YILBAŞI AKŞAMI NE YEMELİ VE NASIL YENMELİ -SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ BESLENME VE DİYET UZMANI MAVİ: “YILBAŞI GECESİ İÇİN TEMEL KURAL AZAR AZAR VE SIK YEMEKTİR”

YILBAŞI AKŞAMI NE YEMELİ VE NASIL YENMELİ -SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ BESLENME VE DİYET UZMANI MAVİ: “YILBAŞI GECESİ İÇİN TEMEL KURAL AZAR AZAR VE SIK YEMEKTİR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gülen Mavi “Yeni yıl ister evde, isterse dışarıda nerede kutlanırsa kutlansın, bu kutlama sırasında ne kadar yenildiği kadar, nelerin yenildiği çok önemli. Yılbaşı gecesi için temel kural, azar azar ve sık yemektir” dedi.

Mavi, yılbaşı sofrasında fazla yemek yiyebilmek için gün içerisinde öğün atlamanın, fazla besin tüketiminden sonra gazlı içecek veya maden suyu içerek hazımsızlığın önlenebileceğini düşünmenin yapılan yanlış davranışlardan sadece birkaçı olduğunu söyledi.

“Bu gece için temel kural azar azar ve sık yemektir” görüşünü yineleyen Mavi, şöyle devam etti:

“Yılbaşı veya diğer özel günler için düzenlenen yemeğe zeytinyağlılar gibi hafif yiyeceklerle başlanmalı ve yarım porsiyon yiyerek sürdürülmeli. Alkol tüketenler meze olarak yağ oranı düşük olan haydari, acılı ezme, yaprak sarma veya biber dolma, barbunya veya fasulye pilaki, patlıcan ezme gibi mezeleri tercih etmeliler.

Vitamin, mineral ve posa içeriği yüksek besinlere sofrada mutlaka yer verilmeli. Yemek mümkün olduğu kadar yavaş ve uzun zaman dilimine yayılarak yenilmeli. Yılın ilk gününü mide ve bağırsak sorunlarıyla ‘berbat’ biçimde karşılamamak için yiyecekler yanında içeceklere de dikkat edilmeli, alkol alınıyorsa birlikte bol su ve alkolsüz içecek tüketilmeli.”

Alkol alanları, “İçkinin rengi koyulaştıkça içindeki toksik madde artacağından açık renkli içkiler tercih edilmeli, aç karnına kesinlikle içilmemeli. İçerken arada bir şeyler atıştırmalıdır. İdeal ölçü kadınlar için en fazla iki, erkekler için üç kadeh sınırının aşılmamasıdır” diyerek uyaran Mavi, şu önerilerde bulundu:

“Özel yemeklerin sabahında zinde uyanmak için yatmadan önce ya kaloriferlerin kapatılması ya da yatak odasının iyice havalandırılması gerekir. Diyabet, hipertansiyon ve kalp hastalıkları gibi kronik rahatsızlığı olan kişilerin sofraları, yılbaşı ve diğer özel günlerde daha dikkatli olarak hazırlanmalıdır. Bu tür kronik rahatsızlığı olan kişilerin mutlaka diyetlerini sürdürmesi ve gerekirse diyetisyenlerine danışıp ek besin almaları gerekmektedir.”

Aşırı gıda alımı sonucunda ortaya çıkan mide gerginliğinin, tansiyonun yükselmesine, kalbe daha fazla yük binmesine ve kriz riskinin artmasına yol açabileceğinin altını çizen Mavi yılbaşı akşamı yemeğinde diğer günlerde olduğu gibi işin sırrının öğün düzeninde olduğunu bilerek kahvaltı, hafif bir öğle ve akşam yemeği olacak şekilde üç öğünde beslenilmesi gerektiğini belirtti.

“Çok fazla çeşit ve yağlı besin tüketimi mide bulantısı, hazımsızlık ve ishal gibi sağlık sorunlarına yol açacağı için mümkün olduğu kadar yağsız ve az çeşit besin tüketilmesine dikkat edilmelidir” şeklinde konuşan Mavi “Yemekten önce 45–60 dakika yürüyüş yaparak metabolizma hareketlendirmeli ve yılbaşı sofrasına çok aç bir şekilde oturmamak adına, 1 - 2 saat öncesinde yoğurt, salata, meyve, çorba ve ekmek gibi düşük enerjili besinler tüketilmelidir” bilgisini verdi.

Doygunluk sağlandıktan sonra sofrada oturmak yemek miktarının artmasına neden olacağı için yemek bitiminde sofradan kalkılması gerektiğini anımsatan Mavi özellikle yatmadan 2 saat önce yemek tüketiminin sonlandırılması gerektiğine vurgu yaptı.

Mavi, yılbaşı gecesi beslenmesinde kızartma ve kavurma yerine haşlama, ızgara, buğulama veya fırında pişirme yöntemlerinin, hamur tatlıları yerine sütlü ve meyveli gibi hafif tatlılar tercih edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

ASİD BAŞKANINDAN YENİ YIL MESAJI -DR. YUSUF ZİYA YILDIRIM: -“TÜM İNSANLARIN SAĞLIKLI VE MUTLU YILLAR GEÇİRMESİNİ DİLİYORUZ”

ASİD BAŞKANINDAN YENİ YIL MESAJI -DR. YUSUF ZİYA YILDIRIM: -“TÜM İNSANLARIN SAĞLIKLI VE MUTLU YILLAR GEÇİRMESİNİ DİLİYORUZ”

Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği (ASİD) Genel Başkanı Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, yeni yılı kutlayarak, ‘’Tüm insanların sağlıklı ve mutlu yıllar geçirmesini diliyoruz’’ dedi.

Merkezi Gaziantep’te bulunan ASİD’in Genel Başkanı Dr. Yıldırım, yeni yıl dolayısıyla bir kutlama mesajı yayınladı.

Dr. Yıldırım, 2014’ün ülkemizde ve dünyada iyi ve kötü pek çok olayın yaşandığı bir yıl olduğunu belirterek, 2015 yılının güzel olayların başlangıcı için bir dönüm noktası olması temennisinde bulundu.

Huzurlu ve mutlu bir yaşam için insan sağlığının önemine vurgu yapan Dr. Yıldırım, mesajında şu görüşlere yer verdi:

“Hayatımızda iyi ve kötü pek çok olay yaşıyoruz. Ancak insan sağlığı olmadan hayatımızdaki kötü olayların üstesinden gelemeyeceğimiz gibi iyi anların da değerini anlayamayız. Ne olursa olsun yeter ki sağlığınız yerinde olsun. Biz ASİD olarak, yaşamımızdaki en önemli değerin insan sağlığı olduğunu bir kez daha hatırlatarak tüm insanların sağlıklı ve mutlu yıllar geçirmesini diliyoruz.”

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NİN PROJE ÇALIŞMALARI -TÜBİTAK TÜSSİDE UZMANLARI, HASTANENİN ÜNİVERSİTE  EĞİTİM - ARAŞTIRMA HASTANESİ STANDARTLARINA ULAŞMASI  İÇİN PROJE ÇALIŞMALARI BAŞLATTI

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NİN PROJE ÇALIŞMALARI -TÜBİTAK TÜSSİDE UZMANLARI, HASTANENİN ÜNİVERSİTE EĞİTİM - ARAŞTIRMA HASTANESİ STANDARTLARINA ULAŞMASI İÇİN PROJE ÇALIŞMALARI BAŞLATTI

Gaziantep’te 1996 yılında açılan ve o tarihten bu yana bölgede kaliteli sağlık hizmeti veren Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin, bu yıl ilk öğrencilerini kabul eden SANKO Üniversitesi bünyesinde eğitim - araştırma hastanesi standartlarına ulaşması amacıyla TÜBİTAK tarafından proje çalışmaları başlatıldı.

Çalışma kapsamında SANKO Üniversitesi ve Özel Sani Konukoğlu Hastanesi yöneticilerinin katıldığı toplantıda konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Sınav, “Özel Sani Konukoğlu Hastanesi kurulduğu günden bu yana sağlık alanında pek çok başarılı işe imza atmıştır” dedi.

“Ancak, SANKO Üniversitesi’nin tıp üniversitesi olmasıyla birlikte kaliteli sağlık hizmeti yanında, eğitim veren, araştırma yapan hastane standardına ulaşması gerekir. Çünkü bu iki fonksiyon bir üniversite hastanesinin olmazsa olmazı” diyen Prof. Dr. Sınav, şöyle devam etti:

“Bu proje ile sağlık hizmeti sunumunda her türlü donanıma sahip olan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin dünya standartlarında eğitim ve araştırma hastanesi haline gelebilmesi için nelere ihtiyacımız bulunduğunu, bununla ilgili Türkiye ve dünya standartlarının neler olduğunu ve bu standartlara ulaşmak amacıyla nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini saptayacağız.

Bu süreç yönetiminde TÜBİTAK Enstitüleri’nden Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü (TÜSSİDE) ile profesyonel verimlilik analizi ve dönüşümün projelendirilmesi için anlaşma yaptık. TÜSSİDE, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin, eğitim araştırma hastanesi standartlarına gelebilmesi için hastane ve üniversitede tüm birimlerle birebir görüşmeler yaparak kriterleri belirleyecek, tamamlanması gereken konular için bilimsel bir yol haritası çizilecektir”.

Konuşmaların ardından projenin nasıl gerçekleşeceği, hangi adımların takip edileceği konusunda TÜSSİDE Araştırmacılarından Başuzman Kirstin Öztürk ve Barış Çarıkçı üniversite ve hastane yöneticilerine sunum gerçekleştirdi.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ GAPSHOES FUARI’NDA

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ GAPSHOES FUARI’NDA

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, “20. Uluslararası Ayakkabı, Terlik, Saraciye ve Yan Sanayi Fuarı (GAPSHOES)” nda stant açtı.

Gaziantep Sanayi Odası ve Akort Fuarcılık işbirliğiyle, Ortadoğu Fuar Merkezi’nde düzenlenen fuarda, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi de stant açarak, ziyaretçilere sağlık hizmeti sundu.

Hastane hizmetlerine ilişkin bilgilerin de verildiği stantta, isteyen katılımcıların tansiyonları ve kan şeker ölçümü de yapılıyor.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, 20 Aralık tarihine kadar sürecek fuarda ziyaretçilerini ağırlamaya devam edecek.

Fuarın açılışına Gaziantep Valisi Erdal Ata, Büyükşehir Belediyesi Başkanı Fatma Şahin, SANKO Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Gaziantep Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu da katılmıştı.

ORGAN NAKLİNDE KARDEŞ DAYANIŞMASI -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE GERÇEKLEŞTİRİLEN  BAŞARILI BİR OPERASYONLA AĞABEYİNDEN ALINAN BÖBREK, KARDEŞİNE NAKLEDİLDİ -AĞABEY İBRAHİM YILDIRIM: -“HAYAT KURTARMAK ÇOK GÜZEL BİR DUYGU”

ORGAN NAKLİNDE KARDEŞ DAYANIŞMASI -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE GERÇEKLEŞTİRİLEN BAŞARILI BİR OPERASYONLA AĞABEYİNDEN ALINAN BÖBREK, KARDEŞİNE NAKLEDİLDİ -AĞABEY İBRAHİM YILDIRIM: -“HAYAT KURTARMAK ÇOK GÜZEL BİR DUYGU”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde yapılan başarılı nakillerle hastalar yeniden sağlıklarına kavuşmaya devam ediyor.

Gaziantep’te yaşayan Sait Yıldırım (22), yaşadığı sağlık problemleri sonucu 2 yaşında böbreğinin birini kaybediyor. Diğer böbreği yüzde 27 çalışan Sait Yıldırım yaşamını bu şeklide sürdürüyor.

20 yıllık böbrek hastası olan Sait Yıldırım yaşadığı sıkıntılar nedeniyle 7 ay diyaliz tedavisi görüyor. Nakilden 3 ay önce kadavra için kayıt yaptıran Sait Yıldırım,  sağlık durumuyla ilgili şunları paylaştı:

“Bu süreçte kadavra çıkmayınca ağabeyim ‘böbreğimi veririm’ dedi. Ağabeyimin böyle bir teklifte bulunması beni çok mutlu etti. Hemen gerekli tetkikler yapıldı. Ağabeyimin dokuları uyunca nakil için hiç zaman kaybetmeden hastaneye yattık. Şuan böbreğim çalışıyor. İkimizde sağlıklıyız. Çok mutluyum. Bu güzel bir duygu.”  

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ni tavsiye üzerine seçtiklerini belirten Sait Yıldırım, memnuniyetini şöyle dile getirdi:

‘’İyi ki bu hastaneyi tercih etmişiz. Her şeyden çok memnun kaldık. Doktorumuz Doç. Dr. Mehmet Fatih Yüzbaşıoğlu’na, hemşirelere, bütün hastane çalışanlarına çok teşekkür ederim. İlgi ve güler yüzü hiç eksik etmediler.”

Sait Yıldırım nakile kadar yaşadıklarını, “Çok zor bir süreçti ama şükürler olsun ki geçti artık. Tedavi için sürekli Ankara’ya gidip geliyordum. Bunların hiç birine gerek kalmadığı için çok mutluyum” diyerek anlattı.

Ağabeyi İbrahim Yıldırım da organ bağışının önemini vurgulayarak, ‘’’Böylece, pek çok hayat kurtarılıyor. Herkesin organ bağışında bulunmasını tavsiye ediyorum’’ dedi.

Evli 3 çocuk babası olan serbest meslekle uğraşan İbrahim Yıldırım (31), “Kardeşimin diyalize gidip gelmesi, diyaliz sonrası çektiği acılar bir süre sonra dayanılmaz hale geldi. Kardeşimi o halde görmeye dayanamıyordum. Bu süreçte kadavra da çıkmayınca hiç düşünmeden böbreğimi vermek istedim” diye konuştu.

Yapılan testler sonucunda dokular tutunca hemen nakil için hastaneye yattıklarını hatırlatan İbrahim Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:

“Tavsiye üzerine Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ni tercih ettik ve çok memnun kaldık. Kardeşimin artık diyalize girmeyeceğini bilmek ve sağlığına tekrar kavuşmuş olmasını görmek beni çok mutlu ediyor. Herkese çok teşekkür ederim. Ayrıca bütün herkesi organ bağışı yapmaya davet ediyorum. Hayat kurtarmak çok güzel bir duygu.” 

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu da Türkiye’de organ bekleyen çok sayıda hasta olduğunu anımsatarak, ‘’Kimi duyarsızlıktan, kimi organını verecek kimsesi olmadığından hayatlarını kaybediyorlar. Ancak Yıldırım kardeşler arasındaki dayanışma, hepimize duygulu anlar yaşattı. Maalesef ki herkese bu şans gülmüyor” sözlerine yer verdi.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ'NE TEŞEKKÜR PLAKETİ

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ'NE TEŞEKKÜR PLAKETİ

Gaziantep’in yanı sıra, bölgede kaliteli, üst düzey sağlık hizmeti sunan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne, teşekkür plaketi verildi.

Narkoz Sağlık Dergisi tarafından Büyükşehir Belediyesi Onat Kutlar Devlet Tiyatrosu Salonu’nda düzenlenen ‘’1. Sağlık Ödülleri Töreni’’nde, sağlık alanında bugüne kadar verdiği hizmetlerden dolayı Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne teşekkür plaketi takdim edildi.

 Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, plaketini SANKO Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Güner Dağlı’nın elinden aldı.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ

Sağlıkta yüksek kalitenin adresi haline gelen Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, organ nakli merkezi, acil servis, üremeye yardımcı tedavi merkezi, biyokimya, patoloji ve klinik mikrobiyoloji laboratuvarları, radyoloji, nükleer tıp, kardiyovasküler cerrahi, nefroloji, genel cerrahi, beyin cerrahisi, çocuk cerrahisi, dahiliye, gastroenteroloji, endokronoloji, kulak burun boğaz, pediatri, kardiyoloji, göğüs hastalıkları, üroloji, ortopedi ve travmatoloji, enfeksiyon hastalıkları, fizik tedavi ve rehabilitasyon, plastik rekonstrüktif cerrahi, göz hastalıkları, kadın hastalıkları ve doğum, nöroloji, psikiyatri, göğüs cerrahisi ve dermatoloji bulunuyor.

Gaziantep’in yanı sıra, bölgede kaliteli, üst düzey sağlık hizmeti sunan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne, teşekkür plaketi verildi.

Narkoz Sağlık Dergisi tarafından Büyükşehir Belediyesi Onat Kutlar Devlet Tiyatrosu Salonu’nda düzenlenen ‘’1. Sağlık Ödülleri Töreni’’nde, sağlık alanında bugüne kadar verdiği hizmetlerden dolayı Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne teşekkür plaketi takdim edildi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, plaketini SANKO Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Güner Dağlı’nın elinden aldı.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ

Sağlıkta yüksek kalitenin adresi haline gelen Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, organ nakli merkezi, acil servis, üremeye yardımcı tedavi merkezi, biyokimya, patoloji ve klinik mikrobiyoloji laboratuvarları, radyoloji, nükleer tıp, kardiyovasküler cerrahi, nefroloji, genel cerrahi, beyin cerrahisi, çocuk cerrahisi, dahiliye, gastroenteroloji, endokronoloji, kulak burun boğaz, pediatri, kardiyoloji, göğüs hastalıkları, üroloji, ortopedi ve travmatoloji, enfeksiyon hastalıkları, fizik tedavi ve rehabilitasyon, plastik rekonstrüktif cerrahi, göz hastalıkları, kadın hastalıkları ve doğum, nöroloji, psikiyatri, göğüs cerrahisi ve dermatoloji bulunuyor.

 

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE ORGAN NAKLİ -KADAVRADAN ORGAN NAKLİ YAPILAN KANİ ELMAS:  -“YAŞADIKLARIMI DÜŞÜNÜNCE, BAŞTA ÇOCUKLARIM OLMAK ÜZERE, HERKESİ ORGAN BAĞIŞI YAPMAYA DAVET EDİYORUM”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE ORGAN NAKLİ -KADAVRADAN ORGAN NAKLİ YAPILAN KANİ ELMAS: -“YAŞADIKLARIMI DÜŞÜNÜNCE, BAŞTA ÇOCUKLARIM OLMAK ÜZERE, HERKESİ ORGAN BAĞIŞI YAPMAYA DAVET EDİYORUM”

-ORGAN NAKİL MERKEZİ SORUMLU HEKİMİ DOÇ. DR. YÜZBAŞIOĞLU:

-“HER ŞEY BİTTİ DEDİĞİNİZ AN, HAYAT HİÇ BEKLEMEDİĞİNİZ ŞEKİLDE YENİDEN BAŞLAYABİLİYOR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakil Merkezi’nde gerçekleştirilen başarılı nakillerle hastalar sağlıklarına yeniden kavuşuyor.

Hatay Kırıkhan’da yaşayan Kani Elmas’a (68), geçirdiği rahatsızlık sonrasında yapılan tetkiklerin ardından böbrek yetmezliği teşhisi konuyor.

Yaklaşık 6 yıldır böbrek hastası olan Elmas, son 2 yıldır diyalize giriyordu. Elmas, “Diyalize girdiğim dönemde damar bulunamaması gibi şikayetlerim oldu. Çok zor bir süreçti” diyerek yaşadığı dönemi ifade etti.

Diyaliz döneminde Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne nakil için başvuru yaptıklarını belirten 4 çocuk babası Elmas, şunları söyledi:

“Aldığımız bütün duyumlar ve tavsiyeler o kadar iyiydi ki nakil için bir başka hastane araştırmadan ilk ve tek tercihimiz olarak Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne başvuru yaptık. Doğru bir tercih olduğunu kadavradan nakil süreci ve sonrasında bir kez daha gördük. İyi ki bu kadar yakın bir şehirde, böyle bir merkez hizmet vermeye başladı.”

“Yaşadıklarımı düşününce başta çocuklarım olmak üzere, herkesi organ bağışı yapmaya davet ediyorum” diyen Elmas, sadece organ bekleyenlerin değil onlarla birlikte yaşayanlar için de zor bir süreç olduğuna dikkati çekti.

Elmas, “Bu merkezi açan herkese teşekkür ederim. Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu’na, hemşireler ve diğer çalışanlara gösterdikleri ilgi için çok teşekkür ederim. Herkesten Allah razı olsun. Ben farklı hastanelerde de tedavi için kaldım. Ama hiçbir hastanede bakım, temizlik, yemek bu kadar iyi değildi. Buradan çok memnun bir şekilde ayrılıyorum” diyerek duygularını dile getirdi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Sorumlu Hekimi Doç. Dr. M. Fatih Yüzbaşıoğlu ise Kani Elmas’a nakli için bulunan böbreğin 6’da 6 uyumlu olduğunu anımsatarak, “Bu çok sık karşılaşılan bir durum değil. Kani Elmas şu anda nakil olmamış gibi sağlıklı bir hayat sürebilecek” dedi.

Organ naklinin önemini vurgulayan Doç. Dr. Yüzbaşıoğlu, “Organ bağışı ile nice hayatlar kurtuluyor. Her şey bitti dediğiniz an, hayat hiç beklemediğiniz şekilde yeniden başlayabiliyor” ifadelerini kullandı.

ORGAN BAĞIŞI HAFTASI -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ, SANKO PARK’TA AÇTIĞI STANTTA ZİYARETÇİLERİ ORGAN BAĞIŞLARI KONUSUNDA BİLGİLENDİRİYOR

ORGAN BAĞIŞI HAFTASI -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ, SANKO PARK’TA AÇTIĞI STANTTA ZİYARETÇİLERİ ORGAN BAĞIŞLARI KONUSUNDA BİLGİLENDİRİYOR

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi, “3 – 9 Kasım Organ Bağışı Haftası” nedeniyle Sanko Park’ta stant açtı.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi tarafından sosyal sorumluluk kapsamında açılan stantta, ziyaretçilere organ bağışına yönelik bilgilendirmeler yapılıyor. Organ bağışında bulunmak isteyenlerin kayıt da yaptırabildiği stanta 3-9 Kasım tarihleri arasında başvurulabilecek.

Bu arada, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Organ Bağış Haftası nedeniyle 8 Kasım 2014 tarihinde Sanko Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. M. Fatih Yüzbaşıoğlu da halka açık bir konferans verecek.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ

Sağlıkta yüksek kalitenin adresi haline gelen ve dünya standartlarında hizmet verilen hastanede, acil servis, biyokimya, patoloji ve klinik mikrobiyoloji laboratuvarları, radyoloji, nükleer tıp, kardiyovasküler cerrahi, organ nakli merkezi, nefroloji, genel cerrahi, beyin cerrahisi, çocuk cerrahisi, dahiliye, gastroenteroloji, endokronoloji, kulak burun boğaz, pediatri, kardiyoloji, göğüs hastalıkları, üroloji, ortopedi ve travmatoloji, enfeksiyon hastalıkları, fizik tedavi ve rehabilitasyon, plastik rekonstrüktif cerrahi, göz hastalıkları, kadın hastalıkları ve doğum, nöroloji, psikiyatri, göğüs cerrahisi, dermatoloji ve üremeye yardımcı tedavi merkeziyle uzman tanı ve tedavi yöntemleri uygulanıyor.

 

 

 

  

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NE KADIN SAĞLIĞI KONFERANSI -SANKO ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ YRD. DOÇ. DR. ÖZKAPLAN: - “RAHMİ AĞZI KANSERİ, YUMURTALIK VE RAHİM KANSERİNDEN  DAHA ERKEN YAŞTA GÖRÜLÜR”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NE KADIN SAĞLIĞI KONFERANSI -SANKO ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ YRD. DOÇ. DR. ÖZKAPLAN: - “RAHMİ AĞZI KANSERİ, YUMURTALIK VE RAHİM KANSERİNDEN DAHA ERKEN YAŞTA GÖRÜLÜR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Halka Açık Konferanslar kapsamında, Sanko Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Esra Özkaplan tarafından, “Rahim, Rahim Ağzı, Yumurtalık Kanserleri ve Tedavisi” konusunu anlatıldı.

Rahim ağzı kanserinin yumurtalık ve rahim kanserinden daha erken yaşta görüldüğünü belirten Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, “Rahmi ağzı kanseri 20 yaştan önce çok seyrek görülür, bu yaştan sonra giderek oranı artar ve 50 yaşta en yüksek orana ulaşır” dedi.

Az gelişmiş ülkelerde en sık görülen jinekolojik kanserin rahmi ağzı kanseri olduğunu hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, “Gelişmiş ülkelerde rahim ağzı kanser taraması için kullanılan smear testinin yaygın ve uzun süredir kullanılması bu hastalığın oranını düşürmüştür” şeklinde konuştu.

Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, rahmi ağzı kanserinin risk faktörleri şöyle sıraladı:

 “Genç yaşta evlenme, erken cinsel yaşama başlama, çok sayıda çocuk sahibi olma, düşük beyin tümörleri, kötü hijyenik şartlara sahip olma, çok sayıda partner ya da eşinin çok sayıda partneri olması, sigara kullanımı, en önemli risk faktörü ise cinsel ilişki ile geçen bir virüs enfeksiyonu olan insan papillomu virüs (HPV) enfeksiyonu geçirmiş olmaktır. Rahim ağzı kanseri olanların tamamına yakınında (yüzde 98) bu enfeksiyon saptanmış ve etken bu virüs enfeksiyonlarıdır.”

HPV virüsünün 100’den fazla tipi olduğuna dikkati çeken Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, HPV - 6 ve 11 tipinin genital bölgede ortaya çıkan genital siğillerin yüzde 90’ından, HPV 16 ve 18 tipinin ise rahim ağzı kanserlerinin yüzde 70’inden sorumlu olduğuna vurgu yaptı.

Rahim ağzı kanserinin erken belirtisi olmadığını ancak düzenli smear ile erken dönemde kanser ortaya çıkmadan yakalanabileceğini anımsatan Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, geç dönemde belirtilerinin kanlı akıntı, ilişki sırasında kanama ve düzensiz adet kanamaları olduğunu kaydetti.

“Rahim ağzı kanserinin erken tanısı için en önemli yöntem yılda en az bir kez yapılan smear testidir. Şüpheli smear test varsa kolposkopi ve biyopsi yapılır” diyen Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Korunmak için ise en önemli yöntem HPV aşılarıdır. HPV aşıları gelişmiş ülkelerde rutin aşılama programına girmiştir. Ülkemizde de uygulamaya başladığımız HPV aşılarının yapılmasını öneriyoruz. Bu aşıların yapılması kadını rahim ağzı kanserinden yüzde 70 oranında korumaktadır. Diğer korunma yöntemleri ise tek eşli olma ve güvenli olmayan ilişkilerde mutlaka prezervatif kullanılmasıdır.”

Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, tedaviyle ilgili olarak da “Erken dönemde rahim ağzının küçük bir kısmı koni şeklinde alınırken geç dönemlerde ameliyatın alanı genişlemektedir. Bazı hastalarda ise ışın tedavisi ve kemoterapi gerekmektedir” bilgilerini paylaştı.

RAHİM KANSERİ

Rahim kanserinin genellikle menopozdan sonra ortaya çıkan kanser olduğunu anlatan Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, ortalama görülme yaşının 55 – 58 olmasına karşın daha genç yaşlarda da görülebildiğine dikkati çekti.

“Rahim kanseri, diyabetli, şişman ve hipertansiyonu olan kadınlarda sık görülür. ABD’de meme kanserinden sonra en sık görülen jinekolojik kanserdir” diyen Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, şöyle devam etti:

“Doğum yapmamış olma, yüksek sosyoekonomik düzey, şişmanlık ve tansiyon yüksekliği, 50 yaşından sonra adetten kesilme (Türkiye’de ortalama adetten kesilme yaşı 47), doktor kontrolü dışında hormon kullanma, meme, yumurtalık ve kalınbağırsak kanseri geçirmiş olmak ve hormon salgılayan yumurtalık tümörleri bulunması, rahim kanserinin risk faktörleridir.

Hastalığın belirtileri menopozda, kadında vajinal kanama, adet gören kadınlarda ise düzensiz kanamalar ve ara kanamaların olması. Rahim kanseri belirtileri nedeniyle erken tanı konulabilen bir kanserdir. Hastaların yüzde 75’ine erken dönemde yakalandığı rahim kanseri tanısı, rahim içinden parça alınarak yapılmaktadır. Erken dönemdeki tedavide rahmin alınması yeterlidir.”

YUMURTALIK KANSERİ

Yumurtalık kanserinin dünyada giderek arttığını, yaşamı boyunca bir kadının yumurtalık kanserine yakalanma riskinin yüzde 1 – 2 olduğunun altını çizen Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, “Bazı tiplerinde genetik geçiş söz konusudur. Bu kadınlar gen araştırması yapılarak sıkı takibe alınmalıdır” şeklinde konuştu. 

Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, yumurtalık kanserinin risk faktörleri hakkında da “Doğum yapmamış olma, erken adet görme, geç adetten kesilme, meme ve rahim kanseri geçirmiş olma, ailesinde genetik geçişli meme kanseri olmasıdır” bilgilerini verdi.

Doğum kontrol haplarının 2 yıl kullanılmasının yüzde 50, 5 yıl kullanılmasının yüzde 70 oranında yumurtalık kanserinden koruma sağladığını vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, “Hastalık erken belirti vermez, belirti verdiğinde tümör genellikle ileri evredir. Belirtiler daha çok mide bağırsak sistemiyle ilişkili hazımsızlık, karında şişme, bulantı ve kilo kaybıdır” dedi.

