Sani Konukoğlu Tıp Merkezi’nin sponsorluğunda, Gaziantep Grand Otel’de, “Aritmi Tedavisine Güncel Yaklaşım’’ konulu bilimsel toplantı düzenlendi.
Toplantıya, SANKO Holding Sağlık Yatırım Danışmanı Prof. Dr. Talantbek Batıraliyev’in daveti üzerine, ülkemizde kurulan ilk elektrofizyoloji merkezlerinden birisi olan İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Adalet, Sani Konukoğlu Tıp Merkezi Kardiyak Elektrofizyoloji/Pacemaker/ICD Danışma Kurulundan Doç. Dr. Barbaros Dokumacı ve Uz. Dr. Özcan Yücel konuşmacı olarak katıldı.
Prof. Dr. Adalet, Sani Konukoğlu Tıp Merkezi’nde Elektrofizyoloji merkezi olmasının bölge halkı için son derece yararlı olduğunu, ayrıca Türkiye’de bu konuda daha çok merkeze ve hevesli hekimlere ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Kendisinin de bu amaçla Gaziantep’te olduğunu belirten Prof. Dr. Adalet, ‘’Aritmoloji (ritim bozukluğu bilimi), tıpta yüzyıllar öncesinden çarpıntıların nedenleri ve tedavileri üzerinde çözümler üretmeye çalışan bir bilim’’ dedi.
‘’Bugün Aritmoloji yerini, günümüzün modern Kardiyoloji biliminin bir alt dalı olan ‘’Kardiyak Elektrofizyolojiye’’ bırakmıştır’’ diyen Prof. Dr. Adalet, sözlerini şöyle tamamladı:
‘’Dünyada özellikle son 25 yılda giderek daha da önem kazanan kardiyak elektrofizyoloji ülkemizde aktif olarak yaklaşık 10 yıldır uygulanıyor. Kardiyak elektrofizyoloji temel olarak erişkin ve çocukluk çağında; tehlikeli kalp hızı yavaşlamaları (bradikardiler), ani oluşan hızlı kalp çarpıntıları (taşikardiler), ani ölümler (sudden death) ve bayılmaların (senkop) nedenleri ve tedavileri üzerinde yoğunlaşmıştır.”
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi adına söz alan Uz. Dr. Özcan Yücel, yaklaşık 1.5 yıldır merkezde kardiyak elektrofizyoloji olanaklarının olduğunu ve kendilerine bugüne kadar 200’e yakın hasta başvurduğunu belirterek, şöyle konuştu:
‘’Bu hastaların 160’ına ‘RF ablasyon’ tekniği uygulandı ve tedavileri yapıldı. İstatiksel çalışmalarımıza göre, Sani konukoğlu Tıp Merkezi Elektrofizyoloji Ünitesi’ne çarpıntı ile başvuran bir hasta yüzde 96 başarı şansı ile tedavi oluyor. İşlemlerden doğan komplikasyonlar yüzde 1 dolayında. Elde edilen bu sonuçlar dünyadaki önemli elektrofizyoloji merkezlerin sonuçları ile benzerlik gösteriyor. Ayrıca, Mersin ve Adana dahil olmak üzere merkezimiz tüm Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerindeki tek elektrofizyoloji merkezi. Hastaların çarpıntı şikayetleri için daha önceden olduğu gibi Ankara, İstanbul gibi büyük merkezlere gitmelerine gerek kalmadı.’’
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi Başhekimi Dr. Azmi Serin ise kapanış konuşmasında, sağlık camiasına önemli katkı sağlayan bu tür toplantılara devam edeceklerini bildirdi.
25 Aralık 2004 Cumartesi akşamı, Sani Konukoğlu Tıp Merkezi sponsorluğunda Gaziantep Grand Oteli’nde, “Aritmi Tedavisine Güncel Yaklaşım’’ konulu bilimsel toplantı düzenlenmiştir. Toplantıya, Sanko Holding Sağlık Yatırım Danışmanı Prof.Dr.Talantbek Batıraliyev’in daveti üzerine gelen ülkemizde kurulan ilk elektrofizyoloji merkezlerinden birisi olan İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji ABD Öğretim üyesi Prof. Dr. Kamil Adalet, Sani Konukoğlu Tıp Merkezi Kardiyak Elektrofizyoloji/Pacemaker/ICD danışma kurulundan Doç. Dr. Barbaros Dokumacı ve Uz.Dr. Özcan Yücel konuşmacı olarak katıldı.
Prof. Dr. Adalet konuşmasında; Gaziantep’e ilk kez geldiğini, öncelikle kentimizin ne kadar düzenli ve güzel olduğunu belirtip, Sani Konukoğlu Tıp Merkezi’nde Elektrofizyoloji merkezinin olmasının bölge halkı için son derece yararlı olduğunu ayrıca ülkemizde bu konulara hevesli daha çok merkeze ve hekimlere ihtiyaç duyulduğunu, kendisinin de bu amaçla Gaziantep’te olduğunu ifade etmiştir. Aritmoloji’nin (ritim bozukluğu bilimi), tıpta yüzyıllar öncesinden çarpıntıların nedenleri ve tedavileri üzerinde çözümler üretmeye çalışan bir bilim olduğunu belirten Prof. Dr. Adalet; “Bugün Aritmoloji yerini, günümüzün modern Kardiyoloji biliminin bir alt dalı olan ‘’Kardiyak Elektrofizyolojiye’’ bırakmıştır. Dünyada özellikle son 25 yılda giderek daha da önem kazanan kardiyak elektrofizyoloji ülkemizde aktif olarak yaklaşık 10 yıldır uygulanmaktadır. Kardiyak elektrofizyoloji temel olarak erişkin ve çocukluk çağında; tehlikeli kalp hızı yavaşlamaları (bradikardiler), ani oluşan hızlı kalp çarpıntıları (taşikardiler), ani ölümler (sudden death) ve bayılmaların (senkop) nedenleri ve tedavileri üzerinde yoğunlaşmıştır.” şeklinde konuştu.
Toplantının diğer yarısında, Sani Konukoğlu Tıp Merkezi adına söz alan Uz.Dr. Özcan Yücel yaklaşık 1.5 yıldır merkezde kardiyak elektrofizyoloji olanaklarının olduğunu, kendilerine bugüne kadar 200’e yakın hasta başvurduğunu, bu hastaların 160’ına ‘’RF ablasyon’’ tekniği uygulanarak hastaların tedavi edildiğini ifade etmiştir. Dr. Özcan Yücel’in hastanenin içerisinde yapmış olduğu istatistiksel çalışmada; Sani konukoğlu Tıp Merkezi Elektrofizyoloji Ünitesi’ne çarpıntı ile başvuran bir hastanın %96 başarı şansı ile tedavi olduğunu, işlemlerden doğan komplikasyonlar %1 civarında olduğu ve elde edilen bu sonuçlar dünyadaki önemli elektrofizyoloji merkezlerinin sonuçları ile benzerlik gösterdiğini ifade etmiştir.
Dr. Yücel ayrıca batıdan Mersin ve Adana dahil olmak üzere merkezimizin tüm Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesindeki tek elektrofizyoloji merkezi olduğunu hastaların çarpıntı şikayetleri için daha önceden olduğu gibi Ankara, İstanbul gibi büyük merkezlere gitmelerine gerek olmadığını sözlerine eklemiştir.
Toplantı sonunda, hastanenin Başhekimi Dr. Azmi Serin ve Hastane MüdürüYaşar Değirmencikonuklara hediyelerini sunarken, Başhekim Dr. Azmi Serin toplantının sağlık camiasına katkı sağladığını, böyle toplantılara devam edileceğini belirtti.
Doğuştan kalça çıkığı(DKÇ) terimi son yıllarda yerini Gelişimsel kalça yetersizliği (DDH) terimine bırakmıştır. Bu hastalık esas olarak kalça eklemindeki top (femur başı) ile yuva (asetabulum) ilişkisinin değişik derecelerde bozulmasıdır. Burada değişik derecelerde olmak üzere, top ya yuva dışındadır yada yuva içinden belli pozisyonlarda çıkmaktadır. Bebeklerde hastalığın derecesine göre belirti ve muayene bulguları belirgin olabildiği gibi fark edilemeye bilinir.
Eskiden bütün kalça çıkıklarının doğuştan itibaren var olduğu ve zaman içinde hastalığın ilerlediği düşünülürdü. Son çalışmalar ileri yaşlarda kalça çıkığı tanısı konan çocukların bir kısmının, doğum sonrası yapılan muayene ve standart ultrasonografik tetkik ile normal bulunduğunu ortaya çıkarmıştır. Günümüzde kabul edilen görüş; sonuçta kalça yetersizliği ile tedavi edilen bebeklerin kalçalarında direkt çıkık ile doğmamış olabildikleri, sadece top-yuva ekleminin sabitliğini sağlayan eklem kapsülünün gevşek olabildiği ve zamanla top yuvanın birbirinden değişik derecelerde uzaklaştığı şeklindedir. Bu nedenlerle DKÇ den DDH terimine geçiş yapılmıştır. DKÇ'yi bir bütün olarak düşünmek ve bozukluğun sadece kemik, kas veya bağ dokularından herhangi birinde olmayıp, bu bölgedeki yapıların tümünü birden ilgilendirdiğini bilmekte yarar vardır. Hastalığın oluşumunda birçok faktör rol almaktadır, bunları bağ dokudaki gevşeklik, anne karnındaki kötü pozisyon (makadi doğum vb.), ikiz gebelikler, genetik faktörler ve doğum sonrası geleneksel yanlış alışkanlıklar olarak sıralayabiliriz.
Özellikle yeni doğanda ve çıkık derecesi ağır olmayan çocuklarda yürüyene kadar hiç bir belirti olmayabilir. Böyle bebeklerde genellikle çocuk doktorlarının normal muayeneleri sırasında fark edilebilir. Genellikle;bacaklarda uzunluk farkı, kalça ve üst bacak kıvrımlarında her iki taraf arasında fark olması (cilt kıvrımı farklı bebeklerin yaklaşık % 20 sinde DDH bulunur), bir bacakta daha az hareket veya esneklik, yürüme çağında “ördek yürüyüşü” denilen yanlara sendeleyerek yürüme ana belirtilerdir. Bu belirtileri olan çocuklar zaman geçirilmeden bu konuda deneyimli bir ortopediste götürülmelidir.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak, çeşitli nedenlerle ortaya çıkan bir hastalık olan “Doğuştan Kalça Çıkığı” konusunda halkı bilgilendirmek amacıyla konferans düzenledik. Konferansa hastanemizin Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Hasan Can Köseoğlu konuşmacı olarak katılacaktır.
Değerli Basın Mensuplarına Saygı ile Duyurulur.
Dr. Asım GÜZELBEY Genel Müdür
Tarih: 27.12.2003 Cumartesi
Yer: Sani Konukoğlu Tıp Merkezi R Katı
Saat: 10:00-12:00
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. İlyas Dişikırık, yaşadığımız kış mevsiminde soğuk algınlığı, farenjit, larenjit, nezle, grip, sinüzit, orta kulak iltihabı gibi sağlık sorunlarının görülme sıklığının arttığını söyledi.
Dr. Dişikırık ,Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, halkı sağlık konusunda bilgilendirmek amacıyla düzenlenen konferanslar dizisi kapsamında, ‘’Üst Solunum Yolları Enfeksiyonları’’nı anlattı.
Üst solunum yolu enfeksiyonunda en çok etkin olan faktörlerin virüsler olduğunu belirten Dr. Dişikırık,” Virüslerin zayıf düşürdüğü bünyelerde, diğer bakterili enfeksiyonlara neden olabiliyor. En çok bildiğimiz, nezle, grip, daha sonra bunların neden olabileceği sinüzitler, bademcik iltihapları, orta kulak iltihapları, larenjitler, giderek aşağıya doğru yayılıyor.” dedi.
İçinde bulunduğumuz kış mevsiminin de virüslerin bulaşmasında önemli rol oynadığını söyleyen Dr.Dişikırık, “Kapalı mekanlarda bulunulması, herkesin birarada olması, enfeksiyonu olan bir kişinin diğerlerine de enfeksiyonu bulaştırmasına neden oluyor. Ayrıca havalandırmalar, sigara içilmiş kapalı ortamlarda, toplu taşıma araçlarının daha sık kullanılması, bunlar da enfeksiyonun yayılmasını kolaylaştırıyor.” diye açıklamada bulundu.
Üst solunum yolların enfeksiyonlarından etkilenen risk grupları olduğuna ve korunma yollarına dikkat çeken Dr. Dişikırık şöyle devam etti:
“Kişisel faktörler çok önemli. Bünyenizde doğuştan gelen bir takım özellikleriniz varsa, alerjik yapınız varsa, ya da anatomik bir takım özellikleriniz varsa, mesela burun kemiğinizde eğrilik gibi, devamlı ağızdan nefes alıp vermek gibi... Bunlar enfeksiyona yakalanmanızı kolaylaştırır. Ayrıca, eğer sigara içiyorsanız, düzensiz bir yaşantınız varsa, risk faktörleri artıyor. Uykunuz bozuksa, yemek düzeniniz bozuksa... Artı stres faktörü de üst solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanmayı son derece artıran olaylardan biri. Onu da gözardı etmemek lazım. Yani, stresi yüksek kişiler, diğer kişilere göre daha sık enfeksiyonlara yakalanabiliyor.
Düzgün yaşam, iyi beslenme, iyi dinlenme, spor yapma, vitamin alma... Gerçi vitamin almanın bilimsel olarak ya da araştırmayla ispatlanmış bir koruyuculuğu yok, özellikle C vitamininin ama hepimiz inanıyoruz. Belki bunları kullanmak, bir de el yıkamak. Genellikle üst solunum enfeksiyonlarının hep solunum yoluyla bulaştığı düşünülür ama el yıkamak da bu tür enfeksiyonlardan korunmakta çok önemli, unutmamak lazım.”
Dr. Dişikırık, konferansının ardından katılımcıların yönelttiği soruları yanıtladı.
Bu arada, konferans öncesinde Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Halkla İlişkiler Sorumlusu Hande Direkçi hastaneye ilişkin genel bilgi sundu, Kurum İlişkileri SorumlusuAylin Doğanise hastanenin anlaşmalı olduğu resmi ve özel kurumlara ilişkin bilgi aktardı.
Özellikle hareket sisteminde ağrı, şiş ve hareket kısıtlanması yapan ve bazen iç organlarda da bozukluklara neden olan tıbbi hastalıklara 'romatizmal hastalık' denmektedir.
Romatizmanın 200'ün üzerinde türü vardır. Bu nedenle 'romatizma' denen tek bir hastalık yoktur. Çeşitli 'romatizmal hastalıklar' vardır. Bir başka deyişle 'romatizma' şemsiye bir sözcüktür, çok sayıda hastalığı kapsar.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak, halk sağlığı açısından önemli hastalıkların nedenlerini, teşhis ve tedavisini hastanemizin uzman doktorlarıyla birlikte halkımızı aydınlatmak amacıyla “ROMATİZMAL HASTALIKLAR” konulu bir konferans düzenledik. Konferansa, hastanemiz doktorlarından Fizİk Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Özlem ATAY konuşmacı olarak katılacaktır. Değerli Basın mensuplarına saygı ile duyurulur.
Hande Direkçi
Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu
Tarih: 21 ARALIK 2002- Cumartesi
Yer: Sani Konukoğlu Tıp Merkezi -R Katı
Saat: 10:00-12:00
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi, Gaziantep İl Sağlık Müdürlüğü işbirliğiyle, “Kadın-Çocuk Sağlığı” konulu bir günlük kurs düzenledi. Sani Konukoğlu Tıp Merkezi Genel Müdürü Dr.Asım Güzelbey bu kursla, Gaziantep’teki Tüm hemşire ve ebeleri eğiterek bu şekilde toplumun bilinçlenmesini amaçladıklarını ifade etti. Kursa Sani Konukoğlu Tıp Merkezi Uzman Doktorları konuşmacı olarak katılacaktır. Kurs sonunda katılımcılara katılım sertifikası verilecektir.
Tüm Basın Mensuplarına Saygı İle Duyurulur.
Tarih: 17 Aralık 2003 Çarşamba
Yer: Sani Konukoğlu Tıp Merkezi Toplantı Salonu
Kurs Programı :
09:00-09:30 Açılış
09:30-10:30 Genital Kanserlerin Erken Tanısı ve Epidemiyolojisi
Opt.Dr. Samet BAYRAK (Kadın Hast.ve Doğum Uzm.)
10:45-11:00 Coffe Break
11:00-12:00 Gebelik Takibinin Önemi
Opt.Dr. Hatice Ender SOYDİNÇ (Kadın Hast.ve Doğum Uzm.)
12:00-12:30 Tartışma (Soru-Cevap)
12:30-13:30 Yemek Arası
13:30-14:30 Gebelik Gesdoslarının önlenmesi, preeklampsi ve eklampsinin kliniği
Opt.Dr. Samet BAYRAK (Kadın Hast.ve Doğum Uzm.)
14:30-15:30 Yenidoğan bebeğin beslenmesi, Anne sütünün önemi, Aşı takvimi
Dr. Meltem EGE (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm.)
15:30-15:45 Ara
15:45-16:45 Doğumsal Kalça Çıkığının Önemi,erken tanı metodları
Opt. Dr. Hasan Can KÖSEOĞLU (Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı)
16:45 Sertifika Verilişi
1. Çocukların parmak emmesi ile anne memesini emmesi arasındaki farklılıklar. Bir çocuk ne zamana kadar parmağını emer. Parmağını emen çocukta ne gibi bozukluk ortaya çıkar. Ya da böyle bir şey söz konusu mu? Bebeğin karnını doyurmasından sonra parmağını emmesi ne anlama gelir?
Hastanemizin Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Meltem EGE yanıtı şöyle;
Yeni Doğan bebekteki en önemli üç refleksten biri emme refleksidir. Bu refleks bebekte doğduğu andan itibaren mevcuttur ve olmaması; bebekte bazı önemli organik sorunlara işaret eder. Bebekler doğum anından itibaren bu reflekslerini tatmin edebilmek için ağız kenarlarına değdirilen her objeyi emmek isterler, bu nesne anne memesi olabilir v.s. Tabi ki istenen; bebeğin öncelikle ve sadece anne memesini emmesidir. Ama doğru ve yeterli şekilde emzirilemeyen bebek emme refleksini tatmin için en kolay temin edebileceği obje olan parmağını emecektir. Parmak emmek, bebeğe psikolojik doyum sağlayabilecektir ama bebeğin beslenmesine hiçbir yardımı olmayacağı gibi zamanla parmakta incelmeye ve şekil bozukluklarına ayrıca hem parmakta hem de bebeğin ağzında çeşitli enfeksiyonlara yol açabilecektir. Parmak emmeye alışan bir bebek çocukluk çağında, hatta erişkin yaşa geldiğinde bile bu kötü alışkanlığını bırakamayabilecektir.
Çocuklarda çay içilmesi demir eksikliği yapıyor mu? Bir çocuk hangi yaşlar da veya ne zaman çay içmeli?
Çayda bulunan fenol komponentleri demirin emilimini azaltır.
Doğurganlık, kadın yaşamının 18-45 yaş arasını kapsayan kadın sağlığı ve toplumsal yaşamını etkileyen önemli bir dönemdir. Gebelik ve doğum ise kadının bu döneminde etkili olan yaşamsal bir olaydır.
Doğum öncesi bakımın, son yıllarda öneminin anlaşılmaya ve yaygınlaşmaya başlaması kadın sağlığı açısından gelişme kaydedildiğini göstermektedir. Gebe kadınların maddi imkansızlıkları, gebeliğin basit bir olay gibi kabul edilmesi, dini ve kültürel yasaklar gibi çeşitli sebepler gebenin doktor veya hastaneye başvurmasını günümüzde bile geciktiren nedenler arasındadır.
Gebelik, her ne kadar, fizyolojik bir hadise ise de gebeliklerin % 5 ve % 20’sinde anne ve bebeğin sağlığını tehdit eden patolojik bir durum ile karşılaşılmaktadır. Bu nedenle ; doğum öncesi bakımın amacı, gebe hastanın daha evvel geçirmiş olduğu bir hastalığın erken tanısı kadar, sağlıklı bir gebenin bu gebeliği esnasında ortaya çıkabilecek bir hastalığının da zamanında teşhis edilmesini sağlamaktır.
Gebelik merak edilen konular, yolculuk, kilo artışı, egzersizler, çalışan anne adayına öneriler, bulantı ve kusma ve mide yanması, varisler, cinsel ilişki , kabızlık doğum şekilleri ve sezaryenın gerekli görüldüğü durumlar anlatılacak.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak, tüm kadınları yakından ilgilendiren “Gebelik ve Doğum” konusunda halka açık bir konferans düzenledik. Amacımız halkın sağlığı ile ilgili bilinçlenmesini sağlamak ve hastanemiz doktorlarını halkla buluşturmaktır. Ocak ayından itibaren düzenlediğimiz konferanslarda da halkın yoğun ilgisi bu amacımıza ulaştığımızı gösterdi. Bu ay ki konferansımızda ise hastane doktorlarından Kadın hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hatice Ender Soydinç “Gebelik ve Doğum” konusunda sunum yapacaktır.
Değerli basın mensuplarına duyurulur.
