ASİD GENEL BAŞKANI DR. YUSUF ZİYA YILDIRIM’IN YENİ YIL MESAJI

ASİD GENEL BAŞKANI DR. YUSUF ZİYA YILDIRIM’IN YENİ YIL MESAJI

Merkezi Gaziantep’te bulunan Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği (ASİD) Genel Başkanı Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, yaklaşan yeni yıl nedeniyle bir mesaj yayınladı.

Dr. Yıldırım, “Yaşantımızda farklı anlam ve beklentiler yüklediğimiz yılbaşılar, hepimiz için ayrı umutları da barındırıyor. Başarı, mutluluk, huzur yanında yeni yıldan belki de en büyük dileğimiz sağlıklı günler olmalı” dedi.

Dr. Yıldırım, mesajında “2019 yılı milletçe birlikteliğimizin hiç bozulmadığı, dünyada barış ve huzur ortamının egemen, mutluluk ve başarıların bol olduğu, sağlık dolu günleri beraberinde getirsin. 2019 yılınız kutlu olsun” ifadelerine yer verdi.

RAHİM AĞZI KANSERİ TARAMALARI VE HPV

RAHİM AĞZI KANSERİ TARAMALARI VE HPV

- DOÇ. DR. GÜZEL, “RAHİM AĞZI KANSERİ, ERKEN TANI KONULMASI DURUMUNDA TAMAMEN İYİLEŞEN BİR KANSER TÜRÜDÜR”

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Ali İrfan Güzel, “Rahim ağzı kanseri, erken tanı konulması durumunda tamamen iyileşen bir kanser türüdür” dedi.

20. yüzyılın ilk yarısında her 5 kadından birinin bu kansere bağlı hayatını kaybettiğini belirten Doç. Dr. Güzel, rahim ağzı kanserinin yapılan etkin ve yaygın taramalar sonrasında günümüzde; gelişmiş ülkelerde kontrol altına alındığını kaydetti.

Gelişmekte olan ülkelerde bu kanser türünün sorun olmaya devam ettiğine vurgu yapan Doç. Dr. Güzel, “Türkiye’de etkin tarama programları sayesinde yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır. Ancak hala özellikle kırsal kesimde sorun olmaktadır” diye konuştu.

Rahim ağzı kanserinin taranmaya 1960’lı yıllarda George Nicholas Papanicolaou isimli patoloji uzmanının, smear testinde rahim ağzı kanseri hücrelerini görmesi ile başlandığını belirten Doç. Dr. Güzel, “Bu teste Pap smear, smear, rahim ağzı kanser tarama testi, servikal sürüntü gibi isimlerde verilmektedir. Bir hastada kanser oluşmadan önce 10 yıllar süren zaman geçer. Smear testi henüz kanser gelişmeden yıllar önce, kanser öncüsü hücresel değişiklikler saptayabiliyor ve kanser gelişmeden müdahale imkânı doğuyor” ifadelerine yer verdi.

21 YAŞININ ÜZERİNDEKİ TÜM KADINLAR SMEAR TESTİ YAPTIRMALIDIR

21 yaşının üzerindeki tüm kadınların smear testi yaptırmalarının büyük önem taşıdığına vurgu yapan Doç. Dr. Güzel, şöyle devam etti:

 

“21 yaşından genç kadınlarda ise eğer üç yıldan daha uzun süredir devam eden bir cinsel hayat varsa yine smear testine başlanması gereklidir. Testlere menopozda da devam edilmelidir. 65 yaşından sonra eğer o zamana kadar en az üç tane normal smear sonucuna sahip olunduysa doktorun da onayı alınarak smear testlerine son verilebilir. Hayatı boyunca hiç tarama testi yaptırmamış ileri yaş kadınlara özel ilgi gösterilmelidir. Smear testinden iki gün öncesinden itibaren vajinal duş, tampon kullanımı, vajinal ilaç kullanımı ve cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır.

Smear testi ile tarama yapılması rahim ağzı kanseri görülme sıkılığını azaltmasına karşın, bu test, her kadına uygulanabilmesi ve değerlendirilmesi için eğitimli personel ihtiyacı ve zaman kısıtlılığı nedeni ile zor olmaktadır. Bu nedenle toplum bazlı taramalar için başka testler arayışlarına girilmiştir. 1990’larda rahim ağzı kanseri ile HPV (Cilt teması ile kişiden kişiye bulaşabilen bir virüstür. 100'den fazla tipi vardır. Bunların yaklaşık 30’u erkek ve kadınlarda genital bölge enfeksiyonlarına yol açar ve cinsel temas yolu ile kişiden kişiye bulaşır) arasındaki ilişkinin daha net anlaşılması üzerine artık HPV taramalarına da başlanmıştır.”

Doç. Dr. Güzel, rahim ağzı kanseri olmuş kadınların büyük çoğunluğunda HPV’nin kanser açısından riskli tipleri (16, 18, vb.) tespit edildiğine dikkati çekti.

“HPV’nin daha düşük riskli tipleri ise (6, 11, vb.) genital bölgede siğile neden olmaktadır. HPV cinsel yolla bulaşan bir virüstür ve erkeklerde de hastalık yapma özelliğine sahiptir” diyen Doç. Dr. Güzel, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yapılan tarama testinde HPV varlığı, kesinlikle hastanın kanser olduğu anlamına gelmez. Sadece artık bu hastanın daha sık kontrol edileceği ve erken evrede rahim ağzı bozuklukları tespit edilip, kanser oluşumu engellenecektir. Smear sonucunu anormal hücrelerin görülmesi (ASC-US, ASC-H, LSIL, HSIL, Atipik glandüler hücreler vb.) yine hastanın kanser olduğu anlamına gelmemektedir. Bu hastalara HPV testi yapıldıktan sonra bu hastaların rahim ağzı daha ayrıntılı değerlendirilir ve duruma göre erken dönemde müdahale edilir.”

Son yıllarda popüler olan rahim ağzı kanseri aşılarının yine hastayı HPV’ye karşı bağışık hale getirmek için kullanıldığını anlatan Doç. Dr. Güzel, sözlerini şöyle tamamladı:

“Sonuç olarak, rahim ağzı kanseri etkin smear ve HPV taraması ile erken dönemde yakalanıp tedavi edilebilecek bir durumdur. Smear sonucunuzda ASC-US, ASC-H, LSIL, HSIL, Atipik glandüler hücreler vb. olması durumu ve HPV taşıyor olmanız kanser olduğunuz anlamına gelmez.  Bu durumlarla, smear ve HPV taraması ile ilgili mutlaka jinekoloji uzmanınızdan bilgi alınız.”

MULTİPL SKLEROZ (MS) HASTA OKULU

MULTİPL SKLEROZ (MS) HASTA OKULU

-SANKO ÜNİVERSİ SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ’NDE “MULTİPL SKLEROZ (MS) HASTA OKULU” DÜZENLENDİ

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde “Multipl Skleroz (MS) Hasta Okulu” düzenlendi.

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Münife Neyal, Multipl Skleroz (MS) Hasta Okulu’nda, MS ile ilgili bilgiler paylaştı.

“Multipl Skleroz daha çok genç erişkin yaşlarda başlayan bir hastalıktır” diyen Prof. Dr. Neyal, MS hastalığına büyük bir toplumsal ilgi olduğunu ancak bu konuda ciddi bir bilgi kirliliğinin de bulunduğunu söyledi.

Prof. Dr. Neyal, “Hastalıkla ilgili toplumsal farkındalığın artırılması kadar hastalarımızın ve ailelerinin doğru bilgilerle donatılması da önemli bir hekimlik görevi. Bu şekilde hastalarımızın ve ailelerinin yaşamlarının her noktasında doğru karar alabilmesi kolaylaşır, karşılıklı destek sağlanabilir” dedi.

Multipl Skleroz hastalarının takibinin aslında bir ekip tarafından gerçekleştirildiğini kaydeden Prof. Dr. Neyal, “Nörologlar, fizyoterapistler, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları, diyetisyenler, psikiyatristler bu ekibin temel üyeleridir. Gerekli durumlarda tüm diğer sağlık bilimleri alanlarındaki uzmanlardan da yardım alınabilir” diye konuştu.  

MS hastalığının günlük hayata etkileri ve güncel gelişmeler konusunda bilgiler paylaşan Prof. Dr. Neyal, katılımcıların sorularını da yanıtladı. 

14 KASIM DÜNYA DİYABET GÜNÜ

14 KASIM DÜNYA DİYABET GÜNÜ

-SANKO ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. MEHMET BAŞTEMİR:

-“DİYABETİ, KÜRESEL BİR SAĞLIK SORUNU OLARAK NİTELENDİREBİLİRİZ”

SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimler Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Baştemir, diyabetin, küresel bir sağlık sorunu olarak nitelendirebileceğini kaydetti.

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı da olan Prof. Dr. Baştemir, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü nedeniyle bir açıklama yaptı.

Prof. Dr. Baştemir, diyabeti, “insülin hormonunun tamamen ya da kısmen eksikliğine bağlı, kan şekerinin normal sınırının üzerinde seyrettiği, tüm yaş gruplarında görülebilen ve yaşam boyu devam eden bir rahatsızlık” olarak tanımladı.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tamamında, özellikle hayat tarzı değişimi ve beslenme eğilimindeki değişikliklerin Tip2 diyabet görülme sıklığını artırdığına dikkati çeken Prof. Dr. Baştemir, şöyle devam etti:

“Kentleşme ve yaşlanma sonucu obezite ve fiziksel aktivitenin azalması yanında, nüfus artışı diyabetli hasta sayısını artırıyor. Yaş sınırı giderek düşerken, çocuklarda görülme sıklığı artmaktadır. Tip1 diyabet sıklığı özellikle okul öncesi dönmede daha belirgin artış göstermektedir. Diyabeti, küresel bir sağlık sorunu olarak nitelendirebiliriz.

Diyabet sağlık için büyük bir tehdit olması yanında, hem kişisel, hem de ülkeler açısından önemli rakamlara ulaşan ekonomik külfet getirmektedir. Diyabet hastalığı ve komplikasyonlarından 2015 yılında, dünyada 5 milyonun üzerinde insanın hayatını kaybettiği bildirilmiştir.”

DİYABETİN GÖRÜLME SIKLIĞI

Diyabetin görülme sıklığına ilişkin bilgi veren Prof. Dr. Baştemir, “İnsülin Duyarlılık Faktörü (IDF), 7’inci Diyabet Atlası’na göre; 2015 yılı sonunda 415 milyon olduğu tahmin edilen 20 yaş ve üstü erişkin diyabetli nüfusun, 2040 yılına kadar yüzde 55 oranında artarak 642 milyona ulaşacağı öngörülüyor” dedi.

2015 yılında dünyada yüzde 8.8 olduğu varsayılan erişkin diyabet prevalansının (Prevalansprevalans hızı veya prevalans oranı, belirli bir nüfusta, belirli bir zaman dilimi içerisinde, çalışma kapsamında yer alan, belirli bir hastalık veya hastalıklara sahip tüm olguların oranıdır) 2040 yılında yüzde 10.4’e yükseleceğinin altını çizen Prof. Dr. Baştemir, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Buna göre 2015 yılında her 11 erişkinden 1’inde diyabet olmasına karşılık 2040 yılında her 10 erişkinden 1’inin diyabet hastası olacağı öngörülmektedir. Kontrol altına alınamayan diyabet hastalığı ‘Hiperglisemi’ye yol açar, zamanla kalp-damar, böbrek, göz, sinir sistemi başta olmak üzere vücudun tamamını etkileyebilir.

Kardiyovasküler hastalıkların görülme sıklığı, insidansı (belirli bir nüfusta belirli bir zaman dilimi içerisinde belirli bir hastalık veya hastalıkların yeni olgularının sayısı) ve mortalitesinin (Mortalite oranı veya kaba ölüm hızı (bir hastalıktan veya genel olarak) genelde yıllık hesaplanan, her 1000 kişi başına ölümlerin sayısının oranıdır) diyabetli hastalarda, diyabetli olmayanlara göre 2-8 kat daha fazladır.”

DİYABETİN BEDELİ AĞIR ÖDENİYOR

Diyabetin, gelişmiş ülkelerde en sık görme kaybı ve körlük nedeni olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Baştemir, “Dünyada böbrek yetersizliği ve travma-dışı ampütasyon (iyileşmesi olanaksız görülen bir organı kesip atma) olgularının ilk nedeni diyabettir. Bu da diyabetli bireylerde alt ekstremite (vücudun kalçadan ayağa kadar olan kısmı) amputasyon riskinin, diyabeti olmayanlara oranla 25 kat daha yüksek olması riski anlamına gelmektedir” ifadelerine yer verdi.

 

Diyabetin doğrudan mali külfet dışında, diyabetli bireylerin işteki veriminin düşüşüne de neden olduğunu anımsatan Prof. Dr. Baştemir, yaşam süresinde kısalma ve yakınlarının hastayla ilgilenmek durumunda kaldıkları zaman kayıplarından kaynaklanan maliyetlerin de göz ardı edilmemesi gerektiğinin altını çizdi.  

ERKEN TANI ÇOK ÖNEMLİ

Diyabette de erken tanının çok önem taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Baştemir, diyabet hastalığının kişisel ve ülkeler açısından maliyetini azaltmak ve beraberinde getireceği farklı sorunlar için tanının erken konulması ve uygun tedavi seçeneklerinin belirlenmesinin büyük önem taşıdığını bildirdi.

Yapılan çalışmalarda Tip2 diyabetin, prediyabetli bireylerde yaşam tarzının sağlıklı bir şekle çevrilmesiyle, yüzde 40-58 oranında önlenebileceğini gösterdiğini vurgulayan Prof. Dr. Baştemir, tanısı konmayan diyabetin sonuçlarına dikkati çekerek; “Diyabet hastası olan iki kişiden birinin tanısının konmadığı bilinmekle birlikte bu da kişileri sakatlık yanında erken ölüme yol açan komplikasyonlarla karşı karşıya bırakmaktadır” uyarısını yaptı.

Diyabetten korunmak ve tedavinin etkinliği açısından yapılması gerekenlere değinen Prof. Dr. Baştemir, sözlerini şöyle tamamladı:

“Hareketli yaşam tarzı, sağlıklı beslenme, alkol, tütün gibi madde bağımlılığının önlenmesi konularına önem vermek, temel sağlıklı yaşam stratejimiz olmakla birlikte,  diyabetli hastaların komplikasyonlardan korunması ve tedavinin etkinliği açısından temel prensip olmalıdır.

Diyabet ve komplikasyonları ülkeler açısından temel halk sağlığı sorunlarının önceliklileri arasındadır. Diyabetin önlenmesi ve azaltılması için kamunun, sivil toplum kuruluşlarının, üniversite ve özel sektörün katılım sağlayacağı, etkili bir politika geliştirilmeli ve kararlı bir şeklide yürütülmelidir.”

MULTİPL SKLEROZ (MS) HASTA OKULU

MULTİPL SKLEROZ (MS) HASTA OKULU

-SANKO ÜNİVERSİ SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ’NDE “MULTİPL SKLEROZ (MS) HASTA OKULU” DÜZENLENECEK

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde “Multipl Skleroz (MS) Hasta Okulu” düzenlenecek.

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Münife Neyal tarafından 17 Kasım 2018 tarihinde 11.00 – 13.00 saatleri arasında düzenlenecek Multipl Skleroz (MS) Hasta Okulu’nda, MS ile ilgili bilgiler paylaşılacak. Prof. Dr. Neyal, sunumunun ardından konuyla ilgili soruları yanıtlayacak.

Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi toplantı salonunda 17 Kasım 2018 Cumartesi günü saat 11.00’de düzenlenecek konferansa, dileyen herkes katılabiecek.

10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA TÖRENİ

10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA TÖRENİ

- SANKO ÜNİVERSİTESİ GENEL SEKRETERİ DR. YUSUF ZİYA YILDIRIM: “BÜYÜK ÖNDERİMİZ ATATÜRK’Ü ANMAK, HATIRLAMAK VE GELECEK NESİLLERE UNUTTURMAMAK EN ÖNEMLİ GÖREVİMİZDİR”

 

SANKO Üniversitesi Genel Sekreteri Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, “10 Kasımların önemini birkaç cümle ile anlatmak mümkün değil. Büyük Önderimiz Atatürk’ü anmak, hatırlamak ve gelecek nesillere unutturmamak en önemli görevimizdir” dedi.

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, SANKO Üniversitesi’nde ebediyete intikalinin 80’inci yılında törenle anıldı.

 

Düzenlenen tören, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve aziz şehitlerimiz huzurunda saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.

 

SANKO Üniversitesi Genel Sekreteri Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, yaptığı konuşmada, 80 yıl önce bugün Büyük Atatürk’ün vefat ettiğini anımsatarak, “Bu haber Türkiye Cumhuriyeti’ni yasa boğarken, dünya genelinde de geniş yankı uyandırmış ve etkisi birçok ülkede hissedilmiştir” ifadelerini kullandı.

 

“Atatürk’ün vefatının hemen ardından, dünya liderlerinin demeçlerinde ortak olan nokta; O’nun dünya üzerinde yetişmiş nadir bir dahi oluşu, devlet adamlığı ve dünya milletlerine örnek olabilecek çalışmaları olmuştur” diyen Dr. Yıldırım, şöyle devam etti:

 

“Atatürk’ü anlamak; sadece hayatını ve başarılarını okumak ya da öğrenmek değil gerek mesleki gerekse sosyal hayatımıza başarı yöntemlerini, tecrübelerini ve sonucunda elde ettiği nasihatlerini yaşamımıza entegre etmeye çalışmaktır. Böylelikle izinden gitmeye devam etmiş olacağız.