Yumurtalık kanserinden en önemli korunma yöntemin düzenli aralıklarla jinekolojik muayene ve ultrasonografi yapılması olduğunu anlatan Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, riskli olduğu saptanan kadınlarda ise bazı kan testleri (tümör belirteçleri) ve ultrasonografik takiplerin önemli olduğunu söyledi.

MEME KANSERİ

“Kadınlarda en sık görülen kanser meme kanseridir. Yaşam boyu 7 kadından 1’i bu kansere yakalanmaktadır” diyen Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, risk faktörlerini, “Çocuk doğurmamış olma, şişman olma, düzenli alkol tüketme, kısır olmak ya da kısırlık tedavisi görme, konsantre doğal olmayan lifsiz besinler tüketme, ailesinde meme kanseri olmasıdır” olarak sıraladı.

Meme kanserinin otuzlu yaşlardan sonra görülebileceğini ve ailede meme kanseri olan kadınların bu yaşlarda takibe alınması gerektiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, “Kanser araştırması için her kadın 35 yaşında bir kez, 40 yaştan sonra iki yılda bir kez, 50 yaşından sonra her yıl mamografi yapılmalıdır. Yeni bir teknik olan dijital mamografi ile görüntü kalitesi artmış ve değerlendirme daha objektif yapılmaktadır. Ayrıca seçilmiş olgularda meme MR’ da kullanılmaktadır” dedi.

Meme kanserini erken yakalamak için düzenli meme muayenesi ve mamografi yapılması gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, “En önemli muayene kadının adet sonrası dönemde kendini muayene etmesidir. Ele gelen kitle varlığında hekime başvurmalıdır” şeklinde konuştu.

Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, meme kanseri tanısının ya biyopsi ile ya da kitlenin çıkarılması ile yapıldığını belirterek, yeni ameliyat teknikleriyle tüm meme dokusu yerine kanserin aktığı lenf kanalları tespit edilip yalnızca ilgili bölümlerin ameliyatla alındığını ifade etti.

Bütün kanserlerde olduğu gibi kanserden korunma ve erken dönemde teşhisin jinekolojik kanserlerde de önemli olduğunu anlatan Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, kadınların kanser için taşıdıkları riskleri ve kanserin öncü belirtilerini bilmesi ve düzenli aralarla jinekolojik muayene yaptırmaları gerektiğini, sözlerine ekledi.

Yrd. Doç. Dr. Özkaplan, konuşmasının ardından katılımcılarının sorularını cevapladı.  

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ OTM FUARI’NDA

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ OTM FUARI’NDA

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, “Ortadoğu Tekstil Makinaları Fuarı (OTM 2014)’’nda stant açtı.

Gaziantep Sanayi Odası işbirliğinde,  TÜYAP Fuarcılık ve Teknik Fuarcılık şirketleri tarafından 30 ülkeden 560 firmanın katımıyla düzenlenen fuarda, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi de stant açarak, ziyaretçilere sağlık hizmeti sunuyor.

Sağlıkta yüksek kalitenin adresi olan ve dünya standartlarında, acil servis, biyokimya, patoloji ve klinik mikrobiyoloji laboratuvarları, radyoloji, nükleer tıp, kardiyovasküler cerrahi, organ nakli merkezi, nefroloji, genel cerrahi, beyin cerrahisi, çocuk cerrahisi, dahiliye, gastroenteroloji, endokronoloji, kulak burun boğaz, pediatri, kardiyoloji, göğüs hastalıkları, üroloji, ortopedi ve travmatoloji, enfeksiyon hastalıkları, fizik tedavi ve rehabilitasyon, plastik rekonstrüktif cerrahi, göz hastalıkları, kadın hastalıkları ve doğum, nöroloji, psikiyatri, göğüs cerrahisi, dermatoloji ve üremeye yardımcı tedavi merkeziyle uzman tanı ve tedavi yöntemleri uygulayan özel Sani Konukoğlu Hastanesi hizmetlerine ilişkin bilgilerin de verildiği stantta, isteyen katılımcıların tansiyonları ve kan şeker ölçümü de yapılıyor.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin standı, 19 Ekim tarihine kadar sürecek fuarda hizmet vermeye devam edecek.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ ORGAN NAKLİ MERKEZİ  BİR ANNE VE OĞLUNUN YÜZÜNÜ GÜLDÜRDÜ   -DOÇ. DR. YÜZBAŞIOĞLU “BAŞARILI GEÇEN HER NAKİL BİZİM İÇİN  GURUR KAYNAĞI OLURKEN, DİĞER HASTALAR İÇİN İSE BİR UMUT”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ ORGAN NAKLİ MERKEZİ BİR ANNE VE OĞLUNUN YÜZÜNÜ GÜLDÜRDÜ -DOÇ. DR. YÜZBAŞIOĞLU “BAŞARILI GEÇEN HER NAKİL BİZİM İÇİN GURUR KAYNAĞI OLURKEN, DİĞER HASTALAR İÇİN İSE BİR UMUT”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi, başarılı nakillerle ailelerin yüzünü güldürmeye devam ediyor.

Gaziantep’te yaşayan Gani Kocaoğlan (16) yaklaşık 3 ay önce kusma ve birtakım şikayetlerle ile doktora gidiyor. Yapılan muayene sonucu böbrek yetmezliği teşhisi konuyor.

Hemen diyalize girmeye başlayan Gani Kocaoğlan’a, acilen nakil olması gerektiği söyleniyor. Gani Kocaoğlan, “Nakil olmam gerektiği bildirildiğinde annem ve babam ‘hangimizin dokuları tutarsa böbreğimizi veririz’ dediler. 10 yaşındaki kız kardeşim de ‘abi benim dokularım uyarsa ben veririm’ dedi. Ailemin bu zor dönemde yanımda olmaları beni çok mutlu etti” diyerek, nakil sürecini anlattı.

Yapılan tetkikler sonucunda anne Gülseren Kocaoğlan’ın (40) dokuları tutunca, böbrek nakli konusunda başarılı operasyonların gerçekleştirildiği Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ni tercih ediyorlar.

Gani Kocaoğlan, duyduğu memnuniyeti, ‘’İyi ki burayı seçmişiz. Çok başarılı bir ameliyat oldu. Benim ve annemin sağlık durumu çok iyi. Bu süreçte bizimle yakından ilgilenen Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu’na, hemşirelere, hastane çalışanlarına ve Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne çok teşekkür ederim” sözleri ile dile getirdi.

Organ bağışının önemine işaret eden Kocaoğlan, “Çünkü yüzlerce hasta organ bağışıyla tekrar eski sağlıklarına kavuşmayı bekliyor” diyerek, herkesi bağışta bulunmaya davet etti.

Çocuğunun sağlığına kavuşmasının sevincini yaşayan anne Anne Gülseren Kocaoğlan ise şunları söyledi:

“Oğlumun rahatsızlığını duyduğumuzda çok büyük bir şok yaşadık. Ardından diyalize girmesi ve diyaliz sonrası yaşadığı sıkıntıları gördükçe dayanamıyordum. Nakil olması gerektiğini öğrendiğimizde biran olsun tereddüt etmeden böbreğimi vermek istedim. Oğlumun gözümün önünde öyle acı çekmesine dayanamıyordum.’’

“Artık hem ben hem de oğlum şükürler olsun sağlıklıyız. Bu başarılı ameliyatın gerçekleşmesini sağlayan öncelikle Organ Nakil Merkezi’ni hizmete sunan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne daha sonra Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu’na, hemşirelere ve bütün çalışanlara teşekkür eden Kocaoğlan, ‘’Artık hem ben hem de oğlum şükürler olsun sağlıklıyız’’ diye konuştu.

Kocaoğlan sözlerini “Organ bağışıyla bir hayatta siz kurtarın. Herkesin organ bağışı yapması gerektiğini düşünüyorum” diyerek bitirdi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Sorumlu Hekimi Doç. Dr. M. Fatih Yüzbaşıoğlu ise başarılı geçen her naklin kendileri için gurur kaynağı olurken, diğer hastalar için ise bir umut olduğunu söyledi.

 

MENOPOZ DEĞERLENDİRMESİ -OPR. DR. ENGİN PALAZ: “MENOPOZ HASTALIK DEĞİL,  GENEL KONTROL İÇİN ÖNEMLİ BİR DÖNEMEÇTİR”

MENOPOZ DEĞERLENDİRMESİ -OPR. DR. ENGİN PALAZ: “MENOPOZ HASTALIK DEĞİL, GENEL KONTROL İÇİN ÖNEMLİ BİR DÖNEMEÇTİR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Engin Palaz menopozun, kadınların fizyolojik yani doğal bir dönemi olduğunu bildirdi.

Opr. Dr. Palaz, yaptığı açıklamada menopozun hastalık değil, genel kontrol için önemli bir dönemeç olduğuna vurgu yaptı.

Adetten kesilmeyi ifade eden menopozun tam tanısının son adet gördükten sonra bir yıl geçmesi ile konulduğunu anımsatan Opr. Dr. Palaz, “İlk adetten menopoza kadar süre ‘üreme çağı’ olarak kabul edilir. Menopoz ise kadınların üreme çağını artık bitirdikleri, tekrar gebe kalamadıkları bir süreçtir” dedi.

“Nasıl ilk yıllarda yumurtlama ve olgunlaşma sorunu nedeniyle adet düzensizliği oluyorsa menopoza yakın dönemlerde de gene yumurtlama ve yumurta kalitesi nedenleriyle adet düzensizliği olabilir ve gebe kalma sorunu yaşanır” diyen Opr. Dr. Palaz şöyle devam etti.

“Adete başlama ve bitme süreçleri her kadında aynı olması gerekmiyor. Bazı hanımlar bu bitiş sürecini çok gürültülü geçirirler. Düzensiz kanama, ateş basmaları, huzursuzluk uykusuzluk gibi. Bazı şanslı kadınlar ise birden kesilir ve biter. Hiç sorun yaşamazlar.

Menopoza girme yaşı, ırklara göre biraz farklılık gösterse de ülkemizde 49-50 yaştır. Batıda ortalama 51-52 kabul edilir. Ancak menopoza giriş bir süreç olduğu için yaklaşık 2-8 yıl içinde gelişen bir olgudur. Bu süreç ‘premenopoz’ olarak adlandırılır. Yani, menopoz öncesi dönem.

Bu dönemde adetlerin arası açılabilir, sık adet görülebilir, aşırı kanama veya az adet görme olabilir. En son bir adet daha olur ve kesilir, aradan 1 yıl gibi bir süre geçer kadın artık menopozdadır.”.

Opr. Dr. Palaz “İşin en önemli yanı “östrojen” denilen kadınlık hormonunun artık üretilmesi en aza inmektedir, yumurtalıklarda yumurta kalmadığı için gebelik olmayacaktır ve tüm premenopoz olaylarının baş sorumlusu bu östrojen eksikliği olacaktır” diyerek, menopoz sürecini anlattı.

UYARILAR

Opr. Dr. Palaz, yaşanabilecek sorunları şöyle sıraladı:

“Adet bozuklukları, nadiren olan yumurtlamalar, yumurtlama sonrası normalde salınması gereken diğer bir hormon olan progesteron yokluğu nedeniyle görece artan östrojen fazlalıkları, rahim iç zarı kalınlıklarına giderek kötü huylu doku değişiklikleri hep bu düzensiz östrojenden kaynaklanır. Önemli bir başka organ da memedir ve devamlı östrojen etkisinden dolayı kansere kadar değişikliklere neden olabilir.

Ateş basmaları, östrojenin beyindeki birçok merkezin damarlanmasında oynadığı rollerden dolayı azlığında gelişen durumdur. Menopozdan sonraki dönemde, östrojen eksikliğinin geç safhada oluşturduğu ‘kemik erimesi’ ve ‘kalp-damar hastalıkları’ artar. Artık yaşlar ilerlemiştir yaşlılığın getirdiği birçok sorunlar ortaya çıkar. Örneğin Alzheimer gibi bilinçsel hastalıklar da görülebilir. Kemik kırılmaları, organ kurulukları, cinsel sorunlar giderek yaşam kalitesini azaltacaktır.”

YAŞAM KALİTESİ

Kadınların 1900’lü yılların başında ortalama ömürlerinin 50 yaş olduğunu ve o yıllarda menopozun yaşamın sonu gibi görüldüğünü anımsatan Opr. Dr. Palaz sözlerini şöyle sürdürdü:

“Birçok kadın menopoza bile giremeden ölüyordu.2000’li yıllarda ortalama kadın ömrü Batı’da 85 yaşına kadar yükselmiştir. Menopozdan sonra yaklaşık 35 yıl daha yaşayabilen kadınların yaşam kalitesini artırmak bilim insanlarının önemli hedeflerinden olmuştur.”

“Biz menopozda hiç bir şey yapılmayacak demiyoruz. Aksine yaşamın önemli bir döngüsünde güzelce kontrolden geçmenin önemini vurguluyoruz” diyen Opr. Dr. Palaz, sözlerini şöyle tamamladı:

“Tüm sistemlerin, endokrin, yani hormonların, karaciğer fonksiyon testlerinin, kan şekerlerinin, kolesterollerin, tansiyonun, kilonun, değerlendirilmesi gerekmektedir. Her yıl yapılması gereken rahim ağzı kanser taraması testlerinin ve meme kanseri taramalarının bu dönemde ayrıca önemi vardır.”

FEDAKAR BABA OĞLUNA BÖBREĞİNİ VERDİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE GERÇEKLEŞTİRİLEN  BAŞARILI OPERASYONLA, 51 YAŞINDAKİ TURAN MARAKLI’NIN BÖBREĞİ OĞLUNA NAKLEDİLDİ

FEDAKAR BABA OĞLUNA BÖBREĞİNİ VERDİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE GERÇEKLEŞTİRİLEN BAŞARILI OPERASYONLA, 51 YAŞINDAKİ TURAN MARAKLI’NIN BÖBREĞİ OĞLUNA NAKLEDİLDİ

-TURAN MARAKLI:

-‘’OĞLUMA CANIMDAN CAN KATTIM. ÇOK ŞÜKÜR İKİMİZ DE İYİYİZ”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde başarılı nakiller devam ediyor. Kahramanmaraşlı baba ve oğulun nakil hikayesi de herkese organ bağışının önemini bir kez daha gösterdi.

Kahramanmaraş’ta yaşayan Gökhan Maraklı (25), yaklaşık beş ay önce ayaklarında ve ellerinde kramp, vücudunda gerilme şikayetleri ile doktora gittiğinde yapılan tetkikler sonucunda böbreklerinde kist olduğunun belirlendiğini söyledi.

Hiç beklemediği anda aldığı bu haberden sonra hemen diyalize girmeye başladığını belirten Gökhan Maraklı, “3 ay diyalize girdim. Diyaliz sonrasında tansiyon düşüklüğü, baş dönmesi gibi şikayetlerim oluyordu. Böbrek nakli olmam gerektiğini söyleyerek, İstanbul’a gitmemi önerdiler” dedi.

Babası Turan Maraklı’nın kendisinin çektiği sıkıntılara daha fazla dayanamadığını ve böbreğini bağışlamak istediğini anlatan Gökhan Maraklı, şöyle devam etti:

“İstanbul yerine başarılı nakiller yapıldığını öğrendiğim Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ni tercih ettim. Babam ‘böbreğimi veririm’ dediğinde çok mutlu oldum. Gerekli tetkikler yapıldıktan sonra dokuların tuttuğunu duyunca ayrı bir mutluluk yaşadım. Bu tarifi olmayan çok güzel bir duygu. Çünkü nakil için yıllarca bekleyenler var. Ben çok şanslıyım.

Organ nakli konusunda herkes çok daha duyarlı olmalı. Bunu yaşayan bilir. Organ nakli konusunun üzerinde daha fazla durulmasını istiyorum. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ni tercih etmekle çok doğru bir karar vermişim. Hastaneyi ve Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu’nu ihtiyacı olan herkese öneriyorum. Verilen hizmetlerinden memnun kaldım. Bana ve babama çok iyi baktılar. Allah hepsinden razı olsun.”

-‘’İYİ Kİ BURAYI TERCİH ETMİŞİZ’’-

Bir baba olarak oğlunun organ nakline ihtiyaç duyduğunu ilk öğrendiklerinde büyük bir şok yaşadıklarına dikkati çeken 5 çocuk babası Turan Maraklı (51) ise tedavi için hastane araştırırken herkesin Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ni ve Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu’nu önerdiğini vurguladı.

Turan Maraklı, “Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu’nun başarılı ameliyatları ve Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nin bölge olarak bize daha yakın olması nedeniyle tercihimizi bu yönde kullandık” şeklinde konuştu.

“İyi ki burayı tercih etmişiz. Gerek doktorumuz Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu gerek hastane çalışanları bizimle çok iyi ilgilendiler” diyen baba Maraklı da, “Çok başarılı, dört dörtlük bir ameliyat oldu. Bir baba olarak bana düşen oğluma böbreğimi vermekti. Hiç düşünmeden, büyük bir memnuniyetle böbreğimi verdim. Canımdan can kattım” diyerek mutluluğunu paylaştı.

Oğlu Gökhan Maraklı’nın hayatına kaldığı yerden devam edebilmesini önce Allah’a, sonra da Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu tarafından gerçekleştirilen başarılı ameliyata borçlu olduklarını dile getiren Turan Maraklı, ameliyatla ilgili olarak  “Benim ameliyatım kapalı yöntemi ile yapıldı. Ameliyat sonrası hiçbir şikayetimiz yok. Şu an ikimiz de şükürler olsun gayet sağlıklıyız” sözleriyle mutluluğunu dile getirdi.

Herkese organ bağışında bulunmasını öneren Maraklı, ‘’Hiç kimse nakilden korkmasın. Kendilerini önce Allah’a, sonra buradaki başarılı hekimlere emanet etsinler” diyerek sözlerini bitirdi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu da organ naklinde uygulanan kapalı yöntem sayesinde organ bağışında bulunan kişilerin mağdur olmadığına anımsattı.

Doç. Dr. Yüzbaşıoğlu, uyguladıkları kapalı yöntem sayesinde organ bağışında bulunan kişilerin ameliyattan çok kısa bir süre sonra yeniden sağlığına kavuşabildiğini, bunun da organ bağışının önünde ki en büyük engellerden biri olan ameliyat korkusunun daha kolay aşılmasını sağladığını kaydetti.

KURBAN BAYRAMINDA SAĞLIKLI BESLENMEYE DİKKAT

KURBAN BAYRAMINDA SAĞLIKLI BESLENMEYE DİKKAT

-ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ BESLENME VE DİYET UZMANI AKMURAT:

-‘’BAYRAMDA ÖZELLİKLE ŞİŞMANLIK, YÜKSEK TANSİYON, KALP DAMAR, MİDE BAĞIRSAK VE ŞEKER HASTALIĞI OLAN KİŞİLERİN BESLENMELERİNE DAHA ÇOK DİKKAT ETMELERİ GEREKİR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ceren Akmurat, Kurban Bayramı’nda özellikle şişmanlık, yüksek tansiyon, kalp damar, mide bağırsak ve şeker hastalarının beslenmelerine daha çok dikkat etmesi gerektiğini belirtti.

Kurban Bayramı dolayısıyla beslenme uyarılarında bulunan Akmurat, bu bayramda şeker ve şekerli besin tüketiminin yanı sıra, et tüketiminin de arttığına dikkati çekti.

Bayram coşkusuyla yapılan ziyaretlere gölge düşürmemek için özellikle şişmanlık, yüksek tansiyon, kalp damar, mide bağırsak ve diyabet (şeker) hastalığı olan kişilerin beslenmelerine her zamankinden daha çok dikkat etmeleri gerektiğini ifade eden Akmurat ‘’Beslenme sosyal bir ihtiyaç olduğu için, herhangi bir sağlık sorunu olmadığı sürece (diyabet, alerji vb.) besinlere yasak koymak mutsuzluk yaratır. Bu nedenle sınırlı tüketmemiz gereken besinlerin bilincinde ama yasakların yer almadığı bir beslenme sistemi kullanılmalıdır” dedi.

KURBAN ETİ NE ZAMAN TÜKETİLEBİLİR?

Kurban yeni kesildiğinde etin sertliğinin hem pişirmede hem de sindirimde zorluğa yol açacağını hatırlatan Akmurat herkesin, özellikle de mide bağırsak hastalığı olan kişilerin kurban etlerini, içindeki enzimlerin sindirilerek tüketime hazır hale gelmesi için buzdolabında 24-48 saat bekletildikten sonra pişirmelerini önerdi.

Saklama konusunda bilgi veren Akmurat kurban etlerinin birer tüketimlik küçük miktarlar halinde buzdolabı poşetine konularak,  0 - 2 santigrat derecede 3-5 gün, buzlukta -2 santigrat derecede birkaç hafta, -18 derecede ise 3 ay saklanabileceğine vurgu yaptı.

 

 “Et, potansiyel riskli yani, kolay bozulabilme riski taşıyan bir besindir” diyen Akmurat şöyle devam etti:

“Özellikle de büyük miktarlar halinde dolaba kaldırılan etler, çıkarılıp, buzdolabının sebzeliğin üzerindeki alt bölmesinde (dışarda, kalorifer, soba üzerinde veya başka bir ısı kaynağı yakınında çözdürme, mikroorganizmaların üremesine neden olabileceği için sağlık açısından tehlikelidir.) çözdürülmesinden sonra asla tekrar dondurulmamalıdır.”

 

ETİ PİŞİRME YÖNTEMİ

Kurban etlerinin çiğ veya az pişmiş halde tüketilmesinin, bağırsaklarda mikroorganizmaların ve çeşitli parazitlerin oluşmasına neden olduğunun altınıçizen Akmurat bu nedenle tüm bireylerde, düşüğe sebep olma ihtimali olabileceğinden özellikle hamileler, yaşlılar ve çocuklarda eti çiğ veya az olarak tüketmemeleri konusunda uyardı.

Etlerin pişirilmesi konusunda da önerilerde bulunan Akmurat, “Izgara ve fırınlama tercih edilmeli, ızgara yapılırken et ve ısı kaynağı arasındaki mesafe ette siyah renk ve acı tatla karakterize olan kömürleşme ve yanma olmasına neden olmayacak şekilde hazırlanmalıdır” uyarısını yaptı.

Ayrıca buğulama ve haşlama gibi yöntemlerin tercih edilmesi gerektiğini hatırlatan Akmurat, şunları anlattı:

‘’Çok yüksek ısıda çok uzun süre pişirmekten, kavurmalardan ve kızartmalardan kaçınılmalıdır. Etli yemeklerde yağ eklenmemeli, etin kendi yağı ile pişirme tercih edilmelidir (Et yağsız görünse bile bileşiminde yeterli yağ bulunmaktadır). Ayrıca kuyruk yağı, iç yağı veya tereyağı et yemeklerinde kullanılmamalıdır.”  

 

Bayramda sağlık için beslenme önerilerinde de bulunan Akmurat, şu açıklamalarda bulundu:

“Tüm bireyler, özellikle de kalp damar hastalığı, kolesterol yüksekliği, diyabet (şeker hastalığı), hipoglisemik yatkınlığı, yüksek tansiyonu ve mide rahatsızlığı olan kişiler, Kurban Bayramı'nda ‘Tıbbi Beslenme Tedavisi’ önemi taşıyan diyetlerini bozmamalı, doymuş yağ ve kolesterol alımını azaltmak için, yağsız veya az yağlı etleri tercih etmeli, sakatatlardan veya aşırı tüketimden kaçınmalıdırlar.”  

Etlerin sebzelerle birlikte pişirilmesi veya salatayla tüketilmesinin, besin çeşitliliği sayesinde dengeli beslenmeyi sağladığını, ayrıca domates, maydanoz, limon, biber vb. sebzeler C vitamini içerdiği için ette bulunan demirin emilimini artırdığına işaret eden Akmurat, “Sebze ve salatayla tüketim, posa alımını artırarak, tokluk hissini sağlar ve bağırsak faaliyetlerinin sağlığı için çok yararlıdır” dedi.

 

BAYRAMDA KİLO KONTROLÜ

Kilo kontrolü amacıyla belli bir program izleyenler için de tönerilerde bulunan Akmurat , “Ziyaretlerde, birbirinden güzel ve bayrama özel hazırlanmış yemekler ve misafirperverlik kültürümüzün uzantısı olan ısrar çok cezbedici olabilir. Sonradan kontrolü kaybetmemek, pişmanlık ve moral bozukluğu yaşamamak için baştan doğru stratejilere sahip olmanızı öneririz” tavsiyesinde bulundu.

Akmurat, diğer önerilerini şöyle sıraladı:

 “-Gününüze mutlaka kahvaltıyla başlayın. Ana ve ara öğünlerinizi atlamadan az ve sık besin tüketmeye lütfen dikkat edin.

-Yemekleri yavaş yemek de yine oldukça önemli bir taktiksel silahtır. Doygunluk (Ortalama 20 dakika süre gerektirir.) hissettiğinizde aşırı yememiş olursunuz.

-Masaya oturduğunuzda yiyeceğiniz besinleri dikkatli seçin. Masada olan tüm yiyecekleri yemek zorunda olmadığınızı bilin. Yemek istediklerinizi, sadece tadına bakmak istedikleriniz ve hiç yemeyeceklerinizi doğru belirleyin.

-Tabak büyüklüklerini ve porsiyonlar azaltmalısınız.

-Kızartmalardan, kavurmalardan, hazır meyve suları vb. şekerli içeceklerden, aşırı yağlı börek ve ağır hamur tatlılarından uzak durulmalıdır. Ağır, yağlı yiyecekler içermeyen öğünler planlanmalıdır.

-Fiziksel aktivitelerin bağırsak hareketlerini arttırarak kabızlığı önleyici, insülin duyarlılığını arttırarak kan şekeri dengeleyici ve iyi kolesterolü yükseltip, kötü kolesterolü azaltıcı ve kilo kaybetmeye yardımcı olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle, her gün en az 30-45 dakika yürüyüş yapılmalıdır.”

Bayramı tatilde geçirecek olanlar için açık büfenin alternatifinin sağlıklı beslenmek için bir avantaj olduğunu belirten Akmurat, herkese mutlu bayramlar dileyerek sözlerini tamamladı.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ -KARDEŞİNE BÖBREĞİNİ VEREN HÜSEYİN YAKARYILMAZ: -‘’KARDEŞİMİ SAĞLIKLI GÖRMEK EN BÜYÜK MÜKAFAT OLDU”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ -KARDEŞİNE BÖBREĞİNİ VEREN HÜSEYİN YAKARYILMAZ: -‘’KARDEŞİMİ SAĞLIKLI GÖRMEK EN BÜYÜK MÜKAFAT OLDU”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde gerçekleştirilen başarılı nakillerle, hastalar yeniden sağlıklarına kavuşuyor.

Adıyaman’da yaşayan 55 yaşındaki Mehmet Yakaryılmaz’a (55) yaklaşık bir yıl önce böbrek yetmezliği teşhisi konuyor. ‘’Doktora gittiğimde yapılan muayene sonucunda böbreğimin yüzde 45 oranında çalıştığı söylenmişti. Bunun üzerine farklı sağlık kuruluşlarına giderek, çözüm aradım” diyen Yakaryılmaz, “Yapılan tetkikler sonucunda diyalize girmem gerektiği söylendi. Tekrar Adıyaman’a dönüp diyalize girmeye başladım. Yaklaşık 1 ay diyalize girdim” dedi.

Yakaryılmaz, diyaliz döneminin çok sıkıntılı geçtiğini ifade ederek, şunları paylaştı:

‘’Yemek yiyemiyordum, baş ağrısı, halsizlik gibi şikayetlerim oluyordu. Bunun üzerine Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne kadavra için başvuruda bulundum. İlk olarak Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne gelseydim böyle olmazdı.’’

Kendisinin diyaliz döneminde yaşadığı sıkıntılara ağabeyinin dayanamadığını ve 57 yaşındaki ağabeyi Hüseyin Yakaryılmaz’ın böbreğini vermek istediğini belirten hasta Yakaryılmaz, ‘’Daha önce ablam böbreğini vermek istedi. Ancak rahatsızlandı ve ilaç tedavisine başlayınca kaldı. Allah ağabeyimden razı olsun” diye konuştu.

Mehmet Yakaryılmaz,  duygularını şu şekilde ifade etti:

“Şu an ağabeyim ve ben, ikimiz de çok sağlıklıyız. Böbreğim çalışıyor. Bir sıkıntım yok. Kendimi çok iyi hissediyorum. Allah Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu’ndan, hemşirelerden, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nden ve bütün hastane çalışanlarından razı olsun. Herkes bizimle yakından ilgilendi.”

İnsanlara organ bağışında bulunmasını tavsiye eden Mehmet Yakaryılmaz, ‘’Organlar toprak altında çürüyeceğine, hasta insanlar bu sayede tekrar sağlıklarına kavuşuyorlar. Bu nedenle insanların organ bağışı konusunda daha duyarlı olmalarını istiyorum. Ayrıca organ bağışı yapan kişi de büyük sevap işliyor” dedi.

