YILBAŞINDA NASIL BESLENMELİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ BESLENME VE DİYET UZMANI ALPAYDIN: -‘’YILBAŞI SOFRALARI, ABARTILMIŞLIĞIN EN İYİ ÖRNEKLERİNDEN BİRİSİDİR” -“ALKOLDEN UZAK DURULMALI. ALKOL ALANLAR TOK KARNINA, AÇIK RENKLİ İÇKİLER İÇİLMELİ”

YILBAŞINDA NASIL BESLENMELİ -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ BESLENME VE DİYET UZMANI ALPAYDIN: -‘’YILBAŞI SOFRALARI, ABARTILMIŞLIĞIN EN İYİ ÖRNEKLERİNDEN BİRİSİDİR” -“ALKOLDEN UZAK DURULMALI. ALKOL ALANLAR TOK KARNINA, AÇIK RENKLİ İÇKİLER İÇİLMELİ”

(YEREL: Gaziantep27 - Telgraf - Gaziantep Gap - Denge - Sabah - Ekspres - Oluşum - Hakimiyet - Doğuş - Güncel - Zafer - Gaziantep Bulvar - Pusula- Kilis Çağdaş - Haber - Olay - Yeni Haber - 25 Aralık)

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gülen Alpaydın, yılbaşı sofralarının, “abartılmışlığın” en iyi örneklerinden birisi olduğunu söyledi. Alpaydın, yılbaşı gecesi sofralarına ilişkin yaptığı açıklamada, “Toplumun bir bölümü için çok anlam taşımasa da, büyük bir bölümü için yaşamlarının önemli bir dönemi olan yılbaşı ve abartılmışın en iyi örneklerinden biri olarak çok çeşitli besinlerin yer aldığı yılbaşı sofralarından sağlıklı beslenme adına en az zararla kalkma için çaba harcanmalıdır” dedi. “Yılbaşı ister evde, isterse dışarıda, kutlansın, bu kutlama sırasında ne kadar yenildiği değil, nelerin yenildiği çok önemlidir” diyen Alpaydın, şöyle devam etti: “Bu gece için temel kural azar azar ve sık yemektir. Yemeğe zeytinyağlılar gibi hafif yiyeceklerle başlanmalı ve yarım porsiyon yiyerek sürdürülmelidir. Vitamin, mineral ve posa içeriği yüksek besinlere sofrada mutlaka yer verilmelidir. Öte yandan yılbaşı yemeği mümkün olduğu kadar yavaş ve uzun zaman dilimine yayılarak yenmelidir. Yeni yılın ilk gününü mide ve bağırsak sorunlarıyla ‘berbat’ biçimde karşılamamak için yiyecekler yanında içeceklere de dikkat edilmeli, alkol alınıyorsa birlikte bol su ve alkolsüz içecek tüketilmeli. İçkinin rengi koyulaştıkça içindeki toksik madde artacağından açık renkli içkiler tercih edilmeli ve aç karna kesinlikle içilmemeli. İçerken arada bir şeyler atıştırmalı, ideal ölçü olan kadınlar için en fazla iki, erkekler için üç kadeh sınırı aşılmamalıdır.” HASTALIĞI OLANLARA UYARILAR Ertesi sabah zinde uyanmak için yatmadan önce ya kaloriferlerin kapatılması ya da yatak odasının iyice havalandırılması gerektiğini kaydeden Alpaydın, “Diyabet, hipertansiyon ve kalp hastalıkları gibi kronik rahatsızlığı olan kişilerin yılbaşı sofraları da daha dikkatli olmaları gerekmektedir” diye konuştu. Bu tür kronik rahatsızlığı olan kişilerin mutlaka diyetlerini sürdürmesi, gerekirse diyetisyenlerine danışıp ek besin almaları gerektiğini vurgulayan Alpaydın, şu önerilerde bulundu: “Aşırı gıda alımı sonucu ortaya çıkan mide gerginliği tansiyonun yükselmesine, kalbe daha fazla yük binmesine ve kriz riskinin artmasına yol açmaktadır. Yeni yıl günü işin sırrı öğün düzeninde; kahvaltı, hafif bir öğle yemeği, akşam yemeği olacak şekilde üç öğünde beslenilmelidir. Çok fazla çeşit ve yağlı besin tüketimi mide bulantısı, hazımsızlık ve ishal gibi sağlık sorunlarına yol açacağı için mümkün olduğu kadar yağsız ve az çeşit besin tüketilmesine dikkat edilmelidir. Yemekten önce 45–60 dakika yürüyüş yapılarak metabolizma hareketlendirilmeli. Doygunluk sağlandıktan sonra sofrada oturmak yemek miktarının artmasına neden olacağı için yemek bitiminde sofradan kalkmalı ve özellikle yatmadan 2 saat önce yemek tüketimi sonlandırılmalıdır. Yılbaşı sofrasına aç olarak oturulmamalı, 1 – 2 saat öncesinde çorba, yoğurt, salata, meyve gibi düşük kalorili besinler tüketilmelidir. Yemekler kızartma, kavurma işlemleri yerine; haşlama, ızgara, buğulama veya fırında pişirme yöntemleri ile hazırlanmalıdır. Hamur tatlıları yerine sütlü ve meyveli tatlılar gibi hafif tatlılar tercih edilmelidir ve bu tatlıların yapımı esnasında - enerji alımını azaltmak adına - yapay tatlandırıcıların toz formları kullanılabilir. Kuruyemiş tüketilecek ise e vitamini ve Q–3 içeren fındık ve ceviz tercih edilmeli fakat yağ oranları fazla olduğu için tüketimleri 1 avucu aşmamalıdır. Gece yarısından sonra işkembe çorbası yerine mercimek veya ezogelin gibi mideyi rahatlatacak çorbaları tercih edebilirler.” Yeni yılın ilk günü 60 – 90 dakika kadar yürüyüş yapılmasını da öneren Alpaydın, “Sonuç olarak bu özel gün öncesi ve sonrasında bazı ilkelere uymak yılın ilk gününü daha rahat geçirmenizi sağlayacağı gibi, varsa kronik hastalıkların alevlenmesini de önleyecektir” diyerek, sağlıklı beslenme konusunda duyarlı olunmasını istedi.

HALKA AÇIK KONFERANS - ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE “KALP  KAPAK HASTALIKLARI VE CERRAHİSİ TEDAVİSİ” ANLATILDI

HALKA AÇIK KONFERANS - ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE “KALP KAPAK HASTALIKLARI VE CERRAHİSİ TEDAVİSİ” ANLATILDI

Opr. Dr. Uygur, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde düzenlenen halka açık konferansta “ Kalp kapak Hastalıkları ve Cerrahi Tedavisi ” konusunda Kalp kapak hastalarının hekime nefes darlığı, çarpıntı ve çabuk yorulma şikayetler ile gittiğini belirten Opr. Dr. Uygur, “Kalp kapak hastalıklarında kesin tanı ekokardiyograf ile konulur ve çoğunlukla tedavi cerrahi olarak yapılır” dedi .

Opr. Dr. Uygur, “Bunlarda kapalı yöntem ded ğ m z balon valvüloplast yapılabildiği gibi açık cerrahi yöntemle de kapağın tamir ve tamamen değiştirilmesi işlemi gerçekleştirilmektedir” diye konuştu.