 

O’nun ileri görüşlülüğü, başaracağına inancı, ülke ve millet sevgisi ise bizlerin özümsemesi gereken en önemli özellikleri arasında yer almaktadır. İnanarak, imkansızın olmadığına, dünya şahitlik etmiştir. Atamızı sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz.”

 

SANKO Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. M. Metin Bayram, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Türkan Pasinlioğlu, SANKO Üniversitesi ve Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nden çok sayıda akademisyen, doktor, yönetici ve personelin katıldığı törende, “Atatürk” konulu kısa bir film de izlendi.

10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA GÜNÜ

10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA GÜNÜ

- ASİD GENEL BAŞKANI DR. YILDIRIM:

- “BAŞKOMUTAN GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, SİLAH ARKADAŞLARI VE AZİZ ŞEHİTLERİMİZİ BİR KEZ DAHA RAHMETLE VE MİNNETLE ANIYORUZ”

Merkezi Gaziantep’te bulunan Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği (ASİD) Genel Başkanı Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, Büyük Önder Atatürk’ün ebediyete intikalinin 80’inci yılı dolayısıyla mesaj yayınladı.

Dr. Yıldırım, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Büyük Önder’imizin ebediyete intikali olan 10 Kasım’ı, bir matem gününden ziyade, O’nu ve eserlerini bir kez daha anlamaya çalışarak geçirmeliyiz” dedi.

“Büyük Atamızın kurduğu Cumhuriyet, bizlerin yolunu sonsuza kadar aydınlatacak ve milletimizin en büyük serveti olacaktır” diyen Dr. Yıldırım, mesajında şu görüşlere yer verdi:

“Bugün üzerinde yaşadığımız bu topraklar için, gelecek kuşakların rahat, huzurlu ve özgür yaşayabilsin diye, canlarını ortaya koymaktan çekinmeyen Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmetle ve minnetle anıyoruz. Bu armağanı, sonraki nesiller için emanet olarak muhafaza ve müdafaa etmek her Türk vatandaşının, en öncelikli görevidir. Büyük Atam, ruhun şad olsun.”

 

  

 

DÜNYA MENOPOZ GÜNÜ

DÜNYA MENOPOZ GÜNÜ

- DOÇ. DR. ALİ İRFAN GÜZEL:

- “MENOPOZ DÖNEMİ KORKULU RÜYANIZ OLMASIN”

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Ali İrfan Güzel, “18 Ekim Dünya Menopoz Günü” nedeniyle bir açıklama yaptı.

“Menopoz dönemi korkulu rüyanız olmasın” uyarısında bulunan Doç. Dr. Güzel, menopozu kelime anlamı olarak âdet kanamalarının bir sene boyunca olmaması olarak tanımladı.

Doç. Dr. Güzel, “Bu süreçte yumurtalıklar fonksiyon kaybına uğrar, östrojen ve progesteron denilen iki kadınlık hormonunun üretimi azalır” dedi.

MENOPOZ YAŞI

Menopoz yaşının ülkemizde genelde 48 ile 52 arasında olduğunu belirten Doç. Dr. Güzel, “Erken menopozda, 40 yaşından önce âdet kanamaları kalıcı olarak kesilir. Menopoz döneminin başlangıcında âdet kanamaları önce düzensizleşir ve daha sonra kesilir. Bu süreye menopoz öncesi dönem veya menopoza geçiş dönemi (klimakterik dönem) denir” diye konuştu.

Menopoza girme yaşının genetik ve çevresel faktörlerden (beslenme durumu, sigara, alkol alımı gibi) etkilendiğini anımsatan Doç. Dr. Güzel, menopozun yaygın bilinenin aksine bir hastalık değil, kadın yaşamının bir evresi olduğunu söyledi.

 

MENOPOZUN TİPLERİ

Doğal menopozun yanı sıra, cerrahi ve medikal menopoz tiplerinin de bulunduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Güzel, konuyla ilgili şu bilgileri paylaştı:

“Cerrahi menopoz ameliyat ile yumurtalıkların alınmasından sonra gerçekleşir ve menopoz belirtileri daha şiddetli olup, daha hızlı kemik kaybına ve cinsel ilişki sırasında ağrıya neden olabilir. Medikal menopoz ise kemoterapi ve radyoterapi gibi kanser tedavileri sonrası ortaya çıkabilir. Menopoza geçişte âdet kanamalarında değişiklikler, ateş basma gibi değişiklikler yanında fiziksel ve psikolojik etkiler de gözlenebilir.”

Menopoza geçiş tamamlanınca, âdet kanamalarının biterek, bulguların belirginleşebileceğini kaydeden Doç. Dr. Güzel, bulgularla ilgili olarak şunları kaydetti:

“Bu dönemde ateş basması en sık görülen ve şikâyet edilen bulgu olmakla birlikte göğüs boyun ve baş bölgesinde hissedilen, tende kırmızılıklarla, vücutta ani ısı artışı ve terleme şeklinde kendini gösterir. Çoğunlukla birkaç saniyeden birkaç dakikaya kadar sürse de nadir de olsa bir saate kadar uzadığı da olur. Menopoza geçişte 10 kadından birinde görülen ateş basması, menopoz dönemiyle birlikte iki kadından birinde görülür. Ancak bu oran 5 yılın sonunda yüzde 20’ye düşer. Sık bir yakınma olmakla birlikte sağlık için bir tehlike bir durum oluşturmaz, bilakis fiziksel değişiklikleler için olumlu bir işarettir.

İç ve dış genital organlarda ve idrar yollarında meydana gelen değişikliklere bağlı olarak vajinal kuruluk, olumsuz cinsel hayat ve enfeksiyonlar tekrarlanmasıyla sık karşılaşılır. Bu dönemde idrara sık çıkma ve idrar kaçırma gibi idrar sorunları yanında idrar enfeksiyonlarıyla da sık karşılaşılır. İleri yaşlardaki kadınlarda görülen idrar kaçırma genellikle urge inkontinans (yetişememe, sıkışarak kaçırma, vs.) olan karma bir sorun olmakla birlikte, östrojenle tedavi sağlanabilir.”

MENOPOZDA CİNSEL YAŞAM

Menopozda cinsel yaşam konusuna da değinen Doç. Dr. Güzel, şöyle devam etti:

“Menopozda cinsel yaşam devam etmektedir. Menopoza giren kadınlarda cinsel yaşamın olumsuz etkilenmesinin ana nedeni vajinal bölgede oluşan kuruluktur ve buna bağlı meydana gelen ağrılı cinsel ilişkidir.

Menopoz döneminde cinsel hayatı devam eden kadınlarda vajinal kuruluk diğer kadınlara göre daha az görülmektedir. Ciltte kuruluk ve esneklikte kayıp da menopozal kadınlarda görülebilen belirtilerdendir.”

MENOPOZ VE OSTEOPOROZ

Doç. Dr. Güzel, “Menopoz döneminde sıklıkla karşımıza çıkan osteoporoz, kemik kütlesinin azalması olup, kırıklara neden olurken, azalmış kemik kütlesi bazen osteopeni olarak da adlandırılır” ifadelerini kullandı.

Amerika'da 20 milyon kadar insanın osteoporozdan etkilendiği ifade eden Doç. Dr. Güzel, yapılan çalışmalarda günümüz kadınlarının kemik kaybının fazla olduğunun belirlendiğini, bunda besinlerle alınan kalsiyum miktarındaki azalma, egzersize ayrılan sürenin yetersizliği, sigara tüketimi gibi faktörlerin etkisinin bulunduğunun altını çizdi.  

 

Menopoz öncesi dönemde kadınlarda, yumurtalıklardan salınan östrojen hormonuna bağlı olarak kalp damar hastalıklarının erkeklere oranla çok daha az görüldüğünü anımsatan Doç. Dr. Güzel, “Menopozla birlikte azalan hormon düzeyleri ve artan kan yağlarına bağlı olarak kadınlardaki koroner hastalık riski ikiye katlanır” dedi.

Özellikle 45 yaş üzeri, âdet kanamalarında düzensizlik, sıcak basmaları, vajinal kuruluğu olan kadınlarda menopoz tanısından şüphelenilmesi gerektiğine vurgu yapan Doç. Dr. Güzel, “Ancak yaş kesin ölçüt değildir. Bu bulguları olan daha genç kadınlarda erken menopoz riski ile karşı karşıya olabilmektedir” diye konuştu.

Menopoz bulguları olan kadınların muayenelerinin ve meme taramalarının yapılması, smear testleri alınması, ultrason ile rahim içi kalınlığın ve kan yağlarının ölçülerek hormon profilinin çıkarılmasının çok önemli olduğuna anlatan Doç. Dr. Güzel, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Menopoz tanısı kesinleştikten sonra hastalara mutlaka düzenli egzersiz ve diyet önerilerinde bulunulmalıdır. Menopozdaki tüm bulguların ana etkeni östrojen hormonu eksikliği olduğu için en sık kullanılan tedavi yöntemi hormon replasman tedavisidir. Öncelikle tedavinin kimlere verileceği iyi tespit edilmelidir ki bu noktada önemli olan hastanın yaklaşımıdır. Şikâyeti olmayan, herhangi bir kalp hastalığı bulunmayan ve osteoporoz riskleri minimum düzeyde olan kadınlarda bu tedavi kullanılmayabilir.

Hormon tedavisi, birinci dereceden akrabalarında menopoz öncesi meme kanseri öyküsü olan kadınlarda başlanabilir ancak riskler ve olası yan etkiler hasta ile çok iyi değerlendirmelidir. Açıklanamayan düzensiz vajinal kanamalarda ve gebelikte kesinlikle uygulanmaz. Rahim kanseri, meme kanseri, karaciğer hastalığı, damarda pıhtı kullanılmaması gereken durumlardır. Bazı çalışmalarda hormon replasman tedavisinin uzun süreli kullanımda meme kanseri riskinde artış olabileceği belirtilmiş olsa da bu henüz kanıtlanamamıştır. Hormon replasman tedavisi, tüm bu bulgular ışığında hastanın tüm şikâyetlerini azaltan ve hayat kalitesini artıran ancak mutlaka hastanın hekimi ile tartışarak başlaması gereken bir tedavidir.

Menopozda olan kadınlarda hormon replasman tedavisi dışında alternatif olarak bitkisel tedaviler kullanılabilmektedir. Bitkisel ilaçların çok farklı etkileri olabileceğinden bu ilaçlar da hekime danışılarak kullanılmalıdır. Bazı kadınlarca menopozda rağbet gören fitoestrojen adı verilen doğal östrojen içeren maydanoz, ginseng bitkileri, soya, vb. şikayetleri bir miktar giderse bile aşırı tüketimleri etkileri tam olarak bilinmemektedir.   Yine hipnoz, akupunktur ve yoga gibi yöntemlerde sıcak basması ve duygudurum bozuklukları gibi durumları azaltabilmektedir.  Unutulmamalıdır ki menopoz dönemi bir hastalık dönemi değil, kadın olmanın doğal sonucudur. Bu dönemi doktorunuz ile yakın ilişkide kalarak rahat ve sağlıklı geçirebilirsiniz.”

PROF. DR. MEHMET YILMAZ SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE

PROF. DR. MEHMET YILMAZ SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE

- İÇ HASTALIKLARI – HEMATOLOJİ UZMANI PROF. DR. MEHMET YILMAZ,

HASTA KABULÜNE BAŞLADI

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Başkanı Prof. Dr. Mehmet Yılmaz, Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde hasta kabulüne başladı.

İç Hastalıkları – Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Yılmaz’ın hasta kabulüne başlaması ile birlikte Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde hematoloji hastaları için kemoterapi uygulamaları da başlatıldı. 16 yataklı Hematoloji Servisi ve 9 yataklı ayaktan günübirlik Kemoterapi Ünitesi’nde hastaların tedavisi gerçekleştirilecek.

Önümüzdeki dönemde hematoloji hastaları ile ilgili tüm tedavi hizmetlerinin verileceğini belirten Prof. Dr. Yılmaz, “Hastaların konforu için de tüm çabayı sarf edeceğiz. Lösemi, Lenfoma, Myeloma, kansızlıklar ve diğer hematolojik hastalıkların tedavileri için gerekli alt yapımızı hazırladık” dedi.

Prof. Dr. Yılmaz, “Çok kısa süre içinde tüm hematolojik laboratuvar tetkikleri ile flow sitometri tetkiklerini de yapacağız. Bu konuda talebi olan hastaneler ile ortak çalışmaya ve işbirliğine de hazırız” diye konuştu.

PROF. DR. MEHMET YILMAZ

Gaziantep’te doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Gaziantep’te tamamladı. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1984 yılında mezun oldu. 1995 yılında Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanlık eğitimlerine başladı. Hematoloji uzmanlık eğitimini tamamladıktan sonra 2003 yılında Gaziantep Kamu Hastaneler Birliği Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bir yıl süre ile hematolog olarak çalıştı. 2004 yılında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Hematoloji Bilim Dalı’nı kurdu. 2007 yılında 3 ay süre ile Hollanda’da Leiden Medical Center’da kök hücre ve terapötik aferez konularında çalıştı.

2007 yılında doçent unvanı aldı. 2008-2009 yılları arasında Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Kemik İliği Nakil Ünitesi’nde kemik iliği nakli eğitimi aldı. Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Eylül 2009 yılında kurulan kemik iliği nakil merkezinin kuruluşunda yardımcı sorumlu hekim olarak görev aldı. Mart 2010’da terapötik aferez yönetmeliğinin yürürlüğe girmesi üzerine 2010 Ekim ayında Gaziantep’te Terapötik Aferez Merkezi’ni kurdu ve bu ünitenin sorumlu hekimi olarak görevini sürdürdü. Flow sitometri ünitesinde danışman hekim olarak hizmet verdi.

2013 yılında profesör unvanını aldı. 11 uluslararası klinik araştırma projesinde görev yaptı. Uluslararası bilimsel dergilerde 52 yayını ve 47 bildirisi, ulusal düzeyde 24 yayını ve 98 bildirisi bulunan Prof. Dr. Yılmaz’ın ulusal düzeyde ve tıp alanında alınmış 11 ödülü bulunmaktadır. Hematoloji Uzmanlık Derneği ve Deneysel Hematoloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi olan Prof. Dr. Yılmaz, ayrıca Türk Hematoloji Derneği, Aferez Derneği, Avrupa Hematoloji Derneği, Gaziantep Hemofili Derneği ve Gaziantep Talasemi Derneği üyesidir.

Evli ve 2 çocuk babası olan Prof. Dr. Yılmaz, 1 Kasım 2017 itibarı ile görev aldığı SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Hematoloji Bilim Dalı kuruluş çalışmalarını başlattı. Hematoloji ünitesinde günübirlik kemoterapi işlemleri, akut lösemi, lenfoma, myeloma, hemofili ve diğer hematolojik hastalıkların tedavisi yapılmaktadır. Hematoloji laboratuvarında ise hematolojik laboratuvar incelemeleri ve diğer çalışmalar yapılabilmektedir. Kısa süre içerisinde akım sitometri işlemleri yapılabilecektir. İleriye yönelik olarak klinik ve laboratuvar çalışmaları hematolojik hastalıklarla ilgili olarak diğer faz çalışmalarının (kemik iliği transplantasyonu) alt yapı hazırlıkları devam etmektedir.

ÇOCUKLARDA BESLENME ALIŞKANLIKLARI

ÇOCUKLARDA BESLENME ALIŞKANLIKLARI

- SANKO BESLENME VE DİYET UZMANI ERÖZGÜR: “OKUL ÖNCESİ VE OKUL ÇOCUKLARINA UYGULANAN BESLENME PROGRAMLARININ, BÜYÜME-GELİŞMEYİ SAĞLAMA YANINDA, YAŞAM BOYU SAĞLIĞI KORUMAYI, HASTALIK RİSKLERİNİ AZALTMAYI VE ÖNLEMEYİ HEDEFLEMESİ GEREKİR”

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ece Erözgür, “Okul öncesi ve okul çocuklarına uygulanan beslenme programlarının, büyüme-gelişmeyi sağlama yanında, yaşam boyu sağlığı korumayı, hastalık risklerini azaltmayı, hatta önlemeyi de hedeflemesi gerekir” dedi.

Okulların eğitime başlaması öncesinde çocukların beslenme alışkanlıkları ile ilgili önerilerde bulunan Erözgür, beslenmenin yaşamın en temel gereksinimi olduğunu söyledi.

Erözgür, “Yeterli ve dengeli beslenme insan yaşamı boyunca fizyolojik gereksinimlerin yanında psikolojik ve sosyolojik gereksinimlerin karşılanması için de çok önemlidir” ifadelerine yer verdi.

Çocukluk döneminin, yetişkinlik için temel oluşturan pek çok alışkanlığın geliştiği dönem olduğunu anımsatan Erözgür, bu dönemde yeterli ve dengeli beslenme sağlanırken sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılmasının önemine dikkat çekti.

“Bir çocuğa en sevdiği yiyecekleri sorduğunuzda kola, jelibon veya tüm meyve ve sebzeler cevabını da alabilirsiniz” diyen Erözgür, şöyle devam etti:

“Okul öncesi ve okul çocuklarına uygulanan beslenme programlarının, büyüme-gelişmeyi sağlama yanında, yaşam boyu sağlığı korumayı, hastalık risklerini azaltmayı, hatta önlemeyi de hedeflemesi gerekir. Bu hedefe ulaşmak ise çocuğun beslenme alışkanlıklarını, ağız tadını, tercihlerini göz ardı etmeksizin, yaşına uygun türde ve miktarda besin seçimi ile mümkündür.

