• KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM /

Vajinitler

Vajinit kadın vajinasının iltihabıdır. Kadınların üçte bir kadar çoğunluğu hayatlarının bir döneminde vajinit belirtileri göstermektedir. Vajinit her yaştaki kadınları etkiler ancak üreme çağlarında daha sık görülür. Pek çok olası etken vardır ve tedavinin tipi etkene bağlıdır.
 
Vajen enfeksiyonlarının ‘Vajinit’ olarak tanımlandığını bildiren Hastanemiz Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Engin Palaz, vajen epitelinin üretim çağında kalın olması ve arada salgı bezi içermemesinden dolayı, enfeksiyonlara karşı oldukça dirençli olduğunu söyledi.
 
Normalde vajen florasında pek çok mikroorganizma bulunduğunu ifade eden Opr. Dr. Palaz, “Bilimsel adları Streptokokus, Stafilokokus, Laktobasillus, Difteroidler hatta Fungus dediğimiz bazı mantarlar... Bunlar asidik bir ortamda, yani pH 4.55 olacak şekilde bir enfeksiyon oluşturmadan yaşarlar. Bu asidik ortam, vajen epitelindeki glikojeni laktik asite çeviren laktobasiller sayesinde olmaktadır” dedi.
 
En önemli bulgu akıntıdır
 
Genç kızlarda ve menopozda vajen epiteli ince ve vajen pH ‘ı yüksek olduğundan vajenin diğer bakteriler ve Gonokokkal (bel soğukluğu) enfeksiyonlara daha yatkın olabileceğini anlatan Opr. Dr. Palaz, “Üretim çağında ise enfeksiyonların en büyük etkenleri trikomonas vajiniti, moniliasis (mantarlar), bakteriyel vajinosis ve herpes virüsleridir (uçuk)” diye konuştu.
 
Vajinitlerin en önemli bulgusunun akıntı olduğunu kaydeden Opr. Dr. Palaz, ancak her akıntının enfeksiyon olmayabileceğinin altını çizdi.
 
Kadınların adet dönemlerinde diğer günlere göre farklı akıntı görülebileceğini anımsatan Opr. Dr. Palaz, bunun belirtilerini şöyle özetledi: “Adet öncesi ve sonrası günlerde süt gibi, fazla olmayan akıntı normaldir. İki adet ortasındaki günlerde aksine fazla şeffaf ve sulu olabilir. Yumurtlamanın bir işaretidir. Akıntıyla beraber en çok görülen sıkıntı, kaşıntı ve yanmadır. İdrar yaparken daha belirgin olur. İdrar yolu enfeksiyonları ile çok karışır. Gerçek vajinal enfeksiyonunda vajen mukozası kızarık ve ödemlidir”.
 
TRİKOMONAS VAJİNİTİ
 
Bu enfeksiyonun cinsel yolla geçen ve en sık görülen enfeksiyonlardan olduğunu bildiren Opr. Dr. Palaz, şöyle devam etti: “Özel bir akıntı oluşturur. Çok bol, köpüklü, sarı yeşil renktedir. Genelde koku olmaz ancak aşırı enfeksiyonda koku da yapar. Kronikleşince miktarı azalır, renk gri veya açık yeşile döner. Sıklıkla cinsel ilişkide sancı olur. Vajende yanma kaşıntı vardır. Dış genitalde genelde bir şey olmaz. Trikomonas beraberinde alt idrar yolu enfeksiyonuna da neden olabilir. Bu yüzden idrar yaparken yanma da hissedilebilir. Vajen kızarıktır hassastır, rahim ağzında enfeksiyona bağlı küçük kanamalardan dolayı ‘çilek’ manzarası tipiktir.
Etken beyaz kürelerden biraz büyük kısa kuyruğu olan bir çeşit parazittir. Sperm gibi hareketli olarak mikroskopta vajinal akıntı içinde görülebilir. Enfeksiyon vajen pH’nı bazik yöne çevirmiştir ve şiddetli enfeksiyonda rahim ağzı ve vajen epitelini etkileyerek yanlışlıkla displazi tanısı aldırabilir. Bu nedenle tedaviden sonra smear tahlilini patolog tekrar isteyebilir.”
 
Tedavi yolları
 
Bu enfeksiyonun tedavisi hakkında da bilgi veren Opr. Dr. Palaz, “Vajeni asidik ortama getirmek dahi bu enfeksiyonu engelleyebilir. Ancak tam tedavi etmez. Tedavi Metronidazolle olur. 2*500 mg tb. 7 günlük alım yeterlidir. Metronidazol alkolle beraber alınmaz. Kanama bozukluğu ve sinir sistemi hastalıklarında yan etki yapabilir.
 
Trikomonas gebelerde de sık görülür. Metronidazol gebe ve süt veren annelerde kullanılamadığından, tedavi lokal olarak fitil şeklinde uygulanmalıdır” ifadelerini kullandı.
 
