HEMŞİRELİK HAFTASI

HEMŞİRELİK HAFTASI

Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği Genel Başkanı Gürkan Tural, hemşireliğin, sevgi ve şefkat sunan, saygın bir meslek olduğunu söyledi.

ANADOLU SAĞLIK İŞLETMELERİ DERNEĞİ BAŞKANI GÜRKAN TURAL: “HEMŞİRELİK, SEVGİ VE ŞEFKAT SUNAN, SAYGIN BİR MESLEKTİR”

Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği Genel Başkanı Gürkan Tural, hemşireliğin, sevgi ve şefkat sunan, saygın bir meslek olduğunu söyledi.

Gürkan Tural, 12-18 Mayıs Hemşirelik Haftası dolayısıyla yayımladığı mesajda,  hemşireliği,  sabır ve bilinçle yapılan, saygın, onurlu ve insana yardım boyutuyla “kutsal bir meslek” olarak tanımladı.

“Beyaz Melekler” olarak da adlandırılan hemşirelerin, sağlık sektörünün sembolü olduklarına dikkati çeken Gürkan Tural, “Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği olarak, şifa arayanlara, zaman kavramına bağlı kalmaksızın, her türlü zor ortamda dahi şefkati yansıtan çehreleri ile hizmet sunan hemşirelerimizin Hemşirelik Haftası’nı kutlarız” dedi.

KADAVRADAN BÖBREK NAKİLLERİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE 48 SAATTE 6 BÖBREK NAKLİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

KADAVRADAN BÖBREK NAKİLLERİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE 48 SAATTE 6 BÖBREK NAKLİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde, kadavradan 48 saatte 6 böbrek nakli gerçekleştirildi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, koordinasyon ve ekip çalışması sonucu 6 kişinin daha hayata yeniden tutunmasının sağlandığını söyledi.

Organ Nakli Merkezini kurarken sadece Gaziantep’te değil, bölgede büyük bir eksikliğin giderileceği düşüncesiyle yola çıkıldığını belirten Dr. Yıldırım, “Şubat ayında hizmete giren merkezimiz birinci yılımızı tamamlamadan, kurtulan hayatlarla birlikte çok büyük mutluluklar yaşıyoruz” dedi.

Organ naklinin bir ekip çalışması olduğunu anımsatan Dr. Yıldırım, bu başarıyı gerçekleştiren hastane ekibine teşekkürlerini iletti.    

Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence ise başarılarının tesadüfi olmadığına dikkati çekerek, “Bu başarının altında yönetimin desteği, büyük bir özveri ile çalışan ekibin gücü, koordinasyonu ve doğru verilmiş kararlar bulunuyor. İstiyoruz ki hiç kimse mağdur olmasın. Organlar toprak olmasın, bağışlanan her organ, ölümle yüz yüze gelen insanları yaşama bağlasın, umut olsun istiyoruz” diye konuştu.

Doç. Dr. Güvence, 2011 Şubat ayından bu yana, 22’si kadavradan olmak üzere 41 ameliyat gerçekleştirildiğini bildirdi. 

HASTALARIN MUTLULUĞU

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi, 48 saatte kadavradan gerçekleştirilen 6 böbrek nakliyle pek çok hastaya şifa olurken, nakil bekleyen hastalara da umut oldu.

Kahramanmaraşlı İdris Kızmaz (40), 8 yıl diyalize girdikten sonra 4 ay önce Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne başvuruyor. Kuyumculuk yapan Kızmaz, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde kadavradan gerçekleştirilen böbrek nakli sayesinde 2 çocuğuyla birlikte sağlıklı geleceğe yeniden gülen gözlerle bakıyor.

Yine Kahramanmaraşlı olan ancak, Gaziantep’te oturan 4 çocuk annesi Zekiye Yaylacık (57) 6 yıldan beri sıkıntılı bir diyaliz süreciyle yaşama tutunmaya çalışırken, 4 ay önce kayıt yaptırdığı Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde kadavradan gerçekleştirilen böbrek nakli ile şifa buldu.

Hataylı 39 yaşındaki 2 çocuk annesi Zeynep İşlek, 14 yıl süreyle diyalize girerek, yaşama tutundu. Ev hanımı olan İşlek, 1,5 ay önce kayıt yaptırdığı Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde kadavradan gerçekleştirilen böbrek nakliyle çocuklarının büyüdüğünü görebilecek olmanın mutluluğunu yaşıyor.

Böbrek yetmezliğinden tedavi gören Kahramanmaraşlı 21 yaşındaki Emrullah Kilit, 4,5 yıldan beri diyalize giriyor. Kilit, 5 ay önce kayıt yaptırdığı Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde gerçekleştirilen nakil sayesinde hayatına yeni bir yön verebilecek.

Gaziantepli 6 çocuk annesi Ayni Zeliha Borazan (46), 4 yıl önce diyalize girmeye başladı. 4 ay önce Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne kayıt yaptıran Borazan, kadavradan gerçekleştirilen böbrek nakli ile sağlığına kavuştu. Borazan, ailesi ile mutlu bir geleceği yeniden düşlemeye başladı.

Antakyalı 4 çocuk annesi Gülhan Çiçekli (41) 6 yıldan beri diyalizle hayatını sürdürüyor. 1,5 ay önce Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne kadavra kaydı yaptıran Çiçekli, başarılı böbrek nakli sonrasında hayata yeniden umutla bakmanın mutluluğunu ailesiyle paylaşıyor.

HEMŞİRELİK HAFTASI -ANADOLU SAĞLIK İŞLETMELERİ DERNEĞİ BAŞKANI GÜRKAN TURAL: “HEMŞİRELİK, SEVGİ VE ŞEFKAT SUNAN, SAYGIN BİR MESLEKTİR”

HEMŞİRELİK HAFTASI -ANADOLU SAĞLIK İŞLETMELERİ DERNEĞİ BAŞKANI GÜRKAN TURAL: “HEMŞİRELİK, SEVGİ VE ŞEFKAT SUNAN, SAYGIN BİR MESLEKTİR”

Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği Genel Başkanı Gürkan Tural, hemşireliğin, sevgi ve şefkat sunan, saygın bir meslek olduğunu söyledi.

Gürkan Tural, 12-18 Mayıs Hemşirelik Haftası dolayısıyla yayımladığı mesajda,  hemşireliği,  sabır ve bilinçle yapılan, saygın, onurlu ve insana yardım boyutuyla “kutsal bir meslek” olarak tanımladı.

“Beyaz Melekler” olarak da adlandırılan hemşirelerin, sağlık sektörünün sembolü olduklarına dikkati çeken Gürkan Tural, “Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği olarak, şifa arayanlara, zaman kavramına bağlı kalmaksızın, her türlü zor ortamda dahi şefkati yansıtan çehreleri ile hizmet sunan hemşirelerimizin Hemşirelik Haftası’nı kutlarız” dedi.

Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği Genel Başkanı Gürkan Tural, hemşireliğin, sevgi ve şefkat sunan, saygın bir meslek olduğunu söyledi.

Gürkan Tural, 12-18 Mayıs Hemşirelik Haftası dolayısıyla yayımladığı mesajda,  hemşireliği,  sabır ve bilinçle yapılan, saygın, onurlu ve insana yardım boyutuyla “kutsal bir meslek” olarak tanımladı.

“Beyaz Melekler” olarak da adlandırılan hemşirelerin, sağlık sektörünün sembolü olduklarına dikkati çeken Gürkan Tural, “Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği olarak, şifa arayanlara, zaman kavramına bağlı kalmaksızın, her türlü zor ortamda dahi şefkati yansıtan çehreleri ile hizmet sunan hemşirelerimizin Hemşirelik Haftası’nı kutlarız” dedi.

YILBAŞI BESLENMESİ UYARISI -SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ BESLENME UZMANI ALPAYDIN: -“YILBAŞI SOFRASINDA DA HER ŞEYİN AŞIRI TÜKETİMİNDEN KAÇINILMALI, RİSK GRUBUNDAKİLER ÖZELLİKLE DİKKAT ETMELİ”

YILBAŞI BESLENMESİ UYARISI -SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ BESLENME UZMANI ALPAYDIN: -“YILBAŞI SOFRASINDA DA HER ŞEYİN AŞIRI TÜKETİMİNDEN KAÇINILMALI, RİSK GRUBUNDAKİLER ÖZELLİKLE DİKKAT ETMELİ”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gülen Alpaydın, yılbaşı sofrasının beslenme alışkanlıkları ve sağlıklı beslenme anlayışının görmezden gelineceği fırsat olarak görülmemesi gerektiğini belirterek, “Yılbaşı sofrasında da her şeyin aşırı tüketiminden kaçınılmalı, risk grubundakiler bu uyarıya özellikle dikkat etmeli” dedi.

Alpaydın, umut dolu yeni bir yıla girerken yılbaşı sofralarının çok çeşitli yiyeceklerle donatıldığını veya en zengin menüye sahip mekanlarda eğlenildiğini söyledi.

“Bu eğlencenin zehir olmaması için uygun yemekler hazırlamamız ya da sunulan menülerden doğru seçimler yapmamız gerekir” diyen Alpaydın, şöyle devam etti:

“Aksi durumlarda aşırı yağlı, şekerli fazla beslenmeye ve aşırı alkol alımına bağlı olarak mide krampları, bağırsak problemleri ve aşırı baş ağrısı ve alkol komasıyla karşılaşılabilir. Özellikle belirli bir beslenme planı olan şeker, kalp hastaları ile aşırı kilolu ve kalp ameliyatı olanların yılbaşında en riskli grup olduklarını unutmayıp kesinlikle özel diyetlerin dışına çıkmamaları gerekir.

Yılbaşı sofrasında aşırı yağlı yemekler ve kızartmalar yerine zeytinyağlılar ve salatalar tercih edilmeli ve sofraya asla aç olarak oturulmamalı. Ayrıca yemeği hızlı yemek yerine uzun zamana yayarak yemek gerekir. Dışarıda yemek yeniliyorsa menü seçiminde doğru tercihler yapılmalı.

Fazla yağlı yiyeceklerden oluşmayan bir ordövr tabağı, zeytinyağlı bir sebze yemeği başlangıç olarak seçilebilir. Ana yemek olarak fırında pişirilmiş tavuk ya da hindi yanında az miktarda pilav ve bol salata alınabilir. Tatlı olarak meyveli ve sütlü tatlı ya da meyve seçilerek, mide ve baş ağrıları yerine güzel duygularla yeni yıla girilebilir.”

Bütün bunlara rağmen aşırı alkol ve gıda alımına bağlı rahatsızlıkları azaltmak için ertesi gün bol su tüketilmesini öneren Alpaydın, “Ayrıca vitamin ve mineralden zengin meyve ve sebze tüketimi yanında rahatlatıcı etki amacıyla bitki çayları ve yoğurt alınabilir. Yapılacak kısa bir yürüyüş de rahatlamaya yardımcı olabilir” diye konuştu.  

HALKA AÇIK KONFERANS -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE “DİZDE KIKIRDAK  HASTALIKLARI VE DİZ PROTEZİ AMELİYATLARI” ANLATILDI -OPR. DR. BOSTANCI: “KİREÇLENME İLERLEYİCİ BİR HASTALIKTIR”

HALKA AÇIK KONFERANS -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE “DİZDE KIKIRDAK HASTALIKLARI VE DİZ PROTEZİ AMELİYATLARI” ANLATILDI -OPR. DR. BOSTANCI: “KİREÇLENME İLERLEYİCİ BİR HASTALIKTIR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Halka Açık Konferanslar kapsamında Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Dr. Levent Bostancı tarafından “Dizde Kıkırdak Hastalıkları ve Diz Protez Ameliyatları” konusu anlatıldı.

Opr. Dr. Bostancı, kireçlenmenin ilerleyici bir hastalık olduğunu belirterek, yakınmalar zaman zaman azalsa veya geçse de yıllar içinde problemlerin artacağını söyledi.

Halk arasında kireçlenme olarak bilinen osteoartrit veya osteartruzun yavaş ilerleyen, genellikle tek eklemi tutan, orta ve ileri yaşlarda görülen ve patolojik olarak bölgesel kıkırdak hasarlanmasıyla karakterize bir hastalık olduğunu kaydeden Opr. Dr. Bostancı, şöyle konuştu:

“İlk başta uzun süre ayakta kalmak ve yürüyüş sonrası ağrı yakınmasıyla kendini gösteren hastalıkta ağrı zamanla giderek artar. Basit ağrı kesicilerin etki etmemeye başladığı ve ileri dönemde hastalar zorunlu ihtiyaçlarını bile güçlükle giderebilir.”

TANI VE TEDAVİ

Kireçlenme tanısının doktor muayenesi eşliğinde ayakta çekilen diz röntgenleri ve diz kapağı röntgenleriyle konulduğunu anlatan Opr. Dr. Bostancı, şöyle devam etti:

“Tedavi için kilo verilmeli, ağrı kesici ilaçlar kullanılmalı, kaplıca ve sıcak uygulamalar yapılmalı, glukozamin ve kontroitn preperatların kullanılmalı, eklem içine kayganlaştırıcı sıvı enjekte edilmeli, fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulanmalı.

Egzersiz ve yürüyüşler de tedavi için önemlidir. Ağrı yapmayan mesafeler günlük yürünebilir. Ancak ağrı durumunda kesinlikle zorlama yapılmamalı. Dizde diğer tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen kireçlenmeler diz protezi ile tedavi edilir. Protez dizde eklem yapan üç kemiğin eklem yüzlerinin kesilerek çıkarılması ve bu yüzeylerin metal ve plastik ile kaplanması işlemidir.”

Opr. Dr. Bostancı, sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

SANKO’DAN GAZİANTEP’E 4. ÜNİVERSİTE

SANKO’DAN GAZİANTEP’E 4. ÜNİVERSİTE

Sanko Holding bir devlet, iki özel üniversitenin bulunduğu Gaziantep’te 4. üniversite için çalışmalara başladı.

Hacı Sani Konukoğlu Vakfı tarafından kurulacak olan üniversite merkez olarak Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin binasını kullanacak ve sağlık alanında uzman üniversite olacak. Gaziantep Üniversitesi senatosunun diğer vakıf üniversitelerinde olduğu gibi hamilik onayını verdiği kurum; tıp fakültesi, sağlık bilimleri enstitüsü ve hemşirelik bölümlerinden oluşacak. Üniversiteye Sanko Üniversitesi adı verilecek ve Özel Sani Konukoğlu Hastanesi de Araştırma ve Uygulama Hastanesi olarak Sanko Üniversitesi bünyesine geçecek. Tüm prosedürlerin yerine getirildiğini ifade eden Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, yeni öğretim döneminde üniversitenin faaliyete geçeceğini kaydetti. Konukoğlu, “Özel Sani Konukoğlu Hastanesi olarak sağlık sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Bu alanda Gaziantep ve Türkiye’ye katkı sağlamak amacıyla sağlık eğitimi alanında yatırım yapmaya karar verdik. Üniversite için tüm prosedürler tamamlandı. Üniversitenin yeni eğitim döneminde faaliyete geçmesini sağlayacağız” dedi.

ÇOCUKLARDA ALT ISLATMA - DR: MEDENİ ASMA “ENÜREZİS ÇOCUKLUK ÇAĞININ EN SIK GÖRÜLEN VE  EN ÖNEMLİ İŞEME BOZUKLUĞUDUR” -DR. ÇEKEM: “İLAÇ TEDAVISI YANINDA PSIKOTERAPI ETKILI BİR YÖNTEMDİR”

ÇOCUKLARDA ALT ISLATMA - DR: MEDENİ ASMA “ENÜREZİS ÇOCUKLUK ÇAĞININ EN SIK GÖRÜLEN VE EN ÖNEMLİ İŞEME BOZUKLUĞUDUR” -DR. ÇEKEM: “İLAÇ TEDAVISI YANINDA PSIKOTERAPI ETKILI BİR YÖNTEMDİR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Çocuk Sağlığı Hastalıkları Uzmanı Dr. Medeni Asma, çocuklarda alt ıslatmanın çocukluk çağının  en sık görülen ve en önemli işeme bozukluğu olduğunu söyledi.

Dr. Asma, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, Psikiyatri Uzmanı Dr. Bülent Çekem tarafından, halka açık konferanslar kapsamında “Çocuklarda Alt Islatma (Enürezis)” konusu anlatıldı.

Enürezisi uygun olmayan yaşta (genellikle 5 yaşın üzerinde), sosyal açıdan uygun olmayan yer ya da zamanda, istemsiz olarak ortaya çıkan, mesanenin tam boşalması ile sonlanan idrar kaçırma olarak tanımlayan Dr. Medeni Asma enürezisi çocukluk çağının en sık görülen ve en önemli işeme bozukluğu olduğunu ifade etti.

Hastaların yüzde 75’inin sadece geceleri ıslakken, yüzde 25 vakanın hem gece hem de gündüz ıslak olduğunun altını çizen Dr. Medeni Asma görülme sıklığının 5 yaş grubunda yüzde 16, 6 yaş grubunda yüzde 13, 7 yaş grubunda yüzde 10 olduğunu bildirdi.

Dr. Medeni Asma, enürezisin nedenlerinin genetik etkiler, fonksiyonel küçük mesane kapasitesi, detrusor ınstabilite, anormal diürnal vazopresin salgısı, nokturnal poliüri, uyanma bozukluğu, ailede yaşanan stres olayları, çocukta gözlemlenen davranış sorunları ve gelişme gerilikleri olduğunu kaydetti.

TEDAVİ

Literatürde, tedavinin hangi yaşta başlanmasının en iyi sonucu verdiğine ilişkin çok kontrollü çalışmalar olmadığını, ancak kişisel gözlemlerin 7 yaşın altında yapılan tedavilerin yeterli başarıyı sağlamadığını vurgulayan Dr. Medeni Asma, tedavi şekillerini motivasyon tedavisi, mesane eğitimi, sıvı tedavisi, alarm cihazı ve ilaç tedavisi olarak gruplandırdı.

PSİKİYATRİK BOYUTU

Psikiyatri Uzmanı Dr. Bülent Çekem ise 5 yaş grubunda gece işemelerinin erkeklerde kızlardan oransal olarak daha fazla olduğunu belirtti.

5 yaş sonrasında tedavisiz kendiliğinden iyileşme oranının yüzde 5-10 arasında olduğunu kaydeden Dr. Çekem, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yoğun psikososyal sorunlar içinde olan ve olumsuz çevresel koşullarda yaşayan çocuklarda baba ya da annenin boşanma ya da ölüm sonucu kaybı enüreziste önemli etkenlerdendir. Özellikle daha öncesinde idrar kontrolünün sağlandığı çocuklarda sonradan 5-8 yaşları arasında idrar kaçırma bu nedenle tekrar başlayabilir.

Dvranışsal bozukluklar gösteren çocuklarda mesane kapasitesi daha sınırlıdır  ve bu durum daha sık gözlenir. Yapılan çalışmalara göre ailede anne, baba ve diğer akrabaların geçmiş yaşantılarında bu sorun var ise çocuklarda da enürezis riski 5-7 kat artmaktadır. İlaç tedavisi yanında uygulanabilen psikoterapi özellikle davranışsal sorunlar yaşayanlarda etkilidir.”

Sunumlarının ardından Dr. Medeni Asma ve Dr. Bülent Çekem katılımcıların sorularını yanıtladılar

GENEL CERRAHİ UZMANI OPR. DR. UYSAL ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE

GENEL CERRAHİ UZMANI OPR. DR. UYSAL ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE

Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Erdal Uysal, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde göreve başladı.

Genel Cerrahi Uzmanları Opr. Dr. Cahit Dinler, Opr. Dr. Hasan Bakır ve Opr. Dr. Ahmet Orhan Gürer’in görev yaptığı Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Cerrahi Polikliniği’nde Opr. Dr. Erdal Uysal da hasta kabulüne başladı

Opr. Dr. Erdal Uysal

1980 yılında Konya’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Afyon’da, lise öğrenimini Kayseri’de tamamladı. 1997 – 2003 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde eğitim gördü. 2003 – 2008 yılları arasında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde uzmanlık eğitimini tamamladı.

Askerlik görevinin ardından mecburi hizmetini Diyarbakır Çermik Devlet Hastanesi’nde yapan ve Kasım 2011 tarihi itibariyle Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Genel Cerrahi Uzmanı olarak görev yapmaya başlayan Dr. Uysal, evli ve bir çocuk babasıdır.

1. ULUSAL TIP ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİ KONGRESİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ, KONGREDE STANT AÇTI

1. ULUSAL TIP ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİ KONGRESİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ, KONGREDE STANT AÇTI

Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından “1. Ulusal Tıp Araştırma Görevlileri Kongresi” düzenlendi.

Gaziantep Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen kongrede,  Özel Sani Konukoğlu Hastanesi de stant açarak, katılımcı ve ziyaretçilere hastanedeki uygulamalarla ilgili bilgiler verildi.

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE HALKA AÇIK KONFERANS - OPR. DR. MURAT GEYİK “BEL AĞRISI  KRONİK HASTALIKLAR  ARASINDA İKİNCİ SIRADA YER ALMAKTADIR”

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE HALKA AÇIK KONFERANS - OPR. DR. MURAT GEYİK “BEL AĞRISI KRONİK HASTALIKLAR ARASINDA İKİNCİ SIRADA YER ALMAKTADIR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Beyin Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Murat Geyik, bel ağrısının, kronik hastalıklar arasında ikinci sırada yer aldığını söyledi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, “Bel Fıtığı ve Tedavisi” konulu halka açık konferans veren Opr. Dr. Murat Geyik, gelişmiş toplumlarda görülen kronik hastalıklar arasında bel ağrısının kalp hastalıklarından sonra ikinci, cerrahi tedavi yapılan hastalıklar arasında ise beşinci sırada yer aldığını kaydetti.

Opr. Dr. Murat Geyik, “Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 80'inin yaşamlarının herhangi bir döneminde en az bir kez geçirdiği bel ağrısı, en sık 20 - 40'lı yaşlarda görülmektedir” dedi.

TEDAVİ

Travma ve enfeksiyona bağlı bel ağrısında sinirlere basıya bağlı bacaklarda güçsüzlük ve/veya istemli idrar ve gaita yapamama, omurgada anormal hareketlilik varsa cerrahi girişimin gerekli olduğuna dikkati çeken Opr. Dr. Murat Geyik, şöyle devam etti:

“Eğer bel ağrısına neden bir enfeksiyonsa tedaviye antibiyotik eklenmelidir. Yumuşak dokuların ve kasın aşırı gerilmesine ya da ufak yaralanmalara bağlı olan bel ağrısında ağrı kesiciler, kas gevşeticiler ve kısa süreli yatak istirahati çoğu zaman yeterli olur.

Sinirlere basıya bağlı bacaklarda güçsüzlük ve/veya istemli idrar ve gaita yapamama yakınmaları, omurgada anormal hareketlilik varsa cerrahi girişim mutlaka gereklidir. Kuvvet kaybı gibi birtakım bulgular görülmemesine rağmen hastaların yaşam kalitelerini etkileyen uzun süreli ağrılar cerrahi giriş için yeterli olabilir. Bunun yanında dikkat edilmesi gereken noktalardan biri de cerrahi girişim yöntemi seçilirken her hasta ayrı ayrı değerlendirilerek o hastaya uygun tekniğin seçilmesidir.”

BEL AĞRILARI NASIL ÖNLENİR

Opr. Dr. Murat Geyik, özellikle tekrarlayan bel ağrılarının önüne geçilmesi için hastanın fazla kilolarından kurtulması, varsa sigara içmeyi bırakması, bel, sırt ve karın kaslarına yönelik kas egzersizlerini düzenli ve sürekli yapması, uygunsuz duruş, oturma ve yatma pozisyonlarını düzeltmesi gerektiğini, sözlerine ekledi.

Opr. Dr. Murat Geyik, sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ -MEHMET CANDEMİR: “BABAM BÖBREĞİNİ VERMEK İÇİN  KOŞA KOŞA GELDİ” - CUMA BOZAN: “31 YILLIK EŞİM BÖBREĞİNİ VERİNCE ÇOK SEVİNDİM”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ -MEHMET CANDEMİR: “BABAM BÖBREĞİNİ VERMEK İÇİN KOŞA KOŞA GELDİ” - CUMA BOZAN: “31 YILLIK EŞİM BÖBREĞİNİ VERİNCE ÇOK SEVİNDİM”

Gaziantepli Mehmet Candemir ve Cuma Bozan, yakınlarının verdiği böbreklerle Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde gerçekleştirilen operasyonlarla sağlığına kavuştu.

Yaklaşık 2 ay önce rahatsızlanan 1 çocuk babası Mehmet Candemir (27), kendisine böbrek yetmezliği teşhisi konulduğunu ve böbrek nakli yapılması gerektiğinin söylendiğini bildirdi.

Bunun üzerine, daha önceden Ortopedi ve Travmatoloji Polikliniği’nde tedavi gördüğü Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne başvuran Mehmet Candemir’e, babası Ali Candemir (50) böbreğini vermek istedi.

Ameliyat sonrasında mutluluğunu, “Böbrek nakline ihtiyacım olduğunu duyunca babam koşa koşa geldi. Benimle hiç konuşmadan doktorumuz Doç. Dr. Necmettin Güvence’ye böbreğini vereceğini söylemiş” sözleriyle dile getiren Mehmet Candemir, şöyle devam etti:

“Dört kardeşiz. Böbrek nakli olmam gerektiği söylenince önce çok üzüldüm . Ancak, babamın bu davranışı beni çok mutlu etti.. Babamla dokularımız da tutunca hemen nakil gerçekleştirildi. Organ bağışı bence çok önemli. Pek çok hayat bu şeklide kurtuluyor. Bu hastanede herkes bizimle çok ilgilendi. Herkesten özellikle doktorlarımız Doç. Dr. Necmettin Güvence, Dr. Erkan Mahsereci ve Dr. İrfan Karabulut’tan çok memnun kaldık.”

Baba Ali Candemir ise duygularını “Allah bu hastaneyi kuranlardan razı olsun. Bizim farklı bir yerde nakil yaptırma imkanımız yoktu. Bu hastane sayesinde oğlum sağlığına yeniden kavuştu” diyerek ifade etti.

EŞE TEŞEKKÜR

Kalbinden rahatsızlanınca 6 yıl önce gittiği sağlık kuruluşunda kendisine böbrek yetmezliği teşhisi konulduğunu anlatan 5 çocuk babası Cuma Bozan (55) da, sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor.

İlaçlarla hayatını sürdürmeye çalıştığını, ancak iki ay önce böbrek nakli olması gerektiğinin bildirildiğini kaydeden Cuma Bozan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eşim ve oğlum böbreğini vermek istedi. 31 yıllık eşim Güllü Bozan (51), ‘Kimseye gerek yok, böbreğimi veririm’ dedi. Çok mutlu oldum. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence’nin yaklaşımından çok etkilendik ve kararımızı verdik.

Nakilden önce çok sıkıntılarım vardı. Ayaklarım şiştiği için yolculuk yapamıyordum, yemek yiyemiyordum. Çiftçilik yapıyorum ancak işimle yeterince ilgilenemiyordum. Şükürler olsun şimdi yerimde duramıyorum. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde böyle bir hizmetin veriliyor olması çok büyük bir avantaj. Allah razı olsun. Herkesten çok memnunuz. Organ bağışının daha da yaygınlaşması gerek.”

Eşine böbreğini veren Güllü Bozan ise “Eşim çok sıkıntı çekiyordu. Onun bu hali bizi de çok üzüyordu. Böbrek nakli denince ben veririm dedim. Doktorumuz da uygun görünce hemen nakli gerçekleştirdik. Şükürler olsun ikimiz de çok iyiyiz. Birer böbrek bize yeter” diye konuştu.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, Organ Nakli Merkezi’nin bölge insanı için bir şifa merkezi konumuna geldiğinin altını çizerek “Organ Nakli Merkezimizde nakil yapılan pek çok hasta hayata yeniden umutla bakabiliyor. Bir sağlıkçı olarak bu en büyük gurur kaynağımızdır” diyerek mutluluğunu dile getirdi.

Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence ise yakınlarının böbrekleriyle hayat tutunan iki hastanın pek çok hastaya umut, hasta yakınlarına örnek olmasını diledi.

Doç. Dr. Güvence, Organ bağışı pek çok insan için umut olmaya devam ediyor. Nice yaşamlar organ bağışı sayesinde kurtuluyor” diyerek, toplumu organ bağışı konusunda duyarlı olmaya çağırdı.