Böbreğini kardeşine hiç düşünmeden veren Hüseyin Yakaryılmaz ise “Kardeşim bu kadar sıkıntı yaşarken, elimden gelen şeyin böbreğimi vermek olduğunu düşündüm. Benim 11 çocuğum var. Hepsi de beni destekledi. Şükürler olsun ki değerlerimiz de uyunca, hemen ameliyata girdik. Kardeşimi sağlıklı görmek en büyük mükafat oldu” şeklinde konuştu.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu da böbrek naklinin hastalar için çok büyük bir şans olduğunu belirterek, ‘’İki kardeş arasındaki güçlü bağ, bugün bir hastanın hayatını kurtarırken, pek çok hastaya örnek oldu” dedi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım ise  Yakaryılmaz kardeşleri ziyaret ederek, geçmiş olsun dileklerini iletti.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE “PROSTAT HASTALIKLARI VE TEDAVİSİ” ANLATILDI

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE “PROSTAT HASTALIKLARI VE TEDAVİSİ” ANLATILDI

-ÜROLOJİ UZMANI OPR. DR. MERCİMEK:

-‘’ERKEKLERİN HİÇBİR ŞİKAYETİ OLMASA BİLE 50 YAŞINDAN İTİBAREN YILDA BİR KEZ PROSTAT KANSERİ DEĞERLENDİRİLMESİ AÇISINDAN DOKTORA BAŞVURMASI ÖNERİLMEKTEDİR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Halka Açık Konferanslar kapsamında Üroloji Uzmanı Opr. Dr. M. Necmettin Mercimek tarafından “Prostat Hastalıkları ve Tedavisi” konusu anlatıldı.

Opr. Dr. M. Necmettin Mercimek, konferansta “prostat nedir”, “prostat iltihabı”, “iyi huylu prostat büyümesi”, “prostat kanseri”, “tanı ve tedavi yöntemleri” konularında bilgiler verdi. Opr. Dr. Mercimek, erkeklerin hiçbir şikayeti olmasa bile 50 yaşından itibaren yılda bir kez prostat kanseri değerlendirilmesi açısından doktora başvurmasını önerdi.

Erkek üretrasının (idrarı,  idrar kesesinden dışarı taşıyan kanal) başlangıç kısmını oluşturan prostatın, erkek üreme sisteminin bir parçası olup, salgı görevi olan bez yapısında bir organ olduğunu belirten Opr. Dr. Mercimek, “Salgıladığı bazı özel maddelerle meninin sıvılaşması ve spermin canlı kalmasını sağlar” dedi.

Prostatın;  iri bir kestane veya ceviz büyüklüğünde, yaklaşık 18-20 gram ağırlığında olduğunu ve 40 yaşına kadar bu boyutta kaldığını, bu yaşlardan itibaren büyümeye başladığını anlatan Opr. Dr. Mercimek, prostat ile ilgili hastalıkların; iyi huylu prostat büyümesi, prostat iltihapları ve prostat kanseri olmak üzere 3 grupta incelenebileceğini ifade etti

“Prostatın iyi huylu büyümesi, en sık görülen prostat hastalığıdır. Sıklığı yaşla birlikte artmaktadır” diyen Opr. Dr. Mercimek, 60 yaş üzeri erkeklerde yüzde 50’nin üzerinde, 85 yaş üzerinde ise yüzde 90 oranında görüldüğünü anımsattı.

PROSTAT BÜYÜMESİ

Prostat büyümesi hakkında bilgiler veren Opr. Dr. Mercimek, şöyle devam etti:

‘’Mesane (idrar kesesi)  çıkışında tıkanıklığa neden olarak idrar akımını zorlaştırır ve hastalarda idrar yapmaya başlamada zorlanma, kesik kesik idrar yapma, tam idrar yapamama, gece sık idrara çıkma, yeniden idrar yapma hissi, idrarın sonunda damlama ve idrar kaçırma gibi işeme ile ilgili şikayetlere yol açarak, hayat kalitesini olumsuz etkiler.

Bu şikayetlere ek olarak idrarda kanama, sık idrar yolu enfeksiyonu, tam tıkanma, idrar kesesi içerisinde taş oluşumu ve böbrek fonksiyon bozukluklarına yol açarak hayatı tehdit edici durumlara sebep olabilir. Ayrıca prostat büyümesi, cinsel fonksiyonlarda bozulmalara da neden olabilir. Hastalığın tedavisi, cinsel fonksiyonun geri dönüşüne ciddi katkı sağlamaktadır.”

Bu hastaların tedavisindeki amacın şikayetleri azaltmak, hayat kalitesini arttırmak ve hastalığa bağlı komplikasyonların oluşmasını engellemek olarak açıklayan Opr. Dr. Mercimek, şunları kaydetti:

“Tedavide gözlem, medikal (ilaç) veya cerrahi (ameliyat) gibi seçenekler mevcuttur. Tedavi seçenekleri hastanın yakınmalarının şiddeti, hastanın tercihi, eşlik eden diğer hastalıkların varlığı ve yan etkiler göz önüne alınarak belirlenir. Son yıllarda medikal (ilaç) tedaviler ve minimal invaziv cerrahi yöntemler (kapalı ameliyatlar) ilk tercih olarak karşımıza çıkmaktadır.”

PROSTAT İLTİHAPLARI

Hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkileyen prostatın diğer bir hastalığı prostat iltihapları (prostatit) ile ilgili bilgiler veren Opr. Dr. Mercimek, prostatitin her yaş grubunda gözlenebileceğini anımsatarak, “Ancak daha çok genç erkeklerde ortaya çıkar. Akut ve kronik bakteriyel enfeksiyon, kronik pelvik ağrı sendromu ve asemptomatik inflamatuar prostatit olmak üzere prostat iltihabı dört şekilde görülebilir” diye konuştu.

Opr. Dr. Mercimek, hastaların yakınmaların prostatit tipine göre değişiklik göstermekle birlikte sıklıkla görülenlerini “Ateş-titreme (akut prostatitte), idrar yaparken yanma ve zor idrar yapma, sık idrara gitme, akıntı, kasıklarda ve anal bölgeye doğru yayılan ağrı, orgazm sonrası ağrı” olarak sıraladı.

Prostat iltihabının bulaşıcı bir hastalık olmadığını, yakınmaların şiddetine göre hastalarda belli dönemlerde peniste sertleşme bozuklukları görülebildiği ve tedavi sonrası bu yakınmaların düzeldiğini ifade eden Opr. Dr. Mercimek, “Akut ve kronik enfeksiyonlara bakteriler neden olur, bu nedenle de antibiyotiklerle tedavi edilmelidir” diyerek tedavi konusunda bilgi verdi.

Antibiyotiklerin prostat bezine ulaşmalarının zor olduğu için hastalığın hemen düzelmeyebileceğinin altını çizen Opr. Dr. Mercimek, prostat bezine ulaşan antibiyotiklerin seçilmesinin tedavinin başarısında çok önemli olduğuna dikkati çekti.

PROSTAT KANSERİ

Genelde 50 yaş sonrası erkeklerde görülen prostat kanserinin, erkeklerde akciğer kanserinden sonra en çok tespit edilen habis tümör türü olduğunu vurgulayan Opr. Dr. Mercimek, erken dönemde belirti vermeyen prostat kanserinin, prostat bezinin dış kesimlerinde oluştuğunu belirtti.

Tümörün çok büyüdükten sonra idrar kanalını daraltarak belirtilere yol açtığını anımsatan Opr. Dr. Mercimek, “Bölgesel ağrılar, kemik ağrıları, idrarda veya menide kanama olması gibi durumlarda ilerlemiş hastalıkta tespit edilebilir. Bu belirtiler, genellikle tümörün artık prostatın yakınındaki diğer dokulara yayıldığının belirtisidir” ifadelerini kullandı.

Hastalığın prostat içerisinde sınırlı iken, yani hiçbir belirtisinin olmadığı dönemde tespit edilmesinin ancak 50 yaşından itibaren yapılacak rutin tetkiklerle tespit edildiğine vurgu yapan Opr. Dr. Mercimek, “Bu aşamada prostat muayenesi ile birlikte kanda PSA (Prostat Spesifik Antijen) denilen bir maddenin ölçümü yapılır. PSA’nın düşük olması o kişide kesin olarak prostat kanseri olmadığını göstermeyeceği gibi, yüksek olması da kesin bir şekilde kanser varlığının habercisi değildir. Ancak PSA değeri prostat kanseri konusunda bize parmakla prostat muayenesini birlikte hastayı değerlendirmemizi ve prostat kanseri olasılığını göstermesi açısından önemlidir” diyerek sözlerini bitirdi.

OKUL ÇAĞINDAKİ ÇOCUKLARIN BESLENMESİNE DİKKAT  -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ BESLENME VE DİYET UZMANI GÜLEN MAVİ: -‘’ÇOCUĞUN DOĞRU BESLENME ALIŞKANLIĞI KAZANMASINDA BÜYÜKLERİNİN TUTUMU ÇOK ÖNEMLİDİR”

OKUL ÇAĞINDAKİ ÇOCUKLARIN BESLENMESİNE DİKKAT -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ BESLENME VE DİYET UZMANI GÜLEN MAVİ: -‘’ÇOCUĞUN DOĞRU BESLENME ALIŞKANLIĞI KAZANMASINDA BÜYÜKLERİNİN TUTUMU ÇOK ÖNEMLİDİR”

-‘’YEDİRMEDE ÇOCUĞUN SEÇME ARZUSU VE KARARLARI DA GÖZ ÖNÜNE ALINMALIDIR’’

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gülen Mavi, çocukların doğru beslenme alışkanlığı kazanmasında büyüklerin tutumunun çok önemli olduğunu belirtti.

Okul çağındaki çocukların beslenme alışkanlıklarıyla ilgili açıklamada bulunan Mavi, okulların açılmasıyla birlikte çocukların beslenme düzeninin de değişmeye başladığını ifade ederek, yaşadıkları tempo ve yeni çalışma düzeninin beraberinde beslenme sorunlarını da getirebileceğini söyledi.

Okul çağında kazanılan beslenme alışkanlıklarının, yetişkinlik dönemindeki beslenme alışkanlıklarını da etkilediğine işaret eden Mavi, ‘’Ebeveynlerin, çocuklarının bu dönemde doğru beslenme alışkanlıkları edinmesine yardımcı olmaları gerek” dedi.

Çocuğun doğru beslenme alışkanlığı kazanmasında büyüklerinin tutumunun çok önemli olduğunu vurgulayan Mavi, şunları anlattı:

‘’Herhangi bir hastalık olmadan çocuğun yemek yemede güçlük yaratmasının nedenleri; yaşından dolayı fizyolojik durumunun gerektirdiği enerji ve besin gereksinimlerinin ne kadar olduğunun bilinememesi ve çocuğun seçme arzusuna yer verilmemiş olmasıdır. Yedirmede çocuğun seçme arzusu ve kararları da göz önüne alınmalıdır.”

Çocuğun almayı reddettiği yiyeceği vermekte ısrar etmenin doğru bir davranış olmayacağına dikkati çeken Mavi, şu uyarılarda bulundu:

 “Yemek yeme hususunda çocuk ile büyük arasında meydana gelen anlaşmazlık, annelerin belli saatlerde ve fazla miktarda yiyecek vermedeki ısrarlarından kaynaklanabilmektedir. Anneler kendi çocuklarını başkalarıyla kıyaslayarak az yediğini söylerler. Her çocuğun metabolizma hızı, vücut yapısı aynı olmadığına göre, aynı miktarda yiyecek alması da beklenilmemelidir. Çocuklar seçmekte serbest bırakılırsa daha iyi bir beslenme alışkanlığı kazanabilmektedirler.’’

-‘’ÇOCUĞUN AÇLIK HİSSİ REHBER OLARAK ALINMALI’’-

Yiyeceklerin midede kalma süresinin her çocukta aynı olmadığını, bu bakımdan öğün aralarındaki sürenin her çocuk için aynı olamayacağının altını çizen Mavi, çocuğun gösterdiği açlık hissinin rehber olarak alınmasının daha doğru olacağına vurgu yaptı.

Mavi, açıklamasını şöyle sürdürdü:

‘’Yetersiz yedirme, çocuğu doyurmadığı gibi, zorlayarak yedirme de, beslenme hususunda olumsuzluklara neden olmaktadır. Besin miktarları normalin altında veya üstünde olmayıp, yeterli ve mümkün olduğu kadar çeşitli olmalıdır. En iyi rehber, büyüme durumunun izlenmesidir. Büyümesi normal olan çocuklara yedikleri yeterlidir.

Araştırmalar kahvaltı yapan çocukların okuldaki başarılarının ve konsantrasyonlarının, yapmayanlara oranla daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bu nedenle aileler, çocuklarının kahvaltı alışkınlığı kazanmasına gayret göstermelidirler. Kahvaltı menüsü besin içeriği zengin, doğal besinlerden (yumurta, peynir süt, bal, pekmez, ekmek, domates) oluşmalıdır.

Çocukların 3-4 saatte bir; süt, meyve, taze sıkılmış meyve suyu, sandviç, ayran gibi ara öğün tüketmelerine özen gösterilmeli. Bilgisayar ve televizyon başında çok vakit geçiren çocuklarda hareketin azalmasına bağlı olarak obezite riski artıyor. Bu nedenle de çocukların spora teşvik edilerek, uygun spor dallarına eğilimi sağlanmalı.”

‘’HER BESİN GRUBUNDAN DENGELİ TÜKETİLMELİ’’

Sağlıklı bir öğün hakkında da bilgiler veren Mavi, “Sağlıklı bir öğün et, süt, sebze, tahıl, meyve gruplarından hepsini içermelidir. Çocukların kemik ve diş gelişimi için günde en az 2-3 porsiyon süt grubu besinlerden tüketmeleri gerekmektedir” diye konuştu.

Protein, demir ve B grubu vitaminlerinin karşılanması için kırmızı et, tavuk, balık, yumurta, peynir, kurubaklagil tüketilmesini öneren Mavi, şöyle devam etti:

“Günlük enerjinin yüzde 50-55'ini karşılayan karbonhidrat grubu besinlerde (ekmek, pilav, makarna) ölçüsüne dikkat ederek mutlaka tüketilmelidir. Hamur işi ve çok yağlı besinler (kızartmalar, cips) kalp-damar hastalıkları ve obezite riskini arttırır. Çocuklar günde en az 5-6 porsiyon meyve tüketmelidir. Çocuklar gelişimlerinde önemli olan bazı besinleri almak istemiyor ve reddedebiliyorlar.

İstenmeyen besinlerin başlıcası sebzedir. Sebze yemekleri çocukların sevebileceği şekilde hazırlanıp sunulmalıdır. Mümkünse bu yemekleri birlikte hazırlayın, kendi hazırladığı yemeği daha severek yiyecektir. Çocuğun hala bu yemeği tüketmemekte ısrar etmesi halinde bir beslenme uzmanına danışıp, o besinin yerine tüketebileceği besinler öğrenilmeli.”

BESLENME ALIŞKANLIKLARI

Mavi, beslenme alışkanlıklarıyla ilgili olarak şu uyarılarda bulundu:

“-Eve cips, asitli içecekler gibi zararlı besinler almayın ve bu tip besinlerin zararlarını uygun bir dille çocuğunuza anlatın.

-Sabah kahvaltısını kesinlikle atlamayın ve kahvaltıda çeşitliliğe özen gösterin.

-Çocuğunuza beslenme çantası hazırlayın, bisküvi, kek, poğaça hazır meyve suları yerine kendi hazırladığınız sandviç ve ayran\süt tercih edin. Beslenme çantalarına meyve, kurutulmuş meyve, ceviz gibi besinler eklemeyi ihmal etmeyin.

-Hamur işleri ve şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlı ve meyveli tatlılar tüketmelerine özen gösterin.

-Çay, kola, kahve yerine süt, ayran, taze sıkılmış meyve suları, bitki çayları tüketmelerine özen gösterin.”

ADÖLESAN BESLENMESİ (12-19 yaş)

Adölesan (ergenlik) çağının, fiziksel, biyokimyasal, ruhsal ve sosyal yönden hızlı büyüme gelişme ve olgunlaşma süreçleriyle çocukluktan ergenliğe geçiş dönemi olduğunu ifade eden Mavi, “Bu dönemde kazanılan doğru veya yanlış alışkanlıklar, bireyin yaşam boyu sağlığını etkileyebilir. Bu nedenle adölesanların beslenmesi önemle üzerinde durulması gereken bir konudur” dedi.

Bu dönemde hızlı büyüme ve gelişmenin, kemik kütlesinin artışının günlük enerji gereksinimini ve bazı besin ögelerinin (kalsiyum, demir) gereksinimini arttırdığını anımsatan Mavi, sağlıksız beslenmenin büyüme - gelişme geriliği yanında dikkat dağınıklığı, kansızlık, baş dönmesi, saçların zayıflaması ya da dökülmesi, halsizlik başta olmak üzere birçok sağlık problemine de sebep olduğunu vurguladı.

Mavi, “Bu dönemde yapılan beslenme yanlışlarının başlıcası, kahvaltı yapmama ve açlık duygusunun tatmin için besin içeriği olarak kalorisi yüksek hazır besinlerin (hamburger pizza, patates, kola) tercih edilmesidir” diyerek beslenmedeki yanlışlara dikkat çekti.

DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR:

Günlük alınacak besinlerin üç öğüne dengeli dağıtılması gerektiğinin özellikle altını çizen Mavi, “Gençler arasında sıklıkla atlanan öğün kahvaltıdır. Halbuki, bütün gece aç kaldıktan sonra güne zihinsel ve fiziksel olarak güçlü başlamak ve verimliliği arttırmak için kahvaltı şarttır. Öğünlerde 4 besin grubundan (et, süt, sebze, tahıl) mutlaka bulunmalıdır” şeklinde konuştu.

Yemeklerin yanında içecek olarak kola ya da diğer asitli içecekler yerine ayran, kahvaltıda demir emilimini azaltan çay, kahve yerine süt ya da taze sıkılmış meyve suyunun tercih edilme gerektiğini vurgulayan Mavi, sözlerini şöyle tamamladı:

‘Çay tüketilecekse de açık ve limonlu tercih edilmelidir. Özellikle öğle vakti eve gitme olanağı bulunmadığında okula veya iş yerine uygun yiyecekler götürülebilir. Dışardan yemek zorunluluğu olduğunda en başta temizlik ve sağlık kurallarına uygun yerler tercih edilmelidir. Eller yıkanmadan yemeğe başlanmamalıdır. Açıkta satılan yiyeceklerin hastalık etkeni taşıyabilecekleri unutulmamalıdır.”

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ HEKİM KADROSUNU GENİŞLETİYOR -NÖROLOJİ UZMANI DR. DENİZ YÜCEL HASTA KABULÜNE BAŞLADI

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ HEKİM KADROSUNU GENİŞLETİYOR -NÖROLOJİ UZMANI DR. DENİZ YÜCEL HASTA KABULÜNE BAŞLADI

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi güçlü hekim kadrosunu genişletmeye devam ediyor.

Halen Dr. Gönül Çakmak’ın hasta kabul ettiği Nöroloji Kliniği’nde göreve başlayan Dr. Deniz Yücel, 1978 yılında Balıkesir’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini babasının memuriyeti nedeniyle çeşitli illerde tamamladı. 2001 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu.

2001 – 2005 tarihleri arasında Kastamonu’da merkez Kuzyaka Sağlık Ocağı ve Abana Devlet Hastanesi’nde çalıştı.

2010 yılında Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde nöroloji ihtisasını tamamladı. Mecburi hizmet için geldiği Nizip Devlet Hastanesi’nde 2014 yılına kadar görev yaptı.

Dr. Yücel 2014 Eylül Ayı itibariyle Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Nöroloji Kliniği’nde hasta kabul etmeye başlamıştır.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, 1996 yılında hizmete açıldı. Sağlıkta yüksek kalitenin adresi haline gelen Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, dünya standartlarında hizmet sunuluyor.

Hastanede, acil servis, biyokimya, patoloji ve klinik mikrobiyoloji laboratuvarları, radyoloji, nükleer tıp, kardiyovasküler cerrahi, organ nakli merkezi, nefroloji, genel cerrahi, beyin cerrahisi, çocuk cerrahisi, dahiliye, gastroenteroloji, endokronoloji, kulak burun boğaz, pediatri, kardiyoloji, göğüs hastalıkları, üroloji, ortopedi ve travmatoloji, enfeksiyon hastalıkları, fizik tedavi ve rehabilitasyon, plastik rekonstrüktif cerrahi, göz hastalıkları, kadın hastalıkları ve doğum, nöroloji, psikiyatri, göğüs cerrahisi, dermatoloji ve üremeye yardımcı tedavi merkezi bulunuyor.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE ORGAN NAKLİ -BAŞARILI BİR NAKİLLE YENİDEN SAĞLIĞINA KAVUŞAN  BÖBREK HASTASI İBRAHİM OYALI: -“ORGAN NAKLİ BİR MUCİZE. TEKRAR DOĞDUM”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE ORGAN NAKLİ -BAŞARILI BİR NAKİLLE YENİDEN SAĞLIĞINA KAVUŞAN BÖBREK HASTASI İBRAHİM OYALI: -“ORGAN NAKLİ BİR MUCİZE. TEKRAR DOĞDUM”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi hastalara hayat vermeye devam ediyor.

Hatay’da yaşayan ve yıllardan beri diyalize giren İbrahim Oyalı (42), Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde yapılan başarılı nakille yeniden sağlığına kavuştu.

Yaklaşık 12 yıl önce bulantı, baş ağrısı şikayetiyle bir sağlık kuruluşuna gittiğinde ağrı kesici ve mide ilaçları verildiğini, bir hafta sonra yapılan tahlillerde ise böbrek yetmezliği teşhisi konulduğunu belirten Oyalı, “Tedavi için Adana’ya gittiğimde hastaneye yatmam ve diyalize girmem gerektiği söylendi. Ancak kabul etmedim. Farklı hastanelerle görüştüm, onların da aynısını söylemelerine rağmen diyalize girmeyince sağlığım iyice bozuldu” dedi.

Bunun üzerine Ankara’ya gittiğinde acilen kateter takılıp hemen diyalize alındığını ve 45 günlük bir tedavi sonrasında periton diyalize başlanıldığını bildiren Oyalı, 7 sene periton tedavisinin ardından 5 yıl hemodiyaliz tedavisi gördüğüne vurgu yaptı.

NAKİL SÜRECİ

Rahatsızlığı ilk teşhis edildiğinde Ankara’da nakil için başvuruda bulunduğunu, annesi, babası ve kardeşlerinin kendisine böbreklerini vermek istediklerini anlatan Oyalı, şöyle devam etti:

“Ancak hiç birini kabul etmedim. 10 yıl önce Ankara’dan kadavradan nakil için çağırıldım ama diyalizden olumlu sonuç alınca, hiç ihtiyaç duymayacağımı düşünerek kabul etmedim. Daha sonra Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde nakil yapıldığını duyunca, kaydımı buraya aldırdım. Kaydımın alınması sonrasında 2 kez nakil için çağrıldım.

İlk ikisinde nakiller, dokuları benden daha uygun olan hastalara gerçekleştirildi. 3. kez çağırıldığımda çok umutlu değildim. Ama gerekli tetkikler yapıldıktan sonra naklin bana yapılacağı söylenince çok mutlu oldum. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu ve ekibi sayesinde şimdi yeniden doğdum. Bu tam bir mucize.”

Oyalı, organ bağışının önemini yaşayan birisi olarak, “Organ bağışının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ben de bağış yapmak istiyorum. Bir başkası benim hayatımı kurtardı, neden ben de bir başkasının hayatını kurtarmayayım?” diyerek önemli mesajlar verdi.

Oyalı, “Tam ümidimin bittiği yerde bu hastane bana yeniden hayat verdi. Hastane çalışanları çok ilgiliydi herkese çok teşekkür ederim” sözleri ile sevincini paylaştı.  

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Başkanı Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu da “Organ naklinin önemi ancak, organ bekleyen hastalar ve sıkıntılarını yaşayan aileleri tarafından biliniyor. Oysaki organ nakli için organ bağışı çok önemli. Toplum olarak organ bağışı konusunda herkesin daha duyarlı olması gerekir” diyerek, organ bağışı çağrısı yaptı.

SAĞLIK SPONSORLUĞU… -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESPOR’A SAĞLIK SPONSORU OLDU

SAĞLIK SPONSORLUĞU… -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESPOR’A SAĞLIK SPONSORU OLDU

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, PTT 1. Lig ekiplerinden Gaziantep Büyükşehir Belediyespor futbol takımı ve tekerlekli basketbol takımına sağlık sponsoru oldu.

Sanayiciliğe ekonomik olduğu kadar üstlendiği kurumsal sosyal sorumluluk projeleri ile sosyal boyut da kazandıran Sanko Holding ve şirketleri, paylaşmak mutluluktur anlayışı ile toplumla bütünleşmesini sürdürüyor.

Bu kapsamda PTT 1. Lig ekiplerinden Gaziantepspor Büyükşehir Belediyespor’un sağlık sponsorluğunu üstlenen Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, 2014-2015 sezonunda kulübün futbol takımının yanı sıra tekerlekli basketbol takımının da sağlık sorunlarının çözümüne katkı sağlayacak. 

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ

Gaziantep’in ve bölgenin önemli şifa merkezlerinden olan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi 1996 yılında hizmete girdi.

Türkiye’nin tek çatı altında en büyük özel hastanesi olan Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, 611 yatağının yanı sıra, 103 yoğun bakım yatağı, 16 ameliyathane ve 120 poliklinik odası ile 60 bin metrekare çalışma alanında sağlık hizmeti sunuluyor.

Hastanede tam donanımlı acil servis, biyokimya, patoloji ve klinik mikrobiyoloji laboratuvarları, radyoloji, nükleer tıp, kardiyovasküler cerrahi, organ nakli merkezi, nefroloji, genel cerrahi, beyin cerrahisi, çocuk cerrahisi, dahiliye, gastroenteroloji, endokronoloji, kulak burun boğaz, pediatri, kardiyoloji, göğüs hastalıkları, üroloji, ortopedi ve travmatoloji, enfeksiyon hastalıkları, fizik tedavi ve rehabilitasyon, plastik rekonstrüktif cerrahi, göz hastalıkları, kadın hastalıkları ve doğum, nöroloji, psikiyatri, göğüs cerrahisi, dermatoloji ve üremeye yardımcı tedavi merkezleri bulunuyor.

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESPOR

Gaziantep Büyükşehir Belediyespor, 1988 yılında Sankospor adıyla kuruldu. İlk yönetim kurulu başkanlığını Sanko Gurup Yönetim Kurulu Başkanı Sani Konukoğlu’nun üstlendiği Sankospor, 1999 yılında Büyükşehir Belediyespor adını aldı.

KIZI BABASINA BÖBREĞİNİ VERDİ

KIZI BABASINA BÖBREĞİNİ VERDİ

-ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE GERÇEKLEŞTİRİLEN BAŞARILI OPERASYONLA,  61 YAŞINDAKİ BÖBREK HASTASI BABASINA, DOKULARI UYAN KIZININ BÖBREĞİ NAKLEDİLDİ

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde gerçekleştirilen başarılı nakillerle, hastalar yeniden hayata bağlanıyor.

Gaziantep’te yaşayan 61 yaşındaki, 5 çocuk babası Talip Yıldırım cildiyle ilgili yaşadığı sıkıntı nedeniyle doktora gidiyor ve yapılan muayene sonucunda böbrek hastası olduğunu öğreniyor.

Talip Yıldırım, “İlaç tedavisi ile başladım. Ancak böbreklerimle ilgili yaşadığım sıkıntı çok ileri derecede olduğundan ilaç yan etki yapmaya başladı. Bu yüzden ilaç kullanmayı bıraktım” dedi. 

Yıldırım,  nakil sürecine ilişkin şunları paylaştı:

‘’Artık ilaçlar işe yaramayınca nakil olmaya karar verdim. Eşim Zöhre Yıldırım (61) böbreğini vermek istedi. Ancak yapılan tetkiklerde onun tek böbreği olduğunu öğrendik. Bunun üzerine çocuklarım böbreğini vermek istedi. Bu beni çok mutlu etti. Daha önceden de çeşitli nedenlerle geldiğimiz ve güvendiğimiz Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin Organ Nakli Merkezi’ne kaydımızı yaptırdık.”

Çocuklarının hepsinin tahlil yaptırmak istediğini, ancak kızı Tülay Korkmaz’ın (34) dokularının uyunca gerek kalmadığını söyleyen Talip Yıldırım, “Hemen nakil işlemlerine başladık. Ve nakil gerçekleştirildi. Şuan ikimiz de sağlıklıyız. Bu nedenle de çok mutluyum” şeklinde mutluluğunu dile getirdi.

“Herkes, insanların hayatını kurtarıp mutlu etmek için organ bağışında bulunsun” diyen Talip Yıldırım, şöyle devam etti:

“Ayrıca böyle bir merkezin şehrimizde olması bizler için çok büyük bir avantaj. Tedavi için farklı illere gitmemize gerek kalmadı. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne, doktorlarına, hemşirelerine, tüm çalışanlarına ve bölgemize böyle hizmet imkanları sunduğu için çok teşekkür ederim, hepsinden Allah razı olsun.”

Tülay Korkmaz ise “Babamın böbrek nakline ihtiyacı olduğunu duyunca 5 kardeş olarak hepimiz böbreğimizi vermek istedik” diyerek süreçle ilgili şöyle konuştu:

‘’Benim dokularım, babamın dokularıyla uyumlu olunca, nakil için hemen girişimde bulunduk. Ameliyattan ilk çıktığımda hafif ağrılarım vardı. Artık ağrı da yok. Babamın hayatına yeniden kavuşması benim için en büyük mutluluk.’’