Hande Direkçi
Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu
TARİH : 10 Ağustos 2002 – Cumartesi
SAAT : 09:30-11:00
YER : Sani Konukoğlu Tıp Merkezi- R Katı
KONUŞMACI : Uz.Dr. Hatice Ender Soydinç (Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı)
“Kılcal Varis ve Deri Hastalıklarında Lazer Tedavisi”
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi olarak, halkı sağlık konularında bilgilendirmek ve bilinçlendirme amacıyla halka açık konferanslar düzenliyoruz. Her ayın üçüncü Cumartesi günü düzenlediğimiz halka açık konferansta bu ay; tıptaki gelişmelerin en önemlilerinden biri olan lazer teknolojisinin, kılcal varis ve deri hastalıklarının tedavisindeki uygulamalar konuşulacak. Konferans 26 Kasım 2005 Cumartesi günü, 10:00 ile 12:00 saatleri arasında, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde gerçekleşecek.
Deri hastalıklarında son zamanlarda tedavi amaçlı çeşitli lazerler kullanılmaktadır. Bu bakımdan tedavi uygulanacak hastalığın türü ve buna uygun lazer sistemi seçimi lazer tedavisinde temel koşuldur.
Deri hastalıklarında lazer tedavisi genel olarak epilasyon, yüzde ve bacaktaki telenjektiazi diye adlandırılan ince damar genişlemeleri ve derinin çeşitli bölgelerindeki olumsuz renk değişikliklerini (hemanjiom,çil ve güneşe bağlı lekeler gibi pigmente lezyonlar) ve bazı deri tümörlerini tedavi amacıyla kullanabildiği gibi cilt yenileme, bazı akne, psoriasis ve vitiligo olgularında da yan etkiler hafif eritem, ödem, ciltte renk koyulaşması ve geçici kabuklanmadır.
Sonuç olarak; çağdaş ve etkili bir yöntem olan lazer, birçok deri probleminin tedavisinde başarılı şekilde kullanılmaktadır. Lazer sistemleri epilasyon leke ve damarsal lezyonların tedavisinde sıkça tercih edilmektedir. Hastanemizde kullanımına başladığımız lazer sistemi Nd: YAG + IPL + KTP lazer sistemi olup bu lazer konfigürasyonu çok sayıda hastalığın tedavisini olanaklı kılmaktadır. Önemli olan dermatoloğun hasta seçimini iyi yapması ve ilgili deri rahatsızlığına uygun lazer sistemini hastaya göre doğru şekilde ayarlayabilmesidir. Böylece yan etkiler minimalize edilerek istenmeyen durumlarla karşılaşma olasılığı azalmış olmaktadır.” diye açıklamada bulundu.
Dr. Almıla Tuncel Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde yapılan lazer uygulamalarından SSK ve Emekli Sandığı gibi kurum hastalarının da küçük bir ücret farkı ödeyerek yararlanabileceğini sözlerine ekledi.
Yaşadığımız kış mevsiminde soğuk algınlığı, farenjit, larenjit, nezle, grip, sinüzit, orta kulak iltihabı gibi sağlık sorunlarının görülme sıklığı artmaktadır.
Üst solunum yollarında en çok etkin olan faktörler virüslerdir.Ayrıca, virüslerin zayıf düşürdüğü bünyelerde bakteriyel enfeksiyonlar oluşabilmektedir.
Üst Solunum Yolu Enfeksiyonlarının oluşmasında çeşitli faktörler söz konusudur.Bu faktörler stres, yorgunluk, soğuk ve nemli hava, kişinin savunma sisteminde genetik bozuklukların olmasıdır.
Üst solunum yolları enfeksiyonlarından korunmanın yolları; düzgün yaşam, iyi beslenme, iyi dinlenme,spor yapma, vitamin alma ve hijyenik şartlara dikkat edilmesi şeklinde sıralanabilir.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak, güncel sağlık sorunlarına ışık tutmak ve halkımızı aydınlatmak amacıyla “ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI” konulu bir konferans düzenledik.. Konferansa, hastanemiz doktorlarından Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op.Dr. İlyas DİŞİKIRIK konuşmacı olarak katılacaktır.
Dr. Asım Güzelbey
Genel Müdür
Tarih: 16 Kasım 2002- Cumartesi
Yer: Sani Konukoğlu Tıp Merkezi -R Katı
Saat: 10:00-12:00
Her zaman bilinen bir söz vardır:" Eğitim ailede başlar" Gerçekten de çocuğa aile içinde gereken becerileri kazandırmaya çalışıyoruz. Ama ne kadarını ve nasıl. Zaten önemli olanda "Nasıl" sorusunun cevabı. Her aile başarılı çocuklar yetiştirmek ister. Bunun için çocuklarına mümkün olduğunca iyi bir gelecek sağlamaya çalışırlar. Onları iyi okullarda okutmak ister, bunun için de aile varını yoğunu ortaya koyar, tüm özverisini çocuğuna verir. Ancak yadsınan bir konu vardır ki oda çocuğun nasıl sağlıklı bir kişilik geliştireceğidir. Aslında hayatta her şey başarı değildir. Önemli olan çocuğun içinde bulunduğu dönemi nasıl atlattığı, nasıl bir kimlik oluşturduğudur. Çocuk aileyi yansıtır. Aile içindeki bireylerin kişilik yapısı çocuğun kişiliğini şekillendirir. Yani aile iletişim becerilerini kullanmazsa çocukta iletişim becerilerini kullanamaz. Dolayısıyla çocuk hem ailede hem de sosyal çevrede sürekli çatışma içine girer. O halde aile çocuğa nasıl eğitim vermeli, çocukta nasıl sağlıklı bir kişilik oluşturabilmelidir? Elbette ki her anne baba çocuğunu en iyi şekilde yetiştirmek ister. Çocuğuna iyi niyetle yaklaşmaya çalışır. Ama Burada ailenin vereceği iyi bir eğitim, çocuğuyla kurduğu sağlıklı iletişim becerilerini kullanmasına bağlıdır. Bu sağlıklı iletişimi çocukla kurabilmek için önce onu tanımak ve onun temel gereksinimlerine saygı duymak gerekir. Aile bir ilişkiler sistemidir. Aile demekle neyi kastediyoruz? Soyut anlamda kişiler arası ilişkileri içeren belli kuralları olan bir düzendir. Aile sistemi dediğimiz zaman aile içindeki bireylerin birbirleriyle nasıl etkileşimde bulunduklarını düzenleyen kuralların tümünü kastederiz. Her birey kendi benlik tanımlaması içinde ailenin tüm düzeninden ciddi biçimde etkilenir.
Çocuk, aile içi ilişkileri benimsemiş yada en azından kanıksamışsa, koşullar olanak sağladığında, alıştığı türden bir aile ortamını yaratmaya girişir. Daha doğrusu koşullarını ve olanaklarını kendi bildiği aile türünden bir aile yaratacak biçimde kullanır. Bu nedenle babası alkolik olan bir kız (babasıyla bu yüzden ciddi sorunlar yaşamış olsa bile) alkolik bir adamla evlenebilir; annesi tarafından ilgi, sevgi görmemiş, yalıtılmış bir erkek ise (yıllarca annesinin bu tutumundan ötürü rahatsızlık duymuş olsa bile) anneleri gibi duygusal yönden soğuk kadınlarla evlenebilirler. Aile içindeki roller böylece kuşaktan kuşağa kendi kendini yineleyebilir
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak, 15-22 Kasım tarihleri arasında düzenlenen, Dünya Çocuk Günü etkinlikleri çerçevesinde “Çocukla Sağlıklı İletişim ve Çocuğun Hukuki Korunması” konulu halka açık bir panel düzenledik.
Dr. Asım GÜZELBEY
Genel Müdür
Tarih: 15.11.2003 Cumartesi
Yer: Sani Konukoğlu Tıp Merkezi- R Katı
Saat: 10:00 – 12:00
Program :
1) “Çocukla Sağlıklı İletişim”
Dr. Nüket PAMUKÇU ( Sani Konukoğlu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı)
2) “Çocuk Suçluluğu Nedenleri ve Toplumsal Boyutu”
Hande DİREKÇİ (Sosyolog)
3) “Çocuğun Hukuki Hakları ve Korunması ”
Av.Songül YILMAZ
4) “Çocukları Nasıl Topluma Kazandırırız?”
Dilber YILDIZ
-‘’KADIN SAĞLIĞI AÇISINDAN DOĞURGAN
OLDUĞU DÖNEM NE KADAR ÖNEMLİYSE,
KİŞİSEL VE TOPLUMSAL ÜRETKENLİĞİN
DORUK NOKTASINA ULAŞTIĞI MENOPOZ
DÖNEMİ DE O KADAR ÖNEMLİDİR’’
Sani Konukoğlu Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Samet Bayrak, . kadın sağlığı açısından doğurgan olduğu dönem ne kadar önemli ise kişisel ve toplumsal üretkenliğin doruk noktasına ulaştığı menopoz döneminin de o kadar önemli olduğunu söyledi.
Opr. Dr. Bayrak, Sani Konukoğlu Hastanesi’nde düzenlenen “Menopoz Tedavisine Güncel Yaklaşım” konulu halka açık konferansta, menopoz sendromunun, genellikle 45-50 yaşlar arasındaki kadınlarda oluştuğunu belirterek, ‘’Menopoz sendromu, yumurtalığın yaşlanarak hipofiz bezi uyarılarına yanıt vermemesi ve buna bağlı olarak adet düzeninin bozulması olarak tanımlanabilir’’ dedi.
Menopozun genellikle 45-50 yaşlar arasında, ancak bu yaş grubundan önce veya sonra da oluşabildiğini kaydeden Opr. Dr. Bayrak, ‘‘Bir kadının menopoza girmesi aniden olmaz. Bir süre önce adetler miktar olarak azalmaya, araları da uzamaya başlar ve nihayet adetler tamamen kesilir’’ diye konuştu.
Opr. Dr. Bayrak, sıcak basması, terleme, yorgunluk, baş ağrısı, halsizlik, uykusuzluk, depresyon, karakter değişikliği, uyarılmada bozukluk, bel ve eklem ağrıları ile osteoporoz (kemik erimesi), seksüel yakınmalar ve idrar sorununun menopozun belirtileri olduğunu ve konulacak tanıya göre tedavi uygulanabileceğini de sözlerine ekledi.
Opr. Dr. Bayrak, daha sonra katılımcıların sorularını yanıtladı.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi halka açık konferanslarına Ekim ayında iki güncel konu ile devam ediyor. Konferans 2 bölümden oluşacak.
Konferansın birinci bölümünde, “Bel Ağrıları” ile ilgili sunumu, hastane doktorlarından Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Özlem Atay gerçekleştirecek.
Bel ağrıları, günlük yaşamda hareketlere engel olan, hayat kalitesini kötü etkileyen önemli bir sağlık sorunudur.Toplumun %80’i hayatlarının bir döneminde bel ağrısı ile karşılaşmaktadır.Bel ağrısı baş ağrısının ardından ikinci sırada en sık görülen ağrı şikayeti nedenidir. Bel ağrısı kaynaklandığı nedene göre farklı tedavi yaklaşımları gerektirir.Bu nedenle yapılan tetkiklerin sonucu büyük önem taşır.
Konferansın ikinci bölümünde ise, Beyin Pilleriyle ilgili çalışmasıyla İngiltere Cambridge’de bulunan Uluslararası Biyografi Merkezi tarafından “Uluslararası Bilim Adamı” ödülüne layık görülen Gaziantep Üniversitesi Biyofizik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Metin Tulgar sunumda bulunacak.
Tıbbi literatürde nöral implant olarak isimlendirilen cihazlara halk dilinde “beyin pili” adı verilmiştir.Beyin pili sinir sisteminin elektronik uyarısını gerçekleştiren bir araçtır. Sinir sisteminin elektronik uyarısı; hastalık veya kaza sonucunda deforme olup fonksiyonunu kısmen yitiren sinirlerin dışarıdan yapay olarak tedavi edici sinyallerle uyarılarak tekrar aktif hale getirilmeye çalışılması işlemidir. Prof. Dr.Metin Tulgar’ın geliştirdiği yeni yöntemin sadece ağrı kontrolünde değil, diğer bazı ciddi hastalıkların tedavisinde de etkili olduğu görülmüştür.
Basın mensuplarına saygı ile duyurulur.
Hande Direkçi
Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu
Tarih: 19 Ekim 2002- Cumartesi
Yer: Sani Konukoğlu Tıp Merkezi R-Katı
Konferans Programı: 09:30 -Bel Ağrıları
10:30 - Kahve Arası
11:00 – Beyin Pilleri ve Tıptaki Uygulamaları
Grip, influenza virüsü denilen bir tür mikrobun meydana getirdiği bir solunum sistemi enfeksiyonudur. Influenza virusu, nezle ve soğuk algınlığı etkeni olan virüslerden daha şiddetli hastalık belirtileri ve komplikasyonlar meydana getirir. Özellikle yaşlılarda, bağışıklık sistemi yetersizliği olanlarda ve süregen hastalıkları olanlarda şiddetli seyreder ve komplikasyon oluşturma şansı daha yüksektir.
Virüsler, enfekte kişilerin aksırık, öksürük ve hatta konuşmaları sırasında etrafa saçtıkları damlacıklarla havaya geçer ve havada asılı kalır. Bu damlacıkları içeren havanın solunması ile bulaşma olur.
Grip ani başlar. Kendini iyi hisseden kişi birkaç saat içinde hastalanabilir. İlk belirtiler, ateş ( genellikle 38º - 40ºC), üşüme, terleme, kas ağrısı, baş ağrısıdır. İlk belirtileri takiben, burun akıntısı, öksürük, boğaz ağrısı, gözlerin sulanması, gözlerde ışığa hassasiyet gelişebilir. Bu ani belirtiler 3–5 gün kadar sürer. Genellikle 48–72 saat sonra yavaş yavaş düzelme başlar.
Genellikle belirtilerden kolayca teşhis edilebilir. Ancak bazen streptokoksik boğaz enfeksiyonu, sinüzit vb. enfeksiyonlardan ayrımı için boğaz kültürü, kan tahlili veradyolojik inceleme gibi laboratuvar tetkiklerine ihtiyaç duyulabilir..
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak, hava sıcaklıklarının düşmesi ile artış gösteren, gribal enfeksiyonlar konusunda halkımızı bilgilendirmek amacıyla halka açık bir konferans düzenledik. Konferansa konuşmacı olarak, hastanemizin İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Lütfi BARAN katılacaktır.
Değerli Basın Mensuplarına Saygı ile Duyurulur.
Tarih: 18 Ekim 2003-Cumartesi
Yer : Sani Konukoğlu Tıp Merkezi – R Katı
Saat: 10:00- 12:00
Dr. Asım GÜZELBEY
Genel Müdür
1. Sani Konukoğlu Hastanesi'ne dair bazı rakamsal verileri paylaşır mısınız? (Ör: Hasta sayısı, gelir rakamı, yatırım rakamı...)
1996 yılında hizmete giren hastanemiz 2.500 metrekare alan üzerine kurulmuş ve 18.500 metrekare çalışma alanında hizmet vermek üzere yapılmıştır. 255 yatak kapasitesi, tam donanımlı 4 ambulans, 4 Yoğun Bakım Ünitesi, 7 Ameliyathane ve konusunda uzman 700 deneyimli personeliyle, Gaziantep’in yanı sıra, bölge halkı ve komşu ülkelerden gelen hastalara hizmet vermekteyiz.
2. Sani Konukoğlu Hastanesi'ni sektörde farklı kılan unsurlar nelerdir? Sektördeki ilkleriniz nelerdir? Sanırım geniş bir bölgedeki en modern tıp merkezisiniz...
Hastanemiz 1996 yılında faaliyete başlamış olup, 1997 yılında Kardiyoloji ve Kardiyovasküler Cerrahi Bölümleri’nin hizmete girmesiyle, bölgede önemli bir misyonu üstlenmiştir.
Özellikle açık kalp ameliyatlarındaki başarılarımız, bizi bölgede referans hastane konumuna getirmiştir. Hastanemizi sadece Gaziantep’ten değil, Van’dan Konya’ya kadar pek çok ilden hasta tercih etmektedir.
Bunun yanı sıra bölgedeki ilk tüp bebek merkezi de 5 yıl önce yine hastanemiz bünyesinde, hizmete girmiştir.
Hastanemiz 1998 yılında başlamış olduğu kalite yolculuğunu, başarılı bir şekilde sürdürmektedir. Modern yönetim anlayışıyla ilkler arasına girmeyi başaran hastanemizin, TS-EN ISO-9001 Kalite Sistem Belgesi çalışmaları 1998 Nisan ayında sonuçlandı. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi TSE tarafından Türkiye’de bu belgeyi alan altıncı, özel hastaneler içerisinde de dördüncü hastane olmuştur. 2003 yılından itibaren de TS-ISO-EN 9001:2000 versiyonu uygulanmaya başlamıştır. 2006 yılı Haziran ayında belge yenileme tetkikinin de başarıyla sonuçlandıran hastanemiz, kaliteli hizmet sunmanın ayrıcalığını yaşıyor.
2004 yılında almış olduğumuz Kalite Ödülü, hizmet kalitemizin bir göstergesidir.
3. Önümüzdeki beş yıla dair hastanenin vizyonu nedir? Bu vizyonun alt başlıkları nelerdir? (Ör: Hangi hasta segmentlerinde, hangi sağlık kategorilerinde daha hızlı büyümeyi, hangi birimlerinizi ve fonksiyonlarınızı, geçmişe kıyasla daha fazla etkinleştirmeyi planlıyorsunuz?)
Özel sağlık sektörünün sağlık hizmetlerindeki yelpazesinin genişlemesiyle (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve Devlet Memurları), 21 Nisan 2006 tarihinde ek binamızın temeli atılmıştır.
7500 metrekare alan üzerinde, toplam 13 kat ve 42.250 metrekare kapalı alandan oluşacak ikinci kısımda, acil servis, radyoloji ünitesi, günlük 1500 poliklinik muayene kapasitesine sahip 85 poliklinik odası, 3 doğum salonu, yeni doğan yoğun bakım (18 kuvözlü), 8 ameliyat salonu ve 6 üniteli 105 yataklı yoğun bakım ünitesi bulunacak.
Kafeterya, konferans salonu, bekleme salonları, 3 sedye asansörü, 7 kat asansörü ve bodrum katında 350 araçlık otopark yer alacak. Hasta katlarında 175 hasta odasıyla beraber, her iki binada toplam 430 yatak kapasitesine ulaşılacak.
Bu binanın tamamlanmasıyla beraber, halen hizmette olan binamız, KVC-Kardiyoloji Birimi’ne dönüşecek ve yeni Diyaliz Ünitesi’yle daha donanımlı hale getirilecek.
4. Hastalarınız veya kamuoyu tarafından bakıldığında, şu an hastaneniz sektörde hangi alanda veya hangi açıdan “en” sıfatı (Ör: en güvenilir, en müşteri odaklı…) ile birlikte anıldığını düşünüyorsunuz. İletişim planınıza göre; gelecekte hangi niteliklerinizle anılmayı isterdiniz?
Özellikle, kalp cerrahisi, ortopedi ve genel cerrahi konularında uzmanlaşan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin kalp ameliyatlarındaki başarısı gurur verici düzeyde. Dünya standartlarında hizmet veren hastanemiz acil servis, laboratuvar, radyoloji, nükleer tıp, kardiyovasküler cerrahi, genel cerrahi, beyin cerrahisi, çocuk cerrahisi, dahiliye, gastroenteroloji, endokronoloji, kulak burun boğaz, pediatri, kardiyoloji, göğüs hastalıkları, üroloji, ortopedi ve travmatoloji, fizik tedavi ve rehabilitasyon, plastik rekontstrüktif cerrahi, dermatoloji ve üremeye yardımcı tedavi merkeziyle uzman tanı ve tedavi yöntemlerini uyguluyor.
Kalp hastalıklarında gecikmeyle kaybolan zaman telafi edilemez. Bu bilinçle Kardiyovasküler Cerrahi Servisimiz, ameliyathane, yoğun bakım ve cerrahi tedavi gerektiren kalp hastalıklarının tedavisine en kısa sürede müdahale edecek şekilde düzenlendi. Yaptığımız insan odaklı büyük yatırım sonucu, her türlü kalp ve damar hastalığının teşhis ve tedavisi başarıyla gerçekleştirilmektedir.
Ameliyathanelerimiz, laminar hava akımı ve hepafiltrelerle donatılmıştır. 3 kardiyovasküler cerrahi, 2 genel amaçlı, 1 ortopedi/nöroşirurji ve 1 laparoskopik cerrahi olmak üzere 7 ameliyathane ile 24 saat hizmet sunuyoruz. C kollu röntgen, bilgisayar donanımlı anestezi cihazları, ameliyat mikroskopu ve endoskopik sistemlerle, teknolojinin tüm imkanlarından yararlanılan ameliyathanelerimizde, tüm açık ve kapalı ameliyatlar yapılabilmektedir.
Kaliteli sağlık hizmetinin adresi olan hastanemizin hasta odalarında, hasta tarafından ayarlanabilen yataklar, telefon, acil durum telefonu, imdat koluyla çağrı yapabilen banyo-tuvalet, kablolu televizyon yayını, buzdolabı ve merkezi klima sistemi var. Hastanın rahatına yönelik donanımların yanı sıra merkezi oksijen, vakum, çoklu elektrik çıkışı, hemşire çağrı sistemleri, acil imdat sistemleriyle, hastanın bakım ve takibine yönelik tıbbi elemanlar da bulunuyor.