EKONOMİST ANADOLU 500 ARAŞTIRMASI - LİSTEDE SANKO'NUN 6 ŞİRKETİ YER ALDI

EKONOMİST ANADOLU 500 ARAŞTIRMASI - LİSTEDE SANKO'NUN 6 ŞİRKETİ YER ALDI

GAZİANTEP (İHA) - İş dünyasının saygın dergilerinden Ekonomist, geleneksel Anadolu 500 araştırmasını yayımlandı. Listede, Sanko Holding'in 6 şirketi yer aldı.

Ekonomist Dergisi'nde yer alan açıklamada, İstanbul, Ankara ve İzmir dışındaki Anadolu şirketlerine yönelik değerlendirmenin, 2010 yılı net satışlar dikkate alınarak hazırlandığı belirtildi.

Ekonomist Anadolu 500 listesinde, önceki yıl 14. olan Sanko Tekstil İşletmeleri, 2010 yılında iki sıra yükselerek 12. olurken, Sanko Pazarlama 10 sıra yükselerek 39. olmayı başardı.

Sanko Holding'in inşaat sektöründeki şirketi Çimko Çimento ve Beton, iki sıra yükselerek 49. Sanko Dış Ticaret ise 21 sıra geriledi ve 67. oldu.

Sanko'nun ambalaj sektöründeki şirketi Süper Film Ambalaj 10 sıra yükselerek 70. olurken, Gaziantep Özel Sağlık Hastanesi (Özel Sani Konukoğlu Hastanesi) bu yıl listeye 480. sıradan girdi.


SEKTÖRLERE GÖRE
Süper Film Ambalaj, 8 şirketin yer aldığı ambalaj sektöründe ilk sırayı, Çimko Çimento ve Beton ise 13 şirketin girdiği çimento sektöründe ikinci sırayı aldı.

Listede 107 şirketin bulunduğu tekstil sektöründe Sanko Tekstil birinci, Sanko Pazarlama dördüncü olmayı başardı.


Ticaret - Hizmet sektörleri başlığı altında değerlendirilen 31 şirket arasında Sanko Dış Ticaret dördüncü, Gaziantep Özel Sağlık Hastanesi 30. sırayı aldı.

Sanko Holding, Anadolu 500'de en fazla şirketi bulunan 3. Grup olurken, Süper Film Ambalaj, yüzde 281.1 oranındaki artış oranı ile ihracatını artıran ilk 20 şirket arasında 4. oldu.

ÖNCEKİ ARAŞTIRMALAR
Bu arada, Capital Dergisi'nin gerçekleştirdiği “Türkiye'nin En Büyük 500 Özel Şirketi” araştırmasında, SANKO Holding'in 4 şirketi listeye girmişti.


Cirolar baz alınarak 2010 yılını kapsayan çalışmada, Sanko Tekstil İşletmeleri 119., Sanko Pazarlama 230., Çimko Çimento 251. ve Sanko Dış Ticaret 303. sırayı almıştı. “İhracatını En Çok Artıran 25 Şirket” arasında Sanko Tekstil İşletmeleri 4. sırada yer alma başarısını göstermişti.


İSO 500
Öte yandan, İstanbul Sanayi Odası'nın gerçekleştirdiği Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması'nda ise 500 büyük arasına Sanko Holding'in 3 şirketi girmişti.


Üretimden satışlar baz alınarak 2010 yılı verileri üzerinden yapılan çalışmada, Sanko Tekstil İşletmeleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. 64., Çimko Çimento ve Beton Sanayi Ticaret A.Ş. 147., Süper Film Ambalaj Sanayi ve Ticaret A.Ş. ise 191. sırada yer almıştı.
(OÇ-OÇ-Y)

“VARİS TEDAVİSİNE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR” -OPR. DR. AKSOY: “VARİSLERDE KÖPÜK VE  LAZER TEDAVİSİ ETKİLİ YÖNTEMLERDİR”

“VARİS TEDAVİSİNE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR” -OPR. DR. AKSOY: “VARİSLERDE KÖPÜK VE LAZER TEDAVİSİ ETKİLİ YÖNTEMLERDİR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Ömer Lütfi Aksoy, varislerde köpük ve lazer tedavisinin etkili bir yöntem olduğunu söyledi.

Opr. Dr. Aksoy, Varis Tedavisine Güncel Yaklaşımlar konulu halka açık konferansında, varisin yüzeysel toplardamarların uzayıp büklümlü hale gelmesi olarak tanımlanabileceğini kaydetti.

Varislerin kılcal, retiküler, yüzeysel ana varisler, büyük toplardamar varisleri ve kombine varisler olarak sınıflandırıldığını belirten Opr. Dr. Aksoy, “Varisin oluşma nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, ailesel yatkınlık önemli bir faktördür. Hastaların önemli bir kısmının aile bireylerinde de varis vardır” dedi.

Öğretmenlerin, hemşirelerin, cerrahların, polislerin, diş hekimlerinin ve garsonların varis için risk altında olduğunu kaydeden Opr. Dr. Aksoy “Buna karşın ayakta çok durmalarına karşın baldır kaslarını çok sık kullanan sporcularda varis gelişme olasılığı azdır. Uzun süre oturarak çalışma az da olsa risk taşımaktadır. Hamilelerde de varis sıktır. Bunun nedeni erken dönemde değişen hormonal dengedir” diye konuştu.

TANI VE TEDAVİ

Çapı1 mmcivarında olan kılcal varislerin genelde görüntü bozukluğu dışında bir yakınmaya yol açmadığını, ancak çapı 3-4 mmüzerinde olan varislerde ise görüntü bozukluğuna ek olarak belirgin yakınmaların baş gösterdiğini vurgulayan Opr. Dr. Aksoy, şöyle devam etti:

“Uzun süre ayakta kalma sonrası bacakta ağrı, şişme, hassasiyet ve ağırlık hissi oluşabilir. Bu yakınmalar günün sonuna doğru çok belirgin hale gelir ve hastalar ayakkabılarının dar geldiğini tanımlar. Bayan hastalarda adet dönemlerinde yakınmalar belirgin olarak artar. Geç dönem varis hastalarında özellikle ayak bileği iç tarafında şişme ve siyaha yakın renk değişikliği başlar. Bu alan kaşıntılıdır ve ayakkabı vurması gibi küçük kaza ile yara açılabilir Tedavi çok güçtür. Açılan bu yaraların kapanması için uzun süren pansumanlar gerekir ve tedavi hayat boyunca süregelir.  

Günümüzde en sık kullanılan tanı yöntemi Doppler Ultrasonografidir. Bu yöntemle gözle görülemeyen derin toplardamarlar incelenebilir ve kapak yetersizliği değerlendirilebilir. Yakınması az olan hastalar veya cerrahi riski yüksek olan hastalara varis çorabı önerilir. Bu çorabın varisten korunmak için de kullanılması uygundur. Ayrıca beraberinde verilecek bazı ilaçlar hastaların yakınmalarını hafifletebilir.”

TEDAVİ YÖNTEMLERİ

 

Varis tedavi yöntemlerine de değinen Opr. Dr. Aksoy, son yıllarda 2 yöntemin ön planda olduğuna dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:

“Bunlar; enjeksiyon tedavisi ve lazer tedavisi. Sklerotarapiyi  (sıvı ve köpük olmak üzere 2 farklı şekilde uygulanan enjeksiyon tedavisi) kılcal ve küçük çaptaki varislerin tedavisinde etkin olarak kullanmaktayız. Ayrıca cilt üzerindeki4 mmden küçük çaplı yüzeysel varislere Nd Yag lazer uygulanarak tedavi edilebilmektedir. Yüzeysel toplardamarda ileri yetmezlik ve genişleme varsa endovenöz lazer veya radyofrekans tedavi uygulamaktayız. Bu sayede hastanede yatış gereksinimi olmadan hastalar normal yaşamlarına daha kısa sürede dönmektedir. Endovenöz lazer ve radyofrekans için hasta uygun değilse küçük kesilerle varislerin çıkarılması ya da stripping denilen metodla yüzeyel toplardamarın komple çıkarılması seçilen yöntemlerdir.”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Kliniği’nde bu tedavi yöntemlerinin etkin biçimde uygulandığını anımsatan Opr. Dr. Aksoy, sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ -İBRAHİM YILDIZ “HER ORGAN BAĞIŞI BİR HAYAT KURTARIYOR” -NEBAHAT YILDIZ “OĞLUMUN İHTİYACI OLDUĞUNU DUYUNCA HİÇ DÜŞÜNMEDEN BÖBREĞİMİ VERDİM”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ -İBRAHİM YILDIZ “HER ORGAN BAĞIŞI BİR HAYAT KURTARIYOR” -NEBAHAT YILDIZ “OĞLUMUN İHTİYACI OLDUĞUNU DUYUNCA HİÇ DÜŞÜNMEDEN BÖBREĞİMİ VERDİM”

Cizre’de yaşayan İbrahim Yıldız, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde annesi Nebahat Yıldız’ın böbreğiyle hayata yeniden güvenle bakabiliyor.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, Organ Nakli Merkezi’ni kurarken bölge insana çok faydalı bir hizmet daha sunacaklarını düşündüklerini, nakillerdeki başarı ve hastaların memnuniyetinin bu düşüncelerini doğruladığını söyledi.

Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence ise Merkezin her geçen gün hizmet sınırlarını genişlettiğine dikkati çekerek, “Herkes İbrahim Yıldız kadar şanslı olmuyor. Organ bağışı konusunda halkımızdan duyarlılık bekliyoruz. Böbrek için nakil sırası bekleyen pek çok hasta var. Umarız bir gün onların da naklini gerçekleştirerek mutluluklarını paylaşırız” dedi.

8 yıl önce böbreklerinde taş olduğu belirlenen İbrahim Yıldız (27) o tarihte yapılan ameliyat sonrasında sağlığına kavuştu. Ancak, Yıldız’a 2 ay önce yüksek tansiyon teşhisi konuldu.

İbrahim Yıldız, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Nefroloji Uzmanı Dr. Erkan Mahsereci’yle başvurduğunda iki böbreğinin birden iflas ettiğini öğrendi. Bunun üzerine acil bir şekilde Cizre’yi arayarak böbrek nakli için ailesinden yardım isteyen İbrahim Yıldız’a anne, babası, kardeşleri ve hamile eşi böbreğini vermek istedi.

HASTANIN MUTLULUĞU

Özellikle annesi Nebahat Yıldız’ın (51) aynı gün Cizre’den gelerek ‘böbreği ben vereceğim, kimseye gerek yok’ dediğini anlatan Yıldız, şöyle devam etti:

“Annem sanki düğüne gelir gibi geldi böbreğini vermeye. Annemle dokularım tutunca hemen hazırlıklara başladık ancak değerlerim düşük çıktı. Bu nedenle yaklaşık bir ay kadar haftada 3 gün 4’er saat diyalize girmem gerekti. Bu kısa zaman bile beni çok etkiledi. 6 kardeşiz. Annemin bu davranışı beni çok duygulandırdı. Ben de bir babayım ve iki çocuğum var. Annemin sayesinde artık çok daha iyi bir hayatım var.

Organ bağışının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bağışlanan her organ, bir hayat kurtarıyor. Şükürler olsun ki benim ailem yanımdaydı. Herkes bu kadar şanslı olmuyor. Doktorumuz Doç. Dr. Necmettin Güvence ve Organ nakli ekibi bizi evimizde hissettirmek için ellerinden gelen her şeyi yaptı. Beklediğimizin çok üstünde bir ilgiyle karşılaştık. Allah herkesten özellikle hastaneyi yaptıran ve işletenlerden razı olsun.”

Anne Nebahat Yıldız da olumun böbreğe ihtiyacı olduğunu duyduğu an hiç düşünmeden hemen Cizre’den geldiğini vurgulayarak “Ben varken hiç kimsenin kendini tehlikeye atmasına izin veremezdim. Allah’ın izniyle ikimizde sağlıklı bir şeklide ayağa kalktık. Umarız herkes biran önce şifa bulur” diye konuştu.

1. ORTADOĞU TIP GÜNLERİ… -ANA SPONSORLUĞUNU SANKO’NUN ÜSTLENDİĞİ KONGRENİN KATILIMCILARI, ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’Nİ GEZDİ

1. ORTADOĞU TIP GÜNLERİ… -ANA SPONSORLUĞUNU SANKO’NUN ÜSTLENDİĞİ KONGRENİN KATILIMCILARI, ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’Nİ GEZDİ

Gaziantep Üniversitesi tarafından düzenlenen ve ana sponsorluğunu SANKO’nun üstlendiği 1. Ortadoğu Tıp Günleri ve İşbirliği Kongresi’nin katılımcıları, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ni gezdi.

Ortadoğu ülkelerindeki sağlık yöneticileri ve yatırımcılarıyla Türkiye’deki sağlık yönetici ve yatırımcılarını bir araya getirerek işbirliği sağlamak amacıyla düzenlenen kongre, başarıyla tamamlandı.

Kongrede sunum yapan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, 611 yatak kapasitesi ile Türkiye’nin en büyük özel hastanesi olduklarını anımsatarak, “Teknolojik altyapımız, yatak kapasitemiz ve uzman personelimizle yalnız Gaziantep’e değil, bölge illeri ve komşu ülkelerden gelen hastalara da üst düzeyde sağlık hizmeti sunuyoruz” dedi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, kongre alanında açtığı stantta, katılımcılara tanıtım etkinlikleri yaptı.

Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkun, kongreye katkı sağlayan SANKO’nun plaketini, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Ziya Yıldırım’a verdi.

Bu arada, toplantı katılımcıları Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ni gezerek, Dr. Yusuf Ziya Yıldırım’dan bilgi aldı.

AUTOSHOW 2011 OTOMOBİL VE TİCARİ ARAÇ FUARI -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ FUARDA STANT AÇTI

AUTOSHOW 2011 OTOMOBİL VE TİCARİ ARAÇ FUARI -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ FUARDA STANT AÇTI

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, Gaziantep Ortadoğu Fuar Merkezi’nde düzenlenen Autoshow 2011 Otomobil ve Ticari Araç Fuarı’nda açtığı stantta sağlık hizmeti veriyor.

Fuar açılışı sonrasında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve diğer yetkililerin de ziyaret ettiği stantta kan şekeri ve tansiyon ölçümü yapılarak, katılımcı ve ziyaretçilere hastanedeki uygulamalar hakkında bilgiler veriliyor.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE GÖREV DEĞİŞİMİ -DR. YUSUF ZİYA YILDIRIM GENEL MÜDÜRLÜK GÖREVİNE GETİRİLDİ

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE GÖREV DEĞİŞİMİ -DR. YUSUF ZİYA YILDIRIM GENEL MÜDÜRLÜK GÖREVİNE GETİRİLDİ

Gaziantep Sağlık Müdürlüğü görevini 7 yıl başarıyla yürüttükten sonra yaklaşık iki yıl önce Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Genel Müdür Yardımcısı ve Başhekim olarak göreve başlayan Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, Genel Müdürlük görevine atandı.

Dr. Yıldırım, görevi devraldığı Gürkan Tural’ın hizmet çıtasını daha yukarılara taşımak için çaba göstereceğini belirterek, “Rahmetli Sani Konukoğlu’nun 1993 yılında temelini attığı ve bugün Türkiye’nin en büyük özel hastanesi olan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde genel müdür olarak atanmaktan gurur duyuyorum” dedi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürlüğü görevini üstlenen Dr. Yıldırım, 1968 yılında Gaziantep’te doğdu. Atatürk Üniversitesi ve Dicle Üniversiteleri Tıp Fakültelerinde tıp eğitimi alan Dr. Yıldırım, Şırnak’ta 2 yıl mecburi hizmetini tamamladıktan sonra Gaziantep Sağlık Müdürlüğü bünyesindeki çeşitli birimlerde görev aldı.

1999-2003 yılları arasında SANKO Holding’te de görev yapan Dr. Yıldırım, Şubat 2003’te Gaziantep Sağlık Müdürlüğü görevine atandı. Yaklaşık 7 yıl Sağlık Müdürü olarak görev yapan Dr. Yıldırım, 2009 yılı sonunda devlet memurluğundan istifa ederek Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Genel Müdür Yardımcısı ve Başhekim olarak  göreve başladı.

Dr. Yıldırım, evli ve 2 çocuk babası.

BÖBREK NAKİLLERİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE, İKİ HASTAYA DAHA BÖBREK NAKLİ YAPILDI -MAHMUT KUNDURU: “EŞİMİN SAYESİNDE  HAYATA YENİDEN GELMİŞ GİBİYİM” -MEHMET ALİ AKYOL: “CANIMA CAN KATILDI”

BÖBREK NAKİLLERİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE, İKİ HASTAYA DAHA BÖBREK NAKLİ YAPILDI -MAHMUT KUNDURU: “EŞİMİN SAYESİNDE HAYATA YENİDEN GELMİŞ GİBİYİM” -MEHMET ALİ AKYOL: “CANIMA CAN KATILDI”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde biri canlıdan, diğeri kadavradan gerçekleştirilen böbrek nakilleriyle iki hasta daha sağlığına kavuştu.

Başhekim Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, 15 yıl önce Gaziantep ve bölge halkına şifa sunulması amacıyla kurulan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, bu yıl organ nakil merkezinin açıldığını anımsatarak, “Merkezde gerçekleştirilen böbrek nakilleri ile organ naklinde de bölge halkının umudu haline geldik” dedi.

Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence ise 6 ay önce hizmete giren merkezde 15’i kadavradan, 15’i canlıdan olmak üzere başarılı 30 böbrek nakli gerçekleştirdiklerini söyledi.

Organ naklinin “ekip işi” olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Güvence, “Ekibiniz iyi olursa başarı kaçınılmazdır. Organ Nakli Merkezi ekibi olarak, kendimizi, bize ihtiyacı olan böbrek hastalarına hizmet sunmakla görevli kabul ediyor ve hepsine şifa sunmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

HASTALARIN MUTLULUĞU

Böbrek hastalarından Pazarcıklı Mahmut Kunduru (65), bir süre önce rahatsızlanarak doktora gittiğini, kendisine, rahatsızlığının kalp kaynaklı olduğunun söylendiğini ve yapılan anjiyonun ardından balon uygulaması gerçekleştirildiğini kaydetti.

“Ancak eve gidince yeniden rahatsızlandım. Bunun üzerine yapılan tetkiklerde böbreklerimde sorun olduğu anlaşıldı” diyen Kunduru, şöyle devam etti:

“Tedavim Gaziantep’te yapıldı.  2,5 ay Pazarcık’ta diyalize girdim. Bana böbrek nakli yapılması gerektiği bildirildi. Eşim ve yeğenim böbreklerini vermek istedi. Nakil için buraya geldik ve kayıt yaptırdık. Eşim Zeynep’in (63) dokuları uyunca doktorumuz Doç. Dr. Necmettin Güvence nakli gerçekleştirdi.  Daha önceden bildiğim bu hastanede organ nakli yaptırdığım için çok mutluyum.

Diyalize kısa süre girmeme rağmen sıkıntılar yaşadım. Mide bulantılarım oluyordu, kendimi iyi hissetmiyordum. Eşimden Allah razı olsun. Sayesinde hayata yeniden gelmiş gibiyim. 6 çocuğumuz var. Rahatsızlanana kadar çiftçilikle uğraşıyordum. Böylesine muazzam bir hastanede bu kadar iyi doktor ve hemşirelerin naklimi gerçekleştirmesinden dolayı çok mutluyum. Bugünümüze şükürler olsun.”

KADAVRADAN NAKİL

Hastalardan Hataylı Mehmet Ali Akyol (47) ise 8 yıl önce aniden rahatsızlanınca İstanbul’da gittiği sağlık kuruluşunda kendisine böbrek yetmezliği teşhisi konulduğunu ve diyalize girmesi gerektiğinin bildirildiğini söyledi.

Buna rağmen 1 yıl boyunca diyalize girmek istemediğini anlatan Akyol, yaşadıklarını şöyle dile getirdi:

“Sonuçta kabul etmek zorunda kaldım. Antakya’da 5.5 yıl süreyle haftada 3 gün 4’er saat hemodiyalize girdim. 4 çocuğum var. Rahatsızlığım nedeniyle Kırıkkale’de yükseköğrenimini tamamlayan kızımın mezuniyet törenine gidemedim. Diyalize girmeye başladığımda bunalıma girdim. Sürekli tansiyonum düşüyordu, yemeden içmeden kesilmiştim. Diyaliz merkezinde tedavi gören arkadaşlarla buraya kayıt yaptırmaya geldik. Hastane personelinin ve Doç. Dr. Necmettin Güvence’nin samimi yaklaşımından çok etkilendik.

Rahatsızlığım başladığı andan itibaren çok sayıda merkeze nakil için kayıt yaptırdım. Ancak böbrek çıkmadı. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne kayıt yaptırdıktan kısa bir süre sonra nakil için aradılar. Ama çevremde farklı merkezlerde nakil olan hastalar o kadar abartılı şeyler anlattılar ki, böbrek çıkmasına rağmen gelip nakil yaptıramadım. Diyalize devam ettim. Adeta her şey kokuyordu. Yemek kokusundan rahatsız oluğum için evde yaz kış pencereleri açtırıyordum.”

ŞANS İKİNCİ KEZ GELDİ

Akyol, bir süre önce hastaneden ikinci kez kadavradan böbrek için arandığını ancak yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen gelmeyi göze alamadığını ifade etti.

Bunun üzerine Doç. Dr. Necmettin Güvence’nin kendisini ikna ettiğini vurgulayan Akyol, sözlerini şöyle tamamladı:

“Şimdi ‘İyi ki böbrek nakli yaptırmışım, canıma can kattı’ diyorum. Daha önce eşim böbreğini vermek istedi, kendisine kıyamadım. Kadavradan nakil yapıldı.   Çocuklarım sağlığıma kavuştuğum için çok mutlu. Bu hastane bölgedeki böbrek hastaları için büyük bir şans. Diyaliz merkezinden arkadaşlarım aradığında ‘şayet böbrek çıkarsa hiç düşünmeden Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne gelin. Ameliyat olduğunuzu dahi hissetmiyorsunuz’ diyorum.”

 

KADAVRADAN BÖBREK NAKLİ -SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE, İKİ HASTAYA BÖBREK NAKLİ YAPILDI -MUSTAFA YILDIZ: “BENİM NAKLİN YAPILACAĞINDAN HİÇ ÜMİDİM YOKTU” -İSMAİL GÖĞEBAKAN: “ORGAN BAĞIŞI SAYESİNDE HAYATIM KURTULDU”

KADAVRADAN BÖBREK NAKLİ -SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE, İKİ HASTAYA BÖBREK NAKLİ YAPILDI -MUSTAFA YILDIZ: “BENİM NAKLİN YAPILACAĞINDAN HİÇ ÜMİDİM YOKTU” -İSMAİL GÖĞEBAKAN: “ORGAN BAĞIŞI SAYESİNDE HAYATIM KURTULDU”

Kahramanmaraşlı Mustafa Yıldız ve Gaziantepli İsmail Göğebakan, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde kadavradan gerçekleştirilen böbrek nakilleriyle sağlıklarına kavuştular.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence, organ bağışı sayesinde bir yerlerde biten yaşamların, başka yerlerdeki insanlara umut olduğunu belirterek, “Gencecik bir insanın biten hayatı Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde iki farklı insana hayata yeniden başlayabilmeleri için can oldu” dedi.

Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Başhekimi Dr. Yusuf Ziya Yıldırım ise hastane bünyesinde organ nakli merkezinin hizmete girdiği günden buyana yapılan nakillerle sadece Gaziantep’te değil, bölgedeki diyaliz hastalarının da yüzünü güldürdüğünü söyledi.

“Aldığımız sonuçlar bizlere gurur veriyor. Hastalarımıza şifa olabildiğimiz için mutluyuz” diyen Dr. Yıldırım, hastaneye güvenen hastalara ve şifa dağıtan merkez ekibine teşekkür etti.

ÜMİDİM YOKTU

Yaşadıklarını anlatan Kahramanmaraşlı Mustafa Yıldız (21), 12 yaşında böbreklerinden rahatsızlandığını ve götürüldüğü doktorun böbreğin hemen alınması gerektiğini, aksi takdirde diğer böbreğin de zarar göreceğini söylediğini bildirdi.

Ailesinin ameliyatına karar verdiğini, ancak sonradan vazgeçtiğini anlatan Yıldız, şunları dile getirdi:

“İlaçlarla hayatımı sürdürmeye çalıştım. Ancak 13 yaşıma geldiğimde diğer böbreğim de rahatsızlandı ve diyalize girmeye başladım. Diyalize girmem için koluma fistül açılmıştı. Ancak ben ne olduğunu bilemediğim için korkudan bir hafta diyalize giremedim. Ondan sonra da 8 yıl boyunca diyalize girdim. Diyalizde kramp, baş dönmesi pek çok sıkıntı yaşıyordum. Allah kimseye yaşatmasın. Arkadaşlarla dışarda zaman geçirmek yerine diyalize girmeyi bir düşünsenize. Rahatsızlığım dolayısıyla okula devam edemedim. Sosyal güvencem yoktu ve diyalize girmek için çalışmak zorundaydım.

Annem böbreğini vermek istedi, ancak doku tutmadı. Babam kalp hastası olduğundan doktor nakli uygun bulmadı. 6 kardeşiz. İkizim böbreğini vermek istedi, çalıştığından dolayı kabul etmedim. Diyaliz merkezinden tanıdığım bir arkadaşım Sani Konukoğlu Hastanesi’nde nakil yaptırdığını ve çok memnun olduğunu söyledi. Ablam ‘sana böbreğimi veririm’ buraya geldik. Ancak ablamın dokuları uymayınca çok büyük hayal kırıklığı yaşadım.

Yaklaşık 1 ay sonra kadavradan böbrek bulunduğu bildirildi. Yüksek tansiyon hastasıyım, sevinçten tansiyonum yükselir diye korktum. Herkes doya doya su içerken ben içemiyordum. Kolumdaki fistüller yüzünden kısa kollu giymek istemiyordum. Yine de halime hep şükrettim. Haftada 3 gün 4’er saat diyalize girmek nerede, evinde kendi hayatını planlamak nerede? Nakil sonrası kendimi dünyaya yeniden gelmiş gibi hissediyorum. Allah böbreği bağışlanan gence rahmet etsin. Benim hiç ümidim yoktu. Allah herkesten razı olsun.”

HAYATIM KURTULDU

Böbrek nakledilen 3 çocuk babası İsmail Göğebakan (43) da 16 yıllık şeker hatası olduğunu ve bunun sonucunda 2 yıl önce böbreklerinin çalışmaz hale geldiğini kaydetti.

Bunun üzerine diyalize girmeye başladığını anımsatan Göğebakan, “Diyalize girmeme üzülen eşim Halime Göğebakan böbreğini vermek istedi ama kendisi de şeker hastası olduğu için nakil gerçekleştirilemedi” diye konuştu.

Bunun üzerine çocuklarının devreye girdiğini, ancak onların genç yaşta olmalarından dolayı “baba yüreğinin elvermediğini” vurgulayan Göğebakan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu süreçte Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde düzenlenen seminere katılmıştım. O gün Organ Nakli Merkezi’ne kayıt yaptırdım. Daha önce trafik kazası dolayısıyla bu hastanede ameliyat olmuş ve çok memnun kalmıştım. Kayıt yaptırdıktan 1 ay sonra kadavradan böbrek çıktığı haberi geldi. Ancak grip olduğum için bana nakil yapılamadı. Çok üzüldüm.

Eşim bana destek olarak ‘üzülme bak bir aya kalmaz yine çıkar’ dedi. Gerçekten bir aya kalmadan kadavradan böbrek çıktığı haberi verildi, inanmadım. Haftada 3 gün 4’er saat diyalize giriyordum. Çocuklarım ‘baba hayatın kurtuldu’ dediler. Diyalize girenin sosyal hiçbir hayatı yok. Ameliyat başarılı geçti. Artık bol bol gezeceğim.

O günleri unutmak istiyorum. Ne yapmak istesek, diyaliz elimizi kolumuzu bağlıyordu. Önce Allah’a, sonra doktorumuz Doç. Dr. Necmettin Güvence’ye çok şey borçluyum. Organ bağışı çok önemli. Organ bağışı sayesinde hayatım kurtuldu. Allah bağış yapanlardan razı olsun. Ayrıca, Gaziantep’te böyle bir merkezin olması çok önemli.”

