• COVİD /

Yeni Koronavirüs/SARS-CoV-2

Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilen salgına yol açan koronavirüs, ilk kez Çin’in Wuhan şehrindeki deniz ürünleri ve canlı hayvan satan markette çalışan ve bu marketi ziyaret eden kişilerde akciğer enfeksiyonu (pnömoni) olarak ortaya çıkmıştır.
 
SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayşen Bayram, yapılan araştırmalar sonucu Aralık 2019’da enfeksiyonların etkeninin koronavirüs ailesinden olduğunun anlaşıldığını ve bu hastalığa neden olduğu düşünülen yeni bir koronavirüs türünün tanımlandığını söyledi.
 
Bu virüse ilk önce yeni Koronavirus 2019 (2019-nCoV), daha sonra ise sebep olduğu şiddetli akut solunum sendromu (SARS) nedeniyle SARS-CoV-2 adı verildiğini kaydeden Prof. Dr. Bayram, “Koronavirüsler, insan ve hayvanlarda enfeksiyona neden olabilen zarflı, pozitif polariteli, tek sarmallı RNA virüsleridir. Birçok hayvanda (kedi, köpek, at, sığır, domuz, kuş, kemiriciler, kümes hayvanları) aynı insanlar gibi solunum yolu enfeksiyonlarına neden olurlar” dedi.
Prof. Dr. Bayram, “Yarasalar etkeni taşır ancak hasta olmazlar (rezervuar). İnsan koronavirüslerinin genetik olarak yarasa virüslerinden köken aldığı düşünülmektedir” diye konuştu.

İnsandan insana bulaşma özelliği göstermektedir

Koronavirüslerin insanlarda dolaşımda olan alt tiplerinin (HCoV-229E, HCoV-OC43, HCoV-NL63 ve HCoV-HKU1) kış ve ilkbahar aylarında soğuk algınlığı veya nezle olarak bilinen üst solunum yolu enfeksiyonlarına neden olabileceğini belirten Prof. Dr.  Bayram, şöyle devam etti:
 
“Ancak bazen hayvanlar arasında dolaşan koronavirüsler genetik ve buna bağlı olarak antijenik değişim gösterebilirler ve insanlarda enfeksiyon oluşturma özelliği kazanabilirler. Meydana gelen bu değişimler virüse insandan insana bulaşma yeteneği kazandırırsa bulaşma hızına ve oluşan virüsün patojenitesine bağlı olarak epidemiler veya pandemiler görülebilir. SARS-CoV-2, ne yazık ki insandan insana bulaşma özelliği göstererek binlerce yeni vakanın ortaya çıkmasına neden olmuştur.”

Solunum yolu salgınına yol açmaktadır

Vakaların artmasının insandan insana bulaş olduğunu gösterdiğini bildiren Prof. Dr. Bayram şunları kaydetti:
 
“Ancak virüsün nasıl ortaya çıktığı, kökenleri, insanlar arasında yayılma hızı, vaka/ölüm oranı gibi bilgiler henüz kesin olarak bilinmemektedir. 2019-nCoV; 2002 yılında şiddetli akut solunum sendromu koronavirüs (SARS-CoV) salgını ve 2012 yılında Ortadoğu solunum sendromu koronavirüs (MERS-CoV) ardından son 20 yılda dünyanın dikkatini çeken solunum yolu salgınına yol açan üçüncü yeni koronavirüstür. Şimdiye kadar elde edilen veriler sonucunda SARS-CoV-2 ‘nin patojenitesinin, MERS-CoV (fatalite oranı yüzde 34,4) ve SARS-CoV’den (fatalite oranı yüzde 9,5) daha düşük olabileceği düşünülmektedir.”