Laboratuvarlarımızda biyokimya, mikrobiyoloji, endokronoloji, hematoloji, seroloji ve alerji testleri, kısa sürede ve güvenli olarak yapılmaktadır. İleri radyolojik tetkik ve teşhis yöntemlerini geniş çaplı kullanma olanağı sağlayan Radyoloji Ünitemiz, MR, BT, mamografi, röntgen cihazları, renkli doppler ve ultrasonografi gibi en gelişmiş teknoloji ile donatılmıştır.
5. Sani Konukoğlu Hastanesi'nin sosyal sorumluluk yaklaşımı nedir? Örneğin, ücretsiz veya indirimli hizmet verdiğimiz belirli sayıda hasta için kontenjanınız var mı?
Hastanemizin kurucusu Sani Konukoğlu’nun “Hastane kapısında beklemeyen, hastanenin kıymetini bilemez” sözünden yola çıkarak, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, hastalarımıza en kısa zamanda, en ekonomik, en doğru teşhis ve tedavi yöntemleri kullanarak, bekletmeden ve sevgiyle, hastalığı hakkında bilgilendirerek, güleryüzlü ve temiz bir ortamda, yüksek teknolojimiz ve bilimselliğimizle, yasalar ve mevzuatlar doğrultusunda, en iyi sağlık hizmeti verilmektir.
Sürekli gelişim ve yeniliğe odaklanan, bilgisini paylaşan, yaptığı işin öneminin bilincinde, hastanemize ve topluma sağlayacağı katkının farkında olan çalışanlarımızla, kaliteli ve çağdaş sağlık hizmetinin öncülerinden olmayı kendimize görev edinmiş durumdayız.
Kalite Yönetim Sistemi’nin şartlarına uyarak ve etkinliğini sürekli iyileştirerek, sağlık sektöründe her yönüyle örnek alınan, bölgemizden ve komşu ülkelerden gelen hastaların ve yakınlarının beklentilerini karşılayan, güvenilir ve her zaman tercih edilen bir hasta olmanın, en önem sorumluluğumuz olduğunu düşünerek hareket ediyoruz.
Psikiyatri Uzmanı Dr. Bülent ÇEKEM, “Depresyon genel bir çökkünlük, mutsuzluk yada neşeli olamama halinin yada eskiden ilgi duyulan aktivitelere karşı genel bir ilgi istek azalmasının yaşandığı bir duygu durum içinde bulunma halidir. Bu iki durumdan en az biriyle birlikte uyku, iştah problemleri, vücutta nedeni bulunamayan ağrılar, intihar düşünceleri, enerji kaybı, değersizlik ve suçluluk düşünceleri, dikkat ve konsantrasyon azalması, ölüm düşüncelerinden 4 tanesinin en az 15 gün süre ile hemen her gün ve günün büyük bir kısmını kapsayacak şekilde var olduğu durumda depresyon tanısı konmaktadır. Depresyon tanısı koymak için yukarıda sayılan belirtilerin kişinin toplumsal, mesleki ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya yol açması gerekmektedir. Düşük sosyoekonomik düzey, psikolojik travmalar, fiziksel hastalıklar, doğum, sorunlu evlilikler, stresli boşanmalar, stresli ve doyurucu olmayan çalışma ortamları, yalnızlık, uzun süreli işsizlik depresyonu tetikleyebilmektedir. Depresyon 25-40 yaş arasında daha sık görülmektedir. Kadınlarda yaşam boyu depresyon görülme oranı %10-25 iken bu oran erkeklerde %5-12 dir. Depresyonun Gaziantep’te ne sıklıkla görüldüğüne dair çalışma olmamakla birlikte depresyon şikayeti ile polikliniklere başvuran hastaların sayısında artış gözlenmektedir. Bunun nedenlerinden birisi toplumumuzun depresyonu daha iyi tanıması ve bu şikayetleri için yardım alması gerekliliğinin farkına varmasıdır. Bir diğer nedende depresyonu tetikleyen ve oluşmasına sebep olan faktörlerin günümüzde giderek artmasıdır.”
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi; Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF işbirliğiyle yürütülen "Anne Sütünün Teşviki ve Bebek Dostu Hastaneler Programı" kapsamında yapılan değerlendirmeler sonucunda, "Bebek Dostu Hastane" ödülüne layık görüldü.
“Bebek Dostu Hastane” Projesi, anne sütüyle beslenmenin özendirilmesi ve yurt genelinde yaygınlaştırılmasını hedefliyor. Sağlık Bakanlığı uzmanları, bu hedefe uygun olarak Türkiye genelinde çocuk sağlığı konusunda hizmet veren hastanelerin ilgili personelini eğitiyor.
Uzmanlar, bu konuda yetişmesi sağlanan ekipleri daha sonra değişik zamanlarda denetimlerden geçirerek, çalışmaları yeterli bulunanların hizmet verdiği kuruluşlara “Bebek Dostu Hastane” sertifikası veriyor.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi bünyesindeki “Bebek Dostları”, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da anne sütüyle beslenmeyi teşvik edici çalışmalarını sürdürmek azmindedirler. ‘’Bebek Dostu Hastane’’ sertifikası, bu konudaki çalışmalarımıza ivme kazandıracaktır.
BEBEK DOSTU HASTANE PROJESİ NİÇİN GEREKLİ?
Anne sütü, bebek ve çocukların sağlıklı büyüme ve gelişmelerinde, mutlu, huzurlu ve güvence altında varlıklarını sürdürebilmelerinde; yeterli ve dengeli beslenme temel koşullardan biri, belki de en önemlisidir. Büyüme ve gelişmenin çok hızlı olduğu yaşamın bu ilk birkaç yılında emzirmenin sürdürülmesi, çocuğun sadece o andaki değil, ileri yıllarda ki fiziksel ve ruhsal sağlığını da olumlu etkilemektedir.
Bu nedenle bebekler için eşi bulunmaz bir besin olan anne sütü ve emzirmenin faydalarını bir kez daha vurguluyoruz. Yapılan araştırmalar; Türkiye’de sadece anne sütüyle beslenme oranının ilk 3 ay boyunca % 27, ilk 6 ay boyunca % 7,6 olduğunu, dünyada da ilk 6 aylık oranın % 39 olduğunu göstermektedir.
Bebeklerin, ilk 6 ayda “SADECE ANNE SÜTÜ” almaları gerekirken, gastrointestinal sistemin henüz yeterli olgunluğa ulaşmadığı bu dönemde yanlış bir uygulama ile ek besin verilmeye başlanmaktadır. Ülkemizde annelerin emzirmenin yararları konusunda ikna edilmekten çok, olayın tekniği ve sağlıklı uygulanmasına ilişkin bilgilendirmeye ve özellikle de desteğe gereksinimleri vardır. Bu kapsamda da güncel bilgilerle donatılmış sağlık personelinin ve doğum hizmeti veren hastanelerin bebeğin doğar doğmaz emzirilmeye başlanmasında ve annenin doğumdan sonraki dönemde emzirmeyi sürdürmesindeki büyük rolü karşımıza çıkmaktadır.
Emzirmenin teşvik edilmesi, özendirilmesi ve desteklenmesi çalışmaları kapsamında, Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF ile işbirliği yaparak “Anne Sütünün Teşviki ve Bebek Dostu Hastaneler” programını yürütmektedir. Bu programın temel amacı, annelere emzirme konusunda bilgi ve doğru alışkanlıklar kazandırmak ve konunun önemini vurgulamaktır. Annelerin bu konuda tüm sağlık kuruluşlarınca desteklenmesi ve emzirmenin çağdaş bilgi ve doğrulara göre yapılmasının sağlanması her sağlık görevlisinin sorumlulukla yürütmesi gereken önemli bir görevdir. Program, annelerin, sağlık kuruluşlarından; başarılı emzirmenin başlatılmasına yönelik temel adımları atmış, sürdürülmesine yönelik bilgiler edinmiş olarak ayrılmasını öngörüyor.
Emzirmenin başlatılmasında hastaneler, emzirmenin sürdürülmesi ve desteklenmesinde ise birinci basamak sağlık kuruluşları çok önemli rol oynayan kuruluşlar olmakla birlikte bu konuda anneanne, babaanne gibi aile büyüklerinin de inançlı ve destekleyici olmaları gerektiği kanısındayız.Bu düşünceden hareketle, Sağlık Bakanlığı ülkemizde anne sütünü özendirme çalışmaları yapan hastaneleri teşvik etmek amacıyla bu hastanelere “BEBEK DOSTU HASTANE” unvanı vererek ödüllendirmektedir.
Dr. Meltem EGE
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Genel Müdür Yardımcısı
28 Eylül 2005 tarihinde Gaziantep Grand Hotel’de “Koroner Arter Hastalığı ve İlaç Salınımlı Stentler” konulu bir toplantı düzenlendi. Sanko Holding Sağlık Yatırımı Danışmanı Prof.Dr. Talantbek Batyraliev, K.S.Ü Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr.Cemal Tuncer,GaziantepÜniversitesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Doç.Dr. Mehmet Aksoy, Kahramanmaraş Devlet Hastanesi Kardiyoloji Şefi Doç.Dr. Sami Özgül ve bölgemizden değerli uzman doktorlarımızın katılımlarıyla gerçekleşti. Toplantının düzenlenmesinde Özel Sani Konukoğlu Hastanesi olarak destek verdik.
Bu toplantıda İstanbul Florance Nightingale Hastanesinden Prof.Dr.Vedat Aytekin ile Ankara A.Ü.İbni Sina Hastanesinden Doç.Dr.Deniz Kumbasar koroner arter hastalığının güncel tedavi yöntemlerinden olan ilaç salınımlı stentler üzerine konuşma yaptılar. Toplantının gündemini çağımızın hastalığı olarak da niteleyebileceğimiz koroner arter hastalığının ana sebeplerinden biri olan damar sertliği ve ilaç salınımlı stentlerin bu konuda etkinliği oluşturdu.
Damar sertliği ve koroner arter hastalığı Türkiye’de yaklaşık 4-5 milyon kişiyi etkiliyor. Çok küçük yaşlarda başlayabilen bu sorun ilerledikçe kalp krizine ve felce yol açıyor.
Kendinizde belirtileri hissettiğinizde en kısa süre içinde doktorunuza başvurmalısınız. Doktorunuz yapacağı kontroller sonrası size damarlarınızın normal olduğunu söyleyebileceği gibi, ilaç tedavisi, balon tedavisi(PTCA), stent veya ameliyat (koroner by-pass) gibi tedavi seçeneklerinden birini önerebilir.
BALON YERİNİ STENTE BIRAKIYOR
Son yıllarda balon uygulamaları giderek yerini stent tedavisine bırakmaya başladı. Damarlar açıldıktan sonra tekrar daralmasını önlemede stentler çok etkilidir, ancak ilaçsız olan (diğer adı çıplak stent) stentlerin açılan damarın durumu ve hastanın yandaş hastalıklarına bağlı olarak ilk 6 ayda %30-50 oranında tekrar daralma riski mevcuttur. Gelişen teknolojiyle birlikte, 2002 yılında ilk defa Johnson & Johnson tarafından üretilen Cypher Select TM ilaç salınımlı stent ise %5’lere kadar düşmüş tekrar daralma oranına sahiptir.
Stent uygulanması sonrasında tekrarlamaya yol açan en önemli faktörün damar duvarı yapısında bulunan kas hücrelerinin normalden fazla çoğalmasıdır. İlaç salınımlı stentlerin üzerinde hücre üremesini önleyen ilaçlar bulunmaktadır. Bu ilacın etkisi 2-3 ay sürmekte ve hücre çoğalması en belirgin olan dönemde fayda sağlamaktadır. İlaç salınımlı stent normal stent uygulanan tüm hastalara uygulanabilir. İlaç salınımlı stent tek seferde uzun süreli çözüm sağladığı ve tekrar tekrar operasyona gerek duyulmasının önüne geçtiği için diğer tüm avantajlarının yanı sıra daha yararlı bir tedavi yöntemi olarak da dikkat çekmektedir.
TEKRAR DARALMASI İHTİMALİ
Stent restenozu, yani tekrar daralması ihtimali birçok faktöre bağlıdır. Bunlardan en önemlileri; hastada şeker hastalığı olması, darlık bölgesinin uzun, damar çapının küçük olması ve stent seçiminin yanlış yapılması şeklinde sıralanabilir. İlaç salınımlı stentleri doğru bir uygulama ile bütün bu sayılan riskleri en aza indirmekte ve büyük bir üstünlük sağlamaktadır.
Hastalıklı hayvanın özellikle beyin,omurilik gibi sakatat ve tüketilmeyen kısımlarının ağız yolu ile alınmasıyla bulaşır.Hastalık mikrobu etin pişirilmesi ile yok olmaz.Deli dana hastalığının insanda görülen biçimi Creutzfeldt Jabob olup insandan insana bulaşımı çok nadirdir.Ancak şu bulaşma yolları rapor edilmiştir:
1- Kadavra beyinlerinden elde edilen ve kullanılan hormonlar
2- Göz için yapılan kornea nakilleri
3- Beyin cerrahisinde kullanılan aletler
Son günlerde ise Creutzfeldt Jabob hastalarının kanları ve kan ürünlerinin kullanılmasına bağlı bulaşım tartışılmaktadır.Çünkü İngiltere bu hastalığa yakalanmış kişilerin kanlarını 11ülkeye ihraç ettiğini, bu ülkeler arasında Türkiyenin de olduğunu açıklamıştır.Kanların ihraç edildiği diğer ülkeler ; İrlanda,Brezilya,Dubai,Hindistan,Brunei,Mısır,Fas,Umman,Rusya ve Singapurdur.
Hastalığın kuluçka dönemi 2-10 yıldır.Yani hastalık bulaştıktan sonra yıllarca gizlenir.İlk belirtiler yorgunluk,uyku bozukluğu,iştahsızlık ve ağrı olabilir.Hasta dokunma ve ses uyarılarına karşı hassas duruma gelir,tepki verir.Arkasından tipik hastalık belirtileri unutkanlık ve zihin performansında düşüklük başlar.İlk olarak depresyona veya şizofreniye benzeyen psikiatrik belirtiler de görülebilir.Kısa sürede hafıza kaybı ve kişilik değişiklikleri ile hızlı bir bunama süreci ortaya çıkar.Daha sonra hareketlerde düzensizlik,yürüme güçlüğü,istemsiz hareketler görülür.Yaklaşık 14 ay süren hastalık dönemi boyunca belirtiler şiddetlenir ve sonuçta hastalar kaybedilir.
Kesin tanı otopside hastanın beyninin incelenmesi ile konur.Otopside beynin süngerimsi bir biçim aldığı ve delindiği görülür.Bugün için hastalığın ilerlemesini önleyen hiçbir tedavi yöntemi bulunmamaktadır.
Bilim adamları Deli Dana hastalığının ilk kez görülmesinden bu yana yüzün üstünde kişinin ölümüne yol açtığını belirtmektedir.Bilim adamları ayrıca yakın zamanda hastalığın bir dalga halinde ortaya çıkabileceğini ve 250 bine yakın hastanın hayatına mal olabileceğini düşünmektedirler.
Sağlık alanında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin öncü kuruluşu Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, Dermatoloji Kliniği’nde dünyanın en gelişmiş tedavi amaçlı lazer sistemlerinden olan “Blueshine Lazer Sistemi”ni, doktor uygulaması ile hizmete sundu. Lazer uygulamalarını, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Dermatoloji Uzmanları Dr.Sait Maviile Dr. Almıla Tuncel ve Plastik Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. Ömer Keven uyguluyor.
Diğer lazer sistemlerinden farklı olarak 3 lazer sisteminin bir arada sunulduğu tedavi yöntemi ile epilasyon dışında, özellikle bacaklardaki ve yüzdeki varisler, kılcal damar genişlemeleri, damar kökenli doğumsal benler, derideki renk değişiklikleriyle karakterize bazı deri hastalıkları ve iyi huylu deri tümörleri tedavi edilebiliyor. Lazer uygulamaları ile tedavi olabilmek için hastalar, öncelikle Dermatoloji Kliniğine başvuruyor, dermatoloji uzmanı doktor tarafından değerlendirildikten sonra, hasta lazer tedavisine uygun görülürse, Sağlık Kulübündeki lazer cihazıyla Dermatoloji veya Plastik Cerrahi Uzmanı doktor tarafından uygulama yapılıyor.
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Almıla Tuncel, ‘’Blueshine Lazer Sistemi” ile mükemmele yakın klinik sonuçlar aldıklarını söyledi.
‘’Bu lazer sistemi ve bizzat uzman hekim uygulamaları sayesinde tedavide gerçek kaliteyi yakaladık” diyen Dr. Tuncel, lazer tedavisinin büyük bölümünden Devlet Memuru ve Emekli Sandığı mensuplarının yararlanabileceklerini, ayrıca hastanenin sevkli gelmek kaydıyla Sosyal Sigortalar Kurumu ile Plastik Cerrahi branşında anlaşma aşamasında bulunduklarını, kısa zamanda SSK mensuplarının da bu hizmetlerden sevksiz faydalanabileceklerini belirtti.
Alzheimer Hastalığı en yaygın bunama türlerinden biridir.Nüfusun yaşlanmasına paralel olarak giderek arttığından beraberinde çok büyük kişisel ve toplumsal maliyetler getirerek ,gelecek yüzyılın felaketi olmaya hazır beklemektedir.
Bu nedenle 21Eylül Dünya Alzheimer Günü olarak kabul edilmiştir.Bu günde hastalığın toplum tarafından tanınması,toplumsal bilincin geliştirilmesi amaçlanmaktadır.
Alzheimer hastalığını aktif yaşayan ve üreten bir yetişkinin giderek çocuklaşması,geçmişte edindiği becerileri birer birer yitirmesi sonuçta sonuçta tamamen bakıma muhtaç hale gelmesi olarak tanımlayabiliriz.Olgunların çoğunda bellek problemleriyle kendini gösteren bir klinik öncesi evre vardır.Genellikle hastalığın ilerleyişi yavaştır.Çoğunlukla yaşlılarda görülen hastalık bazen ellili yaşlardaki genç kişilerde de görülebilir.
: Hastalığı iki gruba ayırabiliriz
1- Ailevi Alzheimer Hastalığı :
Oldukça seyrektir.Alzheimer hastalarının % 1-5’ini oluşturur.Kalıtım kanıtlanmıştır.Ellili yaşlardaki genç hastalar genellikle bu gruptadır.
2-Sporadik (Kalıtsal olmayan) Alzheimer Hastalığı:
Tüm olguların %95’ini oluşturur.
Hastada unutkanlık,kaybolma öyküleri,konuşurken kelimeleri bulmakta zorlanma,yazım hataları ve söylediklerini tekrarlama eğilimi şeklinde ortaya çıkabilecek bellek yetilerinde değişiklikler sorgulanmalıdır.Kişilik,davranış ve mizaç,değişiklikleri (üzüntü,kabuğuna çekilme,tepkisizlik,uygunsuz davranışlar,fevrilik,huzursuzluk,şüphecilik ve değişen yeme alışkanlıkları gibi) sorulmalıdır.
Halüsinasyon,illüzyon,algılama kusurları veya delüzyonların varlığına dair kanıt varmıdır(örneğin başkalarının eşyalarını çaldıkları inancı yada eşinin ihanet ettiği düşüncesi).
Hasta halen çalışmakta ise mesleki performans,ev işleri ve evdeki sorumluluklar,ailenin mali işleri,kendine bakımı,kişisel temizlik ve idrar – büyük abdes kaçırma episodları öğrenilmelidir.Öykünün alındığı kişilere ayrıca bölgesel güçsüzlük,titreme,yürüyüş bozukluğu yada sertlik gibi hareket işlevlerinde değişiklik fark edip etmedikleri sorulmalıdır.
Tanı: Hastada yakın dönem hafızası,uzun dönem dikkat,dil,el,becerisi,görsel-uzaysal işlevler ,yer-zaman farkındalığı,uygulama işlevleri(içgörü ,karar verme yeteneği,plan yapabilme)değerlendirilir.Beyin muayenesi,kan incelemeleri,beyin tomografisi,manyetik görüntüleme,EEG altta yatan ve bunama sürecine katkıda bulunabilecek hastalıkları saptamamızı sağlar.
Tedavi: Günümüzde,Alzheimer hastalığını önlemeye yada iyileştirmeye yönelik bir tedavi yoktur.Bazı ilaçlar belleği bir dereceye kadar düzeltebilir,davranış sorunları gibi özgül bazı belirtilerin kontrol edilmesine yada hastalığa bağlı kaygı yada depresyonun tedavisine yardımcı olabilir.
Uzun bir süre boyunca besinlerden enerji alımı enerji tüketiminden fazla olduğunda, vücut fazla enerjiyi yağ şeklinde fazla kilo olarak depolar.
Obezite vücutta kişinin sağlığını olumsuz etkileyebilecek miktarda aşırı yağ birikimi olarak tanımlanan ciddi bir hastalık olup enerji alımı ve enerji tüketimi dengede kaldığı sürece normal vücut ağırlığı korunur.
Dünya Sağlık Örgütü obeziteyi global bir halk sağlığı sorunu olarak tanımlar ve ilk on global sağlık riskinden biri olarak adlandırır.
Günümüzde obez olmak ve obez olmanın getirdiği olumsuz sağlık sonuçları o kadar yaygındır ki, hastalığa yol açabilecek en belirgin durumlardan biri olarak, yetersiz beslenme ve enfeksiyon hastalıkları gibi geleneksel halk sağlığı sorunlarını geride bırakmaktadır.