OKULA BAŞLANGIÇ -PSİKOLOG PELİN ÖZUFACIK: -“ANAOKULU SÜRECİ YAŞAYAN BİR ÇOCUĞUN İLKOKULA BAŞLAMA SÜRECİ DAHA BAŞARILI GEÇER”

OKULA BAŞLANGIÇ -PSİKOLOG PELİN ÖZUFACIK: -“ANAOKULU SÜRECİ YAŞAYAN BİR ÇOCUĞUN İLKOKULA BAŞLAMA SÜRECİ DAHA BAŞARILI GEÇER”

Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Psikoloğu Pelin Özufacık, anaokulu süreci yaşayan bir çocuğun ilkokula başlama serüveninin daha başarılı geçeceğini söyledi.

Özufacık, okula başlangıcın, yalnızca çocuğun değil, anne ve babanın da yaşam düzeninde ve hatta tüm aile atmosferinde belirgin farklılıklar yaratacağını belirterek, “Okulla birlikte aile hayatına yeni kavramlar girmeye başlar. Uyum, arkadaşlar, dersler, teneffüs, ödevler, heceleme fişleri, veli toplantıları gibi. Artık o evin ‘okullu’ bir çocuğu vardır” dedi.

İlk deneyimlerin başarılı geçmesinin çocuğun  psikolojisi, gelişimi  ve gelecek yaşantıları  açısından oldukça önemli olduğuna dikkati çeken Özufacık, şöyle devam etti:

“İlk gün; kimi heyecanlı ve şaşkındır, kimi sıkı sıkıya tutmuştur anne ya da babasının elini, kimi, artık büyüdüğü ve ağabeyleri, ablaları gibi okula gideceği için mutludur. İlk gün; kaygının, ürkekliğin, heyecanın, merakın ve mutluluğun bir arada yaşandığı, henüz arkadaşlarla kaynaşılmadığı, öğretmen sevgisinin tanınmadığı, karışık duyguların olduğu bir zamandır.”

ANAOKULU SÜRECİ

Anaokulu süreci yaşayan bir çocuğun ilkokula başlama serüveninin daha başarılı geçeceğini açıklayan Özufacık, bunun nedenlerini şöyle sıraladı:

“Çünkü okul öncesi dönemde annesiz olmayı öğrenebilmiştir. Arkadaş, öğretmen, sınıf, servis, kurallar  kavramlarına aşina olmuş kendi  gereksinimlerini  giderebilme becerilerini kazanmıştır.  Bu çocuklarda kendine güven duygusu daha fazladır, buna bağlı olarak  problemlerini çözme becerilerini öğrenmiştir

İlkokula  başlayacak  olan birçok  çocuk bazı endişelere sahiptir. ‘Okul dedikleri nasıl bir yerdir? Annem de okula gelecek mi? Oradaki çocuklar neler yapar? Neden okula gidiyorum? Okulda annem olmadan tuvaletimi nasıl yapacağım? Herhangi bir konuda zorlanırsam bana kim destek olacak?’ gibi.

Tüm bu soruların cevapları çocuğa okula başlamadan önce verilmeli ve gerekli açıklamalar yapılmalı. Aksi halde çocuk  neyle karşılaşacağını bilemeyecek, yaşadığı zorluklar karşısında çözümler geliştiremeyecektir.    Bu travmatik bir sürecin  ya da okul fobisinin başlangıcını oluşturabilir.”

NASIL DAVRANILMALI

Özufacık, bu gibi durumların yaşanmaması için ailelerin okula yeni başlayan çocuklara şu şekilde davranmalarını önerdi:

“Çocuğun okulda neler olacağına dair sorularında; net, anlaşılır açıklamalar yapılmalı. Diğer çocukların da, kendisiyle aynı duygular içinde olduğu ve bu duyguları yaşamasının normal olduğu çocuğa aktarılmalı. Kendi yaşadıklarımızdan ya da bildiğimiz olaylardan örnekler anlatılmalı, bu durum olağanlaştırılarak çocuk rahatlatılmalı. Ağlamayan, daha rahat tavırlar sergileyen başka çocuklarla kıyaslama yapılarak, onu ve yaşadıklarını önemsemiyor gibi davranılmamalı. O zaman çocuk; kaygı ve korkusundan dolayı değersizlik, aşağılanmışlık ve yetersizlik duyguları yaşayabilir.

Çocuğunuza okula başladığı için duyduğunuz mutluluğu ve gururu, samimi, cesaretlendirici ve güven veren bir şekilde aktarın. Okulda yalnız olmayacağını ve sizin onu, okul bitiminde bekleyeceğinizi belirtin. Bu, çocuğun güvende olduğunu, ailesinin, onu yalnız bırakmadığını, okulun korkunç bir yer olmadığını hissetmesini sağlar. Belki 2-3 gün uyumunu kolaylaştırmanız için okulda bulunabilirsiniz. Ancak, daha fazlası çocuğun uyumunu güçleştirecektir.

Her teneffüste, ders aralarında ilgilenilmesi, istediği zaman okuldan çıkabileceği veya ailesinin onu okuldan alabileceği duygusunu yaratır. Bu da sosyalleşmesi, anne-babasından bağımsız, sorunları ile baş etmeyi öğrenmesi, problem çözme becerisini geliştirerek kullanması gereken çocuğun, bağımlılıktan kurtulamamasına, büyüyememesine yol açar. Bundan dolayı çocuklarınıza her zaman yanlarında olduğunu hissettirmeliyiz ama daima onların arkasında gölge gibi dolaşmak onların bağımsızlığını kazanamamasına yol açar.”

HATALAR

Birçok ailenin yaptığı en büyük hatalardan birinin de ilk günlerden itibaren çocuğu yoğun bir çalışma temposuna yöneltmek olduğunu anlatan Özufacık, şu uyarılarda bulundu:

“Okuldan geldikten sonra ders çalıştırma,  hemen verilen ödevleri yaptırma ve bu konuda sohbetler. Bu davranış biçimi çocuğu sıkar ve okuldan - derslerden daha çok uzaklaştırır. Çünkü bu yaş dönemindeki bir çocuk hala oyun çağındadır. Oyun onun için önemlidir. Yapılması gereken en sağlıklı davranış; okuldan geldiğinde önce yapmak istediklerini yapmasını sağlamak, sizlerle vakit geçirmek, sonrasında belirlenen uygun saatte  eğlenceli çalışma ortamları yaratmaktır. Keyifle, eğlenerek yapılan her şey kişide  daha çok istek uyandırır.  Özellikle söz edilen bir çocuksa başarı daha hızlı gelecektir.”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ -FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON UZMANI  DR. KÜÇÜKOĞLU HASTA KABULÜNE BAŞLADI

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ -FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON UZMANI DR. KÜÇÜKOĞLU HASTA KABULÜNE BAŞLADI

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi güçlü hekim kadrosuna Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Zeliha Birsev Küçükoğlu’nu da ekledi.

Halen Dr. Güngör Ceydeli’nin görev yaptığı Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Fizik tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nde Dr. Zeliha Birsev Küçükoğlu da hastalarını kabul etmeye başladı.

1978 yılında Şanlıurfa’da doğan Dr. Zeliha Birsev Küçükoğlu, 2004 yılında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 2010 yılında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon İhtisasını tamamladı.

2010-2011 yılları arasında Birecik Devlet Hastanesi’nde mecburi hizmetini tamamlayan Dr. Zeliha Birsev Küçükoğlu, Ağustos 2011 tarihi itibarı ile Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı olarak görev yapmaya başladı.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ -EŞİNDEN BÖBREK NAKLİ YAPILAN CEMAL GÜRSEL AYDIN:  “HAYATA YENİDEN GELMİŞ GİBİYİM. EŞİMDEN ALLAH RAZI OLSUN”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ -EŞİNDEN BÖBREK NAKLİ YAPILAN CEMAL GÜRSEL AYDIN: “HAYATA YENİDEN GELMİŞ GİBİYİM. EŞİMDEN ALLAH RAZI OLSUN”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde gerçekleştirilen operasyonla, diyaliz hastası Cemal Gürsel Aydın’a, eşi Hanım Aydın’dan alınan böbrek nakledildi.

Şanlıurfa Birecikli olan ve Gaziantep’te yaşayan Cemal Gürsel Aydın (46), 5 yıl önce rahatsızlanınca iki böbreğini birden kaybetti. Yoğun bakımda tedavi gören Aydın, diyaliz tedavisine alındı.

Aydın’a, yaşadığı sıkıntılara dayanamayan annesinin böbreğini vermek istemesine karşın, dokular uymayınca çapraz nakil için başvuruda bulunuluyor. Ancak bu da gerçekleşmeyince eşi, 5 çocuk annesi Hanım Aydın 24 yıllık eşinin yaşadıklarına dayanamayarak böbreğini vermek istedi.

Haftada 3 gün, 4’er saat diyalize giren Cemal Gürsel Aydın, eşinin kararı üzerine, gazetelerden başarılı organ nakli haberlerini okuduğu Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne başvurdu.

Daha önce tedaviye geldiği Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde organ nakli merkezi açılmasının bölge için büyük bir şans ve kolaylık olduğunu belirten Cemal Gürsel Aydın, “Eşimle buraya geldiğimizde, Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence ve ekibinin yaklaşımı bizi çok etkiledi” dedi.

5 yıldır diyalize girdiğini ve kendine yönelik hiç plan yapamadığını anlatan Cemal Gürsel Aydın, “Yiyip içtiklerime dikkat etmek zorunda kalıyordum. Başarılı bir operasyonla eşimden alınan böbrek bana nakledildi. Eşimden Allah razı olsun. Hayata yeniden gelmiş gibiyim” diye konuştu.

Hanım Aydın (44) ise eşinin  çok zor günler geçirdiğini anımsatarak, duygularını şöyle diler getirdi:

“Eşimin diyalizde yaşadıklarını görünce dayanamadım. Böbreğimi 3 yıl önce vermek istedim. Ancak çocuklarımız küçük diye eşim istemedi. Kısmet bugüneymiş. Diyalize giren eşimin sıkıntılarına dayanmak mümkün değildi. Allah kimseye göstermesin. Bugünümüze şükürler olsun”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Başhekimi Dr. Yusuf Ziya Yıldırım da hastanelerinde gerçekleştirilen başarılı böbrek nakillerinden duyduğu memnuniyeti, “Bölge insanına bu hizmeti de sunmanın gururunun yaşıyoruz” sözleriyle ifade etti.

Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence ise ister canlıdan, isterse kadavradan gerçekleştirdikleri böbrek nakilleri ile diyaliz hastalarının hayata tutunmalarını sağlamış olmalarından dolayı gurur ve mutluluk duyduklarını bildirdi.

GELENEKSEL SANKO İFTAR YEMEĞİ -YÖNETİM KURULU BAŞKANI ABDULKADİR KONUKOĞLU: -“HASTANENİN 15., OKULUN 10. YILI GERİDE KALDI. BAŞARILARINI GÖRDÜKÇE, İYİ Kİ HASTANEYİ VE OKULU YAPMIŞIZ DİYORUM”

GELENEKSEL SANKO İFTAR YEMEĞİ -YÖNETİM KURULU BAŞKANI ABDULKADİR KONUKOĞLU: -“HASTANENİN 15., OKULUN 10. YILI GERİDE KALDI. BAŞARILARINI GÖRDÜKÇE, İYİ Kİ HASTANEYİ VE OKULU YAPMIŞIZ DİYORUM”

SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin 15., Özel Sanko Okulları’nın 10. yılının geride kaldığını anımsatarak, “Başarılarını gördükçe, ‘iyi ki bu hastaneyi ve okulu yapmışız’ diyorum” dedi.

Geleneksel Sanko İftar yemekleri kapsamında, Şato Restoran’da Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, Özel Sanko Okulları ve Çimko Çimento’da görev yapan yönetici, doktor, öğretmen, mühendis ve idari personele yemek verildi.

Konuklarına, “Sanko ailesinin fertleri” diye seslenen Konukoğlu, sağlık ve eğitim yatırımlarının insan odaklı olduğunu belirterek, “Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, ‘altın eller’ diye tanımladığım doktorları sayesinde yalnız Gaziantep’in ve bölgenin değil, ülkemizin en önemli şifa merkezlerinden birisi haline gelmiştir” diye konuştu.

Konukoğlu, Gaziantep’in Türkiye’nin sağlık üssü olma yolunda hızla ilerlediğini ve bunda Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin rolünün yadsınamayacak kadar önemli ve büyük olduğunu söyledi.

Özel Sanko Okulları kurulurken hedeflerinin Gaziantep’te eğitim çıtasının yükselmesine katkı sağlamak olduğunu bildiren Konukoğlu,  geride kalan 10 yılda bu hedefe ulaşmanın mutluluğunu yaşadıklarına dikkati çekerek, okul yönetimine teşekkür etti.

Konuşmaların ardından 10, 15 ve 20 yıldan beri SANKO’da görev yapanlara teşekkür plaketi verildi, yapılan çekilişle de şanslı konuklara kol ve duvar saati ile kıyafet armağan edildi.

İftar yemeğine, SANKO Holding Yönetim Kurulu Üyeleri Adil, Sami, Hakan ve Cengiz Konukoğlu ile Gaziantep Ytong Yönetim Kurulu Başkanı Tansu Tuğlu da katıldı. 

GAZİANTEP’TE BİR İLK  -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE “ARTROSKOPİK TEK  SEANSTA ÇOKLU BAĞ TAMİRİ AMELİYATI” GERÇEKLEŞTİRİLDİ

GAZİANTEP’TE BİR İLK -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE “ARTROSKOPİK TEK SEANSTA ÇOKLU BAĞ TAMİRİ AMELİYATI” GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Ortopedi Bölümü Uzmanlarından Opr. Dr. Gökhan Sever, Ömer Bilben isimli hastaya, Gaziantep’te ilk kez “artroskopik tek seansta çoklu bağ tamiri ameliyatı” gerçekleştirdi.

Ömer Bilben (32), sağ dizinin üzerine işyerinde ağır balya düşmesi sonucu götürüldüğü sağlık kuruluşunda, kendisine, “dizinin çıktığı ve kesilme ihtimali” olduğunun söylendiğini kaydetti.

Bunun üzerine Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Ortopedi Uzmanı Opr. Dr. Gökhan Sever’e başvurduğunu belirten Bilben, “Çok şükür, ameliyatın ardından sağlığıma kavuştum” dedi.

Opr. Dr. Gökhan Sever ise hastayı acil ameliyata alarak, dizi yerine oturttuğunu ifade ederek, şunları söyledi:

“Daha sonra damar ve sinir muayene – takibini yaptık. Ardından çekilen MR’da ön, arka çapraz ve dış yan bağın yırtık olduğunu saptadık. 20 gün sonra bağ tamiri ameliyatını gerçekleştirdik. Rehabilitasyon süreci sonrasında hastanın kesilme ihtimali olduğu söylenen dizi tamamen eski sağlığına kavuştu.

Diz çıkığı, dizde çoklu bağ yaralanmaları ile görülen ortopedik acillerden biridir. Acil müdahale gerektirir. Diz öncelikle yerine oturtulur. Bu durumlarda damar sinir oluşma ihtimali ve 6 saatten fazla damar tamir yapılmadan beklemesi, yüksek ihtimalle bacağın kesilmesine sebep olur.

Bu nedenle öncelikle acil müdahaleyle dizi yerine yerleştirip, gerekirse anjiografi çekerek damar ve sinir takibi yapılması gerekir. Bu acil müdahaleden sonra iki bağdan fazla yırtık oluşması, dizde çoklu bağ yaralanması olarak tarif edilir ve gerek cerrahi, gerekse ameliyat sonrası rehabilitasyonunda sıkıntı çeken dizde tam fonksiyon kazanmanın zor olduğu durumlardır.”

Kliniklerinde ön çarpraz bağ operasyonunun çok sık olarak uygulandığını, ancak çoklu bağ yaralanmalarının çok karşılaşılan durum olmadığını vurgulayan Opr. Dr. Sever, sözlerini şöyle tamamladı:

“Hastanemizde gerçekleştirdiğimiz bu ameliyat ‘artroskopik tek seansta çoklu bağ tamiri ameliyatı’ olarak adlandırılmaktadır. Hasta yeniden sağlığına kavuşarak, eski işine ve normal hayatına dizinde herhangi bir kusur kalmayarak dönmüştür.

Acil müdahale sonrasında ilk 3 haftada erken bağ tamiri ameliyatı yapılması önerilmektedir. Bu zamanın uzadığı durumlarda rehabilitasyona rağmen sonuçların iyi olmadığı görülmüştür. Bu nedenle hastanın ilk 3 haftada kalıcı tedavisi gerekmektedir.”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKİLLERİ -NURCAN AYNA “BU SIKINTIYI ÇEKEN HERKESE NAKİL OLMAYI  ALLAH NASİP ETSİN”  -EMİNE DEĞİRMENCİ: “AĞABEYİM BÖBREĞİNİ VERECEĞİNİ  SÖYLEYİNCE İNANMADIM”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKİLLERİ -NURCAN AYNA “BU SIKINTIYI ÇEKEN HERKESE NAKİL OLMAYI ALLAH NASİP ETSİN” -EMİNE DEĞİRMENCİ: “AĞABEYİM BÖBREĞİNİ VERECEĞİNİ SÖYLEYİNCE İNANMADIM”

Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde gerçekleştirilen başarılı operasyonlarla iki hastaya yakınlarından alınan böbrek nakledildi.

Osmaniyeli Nurcan Ayna (32) annesi Sebiha Ayna’nın (49), Kahramanmaraşlı Emine Değirmenci (30) ağabeyi Harun Değirmenci’nin (40) bağışladıkları böbreklerle Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde yeniden hayata tutundu.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Başhekimi Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, organ nakli merkezinde iki başarılı nakil gerçekleştirildiğini belirterek, “Umutlarının bittiği bir anda insanlara yeniden umut olabilmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Sadece Gaziantep değil, bölge insanımıza hizmet vermekten gurur duyuyoruz” dedi.

Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence de iki genç insana ailelerinin verdiği böbreklerin nakledildiğini anımsatarak, bağışlanan her organın hayata açılan yeni bir umut kapısı olduğunu ve hayata yeniden umutla bakan her hastayla birlikte de gururlarının arttığını söyledi.

HASTALARIN MUTLULUĞU

Nurcan Ayna, 3 yıl önce rahatsızlandığını ve tetkiklerde böbreklerinde küçülme olduğunun saptandığını bildirdi.

Adana’da ilaç tedavisine başlandığını, ancak 9 ay önce ilaçların yeterli olmadığı ve diyalize girmesi gerektiğinin bildirildiğini anlatan Ayna, “Diyalize girmek istemedim. Bunun üzerine böbrek nakli yaptırmam gerektiği söylendi. Nakil için araştırmaya yapmaya başlayan aileme, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi önerildi. Basından da Organ Nakli Merkezi’nin başarılı ameliyatlarını izleyen ailem,  hiç düşünmeden Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne geldi” diye konuştu.

“Annem naklin gerektiğini duyduğu anda hiç düşünmeden böbreğini vermek istediğini söylemişti” diyen Ayna, şöyle devam etti:

“Özel Sani, Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne geldiğimde doktorumuz Doç. Dr. Necmettin Güvence bizi çok güzel karşıladı. Bu esnada 6 yıl önce Ankara’da nakil yaptığı bir hastanın da kontrole Gaziantep’e geldiğini görünce kesinlikle doğru bir tercih yaptığımızı düşündüm. 6 kardeşiz. 16 yaşındaki kardeşim ‘eğer annemin böbreği uymazsa ben böbreğimi veririm sen üzülme’ diyordu. Ama şükürler olsun annemin böbreği uydu. Annemin sayesinde kurtuldum. Allah annemden razı olsun. Bu sıkıntıyı çeken herkese nakil olmayı Allah herkese nasip etsin, herkes kurtulsun. Sürekli diyet yaparak yaşıyordum. Yiyemediğim yemekleri çok özledim. Bundan sonra dilediğim gibi yiyip, içebileceğim.”  

Kızına böbrek nakli yapılmasından çok mutlu dolduğunu bildiren anne Sebiha Ayna ise duygularını şöyle dile getirdi:

“Osmaniye çok yakın olduğu için ulaşımda hiçbir sıkıntı yaşamadık. Hiçbir ödeme yapmadan kızım da ben de gayet sağlıklı bir şekilde evimize gidiyoruz. Buradan tüm annelere, babalara ve kardeşlere sesleniyorum. Lütfen herkes organ bağışında bulunsun ve pek çok can kurtulsun.”

EMİNE DEĞİRMENCİ

Böbrek nakli yapılan diğer hasta Emine Değirmenci de 12 yıl önce görememe, baş ağrısı ve burun kanaması şikayetleriyle gittiği sağlık kuruluşunda tansiyonunun çok yüksek çıkması üzerine Ankara’ya sevk edildiğini ve yapılan tetkikler sonucu hemen diyalize alındığını kaydetti.

O zaman 18 yaşında olduğunu vurgulayan Değirmenci, yaşadıklarına değinerek, şunları anlattı:

“O günden sonra benim için çok sıkıntılı süreç başladı. Ankara’dan Kahramanmaraş’a Kahramanmaraş’tan Adana’ya Gaziantep’e gidip geldim. 4 kardeşin küçüğüyüm. 10 yıl önce babam, annem ve ağabeylerim böbreklerini vermek istediler. Ancak ağabeylerimle dokularımızın uymasına rağmen bir takım sağlık sorunları nakle izin vermedi. Diyalize girmekten damarlarım genişlemişti. Haftada 3 gün 4’er saat diyalize girdiğim için sürekli iş değiştirmek zorunda kalıyordum, izin almada problem yaşıyordum. Kateterimde sorun çıktığı için tekrar kateter takılması gerekiyordu.

Ailem de sıkıntılarımı yaşıyordu. Ağabeylerim tekrar böbreklerini vermek isteyince inanamadım. Hemen Sani Konukoğlu Hastanesi’ne geldik. Doktorumuz Doç. Dr. Necmettin Güvence çok pozitif bir şekilde karşıladı bizi. Dokularımız yüzde 100 uyunca hemen nakil için işlemleri başlattık. 12 yıl sonra artık diyaliz yok. Doktorumuz, hemşirelerimiz sürekli bizlerle ilgileniyor. Herkese çok teşekkür ederim. Aklımdan eve gidince neler yapacağım, neler yiyebileceğim geçiyor. Oysaki diyaliz nedeniyle ertesi gün için bile plan yapamıyordum. Herkese çok teşekkür ederim.”

Kardeşine böbreğini veren 2 çocuk babası Harun Değirmenci ise çevresindekilerden gelen  “yaşın genç, böbreğini verme. Kardeşin diyalize giriyor. Sana yazık” gibi sözleri dikkate almadığını söyledi.

Sağlık sorunları yaşanmasaydı 10 yıl önce kardeşine böbreğini vereceğini hatırlatan Harun Değirmenci, sözlerini şöyle tamamladı:

“Toplumumuzda organ nakliyle ilgili yanlış bir inanış var. Din görevlisiyim ve organ naklinin dinen hiçbir sakıncası olmadığı konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın fetvası var. Bence bu en büyük hayırdır. Gaziantep’te böyle bir merkezin hizmet vermesi, bölgemiz açısından büyük kazanç. Yıllardır yaşadığımız sıkıntıdan kurtulduk. Allah burayı yaptırandan da, hizmet verenlerden de, doktorlardan da razı olsun.”   

KADAVRADAN BÖBREK NAKİLLERİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE, İKİ HASTA DAHA HAYATA YENİDEN TUTUNDU -HASAN YILDIRIM: “ÇOCUKLARIMLA GÖNLÜMCE OYNAYABİLECEĞİM”

KADAVRADAN BÖBREK NAKİLLERİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE, İKİ HASTA DAHA HAYATA YENİDEN TUTUNDU -HASAN YILDIRIM: “ÇOCUKLARIMLA GÖNLÜMCE OYNAYABİLECEĞİM”

-HATİCE BORÇALAN: “OĞLUM 18 YAŞINA GELDİĞİMDE BÖBREĞİMİ

BANA VERECEĞİNİ SÖYLÜYORDU. AMA GEREK KALMADI”

Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde kadavradan gerçekleştirilen başarılı böbrek nakilleriyle iki hasta daha hayata tutundu.

Adıyamanlı olan ancak yaşamını Gaziantep’te sürdüren öğretmen Hasan Yıldırım (35) ile Kahramanmaraşlı hemşire Hatice Borçalan (36), hayata yeniden gülümseyerek bakabilmenin mutluluğunu yaşıyor.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Başhekimi Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, Organ Nakli Merkezi’nde bir öğretmen ve bir hemşireye, Kilis’te beyin ölümü gerçekleşen hastadan alınan böbreklerin nakledildiğini söyledi.

Nakillerin başarıya ulaşmasından hasta ve hasta yakınları kadar  Özel Sani Konukoğlu Hastanesi olarak kendilerinin de büyük mutluluk duyduğuna dikkati çeken Dr. Yıldırım, “Merkezimizde 6 ayda yapılan 22 böbrek naklinin 12’si, yani yüzde 55’i kadavradan gerçekleştirildi” dedi.

Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence ise kadavradan organ naklinde dil, din, cinsiyet, zengin - fakir ayrımı yapılmaksızın, tıbbi kriterler gözetilerek nakil yapıldığını anımsattı.

Doç. Dr. Güvence, “İki hastamızdan öğretmen Hasan Yıldırım’ın toplumu aydınlatacak, bilgilendirecek biri olması, meslektaşımız Hatice Borçalan’ın ise topluma sağlık alanında hizmet sunması benim için son derece anlamlı. Öğretmenimiz ve hemşiremizin ikinci hayatlarında da başarılı hizmetler vermelerini dilerim” diye konuştu.

“Hastalarımız çok şanslı. Bu hastaneyi kuranlardan yönetenlere kadar herkese hastalar adına teşekkür ediyorum” diyen Doç. Dr. Güvence, hastalardan hiçbir ek ücret alınmadığını ve nakil gerçekleştirilen hastaların tamamının yaşadığını söyledi.

HASTALARIN SEVİNCİ

Öğretmen Hasan Yıldırım, 4 yaşında böbreklerinde taş olduğunun anlaşıldığını ve 25 yıl ilaçlı tedavi gördüğünü, ancak 2005 yılında 2 böbreğinin de iflas ettiğinin anlaşıldığını belirtti.

Bunun üzerine diyalize girmeye başladığını, bir süre önce de Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Nefroloji Uzmanı Dr. Erkan Mahsereci’nin ilgisiyle aynı hastanenin Organ Nakli Merkezi’ne kayıt yaptırdığını kaydeden Yıldırım, şöyle devam etti:

“Haftada 3 gün 4’er saat diyalize giriyordum. Kaderci bir yapım var. Kayıt yaptırana kadar çevremden duyduklarımdan dolayı böbrek nakline hiç sıcak bakmıyordum. Hep ‘nakil yaptıracağıma, diyalize girerim’ diye düşünüyordum. Kaydı yaptırmaya geldiğimde Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence’nin yaklaşımı beni çok rahatlattı. Bir gece telefonum çaldı ve kadavradan böbrek çıktığı için hastaneye gelmem istenildi. Ne olur ne olmaz diye hep kendime ‘olursa iyi olur, olmazsa da ne yapalım’ diye telkinde bulunuyordum.

Naklin gerçekleşmesi sonrasında hayatımı yeniden düzenliyorum. Artık diyaliz yok. Her diyalizden sonra kendimi 15 – 20 kilometre koşmuş kadar yorgun hissediyordum. 4 çocuğum var. Artık onlarla gönlümce oynayabileceğim, istediğim kadar zaman geçirebileceğim. Aldığım hizmetin tarifi yok. Herkesten Allah razı olsun. Ben bir öğretmenim, artık okulumda ve çevremde insanların organ bağışı konusunda bilinçlenmesi için çaba göstereceğim.”

KABUS SONA ERDİ

Kahramanmaraşlı hemşire Hatice Borçalan ise 14 yıldan beri böbrek hastası olduğunu, bir yıllık ilaç tedavisinin ardından diyalize girmeye başladığını bildirdi.

Borçalan, 13 yıl önce nakil için Ankara’da kayıt yaptırdığını ve o tarihten beri de diyalize girdiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu süreçte birkaç kez ölümle yüz yüze geldim. Bir çocuğum var. Sıkıntılarla geçen 13 yılın ardından Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Organ Nakli Merkezi’nin hizmet vermeye başladığını öğrendim ve 3 ay önce kayıt yaptırdım. Haftada 3 gün 4’er saat diyalize giriyordum. Umudumu kesmiştim ve ‘artık bana böbrek çıkmaz’ dediğim bir zamanda Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nden arandım ve kadavradan böbrek çıktığının haberini aldım.