Ameliyat sonrası bu hastaların ömür boyu takibinin gerektiği nin altını çizen Opr. Dr. Uygur, sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

ANADOLU SAĞLIK İŞLETMELERİ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI GÜRKAN TURAL: “AİLE HEKİMLİĞİNDE SEVK ZİNCİRİ YOK”

ANADOLU SAĞLIK İŞLETMELERİ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI GÜRKAN TURAL: “AİLE HEKİMLİĞİNDE SEVK ZİNCİRİ YOK”

(ULUSAL: Zaman YEREL: Hakimiyet - Ekspres - Oluşum - Denge - Pusula - Ayıntab - Olay - Zafer - Gaziantep Gap - Güncel - Doğuş - Gaziantep27 - Sabah - Yeni Çizgi - Söz Halkın - Beyaz Sayfa - Sağlık Dünyası)

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdürü ve Merkezi Gaziantep’te bulunan Anadolu Sağlık İşletmeleri Derneği (ASİD) Genel Başkanı Gürkan Tural, aile hekimliği uygulamasında sevk zincirinin olmadığını söyledi. Gürkan Tural, vatandaşların, “özel hastanelere doğrudan gidebilir miyiz? Aile hekiminden sevk almalı mıyız” diye sorduklarını belirterek, “Bu hizmeti almak isteyen vatandaşlarımız doğrudan özel hastanelere başvurabilir” dedi. Gaziantep’te Aile Hekimliği uygulamasının 13 Aralık 2010 tarihinde başladığını anımsatan Tural, şöyle devam etti: “Aile Hekimliği kapsamında her bireyin bir doktoru bulunmaktadır. Aile hekimini Sağlık Bakanlığı web sayfasından saglik.gov.tr adresindeki ‘Aile Hekimim Kim’ linkinden ya da Gaziantep Sağlık İl Müdürlüğü web sayfasında (gaziantepsaglik.gov.tr) ilgili linkten T.C. kimlik numarası yazılarak öğrenilebilir. Her vatandaş rahatsızlığı söz konusu olduğunda aile doktoruna gidebileceği gibi 2. basamak özel hastanelere de doğrudan başvurma hakkına sahiptir. Diğer bir ifade ile mevcut aile hekimliği uygulamasında sevk zinciri zorunluluğu bulunmamaktadır.”

Nöroloji Uzmanı Dr. Cem Dönmez, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi ’nde hasta kabulüne başladı.

Nöroloji Uzmanı Dr. Cem Dönmez, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi ’nde hasta kabulüne başladı.

Halen Nöroloji Uzmanı Dr. Gönül Çakmak’ın hizmet verdiği Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Nöroloji Polikliniği ’nde göreve başlayan Dr. Cem Dönmez, 1998 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi ’nden mezun oldu. 2005 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi ’nde Nöroloji ihtisası yaptı.

2005 – 2008 döneminde Yozgat Devlet Hastanesi ’nde, 2008 – 2009 yıllarında Gaziantep Şehitkamil Devlet Hastanesi’nde Nöroloji Uzmanı olarak çalışan Dr. Dönmez, 2009 – 2010 yılları arasında se Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda Yardımcı Doçent olarak görev yaptı.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi ’nde Nöroloji Uzmanı olarak göreve başlayan Dr. Dönmez, İngilizce bilmektedir.

KALP DAMAR CERRAHİSİ UZMANI OPR. DR. AKSOY ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE

KALP DAMAR CERRAHİSİ UZMANI OPR. DR. AKSOY ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE

(YEREL: Telgraf - Hakimiyet - Pusula - Metropol - Bulvar - Ayıntab - Güncel - Haber - Doğuş - Güneş - Gaziantep27 - Olay - Zafer - Ekspres - Gaziantep Gap - Beyaz Sayfa - SağlıkDünyası - Değişim - Yen Çizgi)

 Halen Kalp Damar Cerrahisi Uzmanları Opr. Dr. Cemil Cahit Öğütmen, Opr. Dr. Feragat Uygur ve Opr. Dr. Murat Yardımcı’nın görev yaptığı Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Kliniği’nde Opr. Dr. Ömer Lütfi Aksoy da hasta kabulüne başladı.

1972 yılında Trabzon Vakfıkebir’de doğdu. 1996 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 2004 yılında Celal Bayar Üniversitesi ’nde Kalp Damar Cerrahi Uzmanlık Eğitimini tamamladı. Çeşitli özel sağlık kuruluşlarında görev alan Opr. Dr. Aksoy, Kasım 2010 iti bariyle Özel Sani Konukoğlu Hastanesi ’nde Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı olarak göreve başladı. İyi derecede İngilizce bilen Opr. Dr. Aksoy, evli ve bir çocuk babasıdır.

HALKA AÇIK KONFERANS -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE “ORGAN BAĞIŞIVE ORGAN NAKLİ” ANLATILDI -OPR. DR. GÜVENCE “ÜLKEMİZDE KADAVRADANORGAN BAĞIŞI SON DERECE YETERSİZ”

HALKA AÇIK KONFERANS -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE “ORGAN BAĞIŞIVE ORGAN NAKLİ” ANLATILDI -OPR. DR. GÜVENCE “ÜLKEMİZDE KADAVRADANORGAN BAĞIŞI SON DERECE YETERSİZ”

(ULUSAL: Hürriyet Çukurova - Cumhuriyet Bölge EkiYEREL: Beyaz Sayfa - Zafer - Ekspres - Oluşum - Pusula - Gaziantep Gap - Hakimiyet -Telgraf - Artı Haber - Manşet - Sağlık Dünyası - Olay - Umut - Sabah - Ekspres - Gaziantep Gap - Haber - Gaziantep27 - Ayıntab - Hakimiyet -Denge - Gaziantep Bulvar - Kilis Çağdaş - Amatörce - Kimlik - Kilis Kent) Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Sorumlusu Opr. Dr. Necmettin Güvence, Türkiye’de organ bekleyen hasta sayısının hızla artmasına rağmen, kadavradan organ bağışının, gelişmiş ülkelere göre henüz son derece yetersiz olduğunu söyledi.

Opr. Dr. Güvence, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde halka açık konferanslar kapsamında “Organ Bağışı ve Organ Nakli” konusunu anlattı.

Türkiye’de diyalize giren hasta sayısının 60.000’e ulaştığını ve bu sayının 2015 yılına kadar 120.000 ila 150.000 arasında olacağının tahmin edildiğini belirten Opr. Dr. Güvence, “Bu tabloya rağmen ülkemizde her yıl ortalama 2.000 dolayında böbrek nakli gerçekleştirilmektedir” dedi.

“Bunun da yüzde 85’icanlıdan (birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü derecede kan bağı olanlardan ve eşler arasından) yapılmaktadır” diyen Opr. Dr. Güvence, şöyle devam etti:

“Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, kadavra bağışı konusunda dinen bir sakınca olmadığına yönelik kararı bulunuyor. Kadavradan organ bağışının artırılması konusunda halkımızın, sağlık çalışanlarının, özellikle yazılı ve görsel basının yakın işbirliğine ihtiyacı vardır. Kadavradan organ bağışının kaynağı kamu ve özel hastanelerin yoğun bakım üniteleridir. Dolayısıyla bu ünitelerin teknik donanımları ve sayıları bölge nüfusu göz önüne alınarak artırılmalıdır.”

Bölgemizde kadavradan organ bağışının Türkiye ortalamasının altında olduğuna dikkati çeken Opr. Dr. Güvence, sözlerini şöyle tamamladı:

“Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Organ Nakil Merkezi’nin kurulmasıyla kadavradan organ bağışının artırılmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Bu konferans ile de halkımızı kadavradan organ bağışının önemi ve gerekliliği konusunda bilinçlendirme amaçlanmıştır.”

Opr. Dr. Güvence, sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE ATAMA -KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM UZMANI OPR. DR.ÇİFTÇİ HASTA KABULÜNE BAŞLADI

ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE ATAMA -KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM UZMANI OPR. DR.ÇİFTÇİ HASTA KABULÜNE BAŞLADI

(ULUSAL: Türk ye YEREL: Telgraf - Ayıntab - Olay - Haber - Zafer - Güneş - Gazi antep27 - Gaziantep Gap - Denge - Pusula - Nethaber)

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi güçlü hekim kadrosuna Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Gülnur Çiftçi ’yi de dahil etti.