Obezite birçok ciddi tıbbi hastalığın gelişimi için önemli bir risk faktörüdür. Fazla kilolu ya da obez olmak hipertansiyon, tip 2 şeker hastalığı, kalp damar hastalığı, felç, safra kesesi hastalığı, eklem hastalığı, uykuda solunum güçlüğü ve diğer solunum sistemi hastalıkları, belli kanser türleri (rahim, meme, prostat ve bağırsak) gibi hastalıklar için risk artırır
Dünyada yaklaşık 300 milyon obez insan yaşıyor. Bu sayı obeziteyi zamanımızın en tehlikeli toplum hastalıkları kategorisine sokuyor. Yapılan son araştırmalarda obezite hastalığının insan hayatını 6 ila 7 yıl azalttığı ortaya çıktı.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak, ilimizde ve yöremizdeki beslenme biçimine bağlı olarak oluşan bir sağlık sorunu olan “OBEZİTE (ŞİŞMANLIK)” konusunda halkımızı bilgilendirmek ve bilinçlendirmek amacıyla halka açık bir konferans düzenledik. Konferansa, hastanemizin Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet BAŞTEMİR konuşmacı olarak katılacaktır.
Tüm Basın Mensuplarına saygı ile duyurulur.
Tarih: 20 Eylül 2003- Cumartesi
Yer: Sani Konukoğlu Tıp Merkezi- R Katı
Saat: 10:00 – 12:00
Dr. Meltem EGE
Genel Müdür Yardımcısı
Geri kalmış ülkelere göre gelişmiş ülkelerde yaşayanlar çevresel faktörlere daha fazla maruz kalmaktadırlar. Bu çevresel faktörler insan vücudunun organ ve sistem fonksiyonları üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Oluşan fonksiyon bozuklukları sonucunda bağışıklık sistemi yetersiz hale gelir. Alerji ve astım, bağışıklık sistemi yetersizliğinden kaynaklanan hastalıklar arasında en sık görülenidir..
Alerji, günlük hayatımızda çevremizde bulunan çeşitli maddelere, vücudumuzun aşırı bir tepki göstermesidir. Allerjik tepkiler sonucu insan vücudunda çok çeşitli hastalıklar oluşabilir. Bu hastalıkların oluşması için allerjinin yanında başka yardımcı etmenlerin de varlığına gerek vardır. Günümüzde kesin olarak alerjiyle oluştuğu kabul edilen hastalıklardan biri de astımdır.
Astım, kuru, hırıltılı öksürük ve nefes darlığı ile kendini gösteren bir hastalıktır. Astımda etkilenen organ akciğerlerimizdeki büyük ve küçük havayollarıdır. Bu havayollarında oluşan iltihap, şişme ve kasılma sonucu nefesle aldığımız havanın akciğerlere girişi ve özellikle çıkışı zor olur.Astımlı hasta kuru öksürük, hırıltı nefes darlığı ve tıkanma hissinden yakınır.
Astımlı bir hasta başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Ayrıca her astımlının kendine özgü özellikleri vardır. İlaç seçimi ve tedaviye uyum önemlidir.
Günlük hayatta sık karşılaştığımız sağlık sorunlarından biri olan allerji ve astım, doğru seçim ile tedavi, hastanın eğitimi ve yaşam tarzının yeniden düzenlenmesiyle artık korkulu rüya olmaktan çıkmıştır.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak halkı bilinçlendirmek amacıyla düzenlediğimiz halka açık konferanslara “Astım ve Allerjik Hastalıklar” ile devam ediyoruz. Konferansa, hastane doktorlarından Doç. Dr. Atila ATEŞ konuşmacı olarak katılacaktır.
Değerli basın mensuplarına saygı ile duyurulur.
Dr. Asım Güzelbey
Genel Müdür
Tarih : 21.09.2002 Cumartesi
Yer: Sani Konukoğlu Tıp Merkezi - R Katı
Saat: 09:30-11:00
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi, faaliyete geçtiği günden bu yana, Gaziantep’e ve Bölgeye hizmet veren modern bir hastane olmuştur. 24 saat kesintisiz hizmet ve kalite anlayışından ödün vermeden çalışan, en son teknolojiyle hizmet veren teşhis ve tedavi üniteleriyle devam eden maratonumuzda dur durak bilmiyoruz.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak hedefimiz giderek artan sayıda insana hizmet verebilmektir. Bu hedefimizin, kaliteli hizmet anlayışının bütün birimlerde uygulanmasıyla gerçekleşeceğini bilincindeyiz.
Bugünlerde Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak , 250.000’e yakın kişiye çeşitli sağlık hizmetleri sunmuş olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu nedenle hastanemizden sağlık hizmeti almak için başvuran 250 000 protokol numaralı kişiye ücretsiz check-up uygulanacaktır.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak sağlıkta, 7 yıllık bir hizmet sürecinin ardından 8. yıla doğru hızlı, emin adımlarla ilerlemekteyiz
12 Ağustos 1996’da o dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in hizmete açtığı hastanemizin kuruluş yıldönümünü kutlamak için bilimsel ve sosyal etkinlikler düzenledik.
12 Ağustos 2003 Salı günü hastanemizde, Gaziantep il protokolünün ve tüm personelimizin katılımıyla gerçekleşecek bir kokteyl düzenledik. Kokteylin ardından İstanbul Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Erkut ATTAR son yıllarda birçok önemli hastalığın tedavisinde kullanılan “Kök Hücre ve Genler” konusunda sunumda bulunacaktır.
Değerli Basın Mensuplarına Saygı ile Duyurulur.
PROGRAM: Dr. Asım GÜZELBEY
Tarih : 12 Ağustos 2003 Genel Müdür
17:00-18:00 Kokteyl
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi - R Katı
18:30-20:00 Bilimsel Toplantı
“Kök Hücre ve Gen Tedavisi”
Doç.Dr. Erkut ATTAR ( İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi)
Grand Hotel, Pırlant 2 Toplantı Salonu
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak sağlıkta, 7 yıllık bir hizmet sürecinin ardından 8. yıla doğru hızlı, emin adımlarla ilerlemekteyiz.
12 Ağustos 1996’da o dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in hizmete açtığı hastanemizin kuruluş yıldönümünü kutlamak için bilimsel ve sosyal etkinlikler düzenledik.
12 Ağustos 2003 Salı günü hastanemizde, Gaziantep il protokolünün ve tüm personelimizin katılımıyla gerçekleşecek bir kokteyl düzenledik. Kokteylin ardından İstanbul Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Erkut ATTAR son yıllarda birçok önemli hastalığın tedavisinde kullanılan “Kök Hücre ve Genler” konusunda sunumda bulunacaktır.
Kök hücre vücuttaki bütün hücrelerin temelidir. Hemen her hücre, kök hücrenin gelişerek başka bir hücre haline gelmesi sonucu meydana gelir. Kök hücre, kanın, organların oluşumundan, sinir hücreleri ve bağışıklık sisteminin kurulmasına kadar önemli görevler üstlenir. Laboratuvar ortamında, kök hücrelerle organ yetiştirilebilmektedir. Kök hücre vücutta sadece ilikte ve göbek kordonundaki kanda bulunur.
Doğumdan hemen sonra, göbek kordonunun iki ucuna ‘clamp’ (mandal) takılır. Göbek kordonu kesilir. Kordonun içindeki kan, doktorunuz tarafından NECBB tarafından özel olarak sağlanan ‘kite’ aktarılır. Bu yöntem, bebek ve anneye acı vermez, risk taşımaz.
Kemik iliğinden kök hücre ayıklama yöntemi, habis kan hastalıklarında ve bazı kanser türlerinde, sağlıklı kan miktarını yükseltmek için yoğun olarak kullanılmaktadır. Ancak hastaların %70 ine uygun kemik iliği bulunamamaktadır. Oysa göbek kordonundaki kandan elde edilen kök hücre, hastanın kendi kok hücresi olmasından dolayı (eğer saklanmışsa) uyum problemi ortadan kalkmaktadır. Günümüzde bu yeni yöntem, içinde kanserin de yer aldığı -şimdilik- 50’yi aşkın hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Dünya çapındaki yoğun araştırmalar, bu yöntemin kullanım alanlarını hızla geliştirmektedir (Parkinson, Alzheimer, diabet, multiple sclerosis, gen terapisi, muscular disorders gibi...). Bazı laboratuvarlar ise, kök hücrenin muhtemel kullanım alanlarını genişletmek için, mevcut kök hücrelerin arttırılması yolunda araştırmalar yapmaktadır
Yetişkin kemik iliğinden elde edilen kök hücre, radyasyon, kimyasallar ve enfeksiyonlar gibi dış etkenler nedeniyle zarar görmüştür. Oysa göbek kordonundaki kandan elde edilen kök hücre, henüz herhangi bir zarar görmemiştir.
Değerli Basın Mensuplarına Saygı ile Duyurulur.
PROGRAM:
Dr. Asım GÜZELBEY
Tarih : 12 Ağustos 2003 Genel Müdür
17:00-18:00 Kokteyl
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi - R Katı
18:30-20:00 Bilimsel Toplantı
“Kök Hücre ve Gen Tedavisi”
Doç.Dr. Erkut ATTAR ( İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi)
Grand Hotel, Pırlant 2 Toplantı Salonu
Sağlık Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı, Devlet memurlarının özel hastanelerden tedavi hizmeti alabilmelerine olanak tanıyan ortak bir protokol yayınlamıştır.
Bu protokole göre, devlet memurları ile bakmakla yükümlü oldukları aile bireylerinin hastanemizden sağlık hizmeti alabilmeleri için, birinci basamak özel poliklinikler, resmi sağlık ocakları veya kurum hekimlerinden alacakları hasta muayene sevk belgesine gideceği kliniğin (örneğin; KBB, Nöroloji,Dahiliye gibi…) adını yazdırmaları yeterli olacaktır.
Hastanemize başvuran Devlet memurları ile bakmakla yükümlü oldukları aile bireylerinin sağlık karnesi ve hasta muayene sevk belgesi ile başvurmaları yeterlidir.
Tüm Adıyamanlı Basın Mensuplarına ve Adıyaman Halkına Saygı ile Duyurulur.
Yaşar Değirmenci
Hastane Müdürü
Gaziantep Sani Konukoğlu Tıp Merkezi 2002 yılında halkı bilinçlendirmek amacıyla başladığı halka açık konferanslara 2003 yılında da devam ediyor. Halkın yoğun ilgi ile karşıladığı halka açık konferansların bu ayki konusu “KOLESTEROL”. Konferans 22 Şubat 2003 tarihinde saat 10:00’da Sani Konukoğlu Tıp Merkezi R Katında gerçekleşecek. Konuşmacı olarak, Dahiliye Uzmanı Dr. Lütfi Baran ve Diyetisyen İrem Ünal katılacak.
Dr. Lütfi Baran kolesterol hakkında şunları söyledi;
“Toplum içinde yaygın genel kanaatin aksine kolesterol tamamen zararlı birşey değildir. Aslında vücudunuzda karaciğeriniz tarafından birçok hücre ve hücre içi yapının bileşiminde yer alan, sindiriminize yardımcı olan, hormonların yapısında ve diğer vücut fonksiyonlarında önemli rol oynayan kolesterol üretilmektedir. Kolesterol olmazsa sinir sisteminiz fonksiyonunu yapamaz, sindiriminiz bozulur.
Sağlıklı yaşamamız için gerekli kolesterolün neredeyse tamamı vücudumuz tarafından üretilir. Bunun dışında dışardan aldığımız birçok besin de kolesterol içermektedir. Kan kolesterol düzeyleri yükseldiğinde başta kalp hastalıkları olmak üzere birçok sağlık problemi ile karşı karşıya kalırız.
Kolesterol bazı kuruyemişler ve yemeklik yağlarda olduğu gibi süt ürünleri ve et gibi hayvansal kökenli yiyeceklerde de bulunur.Doymuş yağ içeren bütün yiyecekler aynı zamanda kolesterolü de içerirler. Ne kadar çok hayvansal gıda ve kızartılmış gıda alırsak o kadar fazla kolesterol alırız.
Şunu da unutmamalıyız ki yüksek kolesterolün sorumlusu sadece gıdalar değildir. Yaşam tarzı, şişmanlık, sigara kullanımı, ailemizin tıbbi geçmişi, yaşımız, yüksek tansiyon, diabet, bazı böbrek ve tiroid hastalıkları gibi bazı faktörler yüksek kolesterol için büyük riske sokabilirler.”
(ULUSAL: Türkiye)Özel Sani Konukoğlu Hastanesi doktorlarından Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Meltem Ege , Türkiye'de fast foodu, genelde orta ve üst düzey sosyo-ekonomik yapıdaki ailelerin çocuklarının tükettiğini söyledi.
Ege ysptığı açıkalamada, fast food (ayak üstü besleneme), tüketiminin dünya ülkelerinde 1970'li yıllarda başladığını ve giderek arttığını ifade ederek, günümüzde ABD'de çocukların günlük kalori gereksinimlerinin yüzde 10'u oluşturur hale geldiğini söyledi.
1970'li yıllarda bu oranın yüzde 2 civarındayken, Türkiye'de henüz bu konuda kapsamlı bir araştırmanın olmaması yanında, özellikle büyük şehirlerde orta ve üst düzeyde sosyo-ekonomik yapıdaki ailelerin çocuklarında fast food tüketim alışkanlığının giderek arttığının gözlendiğini kaydetti.
Bu alışkanlığın çocuk ve adolesan obezitesine yol açtığını belirten Dr. Ege, konuşmasını şöyle sürdürdü 'Fast food türü yiyeceklerin kalorisi çok yüksektir, yağ, şeker ve tuz gibi lezzet vericileri yüksek oranda içerir. Yüksek satüre (doymuş) yağ ve düşük posa ihtiva eden fast food tüketimi esnasında alınan ve yüksek oranda şeker ihtiva eden içecekler de sağlıklı bir çocuğun içmesi gereken ayran, süt gibi içeceklerin yerine geçerek, obezite riskini arttırır.'
Haftada iki kez yaklaşık 200 gram ağırlıkta bir fast food tüketen bireyin yılda yaklaşık 60 bin kalori alması durumunda olduğunu ve bunun ekstradan her yıl için 2.5 kilogramlık bir vücut ağırlığına denk düştüğünü belirten Ege, ABD'de okul kafeteryalarında fast food satışlarının giderek yaygınlaştığını bildirdi. Bu tür gıda tüketimi alışkanlığının yaşla doğru orantılı olarak çoğaldığına dikkat çeken Meltem Ege, çocukların bu tip yiyecek reklamlarının etkisinde kaldığını bildirdi.
Ege, çocuklara, küçük yaşlardan itibaren damak zevkine hitab eden yağlıi şekerli, tuzlu içeğinde gıda tazeliğinin uzun süre korunabilmesini sağlayan ve boyaların bulunduğu göze hoş görünen yiyeceklerin değil de yeterli ve doğru orabda protein, karbonhidrat, vitamin, yağ ve posa içeren gıdaların yenilmesini tavsiye etti.
Birçok kadın, yaşamlarının bir noktasında meme kanseri açısından risk altında olup olmadıklarını merak eder. Endişeleri yersiz olmamasına rağmen, birçok genç kadın mevcut riskleri fazla abartır. Doktorlar, hastanın kişisel riskini değerlendirerek korkularını azaltmaya yardımcı olabilir, spesifik olarak olasılıklarla ilgili konuşabilir ve meme kanseri tedavisindeki en son gelişmeleri anlatabilirler.
Bu nedenle, Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak tüm kadınları ilgilendiren “Meme Hastalıkları ve Tedavisi” konulu bir konferans düzenledik. Konferansa, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Bölümü Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Necmettin Sökücü konuşmacı olarak katılacaktır..
Tüm basın mensuplarına saygı ile duyurulur.
TARİH: 22 Haziran 2002
SAAT: 10:00
YER : SANİ KONUKOĞLU TIP MERKEZİ R- KATI
Dr.Asım GÜZELBEY
Genel Müdür
Dr. Asım GÜZELBEY
Genel Müdür
TARİH : 21 Haziran 2002 - Cuma
SAAT : 18:00
YER : Sani Konukoğlu Tıp Merkezi- Toplantı Salonu
KONUŞMACI :Prof.Dr.Necmettin SÖKÜCÜ (İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Bölümü Öğretim Üyesi )
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi Gaziantep’te ve bölgede yaygın olarak görülen hastalıklar konusunda halkımızı bilinçlendirmek için geçmiş yıllarda birçok etkinlik düzenledi ve halkımızın yoğun ilgisi ile karşılaştık. Halkımızdaki bu istek ve arzu bize, bu tür etkinlikleri yılda bir iki kez değil de en azından ayda bir yapma gereksinimi gösterdi.Bu nedenle her ayın üçüncü Cumartesi gününü “Halk Günü” ilan ediyoruz.
Bu konferans programı çerçevesinde
2002 YILI PROGRAMI
26 OCAK 2002 DİABET
16 ŞUBAT 2002 HİPERTANSİYON
16 MART 2002 TİROİD BEZİ HASTALIKLARI
20 NİSAN 2002 MENOPOZ
18 MAYIS 2002 OSTEOPOROZ (KEMİK ERİMESİ)
22 HAZİRAN 2002 ASTIM
19 EKİM 2002 BEL AĞRILARI
16 KASIM 2002 ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI
21 ARALIK 2002 ROMATİZMAL HASTALIKLAR
Sani Konukoğlu Hastanesi 11 HAZİRAN 2005 CUMARTESİ günü “Menopoz Tedavisine Güncel Yaklaşım” konulu halka açık konferans düzenledi. Sani Konukoğlu Hastanesi’nde gerçekleşecek olan konferansa, Sani Konukoğlu Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr.Samet Bayrakkonuşmacı olarak katılacak.
Opr. Dr.Samet Bayrak, menopoz sendromunun, genellikle 45-50 yaşlar arasındaki kadınlarda oluştuğunu söyledi.
Opr. Dr. Bayrak, Menopoz sendromunun; yumurtalığın yaşlanarak hipofiz bezi uyarılarına cevap vermemesi ve buna bağlı olarak adet düzeninin bozulması olarak tanımlandığını belirtti.
Kandaki Ostrojen hormonu düzeyinin düşmesinin kadınların psişik ve fizyolojik yapıları üzerinde olumsuz belirtiler gösterdiğini belirten Opr. Dr. Bayrak, ‘’Kadın sağlığı açısından doğurgan olduğu dönem ne kadar önemli ise kişisel ve toplumsal üretkenliğin doruk noktasına ulaştığı menopoz dönemi de o kadar önemlidir” diye konuştu.
Menopoz ve Osteoporoz ilişkisine de dikkat çeken Bayrak, 1985 yılında menopoza bağlı 247.000 kalça kırığı olduğunun saptandığını ve bunların da yüzde 12’sinin bu olaya bağlı doğrudan veya dolaylı olarak ölümle sonuçlandığına dikkati çekti.
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin; 10. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen resim ve kompozisyon yarışmaları sonuçlandı.
‘‘Sigaranın Sağlığa Zararları’’ konulu resim yarışmasında, Özel Emine Nakıboğlu Okulu’ndan Zekiye Altan birinci, Yunus Emre ilköğretim Okulu’ndan Songül Acar ikinci ve İnkılap İlköğretim Okulu’ndan Fatoş Karakulak üçüncü oldu.
‘’Hayalinizdeki Hastane Nasıl Olmalı’’ konulu kompozisyon yarışmasında ise Akyol İlköğretim Okulu’ndan Sevcan Göçben birinci, Özel Sanko Okulları’ndan Sefa Öztürkmen ikinci ve Kenan Evren İlköğretim Okulu’ndan Tuğçe Gıcır üçüncü olmayı başardı.
Yarışmalarda birincilere 750’şer, ikincilere 500’er ve üçüncülere 250’şer YTL para ödülü verildi.
Sigara, başta akciğer kanseri olmak üzere pek çok kansere, kalp-damar hastalıklarına, erken yaşlanmaya ve erken ölüme yol açmaktadır. Bu gerçekler, büyük çaplı bilimsel araştırmalarla ortaya konularak ispatlanmıştır ve sigara üreten şirketler bile artık bu verileri inkar edememektedirler.
Bu durum, güçlü bir bağımlılık yapıcı etken olan sigaranın etkisinden kurtulabilmek için sadece birey olarak tiryakilerin değil devlet yönetimlerinin ve halkın da hep beraber çaba göstermelerine gerek olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Sigarayı bırakmak isteyen tiryakilerin çoğu, bu alışkanlıktan kendi kendilerine kurtulma şansına sahiptir. Bunun için kararlı olmak ve bir hazırlık dönemi yaşamak gereklidir. Gerektiğinde uzman bir hekimden destek istenmelidir.
Sigarayı bırakmaya yönelik kimi basit önlem ve öneriler şöyle özetlenebilir:
1-Bırakma tarihini belirleyin.
2-Bırakmaya hazırlık için, çevrenizdeki insanlara sigarayı bırakacağınızı söyleyin.
3-Sigara içmemeyi özendiren bir ortam hazırlayın. Örneğin, kül tablalarını ortadan kaldırın. Değişik yerlere "Sigara içilmez" uyarıları asın.
4-Geçmişteki başarısız denemelerinizi gözden geçirin.
5-Sigara içmenizin nedenlerini ve niçin bırakmanız gerektiğini düşünerek bunları not edin.
6-Sigarayı bırakmanın ilk günlerinin güç olacağını bilin ama zor günlerin gelip geçeceğini, sigarasız yaşamın çok daha güzel ve sağlıklı olacağını düşünün.