Heyecandan ne yapacağımı şaşırdım. Elimde telefonla oda, oda dolaşmaya başladım. Eşimi aradım ve hemen yola çıktık. Hastaneye geldiğimizde o kadar sıcak ve samimi karşılandık ki, umarım böbrek bana uyar ve burada ameliyat olurum diye düşündüm. Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence, ismi gibi güven veren bir doktor. Böbreğin bana uyduğu ve naklin yapılacağı söylendiğinde inanamadım. Adeta rüyada gibiyim.”

“O kadar büyük sıkıntılar yaşadım ki, anlatılır gibi değil. Eşim hep destek oldu ama oğlum beni her zaman hasta halimle gördü” diyen Borçalan, duygularını şöyle dile getirdi:

“Oğlum, ‘18 yaşına geldiğimde böbreğimi sana vereceğim’ diyordu. Çok şükür gerek kalmadı. Böbreğimin olduğunu düşünmek çok güzel bir duygu. Haftada 3 gün diyalize giriyordum. Artık boş zamanım olacak ve oğluma yeterince zaman ayırabileceğim.”

Emel Ersoy da (33) ablasının yıllardır böbrek rahatsızlığı dolayısıyla tatillerini tedavilerine ayırdığını ve aylarca ailesinden ayrı kaldığı dönemleri yaşadığını kaydetti.

Emel Ersoy, ablasının artık ailece tatil yapabilecek olmasına sevindiğini, kendilerine bu mutluluğu yaşatan herkese teşekkür ettiklerini bildirdi.

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE KADAVRADAN ORGAN NAKLİ -NAİM BAHÇECİOĞLU: “ALLAH’IN BUGÜNÜNE ŞÜKÜRLER OLSUN” -DOÇ. DR. NECMETTİN GÜVENCE: “PİYANGO GİBİ BÖBREK NAKLİ”

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE KADAVRADAN ORGAN NAKLİ -NAİM BAHÇECİOĞLU: “ALLAH’IN BUGÜNÜNE ŞÜKÜRLER OLSUN” -DOÇ. DR. NECMETTİN GÜVENCE: “PİYANGO GİBİ BÖBREK NAKLİ”

Antakyalı Naim Bahçecioğlu’na Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde kadavradan böbrek nakli yapıldı.

Naim Bahçecioğlu (65), 11 yıl önce böbreklerinden rahatsızlandığını ve 5 yıl Adana’da tedavi gördüğünü, ancak sonuç alınamadığını söyledi.

Bunun üzerine diyalize girmeye başladığını belirten Bahçecioğlu, “O dönemde Antalya, Ankara gibi merkezlerde organ nakli için başvuruda bulundum. Herhangi bir sonuç alamayınca yakınlarımın önerisiyle 5 ay önce Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne kadavradan nakil için başvurdum” dedi.

ŞÜKÜRLER OLSUN

Naim Bahçecioğlu, bir gece Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nden arandığını ve kadavradan böbrek nakli için hastaneye gelmesinin istenildiğini kaydederek, şöyle devam etti:

“11 yıldan ve bu kadar başvurudan sonra inanamadım. Daha önce çocuklarım böbreklerini vermek istediler. Ancak hepsinin aileleri olduğu için onlara kıyamadım ve istemedim. Allah’ın bugünlerine şükürler olsun. Artık diyaliz yok. Her diyalize gidiş geliş benim için çok büyük sıkıntıydı. Allah doktorumuz Doç. Dr. Necmettin Güvence’den ve hemşirelerden razı olsun.”

Eşi Naim Bahçecioğlu’nun yanından hiç ayrılmayan Haciba Bahçecioğlu (65) da “Eşim diyalize girdiği dönemde çok sıkıntılar yaşadı. Burada herkes bize çok iyi davrandı. Bugünleri görebilmek için çok bekledik. Şükürler olsun” diyerek mutluluğunu dile getirdi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdür Yardımcısı ve Başhekimi Dr. Yusuf Ziya Yıldırım ise Organ Nakli Merkezinin yalnız Gaziantep için değil, bölge için de umut olduğuna dikkati çekerek, “Her nakille mutluluğumuz atıyor. Verdiğimiz kaliteli sağlık hizmetinin yerini bulmasından dolayı gururluyuz” diye konuştu.

PİYANGO GİBİ…

Operasyon için, “Piyango Gibi” tanımlamasını yapan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence, bunu şöyle açıkladı:

“Adana’da 13 yaşında beyin ölümü gerçekleşen ve organları bağışlanan kadavranın dokuları Organ Nakli Merkezimize kayıtlı hastalarımızdan Antakyalı 65 yaşındaki Naim Bahçecioğlu’na 6/6 gibi tam bir uyum gösterdiğinden, kurallar gereği böbreğin birisi bize teklif edildi. Bu oldukça nadir bir durumdur. Yılda ancak 1-2 kez rastlanabilen tam uyum durumu tam bir piyango gibidir. Bu da hastamıza isabet etmiştir.

Bunun üzerine hastamızı çağırarak hastanemizde Organ Nakli Merkezimiz tarafından böbrek naklini gerçekleştirdik. Nakil sonrası ilerlemiş yaşına rağmen hastamız hiçbir tıbbi sorun yaşamamıştır. Böylece 13 yaşındaki kadavranın tüm dokuları 65 yaşındaki hastamızla uyum göstererek, adeta bu hastamıza piyango gibi bir olay vuku bulmuştur. Hastamızın sağlığına kavuşmasının mutluluğunu yaşarken, kadavra sahiplerine bu duyarlılıkları dolayısıyla minnet duygularımızı iletir, acılarını paylaşırız.”

RAMAZAN AYINDA BESLENME -BESLENME VE DİYET UZMANI GÜLEN ALPAYDIN: -“HAVALAR SICAK, GÜNLER UZUN. ORUÇ TUTANLAR YETERLİ VE DENGELİ BESLENMELİ, DİKKATLİ OLMALI”

RAMAZAN AYINDA BESLENME -BESLENME VE DİYET UZMANI GÜLEN ALPAYDIN: -“HAVALAR SICAK, GÜNLER UZUN. ORUÇ TUTANLAR YETERLİ VE DENGELİ BESLENMELİ, DİKKATLİ OLMALI”

Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gülen Alpaydın, bu yıl Ramazan ayının uzun yaz dönemine denk geldiğine dikkati çekerek, “Havalar sıcak, günler uzun. Oruç tutanlar yeterli ve dengeli beslenmeli, dikkatli olmalı” dedi.

Alpaydın, sahur ve iftar arasındaki sürenin ortama 15-16 saat olduğunu anımsatarak, yeterli ve dengeli beslenme düzenini korumak için oruç tutan herkesin mutlaka sahura kalkması gerektiğini söyledi.

Susamaya neden olmayacak, hafif, bol lifli, kızartma kavurma, hamur işleri gibi yağlı yiyecekleri içermeyen beslenme programı ayarlanması ve kesinlikle sahurun atlanmaması gerektiğini kaydeden Alpaydın, “Bu şekilde ertesi gün oluşabilecek halsizlik, yorgunluk gibi olumsuz durumların da oluşmasına engel olunacaktır” diye konuştu.

SAHUR UYARISI

Kronik hastalıkları olanlar, hamile ve emziren kadınlar ile 12-18 yaş arası bireylerin doktora danışmadan oruç tutmamasını öneren Alpaydın, şöyle devam etti:

“Ramazan ayında iftar ve sahur arasına ara öğün katılarak öğün sayısının 3-4 olarak tutulmaya çalışılması gerekir. Özelikle bu dönemde yapılan beslenme hataları olarak, sahura kalkamadan, gece yemek yiyerek yatmak, hızlı ve aşırı yemek yemek, sahurda posasız ve ağır besinlerin tüketimi, az su içilmesi ve fiziksel aktivite azlığı gösterilebilir. Sahura kalkmadan, gece yemek yiyerek yatmak durumunda uzun süre aç kalınarak vücut 'kıtlık' durumuna sokulmaktadır. Kıtlığa giren vücutta yağ, su ve kas kaybı ve bazal metabolizma hızında yavaşlama olmakta, ayrıca alınan her besin vücutta yağ olarak depolanmaktadır.

Ramazan ayında uzun süreli açlığa bağlı olarak kan şekerinin düşmesi sonucu çoğu kez hızlı ve fazla miktarda besin tüketilir. Hızlı besin tüketimi mide asidinin yemek borusuna kaçması olarak tanımlanan reflüye ve kabızlık gibi sağlık problemlerine neden olabilir. Reflüyü önlemek için kahve, kakao, çikolata gibi aşırı kafein alımından kaçınmak, yağlı yiyeceklerden uzak durmak ve yemeği yer yemez yatmamak gerekir.

Bunun dışında kabızlık problemi çekenler için posalı besinlerin daha fazla tüketilmesi önerilir. Bunun için de meyve ve sebze tüketiminin artırılması, ekmek olarak kepek veya çavdar ekmeğinin kullanılması ve özellikle su tüketiminin artırılması gerekir.”

İFTARDA NE YAPMALI

İftara çorbayla başlanıp 10-15 dakika ara verildikten sonra, ana yemeğe geçilmesini öneren Alpaydın, Ramazan ayında oruç tutarken beslenmeye daha çok özen gösterilmesi ve yağlı yiyeceklerden kaçınılması uyarısını yaptı.

“Yemeklerin ağır olmamasına, az yağlı olmasına ve yağda kızartılmadan yapılmış yiyeceklerin seçilmesine, sık aralıklarla az yemek tüketilmesine dikkat edilmeli” diyen Alpaydın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sahurda posasız ve ağır besinlerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Hafif bir kahvaltı yapılmalı, şeker içeren basit karbonhidratlar kan şekerinin aniden düşmesine neden olduğu için tercih edilmemeli. Protein içeren besinler süt, yumurta, peynir gibi, uzun süre tok tutucu özelliğinden dolayı tercih edilmeli. Tuzlu ve salamura besinler, susamaya neden olacağından tüketilmemeli.

Az su içilmesi Ramazan ayında gözlenebilen en önemli beslenme yanlışlarındandır. Özelikle yemekten önce sıvı almaya özen gösterilmeli. Gün boyunca kaybedilen sıvı miktarı fazla ve bunun yerine konulması gerekir. Sıvı olarak limonata, taze sıkılmış meyve suyu, komposto tüketilebilir. Sıvı ihtiyacı bireysel özelliklere göre değişkenlik gösterse de yaz aylarında ortalama 2-2.5 litre sıvı alınmalı. Çay ve kahve, kısıtlı olarak tüketilmeli.”

Fiziksel aktivite azlığı, uzun süreli aç kalmak, hareket azlığı, bazal metabolizma hızının yavaşlaması ve vücudun susuz kalmasının kilo alımına neden olduğunu anlatan Alpaydın, Ramazan ayı boyunca hafif yürüyüşlerin tercih edilmesi ve su kaybına neden olan çok ağır sporlardan kaçınılması gerektiğine dikkati çekti.

ÖRNEK YEMEK MENÜLERİ

Sahurda 1- 2 dilim ekmek ya da 2/5 pide ekmek, 1- 2 dilim peynir ya da 1 adet yumurta, 5- 6 adet tuzsuz zeytin veya 1adet ceviz, domates, salatalık, meyve ya da 1-2 çay kaşığı bal veya reçel tüketilebileceğini vurgulayan Alpaydın, sözlerini şöyle tamamladı:

“Sahurda 1 kâse çorba, 1 kâse yoğurt, 1 porsiyon etli sebze ya da et yemeği, 1dilim ekmek, domates, salatalık da tercih edilebilir.

İftarda 1 - 2 adet zeytin ya da hurma veya peynir, 1 kâse çorba, 1 porsiyon et yemeği ya da etli sebze yemeği, az yağlı salata, 2 -3 dilim ekmek ya da pilav veya makarna veya 1 dilim börek yenilebilir.

Ara öğün olarak 2 adet meyve, 1 su bardağı süt ya da yoğurt, bundan 1-2 saat sonra da 1 kâse meyve kompostosu ve gece yatarken süt alınabilir.”

SANKO TRİKONFEX FUARI’NDA

SANKO TRİKONFEX FUARI’NDA

Sanko Tekstil İşletmeleri ve Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, Gaziantep Ortadoğu Fuar Merkezi’nde dün açılan Triko, Triko İpliği, Konfeksiyon ve Yan Sanayi Fuarı’nda (TRİKONFEX) stant açtı.

Sanko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Adil Sani Konukoğlu, Sanko Tekstil İşletmeleri standında, Vali Süleyman Kamçı ve diğer ziyaretçilere ürünlere ilişkin bilgi verdi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi standında ise ziyaretçilerin kan şekeri ve tansiyonları ölçüldü, hastanede sunulan sağlık hizmetlerine ilişkin bilgi aktarıldı.    

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ -MAKBULE SOLMAZ: “NAKİL YAPILINCAYA KADAR ÇEKTİKLERİMİ  BİR ALLAH BİR BEN BİLİRİM. ORGANLARIM CANDA CAN OLSUN”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ -MAKBULE SOLMAZ: “NAKİL YAPILINCAYA KADAR ÇEKTİKLERİMİ BİR ALLAH BİR BEN BİLİRİM. ORGANLARIM CANDA CAN OLSUN”

Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde gerçekleştirilen başarılı bir operasyonla annesi Perişan Solmaz’ın böbreği nakledilen 23 yaşındaki Makbule Solmaz, “Nakil yapılıncaya kadar çektiklerimi bir Allah bir ben bilirim. Benim de organlarım canda can olsun” dedi.

Şanlıurfalı olan ancak Gaziantep’in Nizip’te yaşamını sürdüren Makbule Solmaz, 11 yaşındayken böbreklerinden birini taşın çürütmesi sonucu kaybediyor. Diğer böbreğinde de taş olan Makbule Solmaz Gaziantep’te tedavi oluyor. İlaçlarla hayatını sürdüren Solmaz’a ilaçlar da etkili olmayınca, diyalize girmesi gerektiği söyleniyor.

“11 yaşından beri böbrek hastasıyım. Yaşadıklarımı bir Allah, bir de ben bilirim” diyen Solmaz, şöyle devam etti.

“Bu hastalık yüzünden ne okuluma gidebildim, ne istediğim gibi yemek yiyebildim, ne de gelişimim normal oldu. İlk rahatsızlandığımda annem üzülmememi ve böbreğini bana vereceğini söyledi. Ancak naklin nasıl yapılabileceğini kimse bize anlatmadı. Çok sıkıntılar yaşadım. Allah önce annemden, sonra bu hastaneyi yaptıranlardan razı olsun. Doktorumuz Doç. Dr. Necmettin Güvence, hemşirelerimiz herkes bizim için şans. Bana ikinci bir şans veren herkese çok teşekkür ederim. Bundan sonra dilediğimce yaşayabileceğim. Ben de organlarımı bağışlamak istiyorum. Bu hastalığın yarın kime zarar vereceği belli olmaz. Toprağa karışacağına canda can olsun.”

Kızına bir böbreğini veren Perişan Solmaz ise “Şu anda kendimi çok iyi hissediyorum. Herkese buradan bir çağrı yapmak istiyorum. Lütfen anneler, babalar, kardeşler kimin ihtiyacı varsa, organlarını bağışlasınlar” diye konuştu.

Çok sıkıntılar çektiklerini, ancak şanslı olduklarını vurgulayan Perişan Solmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şanslıydık, çünkü kızımla dokularımız uydu. Ancak bizim kadar şanslı olmayanlar da var. Onları düşünerek herkesi organ bağışında bulunmaya çağırıyorum. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Organ Nakli Merkezi açılmış olmasa maddi imkansızlık nedeniyle nakil yaptıramayacaktık. Herkesten Allah razı olsun.”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence de “Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi olarak gerçekleştirdiğimiz her böbrek nakli bizim için ayrı bir mutluluk kaynağı” diyerek sevincini dile getirdi.

Doç. Dr. Güvence, daha çok hastaya ulaşarak, yaşamlarını yeniden kurabilmelerine yardımcı olmayı amaçladıklarını bildirdi.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE KADAVRADAN BÖBREK NAKLİ -15 YILLIK DİYALİZ HASTASI EMİNE KAYA: “ŞAKA GİBİYDİ AMA GERÇEK”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE KADAVRADAN BÖBREK NAKLİ -15 YILLIK DİYALİZ HASTASI EMİNE KAYA: “ŞAKA GİBİYDİ AMA GERÇEK”

Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, kadavradan böbrek nakli yapılan 15 yıllık diyaliz hastası Emine Kaya, “15 yıllık diyalizin ardından böbrek naklinin yapılacağının söylenmesi şaka gibiydi ama gerçek oldu” dedi.

Emine Kaya, (35), 19 yaşında rahatsızlandığını ve böbreklerinin yanlış ilaç kullanımı nedeniyle iflas ettiğini söyledi.

Kaya, 20 yaşında diyalize girmek zorunda kaldığını belirterek, “İk iki yıl koma halinde diyalize girdiğim için diyalizle ilgili bir şey hatırlamıyorum. 6 yıl boyunca haftada 3 gün 4 saat diyalize girdim. 28 kiloya düştüm, mamayla beslenmek zorunda kaldım” diye konuştu.

Daha sonra 1 yıl boyunca haftada 6 gün 4’er saat diyalize girdiğini ve bu süreçte geçici olarak görme kaybı yaşadığını anlatan Kaya, şöyle devam etti:

“Çilem bitmemişti. Sonraki 6 yıl boyunca haftada 4 gün 4’er saat diyalize girdim ve çok sıkıntı çektim. Daha önce Antalya’da kadavra kaydı yaptırmıştım. 7 yıl önce kadavradan böbrek nakledilecekti. Ancak maddi nedenlerden dolayı nakil yaptıramadım. Ardından İstanbul’da kadavra kaydı yaptırdım.

Gaziantep’te Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Organ Nakli Merkezi’nin açıldığını duyunca kaydımı hemen buraya aldırdım. Kayıt yaptırdıktan 2 ay sonra bir gece Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nden arandım ve kadavradan böbrek nakli yapılacağını öğrendim.

ŞAKA GİBİ

“Bir gece hastaneden aranıp, nakil için böbrek bulunduğu söylendiğinde, 15 yıllık diyalizden sonra bana şaka gibi geldi” diyen Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ancak buradaki hemşireleri tanıdığım için bilginin doğru olduğunu anladım ve bir taksiye atlayıp hastaneye geldik. 6 aday belirlenmişti. Sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim önce. Ama bu bir şanstı ve bana güldü. Bu hastane ve Organ Nakil Merkezi biz hastalar için bir hediye.

Doç. Dr. Necmettin Güvence Ankara’da yıllarca organ nakline emek vermiş, babacan, deneyimli ve soyadı gibi hastalara güven veren biri. Bu hastane ve Organ Nakli Merkezi bize hayat verdi. Bu hastanede daha önce nakil yapılan hastaların hiçbir sıkıntı yaşamadığını duymuştum.

Böbrek naklimin burada yapılmasından son derece memnunum. Bana böbrek nakli yapılmasından sonra diyalize birlikte girdiğim pek çok hasta kaydını buraya aldırdı. Yıllarca ne istediğimi yiyebildim, ne de gönlümce su içebildim. Tüm bunlara rağmen şu anda çok mutluyum. Allah organ bağışı yapanlardan razı olsun.”

Anne Hamiyet Kaya (55) ise “Organ bağışı konusunda duyarlı olunmalı. İnsanlar organlarını bağışlasın ki, pek çok hayat kurtulsun” sözleriyle mutluluğunu dile getirdi.

HEMODİYALİZ MERKEZLERİNE ÇAĞRI

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence de gerçekleştirdikleri nakillerle pek çok hastaya umut olduklarını bildirdi.

Nakillerin yarısından fazlasının kadavradan gerçekleştirilmesinin kendileri için ayrı bir mutluluk olduğuna dikkati çeken Opr. Dr. Güvence, “Çünkü bölgenin ve Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Nakillerimizle umut olmaya devam edeceğiz”  diyerek, gururunu yansıttı.

Hemodiyaliz merkezleri yöneticilerine de seslenen Doç. Dr. Güvence, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Hemodiyaliz merkezleri yöneticilerinden diyaliz hastalarını organ nakline yönlendirmelerini ve hazırlamalarını istiyoruz. Şu anda Türkiye’de 70 bin dolayında hemodiyaliz hastası var ve bu havuza her yıl 8 – 10 bin yeni hasta ekleniyor. Hemodiyaliz merkezlerinden, hastalarının sağlıklı bir hayat sürmeleri adına bunu diliyoruz.”

Opr. Dr. Güvence, 4 ayda, yüzde 70’i kadavradan olmak üzere 20 böbrek nakli gerçekleştirdiklerini, bu sayının ortalamaların üzerinde olduğunu da sözlerine ekledi.   

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdür Yardımcısı ve Başhekimi Dr. Yusuf Ziya Yıldırım ise organ nakil merkezinde gerçekleştirilen her nakille gurur ve mutluluklarının bir kat daha arttığını, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin organ naklinde bölge insanının şifa merkezi haline geldiğini ifade etti.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ FUARDA

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ FUARDA

SANKO Holding’in sağlık sektöründeki şirketi Özel Sani Konukoğlu Hastanesi, bugün açılan GAPSHOES Ayakkabı ve Yan Sanayileri Fuarı’nda ziyaretçilere sağlık hizmeti sunuyor.

Fuar alanındaki Özel Sani Konukoğlu Hastanesi standında sağlık görevlileri ziyaretçilerin ücretsiz olarak kan şekerini ve tansiyonunu ölçüyor, tanıtıcı bilgiler aktarıyorlar.

150 firmanın katıldığı ve 26 Haziran'a kadar açık kalacak fuarda, erkek ve kadın ayakkabıları ile saraciye ve teknoloji ürünleri tanıtılıyor.

KADAVRADAN BÖBREK NAKLİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ OLAN KAR:  -“ÇOK ŞÜKÜR ÇOCUKLARIMIN BÜYÜDÜĞÜNÜ GÖREBİLECEĞİM”

KADAVRADAN BÖBREK NAKLİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ OLAN KAR: -“ÇOK ŞÜKÜR ÇOCUKLARIMIN BÜYÜDÜĞÜNÜ GÖREBİLECEĞİM”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde kadavradan böbrek nakledilen Kahramanmaraşlı Murat Kar, çocuklarının büyüdüğünü görebileceği için mutlu olduğunu söyledi.

Murat Kar (37) 8 yıl önce el, ayak ve yüzünde şişme şikayeti ile doktora gittiğinde böbrek yetmezliği teşhisi konulduğunu belirterek, “Annem böbreğini vermek istedi. Böbreğin yüzde 50 uyumlu olmasına rağmen bu kez de annemin böbreklerinden rahatsız olduğu anlaşıldı ve nakil gerçekleştirilemedi” dedi.

Daha sonra Ankara’ya gittiğini ve 6 ay tedavi gördüğünü anlatan 3 çocuk babası Kar, “8 yıl diyalize girdim. Son 2 yıl çok zor geçti. Son iki yıl haftada 4 gün, günde 4 saat diyalize giriyordum. Baş ağrısı, sinirlilik, ayaklarımda yanma, uykusuzluk şikayetlerim oluyordu” diye konuştu.

“Artık iyice bunalıma girmiştim. İstediğimi yiyemiyor, istediğim kadar su içemiyordum” diyen Kar, şöyle devam etti:

“68 kilodan 112 kiloya çıkmıştım İstanbul’da bir merkeze kadavra kaydı yaptırdım. 6 ayda bir kontrole gidiyordum. Çalışamadığım için bu gidiş gelişler bizi maddi manevi çok zorluyordu. 8 yıldır kadavra çıkmayınca umudumu iyice kaybetmeye başlamıştım.

Diyaliz merkezimizin hemşiresi, Gaziantep’te Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Organ Nakli Merkezi’nin açıldığını ve istersek kaydımızı yaptırabileceğini söyledi. Babam daha önce bu hastanede anjio olduğu için burası hakkında hep olumlu izlenimlerimiz olmuştu. Kabul ettik.

Aradan bir ay kadar bir süre geçmeden kadavradan nakil için hastaneden arandım. İnanamadım. Organları bağışlanan kişiye Allah’tan rahmet dilerim. Yakınlarından Allah razı olsun. Çok şükürler olsun ki artık çocuklarımın büyüdüğünü görebileceğim.”

“HASTANEYE GÜVENDİK”

Hacer Kar (31) ise eşine uygun böbrek bulunması konusunda umudu asla yitirmediğine dikkati çekerek, “Tedavi için İstanbul’a her gidiş geliş bizim için ayrı bir sıkıntı oluyordu. Eşim çalışamadığı için bütün yük benim omuzlarımdaydı” diyerek yaşadıkları sıkıntıları anlattı.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne ilk geldiklerinde çok sıcak karşıladıklarını vurgulayan Hacer Kar, duygularını şöyle dile getirdi:

“Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence ve Nefroloji Uzmanı Dr. Erkan Mahsereci bize güven verdi. Gerek doktorlarımız, gerekse hemşirelerimiz her türlü yardım ve kolaylığı sağladı. Yakınımızda böyle bir merkezin açılmış olması sadece bizim için değil, bizim durumumuzdaki herkes için büyük bir nimet. Herkese çok teşekkür ederiz.”

Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence de, 3 çocuk sahibi bir babanın gerçekleştirilen böbrek nakliyle hayata yeniden gülen gözlerle bakabilmesinin, Kar ailesi kadar kendileri için de mutluluk ve gurur vesilesi olduğunu bildirdi.

KARNE PSİKOLOJİSİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ PSİKİYATRİ UZMANI DR. PAMUKÇU: -“KARNESİNDEKİ NOTLARI DİKKATE ALMADAN, ÇOCUĞUN KOŞULSUZ SEVİLDİĞİNİ EN SICAK VE SAMİMİ ŞEKİLDE ONA HİSSETTİRMELİYİZ”

KARNE PSİKOLOJİSİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ PSİKİYATRİ UZMANI DR. PAMUKÇU: -“KARNESİNDEKİ NOTLARI DİKKATE ALMADAN, ÇOCUĞUN KOŞULSUZ SEVİLDİĞİNİ EN SICAK VE SAMİMİ ŞEKİLDE ONA HİSSETTİRMELİYİZ”

-“ÇOCUKLARIMIZI DÜNYAYA BAŞARILI OLUP BİZİ EN İYİ ŞEKİLDE TEMSİL

ETMELERİ İÇİN DÜNYAYA GETİRDİĞİMİZİ BİLMELİYİZ”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Nüket Pamukçu,  karne alacak çocukların hassas bir süreç yaşadıklarını anımsatarak, aileleri çocuklarına karşı dikkatli ve duyarlı olmaya çağırdı.

Dr. Pamukçu, “Karnesindeki notları dikkate almadan, çocuğun koşulsuz sevildiğini en sıcak ve samimi bir şekilde ona hissettirmeliyiz” dedi.

Karne alacak çocukların yanı sıra, anne ve babaların, hatta dedelerin, ninelerin de heyecanlı olduklarını belirten Dr. Pamukçu, ancak son yıllarda bu heyecanın yerini kaygı ve korkunun aldığına dikkati çekti.

“Peki, ne oldu da bu karne günleri heyecan yerine kaygı ve korkuya dönüştü” diye soran Dr. Pamukçu, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Artık çocukların İlköğretim 1. sınıftan itibaren yarışa hazırlandığı, okuldan çok dershanelere gittiği, sosyal ve duygusal gelişimlerinin yetersiz olduğu, sadece akademik gelişimin bu kadar yüceltilmesinin nedeni nedir? Kendi ruh durumunu kontrol altına alamayan anne-babalar, çocuğunu kendi kaygılarına kurban ve test eden veliler artık çok yaygın hale gelen bir durum olarak gözlenmektedir.”