KANDİDİYASİS
 
Bu enfeksiyonun çok sık görülen vajinit türü olduğunu ve cinsellikten uzaklaştırabileceğine dikkati çeken Opr. Dr. Palaz, bunun ayrıca ağrı yapan, depresyona neden olabilen, sosyal yaşamı etkileyen, yaşam kalitesini düşüren bir enfeksiyon olduğunu kaydetti.
 
Kadınların yüzde 75‘inde yaşamların bir döneminde görülebilen bu enfeksiyonun yüzde 15-40 oranında tekrarlama ihtimali olduğunu vurgulayan Opr. Dr. Palaz, vajinal akıntısı olan kadınların yüzde 10’unda, gebelerin ise üçte birinde bu mantarın tespit edildiğini söyledi.
 
Hijyen bozulunca ortaya çıkabilir
 
Etkenin yüzde 80 Candida Albikans olduğuna işaret eden Opr. Dr. Palaz, “Genelde ağızda, boğazda, kalın bağırsakta ve vajende masum olarak bulunmaktadır. Fırsatçı enfeksiyon olarak vücudun genel direnci bozulan durumlarda veya vajenin lokal durumunun değiştiği durumlarda ortaya çıkar” dedi.
 
Gebelik durumunda; antibiyotikler, steroidler, bağışıklık sistemini baskılayan ilaçların kullanımında, şeker hastalığında, yüksek oranda şeker içeren diyetlerde, genel düşkünlük gibi durumlarda, mantar enfeksiyonlarının fırsatçı enfeksiyon olarak kendini gösterdiğini dile getiren Opr. Dr. Palaz, vajenin lokal hijyeninin bozulduğu durumlarda ve travmalarda mantar oluşabileceğini belirtti.
 
Çeşitli nedenlerle oluşabilir
 
Gebelikte sık görülmesine karşın yakınma olmadıkça tedavinin şart olmadığını belirten Opr. Dr. Palaz, genellikle lokal tedavi ile yardımcı olunduğunu ifade etti.
 
Doğum kontrol haplarının mantar yaptığına yönelik yanlış bir kanı olduğunu kaydeden Opr. Dr. Palaz, “Gebelikte vajen epitel hücrelerinin glikojen miktarının artması nedeni ile candida olmaktadır. Keza şeker hastalarında da aynı nedenle ve idrarda da şeker artışı nedeniyle mantar oluşmaktadır. Geniş etkili antibiyotiklerle vajen florasının dengesi bozulur, laktobasillus oranı düşer, candida üreme oranı artar” diye konuştu.
 
Ortaya çıkaran etkenler
 
Mekanik iritasyon denilen vajinal duşlar, devamlı ıslaklık, vajen dokusunun yırtıldığı travmalar, ısı artımı, sentetik iç çamaşırları, hijyenik pedlerdeki bazı parfümler ve külotlu çorapların mantar enfeksiyonlarına yol açtığını ve tekrarlamalarına neden olduğunu kaydeden Opr. Dr. Palaz, diğer etkenleri “Yaz aylarında en çok karşılaşılan etkenlerden biri de tabi ki havuzlardır. Havuzun çok temiz olması bile bazen yeterli olmayabilir. Havlular, el teması, banyo suları, sık cinsel ilişki de mantar enfeksiyonlarına neden olabilir” uyarısı ile açıkladı.
Candidiyasisli kadınların eşlerinde de taşıyıcılık oranının yüksek olduğunu belirten Opr. Dr. Palaz Sadece peniste değil rektumda, menide, ağızda, idrarında taşıyıcı olabilir.
Beyaz küre dediğimiz hücreleri etkileyen ilaç kullanımında da candida gelişebilir. Bağışıklığın etkilendiği her durumda, aşırı streslerde bile vajen florası değişerek enfeksiyona yol açabilir, bu nedenle bekar gençlerde bile görülebilir” diye konuştu.
 
Belirtileri ve tedavi yolları
 
Candidada en büyük şikâyetin şiddetli kaşıntısı olduğunu, idrar yangısı, ilişkide sancı gibi şikayetlerin adet öncesi daha da arttığını bildiren Opr. Dr. Palaz, diğer şikâyetler ve tedavi yolları hakkında şunları söyledi: “Şikayetler sıcaklarda ve geceleyin şiddetlenir. İkincil enfeksiyon olmadıkça genellikle koku olmaz. Akıntı koyu peynirimsi veya kesilmiş süt biçimindedir. Kokusuzdur. Ancak kronikleşince sulu ince akıntı olabilir. Naylon, dar hava geçirmeyen dar iç çamaşırları yasaklamak gerekir.
Tedavide lokal ilaçlar kremler ve oral ilaçlar kullanılır. Nistatin, klotrimazol, ketokonazol ıtrakonazol flukonazol etkin ilaçlardır. Kısa süreli veya uzun süreli tedavi uygulamaları vardır. Gebelerde vajinal fitil ve kremler uygulanır. Mikst enfeksiyon varsa tedavi edilir”.
 