“31 Mayıs Dünya Sigarayı Bırakma Günü” nedeniyle, halkımızı sigaranın zararları konusunda bilgilendirmek için “SİGARAYI BIRAKMA YÖNTEMLERİ” konusunda halka açık bir konferans düzenledik. Konferansa, hastanemizin Psikiyatri Uzmanı Dr. Nüket BELER konuşmacı olarak katılıp, sunumda bulunacaktır.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak, tüm halkımıza bir halk düşmanı olan sigaradan uzak günler diliyoruz.
Değerli Basın Mensuplarına Saygı ile Duyurulur.
Tarih: 31 Mayıs 2003- Cumartesi
Yer: Sani Konukoğlu Tıp Merkezi- Toplantı Salonu
Saat: 10:00-12:00
Dr. Asım GÜZELBEY
Genel Müdür
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin 10. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında, Türkiye’nin kardiyoloji ve kalp cerrahisi alanında ünlü bilim adamlarının katılımıyla ‘’Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi’’ konulu bilimsel toplantı düzenlendi.
Gaziantep Grand Otel’de düzenlenen toplantının açılışında konuşan Şahinbey Belediye Başkanı Ömer Can, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin bölge için taşıdığı öneme değindi ve insan odaklı bu yatırımlarından dolayı Konukoğlu ailesini kutladı.
Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Koordinatörü Gürkan Tural da, Gaziantep’in ve bölgenin, dünya standartlarındaki sağlık kuruluşu olan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin, başarıyla geçen 10. kuruluş yıldönümünü kutlamanın sevincini yaşadıklarını söyledi.
10. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında iki hafta önce ‘‘Spor Yaralanmaları, Artroskopi ve Diz Cerrahisi’ konulu bilimsel toplantı düzenlediklerini anımsatan Tural, ‘’Bugün de siz değerli bilim adamlarımızın katılımıyla Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi konulu bilisel toplantıyı gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz’’ dedi.
KALİTEYE VERİLEN ÖNEM
Hastanenin, kalp ve damar cerrahisi başta olmak üzere tüm branşlarda uzman kadrosu ve son teknoloji teknik donanımı ile hizmet verdiğini belirten Tural, şöyle devam etti:
‘’1996 yılında hizmete giren hastanemizde, 255 yatak kapasitesi ve alanlarında uzman 700 personeli ile bölge halkına ve komşu ülkelerden gelenlere üst düzey kalitede sağlık hizmeti sunuyoruz. SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı, özel kurum ve kuruluşlar ile özel sağlık sigortası mensupları da bu hizmeti alıyor.
Hastalara en kısa zamanda, en ekonomik şekilde teşhis ve tedavi yöntemlerinin uygulandığı hastanemiz; hasta haklarına saygılı, güleryüzlü, sevgiye dayalı, yüksek teknolojinin kullanıldığı ve bilimselliğin öne çıkarıldığı, dinamik yönetim anlayışı ve modern yapısı ile daha uzun yıllar, bölgesine hizmet etmenin misyonunu taşıyor. ‘’
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin, ISO 9001 Kalite Yönetim Belgesi’ni Türkiye’de alan altıncı, özel hastaneler içinde ise dördüncü sağlık kuruluşu olduğunu anlatan Tural, kalite belgesinin, günün koşullarına uyularak ISO TS-EN-9001:2000 versiyonu ile yenilendiğini ve bu konudaki ciddiyetlerinin ortaya konulduğuna dikkati çekti.
BAŞHEKİM AZMİ SERİN
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Başhekimi Dr. Azmi Serin ise yılardır, aralıksız ve artan performansla şifa dağıtan hastanenin tüm branşlardaki uzman kadrosunun başarısının, bölgenin yanı sıra, ülke açısından da gurur verici düzeyde olduğunu kaydetti.
‘’10. yılımızda, artan talepler doğrultusunda, hastanemizin mevcut kapasitesini artırmak amacıyla; ek bina inşaatımızın temeli atıldı’’ diyen Dr. Serin, sözlerini şöyle tamamladı:
‘’Ek bina inşaatı, 7500 metrekare arsa üzerinde, toplam 13 kat ve 42.250 metrekare kapalı alandan oluşacak. İkinci kısımdaki 175 hasta odasıyla beraber, her iki binada toplam 430 yatak kapasitesine ulaşılacak. Bu haliyle özel hastaneler içinde ilk sırada yer alacağız. Ek binamızın tamamlanmasından sonra, halen hizmette olan hastane binamız, KVC-kardiyoloji birimine dönüşecek ve yeni diyaliz ünitesi ile daha donanımlı hale getirilecek.’’
BİLİMSEL TOPLANTI
Açış konuşmalarının ardından bilimsel toplantıya geçildi. SANKO Holding Sağlık Danışmanı Prof. Dr. Talantbek Batıraliev ‘’Kardiyolojide Hastane Deneyimlerimiz’’, Prof. Dr. Çetin Erol ‘’Kardiyolojide Yeni Gelişmeler, Prof. Dr. Vedat Aytekin ‘’Girişimsel Kardiyolojide Yenilikler’’, Prof. Dr. Nuran Yazıcıoğlu ‘’Kapak Hastalıklarında Perkutan Girişim’’, Prof. Dr. Mustafa Şan ‘’Lipid Düşürücü Tedavide Sınırlar’’, Prof. Dr. Bülent Kısacıkoğlu ‘’Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Kalp Damar Cerrahisinin 10. Yılı’’, Prof. Dr. Coşkun İkizler ‘’Kardiyolojik İnvaziv Girişimler Kalp Cerrahisinden Neleri Aldı? Halen Nelere Muhtaç’’, Prof. Dr. Bingür Sönmez ‘’Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi’nde Kullanılan Yüksek Teknoloji’’ ve Doç. Dr. Oğuz Taşdemir ‘’Kalp Yetmezliğinin Cerrahi Tedavisi’’ konularında bildiri sundular.
Bu arada, toplantının katılımcıları için yarın Gaziantep Arkeoloji Müzesi, Birecik Barajı ve Kelaynak Üretme Çiftliği’ne yönelik gezi düzenlenecek, Fırat Nehri kıyısında yöreye özgü yemek verilecek.
Ani işitme kayıplarının , yapılan işitme testlerinde, işitmenin en az üç frekansta ortalama 30 desibel ve daha üzeri ani olarak düşmesidir. Hasta bize bir telefon görüşmesi yaparken, TV izlerken ani olarak işitmesinin birden kaybolduğunu çoğunlukla çınlama başlayıp daha sonra işitmesinin kaybolduğunu ifade eder.
Sebeplerine gelince; virüse bağlı, damarsal ya da kan hastalıkları ile ilgili olabilir., beyin tümörleri, kulakta herhangi bir hadise bunu yapabilir veya bağışıklık sistemi tarafından vücudun kendi organlarına karşı bilinmeyen bir nedenle saldırısı sonucu oluşabilir. Ani işitme kaybıyla gelen bir hastadan eğer hastanın işitmesi minimal ise düşük frekanslarda kayıp varsa denge bozukluğu ve bulantı kusma yoksa erken tedaviye başlanmışsa bunlar iyiye işarettir. Bunların düzelme şansı daha fazladır.
Eğer hasta ileri yaşta ise işitme kaybı çok fazla ise, bulantı kusma ve denge bozukluğu var ise damarsal problemler var ise ve tedaviye geç başlanmış ise bu tür hataların iyileşme şansı daha düşüktür.
Tedavisine gelince; ani işitme kayıplarının özel bir tedavisi yoktur ve bugüne kadar kullanılmış tedavilerin birinin diğerinden üstünlüğü kanıtlanmış değildir. Hastalığın oluş mekanizmasına göre damar genişletici ilaçlar kan sulandırıcı ilaçlar ve steroidler verilebilir. Eğer kulakta iltihabi bir hadise var ve bunun iç kulağı etkilediğini düşünüyorsak cerrahi yapılabilir. Bir de yüksek basınç oksijen tedavisi verilebilir. Burada önemle üzerinde durulacak konu ani işitme kayıplarının % 1 -3 ‘ünün beyin tümörlerinden kaynaklandığının bilinmesidir. Bu nedenle ani işitme kaybıyla gelen her hastadan beyin tomografisi ve MR’ı ile beyinde tümör olup olmadığının araştırılması gerekir.
Dr İlyas DİŞİKIRIK
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı
8 Mayıs Dünya Talasemi Günü nedeniyle, Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, Talasemi hastası 17 çocuk sünnet edildi.
Gaziantep Yardım Derneği ve Acil Servis Sorumlu Hekimi Dr.Suat Özerbaş’ın düzenlediği organizasyonda, sağlık durumu sünnet olmaya elverişli 17 çocuğun sünneti Sani Konukoğlu Hastanesi’nde başarıyla gerçekleşti.
Yapılan çalışmaya katkılarından dolayı Dr.Suat Özerbaş’a Gaziantep Yardım Derneği Başkanı Ömer Cıncıkçı tarafından teşekkür belgesi sunuldu.
Hastasına ev ortamını aratmayacak rahatlığı ve yakınlığı göstermeyi temel amaç edinen ve kuruluş ilkesi “kar amacı gütmemek” olan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Türkiye’de TSE ISO 9000 Kalite Sistem Belgesi bulunduran 4. hastane. Gaziantep merkez olmak üzere Diyarbakır, Şanlıurfa, Antakya, Adıyaman, Kahramanmaraş, Mersin, Batman, Siirt, Van, Bingöl gibi tüm çevre illere ve Halep, Şam Bağdat gibi komşu ülkelerin büyük kentlerine de hizmetlerini yayan hastane, üstlendiği misyon gereği ücret politikasını da bu ilkesiyle belirledi. Türk Tabipler Birliği’nin Asgari Ücret Tarifesini temel alan hastanenin amacı, hastadan para kazanmak değil, insanlara kaliteli sağlık hizmeti vermek.
Gaziantep’te çağdaş teknoloji ile donatılmış modern sağlık merkezi bulunmayışının hastaya getirdiği güçlükleri bizzat yaşayan kurucusu Sani Konukoğlu’nun 1993 yılında hastanenin kuruluşunu başlattığını söyleyen Genel KoordinatörGürkan Tural“Kurucumuz Sani Konukoğlu hastanemizin kuruluş çalışmalarını 1994 yılında aramızdan ayrılıncaya kadar sürdürmüştür. Sani Konukoğlu’nun bu idealini ailesi gerçekleştirmiş ve Özel Sani Konukoğlu Hastanesi 1996 Ağustos ayında faaliyete geçirilmiştir. “ dedi.
Kardiyoloji ve Kalp Damar Cerrahisi başta olmak üzere çok sayıda hastanın şifa bulduğu bir merkez haline gelen hastane, Acil Servis, Laboratuar, Radyoloji , Nükleer Tıp , Genel Cerrahi, Beyin Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi, Dahiliye, Gastroenteroloji, Endokrinoloji, Kulak Burun Boğaz, Pediatri , Nöroloji, Jinekoloji, Göz Hastalıkları, Anesteziyoloji , Göğüs Hastalıkları , Üroloji , Ortopedi ve Travmatoloji, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi, Dermatoloji konusunda uzman doktor kadrosu ile en son teknoloji eşliğinde tanı ve tedavi yöntemlerini uygulamaktadır.
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, hastalarına en kısa zamanda, en ekonomik, en doğru teşhis ve tedavi yöntemleri kullanarak, bekletmeden ve sevgiyle hastalığı hakkında bilgilendirerek, güleryüzle ve temiz bir ortamda, yüksek teknoloji ve bilimsellikle, yasalar ve mevzuatlar doğrultusunda kaliteli sağlık hizmeti sunma misyonu taşımaktadır.
SANKO’DAN KALİTELİ SAĞLIK HİZMETİ
Hastasına ev ortamını aratmayacak rahatlığı ve yakınlığı göstermeyi temel amaç edinen ve kuruluş ilkesi “kar amacı gütmemek” olan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, 1998 yılında Türkiye’de Kalite Yönetim Sistemi Belgesi bulunduran 4 hastaneden biri olma başarısını gösterdi. Hastane, halen TS EN ISO 9001:2000 Kalite Yönetim Sistemi Belgesi ile hizmet sunmanın ayrıcalığını yaşatıyor. Gaziantep merkez olmak üzere Diyarbakır, Şanlıurfa, Hatay, Osmaniye, Kilis, Adıyaman, Kahramanmaraş, Mersin, Batman, Siirt, Van, Bingöl gibi çevre be bölge illeri ile Suriye'nin Halep ve Şam, Irak'ın Bağdat kentlerinden gelen hastalara da hizmet veren hastane, üstlendiği misyon gereği ücret politikasını da bu ilkesiyle belirledi. Türk Tabipler Birliği’nin Asgari Ücret Tarifesini temel alan hastanenin amacı, hastadan para kazanmak değil, insanlara kaliteli sağlık hizmeti vermek olarak kabul edildi.
Çok sayıda hastanın şifa bulduğu bir merkez haline gelen hastanede, Kardiyoloji ve Kalp Damar Cerrahisi başta olmak üzere, Acil Servis, Laboratuar, Radyoloji, Nükleer Tıp, Genel Cerrahi, Beyin Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi, Dahiliye, Gastroenteroloji, Endokrinoloji, Kulak Burun Boğaz, Pediatri, Nöroloji, Jinekoloji, Göz Hastalıkları, Anesteziyoloji , Göğüs Hastalıkları, Üroloji, Ortopedi ve Travmatoloji, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi ile Dermatoloji konularında uzman doktor kadrosu ile en son teknoloji eşliğinde tanı ve tedavi yöntemleri uygulanıyor.
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, hastalarına en kısa zamanda, en ekonomik, en doğru teşhis ve tedavi yöntemleri kullanarak, bekletmeden ve sevgiyle hastalığı hakkında bilgilendirerek, güleryüzle ve temiz bir ortamda, yüksek teknoloji ve bilimsellikle, yasalar ve mevzuatlar doğrultusunda kaliteli sağlık hizmeti sunma misyonu taşıyor.
Gaziantep’te çağdaş teknoloji ile donatılmış modern sağlık merkezi bulunmayışının hastaya getirdiği güçlükleri bizzat yaşayan kurucusu Sani Konukoğlu’nun 1993 yılında hastanenin temelini attığını belirten Genel KoordinatörGürkan Tural, “Kurucumuz Sani Konukoğlu, hastanemizin kuruluş çalışmalarını 1994 yılında aramızdan ayrılıncaya kadar sürdürdü. Merhum Sani Konukoğlu’nun bu idealini, ailesi gerçekleştirdi ve Özel Sani Konukoğlu Hastanesi 1996 Ağustos ayında faaliyete geçirildi'' dedi.
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin resmi ve özel sigortalılara hizmet verdiğini anımsatan Genel KoordinatörGürkan Tural, “Emekli Sandığı Emeklileri ve çalışanlarına tüm branşlarda, Bağ-Kur sigortalılarına kardiyolojik girişimsel tetkik ve operasyonlar, Sosyal Sigortalar Kurumu mensuplarına ise BT, MR, EKG, holter, genel cerrahi, göz tetkikleri, kardiyolojik girişimsel tetkik ve operasyonlar, KBB, kemik dansitometresi, mamografi, nöroşirurji, nükleer tıp, ortopedi ameliyatları, periferik anjiyografi ve yoğun bakım branşlarında, aynı zamanda anlaşmalı olduğu bankalar, özel sağlık sigortaları, spor külupleri, dernek, cemiyet ve oda mensuplarına da tüm branşlarda teşhis ve tedavi hizmeti veriyoruz “ diye konuştu.
SARS ( ağır akut solunum yolu yetersizliği sendromu ) hastaları ilk defa 2003 Şubat ayı sonlarında; Asya, Kuzey Amerika ve Avrupa’dan bildirilmiştir. SARS’ın nedeni henüz bilinmemektedir, atipik bir pnömoni (zatürree) olarak seyretmektedir.
Hastalığın kuluçka dönemi 2 ile 7 gündür, bu dönem 10 güne kadar uzayabilir. Hastalarda belirtilerin başlaması ile (öksürük, ateş, titreme, baş ağrısı vs.) bulaşıcılığın da başladığı kesin olarak bilinmektedir. Ancak SARS hastalarının belirtilerin başlamasından ne kadar zaman önce ya da sonra, hastalığı bulaştırdıkları henüz kesin olarak bilinmemektedir. Sadece hasta kişilerle aynı evi ve eşyaları paylaşan veya hasta kişileri korunmasız olarak muayene eden sağlık personeline hastalığın bulaştığına dair bilgiler gelmektedir.
Hastalık genellikle 38 derecenin üzerinde yüksek ateşle başlar. Hastalığa soğuk terleme, baş ağrısı, genel bir rahatsızlık hali, yaygın vücut ağrıları, kuru öksürük, boğaz ağrısı ve solunum zorluğu ilave olur. Bazı vakalarda hastalık çok ağır seyreder. Solunum yetmezliği gelişir. Hastalara hastane bakımı hatta solunum cihazı gerekebilir.
Temel yayılma yolu öksürüktür. SARS’lı hastanın öksürerek ya da hapşırarak havaya damlacıklar saçması ve başka birinin onları soluması yoluyla yayılır. SARS’ın hava yoluyla veya hastalık bulaşmış nesnelerle de bulaşabileceği bildirilmektedir.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak, her ayın üçüncü cumartesi günü halk sağlığını yakından ilgilendiren çeşitli konularda halka açık konferanslar düzenlemekteyiz. Bu ay, Uzakdoğu’da ortaya çıkan ve tüm dünyaya korku salan SARS hastalığı (Ciddi Akut Solunum Yolu Yetersizliği Sendromu) hakkında hastanemizin Dahiliye Uzmanı Dr. Engin UÇAR sunumda bulunacaktır.
Değerli Basın Mensuplarına saygı ile duyurulur.
Dr.Asım Güzelbey
Genel Müdür
Tarih: 24 Mayıs 2003- Cumartesi
Yer: Sani Konukoğlu Tıp Merkezi-R Katı
Saat: 10:00-12:00
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin 10. kuruluş yıldönümü çeşitli etkinliklerle kutlanıyor.
Etkinlikler kapsamında 13-14 Mayıs’ta ulusal ve uluslararası boyutta bilim adamlarının konuşmacı olarak katılacağı bilimsel toplantı düzenlenecek. Toplantıya, Türkiye’deki ortopedi, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı doktorlar konuk olarak çağrıldı.
Bilimsel toplantıda, Dünya Sporcu Sağlığı Federasyonu Başkanlığı’nı da yapan, ortopedi ve travmatoloji dalında dünya çapında ünlü İsveçli bilim adamı Prof. Dr. Ejnar Eriksson, ‘’Menisküs Cerrahisi’’ ve ‘’ACL Rehabilitasyon’’ konulu sunumda bulunacak.
Prof. Dr. Talat Göğüş’ün onur konuğu olduğu bilimsel toplantının ilk bölümünde; Adnan Menderes Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bülent Alparslan ‘’Türkiye’de Artroskopi Cerrahisi’nin Dünü, Bugünü, Yarını’’, Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr Nedim Doral ‘’Avrupa’da Spor Travmatolojisi ve Geleceği’’, ‘’Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Halit Pınar ‘’Menisküs Tamiri’’, Çankaya Hastanesi’nden Prof. Dr. Asım Kayaalp ‘’Ön Çapraz Bağ Cerrahisi’’ konulu sunum gerçekleştirecek.
Toplantının ikinci bölümünde ise Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Karahan ‘’Omuz Artroskopisi’’, Çankaya Hastanesi’nden Opr. Dr. Uğur Gönç ‘’Ayak Bileği Artroskopisi’’, İstanbul Acıbadem Hastanesi’nden Doç. Dr. Uğur Halklar ‘’Patella İnstabilitesi’’, Başkent Hastanesi’nden Doç. Dr. Murat Hersekli ‘’Diz Artroskopisi’nde Güncel Kavramlar’’, Başkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Reha N.Tandoğan ‘’Diz Protezi Komplikasyonları Önlemleri ve Çözümleri’’ konulu sunum yapacak.
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Ortopedi ve Travmataoloji Hastalıklaru Uzmanlarından Dr. Cenk Cankuş ‘’Ortopedi-Travmatoloji ve Artroskopik Cerrahide Özel Sani Konukoğlu Deneyimi’’ ve Dr. Hasan Can Köseoğlu ‘’Yüksek Tibial Osteotomi’’ konulu sunumda bulunacaklar.
Toplantının 14 Mayıs’ta düzenlenecek sosyal programı kapsamında, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin bilimsel toplantıya konuk ettiği konuşmacı ve davetlilerinin katılımıyla Gaziantep ve Zeugma gezisi yapılacak.
PROF. DR. EJNAR ERİKSSON
1929 İsveç doğumlu olan Prof. Dr. Ejnar Eriksson, Genel Cerrahi, Ortopedi ve Travmatoloji Cerrahisi konusunda uzmanlık yaptı. Uluslarası alanda çeşitli ortopedi ve travmatoloji derneğinin onursal üyesi olan Prof. Dr. Eriksson, İsveç’te tıp fakültesi mezuniyet sonrası eğitim komite danışmanlığı ve Avrupa Spor Yaralanmaları, Diz Cerrahisi Derneği başkanlığı görevlerinde de bulundu.
Çeşitli ülkelerde düzenlenen ortopedi, spor yaralanmaları ve diz cerrahisi konulu kongrelerde başkanlık yapan Prof. Dr. Eriksson’un, uluslararası bilimsel yayınlarda 330 makalesi yer aldı.
Trafik kazasında ayağı ve iş kazası sonucu parmağı kopan iki hastanın uzuvları, Sani Konukoğlu Hastanesi’nde yapılan başarılı operasyonlarla yerine dikildi.