NELER YAPABİLİRİZ

Bu duruma karşı çocuğun koşulsuz sevildiğinin ona hissettirilmesi gerektiğini anlatan Dr. Pamukçu, neler yapılabileceğini şöyle sıraladı:

  • Fazla beklenti, öğrencide kaygı yaratır. Harika çocuk imajını kafamızda oluşturmamamız gerekir. Çocuğun kötü bir karnesi olabilir, ama kötü davranışlarının olmadığı göz önüne alınmalı ve çocuğun iyi yönleri ön plana çıkartılmalıdır.
  • Başka çocuklarla kıyaslamak özgüveni ve benlik algısını olumsuz etkiler. Çocuk sevilmediği hissine kapılabilir. Çocuğun karnesine bakarak çocuk hakkında kişilik analizi yapmamamız gerekir ( "bu çocuk adam olmaz” vs gibi).
  • Çocuğunuzun karnesi, onun kişiliğinin göstergesi değil, okul başarısının göstergesidir. Karne sadece öğrencinin sonucu değil, öğrencinin yaşam ağındaki herkesin sonucudur.
  • Karnelerin amacı, günahların derecesi ve adı değildir. Ortaya konulan veya konulamayan akademik performansın göstergesidir. Maddi ödülleri abartmadan kullanmalıyız. Mesela ilköğretim çağındaki bir çocuğa pahalı bir ödül almak, karnenin bedeli olarak yorumlanabilir. Onun yerine manevi ödüller (gurur duymak, benim için değerlisin, karne sonucu kötü olsa da benim için koşulsuz seviliyorsun) gibi ödüller tercih edilmeli.
  • Aynı zamanda tatilde anne babanın çocukla beraber geçirmesi de aile içi ilişkilerde yapıcı etkiye sahip olmaktadır. Beraber geçirilen ortak zaman çocukta da önemliyim duygusunu arttırır. Aynı zamanda önemli konularda konuşulması imkânını yaratır. Bu nedenle ailenin tüm üyelerinin ortak zaman geçirmesi çok önemlidir.
  • Tatil için ortak kararlar ile plan yapmalı, beraber geçirilecek zaman arttırmalıyız. Bunun dışında çocuktan bir ebeveyn olarak beklentilerimizi netleştirmeliyiz. Onun potansiyelini çok iyi bilmeliyiz. Yani çocuğumuzu tanımalıyız. Uzmanlardan, eğitim ve danışmanlık merkezlerinden testler ve çalışmalar yaparak güçlü yönlerini ortaya çıkartarak o yönlerini güçlendirmek için çalışmalar yaratmalıyız.
  • Karne, çocuğumuzun bize verdiği değeri, sevgiyi önemi ölçmez. Velilerin en büyük sorunu işte budur. Karne sonucu kötü geldiğinde bunu nankörlük ve vefasızlık olarak algılamalarıdır. Karnelerin sadece yeni bir karar alma, yöntem geliştirme ve fark etme olduğunu hatırlamak gerekir.
  • Karne sonuçlarına bakarak, önce “NEDEN” leri cevaplamak, sonra danışman veya uzman yardımı alarak “NASIL” ları cevaplamak gerekir.
  • Karnesindeki başarısı için öğrenciler tebrik edilmeli, takdir edilmeli, fakat tamamen maddi nitelikli ödüller verilmemelidir.

ŞU SORULARI KENDİMİZE SORMALIYIZ

Bu süreçte ailelerin kendilerine bazı soruları yöneltmesi gerektiğini kaydeden Dr. Pamukçu, şöyle devam etti:

 

  • Çocuğun özgüvenini kazanması için yardımcı olduk mu, yoksa sürekli eleştirip azarladık mı? Sınavlardan düşük not aldığında oturup sorunu birlikte çözmeye çalıştık mı yoksa eleştirip yargıladık mı?
  • Çocuğa sağlıklı bir aile ortamı mı sunduk yoksa tartışma ve kavgaların olduğu, iletişimin olmadığı bir ortam mı sunduk? Bozuk plak gibi “ders çalış” demek dışında neler yaptık. Ayda bir kere okuluna gittik mi? Dershanesini takip ettik mi? Kaç öğretmeniyle telefonda görüştük? Kaç arkadaşını tanıyoruz?
  • Karnesi iyi ise sorun yok diyoruz. Peki, ruh sağlığı, özgüveni ne durumda farkında mıyız? Dersleriyle ilgilenip, ders çalışma alışkanlığı kazandırdık mı yoksa onun yerine derslerini biz mi yaptık?
  • Çocukların en iyi öğrenmeyi, nasihat şeklinde değil de model alarak yaptığını bilmemize rağmen, yapması istenen davranışlarda ona model olabildik mi?
  • Sadece para vererek, giydirerek, bir dediği iki yapmayarak görevimizi yaptığımızı sanarak, çocuğun gözüyle bakabildik mi?

 

“Eğer nota aşırı önem verirseniz, onu kıyaslarsanız, ona küserseniz, kendini değersiz hissedecek, öfke nöbetleri yaşayacaktır. Ve kendisine bu duyguları yaşatanlardan (velilerden) nefret edecektir” diyen Dr. Pamukçu, çocuğun ailelerin beklentilerini her zaman karşılayamayabileceğini ve karşılamak zorunda da olmadıklarını ifade ederek, velileri uyardı.

Dünyanın seyrini değiştiren filozofların bile sınıf tekrarı yaptıklarını ve okuldan bile atıldıklarını vurgulayan Dr. Pamukçu, “Çocuklarımızı dünyaya başarılı olup bizi en iyi şekilde temsil etmeleri için dünyaya getirmedik” diye konuştu.

 

DEVLET DİYALİZE YILDA 1,5 MİLYAR DOLAR HARCIYOR  - SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ ORGAN NAKLİ MERKEZİ BAŞKANI DOÇ. DR. NECMETTİN GÜVENCE:

DEVLET DİYALİZE YILDA 1,5 MİLYAR DOLAR HARCIYOR - SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ ORGAN NAKLİ MERKEZİ BAŞKANI DOÇ. DR. NECMETTİN GÜVENCE:

- "DİYALİZE YILDA 1,5 MİLYAR DOLAR HARCANAN TÜRKİYE'DE 70 BİNE YAKIN HASTA BÖBREK NAKLİ BEKLİYOR, KADAVRADAN ORGAN NAKLİNİ ÖZENDİRİCİ ÇALIŞMALAR YAPILMALI"

Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence, devletin diyalize yılda 1,5 miyar dolar harcadığını belirterek, "Türkiye'de 70 bine yakın diyaliz hastası böbrek nakli bekliyor. Kadavradan organ naklini özendirici çalışmalar yapılmalı, bu amaçla kamuoyu oluşturulmalı" dedi.

Doç. Dr. Güvence, Türkiye'de en çok böbrek nakline ihtiyaç duyulduğunu belirterek, "Organ bağışı yeterli olmadığı için devlet de böbrek hastaları için çok para harcıyor, hastalar iş yaşamının yanı sıra, sosyal hayattan da kopuyorlar. Diyalizin devlete yıllık maliyeti yaklaşık 1,5 milyar dolar civarında. Sağlık Bakanlığı'nın nakil konusunda teşvik edici çalışmaları var. Organ bağışı konusunda insanlarımızın daha duyarlı olmalarını bekliyoruz" diye konuştu.

Böbrek naklinde "tercihlerinin ve önceliklerinin" kadavradan nakil olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Güvence, kadavradan organ nakli konusunda hastane olarak Türkiye ortalamasının üzerinde olduklarını söyledi.

"Kadavradan böbrek naklinde Türkiye ortalaması yüzde 30, hastane olarak yakaladığımız oran ise yüzde 53. 4 ayda 15 organ nakli gerçekleştirdik. Bunların 8'i kadavradan" diyen Doç. Dr. Güvence, şöyle devam etti:

"Bu noktada iyi bir ivme yakaladık. Artırarak da devam edeceğiz. Şu anki rakamlar beklentilerimizin çok üstünde. Dünya ortalamalarına getirmeye çalışacağız. Dünyada nakillerin yüzde 80'i kadavradan yapılırken, ülkemizde bu oran yüzde 30. Eskiden kadavra olmadığı için canlıların hayatını, aile fertlerinin hayatını riske atarak, canlıdan yapmak durumundaydık. Bizim burada canlı programımız da var. Canlı da yapıyoruz ama tercihimiz, önceliğimiz ve en ideali, kadavradan nakil yapmak. Bu konudaki

çalışmalarımız devam ediyor. Hastane olarak bu anlamda da bölgeye büyük katkı sağlayacağımıza inanıyoruz."

Türkiye'de diyalize giren hasta sayısının 2015 yılına kadar 120 - 150 bin arasında olacağının tahmin edildiğini kaydeden Doç. Dr. Güvence, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bu tabloya rağmen ülkemizde gerçekleştirilen böbrek nakillerinin önemli bölümü canlıdan, yani birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü derecede kan bağı olanlardan ve eşler arasında gerçekleştiriliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, kadavra bağışı konusunda dinen bir sakınca olmadığına yönelik kararı bulunuyor. Kadavradan organ bağışının artırılması konusunda halkımızın, sağlık çalışanlarının, özellikle yazılı ve görsel basının yakın işbirliğine ihtiyacı vardır.

Kadavradan organ bağışı konusunda Adana ve Mersin'de önemli gelişmeler var. Aynı duyarlılığın Gaziantep ve bölgemizdeki diğer illerde de gelişmesini diliyoruz. Kadavradan organ bağışının kaynağı kamu ve özel hastanelerin yoğun bakım üniteleridir. Dolayısıyla bu ünitelerin teknik donanımları ve sayıları, nüfus göz önüne alınarak artırılmalıdır."

Organ nakillerinde birinci aşamanın böbrek nakli olduğunu bildiren Doç. Dr. Güvence, hastane olarak gerekli altyapıyı tamamladıktan sonra zaman içerisinde sıranın karaciğer ve kalp nakline gelebileceğini de sözlerine ekledi.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE KADAVRADAN BÖBREK NAKLİ -BÖBREK NAKLEDİLEN FATMA DOĞAN: “BARAJLARIN KAPAKLARINI AÇIN, SUSUZLUĞUM ANCAK GİDER”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE KADAVRADAN BÖBREK NAKLİ -BÖBREK NAKLEDİLEN FATMA DOĞAN: “BARAJLARIN KAPAKLARINI AÇIN, SUSUZLUĞUM ANCAK GİDER”

-DOÇ. DR. NECMETTİN GÜVENCE: “ORGAN NAKLİNDE ÇEKİM MERKEZİ

HALİNE GELİYORUZ. BU OLANAKLAR YÖRE HALKI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde kadavradan böbrek nakledilen Fatma Doğan,  “Ameliyattan sonra enişteme, ‘tüm barajların kapaklarını açın, susuzluğum ancak gider’ dedim. Allah bana bugünü de gösterdi” dedi.

Fatma Doğan (26), küçükken geçirdiği bir rahatsızlık için verilen ilaçların etkisi sonucu böbreklerinden rahatsızlandığını, Ankara’da yapılan tetkiklerin ardından böbreklerinden tedavi olmaması halinde diyalize girmesinin kaçınılmaz olduğunun bildirildiğini söyledi.

“HERŞEY BİR ANDA OLDU”

Gaziantep’e dönünce diyalize girmeye başladığını, durumunu gören annesi Cennet Doğan’ın kendisine böbreğini vermek istediğini kaydeden Doğan, “Ancak annemin böbreklerinin çok sağlıklı olmadığı ve kan grubunun uymadığı ortaya çıktı” diye konuştu.

“Bunun üzerine 4 yıl önce nakil için başvurdum. 2 yıl önce aranan böbrek bulundu ama bu kez de benim sağlık durumum nakle izin vermedi” diyen Doğan, şöyle devam etti:

“Ümitlerimin bitmeye başladığı sırada diyalize girdiğim merkezde, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Organ Nakli Merkezi’nin açılacağı haberini aldım ve gelip kadavra kaydı yaptırdım. Artık ne diyalize girecek halim kalmıştı, ne de sıra bekleyecek sabrım. Buraya bir arkadaşımla kayıt yaptırmıştık. Ona benden 3 gün önce kadavradan nakil için haber gelince hem çok sevindim, hem de bana da bir an önce çıkması için dua ettim. Bu sırada beni aradılar ve kadavradan nakil için hastaneye gelmemi istediler. Doktorumuz Doç. Dr. Necmettin Güvence’yle tanıştığımda onu çok sevmiştim. Allah ondan razı olsun. Her şey bir anda oldu. İnanamadım, hala da inanamıyorum.”

“LÜTFEN ORGANLARINIZI BAĞIŞLAYIN”

Organ naklinin Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde yapılmasından memnun olduğunu vurgulayan Fatma Doğan, duygularını şöyle dile getirdi:

“Her şey o kadar güzel ki. 9 yıl haftada 3 günden 4’er saat diyalize girdim. Artık diyaliz yok. Tatile gitsem, gittiğim yerde diyalize girmem gerekiyordu. Bundan sonra dilediğim gibi gezebileceğim, istediğim kadar yiyip, istediğim kadar su içeceğim. Enişteme, ‘barajların kapaklarını açın, susuzluğum ancak gider’ diyorum.

Lütfen insanlar organ bağışında bulunsun. Bugün herkes evinde rahat olabilir ama yarın kimin böbreğe ihtiyacı olacağı bilinmez. Organlarımız toprakta yok olacağına, canda can olsun. 4 kardeşiz ve babamı kaybettiğimiz için annemle yaşıyoruz. Başka bir yere gidip nakil yaptıramazdık. Kardeşlerimde aklım kalırdı. İyi ki Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde ameliyat olduğumu duyan iki arkadaşım da buraya kayıt yaptırdı. İnşallah onlara da sıra gelir.”.

ANNENİN SEVİNCİ

Anne Cennet Doğan ise böbreği bağışlanan kişi ve ailesi adına çok üzüldüklerine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Allah rahmet eylesin. Organ bağışlayan herkesten Allah razı olsun. Kızım çok sıkıntılar yaşadı. İlk teşhis bu hastanede konmuştu. Tansiyonu yükseldiği için bu hastanede tedavi oluyor. Yıllardır geldiğimiz, bildiğimiz hastane. Naklin de burada gerçekleşmesinden son derece memnunuz. Doç. Dr. Necmettin Güvence ve tüm sağlık ekibi çok iyiler. Herkese çok teşekkür ediyoruz.”

“ÇEKİM MERKEZİ HALİNE GELİYORUZ”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence de “Bugün 26 yaşında gencecik bir insan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde gerçekleştirilen böbrek nakli nedeniyle hayata yeniden umutla bakabiliyorsa, işte bu tüm çabalara değer” diyerek, mutluluğunu paylaştı.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin organ naklinde “çekim merkezi haline gelme yolunda ilerlediğini” ve hastanede sunulan olanakların yöre halkı için çok önemli olduğunu anlatan Doç. Dr. Güvence, kadavra bağışı konusunda halkın duyarlılığının önem taşıdığını, sözlerine ekledi.

 

 

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BAŞARILI OPERASYON  -7,5 AYLIK HAMİLE KADINA TÜMÖR AMELİYATI YAPILDI

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BAŞARILI OPERASYON -7,5 AYLIK HAMİLE KADINA TÜMÖR AMELİYATI YAPILDI

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde 7,5 aylık hamile Nazmiye Yıldırım’a başarılı bir tümör ameliyatı yapıldı.

Nazmiye Yıldırım (29) iki ayağında güçsüzlük ve hareket ettirememe şikayetiyle gittiği sağlık kuruluşunda uygulanan tedaviden bir sonuç alınamaması üzerine yakınları tarafından Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne getirildi.

Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Murat Geyik tarafından yapılan muayene ve tetkikler sonucu Nazmiye Yıldırım’ın omuriliğinde, yerleşim yeri itibariyle riskli bir bölgede tümör olduğu saptandı.

Aile ile yapılan görüşme sonrasında, hamileliği dikkate alınarak Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları’nın kontrolünde Opr. Dr. Murat Geyik tarafından acil ameliyata alınan Nazmiye Yıldırım, ameliyatın ardından ayaklarını hareket ettirdi ve iki gün sonra da destek almadan yürümeye başladı. 

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Opr. Dr. Murat Geyik, zamanında ve mikrocerrahi yöntemle ameliyat gerçekleştirilerek, annenin kalıcı felç halinin engellendiğini söyledi.

Başarılı geçen ameliyat sonrası hem annenin hem de bebeğin sağlık durumlarının gayet iyi olduğunu kaydeden Opr. Dr. Geyik, Hastanemizde yeterli tıbbi donanım ve uzman bir ekibin bulunması, bu ameliyatı başarıyla gerçekleştirmemizi sağlamıştır. Annenin ve ailenin mutluluğu bizim için övünç kaynağıdır” dedi.

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE KADAVRADAN BÖBREK NAKLİ -16 YILLIK DİYALİZ HASTASI GÜZEL: “SEVİÇTEN HAVALARA UÇTUM”

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE KADAVRADAN BÖBREK NAKLİ -16 YILLIK DİYALİZ HASTASI GÜZEL: “SEVİÇTEN HAVALARA UÇTUM”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, 16 yıllık diyaliz hastası Kahramanmaraşlı Mustafa Güzel’e kadavradan böbrek nakli yapıldı.

Mustafa Güzel (39), kendisine uygun böbrek bulunduğunu duyunca “kulaklarına inanamadığını ve sevinçten havalara uçtuğunu” söyledi.

Güzel, 1995 yılında rahatsızlanınca gittiği İzmir Ege Üniversitesi’nde kendisine böbrek yetmezliği teşhisi konulduğunu belirterek, “O dönemde Kahramanmaraş’ta diyaliz merkezi olmadığı için 6 yıl boyunca haftada üç gün Adana’ya gittim” dedi.

Kahramanmaraş’ta diyaliz merkezi açılınca rahat bir nefes aldığını kaydeden Güzel, şöyle devam etti:

“9 yıl diyalize girdim. 1996 yılında Ankara’da böbrek nakli için başvuru yaptım, ancak vericiyle ilgili sıkıntılar yaşandı. O günden sonra nakil için başvuruda bulunmadım. Kahramanmaraş’ta diyaliz merkezi hemşirem, adıma Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne böbrek nakli için kayıt yaptırdı. Pek fazla ümidim yoktu. Ama kayıttan yaklaşık 1 ay sonra Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nden kadavradan böbrek nakli için haber geldi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nden böbrek nakli için çağırdıklarında inanamadım. Sevinçten havalara uçtum. Doku uyumu olduğu belirlenince çocuklarımı aradım. Onlar da çok sevindi. Ameliyata nasıl girip çıktım hatırlamıyorum. Her şey hayal gibiydi. Hala hayal gibi. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Organ Nakil Merkezi’nin hizmet veriyor olması çok büyük bir nimet bizim için.”

Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence’den memnun olduklarını anlatan Güzel, “Başka bir yerde bu nakli yaptıramazdım. Ekmeğimi zor kazanıyorum. 3 çocuğum Kahramanmaraş’ta olduğu için uzak yerlere gidemezdim. Bize bu fırsatı sunan Sani Konukoğlu Hastanesi ve çalışanlarından Allah razı olsun” diye konuştu.

Mustafa Güzel’in eşi Sultan Güzel (35) ise “Rüyada gibiyiz. Ben de organlarımı bağışlamak istiyorum. Allah organlarını bağışlayanlardan razı olsun. Mekanları nurla dolsun” diyerek duygularını dile getirdi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence de, organ bağışı arttığı sürece nakillerin de artacağına dikkati çekerek, böbrek nakli ameliyatlarındaki başarıları ile gurur duyduklarını ifade etti.

KOMŞU ÜLKELER FUARI -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU STANDINDA ZİYARETÇİLERE SAĞLIK HİZMETİ SUNULUYOR

KOMŞU ÜLKELER FUARI -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU STANDINDA ZİYARETÇİLERE SAĞLIK HİZMETİ SUNULUYOR

Gaziantep Ortadoğu Fuar Merkezi’nde dün açılan 6. Komşu Ülkeler Fuarı’nda, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi standında ziyaretçilere sağlık hizmeti sunuluyor.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi standına gelen ziyaretçilerin tansiyonları ve kan şekeri ölçümü yapılıyor.

Stantta ayrıca, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde sunulan sağlık hizmetlerine ilişkin bilgiler veriliyor.

KADAVRADAN BÖBREK NAKLİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE ORGAN NAKLEDİLEN  KAYADEĞİRMENİ: “DOYA DOYA SU İÇMEYİ BİLE ÖZLEMİŞTİM”

KADAVRADAN BÖBREK NAKLİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE ORGAN NAKLEDİLEN KAYADEĞİRMENİ: “DOYA DOYA SU İÇMEYİ BİLE ÖZLEMİŞTİM”

Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde kadavradan nakledilen böbrekle sağlığına kavuşan Mustafa Kayadeğirmeni, “Doya doya su içmeyi bile özlemiştim” dedi.

Kayserili olan Mustafa Kayadeğirmeni (36), 9 yıl önce Ankara’da çalışırken rahatsızlandığını, götürüldüğü hastanede yüksek tansiyon ve böbrek yetmezliği teşhisi konulunca Kayseri’ye dönerek diyalize girmeye başladığını söyledi.

Gününün yarısının diyalizde geçtiğini ve istediği gibi yemek yiyemediği gibi su da içemediğini anlatan Kayadeğirmeni, doktorunun, sağlığına kavuşması için böbrek nakli olması gerektiğini bildirdiğini kaydetti.

Bunun üzerine değişik kaynaklardan araştırma yaptığını vurgulayan Kayadeğirmeni, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde başarıyla gerçekleştirilen organ nakli haberlerini okuduğunu ve Gaziantep’e gelerek Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Doç. Dr. Güvence’yle görüştüğünü ifade etti.

Kayseri Organ Nakli Merkezi’ne 9 yıl önce kaydolduğunu ve umudunu kaybetmeye başladığı bir dönemde Doç. Dr. Necmettin Güvence ile yaptığı görüşme sonrası kaydını Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne aldığını belirten  Kayadeğirmeni, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne kadavra kaydı yaptırdıktan 15 gün sonra arandım ve bana uygun böbrek bulunduğu haberini aldım. O kadar heyecanlandım ki, sırf hastaneye geç kalmamak için polislerden eskortluk istedim. İçim içime sığmıyordu. Duyduklarıma inanamadım. Hastaneye geldiğimde herkes bizi bekliyordu. Yapılan tetkiklerde dokularım kadavrayla uyumlu çıkınca mutluluktan ne yapacağımı şaşırdım.

Ameliyat öncesi ve sonrası herkes çok ilgilendi. Beklentilerimizin çok üstünde hizmet gördük. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nde görev yapan doktorumuz Doç. Dr. Necmettin Güvence ve tüm hemşirelerden Allah razı olsun. En çok doya doya su içmeyi ve yeğenimle top oynamayı özlemiştim. Çok şükür o günler geride kaldı. Diyaliz merkezindeki tüm arkadaşlarıma bu hastaneyi önereceğim.”

Eşinin sağlığına kavuşmasıyla hayatlarının çok farklı olacağına inanan Döndü Kayadeğirmeni (29) ise “Biz kurtulduk inşallah tüm hastalar da kurtulur. Herkes organ bağışında bulunsun. Organları bağışlanan kişiye Allah rahmet eylesin, yakınlarından Allah razı olsun” diyerek mutluluğunu dile getirdi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence de Gaziantep’in yanı sıra diğer illerden kendilerine güvenerek gelen hastaların güvenini boşa çıkarmamanın haklı gururu içerisinde olduklarını söyledi.

Doç. Dr. Güvence, “Ancak şunu da belirtmek isterim ki, Gaziantepli diyaliz hastalarının hastanemize yeterince kadavra kaydı yaptırmamaları nedeniyle bugüne kadar kadavradan nakil yapılan böbreklerin çoğunluğu il dışından gelen hastalara takılmıştır” dedi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Başhekimi ve Genel Müdür Yardımcısı Dr. Yusuf Ziya Yıldırım da Gaziantep ve bölge halkı tarafından tercih edilen Organ Nakli Merkezinde başarılı bir böbrek nakli daha gerçekleştirmenin gururu ve mutluluğunu yaşadıklarını belirtti.

 

 

HALKA AÇIK KONFERANS -SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ PSİKİYATRİ UZMANI DR. ÇEKEM: -“PANİK BOZUKLUK BİR HASTALIKTIR VE TEDAVİSİ VARDIR”

HALKA AÇIK KONFERANS -SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ PSİKİYATRİ UZMANI DR. ÇEKEM: -“PANİK BOZUKLUK BİR HASTALIKTIR VE TEDAVİSİ VARDIR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Bülent Çekem, panik bozukluğun, günümüzde en çok görülen psikiyatrik hastalıklardan olduğunu belirterek, “Panik bozukluk bir hastalıktır ve tedavisi de vardır” dedi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, halka açık konferanslar kapsamında “Panik Bozukluk” konusunu anlatan Dr. Çekem, her 100 kişiden Türkiye’de 4’ünün, ABD’de de ise  25’inin panik bozukluk problemi yaşadığını söyledi.

“Sık görülmesi ve tedaviye rağmen tekrarlama ihtimalinin olması hastalığı önemli kılmaktadır” diyen Dr. Çekem, şöyle devam etti:

“Panik bozukluk tekrarlayan panik ataklarından oluşur, çok şiddetli ve sarsıcı olabilir. Sanki kalbiniz yerinden fırlayacakmış gibi şiddetli kalp atımları, buna eşlik eden beyinde uğultu ve basınç hissi, tansiyon yükselmesi gibi şiddetli belirtilerle kendini gösterebilir. Beraberinde ölüm korkusu veya kontrolünü yitirebileceği düşüncesiyle birlikte nöbet gittikçe şiddetlenir.

Panik bozukluk hastaları bayılma hissiyle birlikte acil olarak yardım alma çabası içine girebilir. Fiziksel belirtilerin yorumu kalp krizi, tansiyon yükselmesi, beyin kanaması, felç geçiriyor olma ya da kontrolünü kaybetme olabilir. Ancak gerçekte bunların hiçbiri olmuyordur. Bu nöbetler ataklar halinde gelmeye devam ettikçe hastalarda tekrar nöbet olacağı kaygısı oluşmaya başlar. Buna bağlı olarak belirli ortam ve durumlardan kaçmalar olabilir.”

Bu hastalarda spor yapmak, kapalı ortamlarda bulunamamak, kalabalık ortamlara girememek, asansör ve toplu taşıma aracı gibi kapalı mekanlarda kalamama, uzun seyahatlere çıkamama gibi sorunların oluşabileceğini anlatan Dr. Çekem,  “Bununla birlikte hasta tehlike anında kendisine yardımcı olabilmesi için yanında birilerinin olmasını ister ve yalnız kalamamaya başlar” diye konuştu.

Hastaların uzun bir süre şikayetlerinden dolayı acil servislerde ya da kardiyoloji gibi dahili diğer branşlarda çözüm aradığını, ancak oradaki hekimlerin yönlendirmesiyle psikiyatristlere başvurduğuna dikkati çeken Dr. Çekem, bu hastaların ilk olarak psikiyatristlere başvurmalarının çok nadir olduğunu bildirdi.

Panik bozukluğunu tanımanın, kabullenmenin ve tedaviye başlamanın ilk ve en önemli adım olduğunu ve panik bozukluğun sadece psikiyatristler tarafından tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu vurgulayan Dr. Çekem, sözlerini şöyle tamamladı:

“Hastalığın nüksedebileceği unutulmamalı ve mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır. Panik bozukluğu iyi tanımak, tedaviden kaçınmamak hastanın da katılımıyla birlikte 4 – 6 ay içinde hastalığın tamamen iyileşme oranını yüzde 95’lere ulaştırır. Akupunktur ve hipnoz gibi yöntemlerin tedaviye hiç etkisi olmaz.”

Dr. Çekem, sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

SGK, SANKO'NUN 3 ŞİRKETİNE

SGK, SANKO'NUN 3 ŞİRKETİNE "PRİM PLAKETİ" VERDİ

Gaziantep Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İl Müdürlüğü, Sanko Holding'in 3 şirketine, prim ödemede gösterdikleri hassasiyet nedeniyle plaket verdi.

Sanko Holding'ten yapılan yazılı açıklamaya göre, Sosyal Güvenlik Haftası dolayısıyla Şato Restoran'da düzenlenen etkinlikte, "primlerini düzenli ödeyerek çalışanlarının haklarının korunması konusunda gösterdikleri titizlik ve çabadan dolayı" en çok prim ödeyen şirketler ödüllendirildi.

Vali Süleyman Kamçı, listede birinci sırada bulunan SANKO Tekstil İşletmelerinin plaketini, Genel Müdür Ökkeş Cansız'a, Cumhuriyet Başsavcısı Esat Semerci, 6. sırada yer alan Özel Sani Konukoğlu Hastanesinin plaketini, Genel Müdür Gürkan Tural'a, Gazikent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özdemir ise 8. sırada olan Süper Film Ambalaj'ın plaketini, Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Erpamukçu'ya verdi.

Törene, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili adayı Hüseyin Çelik, Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan, Gaziantep Emniyet Müdürü Süleyman Oğuz, Şahinbey Kaymakam Vekili Mehmet Taşdöğen, Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu, Oğuzeli Belediye Başkanı Bekir Öztekin, SGK İl Müdürü Ahmet Yetim ve İŞKUR İl Müdürü İlyas Bulduk ile sanayici ve iş adamları katıldı.

