Toplardamarların genişlemesine ve şişmesine varis denir. Genellikle, vücudun en fazla basınç altında kalan bölgesi olan bacakların alt kısımlarında görülen varis, yalnızca estetik açıdan değil, sağlık açısından da önlem almayı gerektirir.
Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. M. Murat Yardımcı, varisin erkeklerde görülme sıklığının yüzde 10-50 arasında olduğunu, bu oranın kadınlarda arttığını ve yüzde 50-55’lere yükseldiğini söyledi.
Venöz hastalıkların gelişmiş ülkelerin yaygın bir sağlık sorunu olduğunu belirten Opr. Dr. Yardımcı, “Varis, belirti vermeyen kılcal varislerden venöz yaralara kadar geniş bir klinik yelpaze şeklinde karşımıza çıkar” dedi.
Genetik faktörler önemli
Varisin en önemli görülme nedenlerinden birinin ‘’Ailesel yatkınlık’’ olduğunun altını çizen Opr. Dr. Yardımcı, ebeveynlerin her ikisinde de varis varsa, çocuklarda varis görülme oranının yüzde 90 olduğunu ifade etti.
Opr. Dr. Yardımcı, annede varis olanlarda bu hastalığın görülme sıklığının yüzde 62, babada varis olanlarda yüzde 25 olduğunu, ebeveynlerin ikisinde de varis yoksa bu oranın yüzde 20’lerde kaldığını bildirdi.
Hamilelik ve varis
Hamilelik sırasında aşırı kilo alımı ve hormonal değişikliklerin varisin oluşmasında etkili olduğunu belirten Opr. Dr. Yardımcı, “Hamilelik döneminde varis görülme oranı yüzde 30’dur. Bu dönemde kan miktarında ve venöz basınçta artış görülür. Karındaki damarlara baskı olur. Hormonal etkiye ve doğum sayısına bağlı olarak varis görülebilir” diye konuştu.
Meslek grupları ve çalışma koşulları ile yakından ilgili
Çalışma koşullarının varis oluşumunda önemli bir etkisi olduğunu vurgulayan Opr. Dr. Yardımcı, ayakta çalışanların, ofiste çalışanlara göre yüzde 2.7 kat daha fazla varise yakalandığını anlattı.
Opr. Dr. Yardımcı, 696 bayan mağaza çalışanının yüzde 60’ında varis saptandığına dikkati çekti.
Obezite ile venöz hastalıklar arasında sıkı bir ilişki olduğuna vurgulayan Opr. Dr. Yardımcı, şunları kaydetti:
“Bunda karın içi basınç ve damar basınç artışı etkilidir. Varis yarası olan olguların yüzde 25’i obezdir. Obez olgularda damarlarda kaçak daha sıktır. Hastalık süresi uzundur. Uyuşukluk ve kaşıntı daha fazladır. Fiziksel aktiviteler de kısıtlıdır.”
Risk faktörleri
Variste risk faktörlerine de değinen Opr. Dr. Yardımcı, “Yaş, cinsiyet, genetik yatkınlık, obezite, gebelik, uzun süre ayakta kalma bilinen risk faktörleridir” vurgusunu yaptı.
Varisi olanlarda gece krampları, bacaklarda kaşıntı, şişkinlik, ayakta kalınca ağrı gibi şikayetler görüldüğünü hatırlatan Opr. Dr. Yardımcı, kadınların hamilelik ve period dönemlerinde varislerle ilgili şikâyetlerinin de arttığını anımsattı.
Derece derece varisler
“Çapı 1 ile 3 mm. arasında olan varisler birinci derece varislerdir” diyen Opr. Dr. Yardımcı, şöyle devam etti:
“Birinci derece varisler hastaya zarar vermez ve cilt dışından belli olmaz. Birinci derece kılcal varislerde ağrı ve sızı çok az olur. Kılcal varislerde daha çok görüntü problemi olur. Hastalarda bununla ilgili yakınma varsa tedavi edilir.
İkinci derece varislerde damar çapı 4-5 milimetrenin üzerine çıkar. İkinci derece varisler dışarıdan çok kolay fark edilir. Bu varisler daha şiddetli ağrı ve yakınmalara neden olur.
Üçüncü derece varisler ise bacakta şişme ile başlar. Hastanın sağ bacak çapı 20 santimetre ise sol bacak çapı 25 santimetreye çıkabilir. Üçüncü derece varislerde ağrı şikayeti daha yoğun görülür. Ayakkabı giyememe sıkıntısı başlar.”
Dördüncü derece varislerde ayak bileği çevresinde siyaha yakın renk değişiklikleri görüldüğünü bildiren Opr. Dr. Yardımcı, beşinci derece varisin altıncı derece ile dördüncü derece varis arasında bir seyir gösterdiğini vurguladı.
Altıncı dereceye gelmiş varislerin ayak bileğinde yaralara neden olduğunu ifade eden Opr. Dr. Yardımcı, “En basit varisler kılcal varislerdir. En ciddi varisler ise ayak bileği çevresinde yaraya neden olan varislerdir” dedi.