-‘’GURUR DUYUYORUZ’’-

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, “Hastane olarak bu mutlulukların altına imza atabildiğimiz için gurur duyuyoruz. Her organ nakli, ayrı bir hayat dersi gibi. Hayatın ne getireceği belli olmuyor. Ancak görünen o ki, hastane olarak çok güzel haberler vermeye devam edeceğiz” diyerek sevincini dile getirdi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu ise Talip Yıldırım’ın çocuklarının yaptığının örnek olması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

‘’Bu dünyaya gelmemizde iki önemli varlıktır anne ve babamız. Anne ve baba çocuklarına can verir, hayat verir. Bir anne ve baba için ihtiyaç duydukları, sıkıntılı zamanlarda çocuklarının yanında olması çok güzel bir hareket. Keşke organ bağışı sayısı yeterli olsa da, kimse mağdur durumda olmasa… Bizim mutluluğumuzsa, hem babayı hem de kızın sağlıklı ve sorunsuz bir şekilde evlerine uğurlamış olmak.”

RAMAZAN BAYRAMI’NDA BESLENME UYARISI

RAMAZAN BAYRAMI’NDA BESLENME UYARISI

-ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ BESLENME VE DİYET UZMANI

AKMURAT:

-‘’BESLENME ALIŞKANLIKLARININ BAYRAMDA ANİDEN DEĞİŞMESİYLE BİRLİKTE FAZLA YEMEK YEME VE AŞIRI TATLI TÜKETME, SAĞLIK SORUNLARINA NEDEN OLABİLİR’’

-‘’BAYRAMDA ÇEVRENİN ISRARCI TUTUMLARINDAN VE AŞIRI YEME EĞİLİMİNDEN UZAK KALIP HEM KALORİSİ YÜKSEK HEM DE KAN ŞEKERİNİ HIZLI YÜKSELTEN BESİNLERDEN MÜMKÜN OLDUĞUNCA UZAK DURULMALIDIR’’

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı A. Ceren Akmurat Ramazan ayındaki beslenme alışkanlıklarının bayramda aniden değişmesiyle birlikte fazla yemek yeme ve aşırı tatlı tüketmenin sağlık sorunlarına neden olabileceğini belirtti.

Akmurat, yaptığı açıklamada, Ramazan boyunca oruç tutma nedeniyle günlük öğün sayısı azaltıldığı ve beslenme alışkanlıklarında değişiklikler meydana geldiği için bayramda normal yeme düzenine geçişte psikolojik olarak daha fazla yemek yeme eğilimi ortaya çıktığını bildirdi.

Bayramda birdenbire aşırı yemek yeme, şeker, çikolata, ağır hamur işleri ve diğer tatlıları aşırı tüketmenin mide ve bağırsak sisteminde çeşitli rahatsızlıklara ve kilo alımına yol açtığına işaret eden Akmurat, hazımsızlık, mide yanması, gaz, kusma ishal, kabızlık, mide-bağırsak hastalıkları, reflü gibi şikayetlerin ortaya çıktığını anlattı.

“Bu problemleri önlemek için sağlıklı beslenme ilkelerine uyulması gerekir. Az az ve sık beslenilmelidir” diyen Akmurat, şöyle devam etti:

“Kültürel yapımızda misafir ağırlamak, yiyip- içirmekle aynı anlama gelir. Gittiğimiz her yerde ısrarlarla karşılaşmak kaçınılmaz olabilir. O nedenle gideceğiniz yerleri sıraya koyup nerede hangi ikramı tüketeceğinize karar vermek daha rahat bir bayram geçirmeze yardımcı olabilir. İkram edilen her şeyi bitirmek yerine tadına bakmak çok daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Toplum olarak en kötü alışkanlıklardan biri olan ısrarcı tutum bir kenara bırakılmalıdır. Hatta sağlık sorunu olduğu bilinenlere meyve, bitki çayları gibi daha sağlıklı seçimler sunulabilir.”  

KAHVALTI ÖNEMLİ

Ramazan boyunca bir ay dinlenmeye çekilen midenin birden yorulmaması için güne hafif bir kahvaltı ile başlanması gerektiğini belirten Akmurat, “Bayram sabahı mutlaka güzel bir sabah kahvaltısı yapılmalı ve kahvaltıda salam, sosis, sucuk gibi kolesterol ve tuz oranı yüksek işlenmiş et ürünleri  yerine daha sağlıklı olan yağsız  peynir, zeytin, bal, yumurta,  esmer ekmek,  yarım yağlı süt, şekersiz yeşil çay ya da bitki çayları gibi besinler tercih etmelidir” dedi.

Akmurat, öğle yemeğinde ızgara veya fırında et yemekleri, salata, çorba, esmeri ekmek, yoğurt; ikindi vakti hafif bir ara öğün, ağır olmayan bir akşam yemeği etli sebze yemekleri, salata, yoğurt seçilebileceğini ve 2,5-3 saat sonra  yine meyveden oluşan bir öğünün bayramda da sağlıklı bir beslenme biçimi olacağını anımsattı.

Bağırsak hareketlerinizi düzenlemek için öğünlerde salataya, sebze ve meyveye yer vermek bunların yanında su içmeye ihmal etmemek gerektiğinin altını çizen Akmurat, su ihtiyacının çay ya da benzeri sıvılarla karşılanmaması gerektiği uyarısında bulundu.

“Bayramı tatil fırsatı olarak görüp bir yerlere kaçıyorsanız da tükettiklerinizin çok ağır olmamasına özen gösteriniz. Yağ oranı yüksek besinler tüketmeyiniz” diyen Akmurat, şunları kaydetti: :

“Açık büfe tarzı tüketim yapılan bir yerde kalıyorsanız tabağınızı gördüğünüz her şeyle doldurup tüketmeye kalkmayınız. Dikkat etmek istediğinizde sağlıklı seçimler yapabildiğinizi göreceksiniz. Tatilin tadı sadece yemekle çıkmaz. Daha çok kültürel turları tercih ederseniz hem hareket edersiniz, hem de kültürel zenginliğinizi artırırsınız.”

TATLILARA DİKKAT

Bayramın vazgeçilmezlerinden olan tatlılarla ilgili uyarılarda bulunan Akmurat, “Hamur tatlıları maalesef kalori düzeyi yüksek olan besinlerdir. O nedenle tüketimlerine dikkat etmek gerekir. Fazla yediğinizde hem mideyi yoracak hem de yakamadığınız enerji kilo alım riskini beraberinde size taşıyacaktır” diyerek sözlerini şöyle bitirdi:

“Bayramda çevrenin ısrarcı tutumlarından ve aşırı yeme eğiliminden uzak kalıp hem kalorisi yüksek hem de kan şekerini hızlı yükselten besinlerden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Özellikle hamurlu ve şerbetli tatlılar yerine sütlü veya meyveli tatlılar tercih edilmelidir. Kalp, yüksek tansiyon hastaları ve diğer kronik hastalığı olan kişiler de beslenme programlarına dikkat etmeli ve bayramı 'kaçamak' olarak değerlendirmemelidir.”

 

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE ORGAN NAKLİ -NUH KAVUN: “KEŞKE HERKES ORGAN BAĞIŞINDA BULUNSA, BÜTÜN NAKİLLER KADAVRADAN YAPILABİLSE”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE ORGAN NAKLİ -NUH KAVUN: “KEŞKE HERKES ORGAN BAĞIŞINDA BULUNSA, BÜTÜN NAKİLLER KADAVRADAN YAPILABİLSE”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi böbrek hastalarına şifa olmaya devam ediyor. Nuh Kavun ve Ferhat Susmaz da organ nakli ile hayata ikinci kez merhaba dedi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu, günümüzün en modern teknolojisi ve güncel tıp bilgisiyle hastalara şifa olmaya çalıştıklarını, ancak kadavra sayısındaki yetersizliğin karşılarına çıkan en büyük sorun olduğunu söyledi.

Doç. Dr. Yüzbaşıoğlu, ne kadar çok organ bağışı olursa, o kadar çok insanın sağlığına kavuşacağının bilinmesini istedi.

Kahramanmaraş’ta yaşayan Nuh Kavun (21), doğuştan tek böbreği olduğunu ve bu böbreğin de olması gereken yerde bulunmadığını bir yıl önce öğrendiğini söyledi.

Sürekli mide ağrısı çektiğini ve kendisine teşhis konulamadığını belirten Kavun, daha sonra bir sağlık kuruluşunda kendisine böbrek yetmezliği teşhisi konulduğunu ve hemen tedavisine başlandığını kaydetti.

“Geçen yıl 15 gün tedavi gördüm. Tedavi sonrası nakil için başvuru yaptım. Nakil için bir merkeze kayıt yaptırdım” diyen Kavun, şöyle devam etti:

“Bu sırada 3 ağabeyim ‘hangimizin dokusu tutarsa böbreğimizi veririz, diyalize girme yeter ki’ dediler. Ağabeylerime tahliller yapıldı ve üçünün de dokusu tuttu. Ancak birinde diyabet, diğerinde akciğer rahatsızlığı olduğu belirlendi, ağabeylerimden biri uygun verici olabildi.

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde nakil yapılacağı dönemde hastane taşındı. Nakil işlemim kaldı. Daha sonra Antalya’ya gitmeye karar verdik. Bu sırada burada nakil olanlar, ‘Oraya kadar boşuna gidiyorsunuz Gaziantep’e Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne gidin hem daha yakın hem de çok iyi bir hastane’ dediler. Onların önerisi üzerine burayı tercih ettik. Burada 2 günde nakil işlemlerim yapıldı ve organ nakli gerçekleştirildi. Şu an ben de ağabeyim de çok şükür sağlıklıyız.”

Nuh Kavun, organ bağışı konusunda ise şu çağrıyı yaptı:

“Canlılardan değil de keşke bütün nakiller kadavradan yapılabilse. Organlar toprak altında çürüyüp gidiyor, insanların hayatını kurtarmak çok daha iyi olur. Bu yüzden herkesin organ bağışı konusunda daha bilinçli olmasını istiyorum.”

Böbreğini kardeşine veren Eyüp Kavun (24) ise “Kardeşimin ihtiyacı vardı. Biz de gerekli tetkikleri yaptırdık. Benim sağlık durumumu nakil için uygundu. Kardeşime böbreğimi verdim. Herkesin ellerine sağlık” diyerek, mutluluğunu dile getirdi.

FERHAT SUSMAZ

Hatay’da yaşayan 14 yıllık böbrek hastası Ferhat Susmaz (49) da 2000 yılında rahatsızlanınca doktora gittiğinde böbrek hastası olduğunu öğrendiğini bildirdi.

Teşhis konulduktan sonra 2 yıl boyunca ilaç tedavisi gördüğünü, rahatsızlık ilerleyince mecburen diyaliz tedavisine başlandığını kaydeden Susmaz, sözlerini şöyle tamamladı:

“Hafta da 3 gün 4 saat diyalize giriyordum. Diyaliz sonrası halsiz, yorgun oluyor, istediğimi yiyip-içemiyordum. Bu sıkıntılardan dolayı işi bıraktım. 5 yıl önce kadavra için Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne başvuru yaptım. 3. kez geliyorum daha öncekilerde kısmet olmadı. Bu kez olunca sevindim oldum. Organ sayesinde bir çok hayat kurtarıyorlar. Herkesin organ bağışında bulunmasını isterim.”

KARDEŞİNE BÖBREĞİNİ VERDİ -ŞANLIURFALI FATMA ATMACA, KARDEŞİ EMİNE’YE ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREĞİNİ VERDİ  -DOÇ. DR. YÜZBAŞIOĞLU “ORGAN NAKLİ BEKLEYEN HASTALAR İÇİN  ÜMİT HİÇ BİTMEMELİ”

KARDEŞİNE BÖBREĞİNİ VERDİ -ŞANLIURFALI FATMA ATMACA, KARDEŞİ EMİNE’YE ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREĞİNİ VERDİ -DOÇ. DR. YÜZBAŞIOĞLU “ORGAN NAKLİ BEKLEYEN HASTALAR İÇİN ÜMİT HİÇ BİTMEMELİ”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi, sadece Gaziantep’in değil, bölgede şifa arayan böbrek hastalarının ikinci kez hayata tutunmasını sağlıyor. Şanlıurfalı böbrek hastasına, ablası canından bir parçayı, böbreğini bağışladı.

Şanlıurfa da yaşayan evli 2 çocuk annesi 32 yaşındaki Emine Atmaca, yüksek tansiyon sonucu rahatsızlandığını ve doktorunun kendisine diyalize girmesi ya da nakil olması gerektiğini söyleyince, ablası böbreğini vermek istiyor.

Bunun üzerine, daha önce başarılı nakiller yapıldığını basından duydukları ve doktoru tarafından da önerilen Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne başvurduklarını belirten Emine Atmaca, ablasına gereken tetkiklerin yapıldığını, dokuların tuttuğunu öğrenince çok sevindiklerini ve hemen naklin yapılmasın istediklerini söyledi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi kurucusu ve yöneticilerine, operasyonu gerçekleştiren Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu, hemşireler ve bütün çalışanlara teşekkür eden Emine Atmaca, “Ben bu illetten kurtuldum. Herkesin organ bağışında bulunmasını isterim” dedi.

Kardeşine böbreğini bağışlayan 7 çocuk annesi Fatma Atmaca (34) ise “Kardeşimin ihtiyacı olduğunu duyunca hiç tereddüt etmeden böbreğimi vermek istedim. Yapılan tetkikler sonucu dokular uyumlu çıkınca hemen nakil hazırlıkları başladı. Her şey yolunda gitti. İkimiz de şu an çok iyiyiz. Allah herkesten razı olsun” diye konuştu.

VELİ DÖVÜŞÇÜ

Osmaniye Kadirli’de yaşayan Veli Dövüşçü (48) de Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde şifa bulan hastalar arasında bulunuyor. Aldığı sıvıları atamayan ve vücudunda çıkan yaralar nedeniyle doktora giden Dövüşçü’ye, 16 yıl önce böbrek rahatsızlığı teşhisi konuldu.

Veli Dövüşçü, idrara çıkamadığı için aldığı sıvıları atamadığını anımsatarak, şöyle devam etti:

“Aldığım sıvılar vücutta kalıyordu, sonra da yaralar çıkmaya başladı. Vücudumun birçok yerinde ödem oluştu. İlaç tedavisine başlandı. Bir ilerleme olmayınca diyalize girmeye başladım. Yaklaşık 3,5 yıl önce kadavra için Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne kaydımı yaptırdım. Umudum buradan uygun kadavranın çıkmasıydı.

Allah beklentilerimizi boşa çıkarmadı. Uygun kadavra çıktığı haberini alınca sadece ben değil, eşim ve çocuklarım da çok sevindi. Artık diyaliz yok, yaşadığım sıkıntılar sona erdi. Herkesin organ bağışında bulunmasını isterim. Bana organı bağışlanandan Allah razı olsun, nur içinde yatsın.”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, hastane olarak her türlü teknolojik ve fiziksel altyapıya sahip olduklarını, donanımlı personel desteğiyle de hizmet çıtalarını daha da yükseklere taşımayı hedeflediklerine vurgu yaptı.

Organ Nakli Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu ise organ naklinin pek çok insanın yaşaması için bir umut olduğunu anımsatarak, şu çağrıyı yaptı:

“Organ bağışı bekleyen hastalar için bağışın yapılacağı ve organın kendilerine çıkacağı umudu çok önemli. Çoğu hastayı ayakta tutan işte bu umut. Halkımızı bu konuda daha duyarlı olmaya çağırıyoruz. Bu umut hiç bitmemeli ancak sadece umut olarak da kalmamalı.” şeklinde organ bağışı çağrısında bulundu.

Emine Atmaca’nın, diyalize girmeden nakil yapılan hastalardan olduğunu ve literatürde diyaliz tedavisi almamış ve hemen nakil yapılan hastaların sonuçlarının daha iyi olduğunun bildirildiğine dikkati çeken Doç. Dr. Yüzbaşıoğlu, “Hastamız 2 günde ayağa kalkıp, böbrek fonksiyonları kısa sürede normale dönmüştür. Hastanın vericisi olduğu takdirde, diyaliz tedavisine başlamadan nakil olması daha büyük bir avantajdır” diyerek, sözlerini tamamladı.

RAMAZAN AYINDA BESLENME -DİYETİSYEN AYŞE CEREN AYALP

RAMAZAN AYINDA BESLENME -DİYETİSYEN AYŞE CEREN AYALP

-“MUTLAKA SAHURA KALKILMALI, HAZMI KOLAY,

YÜKSEK ENERJİ İÇEREN BESİNLER TÜKETİLMELİ”

-“4 HURMA BİR PORSİYON MEYVEYE EŞDEĞERDİR.

ORUCUNU HURMA İLE AÇANLAR VE KAN ŞEKERİ

HASSASİYETİ OLANLAR BUNU DİKKATE ALMALI”

Ramazan ayı, tutulan orucun ardından paylaşılan iftar sofralarının, ziyaretlerin, ikramların, aile ve dostlarla yenilen yemeklerin öneminin bir kez daha ortaya çıktığı bir süreçtir.

Diyetisyenler, her Ramazan ayı öncesinde öncelikle “kimler oruç tutabilir” sorusuna yanıt vererek, sağlık sorunu bulunanları uyarma gereği hissediyorlar. Kalp yetmezliği olanlar, hipertansiyon hastaları, düzenli ilaç kullanması gerekenler, hamileler, çocuklar, özellikle insülin iğnesi kullanan şeker hastalarının oruç tutmaması gerektiğine dikkat çekiliyor.

Sindirim sisteminde gastrit, reflü, ülser ve benzeri şikâyetleri olanlar ile özel tedavi sürecindeki hastaların ise doktorunun onayı ve diyetisyeninin önerilerine uygun beslenmeleri halinde oruç tutabileceklerine vurgu yapıyorlar.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Diyetisyeni Ayşe Ceren Ayalp, bu dönemde en sık karşılaşılan sorulardan birinin de kilo alınıp alınmayacağı ya da bu zamana kadar verilen kiloların Ramazan ayı içerisinde nasıl korunacağına yönelik olduğunu söyledi.

Yanıtın çok kolay ve uygulanabilir olduğunu belirten Ayalp, “Gün içerisinde ihtiyacınız olan enerjiyi yeterli ve dengeli bir şekilde öğünlerinize (sahur – iftar –  ara öğün gibi) paylaştırdığınız takdirde kilo almazsınız.  Hatta belki bu süreci kilo vererek tamamlayabilirsiniz” dedi.

SAĞLIKLI VE FORMDA KALMA ÖNERİLERİ

Yeme düzenin değişmesi, öğün sayısının ve sıklığının azalması gibi nedenlerle metabolizma hızının yavaşlayacağını anımsatan Ayalp, sağlıklı ve formda kalmak için şu önerilerde bulundu:

“12–15 saat gibi uzun süre aç kalındığında kan şekeri düşer. Vücut yeterli enerji alamadığı için ‘kıtlık’ sinyali alır almaz enerji harcamasını yüzde 40’a kadar düşürür. Bir sonraki öğünde yenecek besinleri kendini koruma amacıyla depolamaya gider.  Bu nedenle her zaman olduğu gibi az ve sık beslenmeliyiz. (3 – 4 öğün gibi) Ara ve ana öğünleri atlamadan tüketmeliyiz.

Kahvaltının günün en önemli öğünü olduğunu hatırlayın! Bu nedenle mutlaka sahura kalkmalısınız. Sahurda hazmı kolay, yüksek enerji içeren besinler tercih edilmelidir. Yeterli ve dengeli bir sahur ile gün boyu enerjik ve tok hissedebilirsiniz. Sahur ve iftarda yeterli sıvı alımına dikkat edin. İftardan sahura kadar olan süreçte sık aralıklarla su tüketmeli, mide ve sindirim sistemini rahatlatacak bitki/meyve çayları, komposto, ayran gibi içecekler içmelisiniz. En azından 1-1,5 lt.su içmeniz böbrek sağlığınız için oldukça önemlidir.

Uzun süreli açlık nedeniyle bağırsak hareketlerimiz azalır ve sindirim sisteminin çalışamaması nedeniyle kabızlık gibi problemler ortaya çıkabilir. İftar ve sahurda, birden yüklenerek çok miktarda ve ağır yemekler yenildiğinde aşırı hazımsızlık ve gaz olur. Bu nedenle öğünlerinizi mutlaka çok küçük lokmalar halinde ve yavaş yavaş yemelisiniz.”

HURMA UYARISI

Ramazan ayı süresince sindirim sisteminin sağlığı için; yeterli su ve sıvı alımıyla beraber, posa içeriği fazla olan sebze yemeği ve bol yeşil salata, miktarına dikkat edilerek meyve, tam tahıllı ekmek ve probiyotik yoğurt tüketilmesini öneren Ayalp, sağlıklı beslenme önerilerini şöyle sürdürdü:

“İftariyelikler, pastırma, salam, gibi şarküteri ürünleri, kızartma, kavurma ve benzeri. yağlı yiyeceklerden, hamur işleri, acılı ve baharatlı yemeklerden, şerbetli-kızarmış tatlılardan mümkün olduğu kadar uzak durulmalıdır.

Orucunuzu hurma ile açmak isterseniz: 4 adet hurmanın 1 porsiyon meyveye eşit olduğunu bilerek uygun miktarlarda tüketebilirsiniz. Kan şekeri hassasiyeti olanlar başlangıçta hurma almak yerine, bir miktar besin tükettikten sonra tercih ederlerse daha sağlıklı olur.

Beyaz unla hazırlanmış sıcak pide kan şekerinizi hızla yükseltir. Bu nedenle kepekli, çavdar, tam buğday gibi esmer ekmekler tokluk hissi sağladığı için tercih edilmelidir. İftarda boş mideye birden yüklenilmemelidir. Kahvaltı türleri veya 1 kâse çorba ile başlangıç yapabilirsiniz.”

ANA YEMEK ÖNCESİ ARA VERİN

“Ana yemeğe geçmeden önce 30 – 40 dakika ara vermenizi öneririm. Ana yemek içeriğinde ise hem sebze grubunun hem de protein grubu olan et, tavuk veya balığın mutlaka olması gerekir” diyen Ayşe Ceren Ayalp, sözlerini şöyle tamamladı:

“Yavaşlayan metabolizmayı hızlandırmak, bağırsak hareketlerini düzenlemek, kan şekeri dengesini sağlamak, iyi kolesterolü arttırmak için vazgeçilmez olan fiziksel aktiviteyi Ramazan ayında ihmal etmemekte fayda var. İftardan 1 saat sonra, orta tempoda 20 – 30 dakika yürüyüş yapmanızı öneririm.

 

Akşam yemeğinden 2 saat sonra ara öğün yapmanızda fayda var. Ramazan sofralarının vazgeçilmezi olan tatlılardan ‘sütlü, meyveli’ olanlarını bu öğünde tercih edebilirsiniz. Meyve + süt/yoğurttan oluşan bir ara öğün uygun olacaktır.

Eğer iftar yemeğine davetliyseniz; aynı şekilde başlangıç yaptıktan sonra, ana yemeklerden sevdiğiniz ve gerçekten yemek istediklerinizi uygun miktarlarda seçin. İftariyelikler, ara sıcaklar ve şerbetli tatlıları tüketmemeniz yararınıza olacaktır.”

 -SANKO PARK SAĞLIK KULÜBÜ ETKİNLİĞİ -BESLENME VE DİYET UZMANI GÜLEN MAVİ, RAMAZAN AYINDA SAĞLIKLI BESLENME İNCELİKLERİNİ ANLATACAK

-SANKO PARK SAĞLIK KULÜBÜ ETKİNLİĞİ -BESLENME VE DİYET UZMANI GÜLEN MAVİ, RAMAZAN AYINDA SAĞLIKLI BESLENME İNCELİKLERİNİ ANLATACAK

Gaziantep’in ferah yaşam alanı Sanko Park AVM, Ramazan ayı öncesinde “Ramazan Ayında Sağlıklı Beslenme İncelikleri” konulu etkinlik düzenleyecek.

Sanko Park AVM Müdürü Niyazi Büyükaksu, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gülen Mavi’nin, 25 Haziran Çarşamba günü saat 14.00’te, “Ramazan’da Nasıl Beslenmeliyiz?, Ramazan Ayında Sağlıklı Beslenme İncelikleri” konusunu anlatacağını söyledi.

Sanko Park Sağlık Kulübü’nce, Sanko Park AVM 4. kattaki konferans salonunda düzenlenecek etkinliği, ziyaretçilerin davetiyesiz izleyebileceğini kaydetti.

SANKO PARK

Kent merkezinde, 127 bin metrekare inşaat alanı ve 55 bin 488 metrekare kiralanabilir alana sahip olan Sanko Park'ın marka karmasında H&M, YKM, Fabrika, Network, Paşabahçe, Mudo, Beymen, Beymen Club, W Collection, Big Chefs, Marks&Spencer, Swarovski, LCW, Teknosa, D&R, Twist, Toyzz Shop, Migros,  İpekyol,  Defacto, Mango, Koton, Flo, Stefanel, Dominos Pizza ve Avşar Sinemaları gibi markaların yanı sıra, Sanko Sanat Galerisi yer alıyor.

Aylık 1 milyona yakın ziyaretçiye sahip olan ve kiralamada yüzde 97 doluluk oranı ile hizmet veren Sanko Park, zengin marka karmasıyla markalara ve kaliteyi arayan tüketicilere ferah bir ortamda ortak buluşma alanı sunuyor.

 

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ GAPSHOES FUARI’NDA

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ GAPSHOES FUARI’NDA

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, “19. Uluslararası Ayakkabı, Terlik, Saraciye ve Yan Sanayi Fuarı (GAPSHOES)” nda stant açtı.

Gaziantep Sanayi Odası ve Akort Fuarcılık işbirliğiyle, Ortadoğu Fuar Merkezi’nde düzenlenen fuarda, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi de stant açarak, ziyaretçilere sağlık hizmeti sundu.

Hastane hizmetlerine ilişkin bilgilerin de verildiği stantta, isteyen katılımcıların tansiyonları ve kan şeker ölçümü de yapılıyor.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, 21 Haziran tarihine kadar sürecek fuarda ziyaretçilerini ağırlamaya devam edecek.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ HEKİM KADROSUNU GENİŞLETİYOR -FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON UZMANI DR. RIDVAN SAMİ ACAR,  HASTA KABUL ETMEYE BAŞLADI

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ HEKİM KADROSUNU GENİŞLETİYOR -FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON UZMANI DR. RIDVAN SAMİ ACAR, HASTA KABUL ETMEYE BAŞLADI

Kurulduğundan beri Gaziantep’in yanı sıra bölgede sağlık alanında birçok başarıya imza atan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, güçlü ve başarılı hekim kadrosunu genişletmeye devam ediyor.

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Rıdvan Sami Acar da Özel Sani Konukoğlu Hastanesi hekim kadrosunda yerini aldı.

Aydın’ın Söke ilçesinde 1956 yılında doğan Dr. Acar, 1982 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. İhtisasını Eskişehir Anadolu Üniversitesi Tıp Fakültesinde yapan Dr. Rıdvan Sami Acar, 1988 yılından itibaren Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı olarak görev yapmaktadır.

“Sağlıksız Beslenme ve Hareketsiz Yaşam Tarzı”nın yol açtığı obezite ve ilişkili sağlık sorunları yanında boyun, bel ve bacak ağrıları ile seyreden duruş (postür) bozuklukları gibi son yıllarda giderek artan sağlık sorunlarını tedavi edici ve önleyici tıp uygulamalarına önem veren Dr. Acar, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde hasta kabulüne başladı.

HEMŞİRELİK HAFTASI  -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE VE SANKO ÜNİVERSİTESİ’NDE KARANFİL DAĞITILDI

HEMŞİRELİK HAFTASI -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE VE SANKO ÜNİVERSİTESİ’NDE KARANFİL DAĞITILDI

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi ve Sanko Üniversitesi’nde, hemşireler, “Hemşirelik Haftası”nda unutulmadı.

Genel Müdür Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, Mesul Müdür Dr. İbrahim Nacak ve Başhemşire Ceylan Özyılmaz,  Hemşirelik Haftası dolayısıyla, büyük bir özveri ve fedakarlıkla görevini yerine getiren hemşireleri birimlerinde tek tek gezerek, hemşirelik haftasını kutladılar, karanfil dağıttılar.

Dr. Yıldırım, sağlık hizmetlerinin gülen yüzü olarak tanımladığı hemşirelerin, yılda bir hafta değil, her gün anılacak düzeyde saygın hizmet verdiklerini söyledi.

KIZINA İKİNCİ KEZ CAN VERDİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİNDE YAPILAN BAŞARILI OPERASYONLA 57 YAŞINDAKİ ANNE, DİYALİZE GİREN EVLİ  KIZINA BÖBREĞİNİ VERDİ

KIZINA İKİNCİ KEZ CAN VERDİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİNDE YAPILAN BAŞARILI OPERASYONLA 57 YAŞINDAKİ ANNE, DİYALİZE GİREN EVLİ KIZINA BÖBREĞİNİ VERDİ

-BÖBREK NAKLİ OLAN NURAY ARÇAM:

-“DİYALİZ BİLE AMELİYATTAN DAHA ZORDU. AMELİYAT SONRASI

DOKTORUM ‘BÖBREĞİN ÇOK İYİ ÇALIŞIYOR’ DEDİĞİNDE

SEVİNÇTEN AĞLADIM”

Özel Sani Konukoğlu hastanesinde gerçekleştirilen başarılı organ nakilleriyle hastalar sağlıklarına kavuşuyor.

Kahramanmaraş’ta yaşayan 3 çocuk annesi Nuray Arçam da dokuları tutan annesinden, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde kendisine böbrek nakli yapılmasıyla yeniden hayata gülümsemeye başladı.