 

BABADAN KIZINA BÖBREK -BABA FEVZİ DEMİR: “EVLAT İÇİN İNSAN CANINI FEDA EDER” -ŞENGÜL ÖZCAN: “ALLAH BABAMDAN RAZI OLSUN”

BABADAN KIZINA BÖBREK -BABA FEVZİ DEMİR: “EVLAT İÇİN İNSAN CANINI FEDA EDER” -ŞENGÜL ÖZCAN: “ALLAH BABAMDAN RAZI OLSUN”

Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde gerçekleştirilen ameliyatla, 3 çocuk annesi Şengül Özcan, babası Fevzi Demir’den nakledilen böbrekle hayata yeniden ümitle bakmaya başladı.

Baba Fevzi Demir, “Evlat için insan canını feda eder” derken, Şengül Özcan, “Allah babamdan razı olsun” sözüyle babasına duygularını yansıttı.

12 yıl önce rahatsızlığı nedeniyle böbreklerinden birisinin alınması sonrasında, “şifa buldum” dediği süreçte diğer böbreğinden de rahatsızlanan Şengül Özcan (40),  6 yıl önce ikinci böbreği çalışmaz hale gelince, diyalize girmek istemedi ve rahatsızlığına diyetlerle 6 yıl dayanabildi.

Rahatsızlığının ilerlemesi sonrası doktorunun önerisiyle böbrek nakli yaptırmaya karar veren Özcan’a, annesi Asiye Demir (63) böbreğini vermek istedi, ancak doku uyuşmazlığı nedeniyle bu gerçekleşmedi. Bunun üzerine baba Fevzi Demir (65) kızına böbreğini verdi.

Şengül Özcan, rahatsızlığı başladığında annesinin kendisine “sakın üzülme,  sana böbreğimi veririm” dediğini anımsatarak, “O zaman diğer böbreğim sağlam olduğu için ihtiyaç duymamıştım. Ancak 6 yıl önce ikinci böbreğimde yetmezlik başladı” dedi.

Ağrıları artınca doktorların “diyaliz ya da nakil” dediklerini kaydeden Özcan, “Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Organ Nakli Merkezi’nin açıldığını duyunca diyalize girmek istemediğim için nakil yaptırmaya karar verdim” diye konuştu.

Hastanede yapılan incelemeler sonucu, böbreğini verecek olan annesi ile doku uyuşmazlığı olduğunun saptandığını anlatan Özcan, şöyle devam etti:

“Durumuma üzülen babam, hiç tereddüt etmeden böbreğini vermek istedi. Doku uyumu olduğu anlaşılınca Doç. Dr. Necmettin Güvence ve ekibi tarafından gerçekleştirilen başarılı bir ameliyat sonrasında sağlığıma kavuştum. Çok mutluyum. 6 yılım diyetle geçti. Kısıtlı bir hayatım vardı. Evde sürekli aileme farklı, kendime farklı yemek yapmak zorunda kalıyordum. Ağrılarım bazen dayanılmaz hale geliyordu. Ama artık bunların hepsi bitti. Allah babamdan ve herkesten razı olsun.”

Kızının mutluluğunu paylaşan Fevzi Demir (65) ise “Şengül bize yemek saatinde gelse, o yiyemediği için lokmalar boğazımıza diziliyordu” sözleriyle kızının rahatsızlığından duyduğu üzüntüyü ifade etti.

Eşinin dokusu uymadığı için böbreğini veremediğini, ancak kendisinin doku uyumunu öğrencince çok sevindiğini anlatan Demir, mutluluğunu, “Böbrek ne ki? İnsan evladı için canını feda eder. Bu hastanenin temelini atan Sani Konukoğlu’ndan ve yaptıranlardan Allah razı olsun” sözleriyle dile getirdi.

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE HEMŞİRELİK HAFTASI

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE HEMŞİRELİK HAFTASI

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, 12 – 18 Mayıs Hemşirelik Haftası kutlandı.

Genel Müdür Yardımcısı ve Başhekim Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, Başhekim Yardımcısı Opr. Dr. İbrahim Nacak, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Rezan Harman  ve Başhemşire Güldemay Gürsel, servisleri dolaşarak hemşirelere karanfil sundu.

Dr. Yıldırım, “beyaz melekler” olarak tanımladığı hemşirelerin derman arayanlara şifa sunulmasını sağladığını belirterek, “Kendilerine teşekkür ediyoruz. Sağlık sisteminin ayrılmaz parçası olan hemşirelerimiz, her zaman gülen yüzleri ile kutsal bir görevi yerine getirmektedirler” dedi.

HALKA AÇIK KONFERANS -OPR. DR. KARABULUT: “ÜROLOJİDE TAŞ HASTALIĞI, ERKEKLERDE KADINLARA ORANLA İKİ KAT FAZLA GÖRÜLÜR”

HALKA AÇIK KONFERANS -OPR. DR. KARABULUT: “ÜROLOJİDE TAŞ HASTALIĞI, ERKEKLERDE KADINLARA ORANLA İKİ KAT FAZLA GÖRÜLÜR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Üroloji Uzmanı Opr. Dr. İrfan Karabulut, ürolojide taş hastalıklarının erkeklerde kadınlara oranla iki kat fazla görüldüğünü söyledi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde halka açık konferanslar kapsamında Üroloji Uzmanı Opr. Dr. İrfan Karabulut tarafından, “Ürolojide Taş Hastalıkları” konusu anlatıldı.

Taş rahatsızlığının yüzyıllardır bilinen ve toplumun yüzde 1-10’unda görülen hastalık olarak tanımlanabileceğini kaydeden Opr. Dr. Karabulut, “Taş hastalığının sebepleri arasında diyet, ailevi yatkınlık, yaşanan coğrafya, sık idrar yolu enfeksiyonları, bazı metabolik hastalıklar, bağırsak hastalıkları ve ameliyatları, gut hastalığı, hipertroidi, fiziksel aktivitenin çok az olduğu hareketsiz yaşam tarzı, iklim, beslenme şekli, ırk sayılabilir. Hastaların yüzde 6’sında ise genetik yatkınlık vardır ” dedi.

2.5 milyon taş hastasının olduğu Almanya gibi bazı ülkelerde taş hastalıklarının “halk hastalığı” olarak kabul edildiğini belirten Opr. Dr. Karabulut, her yıl Türkiye’de 140 bin yeni böbrek taşı vakasının saptandığına dikkati çekti.

Bu hastalığın sıcak iklimli coğrafyalarda sık görüldüğünü anlatan Opr. Dr. Karabulut, şöyle devam etti:

“Böbrek üreter (böbrek ve idrar kesesini birleştiren tüp) idrar kesesinde olan doğuştan ve sonradan olan idrar akışını engelleyen tıkanıklıklar da taş oluşumuna sebep olurlar.

Taşların yüzde 80’i kendiliğinde düşebilir, yüzde 20’si ise tedavi gerektiren taşlardır. Daha önce taş düşürmüş birisinin, 5 yıl içinde yüzde 50 oranında tekrar taş rahatsızlığı geçirme ihtimali vardır.”

TAŞIN BULUNABİLECEĞİ YERLER

Taşlara böbrek veya idrar yolunun herhangi bir yerinde rastlanabileceğini, ancak daha çok böbreğin alt kaliks bölümünde ve üst kaliks sisteminde olduğunu vurgulayan Opr. Dr. Karabulut, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Taş oluşumu kaliks denilen kadehsi yapıların geniş kısımlarında başlar daha sonra dar olan kısımdan (kaliks boynu) geçen taş normal idrar akım yönünde pelvise (böbrek havuzcuğu) ulaşır. Eğer kaliks boynu darsa taş kaliks içinde büyümeye başlar. Böbrek pelvisine gelen uygun büyüklükteki taşlar buradan üreter yolu idrar torbasına ulaşırlar.

Büyük taşlar böbrek çıkışında veya üreterin herhangi bir yerinde takılıp tıkanıklığa yol açabilir. Bu gibi durumlarda idrarın yaptığı basınç ve böbrekte gerilme ve genişlemeye bağlı şiddetli ağrı olur. Mesaneye ulaşan taş rahatlıkla düşer ancak ileri yaş erkeklerde ve mesaneden sonraki idrar yolunda darlık varsa taş atılamaz idrar yapamama ve ağrılı idrar yapma olur.”

TAŞ BELİRTİLERİ

Böbrek içindeki taşların idrar akımını engellemediği sürece belirti vermediğini, ancak üretere düşen taşın bel boşluğunda şiddetli bir ağrı ile karakterize olduğunun altını çizen Opr. Dr. Karabulut, belirtilere ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

“Kolik ağrı olarak adlandırılan bu ağrı idrarda kanama, bulantı, kusma, karında şişkinlik ve gaz ile birlikte olur. Taşın mesaneye yaklaşmasıyla sık idrara çıkma hissi ve yanma şikayetleri meydana gelir. Tıkanma yapan taş pyelonefrit dediğimiz böbrek iltihabi yaparsa üşüme titremeyle yükselen ateş ve yan ağrısı olur.”

TEDAVİ

Taşın tanımlanması için tam idrar tahlili, direkt grafiler, ultrasonografi, IVP (intravenöz pyelografi), tomografi ve sintigrafi yapılması gerektiğini bildiren Opr. Dr. Karabulut,  tedaviye ilişkin şunları kaydetti:

“Taş tedavisi 3 ana grupta incelenebilir. Bunlar ilaç tedavisi, vücut dışından şok dalgaları ile taş kırma yöntemi (ESWL) ve cerrahi tedavidir (endoskopik, laparoskopik, perkütan, açık cerrahi). Bunlar arasından uygun olanı seçilerek, hastaların tedavisi yapılabilir.”

Opr. Dr. Karabulut, sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

 

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE TOPLANTI -DİYALİZ MERKEZİ TEMSİLCİLERİ VE DİYALİZ HASTALARI DERNEĞİ ÜYELERİ BİLGİLENDİRİLDİ -HASTANE MÜDÜRÜ YAŞAR DEĞİRMENCİ: “BÖBREK NAKİLLERİNİ  HASSTADAN EK ÜCRET ALMADAN GERÇEKLEŞTİRİYORUZ”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE TOPLANTI -DİYALİZ MERKEZİ TEMSİLCİLERİ VE DİYALİZ HASTALARI DERNEĞİ ÜYELERİ BİLGİLENDİRİLDİ -HASTANE MÜDÜRÜ YAŞAR DEĞİRMENCİ: “BÖBREK NAKİLLERİNİ HASSTADAN EK ÜCRET ALMADAN GERÇEKLEŞTİRİYORUZ”

- DOÇ. DR. GÜVENCE “TÜRKİYE’NİN EN GÜZEL ORGAN NAKLİ MERKEZİNİ

 HİZMETE SUNDUK”

Diyaliz merkezleri temsilcileri, diyaliz hastaları derneği üyeleri ve böbrek nakli yapılan hastalar, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde bir araya geldi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Müdürü Yaşar Değirmenci, yaptığı konuşmada, hastanenin ilk kuruluşundan Organ Nakli Merkezi faaliyete geçinceye kadar geçirdiği aşamalar hakkında bilgiler verdi.

Değirmenci, “Bu kadar donanımlı ve büyük bir hastanede Organ Nakli Merkezinin olmaması düşünülemezdi. Hizmet odaklı çalışan hastanemizde böylesine büyük bir işi hastalardan ek ücret almadan gerçekleştiriyor olmaktan gurur duyuyoruz” dedi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence ise uzun yıllar Böbrek Nakilleri Bilim Kurulu Üyesi olması dolayısıyla organ nakli merkezlerinin çoğunun ruhsatlandırılması konusunda imzası bulunduğuna dikkati çekerek, “Ancak ben Gaziantep’te Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde çalışmayı tercih ettim. Türkiye’nin en güzel organ nakli merkezini hizmete sunduk” diye konuştu.

Türkiye’nin her yerinden hastaların Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezini tercih ettiğini kaydeden Doç. Dr. Güvence, şöyle devam etti:

“Hastalarımızla aile gibi oluyoruz. Koca bir kat ve klinik bu merkeze ayrıldı. Organ nakli sadece cerrahi operasyonla bitmiyor. Ameliyat sonrası kontroller süreklilik gerektirdiği için bölgede yakınınızda böyle bir hastanenin olması büyük bir avantaj. Bölge halkının bunu iyi değerlendirmesi gerekiyor.”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde böbrek nakli olan Ali Köse, diğer illerde gittiği hastanelerde 14 bin TL harcadığını vurgulayarak, “Burada 5 kuruş ödemedim. Doktorumuza ve hastanemize güvenim sonsuz. Herkese tavsiye ediyorum” diyerek duygularını dile getirdi.

Böbrek nakli olan Mehmet Yıldız gittiği hiçbir hastanede Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ndeki kadar rahat edemediğini ifade ederken, 16 yıl diyalize girdikten sonra özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde böbrek nakli ameliyatı geçiren Hatice Demir, “Kayıt yaptırdıktan 1 ay sonra kadavradan böbrek naklim yapıldı. Allah herkesten razı olsun” dedi.

Doç. Dr. Necmettin Güvence’nin soruları yanıtlamasından sonra, katılımcılarla birlikte öğle yemeği yenilmesinin ardından toplantı sona erdi.

BÖBREK HASTASINA AMCAOĞLUNDAN BÖBREK -MEHMET TOZ: “BEN ŞİFA BULDUM, 12 YILDIR DİYALİZE GİREN ABLAMIN DA BU HASTANEDE SAĞLIĞINA KAVUŞMASINI İSTİYORUM” -BÖBREĞİNİ AMCAOĞLUNA VEREN EMİN TOZ: “İNSAN TEK BÖBREKLE DE  HAYATINI SÜRDÜREBİLİR”

BÖBREK HASTASINA AMCAOĞLUNDAN BÖBREK -MEHMET TOZ: “BEN ŞİFA BULDUM, 12 YILDIR DİYALİZE GİREN ABLAMIN DA BU HASTANEDE SAĞLIĞINA KAVUŞMASINI İSTİYORUM” -BÖBREĞİNİ AMCAOĞLUNA VEREN EMİN TOZ: “İNSAN TEK BÖBREKLE DE HAYATINI SÜRDÜREBİLİR”

Böbreğinden 5 yıldan beri rahatsız olan Kahramanmaraşlı Mehmet Toz, amcasının oğlu Emin Toz’un böbreğiyle hayata yeniden umutla bakıyor.

Serbest meslek yaparak hayatını kazanan 47 yaşındaki Mehmet Toz, 8 kardeşin dördüncüsü olduğunu belirterek, “Ben ve 5 kardeşimde genetik polikistik böbrek rahatsızlığı var. Ankara ve Adana’da gittiğim sağlık kuruluşlarında diyalize girmem gerektiği söylendi” dedi.

Günde 20 hap yutmayı göze alarak diyalize girmediğini, ancak rahatsızlık dayanılamayacak hale gelince nakil yaptırmaya karar verdiğini anlatan Mehmet Toz, şöyle devam etti:

“Eşim Cennet, böbreğini vermek istedi. Basından Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Doç. Dr. Necmettin Güvence başkanlığında Organ Nakli Merkezi’nin hizmet vermeye başladığını öğrenmiştim, hiç tereddüt etmeden gelip hastaneye kaydımı yaptırdım. Eşimin böbreğiyle yaşadığım tüm sıkıntılardan kurtulacağımı düşündüm. Ancak dokularımızın tutmasına rağmen eşimde gizli şeker hastalığı olduğu belirlenince nakil yapılamadı.

Bunun üzerine amcamın oğlu olan ve şoförlük yaparak geçimini sağlayan Emin Toz (46) hiç düşünmeden böbreğini vermek istedi. Amca oğlumun böbreğini vermesi ne demek? Allah kimsenin başına böyle bir rahatsızlığı vermesin. Başka hiçbir hastaneye başvurmadan doğrudan buraya geldik. Yaşadığımız rahatsızlık dayanılır gibi değildi. Böbrek nakli sonrası rahatladım. Hastanedeki ilgi, doktorun babacan yaklaşımı, hemşirelerin bakımı olağanüstü.”

Mehmet Toz, ablasının da 2 böbreğinin çalışmadığını ve 12 yıldır diyalize girdiğini anımsatarak, “Onu da bu hastaneye getirmek istiyoruz. İnşallah en kısa zamanda ablam da böbrek nakli olarak, sağlığına kavuşur” diyerek umudunu dile getirdi.

Amcasının oğluna böbreğini veren Emin Toz ise Mehmet’in nakil yaptırmak istediğini, ancak eşinden alamadığını duyunca çok üzüldüğünü kaydetti.

“Bizim köyde bir böbrek hastası vardı. 2 yıl diyalize girdikten sonra hayatını kaybetti” diyen Emin Toz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mehmet’le çocukluğumuz beraber geçti, amcaoğlu kardeş gibidir. Aynı şeyin Mehmet’in başına gelmemesi için böbreğimi vermek istedim. İnsan tek böbrekle yaşayamaz mı? Tabi ki yaşar. Tek böbrekle doğan insanlar yaşıyorlar. İnsanların birbirine yardım etmesi gerek. Ben daha önce safra kesesinden ameliyat oldum. Şu anda böbreğim de bir tane ve hiçbir eksiklik hissetmiyorum. Eğer mümkünse kalan organlarımı da bağışlamak istiyorum. Özellikle akrabaların bu gibi durumlarda daha duyarlı olması gerekir. Ben herkese organlarını bağışlamasını öneririm.”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence, organ nakli hastalarının tedavisi kadar, moral desteğinin de çok önemli olduğunu ifade ederek, “Sani Konukoğlu Hastanesi olarak hastalarımızın sadece nakillerini gerçekleştirmekle kalmıyor, onları evlerini aratmayacak bir ortamda tedavi ediyoruz” diye konuştu.

SEVGİNİN GÜCÜ -SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ OLAN  MEHMET YILDIZ: “ARTIK ÖZGÜRÜM, EŞİME MİNNET BORÇLUYUM”  -HATİCE YILDIZ “EŞİMİN GÖZÜMÜN ÖNÜNDE ERİMESİNE DAYANAMADIM”

SEVGİNİN GÜCÜ -SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ OLAN MEHMET YILDIZ: “ARTIK ÖZGÜRÜM, EŞİME MİNNET BORÇLUYUM” -HATİCE YILDIZ “EŞİMİN GÖZÜMÜN ÖNÜNDE ERİMESİNE DAYANAMADIM”

Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde eşinin böbreği ile yeniden hayata tutunan Mehmet Yıldız, “Artık özgürüm, eşime minnet borçluyum” dedi.

Kahramanmaraşlı, 5 çocuk babası Mehmet Yıldız (40), 19 yıllık eşi Hatice Yıldız’ın verdiği böbrekle 11 yıldır hayatını çekilmez kılan diyalizden kurtulduğunu söyledi.

Şoförlük yaparak hayatını kazandığı sırada böbrek rahatsızlığı dolayısıyla emekli olmak zorunda kalan Yıldız, “1 yıl önce nakil için kayıt yaptırdım. Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Organ Nakli Merkezi’nin hizmete girdiğini öğrenince buraya gelip Merkez Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence ile görüştüm” diye konuştu.

Yapılan tetkiklerin sonucunda kendisine acil nakil yapılması gerektiğinin bildirildiğini kaydeden Mehmet Yıldız, şöyle devam etti:

“Diyalize girdiğim 11 yıl o kadar sıkıntılı geçti ki, ancak yaşayan bilir. Her anlamda yıkımı yaşadım. Çalışamadığım için maddi yönden çok büyük çıkmazdaydık. Ailece bir yerlere gidip oturmazdık. 4 kız, 1 erkek çocuk babasıyım. Ne kızlarımla istediğim gibi ilgilenebildim ne de oğlumla gönlümce top oynayabildim. İstediğimi yiyip, içemezdim. Diyaliz öncesi ve sonrası tam bir kabustu.

İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerdeki hastanelerde tedavi gördüm. Ancak, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin doktoruyla, hemşiresiyle, temizlik ve hastaya yaklaşımıyla dört dörtlük bir hastane olduğuna tanık oldum. Ameliyat hiçbir ek ödeme istenmeden yapıldı. Kahramanmaraş’ta diyaliz hastası arkadaşlarımız var. Herkese bu hastaneyi tavsiye ediyorum. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun.”

Mehmet Yıldız, “Allah’ın bugünlerine şükürler olsun. Artık özgürüz. Bunların hepsi eşim sayesinde oldu. Eşime minnet borçluyum” diyerek, sözlerini tamamladı.

Hatice Yıldız ise eşinin kaybedecek zamanının kalmadığını öğrenince, “dünyasının karardığını” ve hiç düşünmeksizin eşine böbreğini vermek istediğini bildirdi.

Dokular tutunca çok mutlu olduğunu anlatan Hatice Yıldız, “19 yıllık eşim, çocuklarımın babası gözümün önünde eriyip gidiyordu. Ailece zaten zor günler geçirmiştik. Hiç düşünmeden böbreğimi vermek istedim. Çevrem de çok destekledi bu kararımı. Böyle bir karar vermiş olmaktan çok mutluyum” sözleriyle duygularını dile getirdi.

Hastane Genel Müdür Yardımcısı ve Başhekimi Dr. Yusuf Ziya Yıldırım da organ nakillerinden alınan başarılı sonuçları, “organ nakli merkezini hizmete sunmalarının ne kadar doğru bir karar olduğunun göstergesi” olarak değerlendirdi.

Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence de, nakilden sonra sağlığına kavuşan hastaların yüzlerindeki mutluluğun, kendilerini de fazlasıyla mutlu ettiğini ifade ederek, “Gaziantep’ten bölgeye verilen böylesine büyük bir hizmette katkımın olmasından dolayı gururluyum” diyerek, sevincini paylaştı.  

 

 

 

 

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKİLLERİ -ALİ KÖSE “BANA BÖBREĞİNİ VEREN EŞİMLE GURUR DUYUYORUM” -MUHSİN ÜNLÜAŞIK: “YENİDEN DOĞMUŞ GİBİYİM, MUTLUYUM”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKİLLERİ -ALİ KÖSE “BANA BÖBREĞİNİ VEREN EŞİMLE GURUR DUYUYORUM” -MUHSİN ÜNLÜAŞIK: “YENİDEN DOĞMUŞ GİBİYİM, MUTLUYUM”

Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde hizmet veren Organ Nakli Merkezi, başarılı böbrek nakli ameliyatlarıyla sadece Gaziantep değil, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin de umudu oldu. 

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Gürkan Tural, Gaziantep ve bölge illere hizmet vermekten mutluluk duyduklarını belirterek “Bölgede ihtiyaç duyulan böylesine önemli bir hizmetin Gaziantep’te ve Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde veriliyor olması gurur verici” dedi.

Böbrek nakli ameliyatı olan ve Kahramanmaraş’ta hayatını sürdüren Ali Köse (41),  9 yıldır diyalize girdiğini belirterek, “Ankara’dan tanıdığım Doç. Dr. Necmettin Güvence’nin Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı olduğunu duyunca hiç tereddüt etmeden nakil için geldim” dedi.

Hastalığı belirlendiğinde Adalet Köse’nin (35) böbreğini vermek istediğini, ancak kendisinin son ana kadar buna izin vermediğini kaydeden Ali Köse, gelişen durum karşısında eşinin organ nakline izin verdiğini bildirdi.

“Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’nin gözbebeği” dediği hastanede 11 yıllık eşi, bir çocuğunun  annesi Adalet Köse’nin böbreğiyle hayata yeniden tutunan Ali Köse, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu hastane ve organ nakil merkezi hepimiz için büyük bir nimettir. Bana böbreğini veren eşimle gurur duyuyorum, Allah eşimden ve şifa merkezi olması için bu hastaneyi yaptıran Konukoğlu ailesinden razı olsun. Organ naklinin 20. gününde evimize dönüyoruz. Hem de hiçbir ek ödeme yapmadan. Doktorumuz, hemşiremiz ve hastane personeline çok teşekkür ederiz.”

Adalet Köse ise diyalize girmenin zorluklarını ancak yaşayanların bileceğine dikkati çekerek, “Eşim kurtulsun ve hayat yeniden başlasın istedim. Hastaneye ve doktorumuza olan güvenimiz hiçbir endişeye yer bırakmadı. Şu anda çok mutluyum” diye konuştu.

-ABLADAN BÖBREK

Antakya’dan gelen 3 çocuk babası Muhsin Ünlüaşık (43) de 1989 yılından buyana böbreklerinden rahatsız olduğunu söyledi.

2007 yılında periton diyalize başlanıldığını anlatan Muhsin Ünlüaşık, 2008 yılında Ankara’da Doç. Dr. Necmettin Güvence’yle tanıştığını vurgulayarak, yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Önce Ankara, ardından Adana’ya nakil için kayıt yaptırdım. Doç. Dr. Güvence’nin Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne geldiğini duyunca, kaydımı buraya aldırdım. Doktorumuz babacan bir tavırla, hastalığım hakkında her şeyi anlattı. Nakil için eşim böbreğini vermek istedi ancak uymadı. Bunun üzerine ailemden yardım istedim. 2 çocuk annesi ablam Vecihe Serçe (45) ile dokularımız uydu. Ablam da kabul edince ameliyata karar verildi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde kendimizi evimizdeymiş gibi hissettik. Rahatsızlığınız ne olursa olsun doktorumuzun, hemşiremizin, bizimle ilgilenen personelin güler yüzü bize her sıkıntımızı unutturdu. Sağlığıma yeniden kavuştum. Artık diyalize girmediğim için daha rahat çalışabileceğim. Ne kadar teşekkür etsek azdır. Yeniden doğmuş gibiyim. Allah herkesten razı olsun.”

Kardeşine böbreğini veren Vecihe Serçe ise “Böbreğimi kardeşime vermeyecektim de kime verecektim? Şu anda çok iyi ve mutluyum” diyerek mutluluğunu dile getirdi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence de, böbrek nakli ameliyatlarına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

“Organ Nakli Merkezimiz hizmete girdikten sonra nakillerimiz başarılı bir şekilde devam ediyor. Canlıdan canlıya ve kadavradan nakillerimizle halkımıza büyük bir hizmet verdiğimize inanıyoruz. Gaziantep’te böyle bir hizmet vererek, halkımızın bu konudaki mağduriyetine çözüm olabilmekten gurur ve mutluluk duyuyoruz.”

 

 

GÜZELLİK VE BAKIMLI OLMAK -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ SAĞLIK MERKEZİ SORUMLUSU GÜZEL: “KADIN KENDİNE BAKTIĞI SÜRECE GÜZELDİR”

GÜZELLİK VE BAKIMLI OLMAK -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ SAĞLIK MERKEZİ SORUMLUSU GÜZEL: “KADIN KENDİNE BAKTIĞI SÜRECE GÜZELDİR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Sağlık Merkezi Sorumlusu Feray Güzel, her kadının kendisine baktığı sürece güzel olduğunu belirterek, “Yaptığınız makyajın daha güzel olması için cildinize de bakmanız gerek. Bakımlı bir cilde sahip olmak sadece güzellik için değil, sağlık için de önemlidir” dedi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde halka açık konferanslar kapsamında Sağlık Merkezi Sorumlusu Feray Güzel tarafından, güzellik ve bakımın incelikleri konusunda bilgiler verdi. 

Solgun, sarı, kuru ve buruşmuş bir cildin, başka bir rahatsızlık olmasa bile kişiyi hasta gösterebileceğini, bu nedenle sağlık ve güzelliğe giden yolun ilk durağının cilt bakımı olduğunu kaydeden Güzel, “Vücudunuzda, saçınızda, makyajınızda, kıyafetlerinizde uygulayacağınız birkaç kural ile daha güzel ve bakımlı görünebilirsiniz. Bunun için sadece birkaç püf noktası bilmek yeterlidir” diye konuştu.

Güzelliğin hemen her kültürde ve statüdeki kadının vazgeçilmezi olduğunu anlatan Güzel, bakımlı insanın moralinin her zaman düzgün olduğunu, özgüveninin daha fazla gelişeceğini ve dünyaya daha sevgiyle bakacağını dile getirdi.

GÜZEL VE BAKIMLI OLMANIN İPUÇLARI

Güzel görünümlü bir cildin büyük önem taşıdığını vurgulayan Güzel, güzellik ve bakımlı olmanın ipuçlarını şöyle sıraladı:

* Cilt temizliği, sabahları derinin salgılarını harekete geçirmek, akşamları ise gözeneklerde birikmiş kir zerreciklerinden kurtulmak için mutlaka yapılmalıdır.