Aile çocuğun yemek alışkanlığı geliştirmesinde en etkili ortamdır. Ayrıca, çocukta ilk öğrenme yakın çevresindeki bireyleri taklit etme biçiminde olur. Okula başladıkları dönemde arkadaşlarıyla yemediği yemekleri artık tüketebilir; sevdiği yemeklerden uzaklaşabilir. Bu noktada zorlanmamalı evde yine yemek önüne konmalı hep birlikte yemek yerken yine yemezse yaklaşık 20 dakika bekleyip yemek alınmalıdır.

Vitamin ve mineraller sağlıklı beslenmenin olmazsa olmazlarındandır. Eksiklikleri, vücutta farklı hastalık ve bozukluklara sebep olmaktadır. Vitaminler için temel kaynaklar sebze ve meyvelerdir. Mineraller ise yapıcı ve düzenleyici göreve sahiptir. Çocuklarınızın beslenmesini, büyüme ve gelişmesinde önemli yere sahip olan demir, çinko, D ve A vitamini kaynakları ile destekleyin. Beslenmesi ile karşılayamadığınız durumlarda vitamin ve mineral desteklerine başvurun.”

BALIĞIN ÖNEMİ

Çocukların haftada 2-3 porsiyon balık tüketmesi gerekliliğini anlatan Erözgür, “Eğer bu tüketimi çocuğunuz sağlayamıyorsa her gün bir kapsül balık yağı desteği kullanın. Omega-3 çocuklarınızın bilişsel performansını, matematik zekâsını ve okuma-yazma becerisini arttırarak başarılı bir dönem geçirmelerine katkıda bulunuyor” diye konuştu.

ÇOCUK BESLENME PİRAMİDİ

Çocuk Beslenme Piramidi ile ilgili bilgiler veren Erözgür, şunları kaydetti:

“ABD Tarım Bakanlığı tarafından çocuklarda sağlıklı beslenmeyi teşvik etmek üzere tasarlanan ve günlük yiyecek seçimlerine yönelik genel bir rehberdir. Ortalama değerler şu şekildedir;

 

Okul öncesi dönemde (2-6 yaş) 2-3 porsiyon süt grubu, 2 porsiyon et grubu, 6 porsiyon tahıl grubu, 2-3 porsiyon sebze, 2 porsiyon meyve, 1-2 tatlı kaşığı şeker, 4-5 tatlı kaşığı yağ olacak şekilde planlanmıştır.

 

Okul döneminde (7-11 yaş) 3 su bardağı süt grubu, 3 porsiyon et grubu, 6-11 porsiyon ekmek grubu, 3 porsiyon sebze, 3 porsiyon meyve, 4-5 tatlı kaşığı yağ olacak şekilde piramitte yer almıştır.”.

 

ERGENLİK DÖNEMİ

Ergenlik döneminin, bebeklikten sonra büyümenin en hızlı gerçekleştiği önemli bir dönem olduğuna vurgu yapan Erözgür, sözlerini şöyle süğrdürdü:

 

“Bu dönemde büyüme özellikle 11-16 yaş arası boy ortalama 10-30 cm uzamakta, daha sonra yavaşlayarak 18-20 yaşına kadar sürmektedir. Kızlarda salgılanan hormonlar vücut yağ dokusunu arttırırken, erkeklerdeki hormonlar kas kitlesini arttırmaktadır. Böylece iki cinsin vücut yapısı farklılaşmaktadır.

Ergenlerin maksimum büyüme potansiyellerine erişebilmeleri için beslenme çok önemli bir faktördür. Yetersiz beslenen ergenlerin genetik potansiyellerini yakalayamadıkları belirtilmektedir.

Bu dönem fiziksel değişikliklerin yanı sıra, bilişsel ve duygusal açıdan da değişiklikler yaşanır. Gençler vücut biçimleriyle aşırı ilgilenmeye başlar, vücut ağırlığı ve şekline ilişkin gerçekçi olmayan beklentiler, medyanın etkisi, yaşıtları ve daha birçok neden ergenlerin beslenme davranışlarını etkiler ve beslenme sorunlarına yol açabilir. Yanlış diyetlerle sağlıklarını çöpe atmayın.”

ÖNERİLER

Erözgür, çocukların beslenme alışkanlıkları ile ilgili olarak şu önerilerde bulundu:

“1. Kahvaltı alışkanlığı kazandırın, sabahları iştahı olmuyorsa okulda hocasıyla görüşüp kahvaltı takibini yapabilirsiniz.

2.  Her öğün dengeli bir tabak oluşturun. Servis tabağını dörde bölüp tahıl, süt, et ve sebze grubunu tüketmesini sağlayın.

3.  Okulda kek meyve suyu alışkanlığını süt meyve şeklinde değiştirebilirsiniz.

4.  Ödül- ceza yöntemlerinden uzak durun.

5.  Fazla kiloları olduğunu düşünseniz bile elinden ekmeği almayın.

6.  Boy- kilo, kan değerleri kontrollerini yaptırmayı unutmayın.

7.  Çocuklarınızı yağlı, asitli, şekerli besinlerle tanıştırmayın.

8.  Fast food tarzını evde sağlıklı hale getirmeye çalışın. Ev yapımı hamburger, pizza, ev yapımı soğuk çay ve limonata gibi.

9.  Okulda uygun yemekler bulamıyorsanız beslenme çantası oluşturun.

10.      Fiziksel aktiviteye dikkat edin. Günümüz problemlerinden biri de çocuklarımızın hareketinin az olmasıdır. Haftada 1-2 gün sevdiği bir spor dalını seçmesine izin verin.

11.Yiyecekleri tabağına gereksinmesinden fazla koymayın.

12.Unutmayın şu an sizi örnek alıyorlar, o yüzden siz de tabağınızı en doğru şekilde planlayın.”

EYLÜL GELDİ: OKULLAR AÇILIYOR

EYLÜL GELDİ: OKULLAR AÇILIYOR

- SANKO ÜNİVERSİTESİ SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ PSİKOLOĞU CENGİZ: “OKULA BAŞLAMADAN ÖNCE HAZIRLIK SÜRECİNİN YAŞANMASI ÇOCUĞUN KAYGISINI AZALTIR”

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Psikoloğu Didem Cengiz, yeni eğitim-öğretim yılı öncesi velileri uyararak, “Okula başlamadan önce hazırlık sürecinin yaşanması çocuğun kaygısını azaltır” dedi.

Cengiz, okulların açılmasıyla birlikte pek çok sürecin de başladığını anımsatarak, “Anneden ayrılma korkusu, yalnız kalma endişesi, arkadaş edinmede güçlük, kendini ifade etmede zorlanmalar gibi pek çok konu bir anda ailenin gündemine girmiş olur” diye konuştu.

Tepki belirten davranışların altında duygusal bir ihtiyacın olabileceğine vurgu yapan Cengiz, çocuğun ihtiyacına kulak vermenin çözüm için birinci adım olacağını söyledi.

“Okula gitmeyeceğim” cümlesini, “okula gideceğim için endişeliyim” cümlesine dönüştürmenin kurulan iletişimin yapısına bağlı olduğunu anlatan Cengiz, şunları kaydetti:

“Okula gitmeyeceğim diye bağırıp ağlayan bir çocuğa, ‘hayır gideceksin, bak herkes gidiyor ne var bunda bu kadar ağlayacak’ şeklinde mantıksal açıklamalar yaptığımızda çocuğun duygusu anlaşılmamış olacak ve duygusu kabul edilmediği için durum kaygısal boyuta taşınacaktır.

"Okula gitmeyeceğim’ diyen bir çocuğa, ‘şu an endişelisin okula gitmek sana bu yüzden zor geliyor seni anlıyorum ve bu sorunun üstesinden gelmen için yanındayım’ şeklinde bir yaklaşım, çocuğa anlaşıldığına dair bir ipucu sunar, bununla birlikte çocuk iç dünyasının kapılarını ailesine açmayı da öğrenmiş olacaktır.”

HAZIRLIK SÜRECİ

Cengiz, okula başlamadan önce hazırlık sürecinin yaşanmasının çocuğun kaygısını azaltacağını, atılacak her adım öncesi yapılan küçük hazırlıkların bireyin yaşı kaç olursa olsun rahatlatıcı olduğunu anımsattı.

Hazırlık süresinde en önemli rolün ailelere ait olduğunun altını çizen Cengiz, şöyle devam etti:

“Çocuk için okul aileden evden ilk kez ayrılıp kendi başına var olmaya çalışacağı, günün büyük bölümünü arkadaşlarıyla ve başka yetişkinlerle geçireceği farklı bir ortam demektir. Bu noktada çocuk tanışacağı yeni ortama onun için en tanıdık ortam olan aile ortamını yansıtacaktır. Aile ortamı eşittir çocuk eşittir okul ortamı demektir.

Çocuk ilk kez sistemli, programlı öğretimin gerektirdikleriyle karşılaşacak, belirli bir disiplin planı dahilinde kurallara uyacak. Daha önemlisi okuma-  yazma, aritmetik gibi konuları öğrenmekle yükümlü olacağından, bu dönemde yaşadığı tüm tedirginlikler olağandır. Çocuklar, bu endişeyle başa çıkmayı öğrendiklerinde okulu bir kriz ortamı olarak görmeyeceklerdir.”

AİLELER NASIL YAKLAŞMALI?

Ailelere çocuklarının okula başlangıçta yapmaları gerekenlere değinen Cengiz, “Anne baba olarak onların endişelerini azaltmanın en etkin yolu sakin ve rahat biçimde çocuğun kafasındaki soruları yanıtlamaktır” ifadelerine yer verdi.

İlk haftalarda okul alışverişi yapılacağını vurgulayan Cengiz, bu durumda alınması gereken her şeyin beraber alınması ya da en azından çocuğa fikrinin sorulması gerektiğini bildirdi.

Alınacak tüm malzemelerin işlevlerinin çocuğa tek tek anlatılması ve çocuğa alışverişte seçenekler sunulması gerektiğini vurgulayan Cengiz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çocuğa bu dönemde güven vermek önemlidir. Eğer aile okula başlangıç konusunda kendine dair endişeler taşıyorsa çocuğa yansıtma konusunda dikkatli olmalıdır. Çocuk kendisi panik halindeyken ailesinin panikli tepkilerine şahit oluyorsa ailesine güven konusunda inanmayacaktır.

Bu dönemde çocuğu cesaretlendirmek önemlidir. Okulun ilk haftalarında servis kullanılacaksa servis hakkında detaylı açıklamalar yapılmalıdır. Onu kimin karşılayacağı sabah servise nasıl bineceği gibi.

Okul sınıf kapısında uzun vedalaşmalara engel olmak da önemlidir. Çocuğunuza ve kendinize bu yeni duruma adapte olmak için bir ay kadar süre tanıyın. Eve geldiğinde okulla ilgili onunla konuşun. Tüm bunlar olurken iyi bir dinleyici ve yol arkadaşı olun.”

PSİKİYATRİ UZMANI DR. ÖĞR. ÜYESİ ÖZTÜRK HASTA KABULÜNE BAŞLADI

PSİKİYATRİ UZMANI DR. ÖĞR. ÜYESİ ÖZTÜRK HASTA KABULÜNE BAŞLADI

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi H. İbrahim Öztürk, Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde hasta kabulüne başladı.

Dr. Öğr. Üyesi H. İbrahim Öztürk, 1982 yılında Gaziantep’te doğdu. İlk ve orta öğrenimini Gaziantep’te tamamladıktan sonra 2008 yılında Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 2010 yılında Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği’nde başladığı uzmanlık eğitimini 2014 yılında tamamladı.

Devlet hizmet yükümlülüğü görevinin ardından 2016-2018 yılları arasında Gaziantep Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Ruh Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı olarak görev yaptı.

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, Ağustos 2018 itibariyle Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde hasta kabulüne de başladı.

Uzmanlık eğitimi boyunca ve sonrasında mesleki ilgi alanları arasında bulunan Bilişsel Davranışçı Terapi, Çift ve Aile Terapisi ve Cinsel Terapi alanlarında eğitim alan Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, bu alanlardaki poliklinik hizmetlerini sürdürmektedir. Halen Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından düzenlenen Bilişsel Davranışçı Terapist Sertifikasyonu ve Eğitimine devam etmektedir.

Uluslararası hakemli dergilerde yayınlanmış makale ve uluslararası bilimsel toplantılarda sunulan birçok bildiriye katkıda bulunan, Türkiye Psikiyatri Derneği ve Gaziantep Tabip Odası üyesi olan Dr. Öğr. Üyesi Öztürk, evli ve iki çocuk babasıdır.

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği’nde, Dr. Öğr. Üyesi H. İbrahim Öztürk’ün yanı sıra, Uzman Psikolog Melis Tümer Süyür, Uzman Psikolog Melisa Özturan, Uzman Psikolog Gözde Kıratlı ve Psikolog Didem Cengiz de hasta kabul etmektedir.

PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİ

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Polikliniği’nde ayaktan hastalara poliklinik hizmeti verilmektedir.

Psikiyatri Polikliniğimizde tüm psikiyatrik bozuklukların (depresyon, panik bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk, sosyal fobi, şizofreni, bipolar bozukluk, cinsel işlev bozuklukları vb.) tedavileri yapılmaktadır. İlaç tedavilerinin yanı sıra terapi konusunda da deneyimli hekimimiz ve psikologlarımız hastalara destekleyici yaklaşımlarda bulunulmaktadır. Hastalıklar dışında psikiyatri ile ilgili birçok konuda hastalara ve hasta yakınlarına danışmanlık hizmeti de verilmektedir.

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Polikliniği Psikiyatri Polikliniği’nin ayaktan tedavilerde, Sosyal Güvenlik Kurumları ile anlaşması bulunmaktadır.

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI

-ASİD GENEL BAŞKANI DR. YILDIRIM:

-“VATANIMIZI KORUMAK VE SAVUNMAK HEPİMİZİN BOYUN BORCUDUR”

Merkezi Gaziantep’te bulunan Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği (ASİD) Genel Başkanı Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, “Bağımsızlığından ödün vermemek uğruna, vatanın her karış toprağını canı pahasına yedisinden yetmişine savunan aziz milletimizin armağanı olan vatanımızı, emanet aldığımız evlatlarımız için korumak ve savunmak hepimizin boyun borcudur” dedi.

30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle bir mesaj yayınlayan Dr. Yıldırım, Büyük Taarruz’un 96’ıncı yılını büyük bir onur ve mutlulukla kutladıklarını kaydetti.

“Zaferlerle dolu tarihimizin belki de en zor günlerinde milletimizin birlik ve beraberlik içinde verdiği bu büyük mücadele, dünyaya bölünmez bütünlüğümüz için verilmiş büyük bir derstir” diyen Dr. Yıldırım, şöyle devam etti:

“Her türlü yokluğa rağmen el ele, omuz omuza vatan sevgisiyle, birlik ve beraberlik içinde zorlukların üstesinden gelen Türk Milleti, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, büyük bir zafer kazanmıştır.

Bağımsızlığından ödün vermemek uğruna, vatanın her karış toprağını canı pahasına yedisinden yetmişine savunan aziz milletimizin armağanı olan vatanımızı, emanet aldığımız evlatlarımız için korumak ve savunmak hepimizin boyun borcudur.

Bu vesileyle Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını ve aziz şehitlerimizi saygı, şükran ve rahmetle anıyoruz. 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.” 

SANKO ÜNİVERSİTESİ’NDE BAYRAMLAŞMA

SANKO ÜNİVERSİTESİ’NDE BAYRAMLAŞMA

SANKO Üniversitesi ve SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde Kurban Bayramı nedeniyle bayramlaşma düzenlendi.

SANKO Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. M. Metin Bayram, bayramların toplumsal birlik ve beraberliğin pekişmesi açısından fırsat olduğunu belirterek, “Bizler de her geçen gün artan akademik ve idari kadromuzla, birlik ve beraberlik içinde güzel bir bayram kutlaması geçiriyoruz. Hepinizin bayramınızı kutluyorum” dedi.

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım ise tüm personele çalışmaları ve emekleri için teşekkür ederek, “Kurban Bayramı’nın ülkemize, milletimize huzur ve refah getirmesini diliyorum” temennisinde bulundu.

ASİD BAŞKANI DR. YILDIRIM’IN KURBAN BAYRAMI MESAJI

ASİD BAŞKANI DR. YILDIRIM’IN KURBAN BAYRAMI MESAJI

Merkezi Gaziantep’te bulunan Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği (ASİD) Genel Başkanı Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, Kurban Bayramı nedeniyle bir mesaj yayınladı.

Dr. Yıldırım, “Her türlü zorluğun üstesinden birbirine kenetlenerek gelen milletimiz, bayram coşkusunu da birlik ve beraberlik içinde kutlamaktadır” dedi.

Toplumumuzda bayramlaşmanın önemli bir yeri olduğuna dikkati çeken Dr. Yıldırım, “Yaşadığımız dönem, ailelerin günlük koşuşturma içinde bir araya gelebilmesinde büyük engellerden biri. Halbuki bayramlar genç yaşlı demeden bütün aile bireylerinin aynı çatı altında toplanmaları ve birlikte zaman geçirebilmeleri için büyük bir fırsat yaratıyor” ifadelerini kullandı.

Dr. Yıldırım, “Sağlık, huzur ve mutlulukla dolu, karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün olduğu, nice bayramları birlik ve toplum olarak kenetlenerek geçirmek dileğiyle. Kurban Bayramınız kutlu olsun” sözleriyle mesajını sonlandırdı. 

SANKO ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ, GAPSHOES’TA STANT AÇTI

SANKO ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ, GAPSHOES’TA STANT AÇTI

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi, 27. GAPSHOES Uluslararası Ayakkabı, Terlik, Saraciye ve Yan Sanayi Fuarı’nda stant açtı.