Küçük yaşlarda tek böbreği olduğunu öğrenen Nuray Arçam (34), aradan geçen süreçte hayatını bu şekilde devam ettirdi. Arçam, 3 yıl önce tekrar rahatsızlandığında, doktorlar yüksek tansiyon ve sonucunda böbrek yetmezliği teşhisi koydular.

Böbrek hastası olduktan sonra psikolojisinin bozulduğunu belirten Arçam, yaşadığı zorlukları şöyle anlattı:

“Bir pamuk ipliğine bağlıydım. Dokunsalar ağlıyordum. İşyerinde beni her zaman idare ettiler ama sorunlar yaşadım. 7 kardeşiz ve sadece bende böbrek yetmezliği var. Son 1 ay artık ilaçlar da etki etmemeye başlayınca doktorum ya diyalize girmem ya da nakil olmam gerektiğini söyledi.”

Durumu ailesiyle paylaştığını ve annesinin kendisine büyük bir güç verdiğini ifade eden Arçam, “Annem ‘ağlama, üzülme hangimizin dokuları uyarsa böbreğimizi veririz’ dedi. Bunun üzerine Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesine gittik. Gerekli tetkikleri yaptıktan sonra dokular uyuştuğunu öğrendiğimde çok sevindim” sözleriyle duygularını paylaştı.  

Arçam, nakil süreciyle ilgili şunları kaydetti:

“Dokuların tuttuğunu öğrendikten sonra, daha önceden internetten araştırdığım ve web sayfasındaki başarılı organ nakli haberlerini okuduğum Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde nakil yaptırmaya karar verdim. Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu’nun yaptığı başarılı nakilleri duyduktan sonra başka bir yere gitmeyi hiç düşünmedim. Çok doğru bir karar verdiğimi ameliyat sonrası bir kez daha gördüm. Sanki ameliyata hiç girmemiş gibiyim. Diyaliz bile ameliyattan daha zordu. Ameliyat sonrası doktorum böbreğin çok iyi çalışıyor dediğinde ise çok sevindim, hatta sevinçten ağladım.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne, Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu’na, hemşirelere ve bütün çalışanlara çok teşekkür ederim. Söyleyecek söz bulamıyorum. Benim tekrar hayata dönmemde çok büyük katkıları var. Kahramanmaraş’ta da böyle bir hastane hizmet vermeye başlar inşallah. İnsan ancak başına gelince anlıyor, ben de organ bağışının önemini ihtiyacım olduğunda anladım. Artık herkesten organ bağışında bulunmalarını istiyorum. Dokusu tutan herkes, hiç düşünmeden başka birinin hayatını kurtarabilir.”

-ANNE KURT: ‘’BÜTÜN HASTANE ÇALIŞANLARINDAN ALLAH RAZI OLSUN’’-

Hiç düşünmeden kızına böbreğini veren fedakar anne Döne Kurt (57) ise “Kızım eve gelip durumunu bize anlattığında onun üzülüp ağlamasına dayanamadım. ‘Benim ya da kardeşlerinden hangimizin dokuları uyuyorsa böbreğimizi veririz’ dedim” sözleriyle bir annenin kaç yaşında olursa olsun evladı için elinden geleni yapacağını gösteriyor.

İş yerinden izin alarak, hemen hastaneye gittiklerini ve tetkikler sonucu dokuların uyuştuğunu öğrendiklerinde büyük bir sevinç yaşadıklarını anımsatan Kurt, şunları söyledi:

“Gönlümle, rızamla böbreğimi kızıma verdim. Zaten ameliyatım kapalı yöntemle gerçekleştirildi ve hiçbir sıkıntı yaşamadım. Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu’ndan ve bu hastaneyi yaptıranlardan Allahım binlerce kez razı olsun. Her şey çok iyi geçti. Şimdi ikimiz de sağlıklıyız. Çok mutluyum, sevinçten ağlıyorum. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin hemşirelerinden, bütün çalışanlarından çok memnunum. Hepsinden Allah razı olsun. Herkes organ bağışında bulunsun. Ölürsem bütün organlarımı alıp ihtiyacı olanlara versinler.”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, anne kızın bu sevinci karşısında, “Organ bağışı sayesinde bir anne kızın daha mutluluğunu paylaşmak bize nasip oldu. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi olarak yaşadığımız bu mutlulukların sayısının artması, en büyük gururumuzdur” dedi.

Organ Nakli Merkezi Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu da “Yapılan nakillerle ve sağlığına kavuşan hastalarla sesimizi sadece Gaziantep’te değil, ülkemizin farklı köşelerinde duyurmaya devam edeceğiz. Artık organ bağışçıları uyguladığımız kapalı yöntemle ameliyata daha sıcak bakıyorlar. Ve donör sayımız her geçen gün artıyor” şeklinde konuştu.

 

 

 

HEMŞİRELİK HAFTASI -ANADOLU SAĞLIK İŞLETMELERİ DERNEĞİ BAŞKANI DR. YILDIRIM: “HEMŞİRELİK TÜM İNSANLARIN SAYGI DUYMASI GEREKEN ONURLU BİR MESLEKTİR”

HEMŞİRELİK HAFTASI -ANADOLU SAĞLIK İŞLETMELERİ DERNEĞİ BAŞKANI DR. YILDIRIM: “HEMŞİRELİK TÜM İNSANLARIN SAYGI DUYMASI GEREKEN ONURLU BİR MESLEKTİR”

Merkezi Gaziantep’te bulunan Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği Genel Başkanı Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, hemşirelik mesleğinin tüm insanların saygı duyması gereken onurlu bir meslek olduğunu söyledi.

Dr. Yıldırım, sağlık sektörünün en önemli değerleri olarak tanımladığı hemşirelerin Hemşirelik Haftası’nı kutlamak amacıyla yaptığı açıklamada “Bu güzel ve onurlu mesleği yerine getirirken, hemşirelerimizin gece – gündüz demeden, en zor şartlar altında bile, hoşgörü ve büyük bir fedakarlıkla çalıştıklarını biliyoruz” dedi.

Dr. Yıldırım, “Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği olarak tüm hemşirelerimizin ve sağlık çalışanlarımızın Hemşirelik Haftası’nı kutluyoruz” diyerek sözlerini bitirdi.

 

HEMŞİRELİK HAFTASI -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ BAŞHEMŞİRESİ ÖZYILMAZ: -“HEMŞİRELİK,  İNSAN SEVGİSİ, ŞEFKAT VE SABIRLA YAPILAN MESLEKTİR”

HEMŞİRELİK HAFTASI -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ BAŞHEMŞİRESİ ÖZYILMAZ: -“HEMŞİRELİK, İNSAN SEVGİSİ, ŞEFKAT VE SABIRLA YAPILAN MESLEKTİR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Başhemşiresi Ceylan Özyılmaz, hemşireliğin; insan sevgisiyle dolu, şefkatle, sabırla yapılan kutsal ve onurlu bir meslek olduğunu söyledi.

12-18 Mayıs Hemşirelik Haftası dolayısıyla bir mesaj yayımlayan Özyılmaz, “Bu hafta değerlendirilirken, hemşirelik mesleğinin sorunları ortaya konulur ve çözümler üretilir. Sağlık, bireylerde zorunlu, vazgeçilmez ve hayatın her döneminde aynı önemi koruyan temel ihtiyaçlardan biridir. Bu ihtiyaca cevap veren personel içinde en önemli meslek grubu ise hemşirelerdir” dedi.

Hemşireliğin güç çalışma şartlarını gerektiren, özveri, sabır, hoşgörü kavramlarını içinde bulunduran zor bir meslek olduğunu belirten Özyılmaz şöyle devam etti:

“Hemşirelik, diğer mesleklerde olduğu gibi, toplumsal ihtiyaçlardan doğan, insan hayatıyla yakından ilgili bir meslektir. Ekip çalışması, el becerisi, hızlı çalışma ve hünerli eller ister. Temelinde sevgi, saygı yatar. Hemşire din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin, birey, aile ve topluma sağlığını kazandırmak için çalışır.

Sevgiden, şefkatten, disiplin ve ciddiyetten uzak bir kişinin hemşirelik mesleğini icra etmesi mümkün değil. Hemşire, sağlığı yerinde olmayan, yardıma muhtaç insanlara hizmet vermektedir. Bu yönü düşünüldüğünde, hemşirelerin, hem eğitim açısından hem de psikolojik, sosyal ve ekonomik açıdan desteklenmesi gereken bir meslek grubu olduğu ortaya çıkmaktadır.”  

Özyılnaz, “Önce İnsan” diyerek halka hizmeti şiar edinmiş, insanların sağlıkları için çok önemli ve kutsal bir görevi ifa eden, bu yüce mesleğin mensubu bütün fedakâr, cefakâr hemşirelerimizin Hemşireler Günü’nü kutlar, meslek hayatlarında başarılar dilerim” diyerek sözlerini tamamladı.

ORGAN NAKLİ HAYAT KURTARIYOR -EŞİNİN BÖBREĞİ İLE SAĞLIĞINA KAVUŞAN HATİCE KORKMAZ: -“EŞİM BÖBREĞİMİ VERİRİM DEDİĞİNDE BENİ ÇOK SEVDİĞİNİ ANLADIM”

ORGAN NAKLİ HAYAT KURTARIYOR -EŞİNİN BÖBREĞİ İLE SAĞLIĞINA KAVUŞAN HATİCE KORKMAZ: -“EŞİM BÖBREĞİMİ VERİRİM DEDİĞİNDE BENİ ÇOK SEVDİĞİNİ ANLADIM”

-“ACIYI PAYLAŞTIK, ŞİMDİ DE MUTLULUĞU PAYLAŞIYORUZ. EŞİN SIKINTI

YAŞAYINCA SEN DE REZİL OLUYORSUN”

-ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ GENEL MÜDÜRÜ DR. YILDIRIM:

 “ORGAN NAKLİYLE İNSANLARA UMUT OLMAK GÜZEL BİR DUYGU”

-ORGAN NAKLİ MERKEZİ BAŞKANI DOÇ. DR. YÜZBAŞIOĞLU:

-“KAPALI AMELİYAT YÖNTEMİYLE ORGAN VERİCİLERİNİN BAĞIŞ

KONUSUNDA YAŞADIKLARI TEDİRGİNLİĞİ ORTADAN KALDIRIYORUZ”

Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, eşinin bağışladığı böbrekle sağlığına kavuşan Hatice Korkmaz,  “Eşim ‘böbreğimi veririm’ dediğinde beni çok sevdiğini anladım. Allah eşimden razı olsun” dedi.

Kilis’te yaşayan Hatice Korkmaz  (54), 5 yıl önce halsizlik, yürüyememe ve iştahsızlık şikayeti ile doktora gittiğini, yapılan tetkikler sonucunda böbreklerinin iflas ettiğinin ve hemen diyalize girmesi gerektiğinin bildirildiğini söyledi.

Diyalize girmemek için 5-6 ay boyunca direndiğini, sağlık durumunun daha da kötüye gitmesi üzerine diyaliz sürecinin başladığını anlatan Korkmaz, “6 kardeşiz. 5 kardeşim böbrek rahatsızlığı yaşadı. Bundan dolayı üzgündüm. Diyaliz için Kilis’ten Gaziantep Devlet Hastanesi’ne geldik. Kateter takıldığında 3 gün üzüntüden uyuyamadım” diye konuştu.

Korkmaz, 7 çocuğu olduğunu, diyalize ilk kez girip Kilis’e döndüğünde eşi ve çocuklarının çok üzüldüğünü ifade etti.

NAKİL SÜRECİ

“Su içememek, gün aşırı diyalize girmek hem üzüyor hem de yoruyordu. Evimde oturamıyordum, misafir kabul edemiyordum. Bu durumdan bıkmıştım” diyen Korkmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde eşimle beraber Organ Nakli konusunda bir konferansa katıldık. Verilen bilgilerden çok etkilendik. Eşim o gün bana böbreğini vereceğini söyledi. Çapraz nakil için başvurduk. Yapılan tetkiklerde eşim Ökkeş Korkmaz’la sadece bir değerde uyumsuzluk çıkınca, bana ilaç tedavisi başlatıldı.

Konferansta anlatılanlar bizi çok etkiledi. Ağabeyim Antalya’da nakil oldu. Ancak aklımda sürekli Özel Sani Konukoğlu Hastanesi vardı. Yakın olmasının yanında, buraya karşı daha önceden duyduklarımdan bir güven duygusu oluşmuştu. Özellikle Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu ile tanışınca da güvenim tam oldu ve nakli kesinlikle burada olmak istedim.

Yapılan tedavi ile değerler düzeldi ve operasyona karar verildi. Eşim ’böbreğimi veririm’ dediğinde beni çok sevdiğini anlamıştım. Çünkü benimle aynı acıları yaşadı, bu acıları çekmek kolay değil. Ameliyata girerken ‘Allah’ım kolay geçir’ diye dua ettim. Böbreğin çalıştığını duyunca kimse sıkıntıda kalmasın diye herkese dua ettim. Başta Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu olmak üzere Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin tüm çalışanlarına ilgi ve emeklerinden dolayı çok teşekkür ederim.”

EŞİN SIKINTI YAŞAYINCA SEN DE REZİL OLUYORSUN

Eşinin yaşadığı sıkıntılardan çok etkilenen Ökkeş Korkmaz (54) ise eşlerin birbirine organ bağışında bulunması gerektiğini savundu.

Vericinin çok fazla bir acı yaşamadan hayat kurtardığını vurgulayan Ökkeş Korkmaz, şöyle devam etti:

“Eşin sıkıntı yaşayınca sen rezil oluyorsun. Hayatta eşlerin herşeyi paylaşması lazım. Eşler arasındaki bağ, organ bağışında etkili oluyor. Biz acıyı paylaştık, şimdi de mutluluğu paylaşacağız inşallah. Ailede herkes birbirine böbrek vermeli. Sadece eşlerin değil, insanın komşusuna bile böbreğini vermesi lazım. Bu zorlukları, ancak yaşayan anlar.

Yaşadıklarımızdan çok etkilendim. Bu hastalığın nakil dışında şifası yok. Diyaliz merkezinin aracı içinde geçip gidiyor hayat. Bu nedenle herkesi organ bağışı konusunda daha duyarlı olmaya davet ediyorum. Ameliyatım kapalı yöntemle yapıldığı için ben hiç ameliyat olduğumu anlamadım bile.”

HASTANE YÖNETİMİNİN MUTLULUĞU

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, organ nakli ile insanlara umut olmanın ve onları hayata bağlamanın güzel bir duygu olduğuna vurgu yaptı.

Dr. Yıldırım, Organ Nakli Merkezi’ni kurarken bölgedeki hastalara umut olmayı amaçladıklarını anımsatarak, “Merkezimizin ne kadar kutsal bir amaca hizmet ettiğini, hastaların buradan ayrılırken ettikleri dualar ve memnun yüz ifadelerinden görebiliyoruz” sözleri ile bu amaca ulaştıklarını kaydetti.

Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu ise böbrek nakli ameliyatlarının iyi bir ivme kazandığını, bunda ekibin yetkinliği ve 150’ye yakın naklin yüzde 98 başarı ile gerçekleştirilmesinin büyük payı bulunduğuna dikkati çekti.

“Tabi ki kapalı yöntemle yapılan donör ameliyatları da böbreğini vermek isteyenlerin ameliyat korkusunu yenmesi bakımından iyi bir seçenek oluşturmaktadır” diyen Doç. Dr. Yüzbaşıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Kapalı (laparoskopik) dediğimiz yöntemde 3 adet 1 santimlik delikten girilerek böbrek hazırlandıktan sonra 4 santimlik bir açıklıktan börek çıkarılmaktadır. Bu da minimal düzeyde ağrı olması ve hastanın hemen ertesi gün ayağa kalkmasını ve taburcu edilebilmesini sağlamaktadır.”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDA 4 ORGAN NAKLİ

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDA 4 ORGAN NAKLİ

-GENEL MÜDÜR DR. YILDIRIM: “ORGAN NAKLİ MERKEZİMİZ SADECE GAZİANTEP DEĞİL, BÖLGE İÇİN DE BİR UMUT KAYNAĞI”

-ORGAN NAKLİ MERKEZİ SORUMLU HEKİMİ DOÇ. DR. YÜZBAŞIOĞLU:

-“BÖBREK NAKİLLERİNDE DONÖR AMELİYATLARIMIZ KAPALI YÖNTEMLE YAPILDIĞINDAN DOLAYI HASTALARIMIZ ÇOK KISA SÜREDE ESKİ YAŞANTILARINA DÖNEBİLİYORLAR”

Sağlık sektöründe kaliteli bir hizmet sunan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, organ naklinde de bölgenin umut kaynağı oldu.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, hastanenin Organ Nakli Merkezi’nin sadece Gaziantep değil, bölge için de bir “şifa merkezi” olduğunu söyledi.

“Organ Nakli Merkezimizin kuruluşunu gerçekleştirirken, verilebilecek en iyi hizmeti Gaziantep ve bölgedeki hastalara fark ücreti almadan ulaştırmayı hedeflemiştik” diyen Dr. Yıldırım, gelen taleplerin hedefi ne kadar doğru belirlediklerinin ve yaptıkları hizmetlerin yerine ulaştığını gösterdiğini kaydetti.

Organ Nakli Merkezi Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Yüzbaşıoğlu ise organ nakli vericilerinin en büyük çekincelerinin bir daha eski sağlıklarına dönememeleri ve geç iyileşmeleriyle ilgili duydukları endişe olduğunu belirterek, hastanede uygulanan yöntemle ilgili şu bilgileri verdi:

“Organ vericilerimize uyguladığımız laparoskopik (kapalı) yöntemle çok kısa sürede eski yaşantılarına dönüyorlar. Öyle ki merkezimizde bugüne kadar gerçekleştirilen 144 nakilden ilk kez bir erkek, karısına böbreğini vererek, çok kısa sürede tekrar ayağa kalktı ve eşiyle bizzat kendi ilgilendi.”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Nefroloji Uzmanı Dr. Erkan Mahsereci de organ naklinin öncelikle hayatta kalmak için gerekli olduğunu, ayrıca daha uzun ve daha iyi yaşam sağladığını bildirdi.

Dr. Mahsereci, diğer branşlarda olduğu gibi organ naklinde de Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin her türlü altyapıya sahip olduğuna vurgu yaparak, “Bugüne kadar gerçekleştirilen ameliyatlarda başarı oranımız dünya ortalamasının üzerinde. Bununla gurur duyuyoruz” diyerek, mutluluğunu dile getirdi.

BÖBREK NAKLİ OLANLARIN HİKAYELERİ

  ”Öleceksek birlikte ölürüz dedim ve karıma böbreğimi verdim”

Osmaniye Bahçe’de yaşayan Hanım Altun (66), 4 yıl önce ağrı şikayeti ile sağlık kuruluşuna başvurduğunda, böbrekte kist teşhisi konulduğunu ve tedaviye başlanıldığını, ancak sonuç alınamadığını ifade etti.

Altun, 1.5 yıl önce şiddetli bir rahatsızlık geçirerek tekrar sağlık kuruluşuna gittiğinde acilen böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize alındığına vurgu yaparak, yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Oğlum çektiğim sıkıntılara dayanamayarak böbreğini vermek istedi. Ancak anne yüreğim, 5 çocuğu olan oğlumdan böbreğini almaya el vermedi. Ameliyat masasından kalkamama ihtimali de ortaya çıkınca, diyalize devam kararı alındı. Böylece çok sıkıntılı bir süreç başladı. Sağlık kuruluşları ve yoğun bakım üniteleri arasında mekik dokudum. Yaşadıklarımın en iyi tanığı olan eşim Mustafa Altun (58) 7 yıl önce anjiyo olmasına rağmen böbreğini vermek istedi.

Osmaniye’ye yakın olan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin Organ Nakli Merkezi’nde yapılan başarılı nakilleri duyunca geldik, hemen tahlilleri yaptılar. Dokuların uyumlu çıkması üzerine hiç vakit kaybetmeden nakil kararı verildi. Bana böbreğini vermek için hiç tereddüt etmeyen eşime kıyamadım, bünyesi zayıf. Masada kalır diye korktum. Ama artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Şükürler olsun ikimiz de masadan sağlam kalktık. Allah eşimden razı olsun.”

Eşinin çok acı çektiğini ifade eden Mustafa Altun ise düşüncelerini şöyle aktardı:

“Hiç yanından ayrılmadım. Nereye giderse gittim. Bir Allah, bir hanımım var. İkimizin de annesi babası yok, birbirimizden başka kimsemiz yok. Çocukların hepsi kendi işinde, Allah rast getirtsin. Kahvaltı hazırladım, çayını yaptım. Yoğun bakımda kaldığında hiçbir şey yemedim içmedim. Eşimin durumuna dayanamadım. Ameliyata girerken ‘Hakkını helal et’ deyip helalleştik. Bana kapalı ameliyat yapıldı. Şu anda çok iyiyim. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde çalışan ve burayı yaptıranlardan Allah razı olsun. İyi ki organ bağışı var.”

 “Oğlum babasına böbreğini verecekti, kıyamadım ben verdim”

Kahramanmaraş’ta yaşayan Sıddık Ağyar (49) ise soğuk algınlığı şikayetiyle 4 yıl önce gittiği hastanede böbrek yetmezliği teşhisi konulduğunu ve 6 ay diyalize girmesine rağmen tedaviden olumlu sonuç alamadığını söyledi.

“Belediye işçisi olduğum için diyaliz süreci çok sorun oldu. Çok sıkıntı çektim. 5 çocuğum var ve 21 yaşındaki büyük oğlum böbreğini vermek istedi” diyen Sıddık Ağyar’a, böbreğini hayat arkadaşı Melek Ağyar (45) veriyor.

Sıddık Ağyar süreçle ilgili şöyle konuştu:

 “Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu’nu ve Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ndeki başarılı operasyonları duyunca geldim. Hastanenin Kahramanmaraş’a yakın olması çok büyük bir avantaj. Farklı yerlere gitmemi istediler. Ama tercihim burası oldu. Çokta iyi oldu.  Sadece tek korkumuz çocuklar oldu. Onun dışında hiçbir şeyden korkmadım. Eşime çok teşekkür ederim Allah razı olsun ondan. Ne mutlu başkalarının organ vermesi, organ bağışı yapılsın. Umutsuz yüzler güler. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu’na, hemşirelere, tüm çalışanlara ve hastaneye çok teşekkür ederim.”

Oğlunun böbreğini babasına vermek istediğini duyunca ‘kıyamam oğluma’ diyerek, böbreğini veren Melek Ağyar, “Evde küçük çocuklarımız olduğundan daha önce cesaret edememiştik ancak testler yapılıp, dokular da tutunca hemen operasyonu başlattık. Şükürler olsun şimdi ikimiz de sağlıklıyız” diyerek mutluluğunu dile getirdi.

  “Sevinçten hemşireye sarılıp ağladım”

Adıyaman’da yaşayan Elif Modaoğlu (22) böbrek rahatsızlığı ile 12 yaşında tanışıyor. Yüksek ateş, kusma ve ayaklarda şişkinlik nedeni ile hastaneye gittiğini anlatan Modaoğlu, duygularını şöyle paylaştı:

“23 gün üniversitede tedavi gördüm. 4 yıl sonra yüz felci, öksürük, yüksek tansiyondan dolayı tekrar hastaneye gittim. Böbreklerde küçülme olduğu bildirildi.  Diyalize başladık. 3 yıl diyalize girdim. Sürekli uyumak istiyordum. Yorgun oluyordum hiçbir şey yapmak istemiyordum.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne 1,5 yıl önce kaydımı yaptırdım. Uygun böbrek çıktı diye diyalizdeyken haber geldi. Sevinçten hemşireye sarılıp ağladım. Diyaliz sonrası hemen buraya geldik. Dokular tuttu. Gece 00.00’da ameliyata aldılar. Artık her istediğim yapacağım. İyi ki organ bağışı var. Yoksa bizim gibi genç insanların hayatı çok zor olurdu.”

Elif Modaoğlu, “Su içemiyordum, yemek az yiyordum, bir yere gidemiyordum, seyahate çıkamıyordum. Artık, bunların hepsini yapacağım. Bundan sonra böbreğime çok dikkat edeceğim. Herkesin bir can kurtarmasını isterim” diyerek, organ nakli için çağrıda bulundu.  

Anne Sevgi Modaoğlu ise “Halen şoktayız. Şu anda bile inanamıyorum. Hastane de her şey dört dörtlüktü. Mükemmel bir yer” diyerek kızının sağlığına kavuşmasından duyduğu sevinci paylaştı, hastanede gösterilen ilgiye teşekkür etti.  

 “Allah kimseyi diyalize mahkum etmesin”

Şanlıurfa’da yaşayan Sakine Çelik (24), 9 yıl önce baş ağrısı, baş dönmesi, nefes darlığı şikayeti ile gittiği hastanede acilen diyalize alındığını belirtti.

“Doktorlar böbreklerimin iflas ettiğini söyledi. Haftada 3 gün 4’er saat diyalize girdim” diyen Çelik, nakil süreciyle ilgili şunları kaydetti:  

“6 kardeşiz. Sadece bende böbrek rahatsızlığı var. 6 yıl önce Ankara’ya nakil için kayıt yaptırdım. 3 yıl öncede kaydımı başarılı nakillerle adını duyuran Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne aldırdım. Annem, babam ve kardeşlerim böbreklerini vermek istediler ama hiçbiriyle dokular uyuşmadı. Geçen yıl uygun kadavra çıktı ama yaşlı olduğu için olmadı. Yine de ümidimi kaybetmedim.”

 

Diyalizin çok sıkıntılı bir süreç olduğunu anımsatan Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:

 

“Allah diyalize kimseyi düşürmesin. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nden uygun kadavra çıktığı haberi gelince çok sevindim, hiç zaman kaybetmeden geldik. Böbreğin uyduğunu duyunca sevinçten havalara uçtum.  Doktorumuz Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu ve bizlere hizmet veren herkesten Allah razı olsun. Organ bağışı yapanlara çok teşekkür ederim. Allah yakınlarına sabır versin. Allah kimseyi diyalize mahkum etmesin. Bugünleri de gördüm ya, mutluyum.”

SANKO HOLDİNG, 23 NİSAN ÇOÇUKLARINI AĞIRLIYOR

SANKO HOLDİNG, 23 NİSAN ÇOÇUKLARINI AĞIRLIYOR

-GAZİANTEP’TE KUTLANAN “36. ULUSLARARASI 23 NİSAN ÇOCUK ŞENLİĞİ” KAPSAMINDA KURULAN ÇOCUK ÜLKESİ’NDE STANT AÇAN SANKO HOLDİNG ŞİRKETLERİ, ÇOCUKLARA BAYRAM KEYFİ YAŞATIYOR

Sanko Holding şirketleri, TRT tarafından bu yıl Gaziantep’te düzenlenen “36. Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği”ne katılan çocuklara bayram coşkusunu yaşatıyor.

Çocuk Şenliği kapsamında Masal Park’ta kurulan ve 36 ülkeden gelen dünya çocuklarının şenlik yürüyüşüyle açılışı yapılan Çocuk Ülkesinde, Sanko Holding ve 4 şirketi de stant açarak, destek verdi.

Şenliğin konseptine uygun olarak Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, Sanko Holding, Özel Sanko Okulları, Süper Film ve Sanko Park Alışveriş Merkezi tarafından kurulan stantlarda, Çocuk Ülkesini gezmeye gelen çocuklara, çeşitli kırtasiye malzemeleri, Türk bayrakları ve balonlar hediye ediliyor.

Özel Sanko Okulları’nın sevimli karakterleri Sanço’nun eşlik ettiği stantlarda yer alan değişik zeka oyunları da büyük ilgi çekiyor.  

Bu arada, dileyen ziyaretçilere Özel Sani Konukoğlu Hastanesi standında, tansiyon ve kan şekeri ölçümü yapılıyor.

Ülkemiz ve dünya çocuklarını buluşturarak bayram sevinci yaşatan Çocuk Ülkesinde, çeşitli etkinlikler 23 Nisan tarihine kadar devam edecek.

 

 

 

KALP SAĞLIĞI İÇİN SİGARAYI BIRAKIN - ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ KARDİYOLOJİ UZMANI DR. SERÇELİK:  -‘’ÜLKEMİZDE KALP DAMAR HASTALIKLARI, ÖLÜM NEDENLERİNİN BAŞINDA GELİYOR”

KALP SAĞLIĞI İÇİN SİGARAYI BIRAKIN - ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ KARDİYOLOJİ UZMANI DR. SERÇELİK: -‘’ÜLKEMİZDE KALP DAMAR HASTALIKLARI, ÖLÜM NEDENLERİNİN BAŞINDA GELİYOR”

-‘’ÖZELLİKLE SİGARA İÇENLERDE KALP VE DAMAR HASTALIĞI GÖRÜLME RİSKİ, SİGARA İÇMEYENLERE ORANLA 2-3 KAT DAHA FAZLA. SİGARAYI

BIRAKMAKLA KALP KRİZİ RİSKİ SÜRATLE DÜŞER’’

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Alper Serçelik, ülkemizde kalp damar hastalıklarının ölüm nedenlerin başında geldiğini belirterek, ‘’Sigarayı bırakmakla kalp krizi riski süratle düşer’’ dedi.

Kalp Sağlığı Haftası nedeniyle bir açıklama yapan Dr. Serçelik, ülkemizde ve tüm dünyada kalp sağlığının öneminin gün geçtikçe arttığını ifade ederek, kalp sağlığının daha iyi anlaşılması, tanı ve tedavi yöntemlerindeki baş döndürücü gelişmelere rağmen ne yazık ki ölüm nedenlerinin başında hala kalp ve damar hastalıklarının geldiğini söyledi.