*  Diş bakımı: Güzel, parlak, temiz dişler gülüşünüze güzellik katar. Bunların sağlıklı olması, bakımına gösterdiğiniz özenle ilgilidir. Bir macun, diş fırçası ve yılda bir defa diş doktoruna görünme, diş rahatsızlıklarının size ulaşmasını büyük ölçüde engeller.

* Saç bakımı: Parlayan, sağlıklı saçlara sahip olmak, en iyi görünüm araçlarındandır. Düzenli olarak yıkanan, taranan ve yüze uygun olarak şekillendirilen saçlar, bakımınızı tamamlar. Bir erkeğin günlük sakal tıraşını olmaması ona derbeder bir görüntü verir.

* Vücut temizliği: Yıkanma, temizliğin en etkili yoludur. Bunun için de, sabun, şampuan, su yeterlidir. Sık sık alınan duşlarla terleme sonucu oluşan kötü kokulardan da arınırsınız.

* Tırnak bakımı: Tırnak bakımının da görünüş üzerinde etkisi büyüktür. Bir kadının elleri ne kadar güzel olursa olsun eğer tırnakları şekilsiz ve kırıksa, güzelliği gölgelenir. Bu yüzden güzel kadınlar tırnaklarının bakımını ihmal etmemeye özen gösterirler. Yanlış beslenmeyle doğru orantılı olarak kırılan, soyulan ve sararan tırnaklarınızın bakımlı görünmesini sağlamak için, üç haftada bir manikür yaptırın. Ayrıca bir cila veya ojeyle tırnaklarınızın canlı ve bakımlı görünmelerini sağlayabilirsiniz.

* Kılık kıyafet: Giysileriniz, görünümümüzün önemli bir unsurudur. Kişiliğinizi, seçtiğiniz kıyafetler belli eder. Temiz, bakımlı, ütüsü yerinde bir giysi, bırakılacak izlenimde esas rolü oynar. Ayrıca seçtiğiniz kıyafetlerin bulunduğunuz ortama göre ayarlanması gerekir. Bir iş görüşmesine kot pantolonla gitmek ne kadar hoş karşılanmazsa, bir pikniğe de takım elbiseyle gitmeye hiç gerek yoktur.

* Ruh ve yüksek enerji: Sadece dış görünümünüze takılıp kalmayın. Siz, vücudunuz ve onun içinde yaşayan ruhsal yaşamınızla bir bütünsünüz. Enerji seviyenizi yükseltin. Daha çok egzersiz yapın. Düzenli fiziksel aktivite, formda kalmanızın başlıca belirleyicisidir. En az haftada 3-4 kez 30-45 dakika fiziksel aktivite yapmayı planlayın. Egzersiz, enerji düzeyinize tavan yaptıracak ve daha iyi bir fiziksel görünüme sahip olmanızı sağlayacak en iyi ilaçtır.

* Cilt yapınıza göre makyaj yapın: Makyaj yaparken ya da makyaj malzemesi alırken, ten renginiz ve cilt yapınız önemli. İşte cilt rengine ve tipine göre makyajın kuralları. Sarışınlara kahve, gri, mavi, kızıllara, kahverengi, oranj, kiremit, esmerlere, canlı yeşiller, buz mavisi ve kızıl kahve tonları önerilebilir. Ayrıca fondöten kullanırken ten renginin bir ton açığını kullanmak gerekir. Çok beyaz tenlerde, tenin bir ton koyusu fondöten kullanılabilir.

Güzel, sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtladı. 

 

“DİYABET VE GÖZ”  -OPR. DR. EVİŞEN: “DİYABET HASTALARI  GÖZ DOKTORUNA DÜZENLİ MUAYENE OLMALI”

“DİYABET VE GÖZ” -OPR. DR. EVİŞEN: “DİYABET HASTALARI GÖZ DOKTORUNA DÜZENLİ MUAYENE OLMALI”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. M. Alper Evişen, diyabet (şeker) hastalarının göz doktoruna düzenli muayene olması gerektiğini söyledi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde halka açık konferanslar kapsamında, Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. M. Alper Evişen tarafından “Diyabet ve Göz” konusu anlatıldı.

Opr. Dr. Evişen, konferansta, şeker hastalığının göz üzerindeki etkileri ve tedavisi konularında bilgiler verdi.

Diyabet hastalığının vücutta çok farklı organlarda hasara neden olduğunu belirten Opr. Dr. Evişen, düzenli kontrollerle birçok hasarın erken ve önlenebilir düzeyde yakalanabilir olduğuna dikkati çekti.

Diyabete bağlı göz sorunlarının yaşam süresi uzadıkça daha sık görüldüğünün altını çizen Opr. Dr. Evişen, hastaların bu konuya gereken bilinç ve önemin vermemesinin körlük olgusunu artırdığını kaydetti.

Bu konferansta amaçlarının toplumu bilinçlendirerek, diyabetin göz üzerindeki etkilerini anlatmak olduğunu belirten Opr. Dr. Evişen, şöyle devam etti:

“Diyabet hastalığının tedavi edilerek iyileşeceğine dair toplumda yanlış bir düşünce vardır. Oysa bu hastalık bir yaşam hastalığıdır, yaşam tarzlarını hastaların bu hastalığa göre düzenlemeleri gerekir. Diyabetle yaşamak öğrenildiği takdirde, en az sorunla uzun yıllar hayatımızı sürdürmemiz mümkün.” 

Diyabete bağlı gelişen göz sorunlarında tedavinin süreç ve sabır isteyeceğini ve düzenli kontrollerin bir alışkanlık haline getirilmesi gerektiğini anlatan Opr. Dr. Evişen, “Göz hekimlerinin diyabette amacı körlüğü önlemektir. Görmenin zamanla ve tedaviyle azalması hastalarda motivasyon kaybına neden olmamalıdır” dedi.

Opr. Dr. Evişen, sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

YGS İÇİN UYARI -PSİKOLOG PELİN ÖZUFACIK: -“BAŞARACAĞINIZA İNANIN, RAHAT OLUN” -“SINAVDA YALNIZ SİZİN DEĞİL, TÜM ÖĞRENCİLERİN HEYECANLANDIĞINI DÜŞÜNÜN”

YGS İÇİN UYARI -PSİKOLOG PELİN ÖZUFACIK: -“BAŞARACAĞINIZA İNANIN, RAHAT OLUN” -“SINAVDA YALNIZ SİZİN DEĞİL, TÜM ÖĞRENCİLERİN HEYECANLANDIĞINI DÜŞÜNÜN”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Psikoloğu Pelin Özufacık, YGS için hazırlanan öğrencileri, “Başaracağınıza inanın, rahat olsun. Sınavı geçememek sizin yetersiz olduğunuzu göstermez” dedi.

Özufacık, YGS öncesi yaptığı açıklamada, uzun bir çalışma temposunun ardından sınava sayılı günler kaldığını, zamanın kısalmasının ise öğrencilerde heyecana ve kaygıya yol açtığını söyledi.

“Sınav heyecanı her öğrencinin en büyük problemidir. Bu heyecan yüzünden öğrenciler uykusuz kalabilir, yemek dengeleri bozulabilir ve en önemlisi bildikleri soruların cevabını unutabilirler” diyen Özufacık, şöyle devam etti:

“Heyecanın en büyük nedenlerinden birisi korkudur ve korkunun kaynağı sınava girdiğimizde sonucun bizim kişiliğimizi, yeterliliğimizi, değerimizi belirlediğini sanmakta yatar. Sınavların tek amacı bilginizi ölçmektir. Eğer sınavdan başarısız olursanız, bunun tek anlamı bir dahaki sefere biraz daha çalışıp konu ile ilgili bilginizi arttırmanız gerektiğidir. Sınavı geçmemek ne aptal olduğunuzu, ne yetersiz olduğunuzu, ne başarısız olduğunuzu ne de utanç duymanız gerektiğini gösterir.

Sınav heyecanını yenmek ve sınav esnasındaki bilgilerimizi kullanabilmek için; başaracağınıza inanın, sınavın kişiliğinizi değil ders başarınızı ölçtüğünü unutmayın. Geçmişteki başarısızlığınızı düşünerek kaygı ve korkularınızı artırmayın. Unutmayın ki bu zamana kadar yapmış olduğunuz her yanlış size yeni bilgilere sahip olmanızı sağladı. Olumlu düşünün, yersiz düşüncelerle kendinizi olumsuzluklara itmeyin.”

RAHAT OLUN

Öğrencilere rahat olmalarını öneren Özufacık, “Sınava girdiğinizi, önünüze sınav kitapçığının geldiğini ve soruları rahatlıkla çözdüğünüzü hayal edin. Bu hayaller sizin sınavla ilgili olan kaygılarınızın azalmasına yardımcı olacaktır” diye konuştu.

Öğrencileri, kendilerini başkalarıyla kıyaslamaktan uzak durmaya çağıran Üzufacık, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Sizden daha başarılı olanları düşünüp kendinizle ilgili olumsuz eleştiriler yapmayın. Bilmediğiniz konuları değil, unuttuğunuzu düşündüğünüz konulara ağırlık verin. Uyku düzeninizi ve yeme alışkanlıklarınızı değiştirmeyin. Sevdiğiniz insanlarla zaman geçirmeye çalışın. Her gün kalktığınız saatte kalkın, bol oksijen alabileceğiniz ortamlarda bulunmaya çalışın. Son gün ders çalışmayın.

Sınav akşamı alışık olmadığınız, ağır gelebilecek ve yağlı yemeklerden yemeyin. Zihninizin devamlı sınav düşüncesinin meşgul etmesine izin vermeyin. Çok geç saatlere kadar oturup uykusuz kalmayın. Sizi kaygılandıran arkadaşlardan ya da ortamlardan uzak durun. Evraklarınızı gece hazırlayın.”

SINAV GÜNÜ YAPILMASI GEREKENLER

Sınav sabahı hafif bir kahvaltı yapılmasını ve kahvaltının mümkünse şekerli gıdalar içermesini öneren Özufacık, şu uyarılarda bulundu:

“Sınav sabahı mümkünse ılık bir duş alın. Sınav esnasında sizi sıkmayacak, rahat olmanızı sağlayacak kıyafetler giymeye özen gösterin. Evden çıkmadan önce sınav esnasında gerekli olan belgelerinizi kontrol edin. Ulaşılacak mesafeyi, o günkü yoğunluğu ve trafiği hesaba katarak sınav yerine 30 dakika önce varacak şekilde evden çıkın. İhtiyacınız olabileceğinden dolayı yanınızda su bulundurun. Sınavdan önce lavaboya gitmeyi ihmal etmeyin. Sınavı başarabilirim düşüncesini aklınızdan çıkarmayın.

Sınava girdiğinizde heyecanlandığınızı fark ettiğinizde, tüm öğrencilerinde sizinle aynı heyecanda olduğunu unutmayın. Hatta sınav esnasında yaşadığınız bu heyecanın sizin başarınızı olumlu yönde etkilediğini kendinize söylemeyi unutmayın. Deneme sınavlarında hangi sorudan başlıyorsanız aynı yöntemi kullanın. Soruları çözdükçe heyecanınız azalacak ve motivasyonunuz yükselecektir. Ayrı bir dersin testine geçtiğiniz de bedeninizi ve zihninizi gevşetin ve rahatlatın. Altı çizili ve koyu renklerle yazılmış olan soruları dikkatle okuyun.

Bilmediğiniz soruları cevaplamayın. boş bırakmaktan korkmayın. Soruyu okuduğunuzda, sorunun çözümüyle ilgili kafanızda herhangi bir ışık belirmediyse o soru üzerinde zaman kaybetmeyiniz. Yanına işaret koyup geçiniz. Herhangi bir soruyu uzun ya da karışık şekilli görüntüsü nedeniyle atlamayınız. Sınav anında diğer adayların ne yaptığı ile ilgilenmeyiniz.”

Optik forma işaretlemelerde kaydırma yapmamak için ayrıca diğer soruya geçerken zihnin dinlenmesini sağlamak amacıyla soruyu çözüp anında optik forma işaretleme yapılması gerektiğini bildiren Özufacık, “Soru çözümünde kalem elden bırakılmamalı. Kalan zamanda boş bıraktığınız sorulara bir kez daha göz atınız. Sınav sonunda optik formunuzu teslim etmeden önce kodlamalarınızı mutlaka kontrol ediniz” diyerek, öğrencilere başarı diledi.

''GÜNEYDOĞU ANADOLU VE ORGAN NAKLİ'' KONULU SEMPOZYUM -SANKO HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI ABDULKADİR KONUKOĞLU:  -''DOKTORLARIN HİPOKRAT YEMİNİ, KONUKOĞLU AİLESİNİN DE  SOSYAL SORUMLULUK YEMİNİ VAR''

''GÜNEYDOĞU ANADOLU VE ORGAN NAKLİ'' KONULU SEMPOZYUM -SANKO HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI ABDULKADİR KONUKOĞLU: -''DOKTORLARIN HİPOKRAT YEMİNİ, KONUKOĞLU AİLESİNİN DE SOSYAL SORUMLULUK YEMİNİ VAR''

Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, yaşadıkları bölgeye karşı sosyal sorumlulukları bulunduğunu belirterek, ''Herkes bölgesine yatırım yapsaydı, şimdi Türkiye daha iyi olurdu. Biz bu bölgenin insanıyız, her şey para değil. Doktorların Hipokrat yemini var; bizim de sosyal sorumluluk yeminiz var'' dedi.

Abdulkadir Konukoğlu, 'Güneydoğu Anadolu ve Organ Nakli' konulu sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, holdinge bağlı birçok kurumun varlığına dikkat çekerek, en çok haz aldığı kuruluşların ise hastane ve vakıf olduğunu belirtti.

En çok duayı hastane vakfın yaptığı faaliyetler dolayısıyla aldığını kaydeden Konukoğlu, hastane ve vakıf faaliyetlerinden aldığı hazzı, holdingin para kazandıran diğer alanlardaki çalışmalarından alamadığı dile getirdi.

Gayelerinin para kazanmak olmadığına vurgu yapan Konukoğlu, ''Bizim bu bölgeye karşı sosyal sorumluluğumuz var. Herkes bölgesine yatırım yapsaydı, şimdi Türkiye daha iyi olurdu. Biz bu bölgenin insanıyız, her şey para değil. Doktorların Hipokrat yemini var; bizim de sosyal sorumluluk yeminiz var'' ifadelerini kullandı.

Babası Sani Konukoğlu'nun rahatsızlığı dolayısıyla hastane yollarını arşınladıklarını anımsatan Konukoğlu, hastanenin kapısında beklemeyenin, kıymetini anlamayacağını söyledi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi'nin yapılış hikayesine de değinen Konukoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin bloklarının yapımına karar vermiştik. 8 milyon dolar destek verme kararı almıştık. Ancak görüşmeler netice vermedi, parayı kendilerine vermemizi istediler, biz bu teklifi kabul etmedik. Daha sonra şimdi Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı olan Asım Güzelbey, bizim hastane yapmamızı teklif ettiler. Görüşmeler yaptık ve hastane yapımına karar verdik. Hastaneyi yaptık, şu an önemli hizmetler yapıyor. Biz hastaneden para kazanmıyoruz. Hastaneye gelenlerden aldığımız dua bizi mutlu ediyor.''

-59 MERKEZDE BÖBREK NAKLİ YAPILIYOR-

Türkiye Organ Nakli Kuruluşları Koordinasyon Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Uluğ Eldegez ise ''Geçmişten Geleceğe Organ Nakli'' konulu sunumu gerçekleştirdi.

Eldegez, 1987 yılında ilk kadavradan nakli yaptıklarında Ankara, İstanbul, Antalya ve İzmir'de birer organ nakil merkezleri olduğunu anımsattı.

Dernek çalışmalarıyla bu sayıları artırmayı amaçladıklarını söyleyen Eldegez, şöyle devam etti: ''Burada gördüğünüz gibi çok değişik şehirlerde ama Kayserinin batısı ağırlıklı olmak üzere çok değişik organ merkezleri var. Bir tanesi de Gaziantep de. Şimdi Gaziantep'in iki merkezi birden var. Bu da zannediyorum bizlere mutluluk veriyor. Şu anda 59 merkez var. Yani Türkiye'de 59 merkezde de böbrek nakli yapılabiliyor.''

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence de, organ naklinin insanlığın tarihi kadar eski olduğunu belirtti.

Güvence, ilk organ naklinin de Cosmos ve Danien kardeşler tarafından yapıldığını anımsattı.

Güvence, ''Organ nakli; hastanın yaşam sürecini ve kalitesinin artırır. Ülke ekonomisine katkı sağlar. Organ naklinden böbrek hastaları diğerlerine göre daha şanslı. Diyalize girdikleri için yaşamlarını devam ettirebiliyor. Diğer hastalar böbrek hastaları kadar şanslı değil'' dedi.

Hastaların çoğunun rahatsızlığı sebebiyle malulen emekli olduğunu vurgulayan Güvence, bu sebeple organ nakli için listeye isimlerini yazdırmadıklarını ileri sürdü. Hastalıklarının geçmesi halinde emekliliklerinin de sona ermesinden korkan hastaların bu yolu tercih ettiğini kaydeden Güvence, uzun süre diyalize giren hastalarda da farklı rahatsızlıkların baş gösterdiğini dile getirdi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Başhekimi Yusuf Ziya Yıldırım, 611 yatakla Türkiye'nin en büyük özel hastanesi olarak hizmet verdiklerini ifade etti. 660 personelin çalıştığı hastanede 1996 yılından beri Gaziantep ve çevre illerden gelen hastaları kabul ettiğini anlatan Yıldırım, organ nakil merkezinin yeni açılmasına rağmen kısa sürede 6 adet böbrek nakli yaptıklarını sözlerine ekledi.

“GÜNEYDOĞU ANADOLU VE ORGAN NAKLİ” KONULU SEMPOZYUM -ORGAN NAKLİ UZMANLARI ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE

“GÜNEYDOĞU ANADOLU VE ORGAN NAKLİ” KONULU SEMPOZYUM -ORGAN NAKLİ UZMANLARI ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE

Gaziantep ve bölge insanına 1996 yılından bu yana kaliteli sağlık hizmeti sunulan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi bünyesinde hizmete giren bölgenin ilk özel organ nakli merkezinin açılışı dolayısıyla “Güneydoğu Anadolu ve Organ Nakli” konulu  sempozyum düzenlenecek.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde 19 Mart 2011 Cumartesi günü saat 10.30’da düzenlenecek sempozyuma, organ naklinin Türkiye’de bugünlere gelmesinde emeği geçen çok değerli uzmanlar katılacak.

Sempozyumda, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence “Bölgemizde ve Ülkemizde Neden Organ Nakli”, Türkiye Organ Nakli Kuruluşları Koordinasyon Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Uluğ Eldegez “Geçmişten Geleceğe Organ Nakli”, Akdeniz Üniversitesi eski rektörü ve Türkiye Organ Nakli Kuruluşları Koordinasyon Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu “Dünyada ve Ülkemizde Organ Nakli”  konularında bilgiler sunacak.

 

 

14 MART TIP BAYRAMI -ANADOLU SAĞLIK İŞLETMELERİ DERNEĞİ BAŞKANI TURAL:

14 MART TIP BAYRAMI -ANADOLU SAĞLIK İŞLETMELERİ DERNEĞİ BAŞKANI TURAL:

-“KENDİLERİNİ ŞİFA ARAYANLARA ADAYAN TÜM SAĞLIK

PERSONELİNİN 14 MART TIP BAYRAMI’NI KUTLARIM”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü ve Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği Başkanı Gürkan Tural, kendilerini şifa arayanlara adayan tüm sağlık personelinin 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutladığını söyledi.

Gürkan Tural, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda, hekimler ve diğer sağlık personelinin hepsinin saygı duyulacak insanlar olduğunu belirterek, “Büyük bir özveri gerektiren sağlık hizmeti sunumunda görev alanların tamamı, kutsal bir görev ifa etmektedirler” dedi.

Sağlık çalışanlarının kendilerinden çok şifa arayanları düşünerek görev yaptıklarını kaydeden Tural, “Büyük bir özveri ile her türlü sıkıntılı anda dahi sabırla ve şefkatle şifa sunan sağlık personeli,  dünyanın en kutsal, güzide ve saygın mesleklerinden birini yerine getirmektedirler” diye konuştu.

Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği’ne de değinen Tural, sözlerini şöyle tamamladı:

“Özel sağlık kuruluşları ile şifa arayanlar arasında doğru ve etkili iletişimi sağlayarak, yeterli sağlık bilincinin oluşturulmasını ve karşılaşılacak olumsuzlukların aşılması noktasında çözüm üretmeyi amaçlıyoruz. Sağlık hizmetini verenler ile alanlar arasında köprü görevi üstlenerek, karşılaşılan veya karşılaşılabilecek sorunları gidermeyi öngörüyoruz.”

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ YAPILANLAR -İBRAHİM ŞENEL: “BÖBREK NAKLİ HAYATIMIZI GERİ VERDİ”  -HÜSEYİN BEYDİLLİ: “GAZİANTEP HALKI İÇİN BİRER ÖRNEK OLDUK”

SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ YAPILANLAR -İBRAHİM ŞENEL: “BÖBREK NAKLİ HAYATIMIZI GERİ VERDİ” -HÜSEYİN BEYDİLLİ: “GAZİANTEP HALKI İÇİN BİRER ÖRNEK OLDUK”

Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde yeni açılan organ nakli merkezinde başarılı böbrek nakli yapılan İbrahim Şenel ve Hüseyin Beydilli, sağlıklarına kavuştu.

İbrahim Şenel (29) hastayken mahrum kaldığı güzelliklere, böbrek nakli sayesinde yeniden kavuştuğunu belirterek, “Böbrek nakli hayatımızı geri verdi” dedi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde ilk böbrek nakli operasyonu yapılan İbrahim Şenel, “Bu hastanede böbrek nakli yapılan ilk hasta olacağımdan dolayı biraz tedirgindim. Ancak, hastaneyi ve hekimleri tanıyınca, çektiğim sıkıntıların ardından nakil sonucunda yaşayacaklarımı düşününce, endişemden arındım” diye konuştu.

“Hastane yönetiminin, doktorumun yaklaşımı ve hastanenin başarıları ikna olmamda en büyük etkendir” diyen Şenel, şöyle devam etti:

“Günde 4 saatim diyalizde geçiyordu. Operasyon sonrasında diyalize girmeyecektim. Katater çıkarılacağı için 3 yaşındaki oğlumla daha rahat oynayabilecektim. Rahat gezebilecek, yemek yiyebilecektim. Yanılmadığımı anladım. Rahatsızlığım ortaya çıkmadan çok önce organlarımı bağışlamıştım. Artık bunun doğru bir karar olduğuna daha çok inanıyorum.” 

ÖRNEK OLDUK

Organ nakli merkezinde böbrek nakli yapılan ikinci hasta olan Hüseyin Beydilli (47) ise Gaziantep’te diyalize giren böbrek hastaları için örnek olduklarına dikkati çekti.

Aynı diyaliz merkezine gittiği hastaların, kendisinin böbrek nakli yaptırmasını büyük bir merak ve heyecanla beklediklerini vurgulayan Beydilli, “Nakilden sonra ziyarete geldiler. Şimdi  de hastaneden çıkmamı bekliyorlar, kendileri de gelip organ nakli için başvuracaklar” diyerek, mutluluğunu dile getirdi.

Organ nakli ameliyatı için “ölürken geri dirilmek gibi bir şey” benzetmesini yapan Beydilli, “Bu bizim için yeni bir hayat. Ne mutlu bize. Organ naklinden hiç kimse korkmasın” diyerek, böbrek hastalarına mesaj verdi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Organ Nakli Merkezi’nin hizmet vermesinin memnuniyet verici olduğunun altını çizen Beydilli, “Burada evimizde gibiyiz. Çocuklarım gelip beni görebiliyor, sonra da eve dönüyorlar. Burası olmasaydı elimizde avucumuzda ne varsa satıp İstanbul, Ankara artık neresi olursa nakli orada yaptıracaktık” diyerek, sevincini paylaştı.

İDEAL ORGAN NAKLİ MERKEZİNİ KURDUK

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Necmettin Güvence de daha önceleri bu hastaların Ankara, İstanbul gibi büyük kentlerde şifa aradıklarını ifade etti.

Hastaların ve hasta yakınlarının, kalacak yerleri olmadığı için ev kiraladıklarını bildiren Doç. Dr. Güvence, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bizlere ulaşmaları da çok kolay olmuyordu. Organ Nakli ekibimizin deneyimiyle Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin gücünü birleştirerek ideal bir organ nakli merkezi kurduk. Organ nakliyle hastaların yaşam kalitesi yükseliyor. Diyaliz hastalarına göre, böbrek nakli yapılan hastaların hayat süreleri dört kat fazladır. Ayrıca diyalize girmek hem hasta, hem de devlet bütçesine ciddi külfet yüklemektedir.”

İbrahim Şenel, 12 yıldır görüşmediği babası Ümit Şenel’in, Hüseyin Beydilli ise 26 yıllık eşi Sultan Beydilli’nin verdiği böbrekle yeniden hayata bağlanmıştı.  

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE ATAMA -BEYİN OMURİLİK VE SİNİR CERRAHİSİ UZMANI  OPR. DR. GEYİK, HASTA KABULÜNE BAŞLADI

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE ATAMA -BEYİN OMURİLİK VE SİNİR CERRAHİSİ UZMANI OPR. DR. GEYİK, HASTA KABULÜNE BAŞLADI

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi hekim kadrosunu genişletmeye devam ediyor.

Halen Opr. Dr. Mehmet Kulalı’nın görev yaptığı Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi  (Nöroşirürji) Polikliniği’nde, Opr. Dr. A. Murat Geyik de hasta kabulüne başladı.

OPR. DR. A. MURAT GEYİK

 

1978 Kilis doğumlu olan Opr. Dr. A. Murat Geyik, 2001 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 2009 yılında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Beyin Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanlık eğitimini tamamladı.

2009 – 2011 yılları arasında Cizre Devlet Hastanesi’nde mecburi hizmetini yaptı. Şubat 2011 tarihi itibariyle Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji) Uzmanı olarak görev yapmaya başladı.

Evli ve bir çocuk babası olan ve uluslararası hakemli dergilerde yayınları bulunan  Opr. Dr. Geyik, Türk Nöroşirurji ve Pediatrik Nöroşirurji derneklerinin de üyesi.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ -HÜSEYİN BEYDİLLİ EŞİNİN BÖBREĞİYLE HAYATA TUTUNDU -DR. GÜVENCE: “BÖBREK NAKİLLERİMİZLE BÖLGEDE UMUT OLDUK”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ -HÜSEYİN BEYDİLLİ EŞİNİN BÖBREĞİYLE HAYATA TUTUNDU -DR. GÜVENCE: “BÖBREK NAKİLLERİMİZLE BÖLGEDE UMUT OLDUK”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi tarafından Sivaslı 29 yaşındaki İbrahim Şenel’in ardından Gaziantepli 47 yaşındaki Hüseyin Beydilli’ye de başarılı bir operasyonla böbrek nakli yapıldı.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü Gürkan Tural, 1996 yılından bu yana bölge halkına hizmet veren hastanelerinin hizmet çıtasını her geçen gün biraz daha yükselterek insanlara umut olmaya devam ettiğini söyledi.

Tural, “Bölgedeki ilk özel organ nakli merkezini kurarak, farklı branşlarda bölge insanımıza hizmet sunmaktan gurur duyuyoruz”  dedi.

Yüksek tansiyon hastası olan Hüseyin Beydilli ise rahatsızlandığı ana kadar ailesinin geçimini kamyon şoförü olarak sağladığını belirterek, “2008 yılı Eylül ayında beyin kanaması geçirdim ve Gaziantep Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi’ne kaldırıldım. 23 gün yoğun bakımda yattım, bu arada iki böbreğimin birden iflas ettiğini öğrendim” diye konuştu.

EŞ FEDAKARLIĞI

Eşi yoğun bakımda yattığı sürece hastaneden biran olsun ayrılmayan 5 çocuk annesi Sultan Beydilli (44), eşinin 23 günlük yoğun bakım sonrasında kendisine geldiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“Diyalize girmesi için katater taktılar. Diyalize girdiği ilk gün, dünya başıma yıkıldı sanki. İki sağlam böbreğim vardı. Evlenirken bir söz veriyorsunuz hastalıkta sağlıkta birliktelik diye. 26 yıllık evlilikten sonra insan bu sözü nasıl unutur? O an hiç düşünmeden eşime böbreğimi vermeye karar verdim. Ancak eşim zarar göreceğimi düşünerek böbreğimi vermemi kabul etmedi.