Halen Opr. Dr. Engin Palaz, Opr. Dr. Al Tahtacı, Opr. Dr. Sevgi Kandemir ve Opr. Dr. Ş. Esra Özkaplan’ın görev yaptığı Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Polikliniği ’nde Opr. Dr. Gülnur Çiftçi de hastalarını kabul etmeye başladı.

 1979 yılında Konya’da doğdu. İlköğretim ve lise eğitimini Ankara Polatlı’da tamamladı. 1997 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi ’ne girdi ve 2003 yılında mezun oldu. Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi ’nde Kadın Hastalıkları ve Doğum İhtisası yaptı. Hakkari ve Adıyaman’da görev yapan Opr. Dr. Çiftçi , Kasım 2010 tarihi itibariyle Özel Sani Konukoğlu Hastanesi ’nde Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olarak göreve başladı. Evli ve 2 çocuk annesi olan Opr. Dr. Çiftçi İngilizce biliyor.

AŞIRI ET TÜKETİMİNDEN KAÇININ -BESLENME VE DİYET UZMANI ALPAYDIN: “HERYEMEĞİN OLDUĞU GİBİ, ETİN DE AZI KARAR, ÇOĞU ZARARDIR”

AŞIRI ET TÜKETİMİNDEN KAÇININ -BESLENME VE DİYET UZMANI ALPAYDIN: “HERYEMEĞİN OLDUĞU GİBİ, ETİN DE AZI KARAR, ÇOĞU ZARARDIR”

(YEREL: Hakimiyet - Bulvar - Metropol - Zafer - Denge - Olay - Pusula - Telgraf - Ekspres - Haber - Gaziantep gap - Güncel - Artı Haber - Doğuş)Gaziantep Özel SaniKonukoğlu HastanesiBeslenme ve Diyet Uzmanı Gülen Alpaydın, Kurban Bayramı’nda, “azı karar, çoğu zarar” anlayışı ilehareket edilerek, aşırı et tüketiminden kaçınılmasını önerdi.

Alpaydın, Kurban Bayramı öncesiyaptığı değerlendirmede, bayram sürecinde şişmanlık, kalp-damar hastalığı, diyabet, hipertansiyon, miderahatsızlığı ve benzerikronik rahatsızlığı olan bireylerin beslenmelerine özellikle özen göstermesive et ürünlerinde aşırı yağlı etler yerine az yağlıetleritercih etmeleri gerektiğini söyledi.

Kurban etitüketilirken etin niteliğiyanında nasıl pişirileceği, ne kadar ve hangibesinlerle birlikte tüketilmesigibiayrıntılara da dikkat edilmesigerektiğinibelirten Alpaydın, şöyle devam etti:

“Bu önlemlerin herkes için geçerliolduğu unutulmayıp, sağlıklı beslenmenin temel ilkelerine, yiyecek seçimine, porsiyon kontrolüne ve besingruplarının dengelidağılımına özen gösterilmeli. Bu bakımdan kurban etinin ne miktarda, nasıl ve ne ile birlikte tüketileceğinibilmek, sağlıklısaklama, hazırlama ve pişirme yöntemleriniuygulamak hastalıklı insanlar kadar, sağlıklı bireyler için de önemlidir.’’

DOYMUŞ YAĞLARA DİKKAT

“Et, iyikalite proteinin yanı sıra yağ, demir, çinko, fosfor, magnezyum gibimineraller, özellikle B12, B6, B1 ve A vitaminleride içerir” diyen Alpaydın,etin içeriğinde bulunan yüksek oranda doymuş yağların kan kolesterol düzeyiniyükseltip, koroner arter hastalıklarına zemin hazırlayabileceğinianımsattı.

Bu bakımdan bayram sürecinde etin tüketilen miktarında olağandışı artış olmamasına özen gösterilmesinin altını çizen Alpaydın, bir yetişkiningünlük tüketmesigereken et miktarının yaklaşık 90-120 gram olduğunu vurguladı.

ETİ BEKLETİN

Et ve et ürünlerinin özellikle C ve E vitaminiiçermediğinihatırlatan Alpaydın, şu değerlendirmeyiyaptı:

“Bu nedenle et sebzelerle birlikte tüketilerek etin içindekidemirin emiliminin artırılması sağlanmalı. Tahıllar B1, B6, B2 vitaminleri, amino asitler,doğal lifler ve yağ asitleri, magnezyum, çinko, potasyum gibiönemlimineralleriiçerdiğinden ekmek, pilav, börek, çorba ve benzeribesinler etbirlikte uygun miktarda alınmalı. Süt ve ürünleri, protein, kalsiyum, fosfor, B2 ve B12 vitaminiolmak üzere birçok besin öğesinden zengin olduğuiçin yoğurt, cacık, ayran gibisüt ve süt ürünleride etle birlikte alınması geren besin öğelerindendir.

Mide bağırsak rahatsızlıkları olanlar etlerihemen değil, buzdolabında birkaç gün beklettikten sonra tüketmeli. Et ile yapılan yemekler kendiyağı ilepişirilmeli, yağ eklenmemeli. Etin kızartılması ve ızgarada pişirilmesikanserojen maddelerin oluşmasına ve B1, B12, folik asit gibivitaminlerinkaybına sebep olmaktadır ve etiızgaraya fazla yaklaştırarak pişirmek, etin dış yüzeyin yanmasına ve su kaybının fazla olmasına yol açarak besinöğesikaybını artırmaktadır. Bu nedenle pişirme yöntemiolarak kızartma ve çok yüksek ısıda pişirme yerine haşlama ve ızgara yöntemlerikullanılmalı.”Alpaydın, etlerin bütün olarak değil, küçük parçalara bölünerek, yağlı kağıda veya buzdolabı poşetine sarılarak derin dondurucuda saklanmasıgerektiğinibildirdi.

Bu şekilde hazırlanan etlerin, buzlukta (-2 ºC) birkaç hafta, derin dondurucuda ise (-18 ºC) daha uzun süre ile saklanabileceğinianlatan Alpaydın,sözlerinişöyle tamamladı:

“Etler yemek içinde tamamen kullanılacak şekilde parçalara ayrılarak buzluğa konulmalı, çözdürülen et hemen pişirilmeli, tekrar dondurulmamalı.Derin dondurucuda saklanan etiçözdürürken oda ısısında değil, buzdolabının sebzelik kısmının üstüne konularak çözünmesibeklenmelidir.”