Kalp hastalıklarının en sık görülen, en çok öldüren ve en çok sakat bırakan hastalıkların başında geldiğini bildiren Dr. Alper Serçelik, tüm bu faktörler nedeniyle kalp hastalıklarının dünyada en önemli hastalık olarak nitelendirildiğini kaydetti.

GENETİK FAKTÖRLER RİSKİ ARTTIRIR

Kalp ve damar hastalıklarında en önemli faktörün genetik faktörler olduğunu dile getiren Dr. Serçelik, genetik faktörlerin değiştirilemeyeceğini, bu risk grubundaki kişilerin kontrolden geçmelerinin büyük önem taşıdığını anlattı.

Kalp hastalıklarından korunmak için dikkat edilmesi gereken hususlara da değinen Dr. Serçelik, şu uyarıları yaptı:

“Bazı genetik faktörler var ve biz bu faktörleri değiştiremeyiz. Ailesinde kalp hastalığı, yüksek tansiyonu olanlar da bu hastalıkların olma riski diğerlerinden çok daha yüksektir. Onun dışında kalp hastalıklarından korunma adına alınabilecek pek çok önlem var. Burada yeme içme alışkanlıkları büyük önem taşıyor.  Hayvansal katı yağlardan zengin diyet, fazla tuzlu diyet, hamur işlerinden zengin diyet, kızartmalar ve asitli gıdalar, faset fotoda tarzı gıdalar sağlıksız gıdalardır. Bölgesel olarak baktığımızda maalesef bu tip bir beslenme alışkanlığı var. Hareketsiz bir yaşam da kalp ve damar hastalığı riskini arttırır. Düzenli spor yapanlarda kalp ve damar hastalığına yakalanma riski daha düşüktür.”

YÜKSEK TANSİYON ÖNEMLİ BİR RİSK FAKTÖRÜ

Erişkin yaşta yüzde 30 oranında görülen yüksek tansiyonun, kalp ve damar hastalıklarını tetikleyen en ciddi risk faktörlerinden biri olduğunu anımsatan Dr. Serçelik, her 3 kişiden birinde görülen tansiyonun kalp sağlığı açısından tehdit oluşturduğunu kaydetti.

Yüksek tansiyonun pek çok hastalığı tetikleyen ölümcül bir hastalık olduğunu anlatan Dr. Serçelik, şöyle devam etti:

“Toplumun yüzde 25’inde yüksek tansiyon görülüyor. Bu çok önemli bir oran. Yüksek tansiyon çok sık görülmesi yanında kalp krizi, beyin kanaması, beyinde damar tıkanması riskini artırması, böbrek yetmezliğine, görme kaybına neden olması gibi önemli sağlık sorunlarına yol açmasından dolayı çok önemlidir.”

SİGARANIN ZARARLARI

Özellikle sigara içenlerde kalp ve damar hastalığı görülme riskinin sigara içmeyenlere oranla 2 – 3 kat daha fazla olduğuna işaret eden Dr. Serçelik, sigara bırakmakla kalp krizi riskinin süratle düştüğüne dikkati çekti.

Sigara içiminin kalp ve damar hastalıklarının oluşumunda bağımsız bir etken olduğunu bildiren Dr. Serçelik, sigaranın kalp başta olmak üzere insan sağlığına çok büyük zararları olduğuna vurgu yaptı.

Sigara kullanımının topluma açık yerlerde yasaklanmasının olumlu bir gelişme olduğunu vurgulayan Dr. Serçelik, sigaranın zararlarını şöyle özetledi:

“Ülke olarak son zamanlarda biraz iyileştirme olsa da sigara tüketiminde yeterince gerileme sağlanamadı. İstenilen hedeflere ulaşılamadı. Sigara tüketimi gerek kalp damar sistemi gerek beyin damar tıkanmasında büyük bir risk faktörü. Hem kalp krizi riskini, hem beyinde emboli sonucunda beyin damar tıkanıklıklarını artırır. Akciğer ve kanserle ilgili sıkıntıları da ayrı bir boyutta.”

BELLİ PERİYOTLARDA KONTROLLER YAPILMALI

Sigara içen, tansiyonu ve kandaki yağ oranları yüksek olan, hareketsiz bir yaşam süren, strese maruz kalan kişilerin kalp sağlığı açısından yıllık kontrollere girmesi gerektiğini kaydeden Dr. Serçelik, belli periyotlarla yapılan kontrollerin ortaya çıkabilecek riskleri minimuma indirebileceğini ifade etti.

Kalp ve damar sağlığı açısından belli periyotlarda kontroller yapılması gerektiğini bildiren Dr. Serçelik, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Periyodik kontrollerde doktorun bakacağı şeker, kolesterol, tansiyon, ürik asit gibi faktörler var. Bunlar erken tespit edilirse tedavisine başlanır. Kilolu insanlarda şeker hastalığı daha çok görülür ama kilosuz insanlarda da görülebilir. Şeker hastalığı olan kişi fark etmeyebilir. Fark ettiğinde de vücut çok zarar görmüş olabilir. Bu nedenle belli periyotlarla kontrollerle risklerin önüne geçilebilir. Kontrolsüz kişilerde bazı şeker hastaları ancak komaya girdiğinde farkına varabiliyor. Hâlbuki bu kişi hiç olmazsa yıllık kontrol yapmış olsa şeker hastalığının ilk aşamalarında teşhis konulmuş olur ve vücudunun çok fazla zarar görmeden hastalık seyri yavaşlatılabilir. Düzenli kontroller burada büyük önem taşıyor.”

BELİRTİLER ÖNEMSENMELİ

Dr. Serçelik, kalp hastalıklarını düşündürecek belirtileri ise şöyle sıraladı:

“Göğüs ağrısı, nefes daralması, aşırı halsizlik, ayaklarda şişkinlik, öksürme, sebepsiz kilo alma, göz kararması, baş dönmesi, geçici veya uzun süreli şuur kayıplarının hepsi kalp damar sistemiyle ilgili olabilecek şikâyetlerdir. Bu şikayetleri olan kişilerin hemen doktora başvurmaları gerekmektedir. Herhangi bir şikayeti olmayanların da her yıl düzenli olarak kontrole gitmeleri gerekir.”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ ORGAN NAKLİYLE HAYATA BAĞLADI -İKİ GENÇ YAKINLARININ BAĞIŞLADIĞI ORGANLARLA SAĞLIKLARINA YENİDEN KAVUŞTU

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ ORGAN NAKLİYLE HAYATA BAĞLADI -İKİ GENÇ YAKINLARININ BAĞIŞLADIĞI ORGANLARLA SAĞLIKLARINA YENİDEN KAVUŞTU

-ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ GENEL MÜDÜRÜ DR. YILDIRIM:

“BİZİM BAŞIMIZA GELMEZ DEYİP GÖRMEZDEN GELMEKTENSE,

HERAN BİZ DE YAŞAYABİLİRİZ DEYİP ORGAN BAĞIŞINI DESTEKLEMELİYİZ”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi başarılı organ nakilleriyle adından söz ettiriyor.

İki genç insan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde yakınlarının bağışladığı böbreklerle hayata yeniden gülümsüyorlar.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, herkesin organ bağışına ihtiyaç duyabileceğini ifade ederek, “Bizim başımıza gelmez deyip görmezden gelmektense, her an biz de yaşayabiliriz deyip organ bağışını desteklemeliyiz. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi olarak organ nakli konusunda elimizden gelen en iyi hizmeti vermek için buradayız” dedi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu ise organ bağışının önemine işaret ederek, “Her yaştan hasta bizim için çok değerlidir. Ancak özellikle hayata yeni başlayan, önünde uzun bir yaşam olduğunu düşündüğümüz gençlerimizin organ bağışıyla yaşama yeniden sarılmaları mümkünken, bağış yetersizliği yüzünden çok ciddi sağlık sorunları yaşaması, hatta üzülerek ifade etmeliyim ki hayatlarını kaybetmesi maalesef çok ciddi bir toplumsal sorun” diyerek, organ bağışının önemini vurguladı.

FATİH GÜZEL: ‘’İNSANLAR DAHA DUYARLI OLMALI’’

Kahramanmaraş’ta yaşayan Fatih Güzel (23) nefes darlığı şikayeti yaşamaya başlıyor. Ancak doktora gitmeyi ihmal eden Güzel, gezmek için gittiği Osmaniye’de rahatsızlanarak, hastaneye kaldırılıyor. 

Güzel, “Ablam Osmaniye’de evli olduğu için onu ziyarete gitmiştim. Gece 3’te nefes almakta zorlanınca uyandım, bir anda her yeri kıpkırmızı görmeye başladım. Aynaya baktığımda gözlerimin kanlandığını gördüm. Acilen götürüldüğüm Osmaniye Devlet Hastanesi’ne doktor böbreklerimden rahatsız olduğumu söyleyerek Adana’ya sevk etti” diyerek rahatsızlık sürecini anlattı.

Adana’da kronik böbrek yetmezliği teşhisi konuktan sonra Andırın Devlet Hastanesi’nde diyalize girmeye başlayan Güzel, şunları paylaştı:

“Bu dönemde çok sıkıntı çektim. 6 defa kateter takıldı. Su içmeden duramıyordum, elim ayağım şişti, çalışmak zorunda olduğum için gece çalışıyordum gündüz diyalize giriyordum. Diyaliz sonrası hiç konuşamıyordum, baygın bir şekilde uyuyordum.”

Diyalize haftada 3 gün giren Güzel, biraz daha rahatlayabilmek için haftada 4 gün bile girmeye razı olduğunu anlatırken, “Düğün de olsa cenaze de olsa gidemiyordum. Ailem durumuma çok üzülüyordu. 6 defa kateter takıldı. Allah düşmanımın başına vermesin. Bunun üzerine hem annem hem de babam böbreğini vermek istedi ancak ben kabul etmedim. Hep içimde böbreklerimin düzeleceğine dair bir umut vardı. Daha sonra babamın vereceği böbrekle, naklin yapılmasına karar verdik” diyerek nakil kararı sırasında yaşadığı zorlukları aktardı.

İnternetten yaptığı araştırmalardan, diyaliz doktoru ve hemşirelerinden duyduğu başarılı nakiller üzerine Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ni tercih ettiğini söyleyen Güzel, şöyle devam etti:

“Organ Nakli Merkezi Sorumlu Hekimi Doktor Fatih Yüzbaşıoğlu’nu da Kahramanmaraş’tan tanıyordum. İyi ki bu hastaneyi tercih etmişim, dört dörtlük bir hastane. Hastaneyi yaptıran, çalıştıran Konukoğlu Ailesi’ne, Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu’na, hemşirelere ve hastane çalışanlarına çok teşekkür ederim.”

Bundan böyle kendi planlarını kendi yapacağını vurgulayan Güzel,  “Hem annemin hem de babam böbreğini vermek istemesi, benim için büyük bir şans. Ama diyaliz arkadaşlarım benim kadar şanslı değil. Keşke aileler bu konuda daha bilinçli olsalar. Oysa organlar toprakta çürüyor, ama nakille başka bedenlerde can buluyor. Bu yüzden organ bağışı konusunda insanların daha duyarlı olmalarını istiyorum” dedi.

Baba Süleyman Güzel (52) ise oğluna ilk rahatsızlandığı andan itibaren hem kendinin hem de eşinin ben böbreğimi vermek istediğini ifade ederek, ‘’Ama oğlum kabul etmedi. Ben çalışmak zorunda olduğum için bana kıyamadı” diyerek duygularını dile getirdi.

Anne Cennet Güzel (54) “6 çocuğum var. 4’ü bekar olmasına rağmen biran olsun düşünmeden sadece oğlum kurtulsun diye böbreğimi bağışlamak istedim. Oğlumu o halde görmek, her gün bir ölümdü. Halbuki ben evladımın bu şekilde acı çekmesine dayanamıyordum. Kısmet oğlum için böbreğimi bağışlamak bana nasip oldu. Şükürler olsun. Bunlar artık geride kaldı. Herkese teşekkür ederiz” şeklinde konuştu.  

HÜSEYİN AĞCA: ‘’HERKES ORGAN NAKLİ İÇİN BAĞIŞ YAPSIN’’-

Hatay’da yaşayan Hüseyin Ağca (24) 2 ay öncesine kadar gayet sağlıklıyken bir anda başlayan nefes darlığı şikayetiyle doktora gidiyor.

Ağca, hastalığının çıkış sürecini şöyle anlattı:

‘’Nefes darlığından dolayı doktora gittim. Bir anda doktorlar böbrek yetmezliği teşhisi koyunca ne olduğunu bile anlayamadan diyalize girmeye başladım. 3 günlük bir tedaviden sonra haftada 3 gün 4 saat diyalize girdim.”

Diyalize girdiği merkezde Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Nefroloji Uzmanı Dr. Erkan Mahsereci’yi önerdiklerini söyleyen Ağca, “Hiç zaman kaybetmeden Dr. Erkan Mahsereci’yle görüşmeye karar verdik. Ayrıca, Gaziantep’in Hatay’a yakın olması bizim için önemli bir tercih nedeniydi”  dedi.

Ağca annesi, dayısı ve amcasının nakil için kendini yalnız bırakmadığını ve organ nakli vericisi olarak Gaziantep’e birlikte geldiklerini belirterek, sözlerini şöyle bitirdi:

‘’Verileri ve yaşı daha uygun olduğu için dayımın böbreğinin daha uygun olduğu söylendi. Ben şanslıydım çünkü hastalığım ortaya çıktıktan hemen sonra yakınlarım böbreklerini vermek istediler. Allah kimseye yaşatmasın. Herkes organ nakli için bağış yapsın. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nden Dr. Erkan Mahsereci’ye, Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu’na, hemşirelere, hastane çalışanlarına ilgi ve hizmetlerinden dolayı teşekkür ederim.”

İnşaat işiyle uğraşan 3 çocuk babası olan dayı Muzaffer Ağca (40) ise “Yeğenimin ihtiyacı olduğunu duyduğum an hiç düşünmeden böbreğimi veririm dedim. Çok şükür sağlığına tekrar kavuştu. İkimizde gayet sağlıklıyız. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim’’ sözlerine yer verdi.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE ORGAN NAKLİYLE YÜZÜ GÜLDÜ -BÖBREK HASTASI 34 YAŞINDAKİ HABİBE FISTIK, YAPILAN BAŞARILI NAKİLLE SAĞLIĞINA KAVUŞTU -HASTANE GENEL MÜDÜRÜ DR. YILDIRIM: -‘’BAŞARILI NAKİLLERLE SEVİNCİMİZ VE GURURUMUZ ARTIYOR”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE ORGAN NAKLİYLE YÜZÜ GÜLDÜ -BÖBREK HASTASI 34 YAŞINDAKİ HABİBE FISTIK, YAPILAN BAŞARILI NAKİLLE SAĞLIĞINA KAVUŞTU -HASTANE GENEL MÜDÜRÜ DR. YILDIRIM: -‘’BAŞARILI NAKİLLERLE SEVİNCİMİZ VE GURURUMUZ ARTIYOR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi, başarılı nakillerle yüz güldürmeye devam ediyor.

Genel Müdür Dr. Yusuf Ziya Yıldırım gerçekleştirilen başarılı nakillerle ilgili olarak “Sevincimiz ve gururumuz artıyor” derken, Organ Nakli Merkezi Sorumlu Hekimi Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu da ‘’Organ nakli için altını çizdiğimiz en önemli nokta, organ bağışı. Organ bağışı sayesinde 34 yaşındaki genç hastamız hayatında yeni bir sayfa açabiliyor” dedi.

Kahramanmaraş’ta yaşayan Habibe Fıstık’a (34), ilk kez 15 yaşında böbrek rahatsızlığı teşhisi konuyor. Tedaviden olumlu sonuç aldığını düşünen Habibe Fıstık

20 yaşında tekrar rahatsızlanıyor.

“Rahatsızlığım tekrarladığında yine aynı tedavi uygulandı, ancak olumlu bir sonuç alınmadı. Yanlış tedaviden dolayı böbreklerimde enfeksiyon oluştu” diyen Habibe Fıstık, tedavi için çevre illerdeki sağlık kuruluşlarına giderek, tedavi görüyor.

3 yılın sonunda doktorları iyileştiğini söyleyince Habibe Fıstık da artık iyileştim düşüncesiyle verilen diyetlere uymamaya başlıyor, yaşın da verdiği rahatlıkla yaşantısını devam ettiriyor. Denize girip enfeksiyon kapan Habibe Fıstık acilen hastaneye kaldırılıyor.

Yapılan tetkikler sonucunda, diyalize başlayan Habibe Fıstık, 9 yıllık diyaliz süreciyle ilgili olarak şöyle konuştu:

“Köyde yaşadığım için diyalize girmem gerektiği söylendiğinde, Kahramanmaraş’a ablamların yanına taşınmak zorunda kaldım. Haftada 2 gün diyalize giriyordum, psikolojim bozulmuştu.”

-‘’HASTANEDE HERKES GÜLER YÜZLÜ VE İLGİLİ’’-

Diyaliz döneminde kreşte çalıştığını söyleyen Habibe Fıstık, kadavra başvuru sürecini şöyle anlattı:

“Sağ olsunlar bu süreçte beni hep desteklediler. Ancak yine de diyalize girmem gerektiği için istediğim gibi yaşayamıyordum. Biz 13 kardeşiz. Annem ve erkek kardeşim böbreklerini vermek istedi, dokular uymadığı için nakil gerçekleşmedi. Bunun üzerine kadavra için farklı illere başvuru yaptım. Ancak Gaziantep’i, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ni tercih ettim. Burada daha önce kadavra çıkmasına rağmen idrar çıkışı olduğu için naklim yapılamadı. Çok üzüldüm.’’

Habibe Fıstık, kadavradan nakil için bir sabah Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nden arandığını ifade ederek, “Uygun kadavranın bulunduğunu söyleyip hastaneye gelmemi istediler. Nasıl sevindiğimi anlatamam. Bana yaklaşımları başından beri çok iyi olan hastane çalışanları ve doktorumun verdiği güvenle gözüm kapalı ameliyat girdim. Çok şükür nakil başarıyla gerçekleşti” dedi.

Organ bağışının daha fazla olmasını dileyen Habibe Fıstık, ‘’Ben kadavradan nakil sayesinde kurtuldum. Allah herkesten razı olsun. Herkes güler yüzlü ve ilgililer. Başta bu hastaneyi yaptıran Konukoğlu Ailesi olmak üzere Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu’na, hemşirelere, çalışanlara çok teşekkür ederim” diyerek sözlerini bitirdi.

14 MART TIP BAYRAMI GÜLLERLE KUTLANDI  -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ GENEL MÜDÜRÜ DR. YILDIRIM:  -‘’HEKİMLERİMİZİN TIP BAYRAMI KUTLU OLSUN”

14 MART TIP BAYRAMI GÜLLERLE KUTLANDI -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ GENEL MÜDÜRÜ DR. YILDIRIM: -‘’HEKİMLERİMİZİN TIP BAYRAMI KUTLU OLSUN”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, ‘’14 Mart Tıp Bayramı’’ etkinlikleri kapsamında hekimlere gül verildi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım ve Başhekim Yardımcısı Dr. İbrahim Nacak, hastanede görev yapan hekimleri dolaşarak, Sanko Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Konukoğlu ve Hastane Kurucu Temsilcisi Adil Sani Konukoğlu adına gül dağıttılar.

Dr. Yıldırım, hekimlerin çalışmalarından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, büyük bir özveriyle görevlerini sürdüren tüm sağlık çalışanlarının Tıp Bayramı’nı kutladı ve başarılarının devamını diledi.

 

TIP BAYRAMI -ASİD BAŞKANI DR. YILDIRIM, ‘’14 MART TIP BAYRAMI’’NI KUTLADI

TIP BAYRAMI -ASİD BAŞKANI DR. YILDIRIM, ‘’14 MART TIP BAYRAMI’’NI KUTLADI

Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği (ASİD) Genel Başkanı Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, hekimlerin ve tüm sağlık çalışanlarının ‘’14 Mart Tıp Bayramı’’nı kutladı.

Dr. Yıldırım, yayımladığı mesajında, hekimliğin son derece saygı duyulması gereken bir meslek olduğunu belirtti.

Dr. Yıldırım, ‘’Dünyanın en zor mesleklerinden biri olan hekimlik mesleğini, onurla, sabır ve büyük bir özveriyle gerçekleştiren hekimlerimiz başta olmak üzere tüm sağlık çalışanlarımızın emeklerine sağlık” diyerek, Tıp Bayramlarını kutladı.

KIZINA İKİNCİ KEZ HAYAT VERDİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE GERÇEKLEŞTİRİLEN BAŞARILI BİR OPERASYONLA,  78 YAŞINDAKİ FELEKNAZ ARI, 3 ÇOCUK SAHİBİ KIZINA BÖBREĞİNİ VERDİ

KIZINA İKİNCİ KEZ HAYAT VERDİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE GERÇEKLEŞTİRİLEN BAŞARILI BİR OPERASYONLA, 78 YAŞINDAKİ FELEKNAZ ARI, 3 ÇOCUK SAHİBİ KIZINA BÖBREĞİNİ VERDİ

-HASTANE GENEL MÜDÜRÜ DR.YILDIRIM:

-“137 BAŞARILI NAKİLLE HASTLARIMIZA UMUT OLMANIN GURURUNU YAŞIYORUZ”

-NAKİL OLAN ÖZKAYA:

“12 YAŞINDAKİ OĞLUM, BÜYÜYÜNCE BÖBREĞİNİ VERECEĞİNİ SÖYLÜYORDU.  ÇOK ŞÜKÜR GEREK KALMADI”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi, başarılı organ nakilleriyle adından söz ettiriyor.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, “Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezimizde gerçekleştirdiğimiz 137 başarılı nakille halkımıza umut olmanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.

Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu ise “Merkezimizde gerçekleştirdiğimiz bu nakille bir anne kızın mutluluğuna şahit olduk. 78 yaşındaki anne, 3 çocuk annesi kızı için hiç düşünmeden organ bağışında bulunması, halkımızın organ nakli konusunda daha duyarlı davranmaya başlaması, çabalarımızın boşa gitmediğinin göstergesidir” şeklinde konuştu.

Gaziantep’in Nizip ilçesinde yaşayan Güler Özkaya’nın (36), böbrek rahatsızlığı 13 yaşında başlıyor. Yaşadığı çevrede sağlık kuruluşlarının eksikliğinden ve ailenin yaşanılan sorunun önemi konusunda yeterli bilince sahip olmamasından dolayı ancak 18 yaşında yaptığı evlilik sonrasında böbrek hastası olduğunu öğreniyor.

Rahatsızlığını öğrenen eşi Özkaya’dan ayrılıyor. Ailesiyle yaşamaya başlayan ve tedavisi süren Özkaya, 23 yaşında tekrar evleniyor ve bu sırada böbreklerden biri işlevini tamamen yitirdiği için alınıyor.

Tek böbrekle 15 yıl yaşantısını sürdürmeye devam eden Özkaya, bu arada 3 çocuk dünyaya getiriyor. Kalan böbreği de işlev görmemeye başlayan Özkaya eşinin ve ailesinin desteğiyle 1 yıl diyalize giriyor.

Diyaliz dönemini çok zor bir süreç olarak nitelendiren Özkaya, “Diyaliz beni çok yoruyordu, halsizleştiriyordu, hiçbir şey yapmak, hiç kimseyle görüşmek istemiyordum. Çocuklarımla istediğim gibi ilgilenemiyordum. Eşim her ne kadar destek olsa da anne gibi olmuyordu. Büyük oğlum (12) büyüyünce ben böbreğimi vereceğim diyordu. Şükürler olsun buna gerek kalmadı. Bu zor süreçte eşim ve ailem hep yanımda olup beni desteklediler” diyerek, yaşadıklarını dile getirdi.

Özkaya, durumuna dayanamayan ablalarının böbreklerini bağışlamak istediğini, bir takım tıbbi nedenlerle bunun gerçekleşmediğini ancak annesinin “eğer dokularımız uyuyorsa böbreğimi ben veririm” diyerek, ümitsizliğe düşmüşken, yeniden ümitlendiğini anlatıyor.

-‘’ORGAN BAĞIŞLAYARAK HAYAT KURTARIN’’-

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne başvuran Özkaya ve annesi Feleknaz Arı’nın (78) yapılan tetkikler sonucu dokularının uyduğu tespit ediliyor. Özkaya “Daha önce burada başarılı nakil geçirenlerden duyduklarımızın sonucunda annemle Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ni tercih ettik. İstanbul’dan yol masraflarımız, kalacak yeriniz bizden, nakil için sizi bekliyoruz diye arayanlar oldu. Ancak hastanenin Gaziantep’te olması da bizim için büyük bir avantajdı. Biz farklı bir şehirde bu nakli gerçekleştiremezdik. Sonuçta burayı tercih ettik, iyi ki tercih etmişiz” diyerek hastaneye duydukları güvene vurgu yaptı.

Özkaya, hayatının bundan sonrasını eşi, çocukları ve ailesiyle daha sağlıklı geçireceği için çok mutlu olduğunu ifade ederken, şunları söyledi:

‘’Bu süreçte başta eşim olmak üzere çocuklarıma, aileme yanımda olup destek oldukları için çok teşekkür ederim. Herkesi organ bağışı yapmaya davet ediyorum. Doktorlarımız Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu’na, Dr. Erkan Mahsereci’ye, hemşirelerimize ve Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne çok teşekkür ederim. Ben annem sayesinde ikinci bir şansa kavuştum. Ama herkes benim kadar şanslı değil. Lütfen herkese sesleniyorum, organ bağışlayarak, hayat kurtarın.”

Anne Feleknaz Arı  da kızına böbreğini bağışlarken hiçbir tereddüt yaşamadığını belirterek, “Kızım diyalize girmeye başladığında yaşadıklarını görünce dayanamadım. Kendi canım hiç aklıma gelmedi. 3 çocuğu var. Kızımı düşündüm, çocuklarını düşündüm, böbreğimi veririm dedim. Dokularımızın uyduğunu duyunca çok sevindim. Herkesin organ bağışı yapmasını isterim” diyerek yaşadıkları süreci anlattı.

Abla Leyla Şahan (52) Özkaya’ya böbreğini bağışlamak ister ancak dokularının uymaması üzerine nakil kalır. Şahan “Kardeşimin yaşadığı sıkıntılara son vermek istedim. Merkeze nakil için müracaat ettik, ancak dokularımız uymadı. İyi ki annemle dokuları uyumlu çıktı. Şükürler olsun” diyerek mutluluğunu paylaştı.

 

14 MART TIP BAYRAMI -GAZİANTEP – KİLİS TABİPLER ODASI YÖNETİMİ, ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’Nİ ZİYARET ETTİ

14 MART TIP BAYRAMI -GAZİANTEP – KİLİS TABİPLER ODASI YÖNETİMİ, ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’Nİ ZİYARET ETTİ

14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla Gaziantep – Kilis Tabipler Odası Yönetimi, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne ziyarette bulundu.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü ve Başhekimi Dr. Yusuf Ziya Yıldırım’a karanfil takdim eden Tabipler Odası yöneticileri, hastanedeki çalışmalar ve bu yıl öğrenci almaya başlayacak olan Sanko Üniversitesi hakkında bilgiler aldılar.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi hekimlerini de ziyaret eden oda yöneticileri, hekimlerin tıp bayramlarını kutlayarak, karanfil takdim ettiler.

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ -SANKO ÜNİVERSİTESİ VE ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE  DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLANDI

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ -SANKO ÜNİVERSİTESİ VE ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLANDI

Sanko Üniversitesi ve Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, Sanko Holding adına dağıtılan karanfillerle “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” kutlandı.

Sanko Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşen Bayram, üniversitede görev yapan bayan personelin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak, bunun yeni ve güzel başlangıçlar için bir adım olması temennisinde bulundu.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, Başhekim Yardımcısı Dr. İbrahim Nacak, Hastane Müdürü Yaşar Değirmenci ve Başhemşire Ceylan Özyılmaz da hastanede görev yapan bayan personeli birimlerine ziyaret ederek, karanfillerini takdim etti.

Dr. Yıldırım, kutlama sırasında bayan personelin çalışmalarından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı.

 

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ ORGAN NAKLİ MERKEZİ UMUT OLMAYA DEVAM EDİYOR

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ ORGAN NAKLİ MERKEZİ UMUT OLMAYA DEVAM EDİYOR

-GENEL MÜDÜR DR. YILDIRIM:

-“BAŞARILI NAKİLLERİMİZLE HASTALARIMIZIN YÜZÜNÜ GÜLDÜRÜYORUZ”

-ORGAN NAKLİ MERKEZİ BAŞKANI DOÇ. DR. YÜZBAŞIOĞLU:

-“HASTALARIMIZIN HAYATA YENİDEN TUTUNABİLMELERİ İÇİN HALKIMIZI ORGAN BAĞIŞINA DAVET EDİYORUZ

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi, hastalara şifa olmaya devam ediyor.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, organ bağışının önemine dikkati çekerek, “Özel Sani Konukoğlu Hastanesi olarak 18 yıldır Gaziantep ve bölgede halkımızın sağlığı için çok başarılı işlere imza attık. Hastanemiz organ nakli merkeziyle de başarılarına yenilerini ekliyor. Gaziantep ve bölge için böbrek nakilleriyle hayata umut olmaya devam edeceğiz. Başarılı nakillerimizle hastalarımızın yüzünü güldürüyoruz” dedi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu da “Merkezimiz, kardeşler arasındaki güçlü bağ sayesinde genç bir hastaya daha umut oldu. Halkımızın duyarlılığı arttıkça, hastaların umudu olacağız. Gençlerimizin, çocuklarımızın, her yaştan hastamızın hayata yeniden tutunabilmeleri için halkımızı organ bağışına davet ediyoruz” şeklinde konuştu.