Açılışına Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Vali Ali Yerlikaya ve Gaziantep Milletvekilleri başta olmak üzere çok sayıda yetkilinin katıldığı fuarda açılan stant, ziyaretçilerin ve katılımcıların yoğun ilgisini gördü.

Stantta, dileyen katılımcı ve ziyaretçilerin ücretsiz kan şekeri ve tansiyon ölçümü yapılıyor, hastanede verilen sağlık hizmetleri ile ilgili de bilgiler paylaşılıyor.

Ortadoğu Fuar Merkezi’nde (OFM) açılan fuar, yarın kapanacak.

SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

Çağdaş hastane yönetimi anlayışıyla yönetilen ve sağlıkta yüksek kalitenin adresi haline gelen hastanede, Acil Servis, Biyokimya, Patoloji ve Tıbbi / Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarları, Radyoloji, Nükleer Tıp, Kardiyovasküler Cerrahi, Organ Nakli Merkezi, Nefroloji, Genel Cerrahi, Beyin Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi, Dahiliye, Gastroenteroloji, Endokrinoloji, Kulak Burun Boğaz, Pediatri, Kardiyoloji, Göğüs Hastalıkları, Üroloji, Ortopedi ve Travmatoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Plastik Rekonstrüktif Cerrahi, Göz Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Nöroloji, Psikiyatri, Göğüs Cerrahisi, Dermatoloji, Uyku Laboratuvarı, Obezite ve Metabolik Cerrahi Kliniği ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkeziyle uzman tanı ve tedavi yöntemleri uygulanıyor.

RAMAZAN BAYRAMI KUTLAMASI

RAMAZAN BAYRAMI KUTLAMASI

- SANKO ÜNİVERSİTESİ SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ'NDE RAMAZAN BAYRAMI KUTLAMASI DÜZENLENDİ

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nde Ramazan Bayramı kutlandı.

Genel Müdür Dr. Yusuf Ziya Yıldırım ve hastane yöneticileri, personeli ve hastanede yatan hastaları ziyaret ederek, bayramlarını kutladı.

Ziyaret bayramda mesaide olan personele motivasyon, hastalar için ise moral oldu.

ASİD BAŞKANI DR. YILDIRIM’IN RAMAZAN BAYRAMI MESAJI

ASİD BAŞKANI DR. YILDIRIM’IN RAMAZAN BAYRAMI MESAJI

Merkezi Gaziantep’te bulunan Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği (ASİD) Genel Başkanı SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, Ramazan Bayramı nedeniyle bir mesaj yayınladı.

Dr. Yıldırım, toplumu birleştiren, sağduyu ve hassasiyetin ön plana çıktığı bayramların yediden, yetmişe herkes için büyük bir heyecan ve coşku kaynağı olduğunu bildirdi. 

Bayram coşkusunun ailelerin ve uzaktakilerin bir araya gelmesine vesile olduğunu ifade eden Yıldırım, “Hoşgörünün ve birlikteliğin önderliğinde, sevgi, saygı ve huzurun eşliğinde nice bayramlar geçirmenizi dilerim” dedi.

KARNELER ALINIYOR, ÇOCUKLARIMIZA DOĞRU YAKLAŞIYOR MUYUZ?

KARNELER ALINIYOR, ÇOCUKLARIMIZA DOĞRU YAKLAŞIYOR MUYUZ?

- SANKO ÜNİVERSİTESİ SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ UZMAN KLİNİK PSİKOLOĞU GÖZDE KIRATLI:

-“KARNE ÇOCUĞUN BİR ZEKA GÖSTERGESİ DEĞİLDİR. ÇOCUĞUN İLGİ, YETENEK VE İÇ DİSİPLİNİ HAKKINDA BİLGİLER VERİR”

- “EBEVEYNLERİN ÇOCUKLA KURDUĞU İLİŞKİ SADECE KARNE NOTU ÜZERİNDEN YA DA PERFORMANSINA DAYALI OLMAMALI”

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Uzman Klinik Psikoloğu Gözde Kıratlı, “Karne çocuğun bir zekâ göstergesi değildir. Çocuğun ilgi, yetenek ve iç disiplini hakkında bilgiler verir” dedi.

Kıratlı, 2017-2018 eğitim döneminin sonuna gelindiğini ve öğrenciler kadar velileri de karne heyecanının sardığını anımsatarak, bazı önerilerde bulundu.

Çocuğun, karne aldığında notlarıyla ilgili olumsuz düşünceleri, kendisinin ya da ailesinin yüksek beklentileri olabileceğini anımsatan Kıratlı, “Karnesindeki notların beklentisinin altında olması çocukta kaygı yaratabilir. Ailelerin beklentilerinin de çocuğun yaşına, gelişimine ve çevresel faktörler gibi özelliklerle uyumlu olmaması bu süreçte çocukta kaygı yaratan bir diğer etkendir” uyarısında bulundu.

Karneyi aldığında beklediği gibi bir sonuçla karşılayamayan çocuğun okulda arkadaşları arasında kendini kötü hissederek, yetersizlik duygusuna kapılabileceğine vurgu yapan Kıratlı, şöyle devam etti:

“Bu süreçte ailesinin karne beklentisine yönelik nasıl bir tepkiyle karşılaşacağını bilemeyen çocuk, eve gitmekte tedirginlik yaşayabilir. Bu, çocuğun ailesinden gelecek olumsuz bir tepki beklentisi içinde olduğunu gösterir. Buna karşılık çocuk gergin ve sinirli hissedebilir; içe kapanık ve saldırgan tutumlar içerisinde olabilir. Bu tutumlar çocuğun aileden aldığı karne beklentisinin bir sonucu olarak ortaya çıkar.

Karne, veliler tarafından yanlış yorumlanabilir. Karne, çocuğun dönem içinde aldığı notların, okula devam durumunun, çabasının, öğrenme düzeyinin bir göstergesidir. Çocuğun bir zekâ göstergesi değildir. Bu bizlere çocuğun ilgi, yetenek ve iç disiplini hakkında bilgiler verir. Düşük karne notu, çocuğun aptal, yeteneksiz, hiçbir şey yapamadığı anlamına gelmez. Çocuğun hayat başarısını da göstermez.

Karne, derslere yönelik sembolik değerlerle yapılan bir puanlamadır. Öğrencilerin ilgileri, tutumları ve performansları konusunda sınırlı bilgiler verir. Çünkü eğitim ve öğrenim uzun bir süreçtir. Bu süreçte çeşitli değişimlerle ya da gelişimlerle dalgalanmalar olacaktır. Dolayısıyla tek bir karne notu çocuğun başarısını belirlemez.”

KARNEYE YAKLAŞIM

Karne konusunda ebeveynlere önerilerde bulunan Kıratlı, “Ebeveynlerin çocukla kurduğu ilişki sadece karne notu üzerinden ya da performansına dayalı olmamalı. Karşılıklı sevgi koşulsuz olmalı. Sadece performansa yönelik olan koşullu sevgi çocuğun benlik saygısının gelişimini olumsuz etkiler” diye konuştu.

İyi karnenin, birlikte kutlanması gereken bir süreç olduğunun altını çizen Kıratlı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çocuğa sarılarak ‘Aferin, bravo’ gibi ya da ‘Bu sene elinden gelenin en iyisini yaptın’ gibi abartılı olmayan, uygun söylemlerle çocuğun manevi olarak ödüllendirilmesi, kutlanması gerekir. İsteğe bağlı olarak çocuğun yaşına, ilgi alanlarına ve gelişimine uygun, maddi değeri çok yüksek olmayan hediyeler verilebilir, birlikte bir aktivite planlanabilir. Ayrıca bu seneki çalışma disiplininin önümüzdeki senelerde de sürmesi için çocuğun teşvik edilmesi önemlidir.

Kötü karne karşısında çocuğun kişiliğine yönelik, tembel, başarısız, beceriksiz gibi söylemlerle, olumsuz atıfta bulunulması, ilerleyen süreçte çocuğu daha da olumsuz etkiler. Çocuk kendini bu şekilde kabul ederse, ilerleyen süreçlerde başarılı olmak için çaba sarf etmez. Onun yerine “’Sana güveniyoruz, istersen başarabilirsin’ gibi motive edici ifadeler kullanılmalıdır.”

NOTLAR KÖTÜYSE NE YAPILMALI

Karnede kötü notlar olması halinde neler yapılması gerektiğine değinen Kıratlı, uyarılarını şöyle sıraladı:

“Karnede sadece kötü notlara odaklanarak iyi notlar görmezden gelinmemeli. Elbette karneden memnun olmadığınızı büyük tepkiler göstermeden dile getirebilirsiniz; ancak bu süreç kötü notların nedenleri üzerine karşılıklı olarak konuşulduğu, nedenler tespit edildikten sonra karşılıklı çözüm yollarının düşünülerek plan ve programlar yapıldığı bir yaklaşım içermelidir. Bu süreçte çocuğu cezalandırmak, korkutmak ya da diğer çocuklarla kıyaslamamak, çocukta suçluluğa ve ilerleyen süreçlerde kendi performansını açığa çıkarmakta demotive ve yetersiz hissetmesine yol açar.

Ailenin verdiği tepkiler çocuğun diğer öğrenmelerini etkiler. İşlevsel olan çocuğun içsel motivasyonunu arttırarak amaçları doğrultusunda ilerlemesini ve çalışma alışkanlıkları kazanmasını sağlamaktır. Bu doğrultuda çocukları yeni bilgileri edinmekten korkutmamak, karşılaştıkları zorlukları yenmeleri için cesaretlendirmek gerekir. Bu onların sadece öğrenim yıllarındaki başarılarını değil, kişisel gelişimlerini de olumlu etkiler. Tüm bunların yanında düşük notun kaynağı sadece çocuğun çalışmamasıyla ilgili olmayabilir. Çocuğun yaşadığı duygusal zorluklar da onun okul başarısını olumsuz etkileyebilir. Bunun araştırılması belki psikolojik bir destek alınması gerekebilir.”

KÖTÜ KARNEYE ETKİ EDEN FAKTÖRLER

Kötü karnenin sadece çocuğun sorumluluğunda olmadığını, ailenin, okul ortamının, öğretmenin ve idarenin de payının bulunduğu bir süreç olduğunu anımsatan Kıratlı, şunları kaydetti:

“Eğer anne-baba, eğitim yılı içinde okul ve öğretmenle yeterince iş birliği yapmışsa ve aile için sorunların yeterince üstesinden gelinmişse çocuğunun sınıf içindeki düzeyini, nasıl bir karne getireceğini bilir ve aile daha gerçekçi beklentiler içerisine girer. Gerekli tedbirler iş birliği içerisinde önceden alınabilirse bu süreçte çocuğa daha doğru bir şekilde yaklaşılmış olur. Çocuğun karnesinin bir başkasına karşı utanma ya da övünme nedeni olarak kullanılması doğru olmaz. Çocuğa geribildirimler süreç boyunca gösterdiği çabayı desteklemek, bulduğu çözüm yollarını taktir etmek ve ona inanıldığını göstermek için verilmelidir.”

Okul çağındaki her çocuğun sadece öğrenci değil, aynı zamanda bir birey olarak görülmesinin büyük önem taşıdığının altını çizen Kıratlı, “Onun da herkes gibi keşfedilmiş ya da keşfedilmemiş birçok farklı yönü, ilgi ve becerileri vardır. Bu süreçte çocuğun başarılarını fark etmek, güçlü yönlerini öne çıkarmak, zayıf yönlerini bir eksiklik değil sadece geliştirilmesi gereken yönleri olarak kabul etmek çocuğun kendine olan güvenini arttıracaktır” değerlendirmesini yaptı.

YAZ TATİLİ

Çocuğun yaz tatiliyle birlikte zorlu geçen bir yılı tamamlamasının ardından tatili doya doya yaşamasının önemine de değinen Kıratlı, sözlerini şöyle tamamladı:

“Tabi ki tatil öğrenmelerin bitmesi demek değildir. Tatili hayata dair öğrenmelerin gerçekleşeceği, yeni becerilerin kazanıldığı, çocuklara yaşına uygun sorumlulukların verildiği bir süreç olarak değerlendirmek çocuğun özgüveninin gelişmesine olumlu katkı sağlar.

Eğer çocuğun herhangi bir dersle ilgili olarak özel bir destek gerektiren bir çalışmaya ihtiyacı yoksa kitap okuma ya da öğrendiği bilgileri zorlayıcı olmayan bir ders çalışma planıyla yeniden gözde geçirmesi yeterlidir.

Unutmayın ki, sağlıklı ve uyumlu bir çocuğa sahip olmak, çocuğun başarısız olmasından çok daha önemlidir. Yaşamının devam ediyor olması, en büyük armağandır.”

DOÇ. DR. ERHAN ÖZYOL GÖZ HASTALIKLARI KLİNİĞİNDE GÖREVE BAŞLADI

DOÇ. DR. ERHAN ÖZYOL GÖZ HASTALIKLARI KLİNİĞİNDE GÖREVE BAŞLADI

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Göz Hastalıkları Kliniği’nde Doç. Dr. Erhan Özyol hasta kabulüne başladı.

Malatya 1978 doğumlu olan Doç. Dr. Özyol, 1995-2002 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tıp eğitimini, 2003-2008 yılları arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nda Göz Hastalıkları ihtisasını tamamladı. Askerlik hizmeti ve mecburi hizmeti sonrası Muğla Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Hastalıkları Kliniği’nde görev aldı.

2013 yılında Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Retina Kliniği’nde Vitreoretinal Cerrahi eğitimi, 2016 yılında Dr. Agarwal’s Eye Hospital, Chennai, Hindistan’da Vitreoretinal Cerrahi ve Glued IOL Cerrahisi eğitimi aldı.

2017 yılında "Doçentlik" unvanını, 2018 yılında ise Paris/Fransa’da düzenlenen "European Board of Ophthalmology" sınavında başarılı olarak "FEBO" unvanını kazandı.

2018 yılı Mayıs Ayı itibariyle ile SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak göreve başlayan Doç. Dr. Özyol, Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Göz Hastalıkları Kliniği’nde hasta kabulüne başladı.

Doç. Dr. Özyol’un ulusal ve uluslararası indeksli oftalmoloji dergilerinde yayınlanmış çok sayıda makalesi, oftalmoloji kitap bölüm yazarlığı, ulusal ve uluslararası oftalmoloji kongrelerinde sunulmuş çok sayıda bildirisi bulunmaktadır. Ayrıca ulusal ve uluslararası oftalmoloji dergilerinde danışman ve konsültan editör olarak da görev yapmaktadır. Türk Oftalmoloji Derneği, TOD Katarakt ve Refraktif Cerrahi Birimi, Avrupa Katarakt ve Refraktif Cerrahi Derneği üyelikleri bulunan Doç. Dr. Özyol’un temel ilgi alanları vitreoretinal cerrahi, katarakt cerrahisi ve glokomdur.

Doç. Dr. Özyol, evli ve 2 çocuk babasıdır.

GÖZ HASTALIKLARI KLİNİĞİ

KATARAKT CERRAHİSİ VE REFRAKTİF KATARAKT CERRAHİSİ

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde, kısa sürede, ağrı duymadan ileri bir teknik olan FAKO yöntemiyle katarakt ameliyatı yapılmakta, katlanabilen göz içi merceği yerleştirilerek net görme sağlanmaktadır. Uzak ve yakın görme için ya da  astigmatizmanın giderilmesine yönelik çok odaklı ve/veya astigmatik Premium Lens uygulanması yapılmaktadır Bunun yanı sıra yüksek miyopi durumlarında saydam mercek değişimi ya da göz içi mercek yerleştirilmesi gibi cerrahiler uygulanarak lazerle düzeltilemeyecek kadar yüksek bozukluklar düzeltilebilmektedir.  

RETİNA HASTALIKLARI VE VİTREORETİNAL CERRAHİ

Diyabetik retinopati, retina damar tıkanıkları ve yaşa bağlı görme merkezi bozuklukları (sarı nokta hastalığı) Optik Koherans Tomografi (OCT), fundus flöresein anjiografi (FFA-göz anjiyosu) ve en yeni teknolojik cihaz olan OCT-Anjiografi (ilaçsız göz anjiosu) kullanılarak tespit edilir. Kliniğimizde retina dokusuna zarar vermeyen mikropulse lazer ve sarı dalga boylu lazer kullanılarak retina hastalıkları tedavi edilebilmektedir. Yaşa bağlı görme merkezi bozukluklarında (Sarı Nokta Hastalığı) ve diyabetes mellitüs ve retina damar tıkanıkları gibi görme merkezinde ödem (makula ödemi) yapan retina hastalıklarında göz içi enjeksiyonları yapılmaktadır. Ayrıca göz içi kanamaları, retina dekolmanı ve görme merkezini ilgilendiren delik ya da zar oluşumu gibi durumlarda vitreoretinal cerrahi işlemler uygulanmaktadır.

 

KORNEA HASTALIKLARI

Keratokonus gibi kornea hastalıklarının tanı, takip ve tedavisi kliniğimizde yapılmaktadır. Bu hastalarda sert ve hibrid kontakt lens uygulamalarının yanı sıra Kross-linking uygulamalarıda mevcuttur. Kornea nakli cerrahisi için hastaların değerlendirilmesi ve gerektiğinde keratoplasti ameliyatları da kliniğimizde yapılmaktadır.

KONTAKT LENS

Refraktif bozukluklarda hastalara yumuşak ve sert kontakt lens uygulaması yapılmaktadır.

GLOKOM

Göz tansiyonu (glokom) rahatsızlığı olan hastalarda bilgisayarlı görme alanı, retina sinir lifi analizi ile ölçümler yapılmakta, tanı-tedavi ve takip edilmektedir.