HALKA AÇIK KONFERANS -ÖZEL SANİ KONKUOĞLU HASTANESİ’NDE “KRONIK BÖBREKYETMEZLIĞI” KONUSU ANLATILDI

HALKA AÇIK KONFERANS -ÖZEL SANİ KONKUOĞLU HASTANESİ’NDE “KRONIK BÖBREKYETMEZLIĞI” KONUSU ANLATILDI

 

(YEREL: Haber - Bulvar - Zafer - Telgraf - Gaziantep gap - Olay - Sabah - Güncel - Doğuş - Oluşum - Pusula - Hakimiyet - Ekspres - Ayıntab -Sağlık Dünyası - Kahramanmaraş'ta Bugün - Beyaz Sayfa) Özel Sani Konukoğlu Hastanesi İç Hastalıkları – Nefroloji Uzmanı Dr. Erkan Mahsereci,hemodiyalize giren kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda kaliteli yaşam için bir takım şartların yerine getirilmesi gerektiğini söyledi. Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde halka açık konferanslar kapsamında “Kronik Böbrek Yetmezliği” konusunda bilgiler veren Dr. Mahsereci, bu hastalar için gereken şartların yeterli diyaliz, iyi diyet eğitimi, uygun ilaç tedavisi, katater ve fistül enfeksiyonunun önlenmesi ve psikososyal destek olduğuna dikkati çekti. Dr. Mahsereci, iler iolmayan böbrek yetmezliği tedavisinde böbreklerin kalan kapasitesini doğru şekilde saptamayı, kalan kapasiteyi azaltan, geri çevrilebilir faktörleri belirlemeyi, ilerlemenin yavaşlatılmasını, üremiye bağlı sorunların önlenmesini, yaşam kalitesinin artırılmasını ve altta yatan hastalığın tedavisini amaçladıklarını kaydetti. RISK FAKTÖRLERI “Hipertansiyon, protein üri, sigara, kötü kan şekeri kontrolü, kanda yağ yüksekliği, diyette fazla protein ve fosfor alımı böbrek yetmezliğindeki risk faktörleridir” diyen Dr. Mahsereci, özellikle sigaranın kanın pıhtılaşma eğilimini artırdığını, tansiyonu ve kalp hızını yükselttiğini, iyikolesterolü azaltıp, kötü kolesterolü artıracağını ve damar duvarının iç kısmının yapısını bozacağını anımsattı. Diyaliz öncesiböbrek yetmezliğinde beslenme hedefleri hakkında bilgiler veren Dr. Mahsereci, hedeflerinin nitrojenatık ürünlerin birikiminin ve metabolik komplikasyonları ile malnütrisyonun (beslenme bozukluğu) önlenmesi, böbrek yetmezliğinin ilerlemesinin yavaşlatılması olduğunu bildirdi. OPTIMAL BESLENME STRATEJILERI Kronik böbrek hastalarının optimal beslenme stratejilerine de değinen De.Mahsereci, “Diyet konsültasyonu, ek hastalıkların tedavisi(gastroparezi, depresyon), üremik asidozun düzeltilmesi, vitamin ve diğer besinlerin takviyesi, protein kısıtlı diyetin uygulanması, yeterli enerji verilmesive diyaliz zamanlaması önemlidir” diye konuştu. Diyet proteinin yüzde 50’sininbiyolojik değeri yüksek olan hayvansal kaynaklardan ayarlanması gerektiğini anlatan Dr. Mahsereci, şöyle devam etti: “Kandaki kolesterol düzeylerinin artmaması için haftada 3-4 gün beyaz et (tavuk, hindi, ve benzeri), anemisık görüldüğünden haftada 3 - 4 gün kırmızı et tüketilmeli, yağlı besinler ve katı yağ alımı azaltılmalı, katı yağ yerine sıvı yağ (zeytinyağı, mısırözüyağı, soyayağı, fındık yağı) önerilmeli, etli yemeklere yağ eklenmemeli, yağda kızartma yerine ızgara – fırında – haşlanmış yemekler yapılmalı, süt ve süt ürünleri yağsız veya az yağlı tüketilmeli.”. TUZUYARISI Turşu, salamura, salam, sucuk, sosis, kuruyemişler, cips, sakatatlar, salça, ketçap, soslar, hazır çorbalar, koyu yeşil yapraklılar, tuzlu peynir çeşitleri gibi fazla miktarda tuz içeren yiyeceklerden uzak durulmasının önemine değinen Dr. Mahsereci, diyaliz hastalarına uygulanan diyetin kişiye özel, anlaşılabilir, rahatlıkla uygulanabilir olması gerektiğini ifade etti. Ortak bir diyet oluşturulamayacağının altını çizen Dr. Mahsereci, sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

Uyku Apne Sendromu Belirtileri Nelerdir? 7 AYLIK NİSA NUR'UN ORGANLARI UMUT OLACAK

Uyku Apne Sendromu Belirtileri Nelerdir? 7 AYLIK NİSA NUR'UN ORGANLARI UMUT OLACAK

GAZİANTEP'TE, BEŞİKTEN DÜŞEREK RAHATSIZLANAN VE KALDIRILDIĞI HASTANEDE BEYİN ÖLÜMÜ GERÇEKLEŞEN 7 AYLIK NİSA NURÖZYURT'UN ORGANLARI, AİLESİ TARAFINDAN BAĞIŞLANDI

(ULUSAL: Türkiye YEREL: Pusula - Hakimiyet - Zafer - Haber - Gaziantep27 - Telgraf - Gaziantep Bulvar - Metropol - Ekspres - Denge - Güneş -Oluşum - Güncel)

Gaziantep'te, beşikten düşerek rahatsızlanan ve kaldırıldığı hastanede beyin ölümü gerçekleşen 7 aylık Nisa Nur Özyurt'un organları ailesi tarafından bağışlandı.

Beşikten düştükten sonra yaralanan ve ailesi tarafından Şehitkamil Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Nisa Nur Özyurt, ilk müdahalenin ardından Özel Sani Konukoğlu Hastanesi'ne sevk edildi. Burada yapılan müdahaleye rağmen bebeğin beyin ölümü gerçekleşti.

Doktorların, durumu ailesine bildirmesi ve organ nakli konusunda bilgi vermesinin ardından Nisa Nur Özyurt'un ailesi, organ bağışına karar verdi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Genel Müdür Yardımcısı ve Başhekimi Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Nisa Nur Özyurt'un hastanedeki yoğun bakım ünitesinde tedavi görürken beyin ölümünün gerçekleştiğini bildirdi.

Organ bağışı konusunda aileyle görüştüklerini dile getiren Yıldırım, ''Konuyla ilgili olarak Sağlık Bakanlığı Organ Nakli Ulusal Koordinasyon Merkezi'ni bilgilendirdik. Gelecek talep doğrultusunda organları göndereceğiz'' diye konuştu.

Uyku Apne Sendromu Tedavi Edilmezse Ne Olur? HALKA AÇIK KONFERANS -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE “AĞRI TEDAVİSİ VE AĞRISIZ DOĞUM” ANLATILDI -“HER HASTA AĞRI ŞİKAYETLERİNİ KENDİ DİLİYLE TANIMLAR”

Uyku Apne Sendromu Tedavi Edilmezse Ne Olur? HALKA AÇIK KONFERANS -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE “AĞRI TEDAVİSİ VE AĞRISIZ DOĞUM” ANLATILDI -“HER HASTA AĞRI ŞİKAYETLERİNİ KENDİ DİLİYLE TANIMLAR”

(ULUSAL: Zaman Gaziantep YEREL: Doğuş - Telgraf - Zafer - Olay - Gaziantep Gap - Haber - Pusula - Gaziantep Bulvar - Denge- Sabah -Hakimiyet - Pusula) Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, “Ağrı Tedavisi ve Ağrısız Doğum” konulu halka açık konferans düzenlendi. Konferansta, her hastanın ağrı şikayetlerini “kendi diliyle” tanımlayacağı bildirildi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanları Dr. Rıza Asil ve Dr. Aykut Ak yılmaz, toplumda herkesin değişik zamanlarda ağrı deneyimleri yaşadığına dikkati çekerek, ağrı şikâyetlerini en iyi anlayanların ağrı tedavisinde uzmanlaşmış hekimler olduğunu anımsattılar.

Dr. Rıza Asil, akut (ani) ağrıda hasarın iyileşince (örneğin ameliyat yeri ağrısı veya burkulma) geçtiğini ancak kronik (müzmin) ağrının günümüzde bir hastalık olarak tanımlandığını ve ağrı polikliniklerinde tedavi edilmesi gerektiğini söyledi.