Diyalizle birlikte sıkıntılı bir dönem başladı. Eşim çalışamadığından maddi olarak da çok sıkıntı çektik. Bu dönemde 21 yaşındaki oğlumuzun vefatıyla sarsıldık. Israrla eşimin böbrek nakli yaptırmasını istedim ve bu konuda araştırma yaptık. İstanbul, Antalya derken Gaziantep’te Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Organ Nakli Merkezi’nin kurulduğunu öğrendik.”

HASTANE SÜRECİ

Hüseyin Beydilli, bunun üzerine Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Necmettin Güvence’yle görüştüklerini anımsatarak, sözlerini şöyle tamamladı:

“Elimizde avucumuzda ne varsa satarak böbrek nakli yaptırmak için gidecekken memleketimizde, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi bünyesinde Organ Nakli Merkezi’nin açıldığını duyunca dünyalar bizim oldu. Daha önce bu hastanede anjio yaptırmış ve çok memnun kalmıştım.  Doç. Dr. Necmettin Güvence dünyalar iyisi biri. Eşimin dokularıyla benim dokularım da uyumlu olunca hastaneye olan güvenim, doktorumun yaklaşımı sayesinde hiçbir tereddüt duymaksızın nakli yaptırdım.

Naklin ertesi günü ayağa kalktım. Doktorumdan, hemşirelerden, bütün personelden Allah razı olsun. Kendimizi evimizde gibi hissettirdiler. Allah rahmetli Sani Konukoğlu’ndan ve hastanemizi yaptıran Abdulkadir Konukoğlu başta olmak üzere  Konukoğlu Ailesi’nden razı olsun. Memleketimize çok büyük hizmetler yapıyorlar.”

AİLENİN SEVİNCİ

Eşinin yeniden sağlığına kavuşmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Sultan Hanım, duygularını şöyle dile getirdi:

“Eşim haftada 3 gün diyalize girdiği için hiçbir yere gidemiyorduk. Bir bardak çay içse ikinci bardağı içemiyordu. Çocuklarım bile babalarına böbreklerini vermek istedi. Ameliyatın ertesi günü eşimin ilk işi sabah erken gelip beni kontrol etmek oldu. Sağlığımın yerinde olduğunu görünce derin bir oh çekti. Diyaliz hastasının her şeyi sıkıntılı ama artık kurtulduk. Diğer organlarımı da bağışlayacağım. Toprağın altında çürüyüp gideceğine insanların hayatını kurtaralım. Gaziantep ve ülkemiz içindeki diyaliz hastaları için hastanemiz bir umut oldu. İnşallah diğer diyaliz hastaları da bu imkanlardan faydalanır.”

SİNERJİ YARATTIK

Doç. Dr. Güvence de, Gaziantep’te böyle bir hizmeti vermekten büyük mutluluk duyduğuna dikkati çekti.

“Güneydoğu Anadolu Bölgesi için Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi bir umut oldu” diyen Doç. Dr. Güvence, sözlerini şöyle tamamladı:

“Daima ilklerin ve yeniliklerin öncüsü olan hastanemizde, Ankara’da verdiğimiz hizmetleri Gaziantep’te, Gaziantep ve bölge halkının ayağına getirdik. Organ Nakli ekibimizin deneyimini, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin gücüyle birleştirerek, bir sinerji yarattık. İnsanların başka şehirlere gitme mağduriyeti ortadan kalktı. Bölge insanı için elimizden gelenin en iyisini yapmaya devam edeceğiz.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdür Yardımcısı ve Başhekimi Dr. Yusuf Ziya Yıldırım ise şunları ifade etti:

“Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Gaziantep ve bölge için Organ Nakli Merkezi’ni hizmete sunmakla, büyük bir ihtiyacı karşılamıştır. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi olarak hizmet yelpazemizi genişleterek, sağlıkta kaliteden ödün vermeden yolumuza devam edeceğiz.”

Bu arada, hastaneye gelen Melek ve Ahmet Beydilli, babası ve annesiyle kucaklaşarak, mutluluklarını paylaştılar.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ -BÖBREK NAKLİ 12 YIL SONRA BABA OĞULU BİRARAYA GETİRDİ -ORGAN NAKLİ MERKEZİ SORUMLU HEKİMİ DOÇ. DR. GÜVENCE  -“HASTANEMİZ ORGAN NAKLİNDE CAZİBE VE REFERANS MERKEZi  KONUMUNA GELECEKTİR”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE BÖBREK NAKLİ -BÖBREK NAKLİ 12 YIL SONRA BABA OĞULU BİRARAYA GETİRDİ -ORGAN NAKLİ MERKEZİ SORUMLU HEKİMİ DOÇ. DR. GÜVENCE -“HASTANEMİZ ORGAN NAKLİNDE CAZİBE VE REFERANS MERKEZi KONUMUNA GELECEKTİR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde ilk böbrek nakli gerçekleştirildi. Organ Nakli Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Necmettin Güvence tarafından 29 yaşındaki İbrahim Şenel’e, 12 yıldır görüşmediği baba Ümit Şenel’in (57) böbreği nakledildi.

Sivas’ta yaşayan İbrahim Şenel, 4 yıl önce başlayan rahatsızlık sürecini şöyle anlatıyor:

“Rahatsızlanınca bir sağlık ocağına başvurdum. Soğuk algınlığından şüphelenilerek, buna yönelik ilaçlar verildi. Ancak bir hafta sonra durumum daha da ağırlaşınca gittiğim Sivas Devlet Hastanesi’nde böbrek yetmezliği teşhisi konuldu ve kateter takıldı, diyalize girmeye başladım.

O andan sonra benim için sıkıntılı bir süreç başladı. Tedaviden sonuç alınamayınca Kayseri’ye Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne gittim. Ancak orada acı gerçeği öğrendik. Geç kalındığı için ilaç tedavisinden bir sonuç alınamayacağı ve böbrek nakli gerektiği söylendi.”

BABA İLE BULUŞMA

Böbrek nakli gerektiği söylenince, ailesinden yardım istediğini anlatan İbrahim Şenel, “12 yıldır İstanbul’da yaşayan ve o güne kadar bizlerle görüşmeyen babam Ümit Şenel, bunu duyunca hiç düşünmeden bana böbreğini vermek istedi. 12 yıl sonra ilk kez bu vesile ile bir araya geldik” dedi.

Babasının böbreğini vermek istediğini, ancak bu kez de maddi sıkıntılar ortaya çıktığını kaydeden İbrahim Şenel, “Sağlık Bakanlığı, Sivas’ta yayın yapan bir yerel televizyonda yayımlanan haber dolayısıyla durumumu öğrenince, bizi, o sırada  Ankara’da görev yapan Doç. Dr. Necmettin Güvence’ye yönlendirdi” diye konuştu.

Bunun üzerine Ankara’ya gidip gelmeye başladıklarını, ancak sağlık durumunun naklin hemen gerçekleşmesine uygun olmadığından sürecin uzadığını vurgulayan İbrahim Şenel, şöyle devam etti:

“Bu süreçte Doç. Dr. Necmettin Güvence Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ni kurarak, sorumlu olarak görev yapmaya başladı. Gerek doktorumuza duyduğumuz güven, gerekse hastanede gerçekleştirilen başarılı tedavilerden dolayı organ naklinin Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde yapılması için Gaziantep’e geldik.

Ambulansla hastaneye geldiğim andan itibaren her şeyden ve herkesten memnun kaldım. 3 aydır buradayız. Hiç bir sıkıntı yaşamadım. Aksine herkes bana yol göstermeye çalışıyor. Naklin ikinci günü ayağa kalktım. Doç. Dr. Necmettin Güvence o kadar iyi ki, kendisi başta olmak üzere herkesten Allah razı olsun. Naklin böyle bir hastanede gerçekleşmesinden son derece memnunum.”  

EŞİNİN MUTLULUĞU

Eşinin ilk andan itibaren yanından ayrılmayan Meryem Şenel (23) ise o günleri anlatırken “Olanla ölene çare yok. 4 yıl diyalize girdi İbrahim. Bunun 3 yılı periton diyalizle, son bir yılı hemodiyalizle geçti” diyor gözleri dolarak.

Baba Ümit Şenel da “12 yıl sonra böyle bir vesile ile oğlumla yeniden bir araya geldik. Oğlumun böbreğe ihtiyacı olduğunu duyunca hiç düşünmeden ben veririm dedim. Oğlum yeniden sağlığına kavuştu. Allah herkesten razı olsun” diyerek mutluluğunu dile getirdi.

DOÇ. DR. GÜVENCE      

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin ilk özel organ nakli merkezi olan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Güvence ise  kardiyoloji, kalp ve damar cerrahisi konusunda bir referans merkezi olduklarına dikkati çekerek, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Hastanemiz Organ Nakli Merkezi’yle hizmet sınırlarını daha da genişletiyor. Ankara’da önemli bir organ nakli merkezinin kurucusu ve yöneticisi olarak 15 yıl görev yaptıktan sonra, Türkiye’nin en büyük özel hastanesi olan Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Organ Nakli Merkezi’nin gönüllü kurucusu olmak, bilgi ve deneyimlerimle bölge halkına hizmet vermek benim için ayrı bir mutluluk kaynağı.

İlk böbrek nakli hastamız olan İbrahim Şenel’i sağlığına kavuşturarak taburcu etmeye hazırlanıyoruz. Ancak bölgemizde henüz yeterli kadavra bağışı olmadığından bu yöndeki çalışmalarımız artarak devam edecektir. Hastanemiz böbrek nakli konusunda bir referans ve cazibe merkezi olabilecek deneyim ve altyapıya sahip konumdadır. Deneyimli organ nakli ekibimizle daha nice başarılı çalışmalara imza atacağız.”     

 

 

 

KARNE ALAN ÇOCUKLARA VE AİLELERİNE ÖNERİLER -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ PSİKOLOGU ÖZUFACIK: -“KARNESİNDE ZAYIF OLAN ÇOCUĞA TEPKİSİZ KALINMAMALI, ANCAK AŞIRI TEPKİDEN DE KESİNLİKLE KAÇINILMALI”

KARNE ALAN ÇOCUKLARA VE AİLELERİNE ÖNERİLER -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ PSİKOLOGU ÖZUFACIK: -“KARNESİNDE ZAYIF OLAN ÇOCUĞA TEPKİSİZ KALINMAMALI, ANCAK AŞIRI TEPKİDEN DE KESİNLİKLE KAÇINILMALI”

-“BAŞARI ÖĞRENCİYE SEVGİ ORTAMINDA TEBRİK DUYGULARI

İLETİLMELİ, ÖDÜLDE ABARTIYA YÖNELİNMEMELİ”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Psikologu Pelin Özufacık, karnesinde zayıf olan çocuğa tepkisiz kalınmaması gerektiğini, ancak aşırı tepkiden de kesinlikle kaçınılması gerektiğini söyledi.

Özufacık, karne günlerinin öğrencilik hayatının en önemli günlerinden biri olduğuna dikkati çekerek, “Karne günü, kimi çocuk için sevinç ve gurur duydukları gün olsa da, kimi öğrenci için ise kaygının arttığı bir dönem olabiliyor” dedi.

“Tabiî ki bu dönemde ailelerin çocuklara karşı yaklaşımları çok önemlidir” diyen Özufacık, şöyle devam etti:

“Bazı aileler karnelerin başarının tek göstergesi olarak görürler bu da kaygı düzeyinin, çocuk ve aile üzerinde daha da artmasına neden olan nedenlerden biridir.

Bazı aileler karneyi, çocuğun başarısını gösteren tek değerlendirme aracı olarak görürler. Aslında karneler çocukların okuldaki başarı oranını gösterir. Ama çocuğumuz hayatın diğer farklı alanlarında da başarılı olabilir. Aileler olarak bunları hiçbir zaman görmezden gelmemeliyiz.”

ANNE- BABANIN ROLÜ

 

Anne babanın çocuğa yaklaşım tarzının çocuğun başarısını önemli ölçüde etkilediğine dikkati çeken Özufacık, “Ailenin çocuğa karşı gösterdikleri sağlıklı disiplin tutumu ve aile içindeki ilişkilerin dengeli ve düzeli olması çocuğun başarısını olumlu şekilde etkileyecektir” diye konuştu.

Çocuklara karşı katı disiplin anlayışı içinde olan ailelerin, çocuklarının kendine güvensiz, cesaretsiz olabileceği gibi, her istediği yapılan, şımarık olarak yetiştirilen çocuklarda ise sosyal ortama karşı uyum sorunları, kurallara uymakta yaşanan sorunlar gözlemlendiğini anımsatan Özufacık, şu uyarıyı yaptı:

“Her istediği yapılan bir çocuk için başarının pek önemi yoktur. Sorumluluk bilinci gelişmemiştir. Bundan dolayı derslerinde başarısız olacaktır. Katı bir disiplin anlayışı içinde olan ailelerin çocukları ise, yaşadığı yoğun kaygıdan dolayı, yine başarısını derslerine yansıtamayacaktır.”

KARNEDE ZAYIF VE BAŞARIDA NASIL DAVRANILMALI

Çocuğun karnesinde zayıf olmasının doğal karşılanması gerektiğini vurgulayan Özufacık, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çünkü her öğrenci her zaman aynı başarıyı gösteremez. Aile içinde bu durumun bir değerlendirilmesi yapılabilir. Ve telafi için nelerin yapılabileceği tartışılabilir. Çok fazla tepki göstermek kadar, hiçbir şey yokmuş gibi davranmak da doğru değildir. Fazla tepki gösterildiğinde çocuklar, sevilmediklerini ve aileleri tarafından başarılı olmaları koşulu ile sevilebileceklerini düşünürler. Hiç tepki göstermeme ise çocuk tarafından ilgisizlik ve umursamazlık biçiminde yorumlanabilir.

Başarısızlık cezalandırılmalı mı, başarılıya ödül verilmeli mi? Başarıya ödül verilebilir. Bu ödül çok sembolik ya da duygusal temelli olursa daha iyi olacaktır. Maddi ödülleri kullanmak ve pahalı ödüller almak yerine ‘aferin’, ’seninle gurur duyuyorum’, ‘tebrik ederim’ gibi sözler faydalıdır. Ödüllendirmede aşırıya kaçılması ödülün değerini azaltacaktır.

Bir süre sonra öğrenci ödüle ulaşmak için başlangıçtaki heyecanı duymayacaktır. Cezalandırma da önermiyoruz. Sevdiği aktivitelere küçük sınırlılık getirme işe yarayabilir. Ancak sert cezalandırmalar çocuk ile ailenin arasının açılmasına neden olabilir. Dengeli bir ödül-ceza sistemi ideal olacaktır.”

TATİLDE NE YAPILMALI

 Özufacık, karne alan öğrencilerin, tatilde yapmaları gerekenleri şöyle sıraladı:

  • Ailemiz ve arkadaşlarımızla sinema, kafe, tiyatro gibi etkinliklere katılmanın birçok faydası olacaktır. Böylece evde oturduğumuzda bilgisayar ve televizyondan da uzak durmuş olacağız.
  • Spor, hem fizyolojik hem de ruhsal açıdan birçok yarar sağlamaktadır. Aile ve veli ortak bir karar vererek herhangi bir spor dalını tercih etmesi ruhsal açıdan zenginlik kazanmanıza yol açacaktır.
  • Başarısız olduğunuz derslerde yoğun olamayan bir ders programı yapılabilir.
  • Günde 1-2 saati geçmemek şartıyla bilgisayar oyunları oynanabilir.
  • Sevdiğiniz ve ilgi duyduğunuz kitaplar okuyabilirsiniz.
  • Sabah erken kalkmamanın ve evde özgürce gezmenin keyfine doyabilirsiniz.

Özufacık, iyi değerlendirilen bir tatilin ardından derslerde daha başarılı olunabileceğini, aynı zamanda bu tatilde öğrencilerin kendilerini yenileyip derslerine karşı motivasyonlarını daha da yüksek tutabileceklerini, sözlerine ekledi.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE SINAV KAYGISI ANLATILDI -PSİKOLOG PELİN ÖZUFACIK: “SINAV KAYGISI ÖĞRENCİLERİN SIKLIKLA YAŞADIKLARI BİR SORUNDUR”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE SINAV KAYGISI ANLATILDI -PSİKOLOG PELİN ÖZUFACIK: “SINAV KAYGISI ÖĞRENCİLERİN SIKLIKLA YAŞADIKLARI BİR SORUNDUR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Psikologu Pelin Özufacık, sınav kaygısının öğrencilerin sıklıkla yaşadıkları bir sorun olduğunu söyledi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde halka açık konferanslar kapsamında Psikolog Pelin Özufacık tarafından “Sınav Kaygısı” konusu anlatıldı.

Özufacık, sınav kaygısının bir davranış olarak öğrenildiğini ve bulaşıcı bir virüs gibi öğrenciden öğrenciye yayıldığını, aynı zamanda kişilik özelliğinin bir dışavurumu olarak da bireyin karşısına çıkabildiğini bildirdi.

“Sınav kaygısı yaşayan bir öğrenci gerçek potansiyelini yüzde 45’ e varan oranda düşürebilmektedir” diyen Özufacık, şöyle devam etti:

“Sınav kaygısının bir miktar varlığı öğrenci için ateşleyici olabilirken fazlası öğrencinin başarısını olumsuz etkilemektedir. Sınav kaygısı birçok bileşenin bir sonucudur. Toplumun değer yargılarından, anne babanın beklentilerine kadar uzanan bir yelpazede değerlendirilebilir.

Yaklaşan sınavlar da öğrenciler üzerinde büyük bir baskı ve endişe yaratıyor. Yıl boyunca sınavlardan üst düzeyde başarı göstermesini beklediğimiz çocuklarımız bir sınav anında gösterecekleri başarı oranında iyi bir gelecek sahibi olacaklar. Ne var ki; sadece derslerinde çok başarılı olmaları yetmiyor. Sınav psikolojisine adapte olunması, kaygı ve endişeden uzak bir sınav geçirmeleri çok önemli olabilmektedir.”

BELİRTİLERİ:

Bazı öğrencilerin sınav kaygısı ve heyecanını belirgin olarak yaşadıklarını, mide bulantısı, el ve vücut terlemesi gibi belirtiler göstereceklerini ve bunun sınavda yaşanacak kaygı ve endişeyi açıkça gösterdiğini anlatan Özufacık,  sözlerini söyle sürdürdü:

“Bazı öğrenciler ise sınav kaygısını net olmayan yollarla ifade ediyor. Bu öğrencilerde daha çok mide, baş, boyun ve sırt ağrısı şikayetleri olur. Dinlendirici uyku uyuyamazlar, uyku düzenleri bozulur. Ya normalden çok daha fazla ders çalışma ya da sınav yaklaştıkça ders çalışma isteğinde belirgin bir azalma görülür.

Durgunluk, içe kapanma olabilir ve sınav günü ile ilgili ya çok konuşurlar ya da vurdumduymazlık geliştirirler. Sınavların yaklaştığı (son zamanlar) iyi değerlendirilmeli ve anne baba kendi kaygı ve endişesini çocuğuna bulaştırmamalı. Eğer baş etmekte zorluk çekiliyorsa mutlaka profesyonel bir destek alınmalıdır”.

Psikolog Özufacık, sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

İTFAİYE DAİRE BAŞKANLIĞINDAN HASTANE PERSONELİNE YANGIN TATBİKATI

İTFAİYE DAİRE BAŞKANLIĞINDAN HASTANE PERSONELİNE YANGIN TATBİKATI

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı tarafından SANKO Hastanesi personeline yangın, kurtarma ve tahliye konularında teorik ve tatbiki eğitim verildi.

SANKO Hastanesi bahçesinde gerçekleştirilen tatbikata hastanede çalışan personel katıldı. 2011 yılı takviminde yer alan ilk eğitim programında ‘Kurtarma ve Yangın Konuları’ işlendi.

İtfaiye Daire Başkanlığı yetkilileri hastane personeline verdikleri eğitimde temel amacın ‘İtfaiye gelinceye kadar alınması gereken temel tedbirleri kapsadığını ifade ederek, yangınların oluştukları anda yapılması gereken ilk şeyin Alo 110 İtfaiye hattının aranması’ olduğunu ifade ettiler.

Eğitimde ayrıca, ‘Hastane personelinin boyutuna göre çıkan yangının yayılmaması, daha ciddi boyutlara ulaşmaması için alabilecekleri temel tedbirler ve uygulamalar konularının işlendiği’ bildirildi.

Basit yangınlara müdahale, yangın tüpü kullanma, oluşabilecek geniş çaplı yangınlarda bina tahliyesi gibi temel konularda tatbiki eğitimin verildiği eğitime SANKO Hastanesinde çalışan 50 personel katıldı.

 

PEDİATRİ UZMANI DR. ÇAĞATAY KABAK,  ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE

PEDİATRİ UZMANI DR. ÇAĞATAY KABAK, ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE

Pediatri (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları) Uzmanı Dr. Çağatay Kabak, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde hasta kabulüne başladı.

Halen Pediatri Uzmanları Dr. Hamide Palaz ve Dr. Medeni Asma’nın hizmet verdiği Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Pediatri Polikliniği’nde göreve başlayan Dr. Çağatay Kabak, 1977 yılında Adana’da doğdu.

Çukurova Elektrik Endüstri Meslek Lisesi’ndeki eğitiminin ardından Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitim gördü. Ankara Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları İhtisası yaptı.

Osmaniye’nin Düziçi İlçesi Devlet Hastanesi’nde 18 ay mecburi hizmet, Tekirdağ Çorlu Askeri Hastanesi’nde 12 ay vatani görevini yaptı.

Dr. Çağatay Kabak Ocak 2011 tarihi itibariyle Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Pediatri Uzmanı olarak görev yapmaya başlamıştır.

 

 

 

 

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE KOAH ANLATILDI -GÖĞÜS HASTALIKLARI UZMANI DR. DEMET ÇETİN: -“KOAH ÖNLENEBİLİR VE TEDAVİ EDİLEBİLİR BİR HASTALIKTIR” -“KOAH’IN GELİŞİMİNDE EN ÖNEMLİ RİSK FAKTÖRÜ SİGARADIR”

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE KOAH ANLATILDI -GÖĞÜS HASTALIKLARI UZMANI DR. DEMET ÇETİN: -“KOAH ÖNLENEBİLİR VE TEDAVİ EDİLEBİLİR BİR HASTALIKTIR” -“KOAH’IN GELİŞİMİNDE EN ÖNEMLİ RİSK FAKTÖRÜ SİGARADIR”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Demek Çetin, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığının (KOAH), önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu söyledi.

Dr. Çetin, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde düzenlenen halka açık konferanslar kapsamında, KOAH’ı anlattı.

KOAH’ın, hava yollarını tıkayan ve nefes alıp vermeyi güçleştiren kronik bir akciğer hastalığı olduğunu anımsatan Dr. Çetin, “Yaygın olarak görülmesine karşın, bu hastalığı olanların çoğu, hasta olduğunun farkında değil. Ülkemizde her 10 KOAH’lının 9’u kendinde bu hastalık olduğunu bilmemektedir” dedi.

KOAH’ın dünyada ölüm nedenleri arasında 4. sırada olduğuna dikkati çeken Dr. Çetin, “Önümüzdeki yıllarda hastalığın daha da yaygınlaşması beklenmektedir. Ülkemizde 5 milyon civarında KOAH’lı hasta bulunduğu ve hastalığın ülkemizde ölüm nedenleri arasında 3. sırada yer aldığı ifade edilmektedir” diye konuştu.

RİSK FAKTÖRLERİ

“KOAH’ın gelişimde en önemli risk faktörü sigara tüketimidir” diyen Dr. Çetin, şöyle devam etti:

“Bunu yanı sıra, iş yerinde toz – dumana maruz kalma, iyi havalandırılmamış evlerde ısınma ve yemek pişirmek amacıyla kullanılan odun – tezek gibi yakıtların dumanını soluma, beslenme, sosyoekonomik durum, alerji, enfeksiyonlar ve düşük doğum ağırlığı olan bebekler ve genetik faktörler de hastalık için risk oluşturur.

40 yaşını aşmış, sigara içiciler ve tozlu – dumanlı işlerde çalışan kişiler ya da öksürük, balgam, nefes darlığı bulunan kişilerin KOAH olma olasılığı oldukça yüksektir.

Çoğu kişi ileri derecede nefes darlığı gelişmeden doktora gitmez. Bu kişiler öksürük, balgam ve nefes darlığını yıllarca ihmal eder, sigaraya bağlı olabileceğini düşünerek pek önemsemezler. Çünkü KOAH’ta akciğer fonksiyonları yüzde 50 azalmadan ciddi nefes darlığı ortaya çıkmamaktadır.”

TEDAVİ

Dr. Çetin, hastalara solunum fonksiyon testi (spinometri) yapılarak hastalığın teşhis edileceğini bildirdi.

Günümüzde uygulanan tedavi yöntemleriyle KOAH’lı hastaların şikayetlerinin ileri derecede hafifletilebileceğini, yaşam kalitelerinin iyileştirilebileceğini ve yaşam sürelerinin uzatılabileceğini anlatan Dr. Çetin, tedaviye ilişkin şu bilgileri verdi:

“Hastalık ne kadar erken teşhis edilirse, tedaviden o kadar iyi sonuç alınır. KOAH tedavisinde en önemli adım sigaranın bırakılmasıdır. Ancak bu şekilde hastalığın ilerlemesi durdurulabilir. Hastalar sigara içmeye devam ederlerse, tedaviden hiçbir şeklide kalıcı yarar göremezler. Mesleki maruziyeti ortadan kaldırmak, sağlıklı beslenme, egzersiz ve doktor kontrolünde düzenli ilaç kullanılması gerekmektedir.

KOAH’lı hastalar gribe yakalandıklarında hastalığı çok ağır geçirirler. Bu nedenle her yıl KOAH’lı hastaların Eylül-Aralık aylarında aşılanması gerekmektedir. Büyük oranda gribe yakalanmayı, gripten ölümleri ve grip sonrası zatürree oluşumunu önlemektedir. Bu hastalara zatürre aşısı da önerilmektedir. Bu aşı bir kez yapılsa yeterli olmaktadır. Herhangi bir zamanda yapılabilir. Özel bir mevsimi yoktur.”

ENFEKSİYONA DİKKAT

Bu hastaları atağa ve dolayısı ile solunum yetmezliğine sokan en önemli nedenin araya giren enfeksiyonlar olduğunu vurgulayan Dr. Çetin, şöyle devam etti:

“Bu durumda hastaların solunum sıkıntısı artar, hırıltı olur, balgam miktarı artar ve balgam rengi sarı-yeşil olur. Hastalar mutlaka hastaneye getirilmelidir. Hastalar; yemek yeme, banyo yapma, tıraş olma gibi en basit doğal ihtiyaçları bile yapamaz hale gelirler. Morarma, bacaklarda şişlik, boyun damarlarında dolgunluk, karaciğerde büyüme görülebilir.

Antibiyotik tedavisi, nefes açıcı ilaçlar, oksijen tedavisi verilir. Erken müdahale çok önemlidir. Solunum yetmezliği gelişen hastalar yoğun bakım ünitesinde takip edilir.  Kronik solunum yetmezliği gelişen hastalara evde kullanmak üzere uzun süreli oksijen tedavisi, ev tipi mekanik ventilasyon verilebilir. Sonuç olarak toplumu ve sağlık çalışanlarını KOAH hakkında bilgilendirmek ve eğitmek gerekmektedir. KOAH önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır, erken teşhis çok önemlidir.”

Dr. Çetin, sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE ÜCRETSİZ HEPATİT TESTİ

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE ÜCRETSİZ HEPATİT TESTİ

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Rezan Harman kontrolünde 3 ay süreyle ücretsiz viral hepatit tarama testi yapılacak.

Dr. Harman, Türkiye’de yaygın olarak görülen Kronik Hepatit C ve Kronik Hepatit B’nin, hiçbir klinik bulgu vermeden, ilerleyen zamanda bireylerde siroz ve karaciğer kanserine neden olabildiğini söyledi.

Bu nedenle herkesin hayatı boyunca en az bir kez bu testleri yaptırması gerektiğini belirten Dr. Harman, “Bu hastalığın sizde de olmadığından ne kadar eminsiniz? Bu sorunun cevabını öğrenmek için hastanemize başvurabilirsiniz” dedi.

Dr. Harman, ücretsiz viral hepatit tarama testi yaptırmak isteyenlerin Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Polikliniği’ne başvurmaları gerektiğini kaydetti.