-KARDEŞ DAYANIŞMASI-

10 yıldır böbrek tedavisi gören Kahramanmaraşlı Harun Babuççu’ya (40) kardeşi Faruk Babuççu (38) böbreğini bağışladı.

Harun Babuççu’ya rahatsızlanarak gittiği sağlık kuruluşunda böbreklerinde taş olduğu ve tedavi için Ankara’ya gitmesi gerektiği söyleniyor. Ankara’ya giden Babuççu, böbreklerinden birinde taş, diğerinin ise işlevini yapamayacak durumda olduğunu öğreniyor. Böbreğindeki taşlar alınan Babuççu, sonraki yıllar boyunca böbreği taş üretmeye devam ettiği için sürekli müdahale edilerek, hayatını devam ettirmeye çalışıyor.

Bundan 3 ay önce böbreğindeki sıkıntılar artınca diyalize girmeye başlayan Babuççu’ya, daha önce de 38 yaşındaki oğullarını böbrek yetmezliğinden kaybeden ailesi destek olmaya çalışıyor. Diyaliz döneminin çok sıkıntılı geçtiğini söyleyen Harun Babuççu, “Haftada 3 gün, 4’er saat diyaliz beni çok zorluyordu. Nefes darlığı, baş ağrısı, halsizlik gibi bir sürü sorunla uğraşıyordum. Sürekli diyalize girdiğim ve kendimi iyi hissetmediğim için sosyal hayatım kalmamıştı” diyerek diyaliz sürecini anlattı.

-‘’HERKESTEN AYNI DUYARLILIĞI BEKLİYORUZ’’-

Bu süreç içinde Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu’nun, daha önce başarılı organ nakli operasyonlarıyla da adını duyuran Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde görev yaptığını duyan Babuççu, kardeşi Faruk Babuççu’dan böbrek nakli için böbreğini bağışlamasını istiyor. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne müracaat ediyorlar. Hastanede son derece sıcak ve olumlu bir şekilde karşılanan Babuççu kardeşler, başarılı bir şeklide gerçekleşen nakil sonrası sağlıklı bir şeklide taburcu ediliyor.

Harun Babuççu, duygularını şöyle paylaştı:

 “Hastanede doktorumuz, hemşiremiz, danışmanımız bizimle son derece yakından ilgilendi. Şu anda diyalize girmeden önceki sağlığımdan, çok daha sağlıklı ve mutluyum. Allah razı olsun, diyaliz çok zor bir süreç. Umarım organ bağışı sayesinde herkes benim kadar sağlıklı olur.”

2 çocuk babası Faruk Babuççu ise “Biz 7 kardeştik. Ağabeylerimden birini genç yaşta böbrek rahatsızlığından, diyalize girdiği dönem kaybettim. Harun ağabeyimin de başına aynı şeyin gelmesini istemedim. Diğer kardeşlerimle verilerinde uyumsuzluk oldu. Benim böbreğimi verebileceğimi öğrenince hiç tereddüt etmedim. Benim de iki çocuğum var. İleride ne olacağı belli olmaz. Ama ağabeyimin ihtiyacı varken, hiç düşünmeden olur dedim. Herkesten de aynı duyarlılığı bekliyoruz” dedi.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ HEKİM KADROSUNU BÜYÜTÜYOR -UZMAN PSİKOLOG GÖKÇE TUĞSUZ DERTLİ,  HASTA KABULÜNE BAŞLADI

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ HEKİM KADROSUNU BÜYÜTÜYOR -UZMAN PSİKOLOG GÖKÇE TUĞSUZ DERTLİ, HASTA KABULÜNE BAŞLADI

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi uzman kadrosunu genişleterek, Gaziantep ve bölgeye sağlık hizmeti vermeye devam ediyor.

Psikologlar Melis Tümer ve Melissa Başel’den sonra Uzman Psikolog Gökçe Tuğsuz Dertli de hasta kabulüne başladı.

Uzman Psikolog Gökçe Tuğsuz Dertli, 1988 yılında Gaziantep’te doğdu.  Lise eğitimini Gaziantep Özel Sanko Okulları’nda tamamlayan Dertli, 2006 – 2011 yılları arasında İstanbul Maltepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde lisans eğitimi, 2012-2013 yılları arasında İstanbul Arel Üniversitesi “Uygulamalı Psikoloji” yüksek lisans eğitimini tamamlayarak “uzman psikolog” unvanı aldı.

Lisans eğitimi sırasında zorunlu stajını Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde yapan Dertli,  lisans ve yüksek lisans eğitimi boyunca birçok sosyal sorumluluk projelerinde ve çalışmalarında yer aldı.

2008 - 2009 yıllarında Özel Dragos Acıbadem Huzurevi’nde stajyer psikolog olarak çalışan ve Alzheimer, Demans gibi yaşlılıkta gelişebilecek sorunlarını inceleyen Dertli, 2009 - 2010 yılları arasında Kartal Koşuyolu Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde gönüllü psikolog olarak görev aldı. 2010 yılında Fenerbahçe Çeçen Kampı’nda,  mülteci çocuklarıyla, travma ve çocuk psikolojisi üzerine gönüllü olarak çalışan Dertli, Eylül 2011 yılında Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimi’ni, Mayıs 2012’de Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneği’nden 250 saat teorik, 50 saat süpervizyon olmak üzere” Entegreatif Aile ve Çift Terapisi” eğitimini başarıyla tamamladı.

2011 yılında ‘’7. Ulusal Alkol ve Madde Bağımlılığı Kongresi’’ne, 2012 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleşen ‘’17. Ulusal Psikoloji Kongresi’’ne katılarak, sertifikalarını alan Dertli, yüksek lisans eğitimi sırasında Fatih Belediyesi Silivrikapı Umut Evi’nde psikolog olarak görev yaptı.

Hastanemizde Uzman Psikolog olarak hasta kabulüne başlayan Dertli’nin mesleki ilgi alanları arasından bazıları, çocuk ve ergenlerde dikkat eksikliği, hiperaktivite, özgül öğrenme güçlüğü, sosyal fobi, sınav kaygısı, okul başarısı, erişkinlikte gelişebilecek ruhsal sorunlar; ayrıca depresyon, anksiyete, OKB, panik atak, fobiler, bilişsel ve davranışçı terapi uygulamaları, aile ve aile içi çatışmalar, boşanma, kayıp, yas ve çift terapileridir.

Gökçe Tuğsuz Dertli; WISC-R (Wechsler Çocuklar İçin Zeka Testi), Ankara Gelişim Tarama Envanteri, Peabody Alıcı Dil Testi, Gessel Zihinsel Gelişim Testi, Bender- Gestalt Görsel Motor Algı Testi, Goodenough Harris Resim Çizme Testi),  Porteus Zeka Testi ve birçok klinik ölçek ve envanterlerini uygulayabilmektedir.

SINAV ÖNCESİNDE KAYGIYI AZALTMANIN YOLLARI -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ PSİKİYATRİ UZMANI DR. ÇEKEM: -‘’PUANA ODAKLI DEĞİL YAPILAN ÇALIŞMANIN KARŞILIĞINI GÖRME BAKIŞ AÇISIYLA YAKLAŞMAK KAYGIYI AZALTIR’’

SINAV ÖNCESİNDE KAYGIYI AZALTMANIN YOLLARI -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ PSİKİYATRİ UZMANI DR. ÇEKEM: -‘’PUANA ODAKLI DEĞİL YAPILAN ÇALIŞMANIN KARŞILIĞINI GÖRME BAKIŞ AÇISIYLA YAKLAŞMAK KAYGIYI AZALTIR’’

-‘’ANNE, BABA VE ÖĞRETMEN DAVRANIŞLARI KAYGI DÜZEYİNDE ÖNEMLİ BİR ETKENDİR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Bülent Çekem, üniversite sınavına girecek öğrencilere tavsiyede bulunarak, ‘’Puana odaklı değil yapılan çalışmanın karşılığını görme bakış açısıyla yaklaşmak kaygıyı azaltır’’ dedi.

Özel Sanko Koleji 12. sınıf öğrencilerine, yaklaşan üniversite sınavı öncesinde Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Bülent Çekem tarafından ‘’Sınav Kaygısı’’ konulu seminer verildi.  Özel Sanko Okulları Mezunlar Derneği işbirliğiyle düzenlenen seminerde,  öğrencilerin kaygı düzeylerini tanımaları ve çözüm yolları konusu anlatıldı.

Dr. Çekem, bir miktar kaygının kişinin performansını olumlu yönde etkilediğini, baş edilmesi gerekenin ise ileri boyutta yaşanan kaygı olduğunu söyledi. Yapılan araştırmalara göre, hissedilen sınav kaygısının ameliyat öncesi kaygıdan daha yüksek olduğunu, kız öğrencilerde erkek öğrencilerden daha büyük oranda görüldüğünü bildiren Dr. Çekem, kaygının gerginlik, sinirlilik, karamsarlık, korku, panik, güvensizlik gibi duygusal, kalp atışlarında hızlanma, ağız kuruması, bulantı, kusma, terleme, üşüme şeklinde fizyolojik, davranışsal olarak da kaçma, kaçınma gibi birçok belirtileri olduğunu anlattı.

Dr. Çekem, ‘’Sınav kişide kaygı uyandırmaz, inanışlar ve olasılıklar kaygıyı yaratır. Anne, baba ve öğretmen davranışları kaygı düzeyinde önemli etkendir” diye konuştu.

-‘’KENDİNİ İYİ TANIMAK VE POTANSİYELİNİ İYİ BİLMEK GEREKİR’’-

Klinik tecrübelerine göre çok ders çalışan öğrencilerde kaygı düzeyinin daha fazla olduğunu, bu öğrencilerin bir yeri kazandığını ancak orasının elinden alınacakmış gibi bir davranış sergilediği ifade eden Dr. Çekem, temel çalışmanın okulun başladığı dönemde yapılması, sınava doğru çok fazla iş bırakılmaması, olumsuz düşünce ve inanışların sorgulanması gerektiği tavsiyesinde bulundu.

Dr. Çekem, sözlerine şöyle devam etti:

‘’Gün içinde öğrenilenler hafızaya gece işleniyor. Bu nedenle yeterli uyku alınmalı. Bu bir yarış değildir, bu bir tercih sınavıdır. Başarıya ulaşmanın ilk aşaması kişinin kendi potansiyelini doğru değerlendirmesidir. Herkesin çalıştığının sonucunda elde edeceği değer farklıdır. Kendini tanımak ve potansiyelini iyi bilmek gerekir. Gevşeme ve nefes egzersizleri ile fizyolojik belirtiler kaygıyı azaltılabilir. Derin nefes alıp 4 saniye tuttuktan sonra yavaşça vermek rahatlatır. Bu sınav esnasında da yapılabilir. Puana odaklı değil yapılan çalışmanın karşılığını görme bakış açısıyla yaklaşmak kaygıyı azaltır.”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE HALKA AÇIK KONFERANS -“EKLEM KIKIRDAĞI TEDAVİSİNE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR” ANLATILACAK

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE HALKA AÇIK KONFERANS -“EKLEM KIKIRDAĞI TEDAVİSİNE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR” ANLATILACAK

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde halka açık konferanslar kapsamında, 21 Şubat Cuma günü “Eklem Kıkırdağı Tedavisine Güncel Yaklaşımlar” anlatılacak.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı’ndan  Prof. Dr. Mahmut Nedim Doral’ın “Osteoartrit’te Tek Sorumlu Kıkırdak Doku Mu?” konulu sunumunun ardından “Eklem Kıkırdağı Tedavisine Güncel Yaklaşımlar” konusunun ele alınacağı panele geçilecek.

Prof. Dr. Doral’ın da konuşmacı olacağı panelde, Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Savaş Gürsoy “Osteoartritte Güncel Medikal Yaklaşımlar”, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanlarından Opr. Dr. Gökhan Sever “Eklem Kıkırdağı Tedavisinde Dünyadaki Son Gelişmeler ve Protezsiz Çözümler” konularında bilgi verecekler.

Moderatörlüğünü Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanlarından Opr. Dr. M. Cenk Cankuş’un yapacağı panel, 21 Şubat tarihinde saat 14.00’te Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde düzenlenecek ve dileyen herkes ücretsiz izleyebilecek.

 

 

İKİ KARDEŞ ORGAN NAKLİYLE HAYAT BULDU

İKİ KARDEŞ ORGAN NAKLİYLE HAYAT BULDU

-8 YILDIR DİYALİZE GİREN EŞREF SAYGILI İLE KARDEŞİ AYHAN,

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE YAPILAN BAŞARILI

 BÖBREK NAKLİYLE SAĞLIKLARINA KAVUŞTULAR

-HASTANE GENEL MÜDÜRÜ DR. YUSUF ZİYA YILDIRIM:

-‘’18 YILDIR SAĞLIK ALANINDA YAPTIĞIMIZ BAŞARILI İŞLERE,

ORGAN NAKLİNDEKİ BAŞARILARIMIZI DA EKLEYEREK HİZMET

VERMEYE DEVAM EDİYORUZ’’

Gaziantep ve bölge halkına kaliteli sağlık hizmeti sunan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, Organ Nakli Merkezi’nde gerçekleştirilen başarılı nakillerle de adından sıkça söz ettirmeye devam ediyor.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, “Hastanemiz 18 yıldır sağlık alanında yaptığı başarılı işlere organ naklindeki başarılarını da ekleyerek, hizmet vermeye devam ediyor” dedi.

Genç bir hasta olan Kahramanmaraşlı Eşref Saygılı (26) için yeni bir hayat anlamına gelen organ naklinin Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde gerçekleştirilmesinden duydukları memnuniyeti dile getiren Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Mehmet Fatih Yüzbaşıoğlu ise “Eşref gibi gençlerin hayatta yaşayacakları çok şey var. Onların diyalize bağlı, sıkıntılı bir hayat sürmelerindense uygun koşullarda gerçekleştirilecek nakillerle yaşlarının gerektirdiğini yaşamaları için hastane olarak elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

-KARDEŞLERİN KADERİNİ DEĞİŞTİRDİ-

8 yıldır diyaliz hastası olan Eşref Saygılı, böbrek yetmezliğinin aileden gelen genetik bir durum olduğunu belirtti.

Saygılı, anne tarafında böbrek yetmezliği olduğunu ifade ederek, şunları anlattı:

‘’Biz 6 erkek, 5 kız 11 kardeşiz. Ben on numaralı evladım. Ailemizde 18 – 20 yaşına gelen kardeşlerde böbrek yetmezliği görülmeye başlıyor. 2 kardeşimi bu şekilde kaybettik. 18 yaşındayken börek yetmezliği bende de başladı. 6 aylık tedaviye rağmen böbrekleri kurtaramadık ve hemen diyalize girmeye başladım. 18 yaşındayım daha diyalizin ne olduğunu bile bilmiyorum. Haftada 3 gün, 4’er saat… Tüm hayatım buna bağlı. İçtiğim su bile kana karışıyor, zaten insanda iştah bile kalmıyor, psikolojin bozuluyor.’’

Kendinden 4 yıl sonra küçük kardeşi Ayhan Saygılı’nın da diyalize girmeye başladığını anımsatan Eşref Saygılı, şunları kaydetti:

‘’Diyalize girdiğimiz merkezde Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde böbrek nakli yapıldığını söylediler. Kardeşim Ayhan kayıt yaptırdı ve bir hafta sonra kardeşimi böbrek nakli için hastaneden çağırdılar. Nakil sonrası kardeşim gayet sağlıklı. 2 ay önce de ben kayıt yaptırdım. Nakil için aradıklarında inanamadım. Bir fabrikada çalışıyorum. Hemen çıktık geldik.  Allah bu hastaneyi yaptıranlardan, doktorumuzdan, hemşiremizden, tüm çalışanlarından razı olsun. Herkesi organ bağışına çağırıyorum. Benim 31 yaşındaki ağabeyim hala diyalize giriyor. Organlar toprakta çürüyeceğine, hayat için yeniden can olsun.’’

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE “MENOPOZ” ANLATILDI

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE “MENOPOZ” ANLATILDI

-KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM UZM. OPR. DR. GÖYMEN:

-‘’MENOPOZUN BİR HASTALIK OLARAK KABUL EDİLDİĞİ GÜNÜMÜZDE,

KADIN YUMURTALIK HORMONLARI LABORATUVAR KOŞULLARINDA

ÜRETİLMEKTEDİR’’

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Halka Açık Konferanslar kapsamında Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Abdullah Göymen, “Menopoz” konusunu anlattı.

“Menopozun bir hastalık olarak kabul edildiği günümüzde, kadın yumurtalık hormonları laboratuvar koşullarında üretilmektedir” diyen Opr. Dr. Göymen, böylece menopozda ortaya çıkabilecek olumsuzlukların önlendiğini söyledi.

Menopozun; son adet kanaması demek olduğunu anımsatan Opr. Dr. Göymen, “Genelde 45 yaşından sonra, genellikle 55 yaşa kadar geçen süre içinde görülen, önceleri adet kanamalarının düzensizleşmesi, daha sonraları ise kesilmesiyle biten bir dönemdir. 45 yaşından önce menopoz gerçekleşirse buna erken menopoz denir” dedi.

MENOPOZUN BELİRTİLERİ

Kadınların ancak dörtte birinin menopozu, olması gereken belirtilerin dışında, başka bir rahatsızlık olmadan yaşayabildiğini ifade eden Opr. Dr. Göymen,  yumurtalıklardaki hormon üretiminin azalması sonucu adet kanamalarında düzensizlik ortaya çıktığını, bu hormon üretiminin azalmasıyla vücuttaki ısıyla ilgili alanlar etkilenir ve terleme, ateş basması gibi durumlar ortaya çıktığını belirtti.

Menopozun en dikkat çeken belirtilerden birinin adet düzeninin bozulması ve kanama miktarı azalması olduğunu anlatan Opr. Dr. Göymen, şöyle devam etti:

“Östrojen hormonunun azalmasına bağlı olarak çeşitli bozukluklar da görülür. Gece terlemesi, ateş basması, çarpıntı, yüzde kızarıklıklar olabilir. Yalnız bu belirtiler bütün hastalarda olmayabilir. Zaten menopoz dönemi ilerledikçe 3-5 yıl sonra, bu belirtiler azalmaya başlamaktadır.”

Menopozda psikolojik rahatsızlıkların da ön plana çıktığını, gerginlik, sinirli olma, depresyon gibi bulgular, uyku kalitesinde azalma görüldüğünü kaydeden Opr. Dr. Göymen, “Uyku kalitesi azalması derken kastedilen, uykuya dalma süresinin uzaması ve uykunun REM fazının kısalmasıdır. Bunların dışında baş ve eklem ağrısı, cinsel isteksizlik, kas ağrıları görülebilir. Bütün bu saydıklarımız menopozun klasik belirtileridir” diye konuştu.

Menopozda görülen bir diğer belirtilerin lokal olarak görüldüğüne vurgu yapan Opr. Dr. Göymen, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Cinsel ilişki sırasında ağrı duyma bunlardan biridir. Çünkü bu dönemde vajenin kayganlığını sağlayan sıvı miktarı azalır. Vajenin incelmiştir ve elastikiyetini kaybetmeye başlamıştır. Bu yüzden ilişki sırasında ağrı, yanma, tahriş ve hafif kanama görülebilir. Östrojen tedavisiyle düzelebilir. Ayrıca cinsel ilişkisini sürdüren kişilerde bu bulgular daha az görülür.”

Opr. Dr. Göymen, menopozun uzun dönem belirtileri hakkında şu bilgileri verdi: “Menopozun uzun dönem belirtilerinin başında ise kemik erimesi ve kalp-damar hastalıkları gelmektedir. Kadınlarda kalp-damar hastalıklarının daha geç yaşlarda görülmesinin sebebi östrojen hormonudur. Menopozdan sonra bu hormon azalacağından kalp hastalıkları riski de artmaktadır. Çünkü düşük dansiteli kolesterol (LDL) artmıştır.”

MENOPOZ TANISI

Adet kanamasının 1 yıldır gerçekleşmiyor olması durumunda menopoz tanısının düşünülmesi gerektiğini, fakat her adet düzensizliği veya kanama olmamasının menopoz anlamına gelmediğinin altını çizen Opr. Dr. Göymen, mutlaka doktora başvurularak, ayrıntılı hormon testi yapılması gerektiğine dikkati çekti.

“Saydığımız olumsuz belirtiler östrojen ve progesteron hormonunun azalmasına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Yapılan tedavide bu hormonlar kullanılır ve yerine konur. Böylece hayat kalitesini olumsuz etkileyecek birçok rahatsızlık düzeltilir ya da en aza indirgenir”  diyen Opr. Dr. Göymen, şunları kaydetti:  

“Östrojen tedavisi ağızdan ya da cilde yapıştırma yöntemi olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilir. Bu tedaviye kalsiyum ve progesteron eklenebilir. Östrojen tedavisiyle Alzheimer hastalığı ve bağırsak kanseri görülme ihtimali azalmaktadır. Kalp damar hastalıklarının azalması sağlanır. Toplumda bilinenin aksine östrojen verilmesi rahim kanserine neden olmaz. Ağrılı ilişki, yanma, kaşıntı gibi problemler östrojen tedavisiyle 1 yıl içinde düzelir. Fakat son çalışmalar meme kanseri, pıhtılaşma bozuklukları ve karaciğer hastalığı riskini artırmaktadır.”

Östrojenin verilmesi ile menopoz sonrası görülen kemik erimesi probleminin de bir ölçüde engellenmiş olduğunu belirten Opr. Dr. Göymen, bu tedaviye kalsiyum eklenince etkinin daha da arttığını sözlerine ekledi.

Opr. Dr. Göymen, sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ -60 YAŞINDAKİ MEHMET VURUCU, BAĞIŞLANAN BÖBREKLE  HAYATA YENİDEN BAŞLADI

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ -60 YAŞINDAKİ MEHMET VURUCU, BAĞIŞLANAN BÖBREKLE HAYATA YENİDEN BAŞLADI

-VURUCU: “ALLAH DÜŞMANIMI DİYALİZE DÜŞÜRMESİN,

HAYATA YENİ BAŞTAN BAŞLIYORUM”

-HASTANE GENEL MÜDÜRÜ DR. YILDIRIM:

-“HASTALARIMIZA UMUT OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ’’

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi başarılı nakillerle Gaziantep ve bölgedeki hastalar için umut olmaya devam ediyor.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, “Gerçekleştirdiğimiz nakiller sonucu hastalarımızın yüzündeki hayata yeniden başlamış olmanın mutluluğu gördükçe, ne kadar doğru bir karar verdiğimizi düşünüyoruz. Sani Konukoğlu Hastanesi olarak, umut olmaya devam edeceğiz” dedi.

60 yaşındaki bir hastanın hayatında sağlıklı yeni bir sayfa açabildikleri için mutlu olduklarını belirten Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Mehmet Fatih Yüzbaşıoğlu ise “Merkezimizde başarılı bir nakil daha gerçekleştirdik. Organ bağışı olmadan, organ nakli gerçekleştirilemez. Bir gün herkesin ihtiyacı olabileceği düşünülerek, organ bağışı konusunda halkımızın daha duyarlı olması gerekiyor” dedi.

MEHMET VURUCU: ‘’HER ŞEYE YENİ BAŞTAN BAŞLIYORUM’’

6 çocuk, 23 torun sahibi Gaziantepli Mehmet Vurucu (60) 15 yıldır şeker hastası. Şeker hastalığının göz damarlarını etkilemesi nedeniyle gözünden 3 ameliyat geçiriyor. Bundan 6 yıl önce Vurucu’nun ayakları şişmeye başlıyor, bir süre sonra ağzından kan geliyor. Başvurduğu sağlık kuruluşlarında böbrek yetmezliği teşhisi konan Vurucu, diyalize girmeye başlıyor.

“Gittiğim sağlık kuruluşunda böbreklerimin ikisinin de çalışmadığı ve diyalize girmem gerektiği söylenince, haftada 3 gün 4’er saatten diyalize başladım.  Altı yıl süren diyaliz dönemi hayatımın en zor günleriydi. Su, çay daha doğrusu sıvı bir şeyler içemiyor, kafama estiği gibi yiyemiyordum. Kilo almamak için çok dikkat ediyordum. Zaten insanın canı hiçbir şey istemiyor. Diyalizdeki doktorumuz ve diğer çalışanlar olmasa hiç çekilir gibi değildi. Ama mecbursun. Tüm hayatın diyalize bağlı” diye konuşan Mehmet Vurucu’nun talihi diyaliz merkezinde, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde organ naklinin yapıldığının söylenmesiyle değişiyor.

Yaklaşık 2 yıl önce nakil için kayıt yaptıran Vurucu, nakil sürecini şöyle anlatıyor: “Daha önceden göz ameliyatı geçirdiğim Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nden 10 gün önce beni arayarak, böbrek nakli için çağırdılar. İnanamadım. Hemen çıkıp geldi. Doktorum Fatih Bey ve tüm personel bizle çok ilgilendi, bilgiler verdiler ve nakil için yatışım yapıldı.”

-‘’ORGAN BAĞIŞI NİCE CANLAR KURTARIYOR’’-

Nakilden sonra Doç. Dr. Yüzbaşıoğlu’nun böbreğin uyduğunun ve çalıştığını söylemesi üzerine Vurucu, “Çok heyecanlandım. Her şeye yeni baştan başlıyorum. Allah düşmanımı diyalize düşürmesin. Artık diyaliz yok. Eşimle gezip, tozup, torunlarımızı seveceğiz. Önceden beri tedavimi devam ettiren Dr Erkan Mahsereci Hocama ve naklimi gerçekleştiren Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu hocama, hemşiresine, çalışanlarına çok teşekkür ediyorum. İyi ki Gaziantep’te böyle bir merkez kurulmuş. Yoksa emekli maaşıyla bir yere gidemez ve nakli de gerçekleştiremezdik. Allah organları bağışlayanlardan razı olsun, organları bağışlananların mekanı Cennet olsun. Organlar çürüyüp, toprağa karışacağına, cana can veriyor. Organ bağışı nice canlar kurtarıyor” diye konuştu.

40 yıllık eşini yalnız bırakmayan Hatice Vurucu (54) da yaşadıkları süreçle ilgili duygularını, “Diyaliz süreci çok zordu. Ne aile ortamına, ne de farklı ortamlara giremiyorduk. Eşim sürekli bir başağrısı, gerginlik ve uyku halindeydi. Üzüntüden bende de şeker hastalığı çıktı. Nakil için haber geldiğinde sevinçten ağladık. Organ bağışlayıp, hayat kurtaralım” sözleriyle paylaştı.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ -ÇOCUKLUĞUNDAN BERİ BÖBREK RAHATSIZLIĞI ÇEKEN VE 3 YILDIR DİYALİZE GİREN KAHRAMANMARAŞLI 18 YAŞINDAKİ MAHZUN KOZDİBİ,  16 YAŞINDAKİ EVLATLARINI KAYBEDEN BİR AİLENİN ORGAN BAĞIŞI SAYESİNDE SAĞLIĞINA KAVUŞTU

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ -ÇOCUKLUĞUNDAN BERİ BÖBREK RAHATSIZLIĞI ÇEKEN VE 3 YILDIR DİYALİZE GİREN KAHRAMANMARAŞLI 18 YAŞINDAKİ MAHZUN KOZDİBİ, 16 YAŞINDAKİ EVLATLARINI KAYBEDEN BİR AİLENİN ORGAN BAĞIŞI SAYESİNDE SAĞLIĞINA KAVUŞTU

-KOZDİBİ: “NAKİL HABERİ GELİNCE SEVİNÇTEN HAVALARA UÇTUM.

ARTIK, ARKADAŞLARIMLA GÖNLÜMCE ZAMAN GEÇİREBİLECEĞİM”

-HASTANE GENEL MÜDÜRÜ DR. YILDIRIM:

-‘’MERKEZİMİZDE GERÇEKLEŞTİRİLEN HER NAKİLLE BİZ DE

HAYAT BULUYORUZ’’

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi hastalara umut olmaya devam ediyor.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, 18 yıl önce Gaziantep ve bölge halkına sağlık hizmeti sunmak amacıyla faaliyete geçen Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde hizmet veren Organ Nakli Merkezi’nin üçüncü yılında 132. nakli gerçekleştirmiş olmasından dolayı gurur duyduklarını ifade ederek, “Merkezimizde gerçekleşen her nakille biz de yeniden hayat buluyoruz” dedi.

Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Mehmet Fatih Yüzbaşıoğlu ise 18 yaşındaki Kahramanmaraşlı Mahzun Kozdibi’nin sağlığına kavuşmasını, 16 yaşındaki evlatlarını acı bir şekilde kaybeden bir ailenin organ bağışı sayesinde sağladıklarını söyledi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde gerçekleştirdikleri bu nakli, acılar içindeki bir ailenin sağduyulu davranmasıyla bir başka aileye yeniden hayat sevinci verdiğini kaydeden Doç. Dr. Yüzbaşıoğlu, “Acılı aileye çok teşekkür ediyorum. Organ nakli bir ekip işidir. Organ bağışı ve organ nakli konusunda halkımız duyarlı davrandığı sürece, biz de organ nakli ekibi olarak pek çok hastaya umut olmaya devam edeceğiz”  diye konuştu.

