezite, sigara ve madde kullanımı, iş yerinde kimyasal maruziyet de sperm kalitesini ve sayısını etkileyen çok önemli faktörlerdendir.
Embriyo oluştuktan sonra dış kılıfından biyopsi alınıp dondurulur. Genetik inceleme sonrası sağlıklı embriyo rahim içine transfer edilir. Bu tekniği ailede kalıtsal hastalık ve önceden engelli kardeş varlığında ya da akraba evliliklerinden dolayı genetik hastalık riski taşıyan çiftlerde sağlıklı bebek elde etmek için kullanabilmekteyiz.
Bunun yanında tekrarlayan tüp bebek başarısızlığında, tekrarlayan gebelik kayıplarında, önceki kardeşte lösemi gibi hastalıklar mevcudiyetinde nakil için donör kardeş gerektiğinde HLA doku uyumlu kardeş dünyaya gelebilmesi için uygulayabilmekteyiz.
Tüp bebekte başarıyı yumurta sperm, ilaç seçimi ve laboratuvar kalitesi belirler.
Mutlaka bu hastalarda ayrıntılı değerlendirme gerekir. Örneğin rahim filmi ile tüplerde sıvı olup olmadığı, yumurta ve sperm kalitesi, sperm DNA hasarı, eşlerin genetik olarak incelenmesi, akraba evliliği varsa exom sekanslama dediğimiz ileri genetik tekniğin kullanılması, rahim içinde polip ve perde şüphesi varsa histeroskopi yapılması, obezite, metabolik kontrol ve tiroit gibi endokrin fonksiyonların değerlendirilmesi çok önemlidir. Eski embriyo raporları mutlaka saklanmalı ve değerlendirmede göz önüne alınmalıdır.
Gebelik planlamasını ertelemek durumunda olan 38 yaş ve üzeri tüm kadınlar ile düşük yumurta rezervli kadınlarda yumurta dondurma işlemi yapılabilir. Ayrıca kemoterapi ve radyoterapi tedavisi görmek zorunda kalan kadınların ve erkeklerin üreme hücrelerini dondurarak, fertilite koruyucu yaklaşımla gelecekte çocuk sahibi olabilmelerine imkan sağlayabilmekteyiz.
SANKO Üniversitesi Hastanesi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
Güncelleme Tarihi:2023-07-29 11:29:58