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Ağrı Polikliniği’nde, her hasta için en basit ve etkili uygulama ile yola çıkarak hastanın ağrısını geçirme ilkesiyle hareket ettiklerini anlatan Dr. Asil, “Ancak tedavide yanıt alınamadığı durumlarda ve hasta ihtiyaç duyduğunda tedavi şeklini ve planını değiştirerek ağrıyı yok ederiz” dedi.

TEDAVİ EDİLEBİLEN AĞRILAR

Dr. Asil, Ağrı Polikliniği’nde, baş ve boyun ağrıları, boyun ve kol ağrıları, bel (sırt) ve bacak ağrıları, Nöropatik ağrılar, bacaklarda damar tıkanıklığına bağlı ağrılar, ameliyat sonrası ağrı ve kanser ağrılarının tedavi edilebildiğini kaydetti.

Tedaviyöntemlerine de değinen Dr. Asil, “Tedavi yöntemlerimizi ilaç tedavisi, sinir blokları, tetik nokta enjeksiyonu, Epidural veya Foraminal steroid enjeksiyonları, Nörolitik bloklar, Radyofrekans Termokoagülasyon (sinir yakma yöntemi), Morfin pompası, Spinal Portlar ve ileri girişimsel yöntemler olarak sıralayabiliriz” diye konuştu.

AĞRISIZ DOĞUM

“Ağrısız Doğum” hakkında bilgiler veren Dr. Ak yılmaz ise normal doğum sırasında çekilen ağrının çok şiddetli olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Öyle ki bu ağrı pek çok anne tarafından hayatları boyunca çekilen en şiddetli ağrı olarak tarif edilmiştir. Oysa doğum ağrısını annelerin düşüncelerinde olduğu gibi günümüzün tıbbi olanakları ile ortadan kaldırmak mümkün olabiliyor.

Epidural anestezinin amacı doğum ağrılarını tamamen ortadan kaldırmak veya en azından azaltmaktır. Diğer yandan annenin yorulmasını engelleyerek doğumun seyrini kolaylaştırmaktır. Anestezi Uzmanı tarafından gerçekleştirilen bu girişim rahim kasılmaları ve bebeğin doğum kanalında ilerlemesinden doğan ağrı duygusunu bloke eder.”

Dr. Ak yılmaz, doğum gibi anne için çok özel ve güzel bir olayın böylesine ağrılı bir tecrübe olarak hatırlanmaması için uygun kişilere ağrısız doğumun (epidural anestezi) doktorlar tarafından önerildiğin iifade etti.

Dr. Asil ve Dr. Ak yılmaz, sunumlarının ardından katılımcıların sorularını yanıtladılar.

Uyku Merkezinde Tedavi Edilen Başlıca Hastalıklar: HALKA AÇIK KONFERANS -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE ROMATİZMA VEAĞRILI HASTALIKLAR ANLATILDI -DR. YETER: “ROMATİZMAL HASTALIKLAR YAŞA VECİNSİYETE GÖRE DEĞİŞİKLİK GÖSTERMEKTEDİR”

Uyku Merkezinde Tedavi Edilen Başlıca Hastalıklar: HALKA AÇIK KONFERANS -ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE ROMATİZMA VEAĞRILI HASTALIKLAR ANLATILDI -DR. YETER: “ROMATİZMAL HASTALIKLAR YAŞA VECİNSİYETE GÖRE DEĞİŞİKLİK GÖSTERMEKTEDİR”

 

(ULUSAL: Hürriyet Çukurova YEREL: Zafer - Bertaraf - Gaziantep Bulvar - Telgraf - Olay - Ayıntab - Denge - Hakimiyet - Ekspres - Sabah - Doğuş- Çağdaş – Yeni Çizgi) Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Abdurrahman Yeter, romatizmal hastalıkların toplumda sık görülmekle birlikte yaşa ve cinsiyete göre farklılık gösterdiğini söyledi.

Dr. Yeter, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde düzenlenen Halka Açık Konferanslar kapsamında “Romatizma ve Ağrılı Hastalıklar” konusunu anlattı.

Romatizmanın tek bir hastalık olmadığını, özellikle eklem ağrı ve şişliği ile kas ağrılarının herkesin sık yaşadığı sorunlar olarak ortaya çıktığını belirten Dr. Yeter, “Yaklaşık 200 çeşit romatizmal hastalık görülmekte, bunların tedavi ve seyirleri farklı olmaktadır. Romatizmal hastalıklarla her yaşta karşılaşılabilmekle birlikte ortalama 30’lu yaşlarda ve kadınlarda daha sık görülmektedir” dedi.

Romatizmal hastalıkların tedavisinde antiromatizmal ilaç tedavileri kadar fizik tedavi uygulamalarının da çok büyük önemi olduğunu kaydeden Dr. Yeter, “Fizik tedavi uygulamaları ile amacımız hastanın gelişebilecek eklem ve postür deformitelerinin önüne geçmek, hastalık sürecinde kondisyonu azalan hastaların kas gücünü artırmak ve ağrılarını en aza indirmektir” diye konuştu.

“Bu tedavilerle birlikte son yıllarda akupunktur tedavisi de özellikle romatizmal hastalığın en önemli bulgularından biri olan kas ve eklem ağrılarını kontrol etmede öne çıkmaya başladı” diyen Dr. Yeter, şöyle devam etti:

“Özellikle akupunkturla ankilozan spondilit, eklem kireçlemesi dediğimiz osteoartritte ve fibromyalji gibi yumuşak doku romatizmalarında çok etkili sonuçlar alınmaktadır. Romatizmal hastalıklarda en önemli konu hastalığın erken dönemde teşhisinin konup tedavisinin düzenlenmesidir. Bu nedenle romatizmal şikayetleri olan hastaların mutlaka bir fizik tedavi veya romatoloji hekimine zamanında başvurması eklem deformitelerinin önüne geçilmesi ve yaşam kalitesinin düşürülmemesi açısından çok önemlidir.”

Dr. Yeter, sunumunun ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

Uykuda Nefes Durmasının Nedeni Nedir? ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE HALKA AÇIK KONFERANS

Uykuda Nefes Durmasının Nedeni Nedir? ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ’NDE HALKA AÇIK KONFERANS

(YEREL: Ayıntab - Gaziantep27 - Doğuş - Oluşum - Güncel - Gaziantep Bulvar - Zafer - Ekspres - Gaziantep Gap - Telgraf - Olay - Haber -Hakimiyet - Pusula - Metropol - Denge - Çağdaş - Değişim – Yeni Çizgi) Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde, 25 Eylül 2010 tarihinde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Abdurrahman Yeter tarafından “Romatizma ve Ağrılı Hastalıklar” konulu halka açık konferans düzenlenecek.

Dr. Yeter, romatizmal hastalıkların toplumda yaş ve cinsiyet ayrımı olmaksızın çok sık görüldüğünü söyledi.

DR. YETER, “ROMATİZMA VE AĞRILI HASTALIKLAR”I ANLATACAK

Romatizmal hastalıklarda ve kas - iskelet sistemine ait diğer sorunlarda (özellikle bel ve boyun fıtığı konusunda), insanların yeterince bilgilerinin olmadığını anımsatan Dr. Yeter, “Kulaktan duyma ve hatta bazen hastaya zarar verecek tedavi yöntemlerinin uygulanması ne yazık ki sık karşılaştığımız sorunlardır” dedi.

Dr. Yeter, konferansta İltihaplı Eklem romatizmaları, Osteoartritler (eklem kireçlemesi), yumuşak doku romatizmaları, bel ve boyun fıtığı konularında bilgiler vereceğini kaydetti.

Hasta ve hasta yakınlarının hastalık ve tedaviye yönelik bilgilendirileceği konferansta, ayrıca günlük yaşam aktiviteleri ile ilgili düzenlemeler de anlatılacak.