ŞAŞILIK

Şaşılık tanı ve tedavisiyle, göz tembelliği tedavisi SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde yapılmaktadır.

OKÜLOPLASTİ

Göz kapak bozuklukları, kanal tıkanıklığı varlığında tanı-takip ve tedavisi yapılmaktadır.

GÖZ KLİNİĞİ’NDEKİ CİHAZLARINDAN BAZILARI:

•    AngioVue OCT-Anjiyo cihazı

•    Cirrus Spectral Domain OCT cihazı

•    Canon CX-1 fundus floresein anjiyografi cihazı

•    IOL Master 700 swept source optik biyometri cihazı

•    Pentacam kornea topografi cihazı

•    Topcon Ön Segment Görüntüleme Sistemi

•    Görüntülemeli İndirekt Oftalmoskop cihazı

•    Oküler ultrason cihazı (A/B mode)

•    Humphery Bilgisayarlı Görme Alanı cihazı

•    Leica M822 Oftalmik mikrocerrahi ameliyat mikroskobu

•    Alcon Centurion Vision Sistem (Fakoemülsifikasyon cihazı)

•    Alcon Constellation vitrektomi cihazı

•    Mikropulse ve sarı dalga boyu retinal lazer cihazı

•    YAG Laser

SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

Çağdaş hastane yönetimi anlayışıyla yönetilen ve sağlıkta yüksek kalitenin adresi haline gelen hastanede, Acil Servis, Biyokimya, Patoloji ve Tıbbi / Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarları, Radyoloji, Nükleer Tıp, Kardiyovasküler Cerrahi, Organ Nakli Merkezi, Nefroloji, Genel Cerrahi, Beyin Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi, Dahiliye, Gastroenteroloji, Endokrinoloji, Kulak Burun Boğaz, Pediatri, Kardiyoloji, Göğüs Hastalıkları, Üroloji, Ortopedi ve Travmatoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Plastik Rekonstrüktif Cerrahi, Göz Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Nöroloji, Psikiyatri, Göğüs Cerrahisi, Dermatoloji, Uyku Laboratuvarı, Obezite ve Metabolik Cerrahi Kliniği ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkeziyle uzman tanı ve tedavi yöntemleri uygulanıyor.

 

 

 

HEMŞİRELİK HAFTASI KUTLAMASI

HEMŞİRELİK HAFTASI KUTLAMASI

- SANKO ÜNİVERSİTESİ SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ’NDE HEMŞİRELİK HAFTASI KUTLANIYOR

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde Hemşirelik Haftası çeşitli etkinliklerle kutlanıyor.

Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, 12-18 Mayıs Hemşirelik Haftası etkinlikleri kapsamında, Başhekim Yardımcısı Dr. Suat Özerbaş ve Başhemşire Ceylan Özyılmaz ile birlikte SANKO Holding Yönetimi adına hastanede görev yapan hemşirelere karanfil vererek, çalışmalarıyla ilgili memnuniyetlerini dile getirdi.

Dr. Yıldırım, hemşirelerin haftasını kutlayarak, başarılı çalışmaları için teşekkür etti.

HEMŞİRELİK HAFTASI

HEMŞİRELİK HAFTASI

- SANKO ÜNİVERSİTESİ SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ BAŞHEMŞİRESİ CEYLAN ÖZYILMAZ:

-“HEMŞİRELERİMİZ SAĞLIKLI İNSAN VE SAĞLIKLI TOPLUM OLUŞUMUNDA SAĞLIK EKİBİNİN TEMEL TAŞLARINDAN OLMUŞTUR”

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhemşiresi Ceylan Özyılmaz, “Hemşirelerimiz güç çalışma şartlarına rağmen ortaya koydukları disiplinli, özverili, sabırlı, hoşgörülü, şefkatli tutumları ile sağlıklı insan ve sağlıklı toplum oluşumunda sağlık ekibinin temel taşlarından olmuştur” dedi.

Hemşirelik Haftası nedeniyle bir açıklama yapan Özyılmaz, dünyada ve ülkemizde nesillerin devamı için büyük önem arz eden sağlık hizmetlerinin sağlanması ve gelişmesi için hemşirelerin sorumluluk bilinciyle vazifelerini en iyi şekilde yerine getirdiğine dikkati çekti.

Hemşirelerin hastaların ihtiyacı olan sevgi, saygı, güleryüz ve hoşgörüyü de verdikleri hizmetin içine katarak onların sağlıklarına kavuşmalarında basamak olduklarını anlatan Özyılmaz, “Bu bağlamda özveriyle hizmet veren bütün hemşirelere teşekkürlerimi sunar 12-18 Mayıs Hemşirelik Haftalarını kutlarım” ifadelerine yer verdi.

ASİD GENEL BAŞKANI DR. YILDIRIM: “HEMŞİRELİK MESLEĞİNİN TEMELİNDE, SEVGİ VE GÖNÜLLÜLÜK ESASI YATMAKTADIR

ASİD GENEL BAŞKANI DR. YILDIRIM: “HEMŞİRELİK MESLEĞİNİN TEMELİNDE, SEVGİ VE GÖNÜLLÜLÜK ESASI YATMAKTADIR"

HEMŞİRELİK HAFTASI

Merkezi Gaziantep’te bulunan Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği (ASİD) Genel Başkanı Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, 12-18 Mayıs Hemşirelik Haftası nedeniyle bir mesaj yayınladı.

Dr. Yıldırım, sağlığın her anında olduğu gibi hemşirelik mesleğinin de temelinde sevgi ve gönüllülük esası yattığını kaydetti.

Dünyanın en zor ama en kutsal mesleklerinden birini yapan hemşirelerin, sağlık sektörünün temel taşlarından olduğunu anımsatan Dr. Yıldırım, “En yüce insani duygularla yapılan ve tamamen insanların sağlığına olumlu katkı sağlamayı hedef alan, özü fedakârlık ve özveri ile yoğrulmuş hemşirelik mesleğini insan sevgisiyle icra eden beyaz meleklerimizin haftasını kutluyorum” dedi.

DOÇ. DR. MURAT ULUTAŞ’A YILIN BİLDİRİSİ BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ

DOÇ. DR. MURAT ULUTAŞ’A YILIN BİLDİRİSİ BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ

- SANKO ÜNİVERSİTESİ SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ BEYİN VE SİNİR CERRAHİSİ UZMANI DOÇ. DR. MURAT ULUTAŞ, 32’İNCİ ULUSAL NÖROŞİRÜRJİ KONGRESİ’NDE “ANEVRİZMA CERRAHİSİNDE YENİ BİR KEY-HOLE GİRİŞİMİ: FRONTOZİGOMATİK YAKLAŞIM” BAŞLIKLI BİLDİRİSİYLE YILIN BİLDİRİSİ BİRİNCİLİK ÖDÜLÜNÜ KAZANDI

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Murat Ulutaş, Antalya’da düzenlenen 32.Ulusal Nöroşirürji Kongresi’nde, “Anevrizma Cerrahisinde Yeni Bir Key-Hole Girişimi: Frontozigomatik Yaklaşım” başlıklı bildirisiyle yılın bildirisi birincilik ödülüne layık görüldü.

Doç. Dr. Ulutaş, ödüle konu sunumuna ilişkin yaptığı değerlendirmede, daha az doku hasarı ile anevrizmaların cerrahi tedavisinde yeni bir cerrahi yaklaşım geliştirdiklerini söyledi.

Anevrizmanın beyin kanamasına neden olarak, ciddi sakatlık veya ölümle sonuçlanabilecek bir beyin damar hastalığı olduğunu anımsatan Doç. Dr. Ulutaş, “Klasik anevrizma cerrahisi, saçlı deriye geniş kesi ve kafatasına açılan geniş bir pencere aracılığı ile gerçekleştirilirken, geliştirdiğimiz yöntemle göz çukuru kemiğinin hemen yanına 2-3 cm büyüklüğünde bir kesi yapılmakta ve kafatasına geniş pencere açılmadan yaklaşık 2 cm büyüklüğündeki anahtar deliğinden yapılmaktadır” dedi.

Daha az doku hasarı ile literatürde bildirilmiş başka teknikler de bulunduğunu anlatan Doç. Dr. Ulutaş, “Geliştirdiğimiz bu teknik, diğerlerinden farklı bir yaklaşım olmakla birlikte cerrahi sırasında önemli bazı avantajlar da sağlamaktadır” diye konuştu. 

Daha az doku hasarı ile uyguladıkları kapalı yöntem anevrizma ameliyatının hasta açısından en önemli avantajlar sağladığına vurgu yapan Doç. Dr. Ulutaş, şunları kaydetti:

“Kozmetik sonuçlar çok iyi, yara iyileşmesi sürecinde olası sorunların olmaması (dren ihtiyacı, kanama, su toplanması gibi), pansuman ihtiyacının olmaması, kafatasında çukurluk-çökme gibi şekil bozukluğu olmaması şeklinde sayabiliriz. Hastalığın doğal seyrine hiç bir olumsuz etki yaratmayan bu yöntemi geliştirmeden ve uygulamadan önce konu ile ilgili yaptığımız anatomik çalışmanın büyük katkısı oldu. Anevrizma cerrahisinde yeni bir yaklaşım olarak tanımladığımız ve 32’inci Ulusal Nöroşirürji Kongresi’nde yılın bildirileri sıralamasında birinci seçilen bu teknik, uluslararası hakemli dergide yayınlanacak.” Doç. Dr. Ulutaş’ın belgesini, Türk Nöroşirürji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Çağlar takdim etti.

PSİKİYATRİ UZMANI DR. ŞEHNAZ NESLİHAN GÜRZ YALÇIN HASTA KABULÜNE BAŞLADI

PSİKİYATRİ UZMANI DR. ŞEHNAZ NESLİHAN GÜRZ YALÇIN HASTA KABULÜNE BAŞLADI

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi güçlü uzman kadrosuna yeni isimler ekliyor. Psikiyatri Uzmanı Dr. Şehnaz Neslihan Gürz Yalçın hasta kabulüne başladı.

UZM. DR. ŞEHNAZ NESLİHAN GÜRZ YALÇIN

1979 yılında Ankara’da doğdu ve ilk, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamladı. 1997 yılında Ankara Ayrancı Yabancı Dil Ağırlıklı Lisesi’nden, 2003 Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu.

2004-2010 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimini tamamladı. 2007 yılında 3 ay süreyle ABD Teksas Üniversitesi’nde beyin görüntüleme üzerine araştırmacı olarak çalıştı.

Uzmanlık eğitimini tamamladıktan sonra 2010-2011 yıllarında Aksaray Devlet Hastanesi’nde mecburi hizmetini tamamladı. Ardından 2011-2013 yılları arasında Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışmıştır. Buradaki çalışma süreci boyunca kadın ruh sağlığı alanında (gebelik, lohusalık, menopoz, kısırlık tedavileri, kanser, cinsel işlev bozuklukları) deneyim kazandı.

2014 – 2016 yılları arasında Ankara’da özel bir hastanede görev yaptı. 2016 yılında Gaziantep’e yerleşerek, muayenehane açtı, 2018 yılı Nisan ayı itibariyle SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde çalışmaya başladı.

2005-2008 yılları arasında İzmir Halime Odağ Psikanaliz ve Psikoterapi Derneği’nin Psikodinamik Yönelimli Grup Psikoterapisi, Kavramsal Eğitim ve Grup Süpervizyonu Eğitimleri’ne katıldı.

2018 Ocak- Mart aylarında 3 aylık ACT (Kabul ve Kararlılık Eğitimi)’ni tamamladı. Evli ve bir çocuk annesi olan Dr. Yalçın’ın hobileri yağlıboya resim yapma, kitap okuma, ahşap boyama ve yeni yerler keşfetmektir.

SANKO ÜNİVERSİTESİ SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİ

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Polikliniği’nde ayaktan hastalara poliklinik hizmeti verilmektedir.

Psikiyatri Polikliniğimizde tüm psikiyatrik bozuklukların (depresyon, panik bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk, sosyal fobi, şizofreni, bipolar bozukluk, cinsel işlev bozuklukları vb.) tedavileri yapılmaktadır. İlaç tedavilerinin yanı sıra terapi konusunda da, deneyimli hekimimiz ve psikologlarımız hastalara destekleyici yaklaşımlarda bulunulmaktadır. Hastalıklar dışında psikiyatri ile ilgili birçok konuda hastalara ve hasta yakınlarına danışmanlık hizmeti de verilmektedir.

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Polikliniği Psikiyatri Polikliniği’nin ayaktan tedavilerde, Sosyal Güvenlik Kurumları ile anlaşması bulunmaktadır.

SANKO’DA “ORGAN NAKLİ: YENİ BİR BAŞLANGIÇ” KONUSU ANLATILDI

SANKO’DA “ORGAN NAKLİ: YENİ BİR BAŞLANGIÇ” KONUSU ANLATILDI

- NEFROLOJİ UZMANI DOÇ. DR. SELMAN ÜNVERDİ: “KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ ÜLKEMİZDE GÜN GEÇTİKÇE ARTMAKTADIR”

- ORGAN NAKİL MERKEZİ SORUMLUSU OPR. DR. AHMET ORHAN GÜRER: “BİR GÜN HERKES ORGAN NAKLİ HASTASI OLMAYA ADAYDIR”

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Selman Ünverdi ile Genel Cerrahi Uzmanı ve Organ Nakil Merkezi Sorumlu Hekimi Opr. Dr. Ahmet Orhan Gürer, halka açık sağlık konferansları kapsamında “Organ Nakli: Yeni Bir Başlangıç” konusunu anlattı.

Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde düzenlenen konferansta Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Selman Ünverdi, kronik böbrek yetmezliğinin ülkemizde gün geçtikçe arttığına dikkat çekti.

Doç. Dr. Ünverdi, toplantıyı düzenleme amaçlarının böbrek nakli yapan bir merkez olarak, kronik böbrek yetmezliğine dikkat çekmenin yanı sıra, vericisi olan hastalarda organ naklinin teşvik edici bir uygulama olması açısından farkındalık yaratmak olduğunu belirtti.

Kronik böbrek yetmezliğine bağlı olarak ülkemizde yaklaşık 70 bin kişini diyaliz tedavisi gördüğünü anımsatan Doç. Dr. Ünverdi, “Diyaliz tedavisi gören hastalarımızın diyalizden dolayı ortaya çıkan hayat kalitelerindeki düşüş ve hayat sürelerindeki azalma günümüzün en önemli problemlerinden birisini oluşturmaktadır” dedi.

Organ naklinin teknolojik gelişmeler sayesinde günümüzde çok başarılı bir tedavi seçeneği haline geldiğini kaydeden Doç. Dr. Ünverdi: “10 yıllık yaşam beklentisi kronik böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize giren hastalarda yüzde 30 iken, organ nakli olan hastalarda yüzde 70’tir. Organ nakli nedeniyle yaşam süresinin uzamasıyla birlikte, hayat kalitelerinde çok ciddi bir artış söz konusudur” diye konuştu.

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nin bölgede organ naklinin başarılı bir şeklide en fazla yapıldığı yerlerden birisi olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Ünverdi, şöyle devam etti:

“Türkiye başarı ortalamasının üzerinde başarı gösteren bir merkez olarak hastalarımıza ve bölgeye hizmet veriyoruz. Başarı ortalamasında dünya standartlarını yakalamış bir merkez olarak Gaziantep’te bu hizmeti vermekten dolayı da ayrıca büyük bir mutluluk duyuyoruz. Canlı vericilerin yanında merkezimiz, kadavradan yapılan nakiller açısından da çok başarılı bir merkez. Türkiye’deki kadavradan yapılan nakiller konusunda da ilk 5 merkezden birisi olarak hizmet vermeye devam ediyoruz.

 

Bölgemizde kronik böbrek yetmezliği tedavisi gören hastaların büyük bir bölümü organ nakli için merkezimizi tercih etmektedir. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki organ nakli ve sonrasındaki takipler konusunda da çok başarılı sonuçlar almaktayız. Her türlü tedaviyi, tedavi seçeneğini hastanemizin organ nakil merkezimizde gerçekleştirebilmekteyiz. Hayata yeni bir başlangıç için önemli bir adım olan organ nakli olmaya bütün kronik böbrek hastalarını davet ediyoruz.”

 

Kadavradan nakillerin artmasının büyük önem taşıdığının altını çizen Doç. Dr. Ünverdi, “Kadavradan nakillerin artması en büyük temennimizdir. Ne kadar çok kadavra başvurusu ve ne kadar çok nakil için kayıtlı hastamız olursa hastalarımızın şansının da o derece arttığını tekrar belirtmek istiyorum” diyerek sözlerini bitirdi.

OPR. DR. AHMET ORHAN GÜRER

Genel Cerrahi Uzmanı ve Organ Nakil Merkezi Sorumlu Hekimi Opr. Dr. Ahmet Orhan Gürer ise “Bir gün herkes organ nakli hastası olmaya adaydır. 18 yaşını doldurmuş, belirli şartları taşıyan, beden ve akıl sağlığı yerinde olan herkes organ bağışçısı olabilir” diyerek konuşmasına başladı.

Canlıdan canlıya nakillerde, nakil öncesi alıcı ve vericiye yapılacak tetkiklerle hem operasyonel, hem de doku uyumu açısından uygunluğun araştırıldığını, kadavra naklinde ise kadavra ve alıcının doku uyumlarının araştırılıp tetkik sonuçlarına göre, uygun olan hastalara organ naklinin gerçekleştirildiğini vurgulayan Opr. Dr. Gürer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Toplumumuzda maalesef kadavra bağışı, canlı bağışın çok gerisinde. Batı ülkelerinde kadavra bağışı daha çok ön plandadır. Halkımızın organ bağışı konusuna bakış açısı nedeniyle, kadavra bağışında istenilen rakamlara ulaşılamamaktadır. Ülkemizde sık görülen kronik hastalıkların başında gelen hipertansiyon ve diyabet, böbrek yetmezliğinin ana sebebidir. Buna bağlı olarak binlerce insan her yıl diyalize aday hale gelmektedir. Bu nedenle kadavra bağışı, toplum sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır.”