Sani Konukoğlu Hastanesi Başhekimi Dr.Azmi Serin, hastanelerinde, 1998 yılından bu yana Gaziantep ve çevresinde meydana gelen travmatik ekstremite ampütasyonlarına (travma sonrası gelişen uzuv kaybı-kopması) özveri ile müdahale edildiğini söyledi.
Bugüne kadar başarılı 82 küçük ve 21 büyük travmatik ekstremite ampütasyon ameliyatı gerçekleştiğini belirten Dr. Serin, “Bu sayı hastanemizin Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinin Türkiye’de önemli bir misyona sahip olduğunun göstergesidir” dedi.
Hastaların kopan uzuvlarını başarılı operasyonlarla yerine diken Sani Konukoğlu Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Dr.Cenk Cankuşise operasyonların başarılı geçmesinin mutluluğunu yaşadıklarını bildirdi.
Geçirdiği trafik kazası sonrasında ayağı kopan 6 yaşındaki Güney İnce’nin kaza sonrasında, Suriye’de bir Türk firmasının fabrikasında montaj yaparken sağ el 3. parmağı kopan 31 yaşındaki Metin Borak’ın ise olaydan 6 saat sonra Sani Konukoğlu Hastanesi’ne getirildiğini kaydeden Opr. Dr. Cankuş, şöyle devam etti:
‘’Her iki hastanın kopan uzuvları, ekip olarak gerçekleştirdiğimiz ve 4-6 saat süren başarılı operasyonlarla yerine dikildi. Bu tür durumlarda hastanın sağlığı çok önemlidir. Bu tür kazaların olmasını hiç kimse istemez. Ancak, olduğunda yapılması gerekenleri bilmekte de yarar var.
Kopma bölgesinden olabilecek aşırı kanamalar hastanın hayatını tehlikeye sokabilir. Basınçlı bandaj uygulaması en güvenli yöntemdir. Kopan parça temiz, tercihen steril bir beze sarılmalı. Naylon torbaya konup ağzı su almayacak bir biçimde sıkıca kapatılmalı ve buzlu, su dolu bir kaba konulmalı.. Parça soğumalı fakat donmamalı ve ıslanmamalı.’’
Opr. Dr. Cankuş, kopan parmaklara en geç 24, kol ve bacaklara ise 6 saat içerisinde operasyon yapıldığı taktirde başarı şansının yüksek olacağını sözlerine ekledi.
Özel Sani konukoğlu Hastanesi’nin 10. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında, düzenlediği Halka Açık Konferansta "Panik Atak" anlatıldı. Konferansa,konuşmacı olarak Psikiyatri Uzmanı Dr.Bülent Çekemkatıldı.
Panik Atak’ın fiziksel belirtilerle seyreden psikolojik bir sendrom olarak tanımlandığını belirten Dr. Çekem bu sendromu şöyle tarif etti ; “ Hastaların söylediği gibi yaşananlar hiçte basit değildir. Kimilerine göre hissedilenlerin tarifi mümkün değildir. Bu hissedilen fiziksel belirtiler, mideye bir şey çöküyor hissi, avuç içlerinde terleme, her tarafta sıcaklık hissetmek, hızlı ve şiddetli kalp atışları, ellerde titreme, diz ve bacaklarda güçsüzlük veya esneklik, iç titremesi, titreme duygusu, ağız kuruluğu, boğazda yumruk hissi , göğüste basınç, hızlı nefes alıp verme, bulantı veya ishal, baş dönmesi, sersemlik, göz kararması, gerçek dışılık hissi (rüyada gibiyim), açık olarak (net olarak) düşünememe, bulanık görme, kısmen felce uğramışlık duygusu, ayrılma ya da hayal gibi hareket etme duygusu, çarpıntılar veya düzensiz kalp atışları, ellerde, ayaklarda ve yüzde karıncalanma, göğüs ağrısı, bayılma hissi, soğuk ve ıslak eller gibi çok çeşitlidir ve bu belirtiler çoğu kez korkulan bir hastalığın taklididir. Kalp krizi, tansiyon yükselmesi, beyin kanaması ya da felç geçiriyor olma gibi. Ama gerçekte bunların hiçbiri olmuyordur. Üstelik bu belirtiler yukarıdaki hastalıkların herhangi birini yaşıyor olsanız bu kadar kuvvetli ve korkutucu olamaz. Bu noktadan bakınca panik atak aslında uyanıkken görülen bir kabusa benzer. Örneğin kalp krizi geçirdiği kabusu gibi ve hastalar bir kabustaki gibi çaresizdirler.”
Dr. Çekem, hastaları bu yaşadıklarının gerçekte olmadığına inandırmanın zor olduğunu, bu tür hastaların başlangıçta psikiyatrik tedaviye pek yanaşmadıklarını, bir dönemi acil servislerde ya da kardiyoloji servislerinde çare arayarak geçirebildiklerini, panik atağı tanıma, kabullenme ve tedavisine başlamanın ilk ve önemli adım bir adım olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti; “ Nöbet ya da ataklar gelmeye devam ettikçe, hastalarda iki temel belirti daha ortaya çıkar. Bunlardan birincisi beklenti anksiyetesi denen bu atakların tekrarlayacağı korkusudur. Hastaların beyni 'ya bunu tekrar geçirirsem' korkusuyla çok fazla meşgul olabilir. Bu durum hastayı depresyona sürükleyebilir. İkinci temel belirti de kaçınmalardır. Bu nöbetler yaşandıkça kişi bazı ortam ve durumlarda bulunmaktan kaçınır. Örneğin çarpıntısı olacağı korkusuyla spor yapmaktan, havasız kalacağı korkusuyla kapalı ortamlardan, herkesin içinde düşüp bayılabileceği korkusu ile kalabalık ortamlarda bulunmaktan, asansörlerden, toplu taşama araçlarından, toplantılardan vs. vs. kaçınmaya başlar. Kaçınmanın bir diğer görünümü de yalnız kalamamaya başlama yada bazı koşullarda yalnız bulunmama çabasıdır. Hasta başına bir şey geleceği korkusu ile hep yanında birini bulundurma - hatta küçük bir çocuk bile olabilir - eğiliminde olabilir. Bazı hastalar evden çıkamaz hale gelebilir. Kuaföre gidemez, Giysi almak için mağaza görevlisini eve çağırır.”
Son olarak, Panik Atak’ ın tedavisi ile ilgili açıklamada bulunan Dr. Çekem, “ Önce şunu belirtmekte yarar var. Panik atak sadece ve sadece psikiyatristlerin tedavi etmesi gereken bir hastalıktır. Tedavi bir çok yöntemin kombine uygulanması ile daha çabuk sonuç verir. Sadece ilaçla ya da sadece terapi ile iyileşmesi nadirdir. En önemlisi de belirttiğimiz gibi hastalık hakkında bilinçlenmedir. Örneğin alıştığımız bir panik nöbet türü birden başka bir görünüme bürünebilir. Onun için olabilecekleri bilmek hazırlıklı olmak çok önemlidir. Evde kendi kendini tedavi etmeye çalışmanın kendi kendine apandisit ameliyatı yapmaktan farkı yoktur. Mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır. hastalığın nüksedebileceği unutulmamalıdır.
Panik Atak’ı iyi tanımak, tedaviden kaçınmamak, tedavi için doğru adresi bulmak önemlidir. “ dedi.
Dr.Bülent Çekemtoplantı sonunda, katılımcıların sorularını yanıtladı.
Sani Konukoğlu Hastanesi’nde “Astım ve Allerjik Hastalıklar” konulu halka açık konferans verilecek.
İç Hastalıkları ve Alerji Uzmanı Doç. Dr. Atila ATEŞ tarafından Sani Konukoğlu Hastanesi’nde verilecek konferans, 30 Nisan Cumartesi günü, 10:00 -12:00 saatleri arasında düzenlenecek .
Sani Konukoğlu Hastanesi’nden yapılan açıklamada ; Allerji ve astımın, bağışıklık sistemi yetersizliğinden kaynaklanan hastalıklar arasında en sık görüleni olduğu bildirildi.
Allerjinin, günlük hayatımızda çevremizde bulunan çeşitli maddelere, vücudumuzun aşırı bir tepki göstermesi olduğu belirtilen açıklamada: “ Allerjik tepkiler sonucu insan vücudunda çok çeşitli hastalıklar oluşabilir. Bu hastalıkların oluşması için allerjinin yanında başka yardımcı etmenlerin de varlığına gerek vardır. Günümüzde kesin olarak alerjiyle oluştuğu kabul edilen hastalıklardan biri de astımdır.
Astım, kuru, hırıltılı öksürük ve nefes darlığı ile kendini gösteren bir hastalıktır. Astımda etkilenen organ akciğerlerimizdeki büyük ve küçük havayollarıdır. Bu havayollarında oluşan iltihap, şişme ve kasılma sonucu nefesle aldığımız havanın akciğerlere girişi ve özellikle çıkışı zor olur.Astımlı hasta kuru öksürük, hırıltı nefes darlığı ve tıkanma hissinden yakınır.
Astımlı bir hasta başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Ayrıca her astımlının kendine özgü özellikleri vardır. İlaç seçimi ve tedaviye uyum önemlidir.
Günlük hayatta sık karşılaştığımız sağlık sorunlarından biri olan allerji ve astım, doğru seçim ile tedavi, hastanın eğitimi ve yaşam tarzının yeniden düzenlenmesiyle artık korkulu rüya olmaktan çıkmıştır.” denildi.
Dünyadaki bilimsel gelişmelere bağlı olarak tıp alanında da her gün bir yenilikle karşılaşıyoruz. Sani Konukoğlu Tıp Merkezi, bilindiği gibi sağlık personeline ve halka yönelik bu gelişmelerden haberdar etmek amacıyla çeşitli organizasyonlar düzenlemektedir.Türk Jinekoloji Derneği Gaziantep Şubesi de bu çalışmalara katkıda bulunmaktadır.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak, Türk Jinekoloji Derneği Gaziantep Şubesi ile birlikte Doç. Dr. Ahmet ERK’in konuşmacı olarak katılacağı doktorlara yönelik mezuniyet sonrası eğitim programı çerçevesinde “Jinekolojide ve obstetrik’ de pessar kullanımı ve Hirsutizm’ de yeni tanı ve tedavi yöntemleri” konulu bilimsel bir toplantı düzenliyoruz. Doç.Dr.Ahmet ERK, yurt dışında akademik kariyer yapmış yurt içi ve yurt dışı çeşitli yayınları bulunan konuya son derece hakim bir akademisyendir.Bu konferansa Gaziantep’teki hekimler ve hastane doktorları davetlidir.
Değerli basın mensuplarına duyurulur.
Dr.Asım GÜZELBEY
Genel Müdür
TARİH: 27 NİSAN 2002
SAAT: 16:00
YER :SANİ KONUKOĞLU TIP MERKEZİ – TOPLANTI SALONU
KONUŞMACI : Doç. Dr. Ahmet ERK (Kadın Hastalıkları ve Doğum)
Gaziantep'in ötesinde bölgenin dünya standartlarındaki en gelişmiş sağlık kuruluşu olan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, aralıksız 10 yıldır şifa dağıtıyor.
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin, özellikle kalp-damar cerrahisi konusunda uzmanlaşan kadrosunun başarısı, bölgemizin yanı sıra, ülkemiz açısından da gurur verici düzeyde.
SANİ KONUKOĞLU’NUN ESERİ
SANKO Holding’in kurucusu, Türkiye’de sanayileşmenin önderlerinden, merhum Sani Konukoğlu, şifa bulmak için ülke ülke dolaşırken, hastanenin önemini “Hastane kapısında beklemeyen, hastanenin kıymetini bilemez” sözü ile dile getirmişti.
Gaziantep'te çağdaş teknoloji ile donatılan hastanenin kuruluş çalışmalarını başlatan Sani Konukoğlu’nun 1994 yılında aramızdan ayrılıncaya kadar sürdürdüğü idealini ailesinin gerçekleştirdiğini belirten Genel Koordinatör Gürkan Tural, ‘’1996 yılında hizmete giren Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, 255 yatak kapasitesi, 4 yoğun bakım ünitesi, 6 ameliyathane, tam donanımlı 3 ambulans ve alanlarında uzman 700 personeli ile bölge halkının yanı sıra, komşu ülkelerden gelen hastalara da 10 yıldır kaliteli sağlık hizmeti sunuyor’’ dedi.
Gaziantep’in ve bölgenin şifa merkezi olan hastanenin bu yıl 10. kuruluş yıldönümünün çeşitli bilimsel, sosyal ve kültürel etkinliklerle kutlanacağını kaydeden Tural, şöyle devam etti:
‘’Etkinlikler kapsamında Milli Eğitim Müdürlüğü ile işbirliği içerisinde ilköğretim öğrencilerine yönelik kompozisyon ve resim yarışması düzenledik. Ulusal ve uluslar arası düzeyde bilim adamlarının sunumda bulunacağı bilimsel etkinliklerin yanı sıra, halka yönelik bilgilendirme toplantıları, sağlık taramaları, personelin hedef alındığı sosyal aktiviteler bu programımıza yer alıyor. Gaziantep’e ve bölgemize kazandırılmış böyle önemli sağlık kuruluşunun 10. yaşını en geniş anlamda kutlamayı amaçlıyoruz.’’
DÜNYA STANDARTLARINDA SAĞLIK UYGULAMASI
Dünya standartlarında hizmet veren ve gözde hastanelerden biri haline gelen Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, sektöründe ayrıcalıklı bir yere sahip. Acil servis, laboratuvar,radyoloji, nükleer tıp, kardiovasküler cerrahi, genel cerrahi, beyin cerrahisi, çocuk cerrahisi, dahiliye, gastroenteroloji, endokrinoloji, kulak-burun-boğaz, pediatri, kardiyoloji, göğüs hastalıkları, üroloji, ortopedi ve travmatoloji, fizik tedavi ve rehabilitasyon, plastik rekonstrüftik cerrahi, dermotoloji ve üremeye yardımcı tedavi merkezi ile uzman doktor kadrosuyla tanı ve tedavi yöntemlerini uyguluyor.
İLK KALİTE BELGESİ ALAN HASTANELER ARASINDA
Modern işletme anlayışının tüm gerekleri yerine getirilen hastane, aynı zamanda ISO-9001 Kalite Yönetim Belgesi'ni Türkiye'de alan 6., özel hastaneler içinde ise 4. sağlık kuruluşu oldu. Hastane, belgesini günün koşullarına uydurarak TS EN ISO 9001:2000 versiyonu ile yeniledi ve bu konudaki ciddiyetini de ortaya koydu.
YÜKSEK TEKNOLOJİ VE BİLİMSELLİK ÖN PLANDA
Hastalara en kısa zamanda, en ekonomik şekilde teşhis konularak tedavi yöntemlerinin uygulanması ile bilinen Özel Sani Konukoğlu Hastanesi; hasta haklarına saygılı, güleryüzlü, sevgiye dayalı, yüksek teknolojinin kullanıldığı ve bilimselliğin öne çıkarıldığı dinamik yönetim anlayışı ve modern yapısı ile uzun yıllar daha bölgesine hizmet etmenin misyonunu taşıyor.
HİZMET PORTFÖYÜ GENİŞ
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi aynı zamanda; SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı, özel kurum ve kuruluşlar ile özel sağlık sigortası mensuplarına kaliteli sağlık hizmeti sunuyor.
Tiroid bezi boynun ön kısmına yerleşik, sağ ve sol kanattan oluşan, isthmus adı verilen ince bir köprü ile bu kanatların birbirine bağlandığı, kelebek şeklinde bir organdır. Görevi; tiroid hormonlarını üretip, vücudun ısı ve metabolizma dengesini sağlamaktır.
Tiroid hastalıkları, ülkemiz için özel önem taşımaktadır. Çünkü Türkiye, tiroid hastalıklarının yaygın görüldüğü ülkelerden biridir.
Guatr, tiroid bezinin her türlü büyümesine verilen genel isimdir.
Değişik Guatr tipleri vardır. Bunlar :; genel büyüme, nodüler dediğimiz yumru gibi, toprak gibi büyüme( nodüler Guatr) , genel ve yumru gibi büyümenin bir arada oluşu (diffüz, Nodüler Guatr) ile bezin şekline göre sınıflandırılabilir.
Orhan Akyürek isimli hasta çarpıntı, nefes darlığı, uykusuzluk gibi yaşam kalitesini olumsuz etkileyen şikayetlerle hastanemize başvurdu. Tedavi olacağına dair ümidi kalmamıştı. Hastanın tiroid bezi, boyun yerine göğüs boşluğunda büyümüştü. Bu bez kalbin ana damarlarına, yemek borusuna ve nefes borusuna oturmuş durumda idi. Hastanın, göğüs boşluğundaki tiroid bezi diğer organlara zarar vermeden, başarılı bir operasyonla çıkarıldı.
Ülkemizde 1999 yılında yaşanan ve kötü sonuçlarla dolu olan doğal afetlerden sonra karşılaşılan çaresizlik ilk yardımın ne denli önemli olduğunu göstermiştir.
İlk Yardım; herhangi bir kaza veya tehlikeye düşüren zaman içerisinde, sağlık görevlilerinin yardımı gelene kadar veya söz konusu insanın sağlık merkezine götürülene kadar geçen zamanda hayatın kurtarılması veya daha kötüye gitmesine engel olmak amacıyla yapılan müdahalelere ilk yardım denir.
İlk yardım tıbbi bakımın alternatifi değildir.Ancak ilk yardım eğitimi alan kişiler, durumu ve aciliyetin derecesini tayin etme ve profesyonel tıbbi yardım ulaşana kadar yapılabilecek en doğru şeyleri belirleme yeterliliğine sahiptir.
İlk yardım inceleme ve araştırmayla başlar.Bir yaralıya yaklaşmadan önce olay yerinde yaralı ve kurtarıcının hayatını tehlikeye atabilecek faktörlerin önlenmesi gerekir.Daha sonra yapılan ilk inceleme yaralının hayatını kurtaracak işlemlerin hemen uygulanmasının gerekip gerekmediğini belirler.
Unutulmamalıdır ki; zamanında yapılacak basit ve etkili bir yardımla hasta yada yaralının hayatı kurtarılabilir.
Toplumumuzda ilk yardım bilincinin çok yetersiz olması nedeniyle, hastaya yapılan ilk müdahalelerdeki yaklaşım hataları hastanın durumunun daha da kötüleşmesine neden olabilmektedir..Burada önemli olan “ilk yardım”ı bilen kişinin müdahalede bulunmasıdır.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak, ilk yardım konusunda halkı bilgilendirmek ve bilinçlendirmek amacıyla “İlk Yardım” konulu halka açık konferans düzenledik. Konferansa hastanemizin Acil Servis Sorumlu Hekimi Dr.Suat Özerbaşkonuşmacı olarak katılacaktır.
Basın Mensuplarına Saygı ile Duyurulur.
Dr. Asım GÜZELBEY
Genel Müdür
Yer: Sani Konukoğlu Tıp Merkezi- R Katı
Tarih: 19 Nisan 2003 Cumartesi
Saat: 10:00-12:00
Trafik kazası sonucu getirildiği Gaziantep Sani Konukoğlu Hastanesi’nde kalp yaralanması tanısıyla ameliyata alınan hasta kurtarıldı.
Sani Konukoğlu Hastanesi Başhekimi Uzman Dr.Azmi Serin, kalp yaralanmalarının nadir görüldüğünü, ancak ölümcül klinik durumlar oluşturan acil müdahale gerektiren bir durum olduğunu ve bu hastaların çoğunun bir sağlık merkezine ulaşmadan veya hastanede tanı konma aşamasında hayatını kaybettiğini söyledi.
Sani Konukoğlu Hastanesi’ne 22 Mart’ta trafik kazası nedeniyle getirilen Ömer Sarısoy’un, kalp yaralanması tanısı ile acil olarak ameliyata alındığını belirten Dr. Serin, ‘’Hastanemize getirildiğinde genel durumu kötü ve şuuru kapanmak üzere olan hastanın göğsünde ve karnında şiddetli hassasiyet, sol femur kemiğinde kırık tespit edildi’’ dedi.
Acil yapılan ekokardiyografide kalp tamponadı (Kalbi çevreleyen zar içinde kan birikimi) saptanması üzerine hastanın acil olarak kalp cerrahisi ameliyathanesine alındığını kaydeden Dr. Serin, şöyle devam etti:
‘’Ameliyat ekibinde Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr.Cahit Dinler, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Mustafa Erdoğan, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Dr. Hasan Can Köseoğlu ile Anestiyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Dr. İbrahim Atakan yer aldı.
Kalbi duran hastaya kalp masajı yapılarak ameliyata başlandı. Hasta önce kalp akciğer makinesine bağlandı. Kalpte sağ karıncıktan, akciğeri besleyen damara devam eden yırtık belirlendi ve onarıldı. Kalbi besleyen bir damarın da zedelendiği görülerek o damarda by-pass yapıldı. Hasta kalp akciğer pompasından ayrıldıktan sonra göğsü kapatıldı.
Hastanın karın içinde de kanaması olduğu tespit edildi. Dalakta yaralanma vardı ve hastanın dalağı alınarak kanama durduruldu. Karnı kapatıldıktan sonra ortopedi uzmanı tarafından sol bacaktaki kırığa müdahale edildi. 20 kişinin katıldığı ve toplam 7 saat süren operasyon sırasında hastaya 18 ünite kan nakli yapıldı.”