25 Eylül 2010 Cumartesi günü saat 10’da başlayacak konferansa dileyen herkes davetiyesiz katılabilecek.

Yasal Uyarı ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ PSİKOLOGU PELİN ÖZUFACIK: -“ÇOCUĞUNUZA, OKULA BAŞLADIĞI İÇİN DUYDUĞUNUZ MUTLULUĞU, SAMİMİ, CESARETLENDİRİCİ VE GÜVEN VEREN ŞEKİLDE AKTARIN”

Yasal Uyarı ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ PSİKOLOGU PELİN ÖZUFACIK: -“ÇOCUĞUNUZA, OKULA BAŞLADIĞI İÇİN DUYDUĞUNUZ MUTLULUĞU, SAMİMİ, CESARETLENDİRİCİ VE GÜVEN VEREN ŞEKİLDE AKTARIN”

(YEREL:Zafer-Ekspres-BeyazSayfa-Doğuş-Olay-AdıyamanKalem)Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Psikoloğu Pelin Özufacık, çocuğu okulabaşlayanalelernduyarlıvedkkatlolmasıgerektğnbelrterek,“Çocuğunuza,okulabaşladığıçnduyduğunuzmutluluğuvegururu,mm,cesaretlendrcvegüven veren bir şekilde aktarın” dedi.

 

Öz ufacık, okula başlangıcın, yalnızca çocuğun değil, anne babanın da yaşam düzeninde ve hatta tüm aile atmosferinde belirgin farklılıklar yaratacağını söyledi.

“Okulla birlikte aile hayatına yeni kavramlar girmeye başlar. Uyum, arkadaşlar, dersler, teneffüs, ödevler, heceleme fişleri ve veli toplantıları gibi” diyen Öz ufacık, şöyle devam etti:

“Artık o evin ‘okullu’ bir çocuğu vardır. İlk deneyimlerin başarılı geçmesi çocuğun psikolojisi, gelişimi ve gelecek yaşantıları açısından oldukça önemlidir. İlk gün kimi heyecanlı ve şaşkındır, kimi sıkı sıkıya tutmuştur anne ya da babasının elini, kimi, artık büyüdüğü ve ağabeyleri, ablaları gibi okula gideceği için mutludur. İlk gün kaygının, ürkekliğin, heyecanın, merakın ve mutluluğun bir arada yaşandığı, henüz arkadaşlarla kaynaşılmadığı, öğretmen sevgisinin tanınmadığı, karışık duyguların olduğu bir zamandır.”

ANAOKULU SÜRECİNİN KATKISI

Anaokulu süreci yaşayan bir çocuğun ilkokula başlama serüveninin daha başarılı geçeceğini anımsatan Öz ufacık, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Çünkü okul öncesi dönemde annesiz olmayı öğrenebilmiştir. Arkadaş, öğretmen, sınıf, servis, kurallar kavramlarına aşina olmuş kendi gereksinimlerini giderebilme becerilerini kazanmıştır. Bu çocuklarda kendine güven duygusu daha fazladır, buna bağlı olarak problemlerini çözme becerilerini öğrenmiştir

İlkokula başlayacak olan birçok çocuk, ‘Okul dedikleri nasıl bir yerdir? , Annem de okula gelecek mi? , Oradaki çocuklar neler yapar? , Neden okula gidiyorum? , Okulda annem olmadan tuvaletimi nasıl yapacağım? , herhangi bir konuda zorlanırsam bana kim destek olacak?’ gibi bazı endişelere sahiptir.

Tüm bu soruların cevapları çocuğa okula başlamadan önce verilmeli ve gerekli açıklamalar yapılmalıdır. Aksi halde çocuk neyle karşılaşacağını bilemeyecek, yaşadığı zorluklar karşısında çözümler geliştiremeyecektir. Bu travmatik bir sürecin ya da okul fobisinin başlangıcını oluşturabilir.”

NASIL DAVRANILMALI

Öz ufacık, bu gibi durumların yaşanmaması için aileler okula yeni başlayan çocuklara şu şekilde davranılmasını önerdi:

“Çocuğun okulda neler olacağına dair sorularında; net, anlaşılır açıklamalar yapılmalıdır. Diğer çocukların da, kendisiyle aynı duygular içinde olduğu ve bu duyguları yaşamasının normal olduğu çocuğa aktarılmalıdır. Kendi yaşadıklarımızdan ya da bildiğimiz olaylardan örnekler anlatılmalı, bu durum olağanlaştırılarak çocuk rahatlatılmalıdır.

Ağlamayan, daha rahat tavırlar sergileyen başka çocuklarla kıyaslama yapılarak, onu ve yaşadıklarını önemsemiyor gibi davranılmamalıdır. O zaman çocuk; kaygı ve korkusundan dolayı değersizlik, aşağılanmışlık ve yetersizlik duyguları yaşayabilir.

Çocuğunuza okula başladığı için duyduğunuz mutluluğu ve gururu, samimi, cesaretlendirici ve güven veren bir şekilde aktarın. Okulda yalnız olmayacağını ve sizin onu, okul bitiminde bekleyeceğinizi belirtin. Bu, çocuğun güvende olduğunu, ailesinin, onu yalnız bırakmadığını, okulun korkunç bir yer olmadığını hissetmesini sağlar.

Belki2-3 gün uyumunu kolaylaştırmanız için okulda bulunabilirsiniz. Ancak, daha fazlası çocuğun uyumunu güçleştirecektir. Her teneffüste, ders aralarında ilgilenilmesi, istediği zaman okuldan çıkabileceği veya ailesinin onu okuldan alabileceği duygusunu yaratır. Bu da sosyalleşmesi, anne-

 

babasından bağımsız, sorunları ile baş etmeyi öğrenmesi, problem çözme becerisini geliştirerek kullanması gereken çocuğun, bağımlılıktan kurtulamamasına, büyüyememesine yol açar.

Bundan dolayı çocuklarınıza her zaman yanlarında olduğunu hissettirmeliyiz ama daima onların arkasında gölge gibi dolaşmak onların bağımsızlığını kazanamamasına yol açar.”

AİLELERİN HATASI

Öz ufacık, birçok ailenin yaptığı en büyük hatalardan birinin de ilk günlerden itibaren çocuğu yoğun bir çalışma temposuna yöneltmek olduğuna dikkati çekti.

Okuldan geldikten sonra ders çalıştırma, hemen verilen ödevleri yaptırma ve bu konuda sohbetler gibi davranış biçiminin çocuğu sıkacağını ve okuldan - derslerden daha çok uzaklaştıracağını anlatan Öz ufacık, şunları kaydetti:

“Çünkü bu yaş dönemindeki bir çocuk hala oyun çağındadır. Oyun onun için önemlidir. Yapılması gereken en sağlıklı davranış okuldan geldiğinde önce yapmak istediklerini yapmasını sağlamak, sizlerle vakit geçirmek, sonrasında belirlenen uygun saatte eğlenceli çalışma ortamları yaratmaktır. Keyifle, eğlenerek yapılan her şey kişide daha çok istek uyandırır. Özellikle söz edilen bir çocuksa başarı daha hızlı gelecektir.”

YENİ ÖĞRETİM YILINA GİRECEK ÇOCUKLAR

Öz ufacık, Haziran’da karnelerini alıp yeni öğretim yılına girecek öğrencilere de değinerek, “Geçen sene her nasıl geçmiş olursa olsun, bu senenin onun tekrarı olacağının garantisi yoktur. Hiçbir çaba harcanmazsa, geçen yılın tüm meyvelerinin çürüyeceği gerçeği gibi, atılan doğru adımlarla, geçen yılın hayal kırıklıklarını tamir etme, mutlu bir seyir yapma imkanı olduğu da bir gerçektir” diye konuştu.