Konferansın sonunda Doç. Dr. Ünverdi ve Opr. Dr. Gürer, katılımcıların sorularını yanıtladı.

Yoğun ilgi gören konferansa Gaziantep Böbrek Nakli ve Hemodiyaliz Hastaları Derneği de katılım sağladı.

 

SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ’NDE HALKA AÇIK KONFERANS  -“ORGAN NAKLİ: YENİ BİR BAŞLANGIÇ” KONUSU ANLATILACAK

SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ’NDE HALKA AÇIK KONFERANS -“ORGAN NAKLİ: YENİ BİR BAŞLANGIÇ” KONUSU ANLATILACAK

SANKO ÜNİVERSİTESİ’NDE HALKA AÇIK KONFERANS

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Selman Ünverdi ile Genel Cerrahi Uzmanı ve Organ Nakil Merkezi Sorumlu Hekimi Opr. Dr. Ahmet Orhan Gürer “Organ Nakli: Yeni Bir Başlangıç” konulu halka açık konferans verecek.

Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi toplantı salonunda 7 Nisan 2018 Cumartesi günü saat:12.00 – 13.00 arasında düzenlenecek konferansa Gaziantep Böbrek Nakli ve Hemodiyaliz Hastaları Derneği de katılım sağlayacak.

Organ nakli konusunda bilgilerin paylaşılacağı konferansa dileyenler ücretsiz ve davetiyesiz katılabilecekler. 

SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

Çağdaş hastane yönetimi anlayışıyla yönetilen ve sağlıkta yüksek kalitenin adresi haline gelen hastanede, Acil Servis, Biyokimya, Patoloji ve Tıbbi / Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarları, Radyoloji, Nükleer Tıp, Kardiyovasküler Cerrahi, Organ Nakli Merkezi, Nefroloji, Genel Cerrahi, Beyin Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi, Dahiliye, Gastroenteroloji, Endokrinoloji, Kulak Burun Boğaz, Pediatri, Kardiyoloji, Göğüs Hastalıkları, Üroloji, Ortopedi ve Travmatoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Plastik Rekonstrüktif Cerrahi, Göz Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Nöroloji, Psikiyatri, Göğüs Cerrahisi, Dermatoloji, Uyku Laboratuvarı, Obezite ve Metabolik Cerrahi Kliniği ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkeziyle uzman tanı ve tedavi yöntemleri uygulanıyor.

SOĞUK BALON YÖNTEMİ İLE AF- RİTİM BOZUKLUĞU TEDAVİSİ YAPILDI

SOĞUK BALON YÖNTEMİ İLE AF- RİTİM BOZUKLUĞU TEDAVİSİ YAPILDI

-SANKO ÜNİVERSİTESİ KARDİYOLOJİ UZMANI DOÇ. DR. MUSTAFA ÇETİN:

-“ATRİYAL FİBRİLASYON TOPLUMUMUZDA ÇOK SIK GÖZLENEN RİTİM

BOZUKLUĞUDUR VE GÖRÜLME ORANI YAŞLANDIKÇA ARTMAKTADIR”

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde, Cryo Ablasyonla (Soğuk Balon Yöntemi) Atriyal Fibrilasyon (AF - Ritim Bozukluğu) Tedavisi gerçekleştirildi

Şanlıurfa Birecik’te yaşayan ev hanımı 3 çocuk annesi Hamide Taze (55), atriyal fibrilasyon (ritim bozukluğu) sonucu tekrarlayan çarpıntı atakları nedeniyle yaklaşık 3 yıl önce bir sağlık kuruluşuna başvurduğunu ve ilaç tedavisi uygulandığını söyledi.

İlaç tedavisinin bir süre sonra yanıt vermediğini belirten Taze, “Tavsiyeler üzerine SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’ne geldim. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Çetin, ablasyon işlemi uygulanmasına karar verdi” dedi. 

Operasyon öncesi ataklarının çok arttığını ve çarpıntı ataklarını ilaçlarla durdurmaya çalıştıklarını kaydeden Taze, “Genelde sabah çok erken saatlerde ve akşam uyumak üzereyken bu atakları yaşıyordum. Çok zor bir süreçti benim için. O ataklar sonrasında dahi birkaç gün boyunca kendime gelemiyordum” ifadelerini kullandı.

Ankara, İstanbul gibi illerde gerçekleştirildiğini duyduğu operasyonun Birecik’e yakın olan Gaziantep’te SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde de yapıldığını öğrenince çok mutlu olduğunu vurgulayan Taze, şöyle devam etti:

“Doktorumuz Doç. Dr. Mustafa Çetin sayesinde tekrar sağlığıma kavuştum. Hastanede bir gün kaldıktan sonra, herhangi bir sıkıntı yaşamadan yürüyerek evime döndüm. Artık rahat uyuyabiliyorum, huzurluyum, mutluyum. Doktorumuz ve hastanenin tüm çalışanlara teşekkür ediyorum.”

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Çetin ise AF’nin toplumumuzda çok sık gözlenen ritim bozukluğu olduğunu ve görülme oranının yaşlandıkça arttığına vurgu yaptı.

AF’yi ortaya çıkaran uyarıların kalbin elektriksel sistemi dışındaki kalp dokularından kaynaklandığını ve bu uyarıların oluşması ile çok hızlı ve düzensiz bir kalp ritmi meydana geldiğini anlatan Doç. Dr. Çetin, “Atriumdaki (kalbin kulakçığı) uyarı sayısı dakikada 300-600 arasındadır. Ancak kalbin ileti sistemi geçen uyarı sayısını sınırlayıcı özelliğe sahiptir. Sonuçta nabız sayısı genellikle dakikada 150’nin altında olmakla beraber şikâyete yol açabilecek kadar da hızlı olabilir” diye konuştu.

FELÇ NEDENİ

AF’nin yaşlılarda en büyük felç (inme) nedenlerinden biri olduğunun altını çizen Doç. Dr. Çetin, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Kalpten kaynaklanan felç nedenlerinin ise başında gelir. Tüm felçlerin yaklaşık yüzde 20’sinden sorumludur. Ritim bozukluğu ile hastaneye yatan hastaların 1/3’ünü AF oluşturur. Genel popülasyondaki sıklığı yüzde 0,4 civarında olmakla birlikte, oran yaşla artar ve 80 yaş üstünde yüzde 10 görülür.

AF, ek bir kalp hastalığının olduğu durumlarda kalbin pompalama gücünde yaklaşık yüzde 20-30 azalmaya neden olabilir. Ablasyon tedavisi, ilaç tedavisi ile şikayetleri gerilemeyen veya ilaçların, normal ritmi sağlamakta başarısız olduğu hastalarda uygulanır. Bazen de yan etkilerinden dolayı ilaç kullanamayan hastalarda uygulanması gerekmektedir.”

TEDAVİ

Ablasyon sırasında aritmiye yol açan odağın ya da odakların ortadan kaldırılmasında ya ısı üreten enerjiler (radyofrekans) ya da soğutucu (cryo ablasyon, dondurma işlemi) etkiye sahip enerjiler kullanıldığına dikkati çeken Doç. Dr. Çetin, şu bilgileri verdi:

“Radyofrekans ablasyonda radyo dalgaları kullanılarak hedef bölge 50-70 derece arasında ısıtılarak elektriksel yönden işlev göremez hale getirilir. Diğer yöntem ise dondurma işlemidir. Bu yöntemle de hedef bölge (-50) ila (-70) dereceye kadar dondurulmaktadır. Bu yöntemlerle birlikte başarı şansı tüm dünyada hastanın durumuna göre değişmekle birlikte yüzde 80 civarındadır.

Hastanemizde uyguladığımız bu yöntemle hastamız sağlığına kavuşmuş ve kontrolünde herhangi bir şikâyeti olmadığı görülmüştür. Cryo ablasyon yöntemi sadece 3’üncü basamak sağlık hizmeti veren kuruluşlarda, (üniversitelere bağlı eğitim ve araştırma hastaneleri) bu konuda özel eğitim almış kardiyoloji uzmanları tarafından gerçekleştirilmektedir.”

Doç. Dr. Çetin, etkin, güvenilir, başarılı sonuçlar veren bu yöntemde yan etki görülme oranının çok düşük olduğunu ve bu tip hastalarda güvenle uygulandığını da sözlerine ekledi.

14 MART TIP BAYRAMI

14 MART TIP BAYRAMI

-SANKO ÜNİVERSİTESİ SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ’NDE 14 MART TIP BAYRAMI KUTLANIYOR

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde 14 Mart Tıp Bayramı farklı etkinliklerle kutlanıyor.

Genel Müdür Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, Mesul Müdür Dr. Suat Özerbaş’la birlikte 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle hekimleri tek tek ziyaret ederek, SANKO Holding Yönetimi adına gül takdim etti.

Dr. Yıldırım, gecesi gündüzü olmayan hekimlik mesleğini büyük bir özveri ve sağduyuyla yerine getiren hekimlerin Tıp Bayramı’nı kutlayarak, sağlık, başarı ve huzur dolu nice yılları birlikte geçirme temennisinde bulundu.

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi

Sağlıkta yüksek kalitenin adresi haline gelen hastanede, Acil Servis, Biyokimya, Patoloji ve Tıbbi / Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarları, Radyoloji, Nükleer Tıp, Kardiyovasküler Cerrahi, Organ Nakli Merkezi, Nefroloji, Genel Cerrahi, Beyin Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi, Dahiliye, Gastroenteroloji, Endokrinoloji, Kulak Burun Boğaz, Pediatri, Kardiyoloji, Göğüs Hastalıkları, Üroloji, Ortopedi ve Travmatoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Plastik Rekonstrüktif Cerrahi, Göz Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Nöroloji, Psikiyatri, Göğüs Cerrahisi, Dermatoloji, Uyku Laboratuvarı, Obezite ve Metabolik Cerrahi Kliniği ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkeziyle uzman tanı ve tedavi yöntemleri uygulanıyor.

UZMAN KLİNİK PSİKOLOG GÖZDE KIRATLI SANKO’DA

UZMAN KLİNİK PSİKOLOG GÖZDE KIRATLI SANKO’DA

Uzman Klinik Psikolog Gözde Kıratlı SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde göreve başladı.

Kıratlı, 8 Mayıs 1990’da Gaziantep’te doğdu. Lise öğrenimi 2009 yılında eşit ağırlık bölüm ikincisi olarak tamamladı. Okan Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü yüzde 100 tam burslu olarak kazandı, 2014 yılında Yüksek Onur Derecesiyle mezun oldu. Aynı yıl Klinik Psikoloji Enstitüsü Derneği’nden zekâ, gelişim ve kişilik envanterlerini içeren eğitimle Objektif Testler Uygulayıcı Sertifikası’nı almaya hak kazandı. Ardından Marmara Üniversitesi'nde pedagojik formasyon eğitimini tamamladıktan sonra özel bir okulda çalıştı.

2015 yılında başladığı FMV Işık Üniversitesi Klinik Psikoloji (Çocuk ve Ergen Alt Dalı) yüksek lisans programından 2017 yılında mezun oldu. "Ergenlerin Problem Çözme Becerisinin Ebeveyn Tutumlarıyla İlişkisi" konulu yüksek lisans bitirme projesini Prof. Dr. Ayten Erdoğan süpervizörlüğünde tamamladı.

Aynı yıl süpervizyon kapsamında FMW Işık Üniversitesi psikolojik danışmanlık ve rehberlik biriminde ücretsiz olarak danışan gördü. Çocuk ve ergen psikoterapisi ve ebeveyn danışmanlığı üzerine süpervizyon sürecini oyun terapisi ve bilişsel davranışçı terapi odaklı olarak Uzman Klinik Psikolog Sergül Oğur Çaydamlı'nın süpervizörlüğünde tamamladı. Bu sürece kadar yaptığı çeşitli stajlarla anaokulu, ilkokul ve lise öğrencilerini okul ortamında gözlemledi.

Bunların yanı sıra, 2012 yılında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana bilim Dalı, 2014’ye Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı ve 2017 yılında Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Anabilim Dalında yaptığı stajlarla yetişkin, çocuk ve ergen hastalarla çalışma ve gözlemleme fırsatı oldu. 

2016 yılında MAYA Vakfı “Project Lift” kapsamında dans, müzik ve sanat terapisi uygulanan Suriyeli Mülteci çocuklarla, bir yıl boyunca gönüllü olarak çalıştı. Yine bu süreçte Türk Psikologlar Derneği 1’inci Travma Sempozyumu’na katılarak Çocuk ve Ergenlerde Travma Atölye Çalışmasında yer aldı.

Bugüne kadar mesleki gelişimi destekleyen pek çok kongre ve seminere katılan Kıratlı’nın ayrıca üç farklı yılda hazırladığı, üniversite öğrencilerinde kaygı, depresyon ve yalnızlıkla ilişkili olan faktörleri incelediği araştırma makaleleri bulunmaktadır.

2017 yılında Türk Psikologlar Derneği’nden aldığı eğitimle WISC-IV Uygulayıcı Sertifikası’nı almaya hak kazandı. Yine aynı yıl Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği’nde Birleşmiş Milletler projesi olan UNFPA kapsamında Suriyeli mültecilerle kadın ve çocuk sağlığı üzerine yapılan çalışmada bulundu.

Kıratlı, Türk Psikologlar Derneği üyesidir. Çalışma alanları travma, anksiyete bozuklukları, depresyon, uyum ve davranış sorunları, gelişimsel sorunlar, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğudur. Çocuk, genç ve yetişkinlerle çalışırken bilişsel davranışçı terapi, çocuk odaklı oyun terapisi ve yönlendirilmiş oyun terapisi kullandığı yöntemler arasındadır.

WISC-IV, AGTE, MMPI, Standartize Mini Mental Test, Gesell Gelişim Testi, Peabody Resim Kelime Testi, Metropolitan Okul Olgunluk Testi, Bender Gestalt Algı Testi, Benton Görsel Bellek Testi, Draw a Person ve Good Enough Testi, MOXO ADHD Testi uygulayıcı sertifikasına sahip olarak uyguladığı testler arasındadır.

Gözde Kıratlı halen Uzman Psikolog Melis Tümer Süyür ve Melisa Özturan’ın görev yaptığı SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği’nde uzman klinik psikolog olarak göreve başladı.

SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

Çağdaş hastane yönetimi anlayışıyla yönetilen ve sağlıkta yüksek kalitenin adresi haline gelen hastanede, Acil Servis, Biyokimya, Patoloji ve Tıbbi / Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarları, Radyoloji, Nükleer Tıp, Kardiyovasküler Cerrahi, Organ Nakli Merkezi, Nefroloji, Genel Cerrahi, Beyin Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi, Dahiliye, Gastroenteroloji, Endokrinoloji, Kulak Burun Boğaz, Pediatri, Kardiyoloji, Göğüs Hastalıkları, Üroloji, Ortopedi ve Travmatoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Plastik Rekonstrüktif Cerrahi, Göz Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Nöroloji, Psikiyatri, Göğüs Cerrahisi, Dermatoloji, Uyku Laboratuvarı, Obezite ve Metabolik Cerrahi Kliniği ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkeziyle uzman tanı ve tedavi yöntemleri uygulanıyor.

SANKO ÜNİVERSİTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. FADIL VARDAR SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ’NDE HASTA KABULÜNE BAŞLADI

SANKO ÜNİVERSİTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. FADIL VARDAR SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ’NDE HASTA KABULÜNE BAŞLADI

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fadıl Vardar, Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları (Pediatri) Bölümü’nde hasta kabul etmeye başladı.

Prof. Dr. Vardar, 1949 yılında Üsküp’ün (Makedonya) Venican Köyü’nde doğdu. İlk ve orta öğrenimini İzmir’de tamamladı. 1974 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirerek, Tıp Doktoru oldu. 1980 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi (EÜTF) Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nda “pediatri eğitimini” tamamlayarak “Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı” oldu. Aynı klinikte pediatri uzmanı olarak çalışırken, 1998 yılında ‘Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları’ Yandal Uzmanlığını aldı. 24 Kasım 1998 tarihinde Doç. Dr. unvanını alarak, EÜTF Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği’nde eğitim ve öğretim görevini yürüttü.

1980-1998 yılları arasında EÜTF Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nın birçok klinik departmanında (Nefroloji, Sağlıklı Çocuk, Kardiyoloji, Neonatoloji, Genel Pediatri, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları) uzman doktor olarak çalıştı.

1982-2000 yılları arasında klinik çalışmaları yanında muayenehane hekimliğine devam etti. 06 Ağustos 2004 tarihinde Profesörlüğe yükseldi. Öğretim üyeliği süresinde üçü yüksek lisans ve yedisi doktora olmak üzere 10 adet tez yönetip sonuçlandırdı. Yönettiği tezlerin tamamı uluslararası ve ulusal kongrelerde sunularak, yayınlandı.

Prof. Dr. Vardar’ın toplam 143 yayını bulunmaktadır. 81 makalenin 32’si uluslararası, 49’u ulusal hakemli dergilerde yayınlandı. 18’i uluslararası kongrelerde, 44’ü ulusal kongrelerde olmak üzere, toplam 62 bildiri sunmuştur.

Yayınlarının çoğunluğu; enfeksiyon hastalıkları, yenidoğan, genel pediatri, sosyal pediatri, epidemiyoloji konularını içermektedir. Uluslararası yayınlarının 15’i araştırma niteliğindedir. 