Ameliyattan sonra bir süre akciğer sorunu yaşayan hastanın bir hafta sonra yoğun bakımdan servis odasına alındığını anlatan Dr. Serin, ‘’Servisteki odada takip ve tedavi edilen hastanın genel sağlık durumu iyi olup taburcu edilecektir” diye konuştu.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi, Gaziantep ve bölgeye verdiği hizmetleri komşu ülkelerin büyük kentlerine de yaymış, Bağdat’taki Olympıc Hospıtal ile yaptığı anlaşma gereği her ay belli sayıda hastanın tedavisini üstlenmiştir.
Hastanemiz, bu doğrultuda 28 Mart 2002 Perşembe günü Irak’ın başkenti Bağdat’tan gelen 5 hastanın tedavisini gerçekleştirmektedir.Hastanemizin bu 5 hastaya uyguladığı teşhis ve tedaviler hakkında bilgi vermek amacıyla 5 Mart 2002 Cuma günü saat 10:00’da hastanemizin Genel Müdürü Dr.Asım GÜZELBEY , Iraklı Doktor Kazım KERİM ve Dr.Sündüz konuşacağı basın toplantısı düzenlenmektedir.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi , Gaziantep’e ve bölgeye verdiği hizmetten sonra şimdi de komşu ülkelere açılıyor. Şehrimizde modern teknolojisi, alt yapısı ve seçkin kadrosuyla hizmet veren Sani Konukoğlu Tıp Merkezi, Irak’la yapılan anlaşma uyarınca kapılarını orada şifa bulamayan komşu ülke insanına açıyor.
Bu doğrultuda 9-12 Eylül 2001 tarihinde Sani Konukoğlu Tıp Merkezi sağlık ekibinin Bağdat’a yaptığı ziyaret sırasında Irak Sağlık Bakanlığı ve Bağdat’taki partner hastane olan Olympıc Hospıtal ile yapılan anlaşma gereği, her ay belli sayıda hastanın Sani Konukoğlu Tıp Merkezi’ nde tedavi olması prensip olarak kabul edilmiştir
Bilindiği üzere Bağdat’ın Dünya’ ya açılan önemli pencerelerindenden biri Gaziantep’tir. Çünkü havayolu ulaşımının olmadığı bu kent için sadece haftada bir gün Bağdat-Gaziantep tren seferi yapılmaktadır.
28 Mart Perşembe günü, Gaziantep’e trenle Irak’tan hastalar gelecektir. Hastaların tedavisinin yanı sıra, gelen doktor ve hemşire eğitimi de Sani Konukoğlu Tıp Merkezi tarafından yapılacaktır. Bu çerçevede Iraklı 2 tane doktor Sani Konukoğlu Tıp Merkezi’ne gelmektedir.
Değerli basın mensuplarına saygı ile duyurulur.
Dr. Asım Güzelbey
Genel Müdür
Hollanda’nın en büyük 4 sigorta şirketinin birleşmesinden oluşan AGIS Groep Türkiye’de içlerinde Sani Konukoğlu Tıp Merkezi’nin de bulunduğu 25 hastaneyle antlaşma imzaladı.
Anlaşmaya göre, Hollandalı sigortalılar Türkiye’deki hastanelerden sigorta kapsamında sağlık hizmeti alabilecektir. Aynı zamanda, Hollanda’da yaşayan sigortalı Türk vatandaşları da bu anlaşmadan yararlanabilecektir.
Bu anlaşma diğer sektörlerde olduğu gibi sağlık sektöründe de globalleşmeye doğru atılmış önemli bir adımdır. Böylece, ülkemizin yanı sıra şehrimiz, şehrimizin yanı sıra Sani Konukoğlu Tıp Merkezi dünya insanına hizmet etme imkanı bulacaktır.
Anlaşma sağlanan 25 hastanenin ismi ekte sunulmuştur.
Değerli basın mensuplarına duyurulur.
Dr. Asım GÜZELBEY
Genel Müdür
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi’nin politikasına uygun ciddiyet ile çalışan, Tüp Bebek Merkezi’miz, 4 yıldır çocuk sahibi olmak isteyen çiftlere hizmet vermeye devam ediyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinin ilk ve tek tüp bebek Merkezi’nin konusunda uzman deneyimli ekibine,Jinekolog Op.Dr.Ali Tahtacı ve Embriyolog Şükrü Yaylagül katıldı.
O günden bu yana Merkezimizde infertilitenin (kısırlığın) nedenleri tespit edilip, aileye en uygun tedavi yöntemler uygulanabilmektedir.
Çocuksuz ailelerin umut kaynağı olan, Sani Konukoğlu Tıp Merkezi Tüp Bebek Ünitesi’nde mikroenjeksiyon (ICSI) tüp bebek (IVF) sperm sayısının 0 olduğu vakalarda uygulanan TESE yöntemi dahil en yeni yöntemler son teknoloji ile uygulanabilmektedir.
Değerli Basın Mensuplarına Saygı ile Duyurulur.
Doç.Dr. Ertan KERVANCIOĞLU
Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezi
Ayrıntılı Bilgi ve Başvuru İçin :
Tel: 0.342.326 95 55
Fax: 0.342.326 95 54
Tiroid bezi,vücudun dengeli bir şekilde fonksiyonunu sağlayabilmesi için önemli bir hormondur. Tiroid’in hormon düzeylerinin artması ya da azalması, vücuttaki sistemler üzerinde olumsuz ve ciddi etkilere neden olur
Tiroid bezi hastalıklarının en yaygın görülen şekli, guatr hastalığıdır. Guatr Türkiye’de yöresel olarak görülen bir hastalıktır. Yapılan araştırmalar, Türkiye’de guatr hastalığının görülme oranının %30 olduğunu göstermektedir. Tiroid bezi hastalıkları, ülkemiz açısından önem taşımaktadır.
Tiroid hastalıklarına dikkatleri toplayan önemli gelişmelerden bir tanesi de tıbbi tedavinin ciddi bir oranda cerrahi tedavinin yerini almasıdır. Bu gelişmeler sayesinde hastaların cerrahi müdahaleye gerek kalmadan tıbbi tedaviyle iyileşmeleri sağlanmaktadır.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak, her ayın üçüncü Cumartesi günü halkımızı bilinçlendirmek ve tıbbi gelişmelerden haberdar etmek için bu ayda halka açık “Tiroid Hastalıkları” isimli konferans düzenliyoruz.
Değerli basın mensuplarına duyurulur.
Dr.Asım GÜZELBEY
Genel Müdür
TARİH : 16 MART 2002- Cumartesi
SAAT : 09:30 – 11:00
YER : Sani Konukoğlu Tıp Merkezi-Restorant Katı
KONUŞMACI :Uz.Dr.Mehmet Baştemir (Dahiliye ve Endokrinoloji Uzmanı)
Nükleer Silahlar, yüzlerce kilo ağırlığında konvansiyonel patlayıcı içerir. Patlamalar tek bir büyük patlama veya küçük patlamalar şeklinde olabilir. Nükleer Silahlar, aynı anda birçok etki yapan, çok geniş alanlara yayılabilen ve radyolojik etkilere sahip silahlardır. Nükleer Silahların etkileri çarpma, termal radyasyon, yüksek ısı, elektromanyetik dalga etkileri ve radyoaktif serpintidir. Çarpma etkisi insanları, yıkılan binaların enkazı altında bırakarak ya da fırlatarak ciddi yaralanmalara neden olur. Yüksek basınç nedeniyle de özellikle, hava içeren iç organlarda hasar oluşturur. Isı etkisi ise deri yanıklarına ve körlüğe neden olur. Nükleer silahlarla ortaya çıkan en büyük tehlike iyonize radyasyondur.
Kimyasal Silahlar, katı, gaz, ve sıvı halde bulunan, kimyasal özellikleri ile canlı organizmaların hücrelerine etki ederek, kitleleri öldürücü, yaralayıcı ve kapasite azaltıcı etki gösteren kimyasal ajanlardır.
Biyolojik Silahlar, bitki, hayvan ve insanlara ölüm, hastalık veya zarar vermek amacıyla mikroorganizmalar ya da bunlardan elde edilen toksinlerle yapılan silah türüdür. Yayılması, genellikle havayoluyla, yiyecek, içecek veya vektörler yoluyla sağlanır.
Son günlerde olası bir savaş tehdidi karşısında, topluca hazırlıklı olmak alınacak en önemli önlemler arasındadır. Nükleer, Kimyasal, Biyolojik Silah tehdidine karşı hazırlık ise yeterli bir halk sağlığı alt yapısı ile yetkili ve ilgili kurumlarla toplum arasında iyi örgütlenmiş bir haberleşme ağının kurulmasını içerir. Bir tehdit varlığı söz konusu olduğunda ya da böyle bir değerlendirme yapıldığında yetkili makamlarca kamunun açıkça aydınlatılması, alınan ve alınacak önlemlerin açıklanması ve yurttaşların nasıl davranacakları konusunda ayrıntılı olarak bilgilendirilmeleri gereklidir.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak, Acil Tıp Derneği işbirliğiyle olası Nükleer, Kimyasal, Biyolojik, Kimyasal Silah tehdidine karşı kamunun aydınlatılması amacıyla “Nükleer, Biyolojik, Kimyasal Silahlar Etkileri ve Tedavisi” konulu sempozyum düzenledik. Toplantıya tüm halkımız davetlidir.
Değerli Basın Mensuplarına Saygı İle Duyurulur.
Dr.Asım Güzelbey
Genel Müdür
Tarih: 15.03.2003 Cumartesi
Yer: Gaziantep Ticaret Odası Konferans Salonu
Saat: 14:00-17:00
500 kişinin çalıştığı, yılda 4500 ameliyatın yapıldığı, bugüne kadar 215.000 kişinin çeşitli sağlık hizmetlerinden yararlandığı Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak, 2002 yılında sosyal güvenlik şemsiyesi altında olan ya da olmayan herkesin istediği sağlık kuruluşlarından istifade edebilme fırsatını bulabilmesi gerektiği inancındayız.
Bunun sağlık sektöründe rekabet ve kalite getireceğini resmi hastanelerde de yığılmayı önleyeceği kesindir.
Yaşanan birçok sorunların içinde sağlık sorunları da göz ardı edilmeyecek boyutlardadır. Bugün kutladığımız 14 Mart Tıp Bayramında sağlık sorununu en aza indirmiş bir Türkiye temenni eder, tüm meslektaşlarımın Tıp Bayramını kutlarım.
Asım GÜZELBEY
Sanko Tıp Merkezi Genel Müdürü
Özel Sani konukoğlu Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Meltem Ege, çocukları hastalıktan korumak için zamanında aşılatılmaları gerektiğini belirterek, anne ve babaları, korumanın her zaman için tedavi etmekten daha ucuz, kolay ve yüz güldürücü olduğunu unutmadan, çocuklarının aşılarını mutlaka zamanında yaptırtmaya özen göstermeleri konusunda uyardı. Dr. Ege, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, halkı bilgilendirmek amacıyla düzenlenen konferanslar dizisi kapsamında, "Aşılar ve Aşı Uygulamalarındaki Yenilikler" konusunda konferans verdi.
Aşılamanın, hastalık yapıcı etkileri azaltılmış veya değiştirilmiş mikroorganizmaların canlılara verilerek, verildiği kişide önemli bir problem oluşturmadan, doğal yollardan geçirilmiş enfeksiyon sonrası oluşan dirence benzer bir yanıt sağlanabilmesi için yapılan bir uygulama olduğunu kaydeden Dr. Ege, ‘’Aşılama ile bazen hayat boyu koruma, bazen kısmi, bazı aşılamalar da belirli aralıklarla tekrarlanmaları durumunda uzun süreli koruma sağlıyor’’ dedi.
"Aşı yapımından sonra oluşan ‘antikor’ denilen maddeler koruyuculuk yönünden bir göstergedir ancak kişinin antikorun olması tam korunma için yeterli değildir" diyen Dr. Ege, şöyle devam etti:
‘’Aşılar çeşitlerine göre uygulama şekli ve yerinin birbirinden farklılık gösterir. Bazı aşılar ağızdan (çocuk felci), bazıları kas içine (difteri, boğmaca, tetanos, hepatit B, kuduz vs.), bazıları deri içine (BCG), bazıları da deri altına (kolera, tifo, sarı humma vs.) uygulanır. Uygulama bölgeleri de bebeklerde genellikle uyluk, büyük çocuk ve erişkinlerde omuzun hemen altındaki deltoid bölgesidir.
"Aşı teknolojisindeki ilerlemeler aynı zamanda birden fazla aşının uygulanabilmesini olanaklı kılmıştır ve aynı anda uygulanabilen aşıların oluşturduğu immun cevap dikkate alındığında; birlikte uygulanan aşıların birbirlerinin cevaplarını etkilemediği görülmektedir. Örneğin, difteri, boğmaca, tetanos, çocuk felci ve hemofilus influenza b aşıları zamanımızda aynı anda ve hatta aynı enjektör içinde uygulanabilmektedir.’’
BEBEKLERDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Bebeklerin bazen ağızdan verilen aşıları kusarak çıkartabildiklerini, eğer aşı verildikten 15-20 dakika içinde kusma olmuşsa ağızdan verilen aşının yeniden verilmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Ege, sözlerini şöyle tamamladı:
‘’Eğer 2. defa verilen aşı tekrar kusmaya yol açmışsa aşı ertesi gün tekrar verilmelidir. Ağızdan verilen çocuk felci aşısı, bebeğin anne sütü ile beslenmesine ara verilmesini gerektirmez. Aşılar, ihtiyacı olan bireye yeterli immun cevabın oluşturulabileceği zamanda ve ihtiyaç duyulan dönemde uygulanmalıdır. Birçok aşının yeterli koruma sağlayabilmesi için birden fazla defa yapılması gerekir, ayrıca bazı aşılarda güçlendirme ve korunmanın devamı için belli aralıklarla rapel (booster) dozlarına ihtiyaç vardır.
Aşı doz aralıklarının önerilen standart süreden uzun olması, oluşacak antikor konsantrasyonunu azaltmaz ve bu nedenle aşı aralıklarının uzaması halinde aşılamaya yeniden başlamak gereksizdir, tersine önerilenden daha kısa aralıklarla yapılan aşılamalarda yeterli antikor cevabı sağlanamaz."
Yaşlıları Koruma Derneği ve Sani Konukoğlu Tıp Merkezi işbirliği ile Gaziantep Huzurevi’nde kalanlar tepeden tırnağa sağlık taramasından geçirildi.
Üç hafta süren çalışma kapsamında, huzurevinde kalan 58 kişi Sani Konukoğlu Tıp Merkezi ekibi tarafından ziyaret edilerek, sağlık taramasından geçirildi ve rahatsızlığı bulunanlar Sani Konukoğlu Tıp Merkezi’nde tedavi edildi.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi Acil Servis Sorumlu Hekimi Dr.Suat Özerbaş, sağlık taramasından geçirilen 58 kişiden 8’inin sağlığının iyi olduğunun saptandığını, 30’una tedavisi için reçete yazıldığını ve tedavilerinin huzurevinde yapıldığını, 19’unun hastanede ayakta, 1’inin ise hastaneye yatırılarak tedavi edildiğini söyledi.
Check-up programının, huzurevi sakinlerinin yaş ve cinsiyet gibi faktörleri göz önünde tutularak hazırlandığını kaydeden Dr. Özerbaş, “İlk hafta huzurevinde yaptığımız ön taramada, sistemik muayene, elektrokardiyografi ve laboratuarda kan tetkikleri (Saturasyon ‘kandaki oksijen oranı’, tam kan sayımı, Glikoz, Kreatinin, ALT ‘karaciğer enzimi’) gerçekleştirildi. İkinci ve üçüncü hafta ise ön tetkikler sonucunda, hastanede tedavisi uygun görülenler tedavi altına alındı.” dedi.
Gaziantep Yaşlıları Koruma Derneği Başkanı Tuğba Mazıcıoğlu ve Başkan Yardımcısı Ayşen Durucu, “Derneğimize ayni ve nakdi yardımlarını esirgemeyen Sani Konukoğlu Tıp Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu’na, bu kez de yaşlılarımızın sağlığını düşünmesinden dolayı minnettarız” diyerek, memnuniyetlerini dile getirdiler.
TATİL YAP, KİLO VER !
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi, Acıbadem Sağlık Grubu ve Fethiye’deki Lykia World Tatil Köyü işbirliği ile ideal kiloya ulaşmak için farklı bir yaklaşım sunan “Kalıcı Zayıflama Programı” na Eylül ayında başlıyor.
Kalıcı Zayıflama Programı’nın en önemli özelliği, kilo vermek isteyen kişinin, beslenme ile ilgili temel yanlışlıklarını değiştirerek ideal kilolarına ulaşabilmelerini sağlıyor. Program endokrinoloji uzmanı, fizyoterapist, diyetisyen işbirliği ile yürütülecek olup, laboratuar tetkikleri, doktor kontrolleri, fiziksel aktiviteler, diyet programları, psikolojik danışmanlık ve beslenme eğitimlerinden oluşmaktadır. Uygulama ise, Fethiye’de dağlar, çam ormanları ve turkuaz mavisinin buluştuğu Kıdrak Koyu’nda Lykia World Tatil Köyü’nde gerçekleşecektir.
Programa katılmak isteyen, katılımcılar, öncelikle Gaziantep Sani Konukoğlu Tıp Merkezi’nde bir dizi test ve görüşmelerden geçiyor. Daha sonra 2 ve ya 4 hafta arasında değişen sürelerde Lykia World’de beslenme ve diyet uzmanı, spor antrenörü ve psikolog tarafından “Kalıcı Zayıflama Programı”nı uygulamaya başlıyorlar. Katılımcılar Gaziantep’e döndükten sonra üç ay boyunca Sani Konukoğlu Tıp Merkezi tarafından yönlendirilip, takip edilecektir.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi’nin, modern altyapıya sahip bir hastane olması bu kapsamlı programda Lykia World’ ün hastanemizi seçmesinde önemli bir neden olarak gösteriliyor.
Programla ilgili ayrıntılı bilgi vermek amacıyla 03 Eylül 2002 Salı günü saat 10:00’ da hastanemiz Genel Müdürü Asım GÜZELBEY, Endokrinoloji Uzmanı Dr.Mehmet BAŞTEMİR, Fizyoterapist Dr. Özlem ATAY, Diyetisyen İrem ÜNAL’ın konuşmacı olarak katılacağı basın toplantısı düzenledik.
Değerli basın mensuplarına saygı ile duyurulur.
Dr. Asım GÜZELBEY Genel Müdür
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Diyetisyeniİrem Ünal, Sağlıklı beslenmenin vücudun ihtiyaç duyduğu besinlerin yeterli,dengeli ve düzenli bir şekilde alınması ile sağlanabildiğini, yalnız alınması gereken besin ihtiyacının kişiden kişiye farklılık göstermekte olduğunu kişinin yaşı, cinsiyeti, boyu,çalışma durumu, fiziksel aktivite alışkanlıkları, gebe, emzikli ve hastalık gibi özel durumları alınması gereken besinlerin kalori hesabında belirleyici kriterler olduğunu söyledi.
Diyetisyenİrem Ünal, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, halkı sağlık konusunda bilgilendirmek amacıyla düzenlenen konferanslar dizisi kapsamında, ‘’Sağlıklı Beslenme’’yi anlattı.
Beslenmenin sağlığı etkileyen en önemli çevresel faktör olduğunu vurgulayan Diyetisyen Ünal; “Yanlış beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak şişmanlık, raşitizm, kansızlık gibi bir çok hastalığın yanı sıra kişide şişmanlık veya zayıflığa bağlı içine kapanıklık , toplum içine girememe suçluluk duygusu, depresyon ve bunların tedavisi için harcanan bir bütçe beraberinde gelmektedir. “ dedi.
Sağlıklı beslenmemiz için gerekli olan besinlerin, vücudumuzda sağladığı yararlar bakımından beş grupta toplanmakta olduğunu belirten Ünal “İyi kalite protein ve minerallerden zengin olan et, balık, tavuk, yumurta ve kuru baklagiller bir grubu oluşturmaktadır.Bu gruptaki yemekler genelde sofralarımızda ana yemek olan sunulurlar.Kan yapımı, kasların güçlenmesi ayrıca büyüme ve gelişme için gereklidir.Özellikle balıklar vücut için gerekli esansiyel yağ asitleri bakımından zengindir.Her yaştaki insanın haftada en az bir kez balık tüketmesinde yarar vardır.Gelişme çağındaki çocukların günde bir yumurta, öğle ve akşam yemeklerinde et, balık, tavuk ve kuru baklagillerin birini tüketmesi gerekir.İlerleyen yaşlarda bu besin grubunu tüketirken dikkat edebilecekleri birkaç öneriyi şu şekilde sıralayabiliriz; et grubunun kendi yapısında yağ bulunması sebebiyle etli pişirilen yemeklere yağ konulmasına gerek yoktur.Bu gruptaki besinleri sebzelerle karışık pişirerek daha bir öğün tüketilmesi sağlanabilir.Tavuk ve hindinin göğüs eti but kısmıyla aynı protein içeriğine sahiptir.Bu nedenle buttan gelecek yağı azaltmak için göğüs etini tercih etmeliyiz.Kuru baklagiller bitkisel protein oldukça zengin ve düşük yağ içerikli lifli besinlerdir.Özellikle kolesterol yüksekliğinde haftada bir tüketilmesinde fayda vardır.