Hava yoluyla bulaşmaktadır

“Diğer koronavirüsler gibi SARS-CoV-2’nin, enfekte kişilerin öksürük, hapşırık, gülme, konuşma sırasında çevreye saçılan virüs içeren solunum damlacıklarının hava yoluyla alınmasıyla bulaştığı düşünülmektedir” diyen Prof. Dr. Bayram, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
“Bu şekilde insandan insana bulaş için yakın temas (Bir metreden yakın) gereklidir. Virüsün insandan insana bulaş hızı, yeni vakaları tespit edebilme başarısı ve yeni bulaşları engellemek için gerekli önlemlerin ne kadar başarıyla alınacağı salgının nasıl seyredeceğini büyük ölçüde belirleyecek faktörlerdir. Ancak henüz virüsün subklinik enfeksiyon durumu/oranı bilinmemektedir ve bu kişiler hasta olmasalar da hastalığın yayılmasına neden olabilirler.

Bulgulara dikkat edilmelidir

Hastalığın, 2-14 günlük inkübasyon süresinden sonra ani başlayan yüksek ateş (39°C), öksürük ve nefes darlığı ile karakterize olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Bayram, şu bulgulara dikkat edilmesini önerdi:
 
“Bazı hastalarda boğaz ağrısı, burun akıntısı gibi bulgular da görülebilir ve genellikle orta- ağır bir klinik seyir göstermektedir. Sağlıklı erişkinlerde hastalık nispeten hafif seyretmekte, ağır veya ölümcül enfeksiyonlar, genellikle ileri yaşta (>65 yaş), altta yatan hastalığı olanlarda (akciğer hastalıkları, diyabet, organ yetmezlikleri ve bağışıklığı baskılanmış kişiler) görülmektedir.”

Hijyen kurallarına mutlaka uyulmalıdır

Ülkemizde mevcut tanı laboratuvarlarında kullanılan moleküler testlerin genellikle toplumda dolaşan Human Coronavirus 229E, Human Coronavirus NL63, Human Coronavirus OC 43, Human Coronavirus HKU1 türlerini saptayabildiğini açıklayan Prof. Dr. Bayram, şu uyarılarda bulundu:
 
“SARS-CoV-2 ile enfeksiyon şüphesi olan vakalardan alınan örnekler gerekli formlar doldurularak, spesifik viral tanı için Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Kurumu’na gönderilmektedir. Korunmada şimdilik en etkili yöntem hasta kişilerle temas etmekten kaçınmaktır. Koronavirüslerden ve diğer tüm solunum yolu virüslerinden korunmak için solunum yolu enfeksiyonu olan kişilerden ve kalabalık ortamlardan mümkün olduğunca uzak durulması, el temizliğine dikkat edilmesi, temiz olmayan ellerin göz, ağız ve buruna götürülmemesi önemlidir. 
 
Alkol bazlı sıvılar veya sabun ve su kullanılarak ellerin temizlenmesi, öksürürken ve hapşırırken ağız ve burnun mendil ile veya bükülmüş dirsek içi ile kapatılması, mendilin atılarak ellerin yıkanması, kapalı ortamların havalandırılması, çiğ veya az pişmiş hayvansal ürünlerin tüketilmemesi önerilir. Sağlık personelinin hastalarla ve/veya enfekte örneklerle temas sırasında kişisel koruyucu ekipmanları kullanması ve hijyenik kuralları uygulaması yüksek düzeyde önem arz etmektedir.”

Belirtileri taşıyanlar mutlaka sağlık kuruluşuna başvurmalı

“Koronavirüslere karşı etkili olduğu gösterilmiş bir aşı yok. Hastalara şikayetlerini azaltacak ve yaşamsal fonksiyonlarını destekleyecek tedaviler verilmektedir. Hastalığın etkin tedavisi için önerilen bazı ilaçlar henüz denenme aşamasındadır” diyen Prof. Dr. Bayram, sözlerini şöyle tamamladı:
 
“Ülkemizde, son günlerde Çin’e, Güney Kore’ye ve hastalığın sık olarak görüldüğü İtalya, Almanya, Fransa gibi Avrupa ülkelerine seyahat etmiş olan veya seyahat etmiş biriyle yakın teması olan kişiler; ateş, öksürük, solunum sıkıntısı gibi belirtileri olursa mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdırlar.”
 
Prof. Dr. Ayşen Bayram
SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı

SANKO Üniversitesi Hastanesi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.

Sosyal Medya

Güncelleme Tarihi:2022-06-30 16:53:28