Yurt dışı ve yurt içi kongre, sempozyum ve etkinliklere aktif olarak katılan Prof. Dr. Vardar’ın, çoğunluğu enfeksiyon konuları olmak üzere, genel pediatri eğitimi içerikli konferansları bulunmaktadır.

Prof. Dr. Vardar’ın çoğunluğu enfeksiyon konularında ve genel pediatri içerikli 26 kitap bölümü yazarlığı, yayın ve çalışmalarıyla ulusal kongrelerde 4 ödülü bulunmaktadır.

Türkiye Milli Pediatri Derneği, Türk Pediatri Kurumu, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Derneği üyelikleri devam etmektedir. Bilim Dalı Başkanlığı, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği, EÜTF Dahili Bilimler Bölüm Başkan Yardımcılığı ve Ege Üniversitesi Hastanesi döner sermaye Değerlendirme ve İtiraz Komisyon Başkanlığı görevlerinde bulundu.

Prof. Dr. Fadıl Vardar, halen Doç. Dr. Ünal Sarıkabadayı (Yenidoğan Yoğun Bakım Sorumlusu), Uzm. Dr. Hamide Palaz, Uzm. Dr. Beyhan Levent Erdoğan, Uzm. Dr. Mehmet Almacıoğlu ve Uzm. Dr. Ayşe Demirçubuk’un görev yaptığı SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği’nde hasta kabul etmeye başladı.

Prof. Dr. Vardar, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı olan Dr. İlknur Vardar ile evlidir. Makine mühendisi olan bir oğlu ve İngilizce Öğretmeni olan bir kızı olmak üzere 2 çocuğu vardır.

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği

 

Hasta çocukların muayeneleri sırasında gerekli görülen laboratuvar ve radyoloji tetkikleri SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde yapıldıktan ve reçeteleri düzenlendikten sonra, gerektiğinde 10 gün içinde hastalar ücretsiz kontrol edilmektedir.

Sağlıklı bebekler ise aylık muayenelerinden sonra çocuk doktorlarının önerdiği aşı takvimine uygun olacak şekilde, aşı hemşireleri tarafından aşıları yapılmaktadır. Aşı odasında Sağlık Bakanlığı’nın uygun gördüğü zorunlu aşılarla birlikte, Dünya Sağlık Örgütü’nün yapılmasını önerdiği rota, hepatit A, suçiçeği ve HPV (Human Papilloma Virüs) aşıları da uygulanmaktadır.

Çocuk servisi 17 yataklı olup, 24 saat boyunca deneyimli çocuk hemşirelerinin gözetimi altındadır. Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesinde ise 32 küvöz, 1 açık küvöz ve 3 transport küvöz ile solunum cihazları, yoğun fototerapi cihazları ve monitörler eşliğinde bebek yoğun bakım hemşireleri gözetiminde, hasta bebeklerin sağlığı için uğraş verilmektedir.

Yeni doğan bebeklerde zaman zaman rastlanan diafram hernisi, bağırsak tıkanıklıkları gibi doğmalık anomaliler deneyimli çocuk cerrahlarımız tarafından en uygun ve kısa sürede opere edilerek ameliyat sonrası dönemde Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde nekahat dönemlerini geçirmektedir.

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi

Sağlıkta yüksek kalitenin adresi haline gelen hastanede, Acil Servis, Biyokimya, Patoloji ve Tıbbi / Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarları, Radyoloji, Nükleer Tıp, Kardiyovasküler Cerrahi, Organ Nakli Merkezi, Nefroloji, Genel Cerrahi, Beyin Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi, Dahiliye, Gastroenteroloji, Endokrinoloji, Kulak Burun Boğaz, Pediatri, Kardiyoloji, Göğüs Hastalıkları, Üroloji, Ortopedi ve Travmatoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Plastik Rekonstrüktif Cerrahi, Göz Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Nöroloji, Psikiyatri, Göğüs Cerrahisi, Dermatoloji, Uyku Laboratuvarı, Obezite ve Metabolik Cerrahi Kliniği ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkeziyle uzman tanı ve tedavi yöntemleri uygulanıyor.

SANKO ÜNİVERSİTESİ SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ’NDE DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLANDI

SANKO ÜNİVERSİTESİ SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ’NDE DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLANDI

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi yönetimi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadın personelini unutmadı.

Genel Müdür Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, hastanede görev yapan kadın personelin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı.

Hastanenin sağlık ve idari birimlerinde görev yapan kadın personele kitap armağan eden Dr. Yıldırım, çalışanlara övgü dolu sözlerle, mutluluk, sağlık ve başarı temennisinde bulundu.

PENTEX FUARI AÇILDI

PENTEX FUARI AÇILDI

-SANKO ÜNİVERSİTESİ SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ FUARDA SAĞLIK HİZMETİ SUNUYOR

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi, 7. Penye Tekstil ve Teknolojileri (PENTEX) Fuarı’nda stant açtı.

Gaziantep Sanayi Odası (GSO) tarafından, KOSGEB, Penye Konfeksiyon ve İmalat Hazır Giyim Derneği (PENKON) ile Moda ve Hazır Giyim Federasyonu destekleriyle Akort Fuarcılık tarafından düzenlenen PENTEX Fuarı, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Vali Ali Yerlikaya, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve TOBB Türkiye Tekstil Sanayi Meclisi Başkanı Abdulkadir Konukoğlu’nun da katılımıyla açıldı.

Yoğun bir katılımın gerçekleştiği 7. PENTEX Fuarı’nda, SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi de stant açtı. Katılımcılardan olduğu kadar, ziyaretçilerden de yoğun ilgi gören stantta, dileyen katılımcı ve ziyaretçilerin ücretsiz kan şekeri ve tansiyon ölçümü yapılıyor. Ayrıca stantta hastanede verilen sağlık hizmetleri ile ilgili de bilgiler paylaşılıyor.

Fuarın açılışına Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, SANKO Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Güner Dağlı, Dışişleri Bakanlığı Temsilcisi Büyükelçi Adnan Keçeci, Şahinbey Kaymakamı Cemalettin Yılmaz, Şehitkamil Kaymakamı Ali Dursun, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Halil Uysal, İl Emniyet Müdürü Faruk Karaduman, Ak Parti İl Başkanı Eyüp Özkeçeci, Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu, GSO Meclis Başkanı Mustafa Topçuoğlu, Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu, Gaziantep Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Beyhan Hıdıroğlu, Güneydoğu Anadolu Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Sami Konukoğlu, Gaziantep Ticaret Borsası Meclis Başkanı Selami Memiş, Türkiye Moda ve Hazır Giyim Federasyonu Başkanı Hüseyin Öztürk ve Akort Fuarcılık Genel Müdürü Hülya Akkaya da katıldı

SANKO ÜNİVERSİTESİ SANİ KONUKOĞLU UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

Çağdaş hastane yönetimi anlayışıyla yönetilen ve sağlıkta yüksek kalitenin adresi haline gelen hastanede, Acil Servis, Biyokimya, Patoloji ve Tıbbi / Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarları, Radyoloji, Nükleer Tıp, Kardiyovasküler Cerrahi, Organ Nakli Merkezi, Nefroloji, Genel Cerrahi, Beyin Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi, Dahiliye, Gastroenteroloji, Endokrinoloji, Kulak Burun Boğaz, Pediatri, Kardiyoloji, Göğüs Hastalıkları, Üroloji, Ortopedi ve Travmatoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Plastik Rekonstrüktif Cerrahi, Göz Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Nöroloji, Psikiyatri, Göğüs Cerrahisi, Dermatoloji, Uyku Laboratuvarı, Obezite ve Metabolik Cerrahi Kliniği ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkeziyle uzman tanı ve tedavi yöntemleri uygulanıyor.

KARDİYOLOJİ UZMANI DOÇ. DR. MUSTAFA ÇETİN, SANKO’DA

KARDİYOLOJİ UZMANI DOÇ. DR. MUSTAFA ÇETİN, SANKO’DA

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Çetin, SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Hastanesi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde göreve başladı

Doç. Dr. Çetin, 1981 yılında Gaziantep/Nizip’te doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Nizip’te tamamladı. 1998 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitime başladı. 2004 yılında mezun olup, Tıpta Uzmanlık Sınavında Türkiye 2’incisi olarak Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’ne yerleşti. 2010-2012 yılları arasında Kahramanmaraş Devlet Hastanesi’nde zorunlu hizmetini tamamladı.

2012’de Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Bölümü’nde kurucu öğretim görevlisi ve Yrd. Doç. olarak görev yaptı. 2015 yılında Doçent oldu, 2016 – 2017 yıllarında Gaziantep Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yaptı.

Girişimsel kardiyoloji (koroner anjiyografi, koroner stent), elektrofizyoloji (ritim bozuklukları) ve kalp pilleri özel ilgi alanları olan Doç. Dr. Çetin, SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde kardiyoloji anabilim dalında öğretim üyesi olarak görev yapıyor.

Ocak 2018 tarihi itibariyle SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Hastanesi Uygulama ve Araştırma Merkezi Kardiyoloji Kliniği’nde hasta kabulüne başlayan Doç. Dr. Çetin’in, ulusal ve uluslararası birçok bilimsel makalesi bulunuyor.

Uluslararası birçok prestijli kardiyoloji dergisinde yayın hakemliği yapan ve iyi derecede İngilizce, bilgisayar ve biyoistatistik bilen Doç. Dr. Çetin, evli ve 3 çocuk babasıdır.

Doç. Dr. Çetin’in de hasta kabulüne başladığı SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Hastanesi Uygulama ve Araştırma Merkezi Kardiyoloji Kliniği’nde, Prof. Dr. Zarema Karben, Yrd. Doç. Dr. Alper Serçelik, Yrd. Doç. Dr. Fikret Besnili, Uzm. Dr. Beyhan Tiryaki ve Uzm. Dr. İlyas Gökşen de görev yapmaktadır.

KARDİYOLOJİ KLİNİĞİ

Elektrokardiyografi, Ekokardiyografi, Treadmill, Holter ve Koroner Anjiyografi cihazları ile tam donanımlı bir kalp merkezi konumundadır.

Kardiyoloji kliniği bünyesinde kurulan kalp yetmezliği ünitesinde, sayısı gittikçe artan kalp yetmezliği hastalarının tedavisi için EECP Cihazı kurulmuş olup, hastalara ilaç tedavisi ve kalıcı pil uygulamalarının yanı sıra, alternatif bir tedavi yöntemi bölge hastalarının hizmetine sunulmuştur.

Kalpteki ritm ve ileti bozukluklarının tespitinde elektrofizyolojik çalışma (EPS) ve tedavisinde kullanılan ablasyon, geçici ve kalıcı kalp pili uygulamaları bölgemizde büyük bir boşluğu doldurmuştur. Kardiyoloji ünitesine bağlı koroner yoğun bakım ünitesi 21 yatak kapasitesine sahip olup, son teknolojik cihazlarla donatılmıştır. 7 gün 24 saat iyi eğitimli hemşire ve doktorlarla hizmet vermektedir.

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Hastanesi Uygulama ve Araştırma Merkezi Kardiyoloji Kliniği’nde koroner arter hastalıklarının tespitinde invasiv ve non-invasiv yöntemler uygulanabilmektedir. Son teknolojiye sahip anjiyografi cihazı ile girişimsel kardiyolojik tetkiklerin yanı sıra PTCA ve stent uygulamaları, dünya ortalamalarının üzerinde bir başarı oranı ile gerçekleştirilmektedir.

Ayrıca 2x64 multi-slice özellikleri ile “Siemens Somatom Definition Dual Source CT” cihazı koroner anjiografiye yakın sonuçlar veren işlem katetersiz ve 5 saniye içinde yapabilmekte, her türlü kalp ve damar hastalığının teşhis ve tedavisi başarıyla gerçekleştirilmektedir.

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Sağlıkta yüksek kalitenin adresi haline gelen hastanede, Acil Servis, Biyokimya, Patoloji ve Tıbbi / Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarları, Radyoloji, Nükleer Tıp, Kardiyovasküler Cerrahi, Organ Nakli Merkezi, Nefroloji, Genel Cerrahi, Beyin Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi, Dahiliye, Gastroenteroloji, Endokrinoloji, Kulak Burun Boğaz, Pediatri, Kardiyoloji, Göğüs Hastalıkları, Üroloji, Ortopedi ve Travmatoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Plastik Rekonstrüktif Cerrahi, Göz Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Nöroloji, Psikiyatri, Göğüs Cerrahisi, Dermatoloji, Uyku Laboratuvarı, Obezite ve Metabolik Cerrahi Kliniği ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkeziyle uzman tanı ve tedavi yöntemleri uygulanıyor.

ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON UZMANI DR. SARIGÜNEY, SANKO’DA

ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON UZMANI DR. SARIGÜNEY, SANKO’DA

Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Damla Sarıgüney, SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Hastanesi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde göreve başladı

Dr. Damla Sarıgüney, 23 Mart 1978’de Ankara’da doğdu. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimini Ankara’da tamamladı.

1994-2000 yılları arasında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yükseköğrenim gördü. 2001 yılı Eylül ayında girdiği tıpta uzmanlık sınavında, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi unvanı ile göreve başladı, 2006 yılında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı’ndaki ihtisasını tamamlayarak uzman oldu.

Devlet hizmeti yükümlülüğünü Kasım 2006 - Ağustos 2008 tarihleri arasında Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği’nde, tamamladı. Ağustos 2008 – Mart 2016 tarihlerinde Gaziantep Şehitkamil Devlet Hastanesi’ndeki görevinin ardından, farklı özel sağlık kuruluşlarında görev yaptı.

Rejyonel anestezi konusuyla ilgilenen Dr. Sarıgüney’in hobileri arasında piyano çalmak bulunuyor. Dr. Sarıgüney, iki çocuk annesidir.

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ ANESTEZİ KLİNİĞİ

Anestezi; ameliyatın yapılmasına izin verecek şekilde hastanın bilincinin, ağrı duyusunun, reflekslerinin geri dönüşümlü olarak ortadan kaldırılması işlemidir. Anestezi uzmanı, ameliyata alınan hastanın operasyon öncesi değerlendirilip bilgilendirilmesi, operasyon süresince uyutulması, kalp, akciğer ve diğer hayati organların fonksiyonlarının takip edilmesi, ameliyat sonrası ağrının giderilmesi ve yoğun bakım reanimasyon ünitelerinde hastanın takip ve tedavisinden sorumludur.

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Hastanesi Uygulama ve Araştırma Merkezi Anesteziyoloji ve Reanimasyon kliniğinde üç dalda hizmet verilmektedir.

v Anesteziyoloji uygulamaları,

v Yoğun bakım ve reanimasyon ünitesi,

v Ağrı tedavisi (Algoloji)

Başta anestezi uygulamasının 4 özel dalı olan kardiyovasküler cerrahi anestezisi, nöroanestezi, pediatrik anestezi, kadın doğum anestezisi olmak üzere klinikte tüm anestezi uygulamaları yapılabilmektedir.

Yoğun bakım ve reanimasyon ünitesi iki bağımsız üniteden oluşmakta ve 8 yatağı bulunmaktadır. Her yatak kardiak mönitör, ventilatör, infüzyon pompaları, aspiratör vb. teknik donanıma sahiptir. Antidekübit özelliğe sahiptir. Yoğun bakım ve benzeri reanimasyon ünitesinde mekanik ventilasyon desteğine ihtiyaç duyulan respiratuar bozukluklar başta olmak üzere travma, intoksikasyon (zehirlenmeler), sepsis, ARDS, şok, nöromusküler hastalıklar, serebrovasküler olaylar ve ameliyat sonrası yoğun bakım desteği gereken hastalar tedavi görmektedir.

Klinikte mekanik ventilasyon, girişimsel kardiyak monitörizasyon, hemofiltrasyon, hemodializ, cerrahi ve perkütan trakeostomi yapılabilmektedir.  Dünyada, tüm modern yoğun bakım ünitelerinde yapılan her türlü işlemin gerçekleştirilebildiği ünitemizde, Gaziantep ve çevre illerden çok sayıda hasta tedavi edilmekte, hatta ünitemize, üniversite hastanelerinden bile hasta kabul edilmektedir.

Ağrı bölümünde, akut ve kronik (müzmin) ağrılar, multidisipliner bir yaklaşımla tedavi edilmektedir. Bu amaçla intravenöz, intramusküler, spinal ve epidural hasta kontrollü analjezi, rejyonel bloklar, kalıcı pompa sistemleri uygulanabilmektedir.

Ağrı Polikliniğinde en çok şeker ve kanser hastalarının ağrıları tedavi edilmektedir.

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Hastanesi Uygulama ve Araştırma Merkezi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği’nde Dr. Damla Sarıgüney’in yanı sıra, Prof. Dr. Güner Dağlı, Yrd. Doç. Dr. Betül Kocamer Şimşek, Yrd. Doç. Dr. Soner Karadaş, Yrd. Doç. Dr. Ahmet Aykut Akyılmaz ve Dr. Yunus Baydilek de görev yapıyor.

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Çağdaş hastane yönetimi anlayışıyla yönetilen ve sağlıkta yüksek kalitenin adresi haline gelen hastanede, Acil Servis, Biyokimya, Patoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarları, Radyoloji, Nükleer Tıp, Kardiyovasküler Cerrahi, Organ Nakli Merkezi, Nefroloji, Genel Cerrahi, Beyin Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi, Dahiliye, Gastroenteroloji, Endokrinoloji, Kulak Burun Boğaz, Pediatri, Kardiyoloji, Göğüs Hastalıkları, Üroloji, Ortopedi ve Travmatoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Plastik Rekonstrüktif Cerrahi, Göz Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Nöroloji, Psikiyatri, Göğüs Cerrahisi, Dermatoloji, Uyku Laboratuvarı, Obezite ve Metabolik Cerrahi Kliniği ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkeziyle uzman tanı ve tedavi yöntemleri uygulanıyor.