Tanı konulması
Öncelikle muayene sırasında doktor gözlemi ile daha sonra ise yapılan fizik muayene ve tetkikler ile tanı koyulabileceğini belirten Opr. Dr. Yardımcı,
- DOPPLER-USG,
- MR-VENOGRAFİ,
- CT-VENOGRAFİ,
- DSA-VENOGRAFİ’nin,
sıklıkla kullanılan tetkikler olduğunu belirtti.
Varisi olanların dikkat etmesi gereken hususlar
Damarları genişlettiği için aşırı sıcağın varisli hastalara iyi gelmeyeceğini anımsatan Opr. Dr. Yardımcı, “Çok sıcak suyla banyo yapmayın, kaplıca, sauna gibi sıcak ortamlardan uzak durun” vurgusunu yaptı.
Varisli hastaların çok yüksek topuklu ayakkabı giymemesi gerektiğinin altını çizen Opr. Dr. Yardımcı, “Uzun süre ayakta aynı pozisyonda kalmamaya çalışın. Düzenli yürüyüş yapın. Dolaşım bozukluklarına neden olduğu için dar kot pantolon giymeyin” önerisinde bulundu.
Günde 3-4 kez bacakların kalp seviyesi üzerine kaldırılmasının venöz kan akımını yüzde 200 oranında hızlandırdığına işaret eden Opr. Dr. Yıldırım, bacakları çalıştırdığı için yüzmenin de varise iyi geldiğini dikkati çekti.
Soğuk uygulama
Varislere soğuk uygulamanın tedavide önemli yer tuttuğunu vurgulayan Opr. Dr. Yardımcı, bu uygulamanın damarlarda daralma yaptığını, anti-enflamatuar etki yarattığını, o nedenle de özellikle banyo sonrası soğuk duşun önemli olduğunu kaydetti.
Anti-staz egzersizler
Önemsiz gibi gözüken bazı hareketlerin ve yaşam tarzının varis oluşumunda ve tedavinin seyrinde oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Opr. Dr. Yardımcı, gündelik hayatımızda alçak topuklu ayakkabı giyilmesi, düztaban var ise uygun tabanlık kullanılması, solunumu kısıtlayıcı giysilerden kaçınılması gerektiğini vurguladı.
Opr. Dr. Yardımcı, parmak uçlarında veya topuk üzerinde kalkıp inerek yapılan egzersizin variste önemli bir egzersiz olduğunu söyledi.
Varis çorabı
Varis çorabının bacaklardaki kan akımına yardımcı olduğunu ve bacakların şişmesini engellediğini kaydeden Opr. Dr. Yardımcı, varis çorabının sağladığı yararları şöyle açıkladı:
- Damar çapını küçültür, kapak yaprakları
yaklaşır.
- Kaçağı azaltır veya engeller.
- Venöz basıncı düşürür.
- Venöz kan akım hızını arttırır.
- Venöz pompa etkisini arttırır.
- Venöz göllenmeyi azaltır.
- 18 mmHg gibi düşük basınç uygulanması bile fizyolojik ayak ödemini önler. 30-40 mmHg basınçlarda ise bacak volümü azalır.
- Kas pompası güçlü olanlarda bile kompresyon tedavisi kas performansını etkiler.
İlaç tedavisi
Variste ilaç tedavisinin önemli yer tuttuğunu anlatan Opr. Dr. Yardımcı, “Venoaktif ilaçlar temelde antioksidan mekanizma ile etkilerini kronik venöz yetersizliğin ödem ve semptomlarını gidererek gösterirler. Semptomatik düzelme sağlarlar. Ödem, ağrı, sürekli yorgunluk hissi ve kas krampları da azalır” şeklinde konuştu.
Cerrahi tedavi
Yapılacak cerrahi işlemin klinik, anatomik ve patolojik bulgulara bağlı olarak belirlenebileceğini belirten Opr. Dr. Yardımcı, “Tedavi şekli, hastanın şikayetlerine, varislere bağlı objektif bulgulara ve komplikasyonlara göre değişmektedir” dedi.
“Standart bir operasyon yoktur ve hastaya göre karar vermek gerekmektedir” diyen Opr. Dr. Yardımcı, hastanın durumuna göre uygulanan tedavi yöntemleri hakkında şunları söyledi:
- Variköz venlerde cerrahi tedavi
- Skleroterapi (iğne tedavisi)
- Perforan venlerde cerrahi tedavi
- Tekrarlayan variköz venlerde tedavi
- Derin venöz yetmezlikte cerrahi tedavi uygulanır.
Endovasküler Obliterasyon
Radyofrekans (RF) Tedavisi
Mikrodalga fırınlarda kullanılana benzer bir yöntem ile damar içine yerleştirilen bir kateter vasıtası ile damar içine ısı uygulanarak damarın yakılması sağlanır.
Lazer Tedavisi
Damar içine yerleştirilen bir kateter vasıtası ile damar içine lazer uygulanarak damarın yakılması sağlanır.
Köpük Skleroterapi
Damar içine özel ilaçlar verilerek damar cidarını birbirine yapışması sağlanır. Hastanemizde bu anlatılan tedavilerin tamamı uygulanmaktadır.