Bu nedenle, yeni bir sayfa açarak bu eğitim-öğretim yılına başlamanın hem öğrenci, hem veli, hem de öğretmen için gereklidir olduğunu bildiren Öz ufacık, sözlerini şöyle tamamladı:

“Çoğu kez duymuşuzdur, ‘aman geçen sene belli oldu zaten bu çocuğun hali’ gibi yargılayıcı cümleleri. Bu herkes için moral bozucu ve çabalama arzusunu baltalayan bir yargı ifadesi. Umuda ve çabaya yer vermek için yeni bir sayfa açmak gerekir. Yeni bir sayfa açarak, geçen dönemlerde yaptığı hataları ve eksikliklerin farkına vararak bu yeni döneme daha bilinçli, kararlı, hatalarının farkında olarak başlamak başarıya atılacak en güzel adımlardandır. Ailelerin en büyük görevi, çocukları yargılamadan gecen senelerde yapılan hataları göstererek çocuklara farkındalık kazandırmaktır.”

 

 

BANNER RAMAZAN BAYRAMI BESLENMESİ -BESLENME VE DİYET UZMANI ALPAYDIN: -“ORUÇ TUTANLAR BAYRAMDA BESLENMELERİNE HER ZAMANKİNDEN DAHA ÇOK DİKKAT ETMELİLER”

BANNER RAMAZAN BAYRAMI BESLENMESİ -BESLENME VE DİYET UZMANI ALPAYDIN: -“ORUÇ TUTANLAR BAYRAMDA BESLENMELERİNE HER ZAMANKİNDEN DAHA ÇOK DİKKAT ETMELİLER”

(ULUSAL: Hürriyet Çukurova - Türkiye YEREL: Denge - Gaziantep27 - Ekspres - Doğuş - Olay - Haber - Oluşum - Telgraf - Gaziantep Bulvar -Zafer - Güncel - Hakimiyet - Ayıntab - Metropol - Beyaz Sayfa - Gündem27 - Zafer - Adıyaman Kalem) Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Beslenmeve Diyet Uzmanı Gülen Alpaydın, oruç tutanların bayramda beslenmelerine her zamankinden daha çok dikkat etmeleri gerektiğini söyledi.

Alpaydın, Ramazan Bayramı’nda sağlık açısından ölçülü beslenmenin büyük önem taşıdığını belirterek, “Bayramda ölçüsüzce tüketmek, sağlıklı bireyler için de çok büyük risktir” dedi.

Ramazan ayı boyunca dikkatli beslenilmemesi ve metabolizmanın da yavaşlamasıyla kilo alımında artış gözlendiğini anımsatan Alpaydın, şöyle devam etti:

“Bir aylık oruç sonrasında gelen Ramazan Bayramı ile yavaşlayan metabolizmayı hızlandırmak için beslenme alışkanlıklarında bazı değişiklikler yapılması gerekir. Ramazanda, ikiye indirdiğimiz öğün sayısı, bayramla birlikte değişmektedir. Gün içerisindeki beslenme şeklimiz 3 ana 3 ara öğün olmalıdır. Tüm ana öğünler karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineralleriyle yeterli miktarda içermelidir. Özellikle bayram sırasında tatlı ve hamur işleri tüketimi yerine; sebze, meyve ve kuru baklagil tüketimi artırılmalıdır.

Bayramla birlikte, özellikle tatlı tüketiminde artış gözleniyor. Artan tatlı tüketimi, yağ ve kolesterolde ani yükselişlere neden olur. Ailesinde hipertansiyon, yüksek kolesterol ve diğer kalp-damar hastalıkları, mide-bağırsak hastalıkları ve yaşlı olanların bu konuda daha hassas davranmaları gerekir. Bu grupta yer alanların hamur işleri tüketimlerinde sınırlama yapmaları, diyabetlilerin şekerden uzak durmaları gerekmektedir.”

Alpaydın, diyabetlilerin, sağlık açısından güvenle ve rahatlıkla kullanılabilen toz tatlandırıcılarla hazırlanan sütlü, meyveli diyabetik tatlılar tüketmeye özen göstermesi gerektiğini ifade etti.

NELERE DİKKAT EDİLMELİ

Güne hafif kahvaltı ile başlanılıp, az ve sık yemek yenilmesini öneren Alpaydın, yemeklerin çok hızlı değil, iyice çiğnenerek tüketilmesi gerektiğini bildirdi.

Alpaydın, “Güne mutlaka hafif bir kahvaltıyla başlanılmalı ve kesinlikle öğün atlanılmamalı. Öğünler arasında en az 2 - 4 saat bırakılmalı’’ diye konuştu.

Açık çay, ıhlamur veya bitki çaylarının tercih edilmesini öneren Alpaydın, şu önerilerde bulundu:

“Ramazan ayında su tüketiminin azalmasından dolayı vücutta oluşabilen su kaybının yerine konulabilmesi için su ve sulu gıdaların tüketimine önem verilmeli. Günlük 2- 2,5 litre su içilmeli.

İkram edilen hamur tatlılar tadımlık miktarlarda yenilmeli. Ağır hamur tatlıları, şekerler, aşırı yağlı, çok tuzlu, kalori açısından yoğun olan yiyecekler yerine kalorisi düşük sütlü tatlılar, sebze ve meyve tüketilmesi tercih edilmeli.

Daha hafif ve sağlıklı olması için yiyecekler haşlama, ızgara, buğulama veya fırında pişirme yöntemleri ile hazırlanmalı. Etlerin yanında salata ve sebze tüketmeye hatta yemeklere salata ile başlamaya özen gösterilmeli.”

ÇİKOLATA VE ŞEKER UYARISI

Bayramda bilinçsizce çikolata ve tatlı tüketiminden kaçınılması gerektiğini vurgulayan Alpaydın, sözlerini şöyle tamamladı:

“Sağlıklı yaşamın unsurlarından biri olan fiziksel aktivitenin artırılması anlamında en az haftada 4 gün 45 dakika günlük yürüyüşler yapılmalı. Fiziksel aktivitenin, bağırsak hareketlerini artırmaya, kan şekeri ve kolesterolünü azaltmaya, kilo kaybetmeye yardımcı olduğunu unutulmamalı.

Abdominoplasti ( Karın germe ameliyatı ) ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ HEKİM KADROSUNU GÜÇLENDİRİYOR -ÜROLOJİ UZMANI OPR. DR. İRFAN KARABULUT GÖREVE BAŞLADI

Abdominoplasti ( Karın germe ameliyatı ) ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ HEKİM KADROSUNU GÜÇLENDİRİYOR -ÜROLOJİ UZMANI OPR. DR. İRFAN KARABULUT GÖREVE BAŞLADI

(YEREL: Olay - Telgraf - Güncel - Güneş - Pusula - Oluşum - Ekspres - Hakimiyet - Haber - Gap - Doğuş - Gaziantep27 - Ayıntab - Sağlık Dünyası)Özel Sani Konukoğlu Hastanesi güçlü ve başarılı hekim kadrosuna yeni hekimlerin katılımlarıyla Gaziantep ve bölge halkına hizmet vermeye devam ediyor.

Halen Opr. Dr. Hatem Kazımoğlu’nun görev yaptığı Üroloji Polikliniği’nde, Üroloji Uzmanı Opr. Dr. İrfan Karabulut da hastalarını kabul etmeye başladı.

Opr. Dr. İrfan KARABULUT:

1967 yılında Malatya’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Adana’da tamamladı. 1984 – 1990 yılları arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki itiminin ardından Ankara Dış kapı SSK Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uzmanlık eğitimini tamamladı.