Süt. yoğurt , peynir ve diğer süt ürünleri başka bir besin grubunu oluşturmaktadır. Bu besinlerde protein bakımından zengin ayrıca kalsiyum içeren besinlerdir.Büyüme ve gelişmede, kemik ve dişlerin gelişiminde, sinir ve kasların düzenli çalışmasında fayda sağlamaktadır.Aynı zamanda A ve bazı B grubu vitaminlerinden de zengindir.Özellikle gelişme çağında sabahları bir kibrit kutusu peynir ve günde iki su bardağı süt veya yoğurt tüketmek gerekir.Süt sevmeyen çocuklar için peynir ve yoğurdun miktarını arttırarak veya diyetine sütlü tatlılar ilave ederek günlük alması gerekli kalsiyum sağlanabilir.
Diğer bir grup ise sebze ve meyvelerdir.Bu gruptakiler de özellikle C, A, E ve daha birçok vitamin çocuğun büyümesi ve hastalıklardan korunması açısından gereklidirler.Gün içinde sebze ve meyvelerden 4-5 porsiyon tüketmek gerekir.Bunlardan birini sebze yemeği, diğerini etli bir yemeğin yanında sulama diğer üç porsiyonu da meyve şeklinde tüketebiliriz.
Vücudun enerji kaynaklarından olan bir grup ise tahıllardır.Aynı zamanda bitkisel proteinler ve B grubu yönünden zengindir.Ekmek çeşitleri, pilavlar, makarna her türlü hamur işi ve unlu tatlılar bu gruba girmektedir.Kişinin çalışma durumuna göre 6-10 dilim arası ekmek yenilebilir.Ekmekten azaltarak pilav ve makarna ( 4-5 yemek kaşığı) çorba gibi ilaveler yapılabilir.Yetişkinler bu grupta tercihlerini esmer pirinç, kepekli ürünler gibi daha lifli besinlerden yana kullanabilirler.Çocukların çok fazla karbonhidrat ağırlıklı beslenmelerini engellemek için bu besinleri zenginleştirip yemelerini sağlayabiliriz.Yoğurtlu veya peynirli makarna gibi …
Diğer bir grup ise yağlar ve tatlılardır.Bu grupta tereyağı A vitaminden, bitkisel yağlar E vitamininden pekmez demirden zengindir. Gününü genellikle oturarak geçiren yetişkin biri için günlük toplam 1-2 yemek kaşığı yağ ve 1-2 yemek kaşığı şeker, bal, reçel, pekmez türü bir besin yeterli gelir.Tabi bu miktar kişinin günlük aktivitesi arttıkça artar.” şeklinde açıklamada bulundu.
Şişmanlığın alınan enerjinin, harcanan enerjiden fazla olması olarak tanımlandığını söyleyen Ünal Şöyle devam etti ; “Genetik yatkınlık, endokrin faktörler, psikolojik durum, fiziksel aktivite ve alışkanlıklarda şişmanlığa zemin hazırlamaktadır.Ailesel yağ hücreleri fazlalığı, hormonların düzensiz çalışması, strese bağlı kişinin kendini yemeğe vermesi, aşırı hareketsiz yaşam, kişinin yanlış beslenme alışkanlıklarından vazgeçememesi –aşırı çerez, çikolata yemek- gibi faktörlerde şişmanlığa sebep olmaktadır.”
Diyetisyen Ünal, konferansının ardından katılımcıların yönelttiği soruları yanıtladı
Bu arada, katılımcıları bilgilendirmek amacıyla Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Halkla İlişkiler Sorumlusu Hande Direkçi hastaneye ilişkin genel bilgi sundu, Kurum İlişkileri SorumlusuAylin Doğanise hastanenin anlaşmalı olduğu resmi ve özel kurumlara ilişkin bilgi aktardı.
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi halkın sağlık konularında bilgilendirmek ve bilinçlendirmek amacıyla, halka açık konferanslarına 2006 yılında da devam ediyor. 2006 yılının ilk konusu, yaşamımızı sürdürülebilmek için gerekli olan beslenme faaliyetlerimizi sağlıklı bir biçimde nasıl gerçekleştirebiliriz gibi önemli bir sorunun cevabını içeren “Sağlıklı Beslenme” ile hastanenin Beslenme ve Diyet Uzmanıİrem Ünalsunumda bulunacak. Konferans, 28 Ocak 2006 Cumartesi günü Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde saat 10:00 ile 12:00 saatleri arasında gerçekleşecek.
Diyetisyenİrem Ünalsağlıklı yaşam için beslenmenin önemini şöyle açıklıyor;
“Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sağlığı, “ bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali “olarak tanımlamaktadır. Beslenme ise sağlığı etkileyen en önemli çevresel faktördür. Yanlış beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak şişmanlık, raşitizm, kansızlık gibi bir çok hastalığın yanı sıra kişide şişmanlık veya zayıflığa bağlı içine kapanıklık , toplum içine girememe suçluluk duygusu, depresyon ve bunların tedavisi için harcanan bir bütçe beraberinde gelmektedir.”
Sağlıklı beslenmenin, vücudun ihtiyaç duyduğu besinlerin yeterli,dengeli ve düzenli bir şekilde alınması ile sağlanabildiğini belirten Ünal, “Sağlıklı beslenmek için gerekli olan besinler, vücudumuzda sağladığı yararlar bakımından beş grupta toplanmaktadır. 1. grup iyi kalite protein ve minerallerden zengin olan et, balık, tavuk, yumurta ve kuru baklagiller,2. grup süt, yoğurt , peynir ve diğer süt ürünleri,3. grup sebze ve meyveler, 4. grup tahıllar, 5.grup ise yağlar ve tatlılardır. Yalnız alınması gereken besin ihtiyacı kişiden kişiye farklılık göstermektedir.Kişinin yaşı, cinsiyeti, boyu,çalışma durumu, fiziksel aktivite alışkanlıkları, gebe, emzikli ve hastalık gibi özel durumları alınması gereken besinlerin kalori hesabında belirleyici kriterlerdir.” Diye açıklamada bulundu.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi, faaliyete geçtiği günden bu yana, Gaziantep’e ve Bölgeye hizmet veren modern bir hastane olmaya devam etmektedir.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak hedefimiz giderek artan sayıda insana hizmet verebilmektir. Bu hedefimizin, kaliteli hizmet anlayışının bütün birimlerde uygulanmasıyla gerçekleşeceğinin bilincindeyiz.
Bugünlerde Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak , 250.000’i aşkın sayıda kişiye çeşitli sağlık hizmetleri sunmuş olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu nedenle hastanemizden sağlık hizmeti almak için başvuran 250 000 protokol numaralı kişiye ücretsiz check-up uygulayacağız..
Diyarbakır ili Yukarıkılıçtaş Köyü’nde yaşayan, hastanemize 250 000. hasta olarak başvuran Fedli Ateş isimli kişi, hastanemizin check-up programından yararlanmaya hak kazanmıştır.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak basın mensuplarının katılımıyla gerçekleşecek toplantıda talihli kişiyi tanıtacak ve check-up işlemlerini başlatacağız.
Değerli Basın Mensuplarına saygı ile duyurulur.
Dr Asım Güzelbey
Genel Müdür
Tarih: 23 Ocak 2002 Perşembe
Yer: Sani Konukoğlu Tıp Merkezi Toplantı Salonu
Saat: 09:00
Gebeliğin 20. haftasından önce ya da 500 gramın altında meydana gelen gebelik kayıplarına düşük denir. Bu durum 3 veya daha fazla tekrarlarsa tekrarlayan düşük ya da tekrarlayan gebelik kaybı denir.
Sani Konukoğlu Tıp Merkezi olarak, 2003 yılında da güncel sağlık sorunlarına ışık tutmak ve halkımızı aydınlatmak amacıyla düzenlediğimiz halka açık konferanslara devam ediyoruz. Ocak ayında kadınlara yönelik “TEKRARLAYAN DÜŞÜKLER ” konulu konferansa, hastanemiz doktorlarından Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. Hatice Ender SOYDİNÇ konuşmacı olarak katılacaktır.
Konferansta Op. Dr.Hatice Soydinç, düşükler, tekrarlayan düşüklerin nedenleri, düşük tehdidine karşı alınacak önlemler, tedavi yöntemlerini anlatacaktır.
Değerli basın mensuplarına saygı ile duyurulur.
Hande Direkçi
Basın ve Halkla İlişkiler
Tarih: 18 Ocak 2003- Cumartesi
Yer: Sani Konukoğlu Tıp Merkezi -R Katı
Saat: 10:00-12:00
Not: Konferansa katılan basın mensuplarına konuşma metni dağıtılacaktır.
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey, hastanemizin, insana verilen değerin ifadesi olduğunu söyledi.
Hastanemizin 10. Kuruluş Yıldönümü etkinlikleri kapsamında ‘’Spor Yaralanmaları, Artroskopi ve Diz Cerrahisi’’ konulu bilimsel toplantı düzenlendi.
Dr. Güzelbey, toplantıda yaptığı konuşmada, hastanemizin geldiği nokta itibarıyla yalnız Gaziantep için değil, bölge insanı açısından da önemli bir kuruluş olduğunu belirterek, ‘’Sani Konukoğlu Hastanesi, insana verilen değerin ifadesidir. Ortopedi ve artroskopi alanında bir merkez konumunda olan bu hastanede ilk seçilen konunun da bu alanda olması önemli’’ dedi.
Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Ekinci de hizmet kalitesini her geçen gün artırarak sürdüren hastanemizin, kalp hastalıkları ve ortopedi başta olmak üzere birçok alanda başarılı çalışmalar yaptığını bildirdi.
SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu ise merhum Sani Konukoğlu’nun, bir tekstilci olmasına rağmen sağlık yatırımına verdiği önemi, ‘’Hastane Kapısında Beklemeyen Hastanenin Kıymetini Bilemez’’ sözü ile dile getirdiğine dikkati çekti.
‘’Tıp doktorlarına, insan hayatına katkılarından dolayı teşekkür ediyorum’’ diyen Konukoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
‘’Hastanemiz bu yıl 10. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Kurucumuzun çizdiği hedef doğrultusunda, tıbbi teknolojideki gelişmeleri yakından izleyerek, sürekli artan performansla, bölge halkına, kaliteli sağlık hizmeti sunmaktayız. Bu anlayışla düzenlenen ‘Spor Yaralanmaları, Artroskopi ve Diz Cerrahisi’ konulu toplantı nedeniyle bir aradayız. Kendi dallarında uluslararası başarılara sahip konuşmacıların sunumlarıyla gerçekleştirilecek toplantının, çok yararlı geçeceğine inanıyorum.’’
Hastanemiz Genel Koordinatörü Gürkan Tural da, Gaziantep’in ve bölgenin, dünya standartlarındaki sağlık kuruluşu olan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin 10. kuruluş yıldönümünü kutlama sevincini yaşadıklarını bildirdi.
‘’1996 yılında hizmete giren hastanemiz, 255 yatak kapasitesi ve alanlarında uzman 700 personeli ile bölge halkı ve komşu ülkelerden gelenlerin yanı sıra, SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı, özel kurum ve kuruluşlar ile özel sağlık sigortası mensuplarına kalite sağlık hizmeti sunuyor’’ diyen Tural, şunları kaydetti:
‘’Hastalara en kısa zamanda, en ekonomik şekilde teşhis ve tedavi yöntemlerinin uygulandığı hastanemiz; hasta haklarına saygılı, güleryüzlü, sevgiye dayalı, yüksek teknolojinin kullanıldığı ve bilimselliğin öne çıkarıldığı, dinamik yönetim anlayışı ve modern yapısı ile daha uzun yıllar, bölgesine hizmet etmenin misyonunu taşıyor. Hastanemiz, ISO 9001 Kalite Yönetim Belgesi’ni Türkiye’de alan altıncı, özel hastaneler içinde ise dördüncü sağlık kuruluşudur.
Kalite belgemiz günün koşullarına uyularak ISO TS-EN-9001:2000 versiyonu ile yenilendi ve bu konudaki ciddiyetimiz ortaya konuldu. Yılardır, aralıksız ve artan performansla şifa dağıtan hastanemizin özellikle ortopedi ve travmatoloji, genel cerrahi ve kalp damar cerrahisi konusunda uzman kadrosunun başarısı, bölgenin yanı sıra, ülke açısından da gurur verici düzeydedir.’’
Temeli atılan ek binaya da değinen Tural, şu bilgileri verdi:
‘’10. yılımızda, artan talepler doğrultusunda, hastanemizin mevcut kapasitesini artırmak amacıyla; ek bina inşaatımızın temelini attık. 7500 metrekare arsa üzerinde, toplam 13 kat ve 42.250 metrekare kapalı alandan oluşacak. İkinci kısımdaki 175 hasta odasıyla beraber, her iki binada toplam 430 yatak kapasitesine ulaşılacak. Bu haliyle özel hastaneler içinde ilk sırada yer alacağız. Ek binamızın tamamlanmasından sonra, halen hizmette olan hastane binamız, KVC-kardiyoloji birimine dönüşecek ve yeni diyaliz ünitesi ile daha donanımlı hale getirilecek.’’
BİLİMSEL TOPLANTI
Konuşmaların ardından dünyaca İsveçli ünlü bilim adamı Prof. Dr. Ejnar Eriksson’un da katıldığı bilimsel toplantıya geçildi.
Prof. Dr. Talat Göğüş’ün onur konuğu olduğu bilimsel toplantıda; Adnan Menderes Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bülent Alparslan ‘’Türkiye’de Artroskopi Cerrahisi’nin Dünü, Bugünü, Yarını’’, Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr Nedim Doral ‘’Avrupa’da Spor Travmatolojisi ve Geleceği’’, Prof. Dr. Ejnar Eriksson ‘’Menisküsün Dünü, Bugünü’’ ve ‘’ACL Rehabilitasyon’’, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Halit Pınar ‘’Menisküs Tamiri’’, Çankaya Hastanesi’nden Opr. Dr. Asım Kayaalp ‘’Ön Çapraz Bağ Cerrahisi’’ konulu sunum yaptı..
Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Karahan ‘’Omuz Artroskopisi’’, Çankaya Hastanesi’nden Opr. Dr. Uğur Gönç ‘’Ayak Bileği Artroskopisi’’, İstanbul Acıbadem Hastanesi’nden Doç. Dr. Uğur Halklar ‘’Patella İnstabilitesi’’, Başkent Hastanesi’nden Doç. Dr. Murat Hersekli ‘’Diz Artroskopisi’nde Güncel Kavramlar’’, Başkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Reha N.Tandoğan ‘’Diz Protezi Komplikasyonları Önlemleri ve Çözümleri’’ konulu sunumda bulunduğu toplantıda, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Hastalıkları Uzmanlarından Dr. Cenk Cankuş ‘’Ortopedi-Travmatoloji ve Artroskopik Cerrahide Özel Sani Konukoğlu Deneyimi’’ ve Dr. Hasan Can Köseoğlu ‘’Yüksek Tibial Osteotomi’’ konulu çalışmalarını katılımcılarla paylaştılar.
Bilimsel toplantının ardından düzenlenen, SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu’nun verdiği gala yemeğine, Adalet Bakanı Çemil Çiçek, Gaziantep Valisi Süleyman Kamçı, Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin, Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, Şehitkamil Belediye Başkanı Metin Özkarslı ve Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer ile SANKO Holding Yönetim Kurulu Üyeleri Adil, Hakan ve Cengiz Konukoğlu ile Tansu Tuğlu da katıldı.
Toplantının ertesi günü düzenlenen sosyal program kapsamında ise Gaziantep Arkeoloji Müzesi, Zeugma kazı alanı, Birecik Barajı, nesli tükenmekte olan kelaynak kuşlarının üreme çiftliği gezildi, Fırat Nehri kıyısında, yöreye özgü öğle yemeği yenildikten sonra, Gaziantep’e dönüldü.
GAZİANTEP ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ'NDE
“PANİK ATAK” ANLATILDI
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin 10. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında, düzenlediği Halka Açık Konferansta "Panik Atak" anlatıldı. Konferansa,konuşmacı olarak Psikiyatri Uzmanı Dr.Bülent Çekemkatıldı.
Panik Atak’ın fiziksel belirtilerle seyreden psikolojik bir sendrom olarak tanımlandığını belirten Dr. Çekem bu sendromu şöyle tarif etti ; “ Hastaların söylediği gibi yaşananlar hiçte basit değildir. Kimilerine göre hissedilenlerin tarifi mümkün değildir. Bu hissedilen fiziksel belirtiler, mideye bir şey çöküyor hissi, avuç içlerinde terleme, her tarafta sıcaklık hissetmek, hızlı ve şiddetli kalp atışları, ellerde titreme, diz ve bacaklarda güçsüzlük veya esneklik, iç titremesi, titreme duygusu, ağız kuruluğu, boğazda yumruk hissi , göğüste basınç, hızlı nefes alıp verme, bulantı veya ishal, baş dönmesi, sersemlik, göz kararması, gerçek dışılık hissi (rüyada gibiyim), açık olarak (net olarak) düşünememe, bulanık görme, kısmen felce uğramışlık duygusu, ayrılma ya da hayal gibi hareket etme duygusu, çarpıntılar veya düzensiz kalp atışları, ellerde, ayaklarda ve yüzde karıncalanma, göğüs ağrısı, bayılma hissi, soğuk ve ıslak eller gibi çok çeşitlidir ve bu belirtiler çoğu kez korkulan bir hastalığın taklididir. Kalp krizi, tansiyon yükselmesi, beyin kanaması ya da felç geçiriyor olma gibi. Ama gerçekte bunların hiçbiri olmuyordur. Üstelik bu belirtiler yukarıdaki hastalıkların herhangi birini yaşıyor olsanız bu kadar kuvvetli ve korkutucu olamaz. Bu noktadan bakınca panik atak aslında uyanıkken görülen bir kabusa benzer. Örneğin kalp krizi geçirdiği kabusu gibi ve hastalar bir kabustaki gibi çaresizdirler.”
Dr. Çekem, hastaları bu yaşadıklarının gerçekte olmadığına inandırmanın zor olduğunu, bu tür hastaların başlangıçta psikiyatrik tedaviye pek yanaşmadıklarını, bir dönemi acil servislerde ya da kardiyoloji servislerinde çare arayarak geçirebildiklerini, panik atağı tanıma, kabullenme ve tedavisine başlamanın ilk ve önemli adım bir adım olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti; “ Nöbet ya da ataklar gelmeye devam ettikçe, hastalarda iki temel belirti daha ortaya çıkar. Bunlardan birincisi beklenti anksiyetesi denen bu atakların tekrarlayacağı korkusudur. Hastaların beyni 'ya bunu tekrar geçirirsem' korkusuyla çok fazla meşgul olabilir. Bu durum hastayı depresyona sürükleyebilir. İkinci temel belirti de kaçınmalardır. Bu nöbetler yaşandıkça kişi bazı ortam ve durumlarda bulunmaktan kaçınır. Örneğin çarpıntısı olacağı korkusuyla spor yapmaktan, havasız kalacağı korkusuyla kapalı ortamlardan, herkesin içinde düşüp bayılabileceği korkusu ile kalabalık ortamlarda bulunmaktan, asansörlerden, toplu taşama araçlarından, toplantılardan vs. vs. kaçınmaya başlar. Kaçınmanın bir diğer görünümü de yalnız kalamamaya başlama yada bazı koşullarda yalnız bulunmama çabasıdır. Hasta başına bir şey geleceği korkusu ile hep yanında birini bulundurma - hatta küçük bir çocuk bile olabilir - eğiliminde olabilir. Bazı hastalar evden çıkamaz hale gelebilir. Kuaföre gidemez, Giysi almak için mağaza görevlisini eve çağırır.”
Son olarak, Panik Atak’ ın tedavisi ile ilgili açıklamada bulunan Dr. Çekem, “ Önce şunu belirtmekte yarar var. Panik atak sadece ve sadece psikiyatristlerin tedavi etmesi gereken bir hastalıktır. Tedavi bir çok yöntemin kombine uygulanması ile daha çabuk sonuç verir. Sadece ilaçla ya da sadece terapi ile iyileşmesi nadirdir. En önemlisi de belirttiğimiz gibi hastalık hakkında bilinçlenmedir. Örneğin alıştığımız bir panik nöbet türü birden başka bir görünüme bürünebilir. Onun için olabilecekleri bilmek hazırlıklı olmak çok önemlidir. Evde kendi kendini tedavi etmeye çalışmanın kendi kendine apandisit ameliyatı yapmaktan farkı yoktur. Mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır. hastalığın nüksedebileceği unutulmamalıdır.
Panik Atak’ı iyi tanımak, tedaviden kaçınmamak, tedavi için doğru adresi bulmak önemlidir. “ dedi.
Dr.Bülent Çekemtoplantı sonunda, katılımcıların sorularını yanıtladı.
Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, 2006 yılını çeşitli etkinliklerle kutladı.
Hastane personeline yeni yıl kokteyli düzenledi.Kokteyl, tüm personelin katılımıyla hastaneninrestaurantında gerçekleşti. Kokteylde, 2005 Ağustos ayında Gaziantep’te gerçekleşen LPG tankerinin patlamasıyla oluşan kazada yaralıların hastanemizde tedavisi için özverili çalışan personele teşekkür belgesi ve ödülleri verildi.
Kokteyl sonunda, 31 Aralık doğumlu perseoneller yeni yıl pastasının kestiler. Kokteyl dolayısıyla bir araya gelen personel yeni yılı kutlamanın mutluluğunu yaşadılar.
31 Aralık günü hastanede yatan hastaları unutmayan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi yetkilileri, yatan hastaları ziyaret edip, hediye dağıtarak yeni yıllarını kutladılar.