GAPFOOD VE GAPTARIM FUARLARI

GAPFOOD VE GAPTARIM FUARLARI

- SANKO ÜNİVERSİTESİ SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ,

GAPFOOD VE GAPTARIM FUARLARIINDA STANT AÇTI

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Hastanesi Uygulama ve Araştırma Merkezi, GAPFOOD Gıda, Gıda Teknolojileri ve Ambalaj Fuarı ile GAPTARIM Tarım, Tarım Teknolojileri ve Hayvancılık Fuarında stant açtı.

Gaziantep Sanayi Odası (GSO) tarafından Ortadoğu Fuar Merkezi’nde düzenlenen ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın da katılımıyla açılışı yapılan fuarda, SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Hastanesi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nce kurulan stant, katılımcılardan olduğu kadar, ziyaretçilerden de yoğun ilgi görüyor.

Stantta, dileyen katılımcı ve ziyaretçilerin ücretsiz kan şekeri ve tansiyon ölçümü yapılırken, hastanede verilen sağlık hizmetleri hakkında bilgiler veriliyor.  

20 Ocak 2018 tarihine kadar sürecek fuarda, SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Hastanesi Uygulama ve Araştırma Merkezi standı ziyaretçiler ve katılımcılara hizmet vermeye devam edecek.

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Çağdaş hastane yönetimi anlayışıyla yönetilen ve sağlıkta yüksek kalitenin adresi haline gelen hastanede, Acil Servis, Biyokimya, Patoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarları, Radyoloji, Nükleer Tıp, Kardiyovasküler Cerrahi, Organ Nakli Merkezi, Nefroloji, Genel Cerrahi, Beyin Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi, Dahiliye, Gastroenteroloji, Endokrinoloji, Kulak Burun Boğaz, Pediatri, Kardiyoloji, Göğüs Hastalıkları, Üroloji, Ortopedi ve Travmatoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Plastik Rekonstrüktif Cerrahi, Göz Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Nöroloji, Psikiyatri, Göğüs Cerrahisi, Dermatoloji, Uyku Laboratuvarı, Obezite ve Metabolik Cerrahi Kliniği ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkeziyle uzman tanı ve tedavi yöntemleri uygulanıyor.

TIBBİ MİKROBİYOLOJİ UZMANI YRD. DOÇ. DR. DEMİRBAKAN, SANKO’DA

TIBBİ MİKROBİYOLOJİ UZMANI YRD. DOÇ. DR. DEMİRBAKAN, SANKO’DA

Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Hadiye Demirbakan, SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Hastanesi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde göreve başladı.

Yrd. Doç. Dr. Hadiye Demirbakan, 1978 yılında Antalya’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Antalya’da tamamladı. 2001 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 2007 yılında Akdeniz Üniversitesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı’ndan uzmanlığını aldı.

2007-2008 yılları arasında Kastamonu Şerife Bacı Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’nde, 2008-2017 yılları arasında da Şehitkamil Devlet Hastanesi’nde merkez laboratuvarlarında mikrobiyoloji uzmanı olarak görev yaptı. 2014 yılında Paris Hopital de Bicêtre Service de Bactériologie’de bir süre araştırmacı çalıştı. Eş zamanlı olarak Gaziantep Kamu Hastaneler Birliği’ne bağlı hastanelere hizmet veren Merkez Laboratuvarı’nda 2014-2015 yılları arasında koordinatör olarak görev aldı. Haziran 2017 itibariyle SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı’nda çalışmaya başladı.

Özellikle bakteriyoloji, viroloji ve moleküler testler alanlarına ilgisi olan, parazitoloji, seroloji, mikoloji gibi alanlarda da çalışmaları bulunan Yrd. Doç. Dr. Hadiye Demirbakan, SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Hastanesi Uygulama ve Araştırma Merkezi Mikrobiyoloji Laboratuvarı’nda günümüz teknolojisine uygun sistemlerle daha fazla alanda hızlı ve güvenilir sonuçlar verilmesine katkı sağlamak istediğini belirtti.

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Çağdaş hastane yönetimi anlayışıyla yönetilen ve sağlıkta yüksek kalitenin adresi haline gelen hastanede, Acil Servis, Biyokimya, Patoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarları, Radyoloji, Nükleer Tıp, Kardiyovasküler Cerrahi, Organ Nakli Merkezi, Nefroloji, Genel Cerrahi, Beyin Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi, Dahiliye, Gastroenteroloji, Endokrinoloji, Kulak Burun Boğaz, Pediatri, Kardiyoloji, Göğüs Hastalıkları, Üroloji, Ortopedi ve Travmatoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Plastik Rekonstrüktif Cerrahi, Göz Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Nöroloji, Psikiyatri, Göğüs Cerrahisi, Dermatoloji, Uyku Laboratuvarı, Obezite ve Metabolik Cerrahi Kliniği ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkeziyle uzman tanı ve tedavi yöntemleri uygulanıyor.

PROF. DR. MÜNİFE NEYAL HASTA KABULÜNE BAŞLADI

PROF. DR. MÜNİFE NEYAL HASTA KABULÜNE BAŞLADI

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Münife Neyal, SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Hastanesi Uygulama ve Araştırma Merkezi Nöroloji Polikliniği’nde hasta kabulüne başladı.

Prof. Dr. Ayşe Münife Neyal, 1959 yılında Lüleburgaz’da doğdu. 1977 - 1983 yılları arasında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi ‘nde eğitim gördü. 1983 - 1985 yılları arasında Demirköy Sağlık Ocağı’nda hekim olarak, mecburi hizmeti görevini yerine getirdi.

1985 - 1991 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimi tamamladı.

1991 - 1995 yılları arasında İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı’nın Kurucu Öğretim Üyesi olarak görev yaptı, Baylor Tıp Fakültesi, Nöroloji Departmanı ve Nöroloji Departmanı Nöromüsküler Laboratuarı’nda çalışmalarını sürdürdü. Ekim 1995’te “Doçent Doktor”, Nisan 2004 tarihinde ise “Profesör Doktor” unvanını aldı.

1996 - 2017 yılları arasında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda Öğretim Üyesi olarak çalışan Prof. Dr. Neyal, Ekim 2017 tarihinden itibaren SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda Öğretim Üyesi ve SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Hastanesi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde ise Nöroloji Uzmanı olarak olarak görev aldı.

11 Nöroloji uzmanlık öğrencisi tez danışmanılığı yapan Prof. Dr. Neyal’in dernek ve çalışma grubu üyelikleri;

1. Türk Nöroloji Derneği

a) Türk Nöroloji Derneği Başağrısı Çalışma Grubu üyeliği,

b) Türk Nöroloji Derneği Multipl Skleroz Çalışma Grubu üyeliği,

c) Türk Nöroloji Derneği Nöromüsküler Hastalıklar Çalışma Grubu üyeliği,

d) Türk Nöroloji Derneği Nöropatik ağrı Çalışma Grubu üyeliği,

e) Türk Nöroloji Derneği Algoloji Çalışma Grubu üyeliği

2.Türkiye Epilepsi ile Savaş Derneği,

3. Türk Beyin Damar Hastalıkları Derneği,

4. Türkiye Kas Hastalıkları Derneği,

5. Ankara Nöroimmünoloji Derneği,

6. European Federation of Neurological Societies (Nöropatik Ağrı Türkiye Üyesi- 2013-2014).

Uluslararası hakemli 32 dergide, ulusal hakemli 50 dergide yayını, uluslararası 25 kongre bildirisi, ulusal 62 kongre bildirisi, 3 kitap, 22 adet düzenleme/ bilimsel kurulda yer alınan kongre/sempozyumlar bölümleri bulunan Prof. Dr. Neyal, 130 bilimsel toplantıda konuşmacı ve oturum başkanı olarak yer almıştır.

İlgi alanları demyelinizan hastalıklar, başağrısı, nöromüsküler hastalıklar ve epilepsi olan Prof. Dr. Neyal, evli, 1 çocuk annesidir. 

SANKO ÜNİVERSİTESİ SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ NÖROLOJİ POLİKLİNİĞİ

Halen Yrd. Doç. Dr. Gökhan Özer ve Uzm. Dr. Gönül Çakmak’ın hastalarını kabul ettikleri SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Hastanesi Uygulama ve Araştırma Merkezi Nöroloji Poliklinği’nde verilen hizmetler; tüm nörolojik hastalıkların tanı ve tedavisi için gerekli bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans, elektroensefalografi (EEG), elektromiyografi (EMG) ve kan tetkiklerinin yapılabildiği bir birimdir.

Tanı ve tedavisi yapılabilen hastalıklar şunlardır.

1.  Beyin damar hastalıkları:

     A)   Beyin damar tıkanıklıkları,

     B)   Beyin kanamaları.

2.  Epilepsi (sara) hastalıkları.

3.  Baş ağrıları (migren, stres kaynaklı, beyin dokusu hastalıklarına bağlı).

4.  Bel – boyun ağrısı.

5.  Yüz veya başın değişik bölgelerinde ortaya çıkan nevraljik ağrı.

6.  Hareket bozuklukları: Perkinson hastalığı, distoniler, diskineziler.

7.  Beyin ve omurilik hücrelerinin yıkımı ile ilgili hastalıklar: Bunamalar (damar hastalıklarına bağlı, Alzeimer tipi, vb.), ALS.

8.  Beyin ve omurilikte miyelin yıkımı ile giden hastalıklar: Multipl skleroz, akut demiyalinizan ansefalomiyelit, transvers myelit.

9.  Kas hastalıkları, sinir – kas kavşağı hastalıkları (myestenia gravis, vb.).

10.  Merkezi sinir sisteminin yapısı ile ilgili hastalıklar.

11.  Vücudun çevresel sinirlerinin hastalıkları: Nöropatiler; İlaç zehirlenmelerine bağlı, şeker benzeri metabolik hastalıklara bağlı, immun kökenli, vb.

12.  Baş dönmesine yol açan hastalıklar.

13.  Bilinci bozan hastalıklar.

SANKO ÜNİVERSİTESİ SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Çağdaş hastane yönetimi anlayışıyla yönetilen ve sağlıkta yüksek kalitenin adresi haline gelen hastanede, Acil Servis, Biyokimya, Patoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarları, Radyoloji, Nükleer Tıp, Kardiyovasküler Cerrahi, Organ Nakli Merkezi, Nefroloji, Genel Cerrahi, Beyin Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi, Dahiliye, Gastroenteroloji, Endokrinoloji, Kulak Burun Boğaz, Pediatri, Kardiyoloji, Göğüs Hastalıkları, Üroloji, Ortopedi ve Travmatoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Plastik Rekonstrüktif Cerrahi, Göz Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Nöroloji, Psikiyatri, Göğüs Cerrahisi, Dermatoloji, Uyku Laboratuvarı, Obezite ve Metabolik Cerrahi Kliniği ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkeziyle uzman tanı ve tedavi yöntemleri uygulanıyor.

PLAZMA ENERJİSİ İLE CİLT YENİLEME

PLAZMA ENERJİSİ İLE CİLT YENİLEME

- SANKO ÜNİVERSİTESİ SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ’NDE PLAZMA ENERJİSİ İLE CİLT YENİLEME CİHAZI BEAUTYTECK KULLANILMAYA BAŞLANDI

SANKO Üniversitesi Sani Konukoğlu Hastanesi Uygulama ve Araştırma Merkezi Cilt Hastalıkları Polikliniğinde, “Plazma Enerjisi İle Cilt Yenileme Cihazı Beautyteck” kullanılmaya başlandı.

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Cilt Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatma Elif Yıldırım, plazma enerjisinin, uygulandığı bölgede ortamda gaz halinde bulunan azot ve su buharının yüksek enerji ile plazma haline dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan etki olduğunu söyledi.

Etkileşim sonucu oluşan iyon bulutunun, cilt yüzeyini etkileyerek, çok hızlı yenilenme sağladığını belirten Yrd. Doç. Dr. Yıldırım, “Beautyteck, alt ve üst göz kırışıklıklarından şikayetçi olmasına rağmen ameliyat olmak konusunda kararsız kişilerde, yüzde ‘smoker line’ olarak da ifade edilen üst dudak kırışıklığı, boyun - kulak önü çizgilerinden ve kırışıklıklarından, güneş ve hamilelik lekelerinden, akne skarı gibi yara izlerinden şikayetçi olanlarda, yaş ve cinsiyet farkı olmaksızın kullanılabiliyor” dedi.

ÇALIŞMA SİSTEMİ

Beautyteck’in cihazla cilt arasındaki potansiyel farkını kullanıp, havadaki oksijeni plazma enerjisine dönüştürdüğünü ve ortadan kaldırılmak istenen lezyona değmeden bir ark oluşturmak suretiyle, dokuyu süblimleştirerek (buharlaştırarak) etkileyen bir sistem olduğuna dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Yıldırım, “Yani bir nevi gücünü havadan alarak, hastayı enerjinin 4.’üncü hali olan plazma enerjisi ile tedavi ediyor” diye konuştu.

AVANTAJLARI

Dolgu gibi uygulamaların yapılmasına rağmen bazen göz kapaklarında sarkmaların ve kırışıklıkların kalabildiğine vurgu yapan Yrd. Doç. Dr. Yıldırım, “Beautyteck, genç yaşlarda bu nedenden dolayı tercih edilebilecek bir yöntem. Düşük göz kapaklarında da uygun vakalarda yaşa bağlı olmaksızın çözüm sunabiliyor” ifadelerine yer verdi.

Başlı başına bir sorun olan lekelere karşı, çeşitli kozmetikler, ilaçlar kullanılmasına, lazer yapılmasına karşın sonuç alınamadığını kaydeden Yrd. Doç. Dr. Yıldırım, bu tür durumlar için Beautyteck’in avantajlarını şöyle özetledi:

“Beautyteck ile plazma enerjisi yüzeysel lekelerde tek seansta, derin yani dermal olan lekelerde ise iki-üç seansta çözüm olabiliyor. Elbette leke tedavilerinin tümünde olduğu gibi çok iyi bir güneş koruyucu kullanmak gerekiyor. Sadece lokal anestezik kremlerle uyuşturularak yapılabilmesi ve kısa sürede iyileşme sağlaması, ağrı ve acı gibi işlem sonrası sorunları olmaması ile Beautyteck, hasta konforu açısından da avantajlar sağlıyor. Belirlenen bir yan etkisi olmaması da bir diğer avantaj.

Dolgu ile kırışıklıkların giderilmesinde zorluk yaşanan dudak üstü sigara çizgilerinin tedavisinde alınan olumlu sonuçlar bulunuyor. Boyun bölgesi kırışmaları ve sarkmaları da bu yöntemle sorun olmaktan çıkıyor. Ortalama olarak ayda bir yapılan seanslarla tek ila üç seans arasında izlerden ve kırışıklıklardan kurtulmak mümkün. Gençlerde ve kırışıklıkları henüz ameliyat olma seviyesine gelmemiş göz kapaklarında, tek seans da yeterli olabiliyor. Kişinin ve kırışıklıkların durumuna göre seans süreleri değişiklik gösteriyor. Durumuna göre gerektiği zamanlarda uygulanabilme olanağı sunması da yöntemin diğer bir avantajı.”

KALICILIK DURUMU

Göz kapağı için ameliyat olunan durumlarda 5-10 yıl kalıcılık sağlanabildiğini anlatan Yrd. Doç. Dr. Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tedavisi her zaman için zor olan lekeler için uygulandığında çok iyi korunurlarsa aynı yerde tekrarı oluşmuyor. Kırışıklıklar içinse yaşa ve duruma bağlı olarak 1-2 sene ortalama süre verilebiliyor. Akne ve yara izi gibi skar (doğal bir yaralanmanın ya da bir ameliyat sırasındaki cerrahi insizyonun ‘keserek açma’ ardından, derinin dermis tabakasındaki yaralanmanın doğal bir sonucu olup, iyileşme sırasında fonksiyonel deri dokusunun bağ dokusu ile yer değiştirmesi sayesinde ortaya çıkan bir belirti, bir izdir) dokularında tekrarlama görülmüyor. Yüzeyel benlerde ve siğil gibi lezyonlarda da tekrarlama beklenmiyor.”

KULLANIM ALANLARI

Yrd. Doç. Dr. Yıldırım, Beautyteck’in kullanım alanları şu şekilde sıraladı:

“Üst-alt göz kapağı kırışıklıkları,

Göz çevresi kaz ayakları,

Dudak üstünde oluşan çizgi ve kırışıklıklar

Kulak önü kırışıklıkları,

Akne skarları ve akneler,

Ciltten kabarık lezyonlar,

Ciltte lekeler,

Siğil-et benleri,

Yara veya ameliyat kesi izi,

Yağ kistleri,

Karın çatlak çevresi kırışıklıklar.”

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Çağdaş hastane yönetimi anlayışıyla yönetilen ve sağlıkta yüksek kalitenin adresi haline gelen hastanede, Acil Servis, Biyokimya, Patoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarları, Radyoloji, Nükleer Tıp, Kardiyovasküler Cerrahi, Organ Nakli Merkezi, Nefroloji, Genel Cerrahi, Beyin Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi, Dahiliye, Gastroenteroloji, Endokrinoloji, Kulak Burun Boğaz, Pediatri, Kardiyoloji, Göğüs Hastalıkları, Üroloji, Ortopedi ve Travmatoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Plastik Rekonstrüktif Cerrahi, Göz Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Nöroloji, Psikiyatri, Göğüs Cerrahisi, Dermatoloji, Uyku Laboratuvarı, Obezite ve Metabolik Cerrahi Kliniği ve Üremeye Yardımcı Tedavi Merkeziyle uzman tanı ve tedavi yöntemleri uygulanıyor.