1996 – 2009 yılları arasında Etlik İhtisas Hastanesi’nde Üroloji Uzmanı olarak görev yaptı ve Organ Nakli Ünitesi’nde böbrek nakli ameliyatlarını gerçekleştirdi. Türk Üroloji Derneği, Gaziantep – Kilis Tabipler Odası, Avrupa Üroloji(EUA) Derneği üyesi olan Opr. Dr. Karabulut Ağustos 2010tarihiitibariyle Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde göreve başladı.

Dolgu Enjeksiyonu ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ NEFROLOJİ POLİKLİNİĞİ

Dolgu Enjeksiyonu ÖZEL SANİ KONUKOĞLU HASTANESİ NEFROLOJİ POLİKLİNİĞİ

(YEREL: Zafer - Telgraf - Hak m yet - Gaz antep Bulvar - Haber - Ayıntab - Metropol - Güncel - Güneş - Pusula - Oluşum - Ekspres - Umut -Gaz antep Gap - Beyaz Sayfa - Yen  Ç zg  - Sağlık Dünyası) Özel San  Konukoğlu Hastanes  Nefroloj  Polikliniği , İç Hastalıkları – Nefroloji  Uzmanı Dr. Erkan Mahsereci  yönetiminde hizmet vermeye başladı.

Özel San  Konukoğlu Hastanes  Nefroloj  Polikliniği ’nde her türlü böbrek, hipertansiyon, hemodiyaliz, periton (karın) diyaliz ve organ nakli  yapılmış hastaların klinik takibi ve tedavisinin yanı sıra, canlıdan organ nakl alıcı – verici hazırlığı ve kadavradan organ nakli hazırlığının yapıldığı bildirildi.

1967 yılında Gaziantep’te doğdu. İlk, orta ve lise eğitimin Gaziantep’te tamamladı. 1984 – 1990 yılları arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitim gördü. Farklı illerde zorunlu hizmetini yaptı.

1967 yılında Gaziantep’te doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Gaziantep’te tamamladı. 1984 – 1990 yılları arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitim gördü. Farklı illerde zorunlu hizmetini yaptı.

1998 – 2008 yılları arasında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde İç Hastalıkları – Nefroloji Uzmanlığını aldı. Uzmanlık eğitimi sırasında Manisa Asker Hastanesi’nde askerlik görevini tamamladı. 2008 – 2010 yılları arasında Antakya Devlet Hastanesi’nde görev yaptı.

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yaptığı sürede ağırlıklı olarak Nefroloji, Organ Nakli Merkezive son iki yılında yoğun bakım ünitelerinde görev yaptı. Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, Türkiye’de periton diyalizinin kurucularından Prof. Dr. Fevzi Ersoy, Prof. Dr. Gülşen Yakupoğlu ve Doç. Dr. Murat Tuncer’le çalışma imkanı bulan Dr. Mahsereci, Ağustos 2010 tarihi itibariyle Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde İç Hastalıkları – Nefroloji Uzmanı olarak göreve başladı. Dr. Mahsereci, evli ve iki çocuk babası.

Dermabrazyon BÖBREK HASTASINA AMCAOĞLUNDAN BÖBREK -MEHMET TOZ: “BEN ŞİFA BULDUM, 12 YILDIR DİYALİZE GİREN ABLAMIN DA BU HASTANEDE SAĞLIĞINA KAVUŞMASINI İSTİYORUM” -BÖBREĞİNİ AMCAOĞLUNA VEREN EMİN TOZ: “İNSAN TEK BÖBREKLE DE HAYATINI SÜRDÜREBİLİR”

Dermabrazyon BÖBREK HASTASINA AMCAOĞLUNDAN BÖBREK -MEHMET TOZ: “BEN ŞİFA BULDUM, 12 YILDIR DİYALİZE GİREN ABLAMIN DA BU HASTANEDE SAĞLIĞINA KAVUŞMASINI İSTİYORUM” -BÖBREĞİNİ AMCAOĞLUNA VEREN EMİN TOZ: “İNSAN TEK BÖBREKLE DE HAYATINI SÜRDÜREBİLİR”

Böbreğinden 5 yıldan beri rahatsız olan Kahramanmaraşlı Mehmet Toz, amcasının oğlu Emin Toz’un böbreğiyle hayata yeniden umutla bakıyor.

Serbest meslek yaparak hayatını kazanan 47 yaşındaki Mehmet Toz, 8 kardeşin dördüncüsü olduğunu belirterek, “Ben ve 5 kardeşimde genetik polikistik böbrek rahatsızlığı var. Ankara ve Adana’da gittiğim sağlık kuruluşlarında diyalize girmem gerektiği söylendi” dedi.

Günde 20 hap yutmayı göze alarak diyalize girmediğini, ancak rahatsızlık dayanılamayacak hale gelince nakil yaptırmaya karar verdiğini anlatan Mehmet Toz, şöyle devam etti:

“Eşim Cennet, böbreğini vermek istedi. Basından Gaziantep Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde Doç. Dr. Necmettin Güvence başkanlığında Organ Nakli Merkezi’nin hizmet vermeye başladığını öğrenmiştim, hiç tereddüt etmeden gelip hastaneye kaydımı yaptırdım. Eşimin böbreğiyle yaşadığım tüm sıkıntılardan kurtulacağımı düşündüm. Ancak dokularımızın tutmasına rağmen eşimde gizli şeker hastalığı olduğu belirlenince nakil yapılamadı.

Bunun üzerine amcamın oğlu olan ve şoförlük yaparak geçimini sağlayan Emin Toz (46) hiç düşünmeden böbreğini vermek istedi. Amca oğlumun böbreğini vermesine demek? Allah kimsenin başına böyle bir rahatsızlığı vermesin. Başka hiçbir hastaneye başvurmadan doğrudan buraya geldik. Yaşadığımız rahatsızlık dayanılır gibi değildi. Böbrek nakli sonrası rahatladım. Hastanedeki ilgi, doktorun babacan yaklaşımı, hemşirelerin bakımı olağanüstü.”

Mehmet Toz, ablasının da 2 böbreğinin çalışmadığını ve 12 yıldır diyalize girdiğini anımsatarak, “Onu da bu hastaneye getirmek istiyoruz. İnşallah en kısa zamanda ablam da böbrek nakli olarak, sağlığına kavuşur” diyerek umudunu dile getirdi.

Amcasının oğluna böbreğini veren Emin Toz ise Mehmet’in nakil yaptırmak istediğini, ancak eşinden alamadığını duyunca çok üzüldüğünü kaydetti.

“Bizim köyde bir böbrek hastası vardı. 2 yıl diyalize girdikten sonra hayatını kaybetti” diyen Emin Toz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mehmet’le çocukluğumuz beraber geçti, amcaoğlu kardeş gibidir. Aynı şeyin Mehmet’in başına gelmemesi için böbreğimi vermek istedim. İnsan tek böbrekle yaşayamaz mı? Tabi ki yaşar. Tek böbrekle doğan insanlar yaşıyorlar. İnsanların birbirine yardım etmesi gerek. Ben daha önce safrakesesinden ameliyat oldum. Şu anda böbreğim de bir tane ve hiçbir eksiklik hissetmiyorum. Eğer mümkünse kalan organlarımı da bağışlamak istiyorum. Özellikle akrabaların bu gibi durumlarda daha duyarlı olması gerekir. Ben herkese organlarını bağışlamasını öneririm.”

Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Doç. Dr. Necmettin Güvence, organ nakli hastalarının tedavisi kadar, moral desteğinin de çok önemli olduğunu ifade ederek, “Sani Konukoğlu Hastanesi olarak hastalarımızın sadece nakillerini gerçekleştirmekle kalmıyor, onları evlerini aratmayacak bir ortamda tedavi ediyoruz” diye konuştu.