BAKTERİYEL VAJİNOSİS
 
Bu enfeksiyonun vajende hem anaerobik bakterilerin hem de Gardnerella vajinalis denilen mikrobun anormal çoğalması ile oluştuğunu kaydeden Opr. Dr. Palaz, sözlerini şöyle sürdürdü; “Normalde az miktarda vajende bulunurken aşırı üreyip artmaları sonucu sıkıntı yaratırlar. İnce homojen, gri renkli, çok pis küf veya çürümüş balık kokulu akıntı en önemli bulgusudur. Beraberinde dış genital bölgede yanma şikâyeti olabilir. Vajen epiteli diğer vajinitlere göre normal görülürken vajen pH’ı 5,0-5.5 civarındadır. Akıntıdaki pis koku anerop bakterilerin salgıladığı aminlerden kaynaklanır. Akıntı mikroskobisinde vajinal flora kaybolmuştur. Laktobasiller kayıptır, lökositler görülmez. Vajinal akıntı kültürünün klinik önemi yoktur. Çünkü klinik şikâyeti olmayan hastaların yüzde 40’ında anaerob bakteriler ve G.vajinalis mikrobu üretilebilir.”
 
Tedavi yolları
 
Şikâyeti olmayan bakteriyel vajinosisli kadınların tedaviye gereksinimleri olmadığını bildiren Opr. Dr. Palaz, tedavi yolları hakkında şu bilgileri verdi: “Şikâyetler bazen kendiliğinden kaybolur. Ancak bazen de doğum sonrası veya histerektomi sonrası hatta gebelerde amnion sıvısı enfeksiyonuna yol açabilirler. Bu nedenle doğum öncesi veya ameliyat öncesi tedavi edilmelidirler. Tedavide tek seçenek Metronidazol’dür (Falgyl, Biteral). 2*500 mg 7 günlük tedavi. Cinsel yolla geçtiği için eş tedavisi de gereklidir. İkici seçenek Ampisilin 4*500 mg 7 gündür.”
 
GONOREAL VULVA-VAJİNİTİ
 
Bu enfeksiyona ‘Belsoğukluğu vajiniti’ denildiğini de anımsatan Opr. Dr. Palaz, “Vajen epiteli erişkin kadınlarda kalın olduğu için bu enfeksiyon kolay kolay oluşmaz. Ancak genç kızlarda ve menopozda vajen epitelinin zayıflığı nedeniyle gonoreal vajinit gelişebilir. Cinsel yolla geçeceği için enfekte kişilerle bulaşacaktır. Akıntı, yanma şikayeti olur. Tedavi edilmezse nadiren kendiliğinden geçebilir, tekrarlayan hastalık haline de dönebilir, yani kronikleşir. Tedavisi penisilindir” diye konuştu.
 
ATROFİK VAJİNİT
 
Adet öncesi dönemlerinde, süt verilen dönemlerde ve menopoz sonrasında vajene östrojen etkisi olmadığını, bu nedenle vajen pH seviyesinin anormal yükseldiğini ve vajen mukozasının çok inceldiğini söyleyen Opr. Dr. Palaz, vajen epitelinin travmaya ve enfeksiyona yatkın olduğunu kaydetti.
 
Enfeksiyon nedeniyle vajende kuruluk, yanma, cinsel beraberlikte sancılar oluştuğunu,  bazen kanlı akıntı, cinsel birliktelik sonrası kanamalar olabileceğini belirten Opr. Dr. Palaz, tablonun sekonder enfeksiyonla birlikte daha da ağırlaşabileceğini, tedavide östrojen kremleri uygulandığını ve sekonder enfeksiyonun tedavi edilmesi gerektiğini vurguladı.
 
YABANCI CİSİM VAJİNİTİ
 
Ergenlik çağındaki kızlarda yabancı cisim olarak kâğıt, pamuk gibi maddelerin vajeni enfekte edebileceğine dikkat çeken Opr. Dr. Palaz, “Çocuklarda daha farklı maddeler de olabilir. Uzun süre kaldığında cisim gömülüp mesaneye ve rektumda fistüller oluşturabilir. Erişkinlerde en sık unutulmuş tamponlar, yaşlılarda uzun süre kalmış pesser halkaları enfeksiyon, hatta toksik şok tablosu oluşturabilirler” dedi.
 
KONDİLOMA AKÜMİNATA
 
Bunun HPV virüslerinin oluşturduğu siğiller olduğunu ve daha çok dış kısımda görüldüğünü bildiren Opr. Dr. Palaz, “Gebelerde olursa daha önemlidir. Vajinal doğum sırasında bebeğe geçme ihtimali nedeniyle sezaryen nedeni olurlar. Cinsel yolla bulaşır. Tedavisi koter, cerrahi çıkarım ve tıbbi tedavidir” diyerek, sözlerini tamamladı

SANKO Üniversitesi Hastanesi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.

Opr. Dr. Engin PALAZ
KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM
Sosyal Medya

Güncelleme Tarihi:2022-07-01 16:20:22