MAHZUN KOZDİBİ’NİN MUTLULUĞU

Kahramanmaraşlı böbrek hastası Mahzun Kozdibi (18), bir fabrikada çalışıyor. 4 kardeşin en büyüğü olan Kozdibi, henüz 4 yaşındayken rahatsızlanıyor ve mesanesinden taş alınıyor. 11 yaşında tekrar rahatsızlanan Kozdibi’nin gittiği sağlık kuruluşunda sol böbreğinin küçük olduğu ve çürüdüğü, sağ böbreğinde de taş bulunduğu tespit ediliyor ve ameliyata alınıyor.

Ameliyatla böbreğindeki taşlar alınan Kozdibi’nin böbreği yüzde 20 kapasiteyle çalıştığı için Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde takibe alınır. Bundan 3 yıl önce böbrek işlevini yitirince diyalize girmeye başlayan Kozdibi için sıkıntılı bir dönem başlıyor.

Mahzun Kozdibi, diyalize girdiği dönemle ilgili olarak şunları söyledi:

“Haftada 3 gün, 4’er saat diyalize giriyordum. Yaşıtlarımla dilediğim gibi zaman geçiremiyor, hayatımı istediğim gibi planlayamıyor, istediğim gibi su bile içemiyordum.  Diyalize girdiğim için bazı işyerleri işe almadılar beni. Diyalizden sonra başağrısı, baş dönmesi yaşıyordum. Sağolsun şimdi ki çalıştığım fabrikada beni idare ediyorlardı. Yaşıtlarımın dışarıda gölünce gezip tozduğu bir dönemdeyim ve benim zamanım diyaliz merkezinde geçiyordu.”

Mahzun’un diyalize girdiği merkezdeki doktoru ve daha önce Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde by pass geçiren ve memnun kalan bir yakınları Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne kayıt yaptırmalarıyla ilgili bir öneride bulunur. Aile kayıt için hastaneye geldiğinde gerek hastanenin fiziki şartlarından, gerekse personelin yaklaşımı ve güler yüzünden etkilenir ve kayıt yaptırırlar.

Kayıt yaptırdıktan 3 yıl sonra bir sabah telefonları çalar ve Mahzun’a nakil için bir böbreğin bulunduğu haberi verilir. Baba oğul hemen yola çıkarlar.

Nakil haberiyle birlikte “Sevinçten havalara uçtum” diyen Mahzun “Hastaneye geldiğimde doktorum beni inanılmaz rahatlattı. Ameliyat 5,5 saat sürmüş. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Burada o kadar yardımcı oldular ki, hiçbir sıkıntı yaşamadan ameliyata girdim ve çıktım. Allah’ın bu gününe şükürler olsun. Artık diyaliz yok. Arkadaşlarımla gönlümce zaman geçirebileceğim. Herkese teşekkür ederim” diyerek mutluluğunu dile getirdi.

-‘’OĞLUMUZU EMİN ELLER TESLİM ETTİK’’-

Mahzun Kozdibi’nin babası Mustafa Kozdibi (41) ise duygularını şöyle paylaştı:

“Oğlumuz hayata küsmüştü. Mahzun’dan küçük olan oğlum, ağabeyinden daha iri. Bu hastalık oğlumuzun büyümesini ve gelişmesini olumsuz etkiledi. Oğlumuz diyalize giriyordu ama biz ondan çok daha kötüydük. Anne baba olarak çok üzülüyorduk. Burada böyle bir hizmetin verildiğini duyunca hiç düşünmeden hemen kayıt yaptırmaya geldik. Kayıt yaptırdıktan 3 yıl sonra gelen haber hepimizin mutluluğu oldu. Daha önceden ismini başarılarıyla duyduğum Doç. Dr. Mehmet Fatih Yüzbaşıoğlu’nun nakli gerçekleştireceğini duyunca sevincim daha da arttı. Koşulsuz şartsız teslimiyetle oğlumuzu emin ellere teslim ettik.”

Ameliyattan sonra Dr. Yüzbaşıoğlu’nun Mahzun’la odaya kadar gelip, bilgi verdiğini belirten Mustafa Kozdibi şöyle devam etti:

“Doktorumuz ‘tamam böbrek çalışıyor’ deyince, sevinçten ne yapacağımı şaşırdım. O an ki duygularım anlatılmaz. Yaşamayan anlayamaz. Ellerimi açıp, şükürler ettim ve organ bağışında bulunan aileye dua ettim. Onların sayesinde bizim oğlumuz yeniden hayat döndü. Bizzat gidip, yüz yüze teşekkür etmek istiyorum o aileye. Teşekkür etmek ve acıların paylaşmak istiyorum. Allah onlardan, bu hastaneyi yaptıranlardan ve bu hizmeti verenlerden razı olsun.

Bu hastane bölge için bir kazanç. İyi ki bu hastane var. Kahramanmaraş’tan yakınlarımız rahatlıkla gelip, mutluluğumuzu paylaştılar. Daha uzak bir yerde olsa, belki de biz nakil için zamanında gelemeyecektik. Ailemiz yanımızda olmayacaktı, mutluğumuzu paylaşamayacaktı. Maddi bir takım sıkıntılar yaşanmasına sebep olacaktı.   Organ bağışında bulunan herkesten Allah razı olsun. Her organ, bir insan hayatı. Biz kurtulduk, inşallah organ bekleyen herkes de kurtulur. Doç. Dr. Fatih Yüzbaşıoğlu, Dr. Erkan Mahsereci’ye ve bizimle ilgilenen herkese çok teşekkür ederim. İyi ki varlar.”

YARIYIL TATİLİ İÇİN UYARILAR -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ UZMAN PSİKOLOG TÜMER: -‘’SÖMESTRDE MUTLAKA BİR TATİL PROGRAMI HAZIRLANMALI”

YARIYIL TATİLİ İÇİN UYARILAR -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ UZMAN PSİKOLOG TÜMER: -‘’SÖMESTRDE MUTLAKA BİR TATİL PROGRAMI HAZIRLANMALI”

-‘’ARA DÖNEM, EBEYEVNLERİN ÇOCUKLARIYLA BİRLİKTE VAKİT

GEÇİRMELERİ İÇİN ÇOK İYİ BİR FIRSATTIR. BU ZAMAN DİLİMİNDE

MÜMKÜN OLDUĞU KADAR ÇOK BİRLİKTE ZAMAN GEÇİRİN’’

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Uzman Psikoloğu Melis Tümer, öğrenciler için yarıyıl tatilinin çok büyük önem taşıdığını vurgulayarak, ‘’Sömestrde mutlaka bir tatil programı hazırlanmalı’’ dedi.

Yarıyıl tatili için uyarılarda bulunan Tümer, okul dönemi boyunca aynı saatte yatıp aynı saatte kalkan, düzenli ve tempolu bir çalışma içinde olan, her gün derslerine mutlaka çalışmak durumunda kalan öğrenciler için yarıyıl tatilinin öneminden bahsetti.

Yarıyıl tatilinin öğrenciler için soluklanmak, disiplinden az da olsa uzaklaşmak fırsatı buldukları bir çeşit özgürlük dönemi olduğunu ifade eden Tümer, “Çocukların gerçek anlamda dinlendirici, rahatlatıcı bir tatil geçirip, motivasyonla ikinci döneme başlamalarını sağlamak ailelerin elinde” dedi.

Sömestrde mutlaka bir tatil programının hazırlanarak, konu tekrarı yapılmasının ve kitap okunmasının gerekliliğine dikkati çeken Tümer, “Tabi unutulmamalıdır ki, her öğrencinin tatille ilgili beklentisi farklıdır. Kimi öğrenci 15 günlük tatilini, eksiklerini gidermek için ders çalışarak değerlendirirken kimi öğrenci günlerini televizyon veya bilgisayar başında geçirmeyi tercih etmektedir” sözlerine yer verdi.

-‘’BİLGİSAYAR BAŞINDA GEÇİRİLEN ZAMAN YORGUNLUK YARATIYOR’’-

Televizyon veya bilgisayar başında geçirilen boş zamanın dinlenmekten daha çok yorgunluk yaratacağını belirten Tümer, açıklamasına şöyle devam etti:

“Birçok öğrenci bu fırsatı, kitap ve defter kapağı açmadan, okullar açılana kadar televizyon seyrederek, geceleri geç saatlerde yatarak ya da odasına kapanıp bilgisayar başında saatlerini harcayarak değerlendirme eğilimindedir. Bu düzene alışık olmayan fizyolojik yapı önceleri zorlanır, daha sonrasında da yavaş yavaş tembellik ortaya çıkar. Tatil boyunca tembelliğe alışan bünye, okul açıldığında eski düzenine dönebilmek için zorlanacağı gibi uzun bir süre kendini toparlayamaz. Bunun sonucunda ikinci döneme iyi bir başlangıç yapmak amacıyla verilen tatil tam tersi bir durumla sonuçlanır.”

Her öğrencinin kendi durumuna göre bir çalışma stratejisi belirlemesi, kısa ve uzun vadeli hedeflerin öğrencilerin çalışma isteklerini kamçılayacağını, hayali ve gerçekleşmesi imkansız hedeflerinse belli bir süre sonra öğrencinin ümidinin kırılmasına ve çalışma isteğinin azalmasına neden olabileceğini hatırlatan Tümer, bu dönem içinde uygulanabilecek 4 temel stratejiyi “konu tekrarı yapmak, eksik kalan konuları tamamlamak, yeni konulara çalışmak, bol bol kitap okumak’’ olarak sıraladı.

-‘’GENEL TEKRARA AĞIRLIK VERİN’’-

“İnsanlar öğrendiklerinin yüzde 75’ini bir haftada, yüzde 66’sını bir günde, yüzde 54’ünü de bir saat içerisinde unutuyor” diyen Tümer, unutmayı önlemenin yolununsa yapılanları tekrar etmekten geçtiğinin altını çizerek,  “Özellikle geçmiş konularla ilgili çalışmalarda çok fazla hata yapan öğrencilerin mutlaka genel tekrara ağırlık vermeleri gerekiyor” dedi.

Tümer, şunları kaydetti:

“Konu eksiği fazla olan, konuları sınava kadar yetiştirememe korkusu yaşayan öğrenciler bu tatilde önceliği, eksik konularını tamamlamaya vermeli. Çünkü ikinci dönem hem zamanın daha kısa olması hem de bahar mevsiminin gelmesi ve sıcakların başlaması nedeniyle öğrenci için güçlük yaratabilir. Konu eksikleri olmayan ve çalıştığı konularda az hata yapan öğrenciler ise yeni konulara çalışabilirler. Kitap okumaya karşı ilgisi olmayan öğrencilerin kalıcı başarılar yakalaması çok güç. Böyle bir alışkanlığa sahip olmayan öğrenciler için tatil bulunmaz bir fırsattır.”

-EBEVENLERE UYARILAR-

Çocukların sağlıklı bireyler olarak yetişmesinde “koşulsuz sevgi” ve “güven” duygusunun önemli etkileri olduğuna değinen Tümer, ebeveynlere ise şu tavsiyelerde bulundu:

“Çocuklarınızın düşük not alma nedenlerini birlikte tartışıp çözüm üretin, karar alma süreçlerinize çocuğunuzu da dahil ederek sorumluluk bilincinin gelişmesine katkı sağlayın, okul zamanında kalkış saati, çalışma saati gibi belli rutinlere alışmış çocuklarınızın tatil döneminde vakitlerini eğlendirici ve eğitici geçirmelerine yardımcı olun, çocuğunuzla mümkün olduğunca çok zaman geçirin, tatili birbirinizi daha iyi tanımak, anlamak ve birbirinizin arkadaşlığından zevk almak için değerlendirin. Yetenek, ilgi ve beceri bakımından her çocuğun kendine özgü özellikleri olduğunu unutmayın. Bu nedenle çocuğunuzun dönem boyunca sergilediği performansı başka çocuklarla asla kıyaslamayın.”

Çocukları ikinci döneme motive ederken yapılmaması gerekenlere değinen Melis Tümer, ‘’Sen bu gidişle ikinci dönemde de sınıfı geçemezsin, bu kadar çalışmayla başarılı olamazsın’’ şeklindeki konuşmaların çocuğun özgüvenini azaltarak, kaygısını arttıracağını, başarısız karne getirdiği için sevgi göstermemek ve ilgisiz davranmak gibi yanlış tutumlarla karşılaşan gençlerin genellikle güven kaybı yaşadıklarının görüldüğünü belirtti.

-‘’TATİLDE HOBİLERE DAHA ÇOK ZAMAN AYRILMALI’’-

Tatilde ilk dönemin yorgunluğunu atmanın, bedeni dinlendirmek ve zihni bir nebze olsun rahatlatmanın da çalışmak kadar önem önemli olduğunu belirten Tümer “Bu nedenle tatil programına; sevilen ve zararsız televizyon programlarının izlenmesi, arkadaşlarla bir araya gelinip ortak aktiviteler yapılması, yakınların ziyaret edilmesi, hobilere daha çok zaman ayrılması gibi zevk alınacak bir takım aktiviteleri de eklemek; ancak tüm bunları yaparken ölçülü davranmak gerekir” sözlerine yer verdi.

Tümer, tatili verimli geçirmenin 10 yolunu şu şekilde açıkladı:

‘’1. Mutlaka bir tatil programı hazırlayın.

2. Ailenizle birlikte tatil yapın.

3. Tatilde ders çalışmayı ihmal etmeyin.

4. Günün, haftanın ve yarıyıl tatilinin sonunda ulaşmayı düşündüğünüz yeni hedefler belirleyin.

5. Konu tekrarı yapın.

6. Eksik kalan konuları tamamlayın.

7. Yeni konulara çalışın.

8. Bolca kitap okuyun.

9. Dinlenmeye ve gezmeye vakit ayırın.

10. Sosyal faaliyetlere (tiyatro, sinema, konser, spor vb.) zaman yaratın.’’

-‘’ÇOCUKLARINIZLA BİRLİKTE VAKİT GEÇİRMEK İÇİN ÇOK İYİ FIRSAT’’-

Anne babalara da tatil için tavsiyelerde bulunan Tümer, çocuklarının düşük not alma nedenlerini birlikte tartışarak çözüm üretmelerini, karar alma süreçlerine çocuklarını da dahil ederek sorumluluk bilincinin gelişmesine katkı sağlamalarını tavsiye etti.

Okul zamanında kalkış saati, çalışma saati gibi belli rutinlere alışmış çocuklarının tatil döneminde vakitlerini eğlendirici ve eğitici geçirmelerine yardımcı olmalarını isteyen Tümer, şöyle dedi:

‘’Ara dönem, ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte vakit geçirmeleri için çok iyi bir fırsattır. Bu zaman diliminde mümkün olduğu kadar çok birlikte zaman geçirin. Tatili birbirinizi daha iyi tanımak, anlamak ve birbirinizin arkadaşlığından zevk almak için değerlendirin. Yetenek, ilgi ve beceri bakımından her çocuğun kendine özgü özellikleri olduğunu unutmayın. Bu nedenle çocuğunuzun dönem boyunca sergilediği performansı başka çocuklarla asla kıyaslamayın. Çocukları ikinci döneme motive etmek için kaygı ve tehdit yolunu kullanmayın. Çocuğunuza her şeye rağmen koşulsuz sevdiğinizi ve ona güvendiğinizi hissettirin.’’

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ -DOÇ. DR. MEHMET FATİH YÜZBAŞIOĞLU, ORGAN NAKİL MERKEZİ SORUMLUSU OLARAK HASTA KABULÜNE BAŞLADI

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ -DOÇ. DR. MEHMET FATİH YÜZBAŞIOĞLU, ORGAN NAKİL MERKEZİ SORUMLUSU OLARAK HASTA KABULÜNE BAŞLADI

Gaziantep ve bölgeye kaliteli sağlık hizmeti sunan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin, güçlü hekim kadrosuna yeni hekimlerin katılımı devam ediyor.

Doç. Dr. Mehmet Fatih Yüzbaşıoğlu, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Sorumlusu olarak hasta kabulüne başladı.

1973 yılında Ankara’da doğan Doç. Dr. Yüzbaşıoğlu, lise eğitimini İzmir Bornova Anadolu Lisesi’nde tamamladı. 1991 - 1997 yılları arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğrenim gören Doç. Dr. Yüzbaşıoğlu, 2003 yılında İzmir Eğitim Hastanesi III. Genel Cerrahi Kliniği ve Böbrek Nakli Merkezi'nde Genel Cerrahi Uzmanlığı’nı aldı.

2006 yılına kadar börek nakli ekibinde uzman olarak çalışan Doç. Dr. Yüzbaşıoğlu, aynı yıl Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı’na Yrd. Doç. olarak atandı.

2003-2004 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi Genel Cerrahi Bölümünde Tabip Asteğmen olarak askerlik hizmetini yerine getiren Doç. Dr. Yüzbaşıoğlu, 2007-2008 yılları arasında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Böbrek Nakli Merkezi'nde çalıştı.

2008 yılında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Böbrek Nakli Merkezi Kurucu Sorumlusu olan Doç. Dr. Yüzbaşıoğlu’nun, uluslararası SCI ve SCI-E dergilerde yayınlanmış 31 makalesi, ulusal dergilerde ve bilimsel toplantılarda sunulmuş ve yayınlanmış 50'nin üzeride makale ve bildirisi bulunuyor.

Evli olan Doç. Dr. Yüzbaşıoğlu, İngilizce biliyor.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ HEKİM KADROSUNU GENİŞLETİYOR -ÜROLOJİ UZMANI OPR. DR. MEHMET NECMETTİN MERCİMEK, HASTA KABULÜNE BAŞLADI

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ HEKİM KADROSUNU GENİŞLETİYOR -ÜROLOJİ UZMANI OPR. DR. MEHMET NECMETTİN MERCİMEK, HASTA KABULÜNE BAŞLADI

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin güçlü hekim kadrosuna yeni hekimlerin katılımı devam ediyor.

Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Hatem Kazımoğlu’nun görev yaptığı Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Üroloji Polikliniği’nde, Opr. Dr. Mehmet Necmettin Mercimek de göreve başladı. 

Kilis’te 1980 yılında doğan Opr. Dr. Mercimek, ilk, orta ve lise öğrenimini Gaziantep’te tamamladı. 1999 – 2005 yılları arasında 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitim gören Opr. Dr. Mercimek, uzmanlık eğitimini 2005 – 2011 yılları arasında aynı üniversitede tamamladı. 2011 yılında Fellow of European Board of Urology Sertifikası alan Opr. Dr. Mercimek, mezuniyet sonrası Ordu ve Tokat Erbaa Devlet Hastanelerinde Üroloji Uzmanı olarak görev yaptı.

Avrupa Üroloji Derneği ve Ürolojik Cerrahi Derneği üyesi olan Opr. Dr. Mercimek’in ulusal ve uluslararası yayınlarda basılı çok sayıda makalesi bulunuyor.

İngilizce bilen Opr. Dr. Mercimek, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Üroloji Uzmanı olarak hastalarını kabul etmeye başladı.

 

“SINAV KAYGISI VE BAŞA ÇIKMA YÖNTEMLERİ”

“SINAV KAYGISI VE BAŞA ÇIKMA YÖNTEMLERİ”

-ÖZEL SANİ KONKUOĞLU HASTANESİ PSİKİYATRİ UZMANI DR. PAMUKÇU:

-“SINAV KAYGISI YAŞAYAN ÖĞRENCİNİN BAŞARISINDA

BELİRGİN BİR DÜŞÜŞ GÖZLENİR”

-‘’SINAV ÖNCESİ ÇALIŞMA ALIŞKANLIKLARINI VE SINAVA İLİŞKİN

TUTUMLARI GÖZDEN GEÇİREREK YENİ BİR ZİHİNSEL

YAPILANMA YARATMAYA ÇALIŞMAK GEREK’’

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Nüket Beler Pamukçu, sınav kaygısı yaşayan öğrencinin başarısında belirgin bir düşüş gözlendiğini belirtti.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde ‘’Halka Açık Konferanslar’’ kapsamında Psikiyatri Uzmanı Dr. Nüket Beler Pamukçu tarafından “Sınav Kaygısı ve Başa Çıkma Yöntemleri” konusu anlatıldı.

Sınav kaygısının; öncesinde öğrenilen bilginin, sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygı olarak tanımlandığını ifade eden Dr. Pamukçu, şöyle dedi:

‘’Bireyin sınava yüklediği anlamlar, sınavla ilgili zihinde oluşturulan imaj, sınav sonrası duruma ilişkin yaşanabilecekler ve sınav sonrası kazanımlara verilen önem sınav kaygısını oluşturmaktadır. Sınav kaygısı bunalıma eğilimli kişilerde daha sık görülmekle birlikte, sosyal çevrenin beklentileri ve baskısı da önemli bir etkendir.”

Sınav kaygısının huzursuzluk, endişe, tedirginlik, sıkıntı, başarısızlık korkusu, çalışmaya isteksizlik, mide bulantısı, taşikardi, titreme, ağız kuruluğu, iç sıkıntısı, terleme, uyku düzeni bozuklukları, karın ağrıları gibi bedensel yakınmalarla, dikkat ve konsantrasyonda bozulma, kendine güvende azalma, kendini yetersiz ve değersiz görme gibi bir takım belirtiler gösterdiğini de anlatan Dr. Pamukçu, şöyle devam etti:

“Sınav kaygısı yaşayan öğrencinin başarısında belirgin bir düşüş gözlenir. Ders çalışmayı erteleme, sınav ve hazırlığı hakkında konuşmayı reddetme vardır. Soru sorulmasından rahatsız olurlar. Dikkat dağınıklığı, odaklanamama vardır.”

Karın ağrısı, mide bulantısı, terleme, uyku düzensizliği, iştahsızlık ya da aşırı yeme, genel mutsuz bir ruh hali gibi fiziksel şikayetlerde de dikkat çeken bir artışın olmasının sınav kaygısını düşündürmesi gerektiğini belirten Dr. Pamukçu, çok çalışılmasına karşın performans düşüklüğünün de kaygının varlığını gösterdiğini dile getirdi.

SINAV KAYGISININ ETKİLERİ

Dr. Pamukçu, öğrencinin farkında olmadan kendi davranışını denetleyemez hale gelmesine neden olan sınav kaygısının etkileriyle ilgili ise şu bilgileri verdi:

“Sınav kaygısı gerçek dışı beklenti ve yorumlar içerdiğinden yanıltıcıdır. Bunun yanında öğrenilenleri aktaramama, okuduğunu anlamama, düşünceleri organize etmede zorluk, dikkatte azalma, sınavın içeriğine değil kendisine odaklanma, zihinsel becerilerde zayıflama, enerji azlığı, fiziksel rahatsızlıklar sınav kaygısının başlıca etkileridir.”

SINAV KAYGISIYLA BAŞA ÇIKMA YOLLARI

Sınav kaygısıyla başa çıkmak için öncelikle gerçekçi olmayan düşünce ve inançların sorgulanması gerektiğine vurgu yapan Dr. Pamukçu, nefes alma ve gevşeme egzersizleriyle kaygıyı bastırmaya değil, onu kabul etmeye ve tanımaya çalışmanın çok daha yararlı olacağını belirtti.

Düşünceleri durdurma tekniği ile dikkatini başka noktalara odaklama tekniğinin sınav kaygısıyla başa çıkmada kullanılabilecek diğer yöntemler olduğunu anımsatan Dr. Pamukçu, sınav öncesi beslenme ve uykuya özellikle dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizerek şöyle konuştu:

“Sınav öncesi çalışma alışkanlıklarını ve sınava ilişkin tutumları gözden geçirerek yeni bir zihinsel yapılanma yaratmaya çalışmak gerekir. Zaman iyi kullanılarak sınava yönelik çalışmalar son ana bırakılmamalıdır.”

 

“Sınav sırasında olumsuz düşüncelere karşı farklı bakış açıları geliştirerek, kontrolün kendisinde olduğunu hatırlatma, yanıtlayabileceği sorulardan başlama, hızlı gevşeme, dikkat artırma teknikleri, kontrollü nefes alıştırması sınav esnasında rahatlatıcı yöntemlerden bazılarıdır” diyen Dr. Pamukçu; sınavdan sonra ise kendini ödüllendirmek için keyif veren etkinliklere katılmanın, eksikler üzerine düşünme ve geleceğe yönelik planlamanın yapılabilecek aktiviteler olduğunu anımsattı.

PSİKİYATRİK DESTEK NE ZAMAN GEREKİR?

Dr. Pamukçu "Depresyon, anksiyete bozukluğu, uyku bozukluğu gibi bir ruhsal bozukluğun ortaya çıktığı durumlarda, kaygıyla başa çıkmak için uygun olmayan yollar kullanma, davranış bozukluklarının görülmesi psikiyatrik destek gerektiğinin başlıca göstergeleridir” diyerek konuşmasını bitirdi.

Dr. Pamukçu, sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

 

BAŞARILI ORTOPEDİ AMELİYATIYLA SAĞLIĞINA KAVUŞTU

BAŞARILI ORTOPEDİ AMELİYATIYLA SAĞLIĞINA KAVUŞTU

-ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BAŞARILI BİR AMELİYATLA

İKİ KALÇASINA DA PROTEZ UYGULANAN 25 YAŞINDAKİ ZEYNEP ÖLKEN,

OPERASYON SONRASINDA ERTESİ GÜN AYAKLARININ ÜZERİNE BASTI

-HASTA ZEYNEP ÖLKEN:

-‘’İYİ Kİ BU HASTANEYİ, DOKTORUMU TANIMIŞIM. HAYATIM DEĞİŞTİ.

BUNDAN SONRA SAĞLIKLI VE RAHAT BİR HAYAT SÜREBİLECEĞİM’’

Gaziantep’in yanı sıra bölge halkına da kaliteli sağlık hizmet sunan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, gerçekleştirilen başarılı operasyonlarla hastaları yeniden hayata bağlıyor.

Doğuştan kalça çıkığı (DKÇ) rahatsızlığı bulunan 25 yaşındaki Zeynep Ölken, kendisine DKÇ zeminde kalça kireçlenmesi tanısı konulduktan sonra gittiği pek çok sağlık kuruluşunda ameliyat olması gerektiği, ancak ameliyatın zor ve tam olarak düzelememe ihtimali olduğu söylenmiş. Bu nedenle uzun süre ameliyat olmaktan uzak duran Ölken, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği’nin yaptığı başarılı çalışmaları duyunca ameliyat olmaya karar verdi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanlarından Opr. Dr. Gökhan Sever’e başvuran Zeynep Ölken’in, her iki kalçasında hareket kısıtlılığı ve ciddi ağrısı olduğu ve zorlukla yürüdüğü görüldü.

Opr. Dr. Sever, yaptığı görüşme neticesinde, ameliyat olması gerektiği konusunda hastayı bilgilendirdi ve ameliyat kararı verildi. Çok nadir uygulanan bir cerrahi yöntemle Ölken’in her iki kalçasına aynı anda ardışık olarak total kalça protezi uygulandı.

Bunun, kalça kireçlenmelerinde uygulanan majör bir cerrahi yöntem olup, her iki kalçaya da aynı anda yapılmasının avantajları olduğu kadar, dezavantajları da bulunduğunu belirten Opr. Dr. Sever, her iki kalçanın aynı anda ameliyata alınmasının, hastanın tekrar anestezi almasında karşılaşabileceği sorunları önlemesi ve hastanın rehabilitasyonunu kolaylaştırması açısından önemli olduğunu ifade etti.

Opr. Dr. Sever “Ancak bu durumda hastanın tıbbi durumunun bu cerrahiye uygun olması gerekir” dedi.

Hastayla ameliyat öncesi bir risk değerlendirmesi yapıldığını söyleyen Opr. Dr. Sever, şunları kaydetti:

“3 saat süren başarılı bir operasyon sonrasında hasta ertesi gün ayağa kaldırılarak ayaklarının üzerine basması sağlanmıştır. Ameliyattan 5 gün sonra taburcu edilen hasta gayet mutlu bir şekilde hastanemizden ayrıldı. Ameliyattan 15 gün sonra kontrole geldiğinde hastamızın sağlık durumunun ve moralinin çok iyi olduğu gördük.”

Opr. Dr. Sever, yapılacak uygun cerrahi girişimlerle hastaların topluma kazandırılabileceğine vurgu yaparak, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu hastamızda doğuştan kalça çıkığı zemininde her iki kalçada kireçlenme oluşmuş. Ağrı nedeniyle hastada hareket kısıtlılığı olup, bu da sosyal hayatını olumsuz etkilemiştir. Hastaların bu ağrılı kalçayla ve kireçlenen ağrılı dizleriyle yaşamaları kaderleri olmadığını gibi, yapılacak uygun cerrahi girişimlerle hastalar topluma kazandırılabilirler. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi olarak Ortopedi ve Travmatoloji branşında başarılı işler yapmaya devam edeceğiz.”

-‘’HAYATIM DEĞİŞTİ’’-

Sağlığına kavuşan Zeynep Ölken ise yıllarca ameliyatın olumsuz sonuçlanabileceği endişesiyle, sıkıntılı bir hayat sürdürdüğünü, ancak Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanlarından Opr. Dr. Sever’i tanımasıyla hayatının değiştiğini söyledi.

Ölken, ‘’İyi ki bu hastaneyi, doktorumu tanımışım. Bundan sonra sağlıklı ve rahat bir hayat sürebileceğim. Şükürler olsun. Hem hastaneden, hem de doktorumdan Allah razı olsun” diyerek, mutluluğunu dile getirdi.